Kas
10
2018
--

Şiir: “Gazi Paşa’ya Ağıt” (Turgut Uyar)

(…)

Atatürk Şiirleri Antolojisi’nden…
Hazırlayan: Behçet Necatigil

Türk Dil Kurumu Yayınları, 4.Baskı, 1988, s.148

Kas
04
2018
--

Kafka’nın Üç Kısa Öyküsü… UPAS’ta…


Franz Kafka’nın ‘Komşu Köy’, ‘İmparatordan Bir Haber’ ve ‘Aile Babasının Kaygısı’ isimli üç kısa öyküsünü -Oruç Aruoba’nın titiz çeviri notlarıyla birlikte- https://upas.evvel.org/?p=420 adresinde okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
31
2018
--

Karma Sergi: “ÇOKLU İFADE” (8 Kasım-9 Aralık 2018) CKM, Kadıköy

Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/573370753118807/


CKM’nin, 8 Kasım 2018- 9 Aralık 2018 tarihleri arasında izleyiciye sunacağı sergide, farklı anlatım biçim ve yöntemleri, değişik malzeme ve tekniklerle iş üreten, farklı disiplinlerden gelen ve farklı yönelişlerde olan, her biri kendi sanatsal serüvenlerinde varlıklarını ve yetkinliklerini kanıtlamış, yaptıkları işi ciddiye alıp, kafa yoran 20 önemli ve usta sanatçıyı bir araya getiriyor. Bu sergi, insan bedeninin-figürün zengin imge kaynakları içinde ve çevresinde dolanan, ona tanım getirmeye çalışan sanatçıların bir buluşma alanı olarak oluştu. Her biri özgün dünyası olan, yaşamı, insanı, kendi güncelini irdeleme yöntemi ve genel insansal hali ve dünyayı ele alış-kavrama biçimleriyle birbirinden ayrışan, farklı ifade biçimleriyle üreten sanatçıların, aynı zamanda genel insani durumla ilgili olarak, duyarlılıklarındaki yakınlık hissi bu serginin oluşturulmasının temel göstergesi oldu. Ağırlıklı olarak figür ve pentürün sorunlarıyla uğraşan sanatçılardan oluşan karma sergi, temsiliyet olanaklarını genişletmek, farklı dönemlerden ve anlayıştan sanatçıların, alternatif görünürlüğünü sağlamayı hedeflemekle birlikte, grup sergileri aracılığıyla yeni güç birlikteliklerinin önünü açmak, sanatçılar ve disiplinler arası diyaloğu geliştirmek, ortak projelerle yeni üretimlere katkıda bulunmak amacını da taşımaktadır. Bu bir araya geliş tesadüfi değildir. Sanatsal kaygılarının kesiştiği bir noktada ortaklaşan, farklı ifade biçimini tercih etmiş 20 sanatçının, yaratma süreçlerini de içeren “Çoklu İfade” başlığı altında bir araya gelme tercihi, serginin, sadece ifadeye aracılık eden bir şey olmaktan çıkıp, doğrudan ifadenin kendisi haline dönüşmesine yol açmakta. Dolayısıyla ifade ihtiyacının mutlak zorunluluğunu dayatan bir bilinç içermektedir. Günümüzün çağdaş sanat anlayışıyla iş üreten sanatçılardan oluşan bu sergi, günümüz sanatının bir kesitiyle ilgili bir tutanak görevi de görecektir kuşkusuz. Her şeyin yıkıldığı, yok edildiği ve yerine başka birşeyin konulmadığı, ötekileştirmenin had safhada olduğu bir dünyada, varolmak ve var etmek endişesi kaçınılmazdır. Kenardan seyretmek yerine sürece dahil olmak, müdahale etmek, elini taşın altına koymak sorumluluğu, paylaşmayı zorunlu kılmaktadır… Birlikteliği sanatsal bir eyleme dönüştürmeye ve iyimserliği korumaya, geleceğe dair bir öngörü ve ipucu olması, farklı bir algı ve değerlendirmeye yol açması arzusuyla… (Tanıtım Metni’nden…)


Düzenleme ve Organizasyon: NEZİHE BİLEN ATEŞ
Sanatçılar: AHMET SARI, ALİ KOTAN, ALTAN ÇELEM,
AYŞEGÜL SAĞBAŞ, BARIŞ CİHANOĞLU, BARIŞ SARIBAŞ,
BEYZA BOYNUDELİK, BURÇİN ERDİ, DİDEM ÜNLÜ,
FÜRUZAN ŞİMŞEK, GÖKHAN DENİZ, GÜLER GÜÇLÜ,
KEREM AĞRALI, MUSTAFA HORASAN,
MUSTAFA KARYAĞDI, NUR GÜREL,
NEZİHE BİLEN ATEŞ, SELAHATTİN YILDIRIM,
SERKAN YÜKSEL, SEYDİ MURAT KOÇ


Çoklu İfade / Selahattin Yıldırım


Çoklu İfade / Burçin Erdi


Çoklu İfade / Kerem Ağralı


“Yolumuzu Şaşırdık” / Gökhan Deniz

Eki
31
2018
--

Kolaj Şiir: “10. Kitap Marşı”

Büyütmek için tıklayın…



UPAS 10’lusu
Zafer Yalçınpınar, ilhanberkiğne
Tan Tolga Demirci, Varoluş Denemeleri
Duygu Gündeş, Çeviri Şiirler – Zafer Yalçınpınar, Kötü  
Eren Burhan, Ölü Deve Dikeni
Doğuş Furat, Sarı Kedinin Günlüğü
Mert Can Aksoy, Geceye Hû
Rafet Arslan Kirli Çıkın – Yonca Enderer, Mai



“Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.


