Tem
26
2024
--

YANKI ODASI // 9. Bölüm // ECE AYHAN’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 2. Kısım // 25 Temmuz 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 9. Bölümü’nde ‘kara gerçeğin sivil şairi Ece Ayhan‘ı saygıyla andık ve evvel.org arşivinin içinde gezindik…

Ece Ayhan odağında gerçekleştirmeyi planladığımız özel yayınlarımız kısımlar halinde devam edecek…

evvel.org kapsamındaki 20 yıllık Ece Ayhan arşiv çalışmalarımıza (ve çalışmalarımızın detaylı indeksine) https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan için hazırladığımız web sitesi ise burada…


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Tem
21
2024
--

Ece Ayhan’ın Son Günceleri… (1997-2000)

Ece Ayhan’ın vefatından kısa bir süre (birkaç yıl) önce Öküz Dergisi’nde yayımlanan son günce metinleri Ece Ayhan’ın kitaplarında yer almıyor ve fazla bilinmiyor… Ece Ayhan yaşamı ile poetikasına ilgi duyan okurlarımızla (ve edebiyat tarihçileriyle) işbu “çevik ve etkili” metinleri -20 küsur yıl sonra tekrarlayıp, vurgulayıp- paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. (Zy)

(Günceleri okumak için üzerlerine tıklayınız..)


Öküz Dergisi Arşivi’nden…
Ece Ayhan’la gerçekleştirilmiş bir röportaj!
(Okumak için resimlerin üzerine tıklayınız..)


EVV3L’in Ece Ayhan Arşivi
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/2
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/3
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/4
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/5
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/6
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/7
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/8
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/9
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/10
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/11
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/12
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/13


EVV3L’in Ece Ayhan İlgileri İndeksi (2007-2024)
https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf


Ece Ayhan Web Sitesi:
https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Tem
13
2024
--

“Ece (Ayhan) hiç kuşkusuz büyük bir şair. Bunu çoğu söyleyemiyorlarsa, düşündürücüdür, dürüstlük değildir.” (İlhan Berk, 1982)


İlhan Berk‘ten Özcan Yalım’a Mektup, 3 Ocak 1982
“Ece Ayhan Çağlar anlatıyor…”, Haz: Eren Barış, Dipnot Yay., 1. Baskı, ss. 107-108
(Büyüterek okumak için görsele tıklayınız…)

Hamiş: Ece Ayhan başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz. EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgileri de şurada: https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk

Tem
09
2024
--

YANKI ODASI // 8. Bölüm // ECE AYHAN’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 1. Kısım // 13 Temmuz 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 8. Bölümü’nde ‘kara gerçeğin sivil şairi Ece Ayhan‘ı saygıyla anıyoruz.

Ece Ayhan odağında gerçekleştirmeyi planladığımız özel yayınlarımız önümüzdeki günlerde kısımlar halinde devam edecek…

evvel.org kapsamındaki 20 yıllık Ece Ayhan arşiv çalışmalarımıza (ve çalışmalarımızın detaylı indeksine) https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan için hazırladığımız web sitesi ise burada…


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Tem
08
2024
--

ECE AYHAN’ın Bakışsız Bir Kedi Kara’sı ABD’nin sokaklarında da dolaşıyor! BLIND CAT BLACK! (Full MP3-Youtube-Full Albüm) ve filmin Türkiye gösteriminin hikâyesi… UPAS’ta…


30 Aralık 2008, BirGün Gazetesi

Blind Cat Black adlı albümdeki şarkılar ile
filmle ilgili çeşitli efemeralara
https://upas.evvel.org/?p=2746
adresinden ulaşabilirsiniz.



13 Temmuz 2010, Star Gazetesi

Hamiş: “Ece Ayhan” başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
12
2024
--

YANKI ODASI // 6. Bölüm // 9 Haziran 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 6. Bölümü, 9 Haziran 2024 Pazar

4. Bölüm “Marmara Adası ve Ada Kültürü” odağında gerçekleşmişti. 5. Bölüm ustamız “Oruç Aruoba’ya Saygı” özel yayınıydı. 6. Bölüm’de, 4. ve 5. bölümdeki önemli içerik eksikliklerini tamamlamaya çalışacağız.

