Eyl
05
2024
--

ECE AYHAN VE İLHAN BERK İÇİN SAVUNMA (5 Eylül 2024)


ECE AYHAN VE İLHAN BERK İÇİN SAVUNMA

Duyduğuma göre İlhan Berk ve Ece Ayhan’a karşı itibarsızlaştırma/kıskançlık hamleleri varmış ortalıkta gene… Hiç değişmedi, 40 yıldır hep aynı şeyler! Madem öyle, işbu mutat laklakıyat taifesine karşı biz de -her daim- yalın gerçekleri söylemek zorundayız. 90’ların radyolarındaki gibi; bizden gelsin o septik-egosantrik taifeye:

Türkiye’de “poetika tasarımı, şiir dili, şiirsel yük ve imgelemin özgürleşmesi” açısından baktığımızda, İlhan Berk’in veya Ece Ayhan’ın yanına yaklaşabilecek düzeyde bir şiir aurası hâlâ yoktur. 1950 kuşağının kurduğu poetika -şiir sanatının kapsamı gözetildiğinde- hâlâ zirvededir. Teknolojinin yükselişi ve yığışımın (sosyolojik çokluk, sosyal medya, sosyal mühendislik ve bunların yarattığı doksozof kümesinin) niceliksel olarak artmasıyla birlikte kültür endüstrisi yaygınlaştı ama bu yaygınlık etkili bir poetika gelişimine veya niteliğe dönüşmedi. Yani, Türk Şiiri’nde çok uzun soluklu (50 yılı aşkın) bir “nafile ve ıskarta” dönem yaşandı. 2000’lerin başında biraz umut vardı, ve fakat o kabiliyetli gençleri de 2007 yılından itibaren neo-liberalizmin psikopolitik tüketim oyunlarıyla ve diğer palyatif psikolojik yaklaşımlarla zehirleyip -zihnen- öldürdüler! Hatta öyle ki koca bir kuşak doğumundan itibaren iğdiş edildi, zombileştirildi! (Bkz: Gen-Z)

Bunları neden söylüyorum: İtibarsızlaştırma hamlesine katılanlar da bu hamleyi yönetmeye çalışan “kötülük dayanışması” bileşenleri de bırakın tarihin ön sayfalarını/saflarını, tarihin çöplüğünde bile konumlanamayacak derecede garip-gureba ve meczup takımına dönüşmüş durumdadır. Bu tekaüt olmuş ve dolaşımdan çıkarılmış taifeye benim/kişisel tavsiyem; enerjilerini “emeklilerin ekonomik haklarını savunmak” falan gibi eylemlerde harcamaları ya da lümpenleşmiş pembe popolu arkadaşlarıyla birlikte rantçı/beleşçi ortamlara -misal; Anadolu Yakası Ev Sahipleri, Emlâkçılar ve İnşaatçılar Birliği’ne falan- yanlamaları… 

Son sözümüz gayet açık: Türk Şiiri’nin haysiyetine musallat olmayı bırakın artık! 

Zafer Yalçınpınar / 5 Eylül 2024


Hamiş: EVV3L kapsamındaki İlhan Berk ve Ece Ayhan arşiv çalışmalarımızın indeksine http://evvel.org/evvelindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
28
2024
--

Upas Yayın’ın 50. Kitabı: “Otuz İki Kısım Tekmili Birden İLHAN BERK” (Sıddık Akbayır)

“Otuz İki Kısım Tekmili Birden
İLHAN BERK”
Sıddık Akbayır
Ağustos 2024, 34 Sayfa
okumak için: https://upas.evvel.org/32ilhanberk.pdf


Sıddık Akbayır, hazırladığı biyografi ve portre çalışmalarıyla yakın dönem edebiyat tarihine çözümleme-karşılaştırma açısından en çok katkıyı sağlayan araştırmacılardan biridir. Akbayır’ın 2008 yılında İlhan Berk’e dair kaleme alarak çeşitli şiir mecralarında yayımladığı sıra dışı portre çalışmasını -bir kez daha- okurun ilgisine sunmaktan mutluluk duyuyoruz.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Ağu
26
2024
--

Video: İLHAN BERK’İN POETİKASI (Zafer Yalçınpınar anlatıyor…) (13 Ağustos 2024)

Sağolsun, Anıl Yurdakul‘la birlikte Ece Ayhan‘a dair hazırladığımız belgesel video çalışmasının benzerini İlhan Berk‘in poetikasını anlatmak için de gerçekleştirdik:- gene çokça gevezelik ettik yani… 

İşin asıl ilginç yanı şu: Söz konusu videonun çekimine hazırlanırken arşivimin dehlizlerinde yeni gezintiler yapmak zorunda kaldığımdan, İlhan Berk’e dair bazı öğeleri tekrardan irdeleme fırsatı buldum. Böylece, İlhan Berk’in söyleşilerinin bütünlendiği kitaplarda yer almayan çeşitli buluntu parçalarının yeni bir efemeratik araştırma alanı oluşturduğunu fark ettim. (Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama)

İlhan Berk’in ‘dışarda bıraktığı’ söyleşiler, Türk Şiiri’nde temel problematik olarak anılan birçok konuya ve ‘şiir dili’ne dair müthiş söylemler, önemli odaklar ve pratik çözümler sunuyor. Bu kavramsal çerçevenin oluşmasına katkıda bulunan Anıl Yurdakul’a çok teşekkür ediyorum.

İyi seyirler dilerim…

Zafer Yalçınpınar
13 Ağustos 2024


İLHANBERKİĞNE, Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın/Anlatı, Ağustos 2018, 20 Sayfa
Okumak için: upas.evvel.org/ilhanberkigne.pdf


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarına http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
24
2024
--

İlhan Berk’in Kitaplarında Bulunmayan Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama (ZAFER YALÇINPINAR)

İlhan Berk şiirlerindeki nüveleri korumak için sürekli poetikasının özelliklerini açıklamak zorunda kalmış ve bizatihi bu nedenle de yaşamı boyunca birçok söyleşi gerçekleştirmiştir. Bu söyleşiler toplu olarak iki kaynakta yer alır.