Eki
28
2018
--

Upas Şiir: “Geceye Hû” (Mert Can Aksoy)

Geceye Hû, Mert Can Aksoy
(Çizimler: Eren Burhan)
UPAS Yayın/Şiir, Ekim 2018, 20 Sayfa
Okumak için: bit.ly/geceyehu


Mert Can Aksoy bu kitabında yer alan şiirleri tığ ile örmüş… Gececil duygulanımların kıvrımlarında şekillenen özen, Eren Burhan’ın çizimleriyle bütünleşerek iddialı bir eser oluşturuyor.” (Zafer Yalçınpınar)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Eki
23
2018
--

Söyleşi: “Geçiş Nesneleriyle Sınanan Varoluş” (Tan Tolga Demirci)


Tan Tolga Demirci


Zafer Yalçınpınar: Varoluş Denemeleri‘nin oluşum sürecindeki detayları merak ediyorum. İmgesel açıdan ‘keskin’ diyebileceğimiz bu metin hangi dönemde, nasıl bir işlekte oluştu?

Tan Tolga Demirci: Varoluş Denemeleri’ni yazmaya 2009 yılının yaz aylarında başladım. Hedefim, Locus Solus’un laboratuvarında bir aşk deneyi yapmaktı. Bunun için gerekli tüm işaretler hiç de organize olmayan biçimlerde bir araya gelmişti. Ortada bir ilişki vardı, ilişkiyi sayısız noktada kesen biri tam iki özne vardı ve her şeyden önce kendini, önceden tasavvur edilmesi olanaksız bu ilişkinin gölgesinde askıya almış zamanın kendisi vardı. Yalnızca bana bahşedilmiş bu olağanüstü evrende deneyi harfiyen uygulamaya çalışıyor ve yaşıyor olduğum ilişkiyi hayatta tutmaya çabalıyordum. Yani bir yandan yazıyor, diğer yandan yakıyordum tüm yazdıklarımı. Varoluş Denemeleri, ateşler içinde yitik bir enkaza dönüşen Locus Solus laboratuvarından kurtarabildiğim notlardır.

(…) Söyleşinin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=394 adresinde okuyabilirsiniz.

 


Varoluş Denemeleri, Tan Tolga Demirci
UPAS Yayın/Anlatı, Eylül 2018, 20 Sayfa
Okumak için: bit.ly/varolusdenemeleri


“Gerçeküstücü imgelemiyle ve filmleriyle tanıdığımız yönetmen Tan Tolga Demirci, Varoluş Denemeleri adlı metninde sahne katmanlarına gerçektüstücü nüveler ekliyor ve okuyucunun zihninde felsefi bir alan derinliği  yaratmak için ontolojik deneyler uyguluyor.” (Zy)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Eki
21
2018
--

Yeni Sinsiyet’in Peydahları

Yeni Sinsiyet’in güç kaybettiğini düşünen varsa, yerden göğe kadar yanılıyor. Aksine, Yeni Sinsiyet’in melek yatırımcılarının sınırsızca desteklediği “kuluçka dönemi” başarıyla tamamlanmıştır. Yeni Sinsiyet, sosyo-kültürel alanda oluşturduğu kötücül ekosistemin renklerle çeşitlendirilmiş zuhurlarını kullanmaya, icra ettiği yatırımların parlak meyvelerini toplamaya hazırlanıyor. Yeni Sinsiyet tipolojisi, peyda ettiği neslin zihnine yonga olarak nifak tohumları yerleştirmiş, söz konusu yongalar süreçte başarıyla yeşermiş ve artık her alanda tüketim çeşitlemeleri sunmaya başlamışlardır.