7. Bölüm’den itibaren yaz dönemine girmemiz sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Haz
11
2024
--
Haz
10
2024
--

Ustamız Oruç Aruoba’yı saygı ve özlemle anıyoruz…


Oruç Aruoba (14 Temmuz 1948 – 31 Mayıs 2020)
(Fotoğraf: Zafer Yalçınpınar8 Mayıs 2011)


(…)
Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de) savaşmakla geçecek. –Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur:

Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman…

Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten – sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? –Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın –bu da boşuna olmayacak.

Oruç Aruoba
“De Ki İşte”, Metis Yayınları, 2001, s.44



Oruç Aruoba, Usta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
(Özel eklentilerle genişletilmiş, bahar nüshası!)


Usta Defteri‘nin Upas Yayın kapsamında yayımlanan
pdf biçimli tam metnine https://upas.evvel.org/ustadefteri.pdf
adresinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.


Usta Defteri‘ne dair gerçekleştirilen
özel bir söyleşiye https://upas.evvel.org/?p=1628
adresinden ulaşabilirsiniz.


EVV3L kapsamında yayımlanan 
Oruç Aruoba Çalışmaları‘na
aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

1/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba
2/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/2
3/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/3
4/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/4

May
31
2024
--

Söyleşi: ORUÇ ARUOBA, USTA, USTALIK VE USTA DEFTERİ’NE DAİR… (Zafer Yalçınpınar)


31 Mayıs 2020 tarihinde vefat eden ustamız Oruç Aruoba’yı saygıyla anıyoruz: Upas Yayın’ın dostlarından Emrah Sönmezışık, Alparslan Beyhan, Cem Onur Seçkin ve B. Emir Alisipahi geçtiğimiz ay 6:45 Yayın tarafından kitaplaştırılan Oruç Aruoba, Usta Defteri hakkında Zafer Yalçınpınar’a çeşitli sorular yönelterek, usta ve ustalık olgularını irdeliyor…


ORUÇ ARUOBA, USTA, USTALIK
VE USTA DEFTERİ‘NE DAİR…


Emrah Sönmezışık: Oruç Oruoba ile gerçekleştirdiğiniz görüşmelerin “ustalık ile yaşama onuru” kıymeti taşıdığını belirtiyorsun. Usta ve ustalık kavramları birbirini oluşturan ve birbirinden ayrılması güç kavramlar. Kitabın girişindeki söylemin usta-çırak ilişkisinin ötesinde bir anlam mı taşımakta?

Zafer Yalçınpınar: Oruç Aruoba, 80’ler öncesi akademik yaşantısında da akademiden ayrıldıktan sonraki dönemde de “anlama, anlatma, öğrenme, öğretme” gibi işlevleri usta-çırak ilişkisi şeklinde biçimlendirmiştir. Evet, Aruoba akademiyi terk etmiştir, fakat anlamayı, anlatmayı, öğrenmeyi ve öğretmeyi bırakmamıştır. 90’ların sonunda ve 2000’lerin başında Gümüşlük Akademisi ile Açık Üniversite kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalar da bunu gösteriyor. Bu örneklerle birlikte bizim tüm görüşmelerimizde de bize aynı şekilde yaklaşmıştır. Hatta edebiyat, yayıncılık ve felsefe çevresinden yaşça büyük isimlere “Oruç Aruoba benim ustamdır,” dediğimde karşı taraftan “Oruç Aruoba hepimizin ustasıdır!” cevabını, tepkisini alıyorum. Burada önemli olan şey, Oruç Aruoba’nın hiçbir zaman, hiçbir durum karşısında bir “üstat” gibi davranmamasıdır. Üstat, tek başınadır. Üstatlar uğraştığı işleğin gizlerini ve özünü üçüncü kişilere aktarmazlar. Buna karşın “usta” öyle değildir. Usta, işleğin gizini ve özünü “yaşayarak” en iyi şekilde kavrar ve çeşitli yöntemlerle işleğin gizini-özünü yani zanaatını çırağına (hatta, çırak bu aktarımın idrakine eşzamanlı olarak kavuşmasa bile) aktarmaya çalışır. Usta iyiyse, çırak (çırağın kendisi farkına varmadan) zamanla ustalaşır. Usta öldüğünde yaşamının anlamı ve özü, çırağına, çıraklarına geçer. Aruoba’nın en önemli sözüdür çıraklarına: “Anlam, hep, sonradan gelir.” Bu silsile, ahilikten günümüze uzanan bir şekilde, ustanın hayatının anlamı ve sonucudur da. Fakat, üstat tek başınadır. Üstat öldüğünde yaşamının anlamını da kendisiyle beraber götürür. Bu bağlamda kesin bir şekilde söylüyorum: Oruç Aruoba ustaydı, ustamdı, ustamızdı. Günümüzün üstatları gibi yapmazdı ustamız! Örneğin, yaşarken kendi heykelini diktirtmemiştir, örneğin kendini yaşayan en büyük şair seçtirtmemiştir. Usta, diğer her şeyle birlikte “zamanlama”nın ve “yaşamın anlamı”nın da ustasıdır. Ustalık; ustanın kendi işleğiyle birlikte yaşamının anlamını önce yüklenmesi, sonra da çıraklarına özgün yöntemlerle aktarmasıdır.      