İlk kaynak “Yaşantı” alt-başlığıyla ilk baskısı 1994 yılında YKY’dan gerçekleşen “Kanatlı At” adlı kitaptır. (İlhan Berk’in söyleşilerini topladığı bu kitaba ‘Kanatlı At’ -Yunan mitolojisindeki karşılığıyla ‘Pegasus’- ismini vermesindeki yaklaşımın ‘Söz uçar, yazı kalır’ söylemiyle ilişkili olduğunu ve İlhan Berk’in kendi söyleşilerini “uçan sözler” olarak nitelendirdiğini tahmin ediyorum.) İşbu kitabın 2. baskısı 2005 yılında bazı yeni söyleşiler eklenerek gene YKY’dan gerçekleşmiştir. (2. baskı sırasında İlhan Berk hayatta olduğundan, 2. baskının da ilk baskı gibi İlhan Berk’in içerik tercihlerine göre biçimlendiğini söylebiliriz.)

Söyleşilere dair ikinci kaynak ise T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından Aralık 2004’te yayımlanan  “Kendi Seçtikleriyle İlhan Berk Kitabı” adlı eserdir. Ahmet Kot’un projelendirdiği ve M. Harun Tan’ın sanat yönetmenliğini gerçekleştirdiği bu kitapta da İlhan Berk’in -özellikle 2000 sonrası gerçekleştirdiği ve Kanatlı At’ta yer almayan- birçok söyleşisine yer verilmiştir. Kitabın üst-başlığındaki “Kendi Seçtikleriyle” ifadesinden anlaşılacağı üzere bu kitapta yer alan görseller, metinler ve söyleşilere dair içerik tercihlerinde -Kanatlı At’ın 2. baskısındaki gibi-  İlhan Berk müdahil olabilmiştir.

Bunlarla birlikte, her iki kaynak eserde de yer almayan İlhan Berk söyleşilerinin var olduğunu biliyoruz; Örnek olarak, 2001 ve 2002 yıllarının Kasım aylarında E Dergisi’nde yayımlanan iki İlhan Berk söyleşisi ya da ntvmsnbc.com’da yayımlanan söyleşi gösterilebilir veya 2005 yılında Özel Bodrum Hastanesi’nin Aspirin adlı sağlık dergisindeki ilginç söyleşi de dikkate alınabilir…

evvel.org’un İlhan Berk arşiv çalışmaları kapsamında -önümüzdeki günlerde eksiklikleri giderilmek üzere- yazının başında ifade ettiğim iki kaynak eserde de yer almayan İlhan Berk söyleşilerinden şu âna kadar tespit ettiklerimi bir liste olarak şiir ve poetika araştırmacılarıyla paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

İyi bakışlar dilerim!

Zafer Yalçınpınar
17 Ağustos 2024


Yazıda bahsi geçen ve İlhan Berk’in kitaplarına girmeyip dışarıda kalan söyleşilerin listesi aşağıdadır ve sürekli güncellenmektedir. Son güncelleme 27/8/2024’te gerçekleşmiştir:

  1. “NTVMSNBC Söyleşisi” (Ekim 2006)
  2. “İlhan Berk ile Bodrum ve Şiir Üzerine…” (2005)
  3. “Ya, sizin söz ettiğiniz ‘umut’ mu? Onu da umutsuzluk
    (sevgili umutsuzluk!) büyütecek! (Haziran 2004)
  4. “Şairler sözcüklerin gölgeleriyle yazarlar.” (Mart 2004)
  5. “Dünyada benden gizli bir şiir yazılamaz.” (Ekim 2002)
  6. “Şairlerin yeri cehennemdir,
    cenneti düşünenlerse hiç olmamıştır” (Kasım 2002)
  7. “Herkes kendini şair sanır Türkiye’de” (Kasım 2001)
  8. “Şiir sanatı üç ilkeye bağlıdır.” (Kasım, 1988)

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarının tümüne http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
23
2024
--

Söyleşi: “Ya, sizin sözünü ettiğiniz ‘umut’ mu? Onu da umutsuzluk (sevgili umutsuzluk!) büyütecek!” (İlhan Berk, 2004)

Yaratım Dergisi, No:6, Mayıs-Haziran-Temmuz 2004, s.2-7
(Görselleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
23
2024
--

İlhan Berk’in Defterleri’nden 2004 Tarihli Parçalar

20 Eylül 2004


“Pul Biber” Dergisi, Sayı: 6, Mart 2016, ss.30-31
(Görselleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)



21 Ekim 2004

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarına http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
23
2024
--

İLHAN BERK Portreleri (Şamil Potur, 2003)

Şamil Potur’un İlhan Berk Portreleri
“Le poéte travaille (şair çalışıyor)” Dergisi, Nisan 2003, Sayı: 6, ss.13-23
(Görselleri büyüterek incelemek için üzerlerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarının tümüne http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
22
2024
--

YANKI ODASI // 11. Bölüm // TURGUT UYAR VE TOMRİS UYAR, MARMARA ADASI’NDA… // ÖZEL YAYIN // 22 Ağustos 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar & H. Can Yücel

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 11. Bölümü’nde Tomris ve Turgut Uyar’ın Marmara Adası’nda geçirdiği tatil zamanları ile Marmara Adası’nda kaleme aldığı eserleri inceleyen özel bir yayın gerçekleştirdik. Canlı yayında adalar kültürü araştırmalarıyla tanınan H. Can Yücel konuğumuz oldu ve Uyar ailesinin arşivinde yer alan birçok efemerayı bizlerle paylaştı. 

evvel.org arşivinde yer alan Turgut Uyar başlıklı paylaşımlara https://evvel.org/?s=Turgut+Uyar adresinden ulaşabilirsiniz.


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Ağu
20
2024
--

Söyleşi: “Dünyada benden gizli bir şiir yazılamaz.” (İlhan Berk, 2002)

Hürriyet Gazetesi Kitap Eki, 25 Ekim 2002, ss. 28-29
(Büyüterek okumak için görsellere tıklayınız…)


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
18
2024
--

İlhan Berk’in Vefatına Dair 29 Ağustos 2008 Tarihli Gazete Haberleri

(Kupürleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarının tümüne http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
17
2024
--

Uğur Yanıkel’in İLHAN BERK Çalışmaları (ve İlhan Berk’in -Yarı Saklı- Günlükleri)

Aralık 2022’de 27 yaşında vefat eden sıkı dost -ve genç yayıncı- Uğur Yanıkel‘le birlikte Uğur’un pasaj69.org adresinde kurduğu özgür yayıncılık platformu kapsamında bütünlenmiş e-kitapçıklar olarak İlhan Berk arşiv çalışmaları yayımlıyorduk.

