Eki
31
2024
--

YANKI ODASI // 13,5. Bölüm // Bütünleme Yayını // 31 Ekim 2024 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 13,5. Bölümü, Bütünleme Yayını, 31 Ekim 2024 Perşembe

13. Bölüm‘de teknik bir nedenden dolayı toplamda 42 dakika süren canlı yayının sadece 31 dakikalık kısmı videoda yer alabilmişti. Bu eksikliği ikmal etmek için 31 Ekim 2024 tarihinde saat 23.00’da bir canlı yayın daha gerçekleştirdik. (Yani; bu ‘bütünleme bölümü’nü 13,5. Bölüm olarak numaralandırdık.)

14. Bölüm, 2 Kasım 2024 Cumartesi günü 21.00‘da youtube kanalında canlı yayın olarak gerçekleşecek..(Yayın saatine ilişkin güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz.)(instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Eki
28
2024
--
Eki
26
2024
--

YANKI ODASI // 13. Bölüm // 28 Ekim 2024 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 13. Bölümü, 38 Ekim 2024

Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’nı takip ediniz ve abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Eki
24
2024
--

“Şiirin projelendirilecek türden endüstriyel bir varoluşu yoktur.” (Zafer Yalçınpınar, 2014)

(…) Zafer YALÇINPINAR: Şiirin projelendirilecek “pro-eject” türden ‘endüstriyel’ bir varoluşu yok. Bir ideolojiyi, büyük bir mücadeleyi çevreleyen şairler, şiirler için hiçbir zaman da olmamış zaten… Bu şairlerde -kendileri farkında olmasalar da -ve bu ifadeyi ben pek sevmesem de- iktidar ve gaddarlık karşıtlığı ekseninde tarihsel bir ‘konsept’ oluşuyor. Örneğin, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı” veya “Memleketimden İnsan Manzaraları” bir kitap bütünlüğü olmaksızın yayımlansalardı, okuyucu ve kuşaklar üzerinde böylesi süreğen bir etki bırakamazlardı. İşin kökünde dilsel ve çok önemli bir faktör daha var: Şiir, bir üst-dil -aşkın dil- türüdür. Bunun nedeni de düzyazı gibi bütünüyle “t” ânında ‘semantik’ bir duruşu olmamasıdır. İmge yoğunluğu ya da imgesel alan derinliği düzyazıdan fazladır şiirin… Yani sadece “t” ânındaki “t anlamları”na yaslanmaz. Gerçekte, ‘geleceğin dili’ olarak kendini ve yaşamı yeniler. Ya da şöyle diyelim; “t” ânında “t’nin artı eksi x anlamlarının tümüne” yaslanır. Bu nedenle, bugünden o dilin kimyasını, bir şiir kitabının kimyasını okuyucunun ‘konsept’ olarak kafasında oluşturması “t” ânında, eşanlı olarak, pek mümkün değil. Bu söylediğim açının da en güzel örneği Ece Ayhan ve kitaplarıdır: “Kınar Hanım’ın Denizleri” ve “Bakışsız Bir Kedi Kara”. Bir 30 sene kadar Ece Ayhan’ın iktidar ve gaddarlık karşıtlığı üzerine kurduğu imgesel alan derinliklerini okuyucu da eleştirmen de editör de anlamamış. Ece Ayhan poetikası “t+30” ânında kendini göstermiş. Şimdilerde Ece’nin ‘konsept’i anlaşıldı ve konuşma dilinde -hatta siyasette bile- yerini aldı. Aslında tüm İkinci Yeni şiirinde bu üssel başarı vardır. Bununla birlikte, söylediklerimi hem doğrulayan hem de geçersiz kılan bir İkinci Yeni şairi var: İlhan Berk. Bazı kitapları gerçekten de “kitap projesi” bütünlüğü taşımıyor. Yani aslında bir kitap projeksiyonu yok o bazı şiirlerin… Ama bazı kitaplarında da tam tersidir: “Mısırkalyoniğne”, “Pera”, “Galata”, “Kül”, “İstanbul”… Bir