Oca
19
2022
--

Yabancı dile çevrilen ilk edebi metnim… (Zafer Yalçınpınar)


Bugün çok mutluyum. Yabancı dile çevrilen ilk edebi metnimin Kiril alfabesiyle olması -ve İngilizce olmaması- bana müthiş bir heyecan veriyor… Makedonya’nın en köklü edebiyat, kültür ve sanat dergisi STREMEJ’in (GERÇEK’in) Aralık 2021 tarihli son sayısında, en uzun geceden ile en kısa gündüzden adlı şiirlerim Filiz Mehmetoğlu‘nun özel çevirisiyle Makedonca olarak yayımlandı. Derginin ilkeleri gereği ilgili sayfaları ve çevirinin tam metnini önümüzdeki günlerde paylaşacağız. (Zafer Yalçınpınar)


Ayrıca bkz: https://evvel.org/?s=en+uzun+geceden

Ara
14
2021
--

Kapak: Çelik Yıldırım (Tevfik Kent, 1956)


“Çelik Yıldırım”, Tevfik Kent, Öykü Kitabı
1. Baskı, Mart 1956, Yeditepe Yayınları

(Kapak tasarımının ve çiziminin
kime ait olduğu bilinmiyor.)



Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Yeditepe Dergisi ve Yayınları” ilgilerine https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
13
2021
--

Şiirde Yenileşim, Yeni Nesil Okur ve Şiirimizin Bozuk Toprakları! (Zafer Yalçınpınar)


Üvercinka Dergisi, Sayı:85, Kasım 2021

ŞİİRDE YENİLEŞİM, YENİ NESİL OKUR
VE ŞİİRİMİZİN BOZUK TOPRAKLARI!


Yeni nesil üzerine düşünmemizin, derinlemesine araştırmalar gerçekleştirmemizin zamanı geldi. Yeni nesil okuru herhangi bir kavramsal sentezin şekillendirebileceğine ya da buluşlu dahi olsa bir kavramsallığın yeni nesil üzerinde uzun süreli etki yaratacağına inanmıyorum, inanamıyorum pek… Yeni nesil -kısa süreli cazibe odakları ve kısa süreli iştahlar dışında- devamlılık gösteren bir kümelenmeye sahip olmak istemiyor. Bu çok tuhaf bir bilinç yapısı… Şöyle açıklamaya çalışayım: Yeni nesil kendini -herkesten çok- zamanın sonunda hissediyor; yani kronolojik olarak ‘zamanın sonunda bulunmak’ yeni nesil için hem acılı bir yük, hem de bir tür birikimli avantaj veya serbesti… Yeni nesil kendini ‘insanlık tarihinin ve yaşamın biricik kilidi, son çaresi ya da aksine, insanlığın son çaresizliği’ olarak görüyor. Bu noktada tuhaf, tepkisel ve riskli bir kopuş ortaya çıkıyor. Tarihsel açıdan bir tür reddiye hattı oluşuyor: Öyle tuhaf bir şey ki bu, eskisi gibi kuşaklar birbirleriyle çatışmıyorlar bile! Yani bizim ‘kuşak çatışması’ dediğimiz şey değil bu! Yeni bir tepkisellik… Yeni nesil kendinden önceki tüm insanlık tarihini topyekun reddediyor ve kendini ‘İnsanlık 2.0’ şeklinde nitelendiriyor. Bu yük, tabiî yeni neslin zihinselliğini de olumlu-olumsuz birçok noktadan ilkesel veya matematiksel değil de durumcu bir şekilde etkiliyor; yeni neslin zihinselliğinde sürekli anlam kaymaları, zik-zaklar ve çapraşık nedensellikler oluşuyor. Yani, yeni neslin zihnindeki bilişsel harita son derece karmaşık ve hareketli… Yeni nesildeki anlam arayışların ve belki de anlamı bulamayışların haritası da öyle. İmgesel seçeneklerin fazla olması yeni neslin kafasını karıştırıyor ve son derece çapraşık bir mantık işlemeye başlıyor. 1940’lardaki yapay sinir ağları çalışmalarındaki başarısızlıklara benzer bir durum, tuhaf bir kodlama problemi çıkıyor ortaya… Nasıl oluyorsa, ileri beslemeli mantık, benzersiz ve özgün hatalar üretmeye başlıyor. Peki, sıkı şiir bu çapraşık haritanın neresinde? Bir kere, sıkı şiirin oluşturduğu imgesel alan derinliği, kolaylaştırıcı bir unsur veya avadanlık değil. Sıkı şiirde, okurun anlama ulaşması kolay değil. En zoru bu hatta… Sıkı şiir, okurun araştırma icra etmesini gerektiriyor; okur, sıkı şiirin içerdiği tarihsel, sosyolojik ve imgesel arka-planı bulmak, çapraşık zihinselliğiyle ilişkilendirmek ve bir tür şiirsel derinlik oluşturmak zorunda… Yani, dilin sınırlarının genişletilmesi, marjinal imkânların -anlamlandırılarak- içselleştirilmesi gibi bir ön-koşul var. Bu durum yeni neslin çapraşık zihin yapısı için elverişli değil ve anlam arayış sürecinin herhangi bir aşamasında “İnsanlık 1.0” kodları baskın gelirse, zaten, yeni nesil okumayı veya çabalamayı kesinkes bırakıyor. Yapay sinir ağları modelleri, ileri beslemeli ve geriye yayılımlı öğrenme adaptasyonları gibi, bir ‘yapay zeka’ gibi çalışıyor yeni neslin zihni! Analitik yapısı buna benziyor. Ve fakat, sıkı şiir hâlâ güçlü: Şöyle ki analitik açıdan tükenen veya içselleştirilmeyen, vazgeçilen her şey, etkisini o kadim ‘sezgisellik’ noktasında bulmaya çalışıyor. Okur, sonuçta, günün sonunda bir insan… Sezgileri, duyguları, rüyaları olan bir insan… Bence, yeni şiirin bu noktayı iyi kullanması gerek, gerekiyor… Bilgisayar literatüründen bir analoji yaparak anlatmaya çalışayım: Eğer şiir ve teknoloji yenilik getirmek açısından birleşecekse, donanım, alet, makine vb’den önce söz konusu yazılım güncellemesini yapması gerek! Bu noktada Bergsoncu bilgi teorisi üzerinden buluşlar ve alaşımlar oluşturmak elzem…