Ekosistemde zuhur eden peydahların birincil önceliği insanlık tarihinin hakikat yolunda taşıdığı kalb ve vicdan arayışını sıfırlamak ve sosyo-kültürel emek birikimini (rahle-i tedrisatı) hızlıca itibarsızlaştırmaktır. Peydahların gözünde, insanlık tarihi ve birikmiş zihinsel emeklerin tümü dünya kadar büyük bir çöplüktür ve bu tarihsel çöplük peydahların girişimci aksiyonlarına imkân vermemektedir, hareket kabiliyetlerini azaltmaktadır. Sonuçta, geçmişin rahle-i tedrisatı yeni neslin zihninden bıçakla kesilmiş gibi (keskin çizgilerle) ayrı tutulmalıdır. Çünkü geçmişin kökleri, gerici motifler olarak görülmekte ve kalkınmanın tüketimsel hareketliliğini yavaşlatmaktadır. Peydahlar yaşadıkları ve yaşayacakları her yer için insanlık tarihinin tüm aktörlerini ve tüm motiflerini topyekûn suçlamaktadırlar: Kendilerine yayılma alanları açmak için tüm tarihsel birikimin ortadan kaldırılması, yok edilmesi, yıkılması, yakılması bir ‘stratejik amaç’ olarak elzemdir ve ivedidir. Peydahlar tarafından yıkıldıktan sonra gene peydahlar tarafından inşa edilmek üzere işaretlenen her şey, didik didik analiz edilmeli, en küçük birimine kadar eleştirilmeli ve yeniden imar uygulamalarına açılmalıdır. Yapıcı yıkıcılık son hızda, en parlak görünümlerle sağlanmalı, her kriz fırsata dönüştürülmeli, her stratejik pozisyon çıkarlar doğrultusunda en uygun şekilde kullanılmalı, yapay zekânın ezberlenmiş matematiksel modelleri işlerliğini sürdürmeli ve endüstrileşme tartışmasız şekilde benimsenmelidir. Peydahlar yangın çıkaran itfaiyeciler gibidir: İtfaiye 4.0!

Peydahların bu kötücül alan açma gayretindeki güçlülük, kendi türü dışındaki her şeyi niteliksizleştirme ve içeriksizleştirme becerileriyle artmaktadır. Zaten, son yirmi yıldaki niceliksel yandaş-paydaş etkileşimleri, algı operasyonları, kopyala-yapıştır bilgilerden ve yanlış çevirilerden devşirme uyduruk yorumlamalar, niteliksel bütünlüğü onarılmaz şekilde gevşetmiş, derin çatlaklar oluşturmuştur. Böylesi bir melanet ortamında peydahların tek yapması gereken şey, mevcut yandaş-paydaş etkileşimlerinin niceliğini ve bu niceliğin imkân verdiği kavramsal geçişkenliği her alanda kullanmaktır. Geçmişten kalan özgün düşünce ve anlam kırıntılarının tamamı bu geçişkenliğin hızında yok edilmelidir, tüketilmelidir, bitirilmelidir. Her günün sonunda peydahlar, Yeni Sinsiyet tarafından yaratılan melanet ortamının etkileşimli niceliğine ve yönetişim kanallarına sızmaktadırlar. Geçmişe dair her iş, her emektar eylem peydahlar tarafından yanlış, tutarsız, eksik, eğri ve yetersiz gösterilmek üzere yapay zekâyla eleştirilmekte ve nihayetinde tüketilmektedir. Retorik arsızlığını karakter edinen peydahlar, bukalemunlar gibi her ortamın, her söylemin rengini taşıyarak, bulundukları ekosistemin özütünü emmeye, sonra da bozmaya çalışmaktadırlar. Her şeyin içi boşaltılmalıdır ki peydahlar yeni göz alıcı boyalar, renkler tüketebilsinler, boş alanlara zararlı çekirge istilası gibi zuhur edebilsinler. Daha da güçlenebilsinler!

Yeni Sinsiyet’in peyda ettiği zihinselliğin mottosu şudur: “Hiçbir şeyi umursama, her şeyi hızlıca tüket!” Peydahlar, tüketemediklerinde, kendi varoluşlarına anlam yükleyememektedirler ve sürekli olarak kendilerine tüketebilecekleri zihinsel alanlar yaratmak için devasa yıkımlar gerçekleştirmek istemektedirler. Yıkmak istedikleri de insanlık tarihinin birikmiş emeğidir, rahle-i tedrisattır. Peydahlar, yeni sinsiyet tipolojisinin yeni taşıyıcılarıdır. İstilacılar olarak sadece tarladaki hasadı değil, tarladaki toprağın özünü de bozmak, her şeyi yemek, yok etmek istemektedirler. İçlerindeki yonga, doğdukları anda, tüketmek ve istila etmek amacıyla tasarlanmıştır.

Hangi renkte olduğu fark etmez, yeni sinsiyet tipolojisinin peyda ettiği yeni zihinselliğe kanmamanızı ve peydahların retorik arsızlıklarına güvenmemenizi tavsiye ediyorum: Haysiyetinize sahip çıkmanızı…

Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar
21 Ekim 2018

Not: Yazının pdf dosyası biçemine https://bit.ly/yenipeydahlar adresinden ulaşabilirsiniz.


