Tem
16
2024
--

Nerde O Eski Afişler… (#1)

Z. Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…
(Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)

Tem
13
2024
--

“Ece (Ayhan) hiç kuşkusuz büyük bir şair. Bunu çoğu söyleyemiyorlarsa, düşündürücüdür, dürüstlük değildir.” (İlhan Berk, 1982)


İlhan Berk‘ten Özcan Yalım’a Mektup, 3 Ocak 1982
“Ece Ayhan Çağlar anlatıyor…”, Haz: Eren Barış, Dipnot Yay., 1. Baskı, ss. 107-108
(Büyüterek okumak için görsele tıklayınız…)

Hamiş: Ece Ayhan başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz. EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgileri de şurada: http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk

Tem
10
2024
--

Kupür: EDEBİYAT GECESİ (Hüsamettin Bozok & İlhan Berk, 1942)

Cumhuriyet Gazetesi, Haziran 1942


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk arşiv çalışmalarına http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
09
2024
--

YANKI ODASI // 8. Bölüm // ECE AYHAN’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 1. Kısım // 13 Temmuz 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 8. Bölümü’nde ‘kara gerçeğin sivil şairi Ece Ayhan‘ı saygıyla anıyoruz.

Ece Ayhan odağında gerçekleştirmeyi planladığımız özel yayınlarımız önümüzdeki günlerde kısımlar halinde devam edecek…

evvel.org kapsamındaki 20 yıllık Ece Ayhan arşiv çalışmalarımıza (ve çalışmalarımızın detaylı indeksine) https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan için hazırladığımız web sitesi ise burada…


Yaz döneminde olmamız sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Tem
09
2024
--

Uğur Yanıkel’in ECE AYHAN Çalışmaları


Ece Ayhan (1931-2002)

Aralık 2022’de 27 yaşında vefat eden sıkı dost -ve genç yayıncı- Uğur Yanıkel, Ece Ayhan‘ın yaşamıyla ve poetikasıyla özel olarak ilgileniyordu. pasaj69.org adresinde kurduğu özgür yayıncılık platformu kapsamında hem bütünlenmiş e-kitapçıklar olarak hem de parça parça buluntular olarak, kimsenin cesaret edemediği arşiv kazıları gerçekleştirdi. Tabiî ki, araştırma konusu Ece Ayhan olunca, bütünsel sonuçlara ve çıkarımlara ulaşmak zorlaşır, çünkü Ece Ayhan’ın poetikası da yaşamı da kilitlerle, gizli dehlizlerdeki gizli geçitlerle, katastrofik olaylarla ve tarihsel labirentlerle doludur. Bununla birlikte, Uğur’un Ece Ayhan araştırmalarındaki gayreti -kazıyı sürekli derinleştirmesi, parçalara, buluntulara ulaşması- bir şiir tarihi araştırmacısı (veya poetikasını oluşturmaya çalışan bir şair) için kilit açıcı nitelikler taşıyor. Basitçe söylersek; Uğur’un araştırmaları puzzle’ın parçalarını birleştirebilmek veya büyük haritanın bir kısmını görebilmek için ipuçları sunuyor. EVV3L kapsamındaki Ece Ayhan araştırmalarının kaotik alan derinliğinde kaybolmaması amacıyla ve Uğur’un Ece Ayhan arşiv çalışmalarını bir kez daha okurun zihnine sunabilmek için kısa bir listeleme/derleme gerçekleştirdik. “İyi avlar” dileriz! (İngilizcesi; “Have a good hunting!”) Zafer Yalçınpınar

İyi Bir Güneş (Ece Ayhan’dan Hikâyeler)
tam metin, pdf: https://evvel.org/iyibirgunes.pdf

Kürt Çiçekleri (Ece Ayhan’ın Özgür Gündem yazıları’ndan…)
tam metin, pdf: https://evvel.org/ozgurgundem.pdf


Ümit Bayazoğlu-Ece Ayhan Görüşme Notları
tam metin, pdf: https://evvel.org/gorusmenotlari.pdf