Bu verimli gayretler süresince birçok vukuat geldi başımıza! Uğur’la birlikte İlhan Berk’in kitaplarına girmemiş dergi yazılarını ve diğer içerikleri toparlarken, yayıncılık adına çok tuhaf tavırlara/operasyonlara maruz kaldık. Ve fakat, bu maruziyetin en ince, en derin detaylarını açıklamak başka bir zamanın/hesabın konusudur. Merakla beklemenizi öneriyorum! (Önemli bir ipucu 3 Aralık 2019’da Uğur’la birlikte yazdığımız şu açık mektupta yer alıyor: “Bir Teşekkürü Çok Görmek ya da Görmezden Gelmek”)

Nihayetinde, gerçekleştirdiğimiz arşiv kazılarının içerisinde, başımıza gelen vukuatlara ve diğer her şeye rağmen “buluntu” değerini kaybetmeyen eser -Uğur’un da katkısıyla birlikte- tasarım esnasında “Yarı Saklı Günlükler” adını verdiğimiz ‘Mısırkalyoniğne ve Yugoslavya Günlükleridir. Bu günlükler İlhan Berk’in yayımlanan kitaplarında yer almıyor ve İlhan Berk’in kurguladığı şiirsel alan derinliğinin sınırlarını sezdirerek -özellikle ‘Mısırkalyoniğne’ için- ‘doğru yan okumalar’ sağlamak adına önemli işaretler taşıyor. Çünkü İlhan Berk birçok söyleşisinde ve poetika metninde, şiirinden “anlamı tam silmek” gayretinin Mısırkalyoniğne adlı eseri kapsamında zirve noktasına ulaştığını, bu gayrette en başarılı eserinin de Mısırkalyoniğne olduğunu ifade eder. ‘Mısırkalyoniğne Günlüğü’nün İlhan Berk okurunun zihnindeki ‘şiir’, ‘imge’ ve ‘anlam’ kavrayışında yeni bütünler ve yeni yaklaşımlar oluşturacağını düşünüyorum.

İyi bakışlar dilerim!

Zafer Yalçınpınar
Ağustos 2024

“Yarı-Saklı Günlükler” İLHAN BERK 
(Mısırkalyoniğne ve Yugoslavya Günlükleri)
Aralık 2016, 1. Edisyon, Tasarım: Uğur Yanıkel
Tam Metin, PDF: https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkgunlukler.pdf


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
17
2024
--

Söyleşi: “HERKES KENDİNİ ŞAİR SANIR TÜRKİYE’DE” (İlhan Berk, 2001)

E Dergisi, Kasım 2001, Sayı: 32, ss. 10-16
(Görselleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
15
2024
--

Söyleşi: “Şairlerin yeri cehennemdir, cenneti düşünenlerse hiç olmamıştır.” (İlhan Berk, 2002)

E Dergisi’nin Kasım 2002 tarihli 44. sayısında yayımlanan İlhan Berk söyleşisinin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=2794 adresinden okuyabilirsiniz.


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
15
2024
0

YAVUZ ÇETİN’İ ÇOK ÖZLÜYORUZ…


Zafer Yalçınpınar, Karga Mecmua, Ağustos 2009, Sayı: 30
(Görseli büyüterek okumak için üzerine tıklayın…)


yavuzcetin

“Yavuz Çetin, ‘soundcheck’ yaparken… “
Fotoğraf:  Z. Yalçınpınar
1999, Shaft Blues Club-Kadıköy

SIKI GİTARİST YAVUZ ÇETİN

Sıkı gitarist Yavuz Çetin’in ölümünün üzerinden yaklaşık olarak sekiz yıl geçmiş. Demek ki Yavuz Çetin hakkında bir şeyler yazmaya ancak sekiz yıl sonra cesaret edebiliyorum.

Her şeyden önce Yavuz Çetin’i “sıkı gitarist” yapan şeyin ondaki eşsiz “tuşe” olduğunu -tüm ağırlığıyla- ortaya koymalıyız. Tuşe; bir şarkının, bir melodinin ya da bir müzikal tipolojinin ruhunu/özünü dinleyiciye aktarabilmedeki ustalıktır. Bir tür içtenliktir.  Senelerini gitar tekniğini güçlendirmekle harcamış biri, evet, her türlü şarkıyı çalabilir, gitar üzerinde her türlü akrobasiyi yapabilir, fakat çaldığı şeyin ruhunu içselleştiremeyip ömrü boyunca tuşesiz bir gitarist olarak kalabilir de… Böylesine sportmen bir gitaristin çaldığı her şey saman gibi gelir dinleyiciye.  Yavuz Çetin ise bastığı her notayı içselleştirebilen nadir gitaristlerdendi. 1998 yılının kış aylarından birinde Yavuz Çetin’in “İLK” adlı albümünü “ilk” kez dinlediğimde, albümü hemen beğenmemin nedenlerinden biri de -sanırım- bu güçlü tuşeydi. Özellikle de şarkılardaki blues rifflerinin zamanlamasından, yerlemlerinden ve şarkının armonisine pürüzsüzce eklemlenebilmiş olmalarından dolayı çokça etkilenmiştim. Albümü defalarca dinledim ve albümdeki dinginliğin nasıl olup da bu kadar “enerji dolu” olduğunu, olabildiğini düşündüm, durdum. Hatta bu kimyayı -kendimce- matematiksel (modal/makamsal) olarak hesaplamaya bile çalıştım. O zamanlar cevabı bulamamıştım fakat şimdi, bugün, özellikle de gitar için düşündüğümüzde bu sorunun cevabının Blues Ruhu’yla açıklanabileceğini biliyorum.

1998’in yazında Kadıköy’ün cafe-barlarından birinin tüm masalarında Yavuz Çetin ve grubunun tanıtım broşürünü gördüm. Bu tanıtım broşürleri aynı zamanda da indirim biletleriydi. Yavuz Çetin ve grubu Çarşamba akşamları “Kallavi Bar” diye bir yerde çalıyordu ve indirim biletleri bu barda geçerliydi. Biletlerden birkaç tane aldım ve ilk Çarşamba gününün gelmesini bekledim.