Diyalektik materyalizm bize şunu söyler: Yanlış sorulara odaklanarak doğru cevaplara ulaşamayız. Şiir aurasına baktığımda, son 10-15 senedir yanlış sorulara odaklanarak ilerlenmeye çalışıldığını düşünüyorum. Yani senin ifade ettiğin panellerin, söyleşilerin, soruşturmaların, dosyaların, mikrofon arkası geyiklerin veya podyumlarda, parlak ışıkların altında sergilenen kırıtışların çoğu nafile uğraşılar, ıskarta atışlar benim gözümde… Sanıyorum, her şeyden önce, coğrafyamızdaki şiir tarihinin ‘iktisadi çeşitlemeler ve küresel yayılmacılık için bir taşıyıcı bileşen olmadığı’ gerçeğini kabul etmeliyiz. Ta ki 2000’lere kadar… Yani 2000’lere kadar şiir dünyasında ‘holdingcilik’, ‘masonik hizipler’, ‘kalkınma retoriği’ veya ‘parayı veren düdüğü çalar’ mantığı hâkim değildi. Fakat, 2000’lerin ortasından itibaren biriken -dahası, ekonomik genişlemesi holding medyasıyla planlanan- yayıncılık hamlelerinin neo-liberal girişimcilik mantığıyla ifrat seviyelerine ulaşması, edebiyat ve özellikle de şiir aurasındaki dengeleri bozmuştur. Bu neo-liberal girişimciliğin yücelttiği parlatılmış ‘ifrat akımı’, bireyciliği de, liyakatsızlığı da, promosyon edebiyatını da, hızlı tüketimsel süpermarketçilik (FMCG) mantığıyla çıkarılan popüler dergileri de körüklemiştir. 90’ların sonundan günümüze doğru ‘şair’ dediğimiz tipoloji egosantrik hezeyanlar içerisinde debelenen tuhaf bir görünüme bürünmüştür. Bu durumun nedeni bir tür ‘arz fazlası’dır. Ayrıca tüm sanat dallarında benzeri bir ‘aşırı endüstrileşme, aşırı sürüm’ desteklenmiştir. Altına boyalı ufak farklarla pazarlanan süpermarket ürünleri gibi… Herkes biraz şair, herkes biraz müzisyen, herkes biraz ressam, herkes biraz oyuncu, herkes biraz editör, herkes biraz dergici, herkes biraz yayıncı… Yani, herkes biraz her şey olmuştur! Hele hele ‘sosyal içerme’ kavramı öyle bir tüketilmiştir ki ‘sosyalleşme’ dediğimiz şeyin kendisi bile sanal bir tabana yayılmıştır. Açık havada veya deniz kıyısındaki bir cafede buluşup aynı masada oturan dört genç arkadaşın veya dört genç şairin sürekli cep telefonlarıyla uğraşarak, birbirleriyle hiç konuşmadan ya da doğayı gözlemeden, ya da şiir üzerine konuşmadan zaman geçirdiğini düşünün! Benzeri tablolarla her yerde karşılaşabilirsiniz bugün… Tabiî ki taşıma suyla çalışan endüstrileşmiş değirmenlerin bir sürdürülebilirliği yoktur, olmamaktadır: Herkes karakter aşınmasına uğrayan egosantrik bireylere evrilmiş ve aslında hiçbir şeye dönüşmüştür! Herkes şöyle bağırmaktadır artık: Hepimiz çokkültürlülüğe inanıyoruz şimdi! Sıçrama sağlayacak bir gelişim veya yenileşim icra edilememiştir, çünkü edebiyat endüstrileşmesinin yöneticileri tarafından pazarlama teorisinin ‘yaygınlaşma ve tutundurma fonksiyonları’ kullanılmıştır. Şiirsel içerik zerre kadar gelişmemiş, aksine gerilemiştir. Pazarlama, tasarım