Uğur Yanıkel (1995-2022)

UĞUR YANIKEL’İN ECE AYHAN ARAŞTIRMALARI (pasaj69.org Arşivi)

Ece Ayhan’ın 1998 yılında katıldığı televizyon programının kaydı
https://pasaj69.org/ece-ayhanin-1998-yilinda-katildigi-televizyon-programinin-kaydi/

“Sevgili kardeşim Arslan Bey…” (Ece Ayhan’dan, Arslan Kaynardağ’a Kartpostal ve Mektup)
https://pasaj69.org/sevgili-kardesim-arslan-bey-ece-ayhandan-arslan-kaynardaga-kartpostal-ve-mektup/

Ece Ayhan ve Komet (Kartpostallar ve Fotoğraflar)
https://pasaj69.org/ece-ayhan-ve-komet-kartpostallar-ve-fotograflar/

BULUNTU: Ece Ayhan için düzenlenen sergi(ler)
https://pasaj69.org/buluntu-ece-ayhan-icin-duzenlenen-sergiler/

Bir Ece Ayhan Fotoğrafı
https://pasaj69.org/bir-ece-ayhan-fotografi/

KİTAPÇIK: İyi Bir Güneş – Ece Ayhan’dan Hikâyeler
https://pasaj69.org/kitapcik-iyi-bir-gunes-ece-ayhandan-hikayeler/

Şiir: Galata Kantosu (Ece Ayhan)
https://pasaj69.org/siir-galata-kantosu-ece-ayhan/

Büyütmek için tıklayın...

Ece Ayhan’ın evleri, semtleri, kentleri (1995 Mayıs’ına kadar)
https://pasaj69.org/ece-ayhanin-evleri-semtleri-kentleri-1995-mayisina-kadar/

“Ben kendimi yıkıyorum, gençlere yol olsun diye(…)” / Ece Ayhan Çağlar
https://pasaj69.org/ben-kendimi-yikiyorum-genclere-yol-olsun-diye-ece-ayhan-caglar/

“Çok adam kırmışım, özür dilerim….” / Ece Ayhan Çağlar
https://pasaj69.org/cok-adam-kirmisim-ozur-dilerim-ece-ayhan-caglar/

BULUNTU: Deliler Bayramı (Ece Ayhan Çağlar, 1956)
https://pasaj69.org/buluntu-deliler-bayrami-ece-ayhan-caglar-1956/

KİTAPÇIK: ‘Kürt Çiçekleri: Özgür Gündem’den Yazılar (Ece Ayhan)’
https://pasaj69.org/kitapcik-kurt-cicekleri-ozgur-gundemden-yazilar-ece-ayhan/

İyi Bir Güneş (Ece Ayhan Çağlar – Hikâye)
https://pasaj69.org/iyi-bir-gunes-ece-ayhan-caglar-hikaye/

Parasız yatılıdan, Parasız Yatılı’ya dair sorular (Ece Ayhan & Füruzan)
https://pasaj69.org/parasiz-yatilidan-parasiz-yatiliya-dair-sorular-ece-ayhan-furuzan/


EVV3L’in Ece Ayhan İlgileri İndeksi (2007-2024)
https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf


Ece Ayhan Web Sitesi:
https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html


EVV3L’in Ece Ayhan Arşivi
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/2
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/3
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/4
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/5
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/6
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/7
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/8
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/9
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/10
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/11
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/12
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/13

Tem
08
2024
--

ECE AYHAN’ın Bakışsız Bir Kedi Kara’sı ABD’nin sokaklarında da dolaşıyor! BLIND CAT BLACK! (Full MP3-Youtube-Full Albüm) ve filmin Türkiye gösteriminin hikâyesi… UPAS’ta…


30 Aralık 2008, BirGün Gazetesi

Blind Cat Black adlı albümdeki şarkılar ile
filmle ilgili çeşitli efemeralara
https://upas.evvel.org/?p=2746
adresinden ulaşabilirsiniz.