(Yazıda bahsedilen indirim kuponu, Shaft Blues-Jazz Club’ın ilk yeri Kurbağalıdere’nin yanında bulunan Kallavi Fasıl/Meyhane’nin bodrum katıydı. Zy)

Söz konusu ilk Çarşamba gecesi Blues tutkunu bir arkadaşımla birlikte soluğu Kallavi Bar’da aldık. Barı gördüğümüzde çok şaşırdığımızı itiraf etmeliyim. Kallavi Bar, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın yanında, Kurbağlıdere’ye paralel olarak inşa edilmiş, köşkten devşirme bir yapıydı. Barın “üst” katından bol rakılı fasıl ezgileri filan geliyordu. Kapıdaki görevliye Yavuz Çetin’i izlemek istediğimizi ve fasıl seslerini duyunca şaşırdığımızı söyledik. Görevliden Yavuz Çetin’in ve grubunun “alt” katta çaldığı bilgisini alınca rahatladık.  (Aslında rahatlamamalıydık, çünkü gerçekte –yani bu memleketin “kara” gerçeğinde- Yavuz Çetin isimli sıkı gitarist, o köşkün alt katında değil de yandaki stadyumda çalmayı hak eden biriydi.)

Köşkün bodrum dairesine benzeyen alt katına girdiğimizde sahnede Yavuz Çetin ve grubu,  Jimi Hendrix’in “Voodoo Chile” adlı şarkısının solo bölümünü çalıyorlardı. Ardından, Cream’den “Sunshine Of Your Love” geldi. Şarkıların sololarında Yavuz, bir nota bile teklememişti. Büyülenmiştik.  Daha önce Kadıköy’de hakkını vererek Jimi Hendrix çalan bir grup da görmemiştik. Yavuz, bu eski ve sıkı şarkıyı çalarken şarkının ruhunu kendinde hissediyordu ve bu ruh Yavuz Çetin’den bize doğru akıyordu.

Bütün gece hayranlıkla Yavuz Çetin’i izledik, dinledik, içki içtik.  Blues tutkunu arkadaşım, programın sonuna kadar beklemişti ve sonunda sahneden indiğinde Yavuz’un yolunu kesip, onun elini öpercesine;

“Bu sıkı şarkıları bu kadar sıkı çalmaya devam ederseniz size dinozor diyecekler…” dedi.

Yavuz Çetin gülümseyerek:

“Desinler, önemli değil… Bir gün gelecek bugün bana dinozor diyenlere de başkaları dinozor diyecekler. ” diye cevapladı ve içkisini almak üzere bara yöneldi.

Şimdi, bugün, 2009’da, kime “dinozor” diyebileceğimizi bilemiyorum, fakat hangi gitaristlere ve gruplara “geyik” denilebileceğini çok iyi biliyorum. Açıkça söyleyeyim; Yavuz Çetin bugüne kadar sahnede izlediğim en tuşeli ve sıkı gitaristlerden biridir. Belki de birincisidir.

Yavuz Çetin’in ölümünün üzerinden sekiz yıl geçmiş.  Bunca zamana rağmen zorlukla –ellerim titreyerek ve kafa karışıklığıyla-  yazdığım bu yazıyı, Yavuz Çetin’in şarkı sözlerinden bir bölüm alıntılayarak bitirmek “yerinde” olacaktır:

“Sahil sakin ve sessiz
Motel ışıkları durgun deniz
Karşıda bir balıkçı teknesi
Kırık dökük iskele 

Sıcak günlerin yorgunluğu üzerimde
Umutsuzluk görünürde
Henüz batan güneşin özlemi
Ve bu yalnızlık çekilmez gibi”

Zafer Yalçınpınar, 2009
“Sıkı Gitarist; Yavuz Çetin”, “kargamecmua müzik yazıları (2007-2011)”,
G Yayın, Geniş Kitaplık, 2011, s. 62


yavuzcetin2

“Bend’e çıkarken Yavuz Çetin…”
Fotoğraf:  Z. Yalçınpınar
1999, Shaft Blues Club-Kadıköy

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Yavuz Çetin” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/yavuz-cetin adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
09
2024
--

Söyleşi: “Şairlerin hayatı hep böyledir, kim okur, kim sever bilmezsiniz.” (İlhan Berk, 2006)

NTVMSNBC: Cahit Sıtkı Tarancı şiiriniz için ‘her mısrada bir cigara yaktırıyor’ demiş. Ben de şiirlerinizi okuduğum zaman çok heyecanlanıyorum. Ama sigara içmediğim için de ne yapacağımı bilmiyorum. Ne tavsiye edersiniz?

İLHAN BERK: Çok güzel… Şimdi çok ilginç birşey o. Bir şairin halinden bir şair daha kolay anlıyor. 1955’ler yahut 57’ler olabilir. İstanbul’da Beyoğlu’nda Salah Birsel’le dolaşıyorum. Cahit Sıtkı’ya rastladık; ben tanımıyorum onu. Salah Birsel beni tanıttı. Adımı söyleyince birdenbire dedi ki, “Kardeşim,” “sen her mısrada bir cigara yaktırıyorsun”. Bu çok önemli bir şey. Bunu bir şair kavrayabiliyor. Demek ki o zamana kadar yazılan şiirlerde- hâlâ da öyledir ya- bir şiir, bir mısra arka arkaya gelir. Benim o zaman bulduğum teknik ki onu Fransa’da çok sevdiğim Apollinaire diye bir şair vardı, onda fark ettim, dizeleri arka arkaya getirmiyor; aralara boşluklar bırakıyor, atlaya atlaya gidiyor. Benim tekniğim yeniydi. Bu teknik Cahit Sıtkı’yı ilgilendirmiş.

Beyazdı. Beyaz bir su, kocaman, eski
Düşendim ben öpüşünün balkonlarından.

Vurmuş göğüme yatıyordu Çılgın.

NTVMSNBC: Şiiriniz çok heyecanlandıran ve şaşırtan bir şiir.

İLHAN BERK: Şiir şaşırtmalıdır derim, doğal olarak. Tabii heyecanlandırmalı da. Okur için ve benim için bu önemli bir şey. Bu kolay değildir; bir şiirin heyecanlandırması. Böyle bir şiir yazmak gerekiyor. İlk anda ben şiirimin şaşırtıcılığına inandım. Şaşırtan şiirleri yazmaya çalıştım. Şimdi de doğal olarak devam ediyorum. Şiirin öyle yerleri olmalı ki, okurken bile şiire bombalar sıralamak gerek. Yani öyle bir tekdüzelik değil de birdenbire bir yerlere atlamalı. Birdenbire şiir kendini değiştirmeli, birdenbire okuru şaşırtmalı.

