İlhan Berk‘in 1952 yılında Yeditepe’den yayımlanan “Günaydın Yeryüzü” adlı 3. şiir kitabından… Fethi Karakaş çizimleri… (Resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız.)
“Kayıp Oğlunu Arayan Bir Baba İçin” adlı şiir… İlhan Berk‘in Kendi El Yazısı ve İmzası (Replika)
Geçenlerde Beşiktaş’ta bulunan Diyojen Sahaf‘ı ziyaret etme fırsatı buldum. Bu güzel auranın yaratıcısı Murat Bey, gerçekten de okurların (ya da yazarların) rahatça vakit geçirebileceği, kültür-sanat meraklılarının nefes alabilecekleri özel bir mekân tasarlamış. Burada vakit geçirirken kendimi Paris’te bulunan Shakespeare & Company‘nin İstanbul’daki kültürel yansımasının içerisindeymişim gibi hissettim. Mekânda bir edebiyatçıyı, sanatçıyı veya kitapseveri etkileyecek birçok öğe var, fakat beni en çok etkileyen şey Diyojen Sahaf’ın duvarlarında yer alan replikalar oldu. Şairlerin kendi el yazılarıyla, imzalarıyla, şiir replikaları… Cumhuriyet sonrası modern şiir kapsamında hemen hemen herkes oradaydı; İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar… kendi imzalarıyla, el yazılarıyla ve dizeleriyle… Çok fazla detay vermeye gerek yok, gidip mekânı ziyaret etmenizi, mekânın aurasını solumanızı, bu güzel replikaları incelemenizi ve Murat Bey’le tanışmanızı öneririm. (Zy)
“Çok Üşümek” adlı şiir… Turgut Uyar’ın Kendi El Yazısı ve İmzası (Replika)“Kar Altında, Evde” adlı şiir… Turgut Uyar’ın Kendi El Yazısı ve İmzası (Replika)
Oktay Rifat’ın poetikasındaki alan derinliğinin, Garip ve İkinci Yeni şiir akımları arasında hareketlenen bir bağlaç bölgesi oluşturduğunu -ki Cemal Süreya bunu bir tür ters ama yadsınamaz eklemler bütünü olarak görür- sezmemden sonra, Oktay Rifat’in önemi daha da belirginleşti. Zaten bugün, sıkışmış, hem kültürel, hem de imgesel açıdan “hareket alanı daralmış” beylik bir edebiyat ortalığının vasatî havasını -şiir ödülleri, antolojiler, kitap tanıtım dergileri, edebiyat etkinlikleri ve mağaza vitrinleri gibi hileli enstrümanlar aracılığıyla kandırılan- heveskâr bir kitle içine çektikçe, yani edebiyat ortalığı dediğimiz ortalama, işbu “verili vasat” havayı kabul edip hileli bir suhuletin pürüzsüz ezber alanına yerleştikçe, Oktay Rifat gibi poetik açıdan üssel başarılar elde etmiş, yani imgelemin doruklarına temas etmiş şairlerin önemi daha da artıyor. İkinci Yeni’nin de öyle…
Tıpkı İkinci Yeni akımının sürekli genişleyen ve geleceği belirleyen şiirsel bir devinimi daha yukarılara taşıması gibi Oktay Rifat’in şiirleri de “imgesel parlaklık(kontrast)” diyebileceğim üssel bir dil kurarak geleceğe uzanmaktadır.
Oktay Rifat poetikasının bu etkili yürürlüğünün zirve(peak) noktasını “Perçemli Sokak” (Yeditepe Yayınları, 1956) adlı şiir kitabında görüyoruz. İkinci Yeni şairlerinin “ivedilikle, bir gecede” yazıldığını varsaydığı Perçemli Sokak’ta kendisini gösteren “imgesel parlaklık” son derece etkilidir, etkisini hâlen sürdürmektedir. İkinci Yeni taifesi bu aşkın etkiyi bir tür “apansız oluşum, otomatik yazım” sanmışlar ya da öyle olmasını umut etmişlerdir. (…) Zafer Yalçınpınar
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
İlhan Berk: (…) Sen şiiri tersinden yazıyorsun; sende bir gemideki fareler, gemiyi bırakmaz, gemi fareleri bırakır; deniz çekilmez kara bırakır denizi; kuşları tutmaz çocuklar, koyverirler, ama kendileri gelip ceplerine girer çocukların, v.b. ‘Müesses nizam’ı ters yüz etme vardır sende, bunu hep düşünmüşümdür; neden bu başın ayak, ayağın baş olması? Şaşırtmadır şiir, ilk vurucu öğe odur. Bunun için mi bu şiiri tersinden yazman?