13 Temmuz 2010, Star Gazetesi

Hamiş: “Ece Ayhan” başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
08
2024
--

“Günaydın Yeryüzü” Çizimleri (Fethi Karakaş, 1952)

İlhan Berk‘in 1952 yılında Yeditepe’den yayımlanan
“Günaydın Yeryüzü” adlı 3. şiir kitabından… Fethi Karakaş çizimleri…

(Resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız.)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan İlhan Berk başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden, “sahafiye” ilgilerine http://evvel.org/ilgi/imzali adresinden, Yeditepe Dergisi ve Yayınevi ilgilerine ise https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
03
2024
--

Hikâye: “BİR ŞİŞE SERUM” (Nâzım Hikmet)

“Hikâyeler”, Nâzım Hikmet
Adam Yayınları, 5.Baskı, Mayıs 1994, ss. 7-9

(Hikâyeyi okumak için sayfaların üzerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Tem
02
2024
--

Söyleşi: “Ece Ayhan’la Birkaç Saat…” (2000)

EVV3L’in yıllardır sıkı dost ve takipçilerinden olan Borges Defteri ekibi, Ece Ayhan’la 2000 yılında Mehmet Çetin tarafından gerçekleştirilen özel bir söyleşiden parçaları ve söyleşiye dair notları geçtiğimiz günlerde tekrardan gün ışığına çıkardı… Ece Ayhan çalışmalarımızı bütünlediğimiz arşivimizde yer alması için gün ışığına çıkan bu söyleşiden parçaları Borges Defteri’nin sunu metniyle birlikte aşağıda aktarıyoruz. Söyleşideki ifadelerin tam metnine https://borgesdefteri.blogspot.com/2024/07/#3268346719410639065 adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

“Ece Ayhan’la birkaç saat…” başlıklı söyleşi 2000 yılında gerçekleşti. “Kunduz Düşleri” dergisinin 6. sayısında yayımlandı (2002). Söyleşinin tam metni defter arşivinde bulunuyordu, her nedense bugüne kadar tekrar yayımlanmadı bu önemli söyleşiyi. Kısmet 2024 yazınaymış. Ece Ayhan, içinden geçeni olduğu gibi aktarmış bu söyleşide. Aslında bir gün uygun bir zaman diliminde Şair Süha Tuğtepe’nin Ece Ayhan’la olan ev arkadaşlığı günlerini anlatmalıyız. İki şairin mizah dolu anıları. Bütün bu anılar bizde saklı durmasın isteriz, edebiyatımızın “şifahi tarih” sayfalarına kaydolmalı. Çünkü artık her ikisi aramızdan ayrılmış. Tüm defterin sadık ve eşi benzeri olmayan okurlarına iyi okumalar diyoruz, sizi Ece Ayhan’la baş başa bırakıyoruz. Unutmadan bu güzelliğin esas yaratıcısı şair Mehmet Çetin’i de anıyoruz, yattığı yer gül bahçesi olsun, o da çok erken ayrıldı aramızdan. (Borges Defteri, Temmuz 2024)

2000 yılının Kurban Bayram’ndan birkaç gün önce bir arkadaşıyla, Özay hanımla haber göndermişti Ece Ayhan: Piya Kitaplığı’nın Vefa Dizisi’nden yayımladığı ‘’Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi’’ adlı kitabından birkaç tane gönderebilir miydik? Özay hanım, bayramın üçüncü günü ziyaret edecekti Ece Ayhan’ı. Bu, nicedir bizim de özlediğimiz bir şey. Kitapları göndermedik, götürdük. Murathan Muradoğlu, Fadıl Öztürk, Nesimi Aday ve Vecdi Erbay. Doluştuk Özay hanımın arabasına… Bir ev ortamını özlediği belliydi Ece Ayhan’ın, ama Acıbadem Huzurevi’nde sahiden ‘huzurlu’ydu. Bu yüzden saatler süren sohbet oldukça keyifliydi; ayrıca. Ece Ayhan’ın şiiri, tarihi, Türkiyesi, giderek dünyası konusunda aydınlatıcıydı da. Bu keyifli sohbetin tamamını kaydetmek, okurla paylaşmak, bir belge olarak saklamak isterdik elbette. Ama Ece Ayhan, ‘’Bırakın teybi, konuşuyoruz yahu’’ diye istemedi önce. Ancak şiir konuşmaya başladığımızda izin verdi anlattıklarını kaydetmemize. (Mehmet Çetin- Kunduz Düşleri, 2002)