de sanırım, insanlık üzerinde müthiş bir endüstriyel etki, pragmatik baskı var. Yani biliyorsun, bir tür mühendislik ve matematik baskısı. Bu baskıyla ve strateji hastalığıyla insanlar konuları, olayları, tarihi, diğer insanları, kısacası her şeyi unsurlarına ayırmaya ya da birleştirip ele almaya çalışıyorlar. Bir lego oyuncağı gibi, sök tak, uydu uymadı, oldu olmadı vs… Şiir böyle bir şey değil, olmamalı. Buradaki fabrikasyon tehlike görülmeli. (…) Şiirin ve şairin varoluş ya da yok oluş tanımları -veya tüm bu meselelerin tanımlanamazlığı, tanım tutmayışı- en az iki bin yıldır süren ve felsefi boyutta tartışılan ontolojik bir konu… Dilsel, tarihsel, toplumsal olarak çok büyük, çok önemli bir kapsamı, etkisi var. Ama bugünün, yakın tarihimizin şairleri -ideolojik mücadele verenlerden bazılarını özellikle sözlerimin dışında tutarak ifade ederim ki- konuyu iktisadi bir varoluş biçimi haline getirdiler. Yani, kitapları çok okununca, çok satınca, tanıtım dergilerinde, televizyon programlarında, köşe yazarlarının ağzında çeşitli atıflarla boy gösterince şairliklerinin, şiirlerinin hem toplumsal hem de edebi olarak “tescillendiğini” sanıyorlar. Yani bu zevatlar, betiklerine bir iktisadi tanınırlık yüklediklerinde, edebi anlamda bir tescile, başarıya kavuştuklarını düşünüyorlar. Aynı pragmatik iktisadi tavrı, yazar örgütleri ve yayıncı birlikleri de yükleniyor. Yazar örgütü, kendisine üye olan yazar sayısını arttırdıkça varoluşunu anlamlandırdığını, üye yazarlarını ve şairlerini de edebi olarak tescillediğini sanıyor. Yayıncı birlikleri de -üyelik anlamında- yayın sayısını, yayınevi sayısını ve yayınevlerinin kârlarını arttırdıkça, edebiyatın gelişiminde aynı oranda bir katkı oluşacağını düşünüyorlar filan… 19. yüzyıldan beri bir “iktisadi çerçeve” oluşturmaya çalışıyorlar edebiyat ve şiir için… Bu çerçeveyi, aslında, devlet düzeneği de istiyor: Modellenebilir, kontrol edilebilir, denetlenebilir, ödüllendirilebilir ve tabiî ki cezalandırılabilir bir “edebiyat çerçevesi” istiyorlar… Dilin, kültürün, edebiyatın ve tahayyül gücünün sınırlarını belirlemek istiyorlar. Ece Ayhan’ın hayatından biliyorum, sıkı şiirin ve sahici edebiyatın bu topraklarda, bir iktisadı ya da maliyesi yoktur. Mülkiyesi de yoktur! İktisadi kapsamda çok açık söylüyorum ki devletle bir işi de yoktur, olamaz da. Çünkü -dilbilimsel açıdan bakıldığında- yazılı kültürün okuyucusu veya sözlü kültürün dinleyicisi, bir meta tüketicisi türü değildir. Yaşamın tözünü kavramaya ve bu tözün gelecek salınımlarını tahayyül etmeye çalışan insanlardır sadece… Sahici insanlık diyelim buna: İktidarı ve gaddarlığı yok eden bir dilin nasıl örüldüğünü anlamaya, görmeye, zihninde resimlemeye, imlemeye çalışan sahici bir insanlık… Geleceğin dilini, yaşamın tözünü ve hakikati zihninde yerlemlemeye çalışan bir insanlıktır bu…” (…)

Zafer YALÇINPINAR
Kasım 2014


Hamiş: Yukarıdaki metin 13 Kasım 2014 tarihinde, 
Eren İnan Canpolat ile Zafer Yalçınpınar‘ın gerçekleştirdiği
konuşmadan bir alıntıdır. Konuşmanın tam metnini okumak için https://zaferyalcinpinar.com/dilinkemigiyoktur.pdf adresini
ziyaret edebilirsiniz.

