HİÇBİR şey hiçbir şey
açmıyor bizi
gitmek bile
(…)
Ece Ayhan Çağlar, 1956
Bkz: TAKMA GÖZ
Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan Web Sitesi’ne https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.
HİÇBİR şey hiçbir şey
açmıyor bizi
gitmek bile
(…)
Ece Ayhan Çağlar, 1956
Bkz: TAKMA GÖZ
Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan Web Sitesi’ne https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.
“Bu davanın şikeyle alakası yok!”
Bkz: https://www.fenerbahce.org/icerik/haber/28580/
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.
(…)
İyi bir kadın işçi, iğ ile dakikada ancak beş ilmik atar, oysa kimi dönüşümlü dokuma tezgâhları aynı zaman içinde 30 bin ilmik atıyorlar. Buna göre, makinedeki her dakika, kadın işçinin 100 saat çalışmasına eşittir; ya da, makine her dakikada kadın işçiye on günlük bir dinlenme zamanı sağlamaktadır. Dokuma sanayisi için geçerli olan, modern mekanikle yenilenen tüm sanayiler için de az-çok doğrudur.
Ama ne görüyoruz?
Makine geliştikçe ve insan çalışmasını durmadan artan bir hız ve kesinlikle yendikçe, işçi, dinlenme süresini aynı oranda uzatacak yerde, makineyle yarışırcasına çabasını iki kat arttırıyor. Saçma ve öldürücü bir yarışma bu! İnsan ve makine yarışmasının alabildiğine serbest kalması için, işçiler, zanaatçıların çalışmasını sınırlayan eski loncaların akla uygun yasalarını ve tatil günlerini ortadan kaldırmışlardı.
(…)
Üretici sınıfın kendini adadığı perhiz rejimi, hababam ürettiği ürünler, burjuvaları aşırı ölçüde tüketmek zorunda bırakıyor.
İşçilerin, kendini öldürücesine çalışma ve yokluk içinde sürünerek yaşama gibi çılgınlığı karşısında, kapitalizmin büyük sorunu üretici bulmak ve onların gücünü iki katına çıkarmak değil, tüketici bulmak, isteklerini kamçılamak ve onlarda sahte gereksinimler yaratmaktır artık.
(…)
Paul Lafargue
“Tembellik Hakkı”, Çev: Vedat Günyol, Telos Yay., 7. Baskı, ss. 37-44
“Kelimenin Yüzü”, Kasım 2007’de kitaplaştı. “Meydansız” ise Şubat 2009’da Taş Uçak Şiir Sergisi‘yle birlikte sınırlı sayıda basıldı. Çekirdek Sanat Yayınları taifesinden -sağolsun- Tuncay Takmaz, elinde kalan -dağıtımdan çıkan- bu kitaplarımdan bana göndermiş. “Bunca mükerrer kitabı ne yapacağım?” diye düşündüm birkaç gün… Tabiî ki “insan”lara ulaştıracağım:-başka ne olabilirdi ki zaten…
İsteyenlere ücretsiz olarak, her daim, “Kelimenin Yüzü” ve “Meydansız” adlı şiir kitaplarımdan “karşı ödemeli kargo”yla gönderebilirim. İsteyenler, bana e-postayla ulaşabilirler…
Sahicilikle
Zy
(…)Edebiyatın lütfu tesadüfi ve incelikli bir meseledir ve genellikle tanınmışlığın peşinde koşanlardan uzaklaşıp onları bir kenarda bırakarak alır öcünü: Yayın dünyasındaki ayrıcalıklı gözetleme yerinden yıllar yılı sayısız edebi ve ahlaki çoraklaşmaya tanıklık etmiştin: Yazarın, varlığın en derin özüne sadakatsizlik yapması, kendi kendini meşhur etmesi neticede hiç farkına varmadan bir zamanlar sahip olduğu saf ve dokunulmamış erdemlerinin kaybolup gitmesiyle sonlanır. (…)
Bir yazara yöneltilen saldırılar, sıklıkla onun var olduğuna delalettir; okur-eleştirmenin ahlaki ya da estetik gelenekleri yaralanmış ve bu onun tepkisine yol açmıştır: Kısacası, onunla canlı bir ilişkiye girmiştir: Sen kendi açından onları genellikle yüceltme olarak alırsın ve neyse ki kabadayılar da yok değildir: Yenilikçi eser, kuvveti ve yeniliğiyle kendini tehdit altında ya da saldırıya uğramış sayanların savunma amaçlı yanıtını harekete geçirir: Bu ta Gongora’nın zamanından beri geçerlidir.(…)
Zorlu bir insani ve edebi ideal olarak önüne Genet’nin melamilik ahlakını koymak: (…) istihzaları, dedikoducu iğnelemeleri istifini bozmadan kabullenmek: Konformizm temelinde bir davranış tarzının ya da resmi erdemliliğin getirdiği itibardan feragat etmek: Tam aksine gizli meziyetleri sağlam devam ettirebilmek için aşağılanmanın ardına saklanmak,(…) avantajları ve şan şöhreti, vicdanın sesini dinleyerek bir öz inanca feda etmek. Netice itibarıyla bir yüceltilme ya da müritler olmaksızın, arılığın kusursuzlaştırılması ve daha da damıtılmasıyla bir hayat sürmek.