Alparslan Beyhan:Bir mühendis, ne kadar ahmaksa o kadar mühendistir. İyi bir mühendisse, yani, ahmaktır zaten. Üzülme!” Bu sözü biraz açar mısın?

Zafer Yalçınpınar: Açıklayayım. Mühendis tipolojisi, matematiksel modelleme (algoritma), mantık ve bilgi teorisi açısından deterministik sınama, ölçme ya da deneyleme yöntemleriyle çalışır. Fakat özellikle de kapitalist endüstri devrimi sonrasında matematiksel modellemenin değiştiği, deterministik bileşenlerin yanına her zaman %3, %5, %10 oranında bir stokastik bileşen, “hata payı” eklendiği görülür. Yani, matematiksel modeldeki deterministik bileşenlerinin açıklayamadığı her şey kendini stokastik bileşende ifade eder. Bunun felsefedeki karşılığı “bulanık mantık” veya “dilsel görelilik” olarak tanımlanabilir. Buna bilim dünyasında “entropi”,“insan faktörü”, “metal yorgunluğu” veya başka isimler de koyuldu. Mühendis tipolojisi ister ki modelinde “stokastik” bileşen olmasın. Her şey keskin, pürüzsüz, hatasız, sıfır hatayla işlesin ve kurduğu model 6 Sigma teorisindeki gibi mükemmelleşme yolunda çalışsın falan… Tamam, belki üretim, makineler, robotlar ve yazılım dünyasında durum böyledir veya özellikle endüstri 4.0 tipi büyük veri algoritmalarıyla teorik bir mükemmeliyete yaklaşılıyor. Ama hiçbir zaman bu mükemmeliyet hayali pratikte gerçekleşmeyecek. Çünkü hesaplama dili olan matematikte “sayılamaz sonsuz” diye bir kavram var. Ya da örneğin “pi sayısı” diye deterministik açıdan tam olarak ne/kaç olduğu kesinleşmemiş bir sayı var hâlâ… Şimdi bu tip bilinmezler varken tutup, “Ben pi sayısını tam olarak biliyorum, ben her şeyi mükemmelleştirdim, mükemmel bir model yarattım.” diyen bir mühendis -en hafif tabiriyle- ahmaktır. Fakat aynı mühendis söz konusu “hatasız modelleme gayreti” yolunda ilerlediği, çabaladığı için de deterministik gelişim açısından -yani hata payını azaltmak yolunda- iyi ve başarılı bir mühendistir. Aruoba, “ahmak” ifadesiyle bu çelişkiyi ve imkânsızlığı anlatmaya çalışıyor. Endüstri 4.0’ın ve dijitalleşmenin konuşulduğu çeşitli mecralarda şu şiirsel soruyu dile getiriyorum hep: “Robotlar düşünebiliyorlar, tutarlı hesaplarla öngörüler yapabiliyorlar ve hatta şiir yazabiliyorlar. Fakat rüya görebilecekler mi?” Ya da Ece Ayhan’ın efsanevi bir dizesiyle sorarsak; “düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?” Bilmem, anlatabildim mi…