Eki
24
2024
--

ECE AYHAN VİDEO ARŞİVİ

Ece Ayhan’a dair video arşivine https://youtube.com/playlist?list=PL-xdB10oBNDXU6wkU5PgEecyyg1BePwuh adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamiş: “Ece Ayhan” başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
23
2024
--

Video: FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA’YA SAYGI (Zafer Yalçınpınar anlatıyor…) (10 Ekim 2024)

15 Ekim 2008’de vefat eden büyük şair
Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı saygıyla anıyoruz…


(Video çekimi ve her zamanki dostluğu için
Anıl Yurdakul‘a çok teşekkür ederim.) (Z. Yalçınpınar)


“Dağlarca’nın Şiirlerindeki Sonsuzluk”
https://evvel.org/daglarcanin-siirlerindeki-sonsuzluk-zafer-yalcinpinar


Duyuyor musunuz / Bir betikti burda evren /
bin bir sözcüğü ışıldardı / birbirine
https://evvel.org/evren-bin-bir-sozcugu-isildardi
-birbirine-fazil-husnu-daglarca


“Yaşamamalarda”
https://evvel.org/yasamamalarda-fazil-husnu-daglarca


Güneşi Doğduran
https://evvel.org/gunesi-dogduran-fazil-husnu-daglarca


Haydi-2’den Dörtlükler (1)
https://evvel.org/haydi-2den-dortlukler-fazil-husnu-daglarca

Haydi-2’den Dörtlükler (2)
https://evvel.org/haydi-2den-dortlukler-2-fazil-husnu-daglarca

Haydi-2’den Dörtlükler (3)
https://evvel.org/haydi-2den-dortlukler-3-fazil-husnu-daglarca


PEGÜ HÖS
https://upas.evvel.org/?p=1423


Fazıl Hüsnü Dağlarca Kitap Kapakları Seçkisi
https://evvel.org/fazil-husnu-daglarca-kitap-kapaklari-seckisi


‘Dağlarca’nın Haysiyeti’ bizim meşru direnişimizdir!
https://evvel.org/daglarcanin-haysiyeti-
bizim-mesru-direnisimizdir-z-yalcinpinar


Dağlarca’nın Önemi
https://evvel.org/daglarcanin-onemi


Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Sivaslı Karınca’sı için Çizimler
https://evvel.org/fazil-husnu-daglarcanin-sivasli-
karincasi-icin-cizimler-nurullah-berk-1960


Yanık Çocuklar Koçaklaması’ndan… (Resimler: Mustafa Aslıer)
https://evvel.org/yanik-cocuklar-kocaklamasindan-
fazil-husnu-daglarca-resimler-mustafa-aslier


Oranın Kör Basamakları
https://evvel.org/daglarca-oranin-kor-basamaklari



Dar olan…
https://evvel.org/dar-olan-daglarca


“Dağlarca 100 Yaşında” Sergisi’nden İzlenimler
https://evvel.org/daglarca-100-yasinda-sergisinden-izlenimler


Başlangıç Olayı
https://evvel.org/baslangic-olayi


Üç Şiir: “Yanmak, Gündüz, Yeşil”
https://evvel.org/uc-siir-yanmak-gunduz-yesil-f-h-daglarca


Ece Ayhan ve Dağlarca
https://evvel.org/ece-ayhan-ve-daglarca


Denizden Gelen…
https://evvel.org/denizden-gelen


Görmek
https://evvel.org/gormek


“Bir sanat eseriyle karşı karşıya olduğumuzu anlasak,
daha doğrusu anlasalar, bize yetecek.” (O. Rifat)
https://evvel.org/bir-sanat-eseriyle-karsi-karsiya-oldugumuzu
-anlasak-daha-dogrusu-anlasalar-bize-yetecek-o-rifat