MEHMET ÇETİN; Kunduz Düşleri’nin yeni sayısının dosya konusundan söz ettik ona; seksen, doksan, yüz. En güncel olayı bile anlatırken geriye dönüyor ya Ece Ayhan, yine öyle yapıyor, genç şairleri değerlendirirken; İkinci Yeni’nin ilk yıllarına dönüyor:

ECE AYHAN: “Türk şiiri değişiyor. Turgut Uyar’ın şiirlerini Yaşar Nabi yayımlamıyor, kendi yazarları olduğu halde. Ben şiir gönderiyorum, İlhan Berk soruyor ‘bu kim’ diye. ‘Cemal Süreya adı başa beladır’ diyor Nurullah Ataç. Muzaffer’e söylüyor bunu. Şimdi de buna benzer şeyler var: Kuru şairler var, genç kuşakların ‘çaykuru’. Tabii bunun kuru fasülyesi, kuru kavanozu da var; yaşının tam tersi olan da var…Fakat bunların içinden çıkacak şiir: Bir kısmı göründüğü gibi olmuyor, bir zaman sonra silinip gidiyor.”

MEHMET ÇETİN; Sevenleri çoktur ‘karaşın’ şairin, ama ona kızgın olanların sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Bunun nedenini yine kendisi anlatıyor, biz dinliyoruz.

ECE AYHAN: “Bir sürü nedeni var beni sevmemelerinin. Ben de hakkımı sordum her yerde, her ortamda. Şimdi münakaşa etmeyebilirim, ama bu hep böyle sürdü. Şimdi niye bu yaştan sonra değişeyim. Sonra biz sokak çocuğuyuz, şiirin sokak çocuklarıyız. Şimdi bakın, felsefe doktorası olmadan felsefe dersi veren tek adamdır Hilmi Yavuz. Bunlar Levent’te bir ansiklopedi çıkarıyorlar. Pembe Yayınevi var. Hilmi de orda çalışıyor. O sırada Erkekçe diye bir dergi de çıkarıyorlar. Bir gün Aslıhan Pasajı’nda karşılaştık. ‘’Hilmi’’ dedim, duyduğuma göre (…) bir dergi çıkarıyormuşsun.’’ Bozuldu. ‘’Bir o kalmıştı’’ dedi. Buraya kadar güzel. ‘’Ayna Şiirleri’’ adlı kitabı çıkmış Hilmi’nin. Gergedan dergisinden, Enis Batur’dan bir haber geliyor; Ece Ayhan, Ayna Şiirleri’ni yazar mı diye. ‘’Hayır’’ dedim, ‘’Ben edebiyat yazarım.’’ Bunu Hilmi’ye de söyledim. Meğerse Enis’le iyi değilmiş araları. Çok bozuldu. ‘’Bak sen göreceksin’’ dedi. Tehdit ediyor beni. Şiir Atı diye bir dergi var o zaman, Hilmi takma adla orda yazıyor. Bir-iki sayı sonra hakkımda bir yazı yayımlandı orda. Antikrist diyor bana. Şimdi kızgınlık şiiri göstermiyor. Benim Hilmi’yi sevmem şart mı?”

(…)

MEHMET ÇETİN: Konuşmamız boyunca sözü sık sık Cemal Süreya’ya getiriyor Ece Ayhan. “En çok Cemal’i özlüyorum” diye yanıtlıyor, “kendi kuşağından özlediklerin kimler” sorusunu. Onunla ilgili epey anı anlatıyor ve “Böyle bir adamı neden özlemeyeyim” diye bağlıyor. Anlattığı anıların tümünü yazmak isterdik, ancak, bir tanesi bile yetecektir Ece Ayhan’ın Cemal Süreya’yı neden çok özlediğini anlamak için.