Alparslan Beyhan: Aruoba’nın yazılarının toplanacağı iki ayrı çalışmanın bahsi geçiyor kitapta. “Yerli Yersiz Felsefe” ve “Benzemezler“. “Yerli Yersiz Felsefe” yazısını ve başka birtakım yazıları da ayrı ayrı yayımladın. Fakat sanırım “Benzemezler“i henüz bir araya getirmedin? Böyle bir niyetin veya çalışman var mı?

Zafer Yalçınpınar: Var… Yıllardır bu çalışmaları evvel.org kapsamında gerçekleştiriyor ve Aruoba’nın kitaplaşmamış metinlerini araştırıyoruz. Önümüzdeki yıllarda, acele etmeden, ustamızın istediği gibi “doğru bir işlekle” bu araştırmaları toparlayacağız, değerlendireceğiz ve başka birçok önemli yaklaşımla birlikte önce Türkçe’nin zihnine -sonrasında da insanlığın zihnine- sunacağız.

Alparslan Beyhan: Aruoba’nın yazmaya niyetlenip de yazamadığı, başlayıp da bitiremediği bir metin var mıydı son döneminde?

Zafer Yalçınpınar: Aruoba’nın yayımlanan son yazısının gezi parkı direnişi zamanında Tayyip Erdoğan’a ithafen kaleme aldığı açık mektup (Cumhuriyet Gazetesi, 17 Ağustos 2013) olduğunu tahmin ediyorum. Fakat, Usta Defteri’nde aktardığım görüşme sırasında (Mayıs 2011’de) “Bülent Arınç, Şevket Kazan ve Kasaba Avukatlığı” başlıklı bir yazıyı sürdürdüğünü ancak tamamlayamadığını ifade etmişti.

Alparslan Beyhan: Üst dudağını dik tutmanın mânâsı… Alternatif bir okuma olarak, bunu, dişlerimizi sıkarak mücadele ederken üst dudağımızın aldığı şekle yorabilir miyiz? Yani Usta, burada “terzi“liği bırakmamanı salık veriyor olabilir mi acaba? Eğer öyleyse, bu vasiyeti tutuyor musun?

Zafer Yalçınpınar: “Bilemiyorum Altan.” Bu tip şeylere zaman karar verir. Dahası, sizler, gelecek kuşaklar karar verecek. Ve şu kesin: “Anlam, hep, sonradan gelir.” Çeşitli iniş-çıkış ve türbülanslarla birlikte, Aruoba’nın öğüdünü uygulamaya ve işaret ettiği yolda ilerlemeye çalışıyorum…

B. Emir Alisipahi: “Yer görelidir; mutlak olan, yoldur —ya da, yürümek…” (Yürüme, s.123) “Hiç umut etme kazanacağın yolunda!” diyor sana Oruç Aruoba. Usta için yolu kazanmak -atımızdan inmeden- salt yolda olmak anlamı mı taşıyordu? Bu tümce, senin yaşamında neleri uyandırmıştır?

Zafer Yalçınpınar: Oruç Aruoba’nın “Yürüme” adlı kitabı -gerçekten de- en kuvvetli ve yol gösterici eseridir. Bir telefon görüşmemizde Aruoba’ya kendi hayatımla ilgili özel bir durumdan bahsetmiş ve anlatının sonuna da Yürüme’den şu tümceyi eklemiştim: “Yeni yer yoktur.” Aruoba anlattığım olaya gülmüş ve şöyle demişti: “Evet, yeni yer yoktur. Çünkü, yeni yol vardır.” Şimdi, sorduğun soruya Aruoba’nın tümceleriyle cevap vermek çok daha iyi olacak, sanıyorum: “Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de)savaşmakla geçecek. –Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur: Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman… Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten – sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? –Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın –bu da boşuna olmayacak.” (De Ki İşte, s.44)

B. Emir Alisipahi: “Kurtuluş yoktur masalardan.” (İlhan Berk, Şeyler Kitabı, s.64) İlhan Berk, şeylerin tabiatını kurcalarken masa hakkında “Etik, masanın doğası gereğidir.” diyordu. Bu söylemin bir yansıması olarak usta, sandalyenin, sandalyelerin, masaya, masalara göre biçimlenmesi gerektiğini mi tembihliyordu bize?