Albüm: Banu Kanıbelli / Dağlarca
https://youtu.be/hZFQrerOQKY


Sessizlik
https://evvel.org/sessizlik


Meçhul Çocukların El İşi Vazifesi
https://evvel.org/mechul-cocuklarin-el-isi-vazifesi-daglarca


Kalıt
https://evvel.org/kalit


Kişilik
https://evvel.org/siir-kisilik-fh-daglarca


Dağlarca İmzaları ve “Karşı Duvar” Dergisi
https://evvel.org/daglarca-imzalari-ve-karsi-duvar-dergisi


Eki
22
2024
--

İMZA KAMPANYASI: Ali Koç’u İstifaya Çağrı!


Kampanyayı imzalamak için: https://chng.it/x7sYv682sW



Kampanyayı imzalamak için: https://chng.it/x7sYv682sW


Kampanya Metni: Ben bir Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarıyım. Başkan Ali Koç’un liderliği altında kulübümüz, istikrarlı bir başarı elde edemedi. İstediğimiz şampiyonluk gelmedi, kulübün mali durumu kötüleşti ve sportif başarılar eksik kaldı. Fenerbahçe’nin gücü, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bilinir. Ancak, bu gücü koruyabilmek ve daha ileriye götürebilmek için doğru liderliğe ihtiyacımız var. Başkan Ali Koç ile kulübün bu durumun üstesinden gelemeyeceğini düşünüyorum. Yönetimde bir değişiklik yapılmasının zamanı geldi. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sn. Ali Koç’un istifasını talep ediyoruz. Bu istifa, kulübün taze bir başlangıç yapmasına ve tekrar eski başarılarına kavuşmasına yardımcı olabilir. Sesimizi duyurabilmek ve kulübümüze gereken desteği verebilmek için sizlerden destek istiyoruz. Bu dilekçeyi imzalayarak, Fenerbahçe’nin daha parlak bir geleceğe sahip olmasına yardımcı olabilirsiniz.


Kampanyayı imzalamak için: https://chng.it/x7sYv682sW

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü başlıklı ilgilerin tümüne http://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
20
2024
--

YANKI ODASI // 12. Bölüm // 20 Ekim 2024 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 12. Bölümü, 20 Ekim 2024

Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’nı takip ediniz ve abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Eki
13
2024
--

Reks Sineması KADIKÖY’DÜR!

“Kadıköy ilçesinin simgelerinden Rexx Sineması’nın yıkılması kararının ardından Kadıköy Halk Temsilcileri Meclisi’nin çağrısıyla bir araya gelen Kadıköylüler kültür mekanlarına ve hafızalarına sahip çıkacaklarını, Rexx’in ranta kurban edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Eyleme tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, yönetmen Semir Aslanyürek ve oyuncu Şevket Çoruh da katıldı. Oyuncu Şevket Çoruh “Kadıköy’ün simgesi olan, çocukluğumdan beri sinemayı sevmemi sağlayan bir mekanın başka bir şeye dönüştürülmesi, kültür sanat yapısının dışına çıkarılması, ranta peşkeş çekilmesi hepimizin kanına dokunuyor” diyerek tüm Kadıköylüleri sürecin takipçisi olmaya çağırdı.”

Haberin tam metni: https://haber.sol.org.tr/haber/kadikoyluler-rexx-icin-ayakta-sinemamiza-hafizamiza-dokunmayin-395514 )



Hamiş: EVVEL kapsamında yer alan “Kadıköy” başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Eki
13
2024
--

Nilgün Marmara’yı saygıyla anıyoruz…


13 Ekim 1987’de yaşamını sonlandıran
Nilgün Marmara‘yı saygıyla anıyoruz.


EVV3L kapsamında yer alan Nilgün Marmara arşivini
https://evvel.org/?s=Nilgün+Marmara adresinden inceleyebilirsiniz.

Eki
11
2024
--

AÇIK RADYO susturulamaz!