Yeni Sinsiyet Tipolojisi Üzerine Diğer Kavramsal Yazılar:

1/ “Yeni Sinsiyet ve Bazı Enstrümanları”
12 Nisan 2010, BirGün Gazetesi
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/i21.html

2/ “Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin ‘Biz’ Söylemi ve Retorik Arsızlığı”
26 Eylül 2010, BirGün Gazetesi
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/i22.html

3/ “Yeni Sinsiyet’in Seçkinlik Arayışı”
Ocak 2011, Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/i23.html

4/ “Yeni Sinsiyet’in İkbal Ezberi”
11 Kasım 2012, Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/i29.html

5/ “Yeni Sinsiyet’in Haksızlık Yordamı”
1 Haziran 2014, Bkz: https://bit.ly/haksizlik

6/ “Yeni Sinsiyet’in Kokmuş Tuz Çeşitlemesi”
11 Mayıs 2015, Bkz: https://bit.ly/kokmustuzcesitlemesi

7/ “Yeni Sinsiyet’in Yağmacılığı”
1 Eylül 2016, Bkz: https://evvel.org/yeni-sinsiyetin-yagmaciligi-1-eylul-2016

8/ “Neoliberalizm’in Kötü Yolu”
30 Haziran 2017, Aydınlık Gazetesi
Bkz: https://bit.ly/kotuyol

Eki
14
2018
--

Söyleşi: “Sanatı Saf Şiire Kavuşturmak için Kurulan Reddiye Hatları” (Rafet Arslan)


Rafet Arslan


Zafer Yalçınpınar: Kirli Çıkın… ki ilk şiir kitabın olarak tanımlıyorsun, Eylül’de yayımlandı. Kirli Çıkın’ın kökleriyle, doğuşuyla ilgili birçok ipucu içeren detaylı bir yazı kaleme aldın, ama tekrardan vurgulamak, sormak istiyorum: Şiir dilini ve tahayyülünü etkileyen süreci, o kimyayı, o birikimi anlatır mısın?

Rafet Arslan: Kirli Çıkın; yazan, düşünen, resmeden ve performans yapan kişinin tüm biriktirdiklerinden damıttığı, otonom bir alanın kendisidir. Bu noktada kendi seçtiğim hayat; onu yaşamak için tüm çabalarım, girdiğim çıkmaz sokaklar, kazdığım tüm tüneller, keşfettiğim yeni yollar bu kitabın yazın öyküsünü oluşturmuştur. Ve bitmiş bir öykü değildir bu; o menzildeyim hâlâ; TV kanalları arasında çıkan sinyalsiz ekranın yarattığı metafizik boşluğun içinde. Hâlâ tutkuyla bağlı olduğu şairleri honore eden ve bunu yaparken kendine ait bir dili arayan, yoklayan bir kalem olarak. Hiçbirimiz bu dünyada neden olduğumuzu ve geleceğin bizi nerelere sürükleyeceğini bilmiyoruz. Apollon’un kehanet merkezleri çoktan toprak altında kaldı, Delphi kâhinleri ise yüzyıllardır sus pus. Şimdi makinesel bir kıyametin şafağında bir yazılıma henüz dönüşmeden zihnimin ve ruhumuzun özgürlüğünü aramaya devam ediyorum. Benim için bu arayışın tümünün adı: Şiir’dir.

(…) Söyleşinin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=382 adresinde okuyabilirsiniz.

 


Kirli Çıkın, Rafet Arslan
UPAS Yayın/Şiir, Eylül 2018, 30 Sayfa
Okumak için: bit.ly/kirlicikin


Rafet Arslan, gerçeküstü kolajlarında ve kadrajlarında imgesel açıdan külyutmaz bir devinim sergiler. Kendisinin “ilk şiir kitabı” olarak tanımladığı Kirli Çıkın, gerçeğin matematiğini yeniden oluşturmak ve sanatı saf şiire kavuşturmak için yazılmış modern bir hiyeroglif (yeni bir alfabe) şeklinde okunmalı… Belli ki Rafet, Kirli Çıkın’ında alev alacak türden bir poetikayı gerçeküstücü sanatın birikimiyle yıllarca kurgulamış.” (Zy)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Eki
13
2018
--

KalemKahveKlavye’nin Dijital Kütüphanesi

“Bugünün Edebiyatı” Dosyası


Geçtiğimiz yıllarda “Kalem Kahve Klavye” ekseninde çok önemli eleştirel soruşturmalar gerçekleştirildi. Soruşturma dosyalarına bütünsel olarak ulaşabileceğiniz dijital platform https://kutuphane.kalemkahveklavye.com/ adresinde yayın hayatına başladı. EVV3L taifesi olarak, hakikate temas eden sıkı çalışmaları derli toplu bir biçimde arşivleştirerek okurla buluşturan Koray Sarıdoğan‘a bu yeni projesinde başarılar diliyoruz.


Eki
07
2018
--

Sülün Osman’ın Açıklaması


İstanbul’un efsanevi karekterlerinden Sülün Osman,
“Şiir dünyamıza yeni bir soluk getiren Upas Yayın‘ı ben de
zevkle takip ediyorum…”
dedi.