ve markalaşma numaralarının yerine, tarih, bilim, sanat ve felsefeyi anlamak, ilerletmek, zenginleştirmek gerekiyordu aslında! Böylelikle şiir, imgesinden, tözünden ve tarihinden uzaklaştırılmaya, parçalanmaya ve popülerleştikçe kıymet kaybeden pazarlamacı bir iktisadi eksene yerleştirilmeye itilmiştir. Fakat, David Harvey’in de işaret ettiği gibi neo-liberalizmin göz alıcı tarihi dünyanın her yerinde -Şili’de de, Lübnan’da da, Ukrayna’da da ve sonuçta Türkiye’de de- çok kısa sürer. İfrat, ikbal avcılığı ve vurgunculuk dönemi -ya da post-truth kapsamıyla ilerleyen siyasal söylemler- her zaman çölleşmeyle, kısırlaşmayla sonuçlanır. Ülkemizdeki tarım veya tohum politikaları gibi… Sorumsuz üretim ile tüketim, mahsulün kalitesini bozmakla kalmaz, toprağı da bozar. Toprak tuhaf kimyasallarla, kötücül yöntemlerle o kadar bozulmuştur ki artık bir süre sonra o topraktan hiçbir şey yeşermez. Şimdi, bu bağlamda ben, ‘yenileşim’ hamlesinin ‘güdümlü edebiyat’ mantığının terk edilmesiyle başlayacağına inanıyorum. Güdümlü edebiyatın güttüğü, parlattığı tipler şiire ve edebiyata öyle bir zarar vermiştir ki şiirin beşiği olan coğrafyamız “şiir yazılmaz, şiir okunmaz, şiirle ilgilenilmez, şiir sevilmez, şair sevilmez” bir yere dönüşmüştür neredeyse… Şimdi, başından beri anlatmaya çalıştığım tüm bu analojik yaklaşımı bilmeliyiz, görmeliyiz ve fakat bir kenara bırakmalıyız. Aslında meseleyi çok da karmaşıklaştırmaya, yüzlerce kablo çekmeye gerek yok; 10-15 yılın yarattığı göz alıcı podyumlarda sürekli kırıtan bu şairler, çeşitli egosantrik hezeyanlarla debelenen aynı isimler, birbirlerini parlatmak için hizipçi bileşkeler kurmuşlardır. Ece Ayhan buna ‘kötülük dayanışması’ der. E tabiî ki böylesi kermesvari kafalardan ya da neo-liberal hizipleşmeden de ‘yenileşim’ falan bekleyemeyiz. En fazla şu olur; dışarıdan bir yerlerden, yabancı dilde bir eserden yenilik veya özgürlük ithal ederler! 2000’li yıllarla birlikte, birbirine, birbirlerinin kitaplarına, birbirlerinin dizelerine rozetler takmakla meşgul, birbirlerine dergi icat etmekle meşgul, egosantrik zihinsellikten beslenen ve süpermarketlerle çoğalan bir ‘Şiir A.Ş.’ kurulmuştur. Bunu kabul edelim artık! Şimdilerde ‘Şiir A.Ş.’ firması batmaktadır, kredisi bitmiştir, zarar açıklamıştır ve kendisine hizmet eden işçilerini firmadan çıkarmak istemektedir! Charles Bukowski’nin bir sözü vardır: ‘Kapitalizm komünizmi yedi. Şimdi kendi kendini yiyor!’ Maalesef neo-liberal dönemin ön-plana çıkardığı şairlerde de durum aynıdır. Şairler kendi kendilerini yemekle, şiire ve yaşamın şiirselliğine zarar vermekle meşguller şu an… O nedenledir ki şöyle dedim bir keresinde; ‘Şiir öldürülüyor, bu kez şairler marifetiyle!’ İşte, bizim coğrafyamızdaki şiirselliğin azalmasının kök-nedeni böylesine kötücül bir süreçtir.