Juan Goytisolo
Çekişme Diyarında, Çev. Saliha Nilüfer, YKY, 2011, ss. 85,97,115
Gelişine
1/
“daha önce nasıldım kimbilir?” dedi
bir bulut
sonra sakinleşti
2/
karşı bahçedeki erik ağacı
beyazdan beyaza
patladı
3/
“dinlenmemiz gerekirdi” dedi
geçici yağmurların
gelişi
4/
tıklım tıklım bir tren
boşlukdoluboşlukla
gelip giden
5/
daha fazla içiyor bir çalgıcı
farklı söylüyor şarkısını
ve meyhaneci dışarıya atıyor
masalarını
6/
şimdi çiçekler daha rahat
mahalleden bir çingene
tezgâhın altında bıçağını biliyor
ve geziniyor içkilerde
gelişine
Z. Yalçınpınar
“Meydansız”, Çekirdek Sanat Yay., 2009, s. 49
(…)
kısalıyor bitişik karanlığı tüm imzaların
zamanda
zamanla
ağrısızlık yaprakların çizgisine yükleniyor:
tüm sırları suların, böceklerin, kuşların
ve toprağın
yavaş
yavaşça
uzanıyor
dallara
zamanla:
“çiçeklerim beni yordu” diyor sarmaşık
Z. Yalçınpınar
“Mosmor Salkım” adlı şiirden…
Kirpi Şiir” Dergisi, Sayı:2, 2009
Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/siir.html
“ne zaman insanlıktan çıkıp sadece müzik olacağız?”
*
Bkz: https://mustafairgat.blogspot.com/2012/01/resit-imrahordan-kuvveden-fiile.html
“Zamanın ve Mekânın Suretleri”
Mehmet Aksoy
9 Mart – 20 Mayıs 2012
MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi
Bkz:
https://www.msgsu.edu.tr/msu/pages/tophane-i_amire_k_s_m.aspx
https://194.27.33.3/Tophane/content.aspx?id=220
https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/728045-mehmet-aksoyun-50-yili-bu-sergide-galeri
“o dönemde, her gün şiir ödülleri dağıtılıyordu.. bu amaçla binlerce dernek kurulmuştu ve bunların bolluk içinde yaşayan üyeleri, belirli tarihlerde şairlere de ihsanlarda bulunuyorlardı.. fakat bütün dünyanın en büyük dernekleri, şirketleri, idare konseyleri, akademileri, komiteleri, jürileri vs, vs asıl büyük ödüllerini her yıl 26 ocak tarihinde veriyordu.. o gün, toplam değeri 50.0003.225,75 frank eden 8019 şiir ödülü veriliyordu..”
CEV Kadınlar Avrupa Şampiyonlar Ligi Final maçında Fransa’nın RC Cannes ekibi ile karşılaşan Fenerbahçe Universal Bayan Voleybol Takımımız, güçlü rakibini 3-0 mağlup ederek, Avrupa Şampiyonu oldu.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen “Dörtlü Final”de, dün Rus ekibi Dinamo Kazan’ı 3-1 mağlup ederek finale yükselme başarısı gösteren Sarı Melekler, finalde ise RC Cannes’i 3-0’la rahat geçti. Sarı Meleklerimiz daha önce ikincilik ve üçüncülük elde ettiği Kadınlar Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde, Türkiye’ye bu kez şampiyonluk getirdi. Azerbaycan’da Cannes’ı 3-0’la geçen Dünya Şampiyonu Takımımız dev kupayı müzemize taşıdı. Takımımız bu galibiyetle tarihinde bir ilki gerçekleştirdi ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olma başarısını gösterdi. (…)
Bkz: https://fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=28504
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.