Eki
04
2018
--

Artistik Bellek #17

Artistik Bellek‘in Ekim 2018 tarihli 17. sayısı
sıkı şiirleriyle birlikte sürüme hazırlanıyor!
Yakında dağıtım noktalarında…

Eki
04
2018
--

Upas Şiir: “Mai” (Yonca Enderer)

Mai, Yonca Enderer
UPAS Yayın/Şiir, Ekim 2018, 66 Sayfa
Okumak için: bit.ly/maisiir


Yonca Enderer‘in kurduğu şiir dili, çağrışımsal bir zekâyla, karmaşık duygu-durumlarla ve ‘karanlık neşe’ olarak tanımlayabileceğimiz özel bir ironiyle biçimleniyor… Lirizmin günümüze ait yeni açılımlarını Mai‘nin çevikliğinde görecek, lirik imgelerin gerçeğe dönüşümünü Mai’deki müzikal tuşelerle fark edeceksiniz.”


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Eyl
21
2018
--

“Yeni Gelen” Dergi’nin yeni sayısı yayımlandı…


Yeni Gelen‘in Eylül 2018 tarihli 7. sayısı yayımlandı…
Bkz: https://gazetemanifesto.com/2018/
yeni-gelen-dergisi-yedinci-sayisi-cikti-206923/

Kapak: Aptülkadir Elçioğlu


Dergide kötü şiirlerimden biri olan Küresel Sessizlik‘le
yer almaktan onur duydum. (Zy)

Eyl
17
2018
--

UPAS’a gelin… UPAS sizi çok sevecek…

UPAS Yayın‘da -yıllardır üzerinde sürekli düşündüğümüz ve genişletmeye çalıştığımız-  imgesel bir alan derinliğini önceliklendirmeye uğraşacağız. Geçmişte, bu zihinsellik türüne ilişkin birçok inceleme ve araştırma yaptık. İmlemeye çalıştığımız alan derinliğinin çeşitli uçları, çıkıntıları, yapay sınır ağları, ânları, özel konuları, kilometre taşları, tarihselliği, dilbilimsel motifleri ve deneysel yönleri var. İlhan Berk’le ve Ece Ayhan’la başlıyor bizim şiirsel çizgimiz; 1955 şiir hareketiyle… Dikkat ederseniz “ikinci yeni” demiyoruz! “1955 şiir hareketi” diyerek farklı bir konumlandırmaya sahip olan Ece Ayhan ile İlhan Berk’in poetikasını önceliklendiriyoruz! Söz konusu başlangıç çizgilerini, uçları, çıkıntıları ya da imgesel alan derinliğinin o noktadaki sınırlarını zihninizde genişlettiğinizde (geleceğe uzattığınızda) oluşan yeni çizginin, oluşan yeni alanın üzerinde Rafet Arslan’ın imgelemini rahatlıkla görebilirsiniz. Yani, UPAS’ın bir zihinselliği, özel bir bilişsel ve imgesel haritası var. Tabiî ki bu haritada herkesin ismi veya her şeyin kavramsal bir karşılığı olmak zorunda değil. O nedenle “Şiir herkesi sevmek zorunda değil!” diyoruz.

Herkes şiiri kolay sanıyor… Şiir, yüz yüze bakan sonsuz sayıda uçurumun tahayyül edilmesidir. Bu tahayyülün de kelimelere, dizelere sığdırılması, dilin semantik, morfolojik ve dizgesel imkânlarının sınanması -ya da işte Ece Ayhan’ın veya İlhan Berk’in poetikasında olduğu gibi ‘dilin imkânlarının genişletilmesi’- gerekir. Şiir imgesel açıdan yüklüdür ve çok zor bir edebi türdür.

Bir devlet dairesinde, nüfus müdürlüğünde, belediyede ya da üniversitenin öğrenci işlerinde çalışan memurlar değiliz. Bir plazanın kapısındaki özel güvenlik görevlileri, danışma/kayıt görevlileri veya insan kaynakları uzmanları da değiliz. ‘Dosya kabul süreci’ ifadesi insanları yemlemek için piyasanın ve popüler kültürün ezberlettiği söylemlerin bir parçasıdır. ‘Beğeni kriteri’ ifadesi de öyle… Biz böyle ifadeleri önemsemiyoruz. Süreçler ve geyikler icat etmedik, etmeyeceğiz. Eskilerin bir tabiri vardır; “Götüne güvenen borazancıbaşı olur.”

Basılı nüshalarımız olacak mı? Gelecekte… Belki olacak, belki de olmayacak. Şu an, böyle, iyiyiz. Ticari bir oluşum değiliz, hâlimizden memnunuz. Ayrıca, bir şiir kitabı kâğıt olarak basılınca, içindeki şiirler daha doğru, daha kuvvetli, daha sıkı mı yazılmış oluyor? Hayır. Sıkı bir şiir kitabı koleksiyoneri olarak söylüyorum; tarihin ve teknolojinin şu merhalesinde şiir, dijital açıdan yayına en elverişli edebi türdür! Statükocuların icat ettiği söylemlere inanmayın… Yapay ifadeleri ve diğer ezberleri icat edenler gene plaza piyasacılarıdır ve şu an “öğrenilmiş çaresizlik” içindedirler!

Kısacası, UPAS’a gelin…

UPAS sizi çok sevecek; upas.evvel.org

Zafer Yalçınpınar
17 Eylül 2018

Eyl
16
2018
--

Efe Elmastaş irdeliyor: “Şu Fanzin Meselesi”


Efe Elmastaş’ın kaleme aldığı
Şu Fanzin Meselesi
‘nin tam metnini
buradan okuyabilirsiniz.