Zafer Yalçınpınar
Kasım 2021


Not: İşbu yazı Emrah Sönmezışık‘la birlikte gerçekleştirdiğimiz Zor/Konuşma‘daki (Ekim 2019, Upas Yayın) temel beyanlardan derlenmiş ve Üvercinka Dergisi’nin Kasım 2021 tarihli 85. sayısında yayımlanmıştır.

Kas
17
2021
--

Sessizliklerin Dokunuşu: Nâzım Hikmet Üzerine Konuşmalar’dan… (Ali Özgentürk)


“Sessizliklerin Dokunuşu”, Ali Özgentürk
Nâzım Hikmet Üzerine Konuşmalar
Ayrıntı Yayınları, 2021, 223 sayfa


“1995 yılında Fransız bir film yapımcısı Nâzım Hikmet ile ilgili bir sinema filmi yapmamı önerdi. İspanyol roman yazarı Jorge Semprun ile senaryo çalışmalarına başladık. Bir ara Moskova’ya gidip, 2 ay kadar Nâzım Hikmet’in eşi Vera Tulyakova ile senaryo için konuşmalar yaptım. Nâzım Hikmet’in Moskova’daki Andrey Voznesenski ve diğer arkadaşlarının tanıklıklarını dinledim. Ayrıca Nâzım Hikmet’i çok yakından tanıyan Müzehher Vâ-nû, Avni Arbaş, Mehmet Ali Aybar ve Nail Çakırhan ile de görüştüm. Bazı nedenlerle bu filmi gerçekleştirmedik… Söylemedikleri, söylediklerinden fazla olan, konuşurken kullandıkları kelimelerin arasında hep sessizlik taşıyan bu 20. yüzyıl kahramanlarının düşünceleri tozlu kasetlerde kalsın istemedim.” (Ali Özgentürk) 


TARIK AKAN – MÜZEHHER VÂ-NÛ KONUŞMASINDAN…

(…)


ALİ ÖZGENTÜRK – ANDREY VOZNESENSKİ KONUŞMASINDAN…


ALİ ÖZGENTÜRK – VERA T. HİKMET KONUŞMASINDAN…


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
11
2021
--

Şegaf’tan “Dizelemeler” (Zafer Yalçınpınar)


Şegaf‘tan “Dizelemeler”…
Kirpi Şiir Dergisi’nin 12. sayısında yayımlandı.


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve edebiyat çalışmalarına https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
03
2021
--

“Günümüz şiiri hakkında…” (Zafer Yalçınpınar)

Dönüşüm Dergi taifesi, 8. sayı kapsamında güçlü bir soru sordu: “Günümüz şiirinde günümüz şiiri var mı?” Soruya verdiğim cevabın bir bölümü aşağıda… Cevabın tam metni ise Dönüşüm Dergi’nin yeni sayısında… Dönüşümün içine girmenizi öneriyoruz. (Zy)