Böyle söylediğinizde şiiri ‘us’la yazılan birşeymiş gibi algılamak gerekiyor. Ama şiirde ‘us’u dışlamaktan yanasınız. Bu bir çelişki değil mi?

İ.B.: Usun şiirdeki yeri benim gözümde çok azdır. Çünkü usun girdiği yerde heyecan, şaşırtma pek olmaz. Şiir şaşırtmalı dediğim zaman usu bir kenera atalım demiyorum. Gerektiğinde kullanıyorum usu. Çünkü us girdiği zaman her şey anlaşılır oluyor. Diyelim bir Orhan Veli şiirini okuduğunuz zaman baştan sona anlarsınız ilk ağızda. Ben böyle bir şeyi düşünmüyorum. Şiiri ikide bir şaşırtmalı, düşündürmeli diyorum.

Şair İlhan Berk’i neler şaşırtıyor?

İ.B.: Gittikçe şaşırtan şeyler azalıyor benim için. Bu kadar yaşayınca… Şaşırtan şeyleri arıyorum. Yaşlı bir şair var, çok seviyorum şiirlerini, kapalı bir şiir. Yakınlarda öldü bir kaç yıl önce. Bir lafı var diyor ki, “Şairin hiçbir şeyi yoktur. Bir ünü vardır. O da ohhoooooooo” diyor. Öyle.

Şimdi 1994’te Fransa’da kitabım çıktı. 95’te İspanya’da kitaplarım çıktı. Son olarak yine İspanya’da 4. kitabım çıktı. Geçen yıl da Amerika’da bir kitabım çıktı; seçme şiirler. İspanya’da çıkanlar; seçme şiirler. Ekim’de de seçme şiirler İngiltere’de çıkacak. Ne diye anlattım bunları sana?. Haa… Şimdi Almanya Heidelberg’e çağırdılar beni. Sonra da Hamburg’a da gideceğim.

Şiirlerinizin Türkiye dışında çevriliyor ve okunuyor olması neler hissettiriyor?

İ.B.: İspanya’da tanınıyorum. Şairlerin hayatı hep böyledir, kim okur, kim sever bilmezsiniz.

Böyle bir merakınız vardır ama.

İ.B.: Şimdiye kadar olan merakımdan biliyorum ki kitaplarım oralarda tekrar basılmıyor. Bir İngiliz için bir Alman için bir İlhan Berk kimdir? Orada kitap çıkıyor, belki bir yirmi kişi ilgileniyor.

Şair İlhan Berk’i nelerin şaşırtığını konuşuyorduk…

İ.B.: Azaldı… İlgi alanlarım azaldı çünkü. Bütün ilgiyi şiire gösteriyorum. Ondan başka birşeyle ilgilenmiyorum.

Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor

Şiir dışında nelerle ilgilenmek isterdiniz?

İ.B.: Şiir dışında hayatla ilgilenmek isterim. Çok kadınlar sevdim mesela. Şimdi de birini seviyorum. Başka birisini de görmüyorum mesela, böyle bir şey.

Dururum herhalde aşka, herhalde oraya

Birisini severken başka birisiyle de mi heyecanlanmayı istiyorsunuz?

İ.B.: Şimdi artık heyecanlandırmadığını görüyorum. Bir değişiklik bu tabii ki. Çok değişik bir şey görmüyorum. Çok kalabalık bir şeyin içinde yaşıyorum. Neyse…

Mario Luzi’nin “Zaman ki aynı kılar her şeyi” sözünü kullanmıştınız Kült Kitap’ta. Farklı yaşlarda aşkın yaşanmasına dair farklılıklar da oluyor mu?

İ.B.: Tabii. Tabii. Benim hayatımda aşk hiç eksilmedi. Şimdi de 24 yaşında bir sevgilim var. Başka bir şey pek ilgilendirmiyor beni. Bu ne demek? Azalıyor demek. Birisinin üzerinde toplanıyor bu. Yaşla belki böyle bir şey oluyor. Ama pek olmazdı eskiden.

Odaklanma mı?

İ.B.: Odaklanma evet. Hayat beni şaşırtmıyor dediğim zaman bunu söylemek istedim.

Bu enerji ile ilgili olsa gerek?

İ.B.: Enerji. Beni hep bir insan ilgilendirmiştir, çarpmıştır beni. Kitaplarımda çoğunda bunları yazmışımdır.

Siz şiirde de erotizmden değil, tutkudan yana tavır alıyorsunuz değil mi?

İ.B.: Evet.

Bir söyleşinizde aşk için “Bu bilinen bir şey değildir. Biliyormuşuz gibi davranıyoruz” diyorsunuz. Sizce, üzerinde bu kadar çok konuştuğumuz, kafa yorduğumuz, kütüphaneler dolusu kitap yazılmış bir konu olan aşk, niçin hâlâ bilinemez bir şey?

İ.B.: Evet. İyi bir laf etmişim; biliyormuşuz gibi davranıyoruz demişim. Hakikaten bilinen bir şey değil aşk. Evvela şu çok önemli, aşkı bilmiyoruz başımıza geliyor aşk. Çarpan bir şey. Yani birisine rastlayacağım, ilişki kuracağım diye düşünemezsin. Bu birdenbire çarpıverir. Aşkın bütün benzersizliği, büyüklüğü; başa gelen bir olay olmasındandır. Tak diye geliyor. Hesaplı, düzenli bir iş değil, anlatabiliyor muyum? Devrimcidir kadın, müthiştir, insanı değiştiren bir şeydir. Hayatını altüst ediyor, büyük bir şey.

Gövdenin hâlâ özgürlüğe kavuşamadığını ve tarihin insan gövdesini sevisel bir varlık olarak görmek istemeyişinden söz ediyorsunuz. Şairler herhalde bu konuda en az tutucu davrananlardır…

İ.B.: Aşka kapalıdırlar mı diye düşünüyorsunuz?

Hayır, tam tersini düşünüyorum.

İ.B.: Evet. Ortaçağ kapatmıştır bazı şeyleri. Aşk çok büyüktür. Kadını yüce bir varlık olarak görüyorum. Devrimcidir kadın. Bu varlığın görülmemesi anlaşılır bir şey değil.

Bazı insanlar, şairler ve yazarların aşka ve çoğul ilişkilere daha açık, onların bu konudaki enerjileri daha yoğun olduğunu düşünür. Sizce?