Ayrıca bkz:
https://fanzinapartmani.com


“Her ülkede ya da her toplumda karşımıza çıkabilecek, okuyan kişi sayısına bağımlı olarak arz/talep eğrilerinin inanılmaz şekilde değişkenlik gösterdiği bir konuya dikkatimizi veriyoruz: Okuma-yazma oranı.

Kimilerine göre okuma oranının binde bir (%0,1) olduğu tespit edilen bir ülkedeyiz ve tabii ki bu oran bize sadece T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kayıtlı olan eserlerin tüketimi şeklinde sunuluyor. Bu oranın %5 olduğunu bile iddia edebiliriz çünkü arka planda başka şeyler de yürüyor, fanzinler gibi…

İnsan psikolojisinin basit bir yansıması olarak, eğer buna geçiş dönemi adını verirsek, geçiş dönemlerinde bir tepki olarak “üreten insan” olma isteği şahlanıyor. Yazmak, çizmek, fotoğraflandırmak ve en nihayetinde bizde oluşanı paylaşmak gayretine girişiyoruz. İşte tam da bu noktada, eğer üreten insan olma niyetindeki kişi eserlerini paylaşmaya karar verirse karmaşık bir labirente ilk adımı atıyor. Bu karmaşık labirente kılavuzluk etmesi dilekleriyle çıkan ilk fankiti hatırlarsınız; “Yayınevi Rüyası”

Efe Elmastaş tarafından kaleme alınan Yayınevi Rüyası, bizlere “piyasa” hakkında genel bilgileri sunarken tarafsızlığını koruyarak gerekli analizi yapmamız için ipuçlarını bize getirmişti. Peki, üreten insanlar için “labirentten çıktılar” diyebilir miyiz? Pek değil çünkü konu o kadar da kısa değil.

Efe, konunun kısa olmadığını açıkça görmüş ve kalemini tekrar hareketlere boğarak devamını getirmiş; Şu Fanzin Meselesi, bizlere koşuşturmakta olduğumuz labirentin duvarları hakkında yorumlar oluşturuyor. İlk sayıdaki gibi, “Duvarlar buradalar, bu duvarların içerisinde yaşıyoruz, yere değil etrafınıza bakarak ilerleyin.” mesajını iletiyor. Artık bazı şeylere karşı daha sağlam adımlar atmak, kararlar almak ve yol izlemek için şeffaf duvarları kendine has rengine boyuyor.

Şu Fanzin Meselesi, edebiyat dışı türüne dahil olmakla birlikte, elinize denk gelebilecek birçok eserden daha fazla edebiyatla iç içe çünkü edebiyata gönül verenlerin görüşlerini de bizlere getirmekte. Bu işlemi, 2018 yılının başında gerçekleştirilen bir anket aracılığı ile yapmış, oldukça verimli bir çalışma.

Gerçekten de akıcı ve sade olan, değinilmesi gereken yerlere yeterli baskıda parmak basan bu fankiti gördüğünüz yerde kapın, çoğaltın, etrafa yayın ve yorumlarınızı da eksik etmeyin. Kim bilir, belki ileride bizleri içerisinde bulunduğumuz yeni bir fankit karşılar.

Fanzin yürüyor!”

Serkan Üstündağ

Eyl
16
2018
--

Zafer Temoçin yeniden Cumhuriyet Gazetesi’nde…

Sıkı karikatürist -ve iğneli fırça- Zafer Temoçin, 5 sene önce ayrılmak zorunda bırakıldığı Cumhuriyet Gazetesi’ne geri döndü… Temoçin’in yeni dönemdeki ilk karikatürü bugünkü (16 Eylül 2018 tarihli) Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlandı. 5 sene önce Zafer Temoçin’in ayrılışına sonsuz üzülmüştük, bugün ise geri dönüşüne sonsuz seviniyoruz…

 

Eyl
10
2018
--

“Bir Sanatçının Samimi İtirafları ya da Saklı Bir Şiir Olarak Oto-Portresi” (Rafet Arslan)


Rafet Arslan, UPAS Yayın‘dan kitaplaştırılan “Kirli Çıkın” adlı ilk şiir kitabının doğuş sürecini Kalem Kahve Klavye’de anlattı: https://kalemkahveklavye.com/2018/09/bir-sanatcinin-samimi-itiraflari-ya-da-sakli-bir-siir-olarak-oto-portresi-rafet-arslan.html


(…) Şimdi bu satırları tam kırk altı yaşında,  ilk şiir kitabımın (“Kirli Çıkın”, Upas Yayın, Eylül 2018) yayınlanmasının bende yarattığı hislerin otomatizmiyle yazıyorum. On altı yaşımda ilk eleştiri metnimi yazdığımda, 20’li yaşlarda ilk bilimkurgu öykülerime soyunduğumda ya da bitpazarında King Crimson kaseti kovaladığımda dahi tüm bu uğraşlarımın şiirle bir şekilde alakalı olduğunu düşünüyordum, tam o görünmez ve sihirli bağı açıklayamazsam da.