Açık Radyo’nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi.

“Türkiye’de ve belki de dünyada en geniş çapta ses ve ifade biçimlerine muazzam bir alan açmış radyomuz tamamiyle bürokratik ve teknik bir gerekçeyle ifade özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Oysa milyonlarca dinleyicisinin kolaylıkla şahitlik edebileceği gibi Açık Radyo bunca yıldır yaratmış olduğu toplumsal etki sayesinde susturulamaz. (…) Bundan tam bir ay sonra 30. yayın yılına girecek olan Açık Radyo, bugüne dek layık görüldüğü sayısız ödülün de gösterdiği gibi çevre ve iklim mücadelesinden halk sağlığına, toplumsal cinsiyet eşitliğinden çok-kültürlülüğe pek çok alanda sivil sesler için megafon işlevi görmüş; sadece radyo frekanslarıyla da sınırlı kalmayıp tasarımdan edebiyat ve sosyal bilimlere, sahne sanatlarından plastik sanatlara uzanmış bağımsız bir mecra olarak bundan sonra da görevini sürdürecektir” Duyurunun tam metni şurada: https://acikradyo.com.tr/duyuru/kamuoyuna-duyuru-acik-radyonun-karasal-yayini-kapatiliyor

Eki
10
2024
--

biz bir şairi şiir yazsın için evsizlikle korkuturuz dom!


Karga Mecmua, Sayı: 19, Eylül 2008
(Büyüterek okumak için görselin üzerine tıklayınız…)

EV YAPIMI
DİL YAZISI

Felsefenin önemli kilometre taşlarından biri olan Heiddeger, duygu dünyasının retorikçileriyle iddialaşmak için  “Dil varlığın evidir” tümcesini ortaya atmıştır. Bunun üzerine İlhan Berk bir şiir kitabına “Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum” ismini koyar. Tarihin dehlizlerinden başka biri çıkıp “Dil, ev değildir; evin balkondur!” diye ifade etseydi, ona şöyle derdim;

“Dün evdeydim, balkona çıkmadım.”

Oruç Aruoba “yazmaya hazırlanmak” için  “Kapıyı içerden kilitleyip anahtarı da pencereden dışarı atmak” gerektiğini söyler. Ben de öyle yapıyorum, kısacası, okumakta olduğunuz bu satırları size evde(n)  yazıyorum.

Bugünün yaşantısını ve koşullarını düşünürsek, yazmak için üzerimize açık renk kıyafetler giyip, değişik şapkalar ve güneş gözlükleri takıp, dizüstü bilgisayarlarımızı yanımıza alıp  yeşilliklerin, çiçeklerin ve böceklerin içerisinde -etrafta bulunanların herbirinin kendini Maradona zannettiği ve tek kale futbol maçlarının oynandığı-  bir piknik ortamında ya da benzer komik koşulların (mayoların, şişme deniz toplarının filan) bulunduğu bir plajda  “sıkı eser”lerin yazılabileceğine inanmıyorum. (Üstelik, kene tehlikesi de var.) Bununla birlikte herhangi bir mağaraya çekilip, münzeviler gibi bize vahiy inmesini bekleyerek de bir yere varamayacağımız kesindir. “İşin doğrusu evde yazmaktır.” (Ev, kentin göbeğinde, köyün içinde, dağın tepesinde veya okyanusun kıyısında olabilir, fakat bunlar “yazmak” açısından birbirlerinden çokça farklı değildir. Önemli olan evde yazmaktır.)  Ayrıca, büyük yazarların çoğu  “yazmak” ile “yaşamak” durumlarını sıkı sıkıya  birbirlerine karıştırmışlardır. Zamanla, ağaca ağaç, denize deniz, göğe gök olarak bakamazlar. Yaşama -her şeye, her olaya ve herkese- “yazılacak bir şey midir?” sorusunun eşliğinde bakarlar; bu nedenle de büsbütün yaşayamazlar. Evleri de bir yaşama alanından çok bir “yazı alanı” haline gelmiştir.