İ.B.: Şimdi şu söylenebilir. Kadını, en iyi şairler anlamıştır diyebilirim. Kadın üzerine, aşk üzerine o kadar duruyor ki şairler; haklıdırlar. Yüce bir şeydir. Büyük bir şeydir demek istiyorum.

Bu dünyada bir senin yalnızlığına vardım

Arif Damar’la söyleşimizde Dağlarca ile aralarında geçen şu konuşmayı aktarmıştı: Arif Damar, Dağlarca’ya “şairden iyi sevgili olur, iyi koca olmaz” diyor. Dağlarca da “şairden iyi sevgili de olmaz iyi koca da’’ diye yanıtlıyor.

İ.B.: Ben kötü bir koca olduğumu sanmıyorum ama doğrudur söyledikleri. Mesela benim karım çok iyi bir insandı. Beni müthiş beslemiştir. Düzeltmiştir beni. Ben de ona karşı tabii kendimi şey yapıyorum… Ama bir yerde şöyle bir şeye giriyorsunuz. Mesela diyelim ki özel olarak karım için yürürdük Bodrum’da. Beraber yürümüş olmak… Fakat yolun bir yerinde bakıyorsunuz ki yine kendini dalmış olarak bulursun. Bunu fark ediyordu, kırılmıyordu. Böyle bir şey var. Şair çok kendine bağlı bir adam. Ben mesela şöyle demiştim karıma, “Bak” dedim… “evvela benim şiirim var. Sonra sen, sonra oğlan var.” Bütün hayatımda bu gerekçeyi uyguladım. Bu tabii bir kadına karşı söylenilir laf değil. Gerçek bu. Buradan ne çıkartırsanız çıkarırsınız.

Bu eşiniz Edibe Hanım’ın da kabul ettiği bir şey.

İ.B.: Çünkü bir adamı sevmiş. Ondan bir çocuğu var.

Sizin şiirinizde beni çarpan, etkileyen şeyin ne olduğunu düşünürken şu sonuca vardım. Siz ‘nesne öznesine karşı gelmesini bilmeli’ diyorsunuz. Çok etkilendiğim, nesnenin özne yerine geçtiği dizeleriniz var: “Gece burada uyuyor.” / “Güneş uzanırdı.”

İ.B.: Benim laflarım mı bunlar?

Kitaplarınızdan alıntı yaptım…
“Bir uyku, balkona yaslanıyor”

İ.B.: Müthiş!

“Yağmur, haritayı açıp nereden başlayayım diyor.”
“Bir ağaç öne çıkıyor, bir şey söylemek istiyor.”
“Dolaşmaya çıkmış deniz kıyısı kendine yeni yerler arıyor”

İ.B.: Çok ilginç!

Bir şair olarak siz hangi şehirle ilişkilendirilmek, anılmak istersiniz?

İ.B.: İstanbul olmasını yeğlerim. İstanbul büyük bir şehirdir. Beni çarpar, şaşırtır. Her an, her sokak, her dönemeç şaşırtır insanı, düşündürür. Öyle bir kent yeryüzünde çok az vardır. O yüzden İstanbul’u çok severim.

Ama Bodrum’da yaşıyorsunuz?

İ.B.: Bodrum’da yaşıyorum evet. Benim yazı evimdir Bodrum. Yazı odamdır. Pek ilişkim yoktur kentle. Başlangıçta biraz vardı. Şimdi buraya kapanıyorum, burada çalışıyorum.

Hâlâ bitirdiğinizi düşündüğünüz şiirleri sokaklarda okuyor musunuz?

İ.B.: Her bitirdiğim şiiri genel olarak kendi kendime okurum dışarıda.

Kendi şiirleriniz ezberinizde kalır mı?

İ.B.: İlk yazdıklarınm hep kalır. Bir defa şiir bende tam olarak çıkar, yani ezberimdedir şiir. Sonra unutuyorum tabii.

Bir çırpıda dilinize gelen, ezbere söyleyebileceğiniz bir şiiriniz var mı?

İ.B.: Ezbere hiçbirini söyleyemem. Son yazdıklarımdan az buçuk söyleyebilirim ama parçalanmış olarak. İki dize okuyabilirim: “Ben durdum/ yol yürüyordu.”

(…)

Yeni şairler keşfetmeyi seviyor musunuz?

İ.B.: Yeni şairler tabii şiirlerini gönderiyorlar. Bakıyorum kitaplara. Beni ilgilendirirse bazen telefon da ediyorum veya yazıyorum, ‘şiirinizi sevdim’ diyorum. İlgilendirmiyorsa hiçbir şey göndermiyorum.

Akımlarla ilgili olarak, şu anda şiirde yeni bir akımdan, oluştan söz edilebilir mi?

İ.B.: İkinci Yeni hâlâ yaşayan bir akım olarak sürdürüyor. Ondan beri böyle değişik bir şey henüz yok. Her zaman da olmaz bu. Çağlar içinde mesela 18. yüzyıl Fransız şiirinde ünlü şairler yoktur.

Bunu neye bağlıyorsunuz, toplumsal dönüşümlerle mi ilgili?

İ.B.: Bir şeye bağlamıyorum. Çağımızın çok değişik şairleri var. Çağı etkilemeyi sürdürüyorlar. Dünyanın her yerinde şiir yazılıyor. Bunların birçoğunu da okuyoruz zaten. Dünyada da yani gözümden Amerikan şiiri çok büyük olarak geçiyor. Fransız şiiri çok büyüktü, büyüklüğünü kaybetti. İtalyan şiiri için de aynı şeyi söyleyebiliriz.

Akımı tanımlarken, ‘Bazı ozanların çağa parmak kaldırmasıdır’ diyorsunuz. ‘Şiir horozu kaldırılmış bir tabanca gibidir’ diyorsunuz. Şiir bugün o güçte olmadığı için mi yeni akımlar ortaya çıkmıyor?

İ.B.: İlginç.

“Sözcükleri kaldırın dünya durur” ve “Her sözcük bir fırtınadır, yalnız şiirde patlar”…

İ.B.: İlginç.

Bu dizeleri herhalde kendinizden geçme halinde yazdınız…

İ.B.: Epeyce yoruldum. Bilmiyorum cevaplayabildim mi… Şair kendine çekiliyor. İhtiyaç duyarsa ilgileniyor. Asıl sorun kendisi. Şair devamlı kendini kurcalar. Bütün derdi şairin kendisi, kendi sorunları. Onun dışında dünyayı bazen ıskalayabiliyor.

