Bu “apsis” fotoğrafı instagram hesabımdan (https://instagram.com/evvelfanzin) yayımladığım 6000. gönderi…. “Ne anladın bunca zamandan, bunca görmekten, bunca düşünmekten?” diye sorabilirsiniz. Bunca ân ve yaşantı parçası -gerçekten de- neyi ifade ediyor, neyi çerçevelemeye çalışıyor? Cevabım şöyle olsa gerek: “Gök kubbede bâkî kalan hoş bir sadâ” ya da Oktay Rifat’ın 1946’da yayımladığı şiir kitabının adı: “Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler” … (Zafer Yalçınpınar)
14
2023
Kuzeye Giden İnce Yol’da; Muro No Yaşima Tapınağı (Matsuo Başo)
Muro No Yaşima Tapınağı’nı (Sekiz Adacık Ocağı) ziyaret ettim. Bana eşlik eden arkadaşım Sora’nın anlattığına göre, bu tapınak Kono Hana Sakuya Hime (Açan Çiçekler Prensesi) adında dişi bir Kami’ye adanmış. (Kami: Şinto inanışı ve Japon folklorunda “ulu varlık”,”yüce güç”, “kutsal ruh” şeklinde tanımlanabilecek doğaüstü varlıklara verilen isim.) (…)
Rivayete göre bu Kami bir gün hamile kalır. Ancak kocası Ninigi çocuğun kendisinden olmadığını düşünerek karısından şüphelenir. Bunun üzerine Kono Hana Sakuya Hime kapısı olmayan bir kulübe yapar. Kulübenin içine girerek, “Eğer çocuğum eşimden ise herhangi bir zarar görmesin, eşimden değil ise yanarak ölsün!” diyerek kulübeyi ateşe verir. Alevlerin arasından Hohodemi (Ateşten Doğan) isimli bir Kami doğar. ismi zamanla Muro No Yaşima’ya dönüşür.
Bu yörede şairler arasında yükselen dumanlara bakarak şiir yazmak gibi bir gelenek vardır. Bu geleneğin kökeni bu söylenceye dayanıyormuş. Dahası bu civarda konoşiro (Konoşiro: Bir tür tirsi balığı. Kelime anlamı “çocuk yerine”dir) diye bilinen bir balığın yenilmesi de yasakmış. Sebebi bu balığın kızartılınca çok fena bir koku yaymasıymış. Bu koku yanmış insan eti kokusunu andırıyormuş. Bu şekilde, bu söylencenin buradaki halk arasında çok meşhur olduğunu ve çeşitli geleneklerde yaşatılmakta olduğunu gördüm.
Matsuo BAŞO
“Kuzeye Giden İnce Yol”, Çev: Okan Haluk Akbay
İthaki Yayınları, 3. Baskı, 2022, s. 20
Rivayetle ilgili not: “Sora, bu yerle ilgili şiirlerdeki dumanı, güneş tanrıçası Amaterasu’nun torunu Ho-no-Ninigi ile evlenen Konohana-sakuya-hime’nin Shintō aşk hikayesine bağlar. Ninigi, aşağıdaki Sazlık Ovaları Ülkesini yönetmesi için Yüksek Cennet Ovasından gönderildi. Bereket tanrıçası sadece bir gece sonra hamile kalınca, kocası çocuğun ondan olup olmadığını sorguladı. Utanç ve öfkeyle, kendisini bir odaya (室, muro) kapatıp ateşe verme sözü verdi ve çocuk ölürse başkasının, yaşarsa kocasının olduğunu ilan etti. Saflığı nedeniyle ateşten zarar görmeyen prenses, yanan odada üç erkek çocuk doğurdu: Yangın çıktığında doğan Ho-no-susori no Mikoto; Ateş doruk noktasına ulaştığında doğan Ho-no-akari no Mikoto; ve ateş yatışırken doğan Hiko-Ho-ho-demi no Mikoto (Prens Ho-ho-demi) (Nihongi 85). Prens Ho-ho-demi, Japonya’nın ilk İmparatoru Jimmu’nun büyükbabasıydı.” (Kaynak: https://denniskawaharada.wordpress.com/narrow-roads-of-the-deep-north-4-6/)
14
2023
Ece Ayhan’ın “Devlet ve Tabiat” adlı eseri 50 yaşında!
Ece Ayhan’ın Devlet ve Tabiat’ı 50 Yaşında…
“297 no’lu nüsha bende…” (Zy)
(Kapak Çizimi: Şamil Potur)
EVV3L kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin
indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden,
“Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html
adresinden ulaşabilirsiniz.