Zafer Yalçınpınar: (…) günümüz şiirini irdeleyen bir soruşturma oluşturduğunuza göre, günümüz şiirinde ontolojik bir tutarsızlık sezdiğinizi düşünüyorum. Maalesef, aynı sezgi bende de var ve uzun zamandır bu sezgiyi “anlam”a dönüştürmek için çabalıyorum. (…) Günümüz şiirinde geçmiş tasavvuru ile gelecek tahayyülü arasındaki dilsel bağ doğru kurulamıyor ve bu bağda birçok düğümle karmaşıklaşmış sinsi ketler oluştu. Halbuki günümüz şiirinin birincil işlevi -dilsel açıdan- “geçmiş tasavvuru ile gelecek tahayyülü arasında katalizasyon sağlamak” olmalıydı. Bu katalizasyon işlevi yerine müthiş bir “sıfırlanma”nın ve “değerler yitimi”nin eşiğindeyiz. (Siyasal söylem alanı içinde konuşuyor olsak, bu duruma rahatlıkla “yozlaşma, yolsuzlaşma” filan diyebilirdik.) Şiirin ontolojisinin kabul edemeyeceği ve popüler kültür tarafından oluşturulmuş bir ‘tersine-mühendislik’ yaşanıyor günümüzde… Mevcut düğümleri daha da karmaşıklaştıran yeni nesil FMCG Dergileri’nin yayın yönetmenlerine sorsanız, -zaten- mevcut düğümlerin/kilitlerin açılmasını istemediklerini söyleyeceklerdir, “Böylesi daha şiirsel, daha temiz! Biz böyle iyiyiz, okurlarımız böyle iyi!” diyerek geçiştireceklerdir filan… Maalesef şiir dilinin geleceğe uzanan yolculuğunda popüler kültür tarafından biçimlenen hızlı tüketimsel pazar, ölümcül ve kötücül bir ekosistem yıkımı oluşturuyor. Bu yıkıntı ekosistemde yeni bir “şiir yönsemesi”nin var olması veya şiir dilinin taşıyacağı yeni bir şiirsel içeriğin yeşermesi çok zor. Dilbilimsel açıdan şöyle diyebiliriz: “Şiirin ekosistemi popüler kültürle hastalanmıştır. Popüler kültürün pazarlama biçemleri dilin şiirselliğini ve şiirin iklimini bozuyor. Şiirin toprağı bozuluyor.” Bu konuda 2018 yılında gerçekleştirilen İlhan Berk Sempozyumu’nda şöyle demiştim: “Şiir, dilin sürdürülebilirliğidir.” Popüler kültür şairlerinin şiirlerinde kullandığı yapay imgelem (hazır imajlar, ready made images) şiirin ekosistemini geri dönülmez bir şekilde içeriksizleştiriyor. Ve daha da kötüsünü söyleyeyim: Bu tip bir “ready made”  pazarlama yarışında “yaşamın şiirselliği” hızla yok oluyor. Zaten, şiir aurasındaki en büyük sancı da budur: “Yaşamdaki şiirselliğin azalması ve şairin şiiri bulamaması, şiire temas edememesi…” FMCG dergilerinin desteklediği şiir diliyle, geleceğin şiir tasavvurunun oluşması ve yeni şiirsel yüklerin devreye alınması neredeyse imkânsız… Çünkü mevcut popüler kültür endüstrileşmesinde, şiir dili ile yaşamın şiirselliği arasındaki “ıraksama” çok büyük. Bu ıraksama, imgesel alan derinliğindeki gelişimi yok ederek, yaşamın şiirselliği için gerekli olan yeni bilişsel noktaların oluşmasına ket vuruyor. Yani, imgesel alan derinliği, şiir dilinin ihtiyaç duyduğu genişlemeyi sergileyemiyor. Evet, şiir, -ontolojisi gereği- “gecikmeli” bir kavramdır. (Hep sonradan anlaşılır, içeriği de gerçek anlamı da şairinin kıymeti ve büyüklüğü de…) Ve fakat günümüz şiirindeki endüstriyel popüler kültür, hem şairlere daha büyük sancılar veriyor, hem de şiir dilinin geleceğini imkânsız kılarak, yaşamın şiirselliğini tehlikeye atıyor. (…)

Ekim, 2021


Tam metni şu adreste okuyabilirsiniz:
https://donusumyayin.files.wordpress.com
/2021/10/donusum-dergi-sekizinci-sayi-1.pdf



Dönüşüm Dergi, No:8, Ekim 2021
pdf olarak okumak için tıklayınız…

Eki
02
2021
--

CSKSD 12. OLAĞAN GENEL KURULU


Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği 12. Olağan Genel Kurulu Ekim ayında yapılıyor. CSKSD Başkanı Seyyit Nezir’in verdiği bilgiye göre, Genel Kurul, 19 Ekim 2021 Salı günü, saat 11:00‘de Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi’nde (Feneryolu Mh., Hasan Âmir Sk., No: 14, Kadıköy / İstanbul adresinde) yapılacaktır. Toplantı duyurusu, ayrıca İnternet’te üyelerin elmek adreslerine iletilecek; sosyal medyada, yazılı basında herkese açık olarak yer alacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı 26 Ekim 2019 Salı günü, saat 12:00‘de yine aynı adreste çoğunluk aranmaksızın yapılacaktır.

Eyl
19
2021
--

Edebiyat denizinde “Dümensiz” seyirler… bir “Yeniden Yazım” projesiyle başlıyor…


Upas taifesinden dostumuz Cem Onur Seçkin, dumensiz.net adresinde yeni bir yolculuk tasarlıyor… Ece Ayhan ve Turgut Uyar etkileşimli bir “Yeniden Yazım” deneyimiyle Dümensiz’in edebiyat serüveni başladı. İncelemek için: https://dumensiz.net/yeniden-yazm



Dümensiz kapsamında yer alan “Yeniden yazım” deneyinin bütününü https://dumensiz.net/yeniden-yazm adresinden inceleyebilirsiniz.


Fransız Edebiyatı’nda La Réécriture olarak geçen yeniden yazım, önceden yazılmış bir edebi metnin ayrışık ögelerini, açık ya da kapalı anlamlarını, poetik duruşunu yeniden düzenleyerek duygu-duygulanım, düşünce-düşünce düşkünlüğü diyalektikleri arasındaki uyumlarını yeniden sağlayarak yeni bir metin ortaya çıkarma işlemidir. Yazar başka metinlerden aldığı ayrışık ögeleri bir araya getirerek yeni bir yapıt ürettiği için Antoin Compagnon yazmayı bir yeniden yazmak olarak nitelendirerek alıntıdan ve kolajdan bir farkı olmadığını dile getirmiştir. Ancak yeniden yazımı sadece metinlere ait unsurların yeni bir metinde dönüştürülmesi olarak sınırlamamak gerekir. Bir şair ya da yazar kendi yazdığı metne redaksiyon uygulamak, metni derinleştirmek vb. amaçlarla da kendi yapıtlarını yeniden yazabilir. Bu yargıya bakıldığında örnek verilebilecek yazarlardan biri Margeurite Duras’tır. Duras, kendi yapıtlarını yeniden yazdığından dolayı onda metinler arasılık (autointertextualite)ya da bir öz yeniden yazma(autoréécriture) biçiminde görülür. Yazarın yeniden yazım gerçekleştirdiği yapıtlarda, eski yapıtların izleri yoğun biçimde bulunur. Böylelikle yapıtlar arasındaki bütünlük, çizgisellik ve geçiş sağlanmış olur.