Benim gölge olarak düşündüğüm, imgeler ve çok anlamlılık olabilir mi?

İ.B.: Bir okuyuşta kendini bitiren bir şiir değil… Öyle bir şiir yazdığımı sanıyorum. Tabii öyle şiirlerim de var. Bugün öyle düşünüyorum daha çok.

“Atımı istedim evin göğü gerindi” dizenizi okuduğumda, göğün çatısı benmişim de çatırdıyorum gibi geldi bana…

İ.B.: İlginç tabii. Mehmet Fuat çok severdi bu dizeyi.

Çağlar arasında mekik dokuyan bir şiir aynı zamanda sizin şiiriniz. “Unutmak yoktu, daha zaman bölünmemişti. Saydamdı, baktı mı görülürdü” diyorsunuz.

İ.B.: Daha çok “Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum’’ kitabından.

Bazı dizelerinizi hayatımızla ilgili bir kilidi açabilecek güçte buluyorum. Bu o kadar çok ki sizde. Sizin de bazı sözlerinizi ve şiirlerinizi anımsamadığınızı görünce… Birden çok kişinin yaşamı var sanki sizde.

İ.B.: Güzel bir şey bunları görebilmeniz. Şair, köktenliği arıyor. Büyük bir kavrayışı yakalamak istiyor. Yeryüzünden böyle bir şeyin geçişini yakalamak istiyor. Çağı geçiyor mesela, o çağı yakalamak istiyor şair. Şimdi Lizbon’dayım Pessoa’nın yaşadığı kahveye gittim. Pessoa’nın yanında oturuyorum. Onunla çay içiyorum. Sonbahardı ama güneşli bir gündü. Bir kadın paltoyla geçti, müthiş giyinmiş. Heykele baka baka geçti. Birden bu kadın Pessoa’nın sevgilisi olabilir diye düşündüm.

Neden?

İ.B.: Bilmiyorum. Çünkü dünya Lizbon denilen bir kenti öğreniyor. Bir adam var, “Lizbon’da yaşamıştı” deniyor ve şiirleri yayılıyor. Bu çok hoşuma gitti benim. Orada bir kenti temsil ediyor adam. O kahveye gidermiş her zaman. O kahveci de onun heykelini yaptırmış.

Şiir unutulmadan yenisi yazılmaz değil mi İlhan Bey?

İ.B.: Bir dünya yaşıyorsunuz, sonra bırakıyorsunuz. Şiir yazmam çok uzun sürüyor, şimdi daha da uzun sürüyor. Üzerinde çok duruyorum. Sanki ancak uzun süre bir şiir üzerinde durulursa iyi olacakmış gibi. Öyle birşey yok. Kısa bir sürede de şiir tak diye çıkıp gelebiliyor. Bu gerçek. Ama çoğunlukla şimdi çok duruyorum üzerinde. Şimdi bir şiirimi Yapı Kredi’nin dergisine yeni gönderdim. 6 aydır bekliyordu. Uzun süre ben bitmedim dedi. Bir yıl gidip geldikçe uğraştım onunla. Bitti diye bakıyorsun. Bir ay sonra bakıyorum, ‘ben bitmedim’ diyor. Canlıdır şiir benim için. O zaman dönüyorum ona. Böyle evreler geçiriyor bende.

Son şiirinizin adı ne?

İ.B.: “Su’ydum ben geçiyordum.”

Anlamı sıfırlamaya çalışıyorum diyorsunuz. Şiirde önünüze koyduğunuz hedef bundan sonra nedir?

İ.B.: Sadece anlam değildir bir şiir. Anlamla ilişki her zaman çok değildir. Değişik zamanlarda şiirler kendi içlerinde kendi serüvenlerini yaşarlar. Canlı bir varlıktır onlar. Canlı varlık olduğu için, değişik zamanları yaşarlar. Şiirin kendisine gitmek… Şiirin kendisine gittiğiniz zaman orada başka şeylerle karşılaşıyor insan. Anlam her şey değildir bende. Onu söylemek istiyorum.

Şu anda olmak istediğiniz yaş hangisi?

İ.B.: Bu yeter diyorum.

Öyle değil, dönmek istediğiniz yaş hangisi diye soruyorum.

İ.B.: Doğal olarak tabii genç yaşlarda olmak isterim. Herkes gibi ben de genç olmak isterdim. Yaşayacağım kadar yaşadığım kanısındayım. Öyle diyebilirim.

Çok yaşayın İlhan Berk. Yazacağınız daha çok dize olduğunu düşünüyorum.

İ.B.: Bir kitap hazırlamak istiyorum. 17-18 şiir oldu. Bitirirsem sevineceğim. 30-40 şiir olabilirse sevineceğim. Ona çalışıyorum şimdi. Böyle bir kitap bırakmak istiyorum.

İpuçları verebilir misiniz?

İ.B.: Kişisel gelişmemde ayrı bir yeri olacak bir kitap. Bir tane de ‘Sözcükler’ diye bir kitaba çalışıyorum. Sanırım o önümüzdeki yıl biter, yayınlarım. Ama bu kitap biraz uzun sürer. Bunlar özgür şiirler; yaşamın birçok yerinden gelmiş. Daha çok anlaşılan değil de duyulan bir şiir diyelim. Kapalı bir şiir. Ancak duyumlara seslenen bir şiir yazmak istiyorum. Metafizik ağırlıklı diyebilirim. Aldın hikayeyi, bravo.

Şimdi yazdığınız şiirlerle 30-40’lı yaşlarda yazdığınız şiirler arasında nitelik farkı görüyor musunuz?

İ.B.: Yaşla ilgili değil. Çok ünlü şairler yaşlılıklarında daha çok en iyi şiirlerini yazmışlardır. Öyle bir yaş sorunu yok.

Bence şair çocuk kalandır.

İ.B.: Evet, çocuk kalabiliyorsa mesele kalmaz. Bana hâlâ genç şair diyorlar. Genç şiir yazdığımı sanıyorum. Şunu söyleyebilirim mesela Dağlarca için. Dağlarca bu son yazdıklarında… Dağlarca’yı orada bulmak olanağı yok. Beni de üzüyor bu.

Kendinden uzaklaşmış mı buluyorsunuz?

İ.B.: Doğal olarak… Politikaya giriyor, politik şiir yazıyor. Ama niye yazıyorsun diye bir soru sorulamaz. Yani şairin yaşı yoktur demek istiyorum.