Zafer Yalçınpınar: Güzel bir analoji kurdun kafanda… Fakat, hayır, Aruoba Gümüşlük Akademisi’ndeki masa-sandalye hikâyesini anlatırken benim “Ustamın tahtı…” söylemimle dalga geçiyordu sanki… “Gözünde büyütüyorsun her şeyi…” der gibiydi. Gülüyordu bana, masa-sandalye hikâyesini anlatırken…

Cem Onur Seçkin: “Şimdi, siz evlisiniz. Mutlu olmak için -kimsenin haberi olmadan- gidin, boşanın. Kimseye haber vermeyin. Sadece siz ikiniz bilin bunu. Daha mutlu olacağınızdan eminim. Ben bunu kendi eşime önermiştim. Ama o kabul etmedi. Sonra, gerçekten boşandık.” deyişiyle  ilginç bir diyaloga giriyor Usta. Aruoba’nın burada bahsetmek istediği şeyi biraz daha açabilir misin? Sence bir duygu-düşünce diyalektiği savunucusu günümüzde bu “evlilik” denilen kamu sponsor şirketlerini tamamen mi reddetmelidir?

Zafer Yalçınpınar: Bir kere, senin de vurgulamaya çalıştığın gibi evlilik dediğimiz resmî birliktelik türü (eğer boşanma ile sonuçlanırsa işbu boşanma süreçleri de dâhil olmak üzere) düğün, kiralama, lojistik, ev sahibi olma, eşya satın alma, doğum, çocuğun eğitimi falan gibi çekirdek aile konularını (özellikle de son 20 yılda) endüstrileştirdi. Eskiden -yarı şakayla- “evlilik müessesesi” denirdi. Şimdilerde ekonomik işlem hacmi olarak koskocaman bir “evlilik sektörü ve endüstrisi”nden bahsedebiliriz. Fakat Oruç Aruoba, senin de aktardığın söylemle, mevcut düzeneğin kapitalist bileşenlerine işaret etmiyordu. Aile ve evlilik kavramının toplumsal katman ve halkalardaki sosyolojik etkileşimini, bu etkileşimin bireyler ve ilişki üzerindeki olumsuzluğunu anlatmaya çalışıyordu. Evlilik, şu veya bu biçimde farklı bir sosyal statü oluşturuyor ve bazı teamüllerle birlikte sosyolojik katmanları ilişkiye dâhil ediyor. Bu da birbirini seven iki insan arasındaki ilişkinin saflığını, özünü ve niteliğini -üstelik de resmî bir şekilde- değiştiriyor. Diğer sosyolojik katmanların müdahalesiyle ilişkinin özü değişiyor; sosyolojik açıdan saflığını ve sivilliğini kaybediyor. Basitçe söylersek; evlilik sonrasında -zamanla- evlenen insanların “bağlılık biçimi” değişiyor, sosyal statü nedeniyle duygusal aşınmalar, farklı öz-değerlendirmeler ve sosyal baskılar oluşuyor. Oruç Aruoba, “İle” adlı eserinin bazı epizotlarında böylesi duygusal erozyonlardan bahseder ve bu tip konuları detaylıca irdeler.   

Alparslan Beyhan: Kitabın takdiminde “Aruoba’nın yayıncılık, yayınevleri ve editörlük ortamına dair anlattığı bazı olaylar ile dile getirdiği bazı isimler -ustanın kendisinin de işbu olaylarla ve isimlerle anılmak -istemediği” için kitaba alınmadı, diyorsun. İsim vermeden de olsa, Aruoba, nelerden/kimlerden dertliydi o sıralar?