Bkz: https://dumensiz.net/yeniden-yazm
Eyl
10
2021
--

Üvercinka Dergisi’nin 83. sayısı yayımlandı…


Üvercinka Dergisi‘nin Eylül 2021 tarihli 83. sayısı yayımlandı. Yeni sayının odağında “Ödüllere Neden Hayır Demeliyiz!” başlıklı imza kampanyası ve ödüllendirme sistematiğinin içerdiği kötücül görünüme dair eleştiriler bulunuyor. (Detaylar için bkz: Ödül, Armağan ve Yarışma İstemiyoruz!)

Eyl
04
2021
--

“2 Defter” (Baysan Yüksel ve Başar Kurnaz)


Baysan Yüksel ve Başar Kurnaz tarafından pandemi sürecinde oluşturulan “2 Defter” projesine dair güzel bir söyleşiye https://www.artfulliving.com.tr/sanat/bir-defter-mekn-olabilir-mi-2-defter-i-22858 adresinden ulaşabilirsiniz. 

Eyl
01
2021
--

Yüklü Yekûn // 2006-2021 // Dilin Kemiği Yoktur // SON 15 YILIN KONUŞMALARI, SÖYLEYİŞLERİ // Zafer Yalçınpınar


“Son 15 yıldaki konuşmalarımdan oluşmuş bir yüklü yekûn…
‘kendimi doğru anlatmaya çalışmak’
ya da ‘haklılığın inadı’ denebilir buna …”
(Zy)

pdf olarak okumak için: bit.ly/dilinkemigi


Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm edebiyat çalışmalarına
https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
24
2021
--

Dönüşüm Dergi (No:7)


Dönüşüm Dergi‘nin Ağustos 2021 tarihli 7. sayısı yayımlandı.
pdf olarak okumak için tıklayın…


Tem
08
2021
--

UPAS AĞACI’NIN GÖLGESİNDE: GARAGE FEST 2021 // 10 Temmuz Cumartesi // Burgaz Ada, Cennet Bahçesi

Upas Yayın taifesi olarak / uzun bir aradan sonra / 10 Temmuz 2021, Cumartesi günü / Burgaz Ada, Cennet Bahçesi‘nde / Garage Fest 2021 kapsamında / kuracağımız özel standımızda / dostlarımızla buluşuyoruz, sohbet ediyoruz, dertleşiyoruz / ve eğleniyoruz…


Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/202893408372946

Biletix ve Giriş filan…
https://www.biletix.com/etkinlik/0SA10/TURKIYE/tr

Cennet Bahçesi’nin Konumu:
https://goo.gl/maps/asubfLMoNrfSRWMy6



GEÇMİŞ ETKİNLİKLERİMİZ NASILDI?

Upas Sizi Çağırıyor Etkinliği (Aralık 2018)
Dürüst Tren Geliyor Etkinliği (Haziran 2019)
Mavi Canavar Kepenk Kapatır Etkinliği (Temmuz 2019)
Erenköy Evi Etkinliği (Kasım 2019)
Devrildiğim Her Yerde Etkinliği (Temmuz 2020)
Türkçe’deki İlk Simultane Şiir Performansı (Temmuz 2020)
Simultane Şiir Performansı 2 (Kasım 2020)
Horozkarası Etkinliği (Kasım 2020)


Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın’ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Haz
25
2021
--

Oruç Aruoba, Usta, Ustalık ve Usta Defteri, ÜVERCİNKA DERGİSİ’nin yeni sayısında…


Ustamız Oruç Aruoba’yı saygıyla andığımız özel söyleşi Üvercinka Dergisi‘nin Mayıs-Haziran 2021 tarihli yeni sayısında (No. 79-80) yayımlandı. Söyleşinin tam metnini https://evvel.org/soylesi-oruc-aruoba-usta-ustalik-ve-usta-defteri-zafer-yalcinpinar adresinden online olarak da okuyabilirsiniz.