(…) Doğası gereği Fotoğraf’ta -kolaylık olması bakımından şimdilik yalnızca olumsalın yorulmak bilmez tekrarı anlamına gelen bu tümeli kabul ediverelim:- “totolojik” bir şey vardır: şuradaki pipo, her zaman ve inatla bir pipodur. Her zaman göndergesini yanında taşır gibidir Fotoğraf. (…) Bilimle öznellik arasındaki bu (sonuçta) konvansiyonel tartışmada şu ilginç düşünceye yaklaşıyordum: Neden bir biçimde, her nesne için yeni bir bilim olmasın? Bir mathesis singularis (ama artık universalis değil)? Böylece, kendimi bütün Fotoğraf’ın aracısı saymaya karar vermiştim. Birkaç kişisel dürtüden başlayarak, temel olan özelliği, yani onsuz Fotoğraf’ın bir hiç olacağı tümeli formülleştirmeye çalışacaktım. (…)
(…) Fotoğraf özneyi nesne, hatta bir müze nesnesi haline dönüştürmüştür. İlk portreleri çekmek için (1840’larda) öznenin uzun süre poz vermesi gerekiyordu: Nesne olabilmek, bir ameliyattaki kadar acı çekmek demekti; derken bir cihaz, merceğe görünmeyen ve hareketsizliğe geçişte bedene destek verip onu yerinde tutan protez bulunmuştu: Aslında bu baş dayanağı az sonra olacağım heykelin kaidesi, hayali özümün korsesiydi.
Portre fotoğrafı kapalı bir kuvvetler alanıdır. Burada dört görüntü repertuvarı kesişir, birbirine karşı koyar, birbirini çarpıtır. Mercek önündeki ben, aynı anda: olduğunu sandığım, başkalarının olduğumu sanmalarını istediğim, fotoğrafçının olduğumu sandığı ve fotoğrafçının sanatını göstermek için kullandığıyımdır. Bir başka deyişle acayip bir eylem: durmadan kendime öykünürüm ve bu yüzden her fotoğrafım çekildiğinde (ya da buna izin verdiğimde) bir yanlış olma, bazen de (karabasanlardakiyle karşılaştırılabilecek) bir sahtekârlık duygusunun acısını çekerim. Görüntü repertuvarı bakımından (benim kastettiğim) Fotoğraf, doğruyu söylemek gerekirse, benim ne özne, ne nesne, ama bir nesneye dönüştüğünü hisseden özne olduğum o gizli anı temsil eder: o anda ölümün (arada kalan olayın) bir mikro çeşidini yaşarım; tam anlamıyla bir hayalet haline gelirim. (…)
Roland Barthes
“Camera Lucida”, Çev: Reha Akçakaya, 6:45 Yay., 5.Baskı, 2011, ss. 17-26
4 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Ece Ayhan karikatürü. Mümtaz Arıkan çizmiş…
4 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde
Ece Ayhan’ın Ressam Komet’le gerçekleştirdiği söyleşinin kupürü…
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html
Mart 2012, Norgunk Yay.
Çeviren ve Derleyen: Can Alkor
Gottfried Benn, Eugenio Montale, St. John Perse, Ezra Pound,
Georg Trakl, Amanda Aizpuriete, Gunar Ekelöf, Fernando Pessoa,
Gonzalo Rojas, Olga Sedakova’dan şiirler…
Bkz: https://www.pandora.com.tr/urun/bulunmus-ceviriler/254326
Bazı özel nedenlerden dolayı, ilkece, Süreyya Sineması’nı da Süreyya Operası’nı da o binanın tarihini de pek sevmem. Ancak, efemera koleksiyonerliği ve grafik sanatı açısından bugünlerde Süreyya Operası’nda icra edilen sergi önemli bir sergi… Duyuru metni aşağıdadır. (Zy)
Süreyya Operası’nda 17 Mart -21 Nisan tarihleri arasında sürecek olan Opera Afişleri Sergisi ile 1941-2011 tarihleri arasında Türkiye de oynanan opera eserlerinin afişleri ilk kez sergileniyor. Opera Afişleri Sergisi’ni Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu ile Aslı Ayhan ve Gizem Tüzün tasarlayıp hazırladı. 1941 yılında ilk temsilini veren Türk Opera Topluluğu’nun 70 yıllık repertuvarını ilk kez bir araya getirerek, gün yüzüne çıkartacak olan sergi, İstanbul’da sergilendikten sonra başka şehirleri de dolaşacak.