Zafer Yalçınpınar: Bu sorunun cevabını geleceğe bırakıyorum. Fakat bu soruna -zamanı gelince- en yüksek perdahtan cevap vereceğimden emin olabilirsin. Tüm taifeye, hepinize, bu güzel sorular ve yaklaşımlar için çok teşekkür ediyorum…

31 Mayıs 2021
upas.evvel.org



Oruç Aruoba, Usta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
Satın almak için tıklayın…


Hamiş: Yaklaşık 15 yıldır, EVV3L kapsamında gerçekleştirilen “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarının tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz

May
20
2024
--

Kâhinin Mektupları’ndan (Arthur Rimbaud, 1871)

(…)
O halde şair sahiden ateş hırsızıdır.

İnsanlıktan sorumludur ve hatta hayvanlardan; buluşlarının hissedilmesini, elle tutulmasını, duyulmasını sağlamak zorunda kalacaktır; oradan getirdiği şeyin biçimi varsa, biçimi verir; biçimsizse, biçimsizi verir. Bulunması gereken bir dil;

-Her bir söz, bir düşünce olduğundan, evrensel bir dilin zamanı elbet gelecek! (…)

Bu dil ruhtan olacak, ruh için olacak, her şeyi içinde barındıracak, kokuları, sesleri, renkleri, düşünceye asılıp çeken düşünce. Şair, kendi zamanı boyunca evrensel ruhta uyanan bilinmezin miktarını belirleyecek. Düşüncesinin formülünden, İlerleme yürüyüşünün kaydından fazlasını verecek! Büyüklük norma dönüşüp, herkes tarafından özümsendiğinde, şair gerçekten bir ilerleme çarpanı olacak!
(…)

Ebedi sanatın kendi işlevleri olacak, zira şairler birer yurttaş olacaklar. Şiir bundan böyle Hareket’le aynı ritimde buluşmayacak; onun önünde gidecek.
(…)

Arthur RIMBAUD
Mayıs 1871, Charleville Hapishanesi
“Kâhinin Mektupları”, Çev: Ayberk Erkay
Sel Yayıncılık, 2020, 1. Baskı, ss. 27-29

May
20
2024
--

Diyojen Sahaf’ta; Şairlerin Kendi El Yazılarıyla Şiir Replikaları; İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar…

“Kayıp Oğlunu Arayan Bir Baba İçin” adlı şiir…
İlhan Berk‘in Kendi El Yazısı ve İmzası (Replika)

Geçenlerde Beşiktaş’ta bulunan Diyojen Sahaf‘ı ziyaret etme fırsatı buldum. Bu güzel auranın yaratıcısı Murat Bey, gerçekten de okurların (ya da yazarların) rahatça vakit geçirebileceği, kültür-sanat meraklılarının nefes alabilecekleri özel bir mekân tasarlamış. Burada vakit geçirirken kendimi Paris’te bulunan Shakespeare & Company‘nin İstanbul’daki kültürel yansımasının içerisindeymişim gibi hissettim. Mekânda bir edebiyatçıyı, sanatçıyı veya kitapseveri etkileyecek birçok öğe var, fakat beni en çok etkileyen şey Diyojen Sahaf’ın duvarlarında yer alan replikalar oldu. Şairlerin kendi el yazılarıyla, imzalarıyla, şiir replikaları… Cumhuriyet sonrası modern şiir kapsamında hemen hemen herkes oradaydı; İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar… kendi imzalarıyla, el yazılarıyla ve dizeleriyle… Çok fazla detay vermeye gerek yok, gidip mekânı ziyaret etmenizi, mekânın aurasını solumanızı, bu güzel replikaları incelemenizi ve Murat Bey’le tanışmanızı öneririm. (Zy)


Ece Ayhan‘ın Kendi El Yazısı ve İmzası (Replika)


Hamiş: EVV3L kapsamında yer alan “imzalı” ilgilere https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan arşivini https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinde, İlhan Berk arşivini ise https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinde inceleyebilirsiniz.