Ece Ayhan: Evet, ‘şiiri tersinden yazıyorsun’ diyorlar bana. Terslik merslik yok! (…) 71’de, bir 12 Mart olmuştu hani (o zamanlar Üsküdar’da, Sultantepe’de oturuyordum, denize arkadan ve yukardan bakan bir ev; oraya sen de gelmiştin bir kez). Evet 71 yaz aylarında oradan, İstanbul limanında, bir lekesiz apak gemilerin fareleri bıraktığını gördüm, gördüm ve gördüm! Terslik bunun neresinde yahu? Tüyler ürpertici gerçekleri sergiliyorsam ben ne yapayım (‘aksi adam’,’hırçın adam’, ‘tepen adam’ genel geçerliliğini iliştirmekler isterler bana hep, bunu da biliyorum. Zokayı yutmayacaksın! Kül yutmayacaksın!)(…)Sonra; şiir, bir şaşırtma da değildir bence. Sonuçlar buna buraya varabilirler başka. Okur’lar ‘aykırı bir dal’la karşılaştıklarında, karşılaşınca irkmiş, irkilmiş ya da ürkmüş olabilirler..(…) Sana bu ‘Salavin’in Tezgâhtarları’ bakışları okulunun korkunçluğunu, ilkelliğini ne desem anlatamam.(…) İstanbul’da, tahta tavanında, tersten işlenmiş bir bilmece bulunan bir kahve varmış. Osmanlı İmparatorluğu kapanırken de dururmuş duruyormuş. Müşterilerin boyunları koparmış tavandaki bilmeceli o nakışa bakmaktan; çözülmek istenir çünkü bir bilmece, hele ustası güzel bezemişse… Ama kimsenin aklına bilmeceyi aynadan okumak gelmemiş, gelmez!
Fotoğraf çekmeye başlayalı 24 yıl olmuş. 1999’dan bugüne ânları görüntülüyorum, vizörden bakıp deklanşöre basıyorum. Yaşamı ânlamak için yapıyorum bunu ve hâlâ ilk ândaki gibi heyecan duyuyorum. Fotoğraf konusundaki ustam -dünyayı sırtında taşıyan- Tunç Üvendire‘dir. Fotoğraftan hiçbir zaman para kazanmadım. (Yalnız bir kez, Gümüşlük Akademisi’nde İlhan Berk adına düzenlenen bir fotoğraf yarışmasına katıldım ve üçüncü seçildim falan… Tahmin edebileceğiniz gibi ödülü reddettim, umursamadım tabiî ki…) Fotoğraf sanatındaki ilkelerimi İlhan Berk’in şu dizesi bütünlemiştir; “Nerden baksak kendini anlatıyor her şey.” Yaşamı dinlemek, ânlamak için fotoğraf çekiyorum. Dokuları ve duygudurum tuşelerini çok önemsiyorum. Ne daha fazlası, ne de daha azı… (Şüphesiz, yeni teknolojilerle birlikte yeni nesil çok daha iyi görüntüler elde ediyordur ki zaten öyle olması gerekir; bu durum tevazuyla kabulümdür.) Aşağıda en sevdiğim üç fotoğrafım bulunuyor. Bir de yıllara tasnif edilmiş şekilde en sevdiğim fotoğraflarımdan oluşan bir dijital galeri…
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nin 2018 tarihli 40. sayısında, İlhan Berk’in, editörleri Memet Fuat ve Enis Batur’a yazdığı özel mektupları irdeleyen akademik bir makale yer alıyor. Dr. Canan Sevinç ve Ferman Polat tarafından kaleme alınan makalenin tam metnine https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1725359 adresinden ulaşabilirsiniz.