Hamiş: Yaklaşık 15 yıldır, EVV3L kapsamında gerçekleştirilen “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarının tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz

Haz
02
2021
--

Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Orhan Kemal Özel Sayısı, 1951 (Abidin Dino’nun Çizimleriyle…)

Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Sayı: 30-31, 1951
Orhan Kemal Özel Sayısı (Abidin Dino‘nun çizimleriyle…)
(Kemal) Sülker’e ithafen imzalı (Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
02
2021
--

Hasan Saltık vefat etti…


Hasan Saltık, Neşet Ertaş, Tuncel Kurtiz

Kalan Müzik kapsamındaki çalışmalarıyla -kültürel hazine/miras niteliğindeki- varlığımızı geleceğe taşıyan, “arşiv ustası” Hasan Saltık vefat etti. Coğrafyamızdaki müzik belleğinin değerlenerek, eşsiz müzikal motiflerimizin geleceğe uzanmasında katkısı büyüktür. Müthiş üzgünüm, üzgünüm, üzgünüm…” (Zy)


Bkz: https://www.birgun.net/haber/hasan-saltik-hayatini-kaybetti-346992

May
31
2021
--

“Thoreau ve Sokrates” (Oruç Aruoba & Ferhat Taylan)

Ustamız Oruç Aruoba, Ferhat Taylan‘la birlikte Açık Radyo‘da yayımlanan “Felsefe Gevezelikleri” kapsamında “Thoreau ve Sokrates” başlıklı bir konuşma gerçekleştirmiş. Konuşmanın ses kaydını https://acikradyo.com.tr/podcast/228363 adresinden dinleyebilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında 15 yıldır sürdürdüğümüz “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarını https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden inceleyebilirsiniz.

May
31
2021
--

“Bülbül Sesinin, Ihlamur Kokusunun Hatırlattığı Oruç Aruoba’ya Özlemle…” (Özgür Keşaplı Didrickson)


Oruç Aruoba‘nın Özgür Keşaplı Didrickson‘a ithafen
kaleme aldığı mektuptan bir kesit… (2005)
Tam metin için tıklayınız…

(…)
Neyse, son olarak, sana, bir öneri: Biliminizin kurucusu, ilk büyük “doğa gözlemcisi”nin – kendi deyimiyle naturalist, “doğacı”
, Darwin’in Origin of Species’inin sonlarında, bir dere yamacında, otların arasında yatıp çevresine bakan, kulak kabartan bir insan (-kendisi…) betimlenir – o parçayı- okudunsa, bir daha – oku
– bir de, broşürünüzde fotoğrafı yayımlanan ‘Gümüş Martı’ya bir bak: yakışıyor mu ayağına halka?…

Dostça selâmlar,
Oruç

İlk Bülbül işte
fırtına sonrasında
Seher’e gelir

GÜMÜŞLÜK

(…)


Azizm Sanat taifesi, ustamız Oruç Aruoba’yı anmak amacıyla özel bir efemeratik çalışma hazırladı: Özgür Keşaplı Didrickson, 2005 yılında Oruç Aruoba’yla gerçekleştirdiği mektuplaşma ile “doğanın özünü anlamaya çalışmak” kapsamında kıymetli bir yazı kaleme almış…

Ustamızın Özgür Keşaplı Didrickson’a yazdığı mektubun orjinal görüntülerinin de yer aldığı yazının tam metnine https://www.azizmsanat.org/2021/05/31/bulbul-sesinin-ihlamur-kokusunun-hatirlattigi-oruc-aruobaya-ozlemle-ozgur-kesapli-didrickson/ adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında 15 yıldır sürdürdüğümüz “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarını https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden inceleyebilirsiniz.

May
27
2021
--

Azizm Sanat 14 Yaşında: Estetik Modernizm ya da Aydınlanmanın Estetikleştirilmesi


27 Mayıs 2007’de kaleme alınan manifestoyla kuruluşunu ilan eden, “Sanat Aydınlanma İçindir” önermesiyle yazınsal ve görsel çalışmalar ortaya koyan Azizm Sanat, on dört yaşında. Geçtiğimiz yıl en önemli ve sürekli yayını olan Azizm Sanat E-Dergi’yi, “son” temalı 150. sayısıyla sonlandıran ve yeniden yapılanma kararı alan Azizm Sanat, yeni yaşını, yeni gayeler, yeni hedefler ve patikalarla örülmüş bir manifestoyla kutluyor.

Manifestonun tam metnine https://www.azizmsanat.org/2021/05/27/azizm-sanat-14-yasinda-estetik-modernizm-ya-da-aydinlanmanin-estetiklestirilmesi/ adresinden ulaşabilirsiniz.

