Dönüşüm Dergi taifesi, 8. sayı kapsamında güçlü bir soru sordu: “Günümüz şiirinde günümüz şiiri var mı?” Soruya verdiğim cevabın bir bölümü aşağıda… Cevabın tam metni ise Dönüşüm Dergi’nin yeni sayısında… Dönüşümün içine girmenizi öneriyoruz. (Zy)
Zafer Yalçınpınar: (…) günümüz şiirini irdeleyen bir soruşturma oluşturduğunuza göre, günümüz şiirinde ontolojik bir tutarsızlık sezdiğinizi düşünüyorum. Maalesef, aynı sezgi bende de var ve uzun zamandır bu sezgiyi “anlam”a dönüştürmek için çabalıyorum. (…) Günümüz şiirinde geçmiş tasavvuru ile gelecek tahayyülü arasındaki dilsel bağ doğru kurulamıyor ve bu bağda birçok düğümle karmaşıklaşmış sinsi ketler oluştu. Halbuki günümüz şiirinin birincil işlevi -dilsel açıdan- “geçmiş tasavvuru ile gelecek tahayyülü arasında katalizasyon sağlamak” olmalıydı. Bu katalizasyon işlevi yerine müthiş bir “sıfırlanma”nın ve “değerler yitimi”nin eşiğindeyiz. (Siyasal söylem alanı içinde konuşuyor olsak, bu duruma rahatlıkla “yozlaşma, yolsuzlaşma” filan diyebilirdik.) Şiirin ontolojisinin kabul edemeyeceği ve popüler kültür tarafından oluşturulmuş bir ‘tersine-mühendislik’ yaşanıyor günümüzde… Mevcut düğümleri daha da karmaşıklaştıran yeni nesil FMCG Dergileri’nin yayın yönetmenlerine sorsanız, -zaten- mevcut düğümlerin/kilitlerin açılmasını istemediklerini söyleyeceklerdir, “Böylesi daha şiirsel, daha temiz! Biz böyle iyiyiz, okurlarımız böyle iyi!” diyerek geçiştireceklerdir filan… Maalesef şiir dilinin geleceğe uzanan yolculuğunda popüler kültür tarafından biçimlenen hızlı tüketimsel pazar, ölümcül ve kötücül bir ekosistem yıkımı oluşturuyor. Bu yıkıntı ekosistemde yeni bir “şiir yönsemesi”nin var olması veya şiir dilinin taşıyacağı yeni bir şiirsel içeriğin yeşermesi çok zor. Dilbilimsel açıdan şöyle diyebiliriz: “Şiirin ekosistemi popüler kültürle hastalanmıştır. Popüler kültürün pazarlama biçemleri dilin şiirselliğini ve şiirin iklimini bozuyor. Şiirin toprağı bozuluyor.” Bu konuda 2018 yılında gerçekleştirilen İlhan Berk Sempozyumu’nda şöyle demiştim: “Şiir, dilin sürdürülebilirliğidir.” Popüler kültür şairlerinin şiirlerinde kullandığı yapay imgelem (hazır imajlar, ready made images) şiirin ekosistemini geri dönülmez bir şekilde içeriksizleştiriyor. Ve daha da kötüsünü söyleyeyim: Bu tip bir “ready made” pazarlama yarışında “yaşamın şiirselliği” hızla yok oluyor. Zaten, şiir aurasındaki en büyük sancı da budur: “Yaşamdaki şiirselliğin azalması ve şairin şiiri bulamaması, şiire temas edememesi…” FMCG dergilerinin desteklediği şiir diliyle, geleceğin şiir tasavvurunun oluşması ve yeni şiirsel yüklerin devreye alınması neredeyse imkânsız… Çünkü mevcut popüler kültür endüstrileşmesinde, şiir dili ile yaşamın şiirselliği arasındaki “ıraksama” çok büyük. Bu ıraksama, imgesel alan derinliğindeki gelişimi yok ederek, yaşamın şiirselliği için gerekli olan yeni bilişsel noktaların oluşmasına ket vuruyor. Yani, imgesel alan derinliği, şiir dilinin ihtiyaç duyduğu genişlemeyi sergileyemiyor. Evet, şiir, -ontolojisi gereği- “gecikmeli” bir kavramdır. (Hep sonradan anlaşılır, içeriği de gerçek anlamı da şairinin kıymeti ve büyüklüğü de…) Ve fakat günümüz şiirindeki endüstriyel popüler kültür, hem şairlere daha büyük sancılar veriyor, hem de şiir dilinin geleceğini imkânsız kılarak, yaşamın şiirselliğini tehlikeye atıyor. (…)
Ekim, 2021
Tam metni şu adreste okuyabilirsiniz:
https://donusumyayin.files.wordpress.com
/2021/10/donusum-dergi-sekizinci-sayi-1.pdf
Dönüşüm Dergi, No:8, Ekim 2021
pdf olarak okumak için tıklayınız…