“Şair ve ressam İlhan Berk’in, editörleri Memet Fuat ve Enis Batur’a yazdığı özel mektupların içeriğini yine sanat oluşturmaktadır. Mektuplar incelendiğinde, Berk’in hayatını, sanata ve dünyaya bakışını gözler önüne serdiği görülmektedir. Dolayısıyla bu eserler, edebiyat tarihi için de önemli belgelerdir. Buna göre Berk, dünyayı bir yazı konusu olarak görmüş ve tüm dünyayı yazarak bitirmek arzusu taşımıştır. Yazmaktan, kendini anlatmayı anlayan Berk’in şiirlerine aşk, kadın, cinsellik, tarih gibi temalar hâkim olsa da o, hiçbir konuda ya da biçimde derinleşmemiştir. Bu yüzden de onun için her şiir, her kitap yeni bir başlangıçtır. “Deneyci”liğini en önemli özelliklerinden biri olarak gören sanatçının şiirleri, sürekli bir değişim içindedir. Şiirinin değişmeyen yönü ise dil ve anlam özelliğidir. Dili, modern şiirin en önemli sorunu olarak gören sanatçı, şiir dilinin kolayca tüketilmesine karşıdır. Şiirlerinin anlamca kapalılığı, zaman zaman anlamsızlıkla karıştırılan sanatçı, iyi şiirin çok anlamlı olması gerektiğini ve ancak bu şekilde kalıcı olabileceğini düşünmektedir. Nitekim kalıcılığın ve iyi şiirin peşinde koşan İlhan Berk, Türk edebiyatının şiir geleneklerini bilen ve bunlardan yararlanan bir sanatçı olmuştur. Aynı zamanda Batı şiirini ve teorik eserlerini orijinallerinden okuma ve tanıma fırsatı bulmuş, bu zengin kültürel donanımı şiirleriyle buluşturabilmiş nadir sanatçılardan biridir. Her zaman önce şair kimliğiyle bilinmek isteyen sanatçı; bu yönünü, düzyazılarına, resimlerine ve tüm yaşamına bulaştırmış, âdeta şiir için nefes alıp vermiştir. Yazmadan yaşamayı bilmeyen İlhan Berk, böylece Türk edebiyatının da en üretken kalemlerinden biri olmuştur.”
(Makalenin “öz” metninden…)
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
Zeynep Meriç: Upas Yayın’ı kurmaya ne zaman karar verdiniz? Bu oluşumda sizi tetikleyen en önemli olay veya olgu nedir?
Zafer Yalçınpınar: Tahakkümlerden ve ezberlerden uzak bir özgür yayıncılık projesi oluşturmayı yıllardır düşünüyordum. 15 yıldır evvel.org kapsamında çeşitli edebiyat çalışmaları gerçekleştiriyorum. Çevremdeki dostlar, özellikle şiir ve poetika kapsamında evvel.org’un çok değerli bir arşiv ihtiva ettiğini, bununla birlikte fazlasıyla kişisel olduğunu sürekli dile getiriyorlardı. Haklılardı. En başından beri evvel.org’u kişisel not defterim, edebiyat ve şiir kapsamında tutulmuş bir not defteri olarak tasarlamıştım. Tuhaftır, okuyucunun ilgisini çekti falan… Neyse… 2018 yılında, evvel.org’un sub-domain’i olarak “upas” başlığını kullanmaya ve burada özgür bir şekilde dijital kitaplar yayımlamaya karar verdim. Balzac’ın bir kitabında ‘Upas’ ismiyle ve ‘Upas Ağacı’nın hikâyesiyle karşılaşmam, çok belirleyici ve tetikleyici oldu. Şu an Türkiye’de, Upas’ın dışında, şiiri, poetikayı ve imgelemin özgürleşmesi gibi kavramları yayın politikasının orjinine yerleştiren, şiiri öncelikli gören, bu kapsamda elini taşın altına koyan sadece bir-iki yayınevi var. Çünkü şiir -özellikle de sıkı şiir- iktisadi bir varoluş sergileyemiyor, satmıyor, okuru ve takipçisi az… Anlayanı ve ilgileneni de az… Bu duruma, böylesi bir çaresizliğe ve imkânsızlığa -kendimce- bir son vermek istedim.
Zeynep Meriç: Upas’ın poetikaya öncelik veren özgür bir yayın girişimi olduğunu belirtiyorsunuz. Peki, Upas’ta sadece şiir mi yer alıyor, diğer edebi türlere yer veriyor musunuz? Okurların arzuları mı size ışık tutuyor?