May
26
2021
--

İmzalı: “İntermezzo” (Fikret Adil, 1955)


İstanbul’u ve gece hayatını (özellikle de Beyoğlu’nu) anlamak için Fikret Adil‘in eserlerini sevmek ve dikkatlice, tekrar tekrar okumak gerekiyor. Koleksiyonumdaki işbu imzalı ‘İntermezzo’ nüshasını ‘çok kıymetli’ olarak görmemin nedenini şöyle anlatabilirim: Agop Arad tarafından gerçekleştirilen kapak kompozisyonu, Avrupavari bohem ve flaneur duygusunu bir gitar telinin titreşimleriyle analoji kuracak şekilde göreli/sarhoş bir vurgu gibi ifade ediyor. Tabiî bir de 1955 yılında yayımlanan bu nüshanın Fikret Adil tarafından gene 1955 yılında imzalanmış olması -benim için- bu kitaba kıymet katıyor. (Zafer Yalçınpınar)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden, Yeditepe Yayınevi kapsamındaki ilgilere ise https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
22
2021
--

Bir Edebiyat Lobisi Vardı, N’oldu Ona? // 2000’lerin Başındaki Lobi Tartışmasından Bugüne Yayıncılık (Koray Sarıdoğan)


Koray Sarıdoğan, “Kalem Kahve Klavye” adlı web sitesi kapsamındaki sıkı inceleme, eleştiri ve arşiv çalışmalarına devam ediyor. 2000’lerin başında kurulan -ve uzantıları büyüyerek, katlanarak günümüzde de sürdürülen- oligarşik yayıncılık düzeneğinin başlangıç yıllarını, ilk dönemini araştırıyor. İşbu önemli arşiv çalışmasının tam metnini https://kalemkahveklavye.com/edebiyat-lobisi-yayincilik-koray-saridogan/ adresinden okuyabilirsiniz.


Nis
07
2021
--

Oruç Aruoba // Usta Defteri’nin Bahar Nüshası // 6:45 Yayın’da… (Hazırlayan: Zafer Yalçınpınar)


Oruç AruobaUsta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
(Özel eklentilerle genişletilmiş, bahar nüshası!)


Ön-sipariş aşamasında %40 indirimle
satın almak için tıklayın...


Hamiş: Yaklaşık 15 yıl boyunca Zafer Yalçınpınar tarafından -EVV3L kapsamında- gerçekleştirilen “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarının tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
01
2021
--

1 YAŞINDA: “EN UZUN GECEDEN” (Zafer Yalçınpınar)


Tam metin -filigranlı- pdf sürümünü
görmek/indirmek için:
https://zaferyalcinpinar.com/enuzungeceden.pdf

The Poet House bünyesinde İsmail Sertaç Yılmaz‘la birlikte gerçekleştirdiğimiz En Uzun Geceden adlı proje eserimiz, Nisan 2020’nin ilk günlerinde yayımlanmıştı. Proje kapsamında sunduğu tasarımsal ve şiirsel katkılar ile gösterdiği özen için İsmail Sertaç Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum. (Zafer Yalçınpınar)


Önemli Not: “En Uzun Geceden” adlı şiirle
birlikte üç etkin “yan okuma” yapılabilir:

/1/ Çizgi
/2/ Dudağının Kenarındaki Çizgi
/3/ En Kısa Gündüzden


Zafer Yalçınpınar‘ın yayımlanan tüm şiirlerini, şiir kitaplarını ve edebiyat çalışmalarını https://zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz (pdf dosyası biçeminde) okuyabilirsiniz.


Nis
01
2021
--

Yeni Gelen’in yeni sayısında eleştirel yaklaşımlar… (No:35, Nisan 2021)


“Yeni Gelen” Dergi
Sayı: 35, Nisan 2021
(Kapak Görünümü)


Yeni Gelen Dergi’nin Nisan 2021 tarihli 35. sayısında edebiyat eleştirisi kavramının “sahici” boyutlarını görüyoruz. Dergideki eleştirel metinler, “hastalık ve haksızlık üretmekten başka bir fonksiyonu kalmayan oligarşik düzeneğin sonlandırılması” mecburiyetini tüm detaylarıyla anlatıyor. (Derginin kapağındaki karikatür de bize bu gerekliliği temsili bir şekilde ifade ediyor zaten…) Nisan 2021 tarihli 35. sayıyı mutlaka okuyunuz ve arşivleyiniz. Çünkü, edebiyat tarihimizi doğal seyrine döndürmek için ihtiyaç duyulan “sahici” eleştirinin “sahici” adımlarına tanık olacaksınız…


Ayrıca bakınız;

Soner Yalçın anlatıyor: https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/edebiyatla-ahmaklastirma-6335565/

Seyyit Nezir anlatıyor: https://www.aydinlik.com.tr/haber/tartisma-buyuyor-yasayan-en-buyuk-konusu-derin-238653

Nihat Genç anlatıyor: https://www.veryansintv.com/hilmi-yavuz-yasayan-en-buyuk-turk-sairi-secildi-nihat-genc-tepki-gosterdi

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com