Bkz: https://www.grafikhaber.net/grafik-tasarim-haberleri/sureyya-operasinda-opera-afisleri-sergisi.html
Sel, Mart 2012
Çeviren: Süleyman Doğru
“Kimse gidecek kadar kahraman, kalacak kadar vatansever değil.” Bir yanda işkenceler, kayıplar, ölümler, katliamlar, sürgünler… Diğer yanda umut, mücadele ve direnç… Sevincin ve coşkunun, acı ve umutsuzluğun yanıbaşında filizlenişinin tanıklığı. Çaresizlikten mücadele, baskılardan direniş yaratan bir halkın fotoğrafı. Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri sahne sahne ilerleyen bir günce niteliğinde. Röportajlardan anılara, tarihsel kısa öykülerden aforizmalara yayılan, Latin Amerika halkının geçmişine ayna tutan, acıları ve umudu yan yana ve keskin bir dille anlatan alışılmadık bir yaşam öyküsü. Bu kitapta anlatılanlar coğrafi olarak ne kadar uzağımızda olursa olsun, tanıdık gelecek okuyucuya. İnsanın insanlık savaşına dair bu sahneleri okurken hissettikleriniz sizi, nerede olursanız olun, yakın çağrışımlara sürükleyecek. Galeano, dünyanın vicdanı olmaya devam ediyor.” (Tanıtım Metni’nden…)
1930 ve 40’lı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmış, İlhan Berk kupürlarından bazıları…
3 Aralık 1939, Cumhuriyet Gazetesi
*
28 Haziran 1942, Cumhuriyet Gazetesi
*
18 Eylül 1947, Cumhuriyet Gazetesi
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
“Bağımsız ve Birlikte” mottosuyla ilki gerçekleşen “İkametgâh Kadıköy” etkinlikleri kapsamındaki -3 Şubat 2012, Kadıköy Dunia’daki- “Sanat Bağımsız mı?” başlıklı panelde Fırat Arapoğlu, Rafet Arslan ve İnsel İnal’ın cesaretle dile getirdiği bazı konuları çok önemsiyorum. Karga Mecmua, Mart 2012 sayısında konuşmanın ilk bölümünü yayımlamış; https://zaferyalcinpinar.com/sanatbagimsizmi1.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğratılması tam bir rezalettir, utanç kaynağıdır. Oteli ateşe verip oradaki aydınları yakanlar ile yangını “Cehennem ateşi!” diye coşkuyla seyredenler hakkında vicdanlı bir insanın aklına hangi sıfatlar gelirse, bu kararda payı olan herkes artık aynı sıfatlarla anılacaktır.
Zamanaşımı kararı zamanaşımına uğramayacak, katliamla birlikte kınanacaktır -her zaman!
PEN Türkiye Merkezi
(…)
Islanınca esmer defterleri yüzümüzün
bu çamurla kanla alınteriyle gizli bir yazgı
çakıyor bir an. Karanlık feneri ülkemizin.
Nasıl bir yalnızlık, unutulmuş bir ışık diliyle
çırpınırken biz üstümüze geliyor büyük gemisi geleceğin
Bir tenis topu, koşan bir çocuk, bir gözyaşı bile değiliz.
Yalnızca bir ağaç ailesi ve bir köşede
yıllardır bizi gözleyen hep aynı balta: Dalgınlık.
Düşünüyorum nasıl budandık bahara ulaşmak için.
Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin
unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz
ölü balıklar geçiyor kırışık bir deniz sofrasından
ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım
durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.
Onat Kutlar
“Unutulmuş Kent”ten…
35 insanın yanarak ölmesine ilişkin olarak yürütülen Sivas Katliamı Davası’nın 13 Mart 2012 tarihi itibariyle ve “zamanaşımı” nedeniyle düşmesi kararının bir “insansızlık” kanıtı olduğunu düşünüyorum. Bu kararla birlikte, artık, gaddarlığın, vahşetin ve “insansızlık” kelimesinin bu coğrafyadaki tanımını açık açık gördüğümüze inanıyorum…
Ve bu “insansızlık”tan hicap duyuyorum.
Yapı Kredi Yayınları’nın
İlhan Berk ve Ece Ayhan için bastığı tanıtım kartviziti…
(Z. Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
*
12 Mayıs 1983, Cumhuriyet Gazetesi
Celal Üster’in hazırladığı haber…
*
20 Nisan 1985, Cumhuriyet Gazetesi
*
Hamiş:
Evvel Fanzin’in “İlhan Berk” İlgileri: https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk
Evvel Fanzin’in “Ece Ayhan” İlgileri: https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan
Ece Ayhan Web Sitesi: https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com