Zafer Yalçınpınar: Upas Yayın’da yer alan eserlerin özünü şiir ve poetika oluşturuyor. Bizim mihenk taşımız da turnusol kâğıdımız da şiirdir. Şibolet gibi… -Araştırın bakalım ‘Şibolet’ ne demekmiş- Sonuçta, öyküler, roman parçaları, roman karakterleri, polisiye, mizah, popüler kültür falan bizim dışımızda. Bizim önceliğimiz şiir… Sıkı şiir… Deneysellik, avangard, dada, gerçeküstü, letterizm, görsel şiir gibi kavramları kapsam-içi görüyoruz. Bu konuda azıcık katıyız. Sıkı şiiri ve imgelemin özgürleşmesini dert edindik. Yaşamdaki şiirselliğin arttırılması, şiir birikiminin arttırılması, şiir dilinin geliştirilmesi, sezgisel ve bilişsel bir auranın yaratılması, şiirin dilimizdeki sürdürülebilirliği, şiirsel yükün ihtiva ettiği kalp, vicdan ve hakikat duygusu bize yol gösteriyor. Tabiî ki okurumuzu da önemsiyoruz: Sıkı, olgun, güçlü ve geleceği belirleyen bir şiir dilini ve poetikayı okura sunarak, böyle yaparak okurlarımızı önemsiyoruz.
Zeynep Meriç: Upas’ın varoluşunda İlhan Berk ve Ece Ayhan’ın önemi nedir? Bu doğrultuda şiirsel çizginizden ödün verdiniz mi hiç? ‘Dilin imkânlarının genişletilmesi’ gerekliliğinden mi yanasınız sürekli?
Zafer Yalçınpınar: Şiirsel çizgimizden ve şiirsel maksadımızdan ödün vermeyiz. İlhan Berk ve Ece Ayhan da taviz vermemiştir. Sıkı şairlerin en büyük özelliği budur. Tarihsel varoluş, yazgı veya lanetimiz böyledir maalesef… Ece Ayhan ve İlhan Berk’in önemi, Dünya’daki 1950 şiir hareketinden yola çıkarak 2020’lere uzanmayı başaran dilsel uzgörü çizgilerini Türkçe’de oluşturabilmelerinde gizlidir. Felsefi bir boyut, yaşama alan derinliği katan dilsel bir sınırsızlık… Türkçe’deki şiir dilinin günümüze uzanan en başarılı motiflerini bu iki şairin zihnindeki bilişsel harita belirlemiştir. Dikkat ederseniz ‘İkinci Yeni’ akımı demiyorum. 1950 şiir hareketi diyorum. Ve bu durumu derinlemesine araştırmayı sizlere bırakıyorum.
Zeynep Meriç: Basılı nüshalarınızın olmadığını söylemiştiniz. Peki, ilerleyen süreçte bu mümkün mü? Basılı nüshaya geçiş için Upas’ta büyük değişiklikler olabilir mi?
Zafer Yalçınpınar: Olabilir. Fakat şu an böyle iyiyiz. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Ne kendimizi ne de şiir okurunu ekonomik bir külfet altına sokmak istemiyoruz. Şiiri neo-liberal sisteme sokmak istemiyoruz. Dijital yayıncılığın, yeni nesil yayıncılığın güzelliği de budur zaten… Şiire neo-liberal girişimci bir tavır yüklemek isteyen muhteris tipolojiden de yıllardır -açıkça söylüyorum- nefret ediyoruz.
Zeynep Meriç: Okurlarınız yayınlarınıza nasıl ulaşabilir? Sitedeki etkinlikleri nasıl takip edebilir?
Zafer Yalçınpınar: Cevap sorunuzda bulunuyor zaten… Cep telefonunuzdan, tabletinizden veya bilgisayarınızdan upas.evvel.org adresini ziyaret etmeniz yeterli… Tek tıklamayla kitaplarımızı, tüm paylaşımlarımızı ücretsiz olarak indirip pdf biçeminde okuyabiliyorsunuz, arşivleyebiliyorsunuz. Sosyal medyada da çok aktifiz. Duyurularımız da etkinliklerimiz de… Kısacası, her şey bir tık uzağınızda… Daha ne olsun. Büyük hizmet!