Şiir; benim için aynı zamanda ilk gençliğinde tinimi ele geçiren heyecanların hepsiydi: Underground filmler ve auter sineması,  progressive ve deneysel müzik, bilimkurgu ve post-punk, fanzinler ve ilkin ansiklopedi sayfalarında görüp çarpıldığım büyük ressamlar, break dance ve grafiti, konsol oyunları ve liberter ütopyacıların bende yarattığı arzuların bütünün oluşturduğu dev galaksi. (…)”

Rafet Arslan oto-portresinin tam metnini https://kalemkahveklavye.com/2018/09/bir-sanatcinin-samimi-itiraflari-ya-da-sakli-bir-siir-olarak-oto-portresi-rafet-arslan.html adresinden okuyabilirsiniz.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın’ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Eyl
02
2018
--

“İnsanları ait olduğu yerden koparmak”

Sabah gazetesinin bir süredir yapmakta olduğu sanatçı röportajlarıyla neyi amaçladığını Murat Meriç, Naim Dilmener ve Eray Aytimur’la konuştuk. Meriç, “Yapılmak istenen, insanları ait olduğu yerden kopartmak. Kaleleri düşürmek” diyor.

Burak Abatay‘ın hazırladığı sıkı analizin tam metnine https://www.birgun.net/haber-detay/yandas-medyanin-sanatci-roportajlari-insanlari-ait-oldugu-yerden-koparmak-228925.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
28
2018
--

UPAS’ın ilk kitabı “İLHANBERKİĞNE” yayımlandı…


UPAS‘ın ilk kitabı “İLHANBERKİĞNE” yayımlandı…


“Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” için yola çıkan UPAS Yayın, sıkı şiirin kurucularından İlhan Berk‘le birlikte özgür yayıncılık serüvenine başlıyor!

2018 yılı, İlhan Berk’in doğumunun yüzüncü, ölümünün ise onuncu yılı olma özelliğini taşıyor. Zafer Yalçınpınar tarafından kaleme alınan İLHANBERKİĞNE, İkinci Yeni’nin “uç beyi” olarak tanınan İlhan Berk’in poetikasına dair izlenimleri, felsefi yaklaşımları ve çeşitli efemeraları içeriyor.

İLHANBERKİĞNE‘nin tam metnini https://upas.evvel.org/ilhanberkigne.pdf adresinden pdf dokümanı olarak okuyabilirsiniz.

UPAS Yayın, Eylül 2018’de dolaşıma girecek olan “Kirli Çıkın”(Rafet Arslan), “Varoluş Denemeleri”(Tan Tolga Demirci), “Ölü Deve Dikeni”(Eren Burhan) ve “Kötü”(Zafer Yalçınpınar) başlıklı kitaplarla özgür yayıncılık serüvenini sürdürecek…

Detaylar için upas.evvel.org adresini ziyaret edebilir, şiirsel materyallerinizi
ve kitap dosyalarınızı upasnesriyat@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Son olarak, şunu unutmayın;
“ŞİİR, herkesi sevmek zorunda değildir!”

Ağu
06
2018
--

“Rüzgâr” veya “Rüzgâr Defteri” kaç yaşında? 5,4,3..?

Rüzgâr Defteri‘nin Bozcaada’da kaleme alınmasının üzerinden 5 yıl, e-kitap olarak yayımlanmasının üzerinden 4 yıl, matbuat nüshası olarak yayımlanmasının üzerinden de 3 yıl geçmiş… Rüzgâr Defteri’nin içerdiği anlam-arayış, bir yazar-şair olarak savunduğum(veya koruduğum) imgesel alan derinliğini en iyi işaret eden örneklerden biridir. Bunca ‘tuhaf zamanlar’ sonrasında okuyucuyla defterin tekrardan buluşmasını (veya defterin okuyucuyla paylaşılmasını) istemek, dahası, bu paylaşımı gerçekleştirmek hakkımdır, sanıyorum… Sonuçta, Rüzgâr Defteri’nin tam metnini https://bit.ly/ruzgardefteri2014 adresinden okuyabilirsiniz.

Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar


Önemli Bir Hamiş: Rüzgâr Defteri, Ağustos 2018’de -gene Bozcaada’da- “Bağ Defteri” olarak yazılmaya/örülmeye devam edecek… (14 Ağustos’ta Bozcaada’yız!) Rüzgâr Defteri’ndeki alegoriye dair –Uğur Yanıkel‘le birlikte- sıkı bir söyleşi de gerçekleştirmiştik ve söz konusu söyleşi çeşitli platformlarda yaygınlaşmıştı; “Rüzgârı Şiirlemek” başlıklı söyleşinin tam metnini de https://bit.ly/ruzgarisiirlemek adresinden okuyabilirsiniz. (Gerçi, her zaman yaptığınız gibi “okumayarak” işbu önemli söyleşiyi yok saysanız da, olur… Sıkıntı yok!)