14
2023
dostlardan imzalar, kitaplar…
Azimet Avcu, Denenmiş Şeyler
Bkz: https://kitapyurdu.com/kitap/denenmis-seyler/615742.html
H. Can Yücel-Ada Rüzgârı (2)
Bkz: https://www.kitapyurdu.com/kitap/ada-ruzgari-2/641194.html
13
2023
14 Mayıs 1950 seçimleri sonrasında Nâzım Hikmet’e aydınlardan mektup: “…açlık grevinize fasıla vermenizi rica ediyoruz.”
(Resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayın…)
Birinci Mektup İmzacıları: (Ön Sayfa) Oktay Rifat, Dr. Hakkı Balamir, Muvaffak Şeref, Cahit Sıtkı Tarancı, Niyazi Ağırnaslı, Ferit Anlar, Ayhan Anlar, Melih Cevdet Anday, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cevdet Kudret Esendal, Prof. Dr. Behçet Kamay, Ordinaryüs Profesör Vasfi Raşid Sevig, Doç. Dr. Hüseyin Cahit Özen, Adnan Saygun, Asım Ruacan, Dr. Kemâl Narin, Doç. Dr. Sadun Aren, Ahmet Cevat Emre (Arka Sayfa) Ahmet Evintan, Nazım Kâmil Bayur, Mümtaz Faik Fenik, Ulvi Uraz, Prof. Dr. Behçet Tahsin Ramay, Melek Gün
İkinci Mektup İmzacıları: Halide Edip Adıvar, Adnan Adıvar, Orhan Veli, Sabahattin Eyüboğlu, Fikret Adil, Mina Urgan, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abidin Dino, Sait Faik
Nâzım Hikmet, 8 Nisan 1950’de açlık grevine başlamıştı. Avukatının isteği üzerine açlık grevini bir süre durduran şair, 1 Mayıs 1950’de tekrar greve başladı, 13 Mayıs’ta Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Nâzım’ın annesi Celile Hanım, tek başına bir kampanya açmıştı. 9 Mayıs 1950 günü Celile Hanım üzerinde “Haksız yere mahkum edilen oğlum Nâzım Hikmet açlık grevindedir. Ben de ölmek istiyorum gece gündüz oruçluyum. Bizi kurtarmak isteyenler bu deftere adreslerini yazarak imzalasınlar” yazılı bir dövizle Galata Köprüsü’nün üzerine çıktı, kısa bir süre sonra “trafiği engellemek” suçlamasıyla gözaltına alındı. (…)
(…) Üç şair, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, Nâzım’a destek için Ankara’da üç günlük açlık grevi yaptılar. (12 Mayıs 1950) (Bkz: https://evvel.org/garipciler-nazim-hikmet-icin-aclik-grevinde-1950)
14 Mayıs 1950’de yapılan seçimleri DP kazanmıştı ve yeni hükümetin kurulması bekleniyordu. Seçimden üç gün sonra, Adnan Adıvar, Halide Edip, Sait Faik, Cahit Sıtkı Tarancı, Cevdet Kudret gibi aydınlar Nâzım’a bir mektup yazarak yeni hükümet kurulana kadar eyleme ara vermesini istediler.
Nâzım Hikmet, 19 Mayıs 1950’de açlık grevine son verdi. 14 Temmuz 1950’de çıkarılan hükümlülerin cezalarında indirim düzenleyen madde Meclis’te kabul edildi. Nâzım, 14 Temmuz 1950’de, tam 13 yıl sonra cezaevinden çıktı.
Kaynak: Nâzım Hikmet’in Açlık Grevi, Haz: Yeşim Bilge Bengü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2011
13
2023
BEGONVİL (Emrah Sönmezışık)
(…) /
Karanlık bir aynaydı. Hangi kalbe baksam yoktum orada.
(…) /
Daha da uğranmaz kentlerdi sonra. Boynuma dolanan sokaklardı.
(…)
Şiirin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=2290 adresinden okuyabilirsiniz.
10
2023
“Yetişemeyeceğimiz bir gün başlatıyorsun tekrar” (Göktürk Yaşar)
Göktürk Yaşar
“Aziz Nedelya Kilisesi Önünde Bir kadını Düşlerken”
Simurg Art Yayınları, 1.Baskı, 2023, s.22-23
Hamiş: Göktürk Yaşar’ın Upas Yayın kapsamındaki eserlerine https://upas.evvel.org/?tag=gokturk-yasar adresinden ulaşabilirsiniz.
07
2023
66 Yıldır Yeniden Ölen Adam: Sait Faik
S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Ece Ayhan: Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18 Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.
Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…
Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”
Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 61 sene sonra, yani 2018 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18 Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.
Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
Hamiş: 66 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor.
03
2023
İmzalı: Sabahattin Ali Olayı (Kemal Bayram)
Yenigün Yayınları, 1. Baskı, Eylül 1978
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
Cumhuriyet Kitap Eki’nin 26 Nisan 2012 tarihli 1158. sayısında Hüseyin Özalp, “Sabahattin Ali Nasıl Öldürüldü?” başlıklı bir yazı kaleme almış. Kemal Bayram’ın “Sabahattin Ali Olayı” adlı kitabını tanıtan/anlatan yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nasil.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sabahattin Ali” arşiv çalışmalarına https://evvel.org/?s=Sabahattin+Ali&x=0&y=0 adresinden ulaşabilirsiniz.