Zeynep Meriç: Bilginin bu denli karmaşık ve kirli olduğu dönemde basılı yayının azalmasını ve dijital yayınların çoğalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu durum yayımlanan eserlerin değerini arttırıyor mu, azaltıyor mu?
Zafer Yalçınpınar: Vallahi, bizim yayınladığımız eserler Mars gezegeninin dilinde yazılmıyor. Türkçe yazıyoruz… (Gülüyor) Aynı harfler, aynı dil… Kâğıdın üzerinde veya kitabın içinde olsun ya da ekranda dijital kitap biçeminde olsun son derece özenli ve titiz çalışıyoruz. Şiir dili, redaksiyon, mizanpaj ve diğer tasarımsal öğeler konusunda basılı yayınların çoğundan özenliyiz. Belki, koleksiyonerler için bazı basılı deneylerimiz de olacak gelecekte… Bakacağız.
Zeynep Meriç: Upas’ı bundan sonra nerede göreceğiz?
Zafer Yalçınpınar: Upas Yayın’ın poetikası bir fısıltı gibi yayılır. Hiç ummadığınız bir anda bizim yayınlarımızla veya bizatihi bizimle karşılaşabilirsiniz. Fakat şunu söyleyebilirim; kitap fuarlarında, mikrofon arkalarında ya da ışıltılı podyumlarda birer dünya güzeli veya doksozof gibi kırıtmayacağımız kesin!
Zeynep Meriç: Devam eden veya başlayacağınız yeni bir proje var mı? Son olarak neler söyleyeceksiniz?
Zafer Yalçınpınar: Birçok gayretimiz var. Şiir aurasına, şiirsel alan derinliğine görsel ve işitsel eklemler sağlamak istiyoruz yakın gelecekte… Sıkı şiiri desteklemeye ve şiire öncelik vermeye devam edeceğiz. Son olarak, ne diyeyim, gözünüz, kulağınız upas.evvel.org’da olsun. Ve tabiî ki bu çevik söyleşi için de sana çok teşekkür ederim.
Zeynep Meriç:Ben teşekkür ederim… Samimi yanıtlarınız için asıl….
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz. (2020 İlhan Berk Anma Etkinliği’ne dair bilgiyi evvel.org‘a ulaştıran Sn. Ahmet Berk‘e çok teşekkür ederiz.)
Şair Tekin Gönenç‘in vefat ettiğini öğrendim. 2000’lerin başında (Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi döneminde) hepimize çok destek olmuş, saygın ve sakin bir edebiyat simasıydı. Üzgünüm… (Zy)
Son olarak, 31 Ocak 2020 tarihinde Özdemir İnce -resmi web sitesi kapsamında- “Başımın Belası İlhan Berk” başlıklı bir itiraz/eleştiri yazısı kaleme aldı. Edebiyat tarihine ve araştırma çalışmalarına not düşmek amacıyla kaleme alınan bu detaylı itirazın/eleştirinin tam metnini https://ozdemirince.com/basimin-belasi-ilhan-berk/ adresinden okuyabilirsiniz.
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
Geçtiğimiz günlerde, şair İlhan Berk’in 1930’lu yılların ortasında Fransızca bilip bilmediği (yeterince Fransızcası olup olmadığı) üzerine Özdemir İnce tarafından yoğun bir eleştirel tartışma başlatıldı.
İlhan Berk’in 1930’lu yılların ortasında Fransızca bilip bilmediğine (veya yeterince Fransızcası olup olmadığına) dair devam eden tartışmaya ışık tutacak önemli bir bilgiye/referansa ulaştık. Manisa Ortaokulu Bitirme Diploma Defteri‘nde yer alan bilgilere göre “347/1 – 20/7/1935” numaralı ve tarihli diplomayla birlikte genç İlhan Berk, 5 tam not üzerinden 4 alarak Fransızca dersini başarıyla tamamlamıştır. (Zy) (Bkz: Hakkı Avan, “İlhan Berk’in Manisa Yılları”, Edebi Şeyler Yay., Kasım 2019, 1. Baskı, s.43)
Hakkı Avan, “İlhan Berk’in Manisa Yılları”, Edebi Şeyler Yay., Kasım 2019, 1. Baskı, s.43)
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
EVV3L’in sıkı dostlarından -ve sıkı araştırmacı- Halûk Cengiz, İlhan Berk‘in şiirsel işleğine dair önemli bir buluntuyu bizlerle paylaştı.