Dille uğraşan biri için en son noktada yazdığı şiirin en iyi şiir olması gerekir diye düşünüyorum.

İ.B.: Tabii… Tabii…

İnsan sözcüklerle uğraşa uğraşa, yaza yaza en iyiyi bulmaz mı?

İ.B.: En iyi şiirimdir diye bitirir şiirini bir şair.

NTVMSNBC.COM, Ekim 2006


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
04
2024
--

Söyleşi: “Şiir sanatı üç ilkeye bağlıdır.” (İlhan Berk, 1988)


15 Kasım 1988, Milliyet Gazetesi
(Metni okumak için görselin üzerine tıklayınız…)

Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
04
2024
--

YANKI ODASI // 10. Bölüm // TURGUT UYAR’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 4 Ağustos 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 10. Bölümü’nde Turgut Uyar’ın 97. doğum gününü özel bir yayınla kutladık… evvel.org arşivinde yer alan Turgut Uyar başlıklı paylaşımlara https://evvel.org/?s=Turgut+Uyar adresinden ulaşabilirsiniz.


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Ağu
01
2024
--

Söyleşi: “Bugün Bodrum’u düşündüğümde sıcağı beni ürkütüyor. (…) dünya bu kadar ısınmıyordu. Ya da biz fark etmiyorduk. ” (İlhan Berk, 2005)

2005 yılında Özel Bodrum Hastanesi’nin yayımladığı “Aspirin” adlı yerel dergide İlhan Berk‘le gerçekleştirilen bir söyleşi bulunuyor… Fevzi Demirtaş ve Berrin Tuna tarafından gerçekleştirilen söyleşide İlhan Berk, Bodrum’u, Bodrum’a yerleşme nedenlerini ve Bodrum’un yerel halkıyla birlikte yaşama sürecini dile getiriyor….

(Söyleşiyi okumak için görsellerin üzerine tıklayınız…)


Hamişler:

1/ Bkz: İlhan Berk’in Çeşitli Söyleşileri Hakkında Açıklama
(Zafer Yalçınpınar, 17/8/2024)

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşivine
http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
31
2024
--

Genco Erkal yaşamını yitirdi…

Usta sanatçı Genco Erkal, 86 yaşında yaşamını yitirdi. Erkal’ın ölüm haberi kendisinin sosyal medya hesabından Nâzım Hikmet’in “Veda” şiiriyle duyuruldu: https://haber.sol.org.tr/haber/genco-erkal-yasamini-yitirdi-394418

Tem
27
2024
--

İlhan Berk Portresi (Nuri İyem, 1943)

Nuri İyem’in İlhan Berk Portresi
Cumhuriyet Kitap Eki, Sayı: 911, 2 Ağustos 2007
(Görseli büyütmek için üzerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
27
2024
--

İlhan Berk İçin… (Zafer Yalçınpınar, 2016)


Üvercinka Dergisi, Eylül-Ekim 2016, Sayı: 23-24, ss. 12-13
(Yazıyı büyüterek okumak için görselin üzerine tıklayın..)

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarının tümüne http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
26
2024
--

YANKI ODASI // 9. Bölüm // ECE AYHAN’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 2. Kısım // 25 Temmuz 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 9. Bölümü’nde ‘kara gerçeğin sivil şairi Ece Ayhan‘ı saygıyla andık ve evvel.org arşivinin içinde gezindik…

Ece Ayhan odağında gerçekleştirmeyi planladığımız özel yayınlarımız kısımlar halinde devam edecek…

evvel.org kapsamındaki 20 yıllık Ece Ayhan arşiv çalışmalarımıza (ve çalışmalarımızın detaylı indeksine) https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan için hazırladığımız web sitesi ise burada…


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Tem
25
2024
--

Video: ECE AYHAN ÇAĞLAR kimdir? (Zafer Yalçınpınar anlatıyor…) (18 Temmuz 2024)

Sağolsun, Anıl Yurdakul‘la birlikte Ece Ayhan‘a dair belgesel bir kısa video çalışmasına imza attık:- çokça gevezelik ettik yani… Anıl‘ın çekimini gerçekleştirerek yayına hazırladığı 15 dakikalık bu video kaydında Ece Ayhan’ın poetikası hakkında “doğru kabul edilen yanlışları” düzelterek, yani bu kez “edebiyat tarihini düzünden okuyarak!” 20 yıllık analizlerim sonucunda elde ettiğim çıkarımlarımı anlatmaya çalıştım. Örneğin, Ece Ayhan’ın hangi söylemlerle, kimler tarafından “nasıl ve neden” yanlış tanıtıldığını veya itibarsızlaştırıldığını ya da tersine nasıl yüceltildiğini dile getirdim. Ece Ayhan yaşıyor olsaydı bizim bu video için -yarı şakayla da olsa- “Yeni sesler, çatlak!” yorumunda bulunurdu belki de… Her neyse… Ece Ayhan’ın poetikasındaki gerçekleri merak edenler için, iyi avlar (good hunting!) dilerim.

Zafer Yalçınpınar
20 Temmuz 2024


Ece Ayhan’a dair video arşivine https://youtube.com/playlist?list=PL-xdB10oBNDXU6wkU5PgEecyyg1BePwuh adresinden ulaşabilirsiniz.



Hamiş: “Ece Ayhan” başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
21
2024
--

Ece Ayhan’ın Son Günceleri… (1997-2000)

Ece Ayhan’ın vefatından kısa bir süre (birkaç yıl) önce Öküz Dergisi’nde yayımlanan son günce metinleri Ece Ayhan’ın kitaplarında yer almıyor ve fazla bilinmiyor… Ece Ayhan yaşamı ile poetikasına ilgi duyan okurlarımızla (ve edebiyat tarihçileriyle) işbu “çevik ve etkili” metinleri -20 küsur yıl sonra tekrarlayıp, vurgulayıp- paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. (Zy)

(Günceleri okumak için üzerlerine tıklayınız..)


Öküz Dergisi Arşivi’nden…
Ece Ayhan’la gerçekleştirilmiş bir röportaj!
(Okumak için resimlerin üzerine tıklayınız..)


EVV3L’in Ece Ayhan Arşivi
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/2
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/3
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/4
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/5
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/6
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/7
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/8
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/9
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/10
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/11
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/12
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/13


EVV3L’in Ece Ayhan İlgileri İndeksi (2007-2024)
https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf


Ece Ayhan Web Sitesi:
https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com