May
04
2024
--

“Şairim ben. Duyuyor musunuz? Şairim! Şairim!” (Erlend Loe)

(…)

Erlend LOE
“Mal Sayımı”, Çev: Dilek Başak
YKY, 1. Baskı, 2023, s. 105

May
04
2024
--

KALBİNİ YOKLAYAN (zafer yalçınpınar)

perdeler uzanıyor
yüksek sesli perdahlar
______________boyunca
içeriyle dışarısı arasında

her gün kendisiyle
___________saydamlaşıyor camlar
eski bir sandalyenin üzerine oturuyor
__________________________boşluk
çerçeveleniyor odanın bir köşesinde
odayla birlikte
acı motiflerini işliyor halıya
açı uzanıyor çekmecelerin içinde

rüzgâr yok hava yok
göç yok sığınma yok
çünkü yoksuluz
yankı odalarında
vatansız para akışı
yoksa var mı
varsa da
yoksuluz

herkesten saklanan yeni nesil
paralı ve yapay yalanlarla
her şeyden esirgenerek kaçınan
saçaklanmış bir zekâ

“düşündüğüm bazı şeyler var
___________________gerçekten”

gökyüzünün eğilimi
yorganlı dağlar
sızılarla birikmiş göller
elleriyle yaşayan sağırlar
elleriyle yaşayan körler
sazlıkta dere kenarında
sineklerle birlikte
kalbini yoklayan şair

sözün özü:
biz buzullara şiir gömdük
ve onurumuzla öldük.

Zafer Yalçınpınar
20 Şubat 2024


Yalçınpınar’ın tüm şiirleri ve şiir kitapları şuradan ücretsiz okunup arşivlenebiliyor: https://bit.ly/zypsiir

Nis
18
2024
--

Oktay Rifat’ın Önemi… UPAS’ta…

Oktay Rifat’ın poetikasındaki alan derinliğinin, Garip ve İkinci Yeni şiir akımları arasında hareketlenen bir bağlaç bölgesi oluşturduğunu -ki Cemal Süreya bunu bir tür ters ama yadsınamaz eklemler bütünü olarak görür- sezmemden sonra, Oktay Rifat’in önemi daha da belirginleşti. Zaten bugün, sıkışmış, hem kültürel, hem de imgesel açıdan “hareket alanı daralmış” beylik bir edebiyat ortalığının vasatî havasını -şiir ödülleri, antolojiler, kitap tanıtım dergileri, edebiyat etkinlikleri ve mağaza vitrinleri gibi hileli enstrümanlar aracılığıyla kandırılan- heveskâr bir kitle içine çektikçe, yani edebiyat ortalığı dediğimiz ortalama, işbu “verili vasat” havayı kabul edip hileli bir suhuletin pürüzsüz ezber alanına yerleştikçe, Oktay Rifat gibi poetik açıdan üssel başarılar elde etmiş, yani imgelemin doruklarına temas etmiş şairlerin önemi daha da artıyor. İkinci Yeni’nin de öyle…

Tıpkı İkinci Yeni akımının sürekli genişleyen ve geleceği belirleyen şiirsel bir devinimi daha yukarılara taşıması gibi Oktay Rifat’in şiirleri de “imgesel parlaklık(kontrast)” diyebileceğim üssel bir dil kurarak geleceğe uzanmaktadır.

Oktay Rifat poetikasının bu etkili yürürlüğünün zirve(peak) noktasını “Perçemli Sokak” (Yeditepe Yayınları, 1956) adlı şiir kitabında görüyoruz. İkinci Yeni şairlerinin “ivedilikle, bir gecede” yazıldığını varsaydığı Perçemli Sokak’ta kendisini gösteren “imgesel parlaklık” son derece etkilidir, etkisini hâlen sürdürmektedir. İkinci Yeni taifesi bu aşkın etkiyi bir tür “apansız oluşum, otomatik yazım” sanmışlar ya da öyle olmasını umut etmişlerdir. (…) Zafer Yalçınpınar


Yazının tam metnini https://upas.evvel.org/?p=728 adresinden okuyabilirsiniz.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Şub
23
2024
--

Denizci’nin rüyasından… (Fernando Pessoa)

(…)