Ünlü güncesinde Andre Gide, “yazı alanı” ve “yazmak” üzerine şu tip bir pusula sunar;

“Odamda alçak bir yatak, biraz dolaşılabilecek boş bir yer, dayanılabilecek yükseklikte ağaçtan yapılmış bir mobilya, dörtgen küçük bir masa, sert bir sandalye… Yazacaklarımı, yatmış bir vaziyette tasarlarım; yürüyerek düzenlerim; ayakta yazarım;  sonra da masaya oturmuş olarak kopya ederim. Bu dört vaziyet benim için hemen hemen zorunlu olmuştur(…)Odada dil kılavuzlarından başka kitaba da yer verilmeyecek. Hiçbir şey zihni çelmemeli… Odada sıkıntıyı dağıtacak tek çare çalışmak olacaktır. ”

Buna karşılık, edebiyat tarihimizde madalyalarla, evlerle, arabalarla, şölenlerle veya statükoyla değil de “sefalet”le ödüllendirilmiş sıkı bir şair olan Ece Ayhan’ın nasıl ve nerede  yazdığını düşleyelim;

“Üzerinde o eski emanet ceketle, kapısız, penceresiz, eşyasız, altı duvarlı ve sekiz köşeli odasının tam ortasında, yaşadıklarının tüm yükünü ve zamanın varlığını kanıtlayan bir bakışla, bir omzu düşmüş, yüzünün bir yarısı felçli, duruyor. Şapkası ve gözlüğü yerde, ayaklarının dibinde… Eğiliyor, şapkayı ve gözlüğü alıyor, takıyor. Gidip odanın bir “köşe”sini ziyaret ediyor, onu dinliyor. Ağzını elinin tersiyle kapayarak “köşe”nin kulağına bir şeyler fısıldıyor, tartışıyorlar, “tamam!” anlamında başını sallıyor. Ellerini cebine sokuyor ve biraz önce konuştuğu köşeye sırtını dayayarak;

Biz bir şairi şiir yazsın için evsizlikle korkuturuz dom!” diyor.”

Zafer YALÇINPINAR
“Ev Yapımı / Dil Yazısı”, Karga Mecmua, Sayı: 19, Eylül 2008


Hamiş: Z. Yalçınpınar’ın Karga Mecmua kapsamındaki yazılarının tamamına https://zaferyalcinpinar.com/kargaca.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
09
2024
--

“Hasta la victoria siempre!”


Emperyalizme karşı mücadele kararlılığı ve devrimle özdeşleşen Che Guevara‘yı saygıyla anıyoruz. Büyük devrimciyi ve tarihsel mücadelesini Julio Cortazár’ın “Buluşma” adlı efsanevi metniyle selâmlıyoruz… Okumak için: https://evvel.org/kuba-devriminin-baslangic-bulusmasi-zafer-yalcinpinar





Eki
08
2024
--

Karaköy’de…

geceler diye bağırdığında bir kadın
___________________Karaköy’de
renkli bir halı seriliyor
kaldırımların üzerine

Zafer Yalçınpınar
Ekim 2024


Yalçınpınar’ın tüm fotoğraflarını http://zaferyalcinpinar.tumblr.com görebilirsiniz.

Eki
06
2024
--

Sergi: RAKUN (12 Ekim-10 Kasım 2024 // Kadıköy Karikatür Evi)

Genç yaşta kaybettiğimiz sanatçı Rakun’un (Burak Metin Yurdakul’un) arkadaşları, sanatçının eserlerini koruma, arşivleme ve geleceğe aktarma konusunda büyük bir özveriyle çalışmalarına devam ediyorlar. Rakun’un eserleri 12 Ekim – 10 Kasım 2024 tarihleri arasında Kadıköy Karikatür Evi‘nin sergi salonunda…

(Ayrıca bkz: http://instagram.com/rakunart)


Rakun’un EVV3L kapsamında yer alan bazı eserlerine
https://evvel.org/?s=Rakun adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan sokak sanatı başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com