Standart Hamiş:

Zafer Yalçınpınar’ın tüm eserlerine ve edebi çalışmalarına https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz. EVV3L kapsamında yayımlanan “Rüzgâr Defteri” başlıklı ilgilerin tümünü https://evvel.org/ilgi/ruzgar-defteri adresinden okuyabilirsiniz.

Tem
25
2018
--

Yavaştan başlıyoruz: UPAS, neşriyat!


“Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla UPAS neşriyatı oluşturduk! Sözün özü şu: Dijital yayıncılık alanındaki serüvenimize başlıyoruz. Detaylar için upas.evvel.org adresini ziyaret edebilir, şiirsel materyallerinizi ve kitap dosyalarınızı upasnesriyat@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

İlk kitaplarımız ile UPAS~zine‘in ilk sayısı, Eylül 2018‘de (pdf dokümanı biçeminde) yayımlanacak. Bakalım neler olacak! Tüm gelişmeleri instagram hesabımızdan (@upasyayin) takip edebilirsiniz.

Son olarak, şunu unutmayın; “ŞİİR, herkesi sevmek zorunda değildir!”

Görüşmek üzere…

Zafer Yalçınpınar
7/7/2018


Tem
25
2018
--

Wittgenstein’ın Ahlak Bilimi Eleştirisi: “…hiçbir ‘temel’ türden açıklamaya ihtiyacımız yoktur.”

(…) “Emin oluş, kesinlik hissine gelince: Bazen kendi kendime “Eminim ki saat…” derim ve bunu az çok kendinden emin bir ses tonuyla söylerim, vs. Eğer bu emin oluşun temelini soruyorsan; hiçbir temelim yok.”

Sahiden de Wittgenstein’ın ahlak anlayışına yönelen bazı çalışmalarda, tıpkı Wittgenstein’dan alıntıladığımız bu pasajda görüldüğü gibi, aranan temelin davranışımızın kendisinde olduğu noktasına dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla ahlakın temellendirilmesi konusundaki tartışma, buraya kadar aktardığımız noktalardan hareketle, göz önünde olanın, şimdi burada olan özgül tecrübenin, yani aslında basit ahlaki kesinliğin görülebilmesi meselesine gelip dayanır. Monk’un eserinde bu durum, şöyle ifade edilir:

“Sonuç olarak sadece “çalınması ile beste arasındaki ilişkilerdeki kuralı görmemiz” gerekir. Eğer bunu göremiyorsak hiçbir açıklama onu anlaşılır kılmayacaktır; eğer görebiliyorsak, o zaman açıklamaların gereksiz olduğu bir noktaya gelinir: hiçbir “temel” türden açıklamaya ihtiyacımız yoktur.” (…)

Gümüşhane Üniversitesi’nden Peyyamisefa Gülay‘ın akademik makalesinin tam metnini https://www.flsfdergisi.com/sayi25/239-253.pdf adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Ludwig Wittgenstein ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ludwig-wittgenstein adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
26
2018
--

Karga Mecmua’nın yeni yayın süreci…

Körler Ülkesi Kadıköy’de, KargaBAR ve KargART ekseninde; 2007 yılında yayın hayatına başlayan Karga Mecmua Haziran 2018 tarihli 127. sayısıyla birlikte yeni bir yayıncılık sürecine yöneliyor; dönüşüyor. Tayfun Polat‘ın 127. sayıda kaleme aldığı “O zaman, görüşürüz…” başlıklı yazı, yeni sürecin ve dönüşümün özelliklerini anlatıyor…

Tayfun Polat’ın yazısını okumak için tıklayınız…

Karga Mecmua’nın 11 yıldır sürdürdüğü yayın serüvenine, ağırlıklı olarak 2007-2013 yılları arasında yayımlanmış 25 betikle (bkz: https://bit.ly/kargaca) katılmaktan onur duyduğumu ifade etmeliyim. Bu süreçte Tayfun Polat ile Utkan Çınar‘a -sahici/sıkı insan oldukları için- ne kadar teşekkür etsem azdır: Beni, metinlerimi, şiirlerimi ve evvel.org‘u hiçbir zaman, hiçbir sıkıntıda yalnız bırakmadılar… Her daim sağolsunlar, varolsunlar.

Yeni süreçte, dönüşümde tüm taifeye başarılar diliyorum.

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar

Haz
14
2018
--

İmgelemin gücünü vurgulayan sıkı bir sergi; “SANDIĞIN 3 GÖZÜ”


“Çalışmalarına gerek sokaklardan gerekse galeri sergilerinden aşina olduğumuz sokak sanatçılarından Adekan, Ares ve Cins, “Sandığın 3 Gözü” adlı sergi ile Kasa Galeri’de güçlerini birleştiriyor. ”

Burcu Ezer‘in “ArtfulLiving” adlı web sitesi kapsamında Ares, Adekan ve Cins’le gerçekleştirdiği sıkı söyleşi ile sergiden görüntülere https://www.artfulliving.com.tr/sanat/sokagin-asi-ruhu-galeriye-tasiyor-i-15688 adresinden ulaşabilirsiniz.



Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com