Bugün, İlhan Berk’in “Âşıkane” (1968, De Yayınevi) adlı kitabında bulunan “Beyaz” şiirinin 1962 yılındaki ilk biçemine erişmenin heyecanını yaşıyoruz. Söz konusu şiirin ilk biçemi, ‘Son Çağ’ Dergisi‘nin Haziran 1962 tarihli 12. sayısında “Sonnet” başlığıyla yayımlanmış…
Son Çağ Dergisi, No.12 Kapak Görüntüsü ve “Sonnet” Şiiri, 1962 (Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız.)
Böylesi buluntular İlhan Berk’in şiir yazım sürecindeki dize, dizgi, kelime ve başlık tercihleri için (İlhan Berk’in şiirsel işleği için) kıyaslamalar geliştirmemizde, analitik bir adım atmamızda çok önemli fikirler sağlıyor.
“Beyaz” Şiiri, İlhan Berk Âşıkane, De Yayınevi, 1968 (Görseli büyütmek için üzerine tıklayınız.)
Şiirin her iki biçemini de (1962 ve 1968 versiyonunu) ilginize sunmaktan mutluluk duyuyoruz. (Bu değerli paylaşım kapsamında Halûk Bey’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Sağolsun, her daim varolsun Halûk Bey…)
Geçtiğimiz Ekim ayında “Şiirin Çizdiği” adıyla İlhan Berk’in daha önce yayımlanmamış(!) edebiyat ve şiir üzerine yazıları, Yalçın Armağan tarafından hazırlanarak Yapı Kredi Yayınları’nca kitaplaştırıldı. Öncelikle bu kapsamlı çalışmanın yayımlanmasında emeği geçen herkesi kutluyoruz. Ve fakat, Modern Türk Şiiri’nin mihenk taşlarından biri olan İlhan Berk’in, edebiyata ve dolayısıyla şiire bakışının önemli bir belgesi niteliğindeki bu kitaba dair söylemek istediklerimiz var.
Bilindiği gibi uzun yıllardır İlhan Berk üzerine çeşitli araştırmalar ve arşiv çalışmaları yürütüyoruz. Çeşitli efemeratik buluntular ışığında onun şiire bakışını edebiyat kamuoyu ile paylaşıyoruz. 2016 yılının Ağustos ayında “BAKMAK: Dergilerden Yazılar” adıyla, dijital yayıncılık faaliyeti yürüttüğümüz YAYIN Pasaj69 (https://yayin.pasaj69.org) tarafından yayımlanan kitap sözünü ettiğimiz araştırmalarımızın bir örneğidir. (Bkz: zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak2.pdf) (Bir başka örnek ise İlhan Berk’in günlük parçalarını derlediğimiz “Yarı-Saklı Günlükler: Mısırkalyoniğne ve Yugoslavya Günlükleri” adlı kitapçıktır. İlhan Berk’in kurguladığı şiirsel alan derinliğinin sınırlarını sezmek ve “Mısırkalyoniğne” için ‘doğru yan okumalar’ sağlamak adına önemli işaretler taşıyan bu kitapçığı şuradan inceleyebilirsiniz.)