(…)

(…)

“Denizci”, Fernando Pessoa
Çev: İmren Gökçe Vaz de Carvalho
Sel Yayıncılık, 1. Baskı, Ekim 2023

Şub
20
2024
--

Dipsiz Göl’ün 2. edisyonu yayımlandı…


Dipsiz Göl, Zafer Yalçınpınar
Şiir Kitabı, 2. Edisyon, 50 Sayfa
Plüton Yayın, Aralık 2023

Satın almak için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/dipsiz-gol/669036.html


Dipsiz Göl, 2017-2023 yılları arasında yazılmış şiirlerden oluşuyor. Zafer Yalçınpınar‘ın daha önceki şiir kitaplarında yer almayan bu 21 pâre, tek bir imgenin alan derinliğinde, tek bir şiir olarak kurgulanmış. Yalçınpınar, altıncı şiir kitabını 27 yaşında hayatını kaybeden sıkı dostu Uğur Yanıkel‘e ithaf ediyor…



Dipsiz Göl, Zafer Yalçınpınar
Şiir Kitabı, 2. Edisyon, 50 Sayfa
Plüton Yayın, Aralık 2023

Satın almak için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/dipsiz-gol/669036.html

Hamiş: Dipsiz Göl’ün Upas Yayın tarafından yayımlanan ilk edisyonunun tam metnini pdf dosyası olarak https://upas.evvel.org/dipsiz.pdf adresinden indirerek arşivleyebilirsiniz. Zafer Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve kitaplarına https://zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz pdf biçiminde ulaşabilirsiniz.

Şub
20
2024
--

Plüton Yayın’dan; 5 Metrelik Şiir Kitabı (Carlos Oquendo de Amat)


Perulu şair Carlos Oquendo de Amat‘ın 5 Metrelik Şiir isimli kitabı Tolgay Hiçyılmaz tarafından çevrildi ve aslına uygun olarak Plüton Yayın tarafından yayımlandı. Kitabın editörlüğünü Toprak Şems Tezcan üstlendi.


ücretsiz kargoyla kitabı satın almak için:
https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=24768612



5 Metrelik Şiir kitabı ‘‘akordeon körüğü biçiminde tasarlanmıştır, şekil itibarıyla üst üste katlanıp ciltlenmiş kartpostallara benzer. Geniş bir form verilmiş bu sayfa yapısı semantik açıdan çokluk durumu sağlar (bu ilk sebeptir): yaklaşık 5 metre uzunluğundadır ve tüm bu uzantı şiirsel bir yazı türüne destek vazifesi görür.’’ Başka bir deyişle uzun ve geniş bir kâğıt şeridi şeklindeki kitap okuyucuya beş metreyi tasvir etmek istiyor. Onun bu özgün formu şiir kitabıyla aramızda kuvvetli bir bağ kurulmasına yardımcı olurken, şiirlerin yarattığı anlam bilimsel evren Oquendo de Amat’ın modernist tavrının en önemli özelliklerinden biri hiç kuşkusuz: Poetik yapısı fazlasıyla diyalojik olan, orkestrasyonunu şairin yaptığı ve tematik yönlendirmelerde bulunduğu bu kitapla, baştan sona yeni anlamlar inşa etmesi istenen, kendini yenileyebilen bir okuyucu kitlesi arzu ediliyor. Sonuç olarak şiirsel biçim yalnızca bir süs değil daha ziyade anlamın inşasına katkıda bulunmak üzerinedir. Bu estetik tercih Oquendo’yu modernist şiirden uzak tutar, o şiirin mekânsal boyutunu etraflıca ele almaz. ‘5 metre’ dilin kişi üzerindeki rolüne dair düşünmemizi sağlar. Gelgelelim o pozitivist paradigmanın kritiği bağlamında dil ve öznellik arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırmamıştır.

Şub
19
2024
--

Arthur Rimbaud’dan ev halkına mektup var!


Arthur Rimbaud‘nun ailesine yazdığı mektuplardan
özel bir seçkiyi https://upas.evvel.org/?p=2402
adresinden okuyabilirsiniz.


Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com