İlhan Berk’in daha önce kitaplaştırılmamış yazıları ile şiirsel alan derinliğine yaklaşımını uzun süren mesailer sonucu sahaflardaki dergilerden derleyen Zafer Yalçınpınar, ilk olarak 28 Ağustos 2012’de söz konusu derlemenin tarama/arşiv kopyasını (https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf) EVV3L (https://evvel.org) adlı internet sayfasında okuyucu ve araştırmacılara sunmuştu. Bu nüsha, ilk dijital nüsha olma özelliğini taşımaktadır. Ancak okunabilirlik açısından okuyucuyu zorlayan bu iptidai nüshanın metin içi erişimi (örneğin ctrl-f ile kelime/kavram/isim araması vb.) de kısıtlıydı. Bu anlamda YAYIN Pasaj69 adıyla ücretsiz dijital yayıncılık faaliyeti yürüttüğümüz internet sayfamızda, ilk nüshanın yetersizliklerini ortadan kaldırarak yeni bir nüsha yayımladık. Tarama nüshasındaki metinler tapaj edildi, metin içi erişimi kolaylaştıracak kısayollar eklendi ve içeriğe uygun yeni bir kapak tasarımı yapıldı. Arşiv çalışması niteliğinde olduğu için orijinal dergi sayfalarına ait taramaları da ekleyerek 1 Temmuz 2017’de edisyonu son hâline kavuşturduk ve ikinci nüshayı yayımlamış olduk. (Söz konusu ikinci nüshanın tam metnini şuradan okuyabilirsiniz.) Bizler, bu araştırmaları ve çalışmaları maddi bir beklenti olmaksızın gerçekleştiren edebiyat işçileriyiz. Doğrudan ya da dolaylı olarak iktisadi/ticari hiçbir beklentimiz bulunmamaktadır. İnternet sayfalarımıza reklam dahi almadan tamamıyla gönüllülük esası üzerine yürüttüğümüz bu çalışmalardan yalnızca tek bir beklentimiz vardır: Bir teşekkür! En azından bir teşekkürü hak ettiğimizi sanıyorduk yahu! Yalçın Armağan tarafından hazırlanan “Şiirin Çizdiği” adlı kitabın (basılı nüshanın) %14’ü, bizlerin daha önce “BAKMAK: Dergilerden Yazılar” adıyla yayımlamış olduğumuz dijital nüshayı oluşturan 13 yazıyı kapsamaktadır. Akademik disiplinden gelen Yalçın Armağan’ın hazırladığımız dijital nüshaya denk gelmemiş olma ihtimalini zayıf görüyor, araştırmalarımıza ve emeğimize küçük bir teşekkürü çok görmesinin bizleri üzdüğünü ifade ediyoruz. Yalçın Armağan, keşke, “Şiirin Çizdiği” adlı kitabın sunuş yazısındaki teşekkür paragrafında bizden ve çalışmalarımızdan bahsetseydi. (Ayrıca, kitabın birçok eksikliği olduğunu dostane bir şekilde belirtmek isteriz. Örneğin, böylesine kapsamlı bir çalışmaya nasıl olur da ‘dizin’ eklenmez? İlhan Berk’in birçok ismi ve kavramı andığı yazılarında okuyucu ve araştırmacılar için dizin ihtiyacı gün gibi ortadadır…)
Velhasılıkelam, İlhan Berk’in poetikasına ve şiirlerine duyduğumuz ilgi, sevgi ve araştırma/arşiv gayretimiz, Yalçın Armağan’ın veya yayıncı kuruluşların kontrolünde olmayan şeylerdir. Biz, İlhan Berk ve poetikası için emek vermeye, araştırmaya ve bulmaya devam edeceğiz! Nihayetinde, araştırmalarımızın ve arşiv gayretimizin meyvelerini -benimsediğimiz açık kaynak felsefesinin bir gereği olarak- kamuyla ücretsiz bir şekilde paylaşmaya -gönül rahatlığıyla, açık yüreklilikle- devam edeceğiz. Yalçın Armağan veya yayıncı kuruluşlar bize teşekkür etse de, etmese de… Uğur Yanıkel veZafer Yalçınpınar 3 Aralık 2019
Özdemir İnce, “Bir Muamma…” Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki, 5 Aralık 2019, Sayı: 1555, s. 10 (Kupürü büyütmek için üzerine tıklayınız.)
Yalçın Armağan‘ın yayına hazırladığı İlhan Berk “Şiirin Çizdiği” başlıklı kitaba dair çok sert bir eleştiri yazısı da Özdemir İnce‘den geldi. Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki’nin 5 Aralık 2019 tarihli 1555. sayısında Özdemir İnce, “Şiirin Çizdiği”nde yer alan bazı yazıların İlhan Berk’e ait olmayabileceğini ifade ediyor. Bu eleştiri -tabiî- kitaba dair bizim sunduğumuz eleştirilerden çok farklı, çok farklı bir yönde… (Bkz: https://pasaj69.org/acikmektup.htm) Ve fakat, Yalçın Armağan tarafından hazırlanan “Şiirin Çizdiği” adlı kitabın -bu mevcut hâliyle- “ölü doğduğu” çok açık görülüyor. Malesef, bu hakikati üzülerek ifade etmek zorundayız. (Zy)
Özdemir İnce, “Bir Muamma…” Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki, 5 Aralık 2019, Sayı: 1555, s. 10 (Kupürü büyütmek için üzerine tıklayınız.)
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.