ECE AYHAN: ‘’Cihat Burak, Arif Damar, Cemal ve ben, Kadıköy’de ‘Fıçı’ diye bir yer var, oradayız. Dışarda şakır-şukur yağmur yağıyor. Sonra hanım arkadaşım geldi. Seyhan Karaca. Baktım Arif Damar para veriyor bana. ‘Nedir bu’ dedim. Cemal, ‘Üstümde para yok’ demiş Arif’e, ‘Sende varsa Ece’ye ver, ben sonra veririm sana’ demiş. Benim arabayla gideceğimi düşünüyor Cemal. Yanımda hanım arkadaşım var ya… İnceliğe bak yahu. Ben böyle bir adamı niye özlemeyeyim ki şimdi?’’

MEHMET ÇETİN: “Sivil” olmak, hele de Ece Ayhan gibi “sivil şair” olmak zordur Türkiye’de. (…)

ECE AYHAN: “Bedri Baykam Yapı Kredi Yayınevi’ne telgraf çekiyor. Atatürkçü Düşünce Derneği’nden. ‘Atatürk düşmanlığı yapan Ece Ayhan’ın kitaplarını neden basıyorsunuz’ diye. O zaman Burhan Karacan var yayınevinde, şimdi ayrıldı. ‘Nedir bu olanlar’ diyor, ‘Sansür mü koyacağız? Kaldı ki böyle bir şey de yok.’ Kitaplarım Yapı Kredi Yayınevi’nden çıkabilir, ama bu benim onların görüşünü savunduğum anlamına gelmez. Benim ‘Morötesi Requiem’ çıktı Yapı Kredi Yayınevi’nden. Emekli bir ziraat mühendisi ihbar etmiş savcılığa. Savcılık toplatmış. Çanakkale’deyim ben, haberim yok, sonradan duyuyorum. Açık-saçık bulmuşlar kitabı. Yahu ben açık-saçık yazanlardan değilim ki… Yapı Kredi Yayınevi belki görüşleri siyasal bakımdan sivri olanları basmaz, ama benim kitaplarımı basıyor. Piya Kitaplığı’ndan çıkan Çanakkale’li Melahat’e İki El Mektup kitabımda, Melahat’ı Anafartalı yaptım. Ama Melahat Anafartalı değil. Buna benzer başka şeyler de var kitapta. (…)”


Söyleşinin tam metnini https://borgesdefteri.blogspot.com/2024/07/#3268346719410639065 adresinden okuyabilirsiniz.


EVV3L’in Ece Ayhan Arşivi
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/2
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/3
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/4
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/5
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/6
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/7
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/8
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/9
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/10
https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan/page/11


EVV3L’in Ece Ayhan İlgileri İndeksi (2007-2024)
https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf


Ece Ayhan Web Sitesi:
https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Haz
30
2024
--

YAŞAMAYA DAİR (Nâzım Hikmet)

Yaşamaya Dair, Nâzım Hikmet
Gözlem Çocuk Aşama Dizisi No.10, 3. Baskı, Nisan 1979
Çizimler: Yunus Saltuk

(Sayfaları büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Nâzım Hikmet başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden, “sahafiye” ilgilerine ise http://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
21
2024
--

Yel Üfürdü, Su Götürdü (Nâzım Hikmet)

Nâzım Hikmet, “Yel Üfürdü Su Götürdü”
Cem Yayınevi, 1977, 1. Baskı
Hazırlayan: Asım Bezirci, Resimleyen: Ferruh Doğan

(Resimleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Nâzım Hikmet başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden, “sahafiye” ilgilerine ise http://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
15
2024
--

Nâzım Hikmet cevap veriyor!

(…)

Kemal SÜLKER
“Nâzım Hikmet’in Polemikleri”, Ant Yayınları, 1968, s. 82-84


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Nâzım Hikmet başlıklı ilgilere http://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
12
2024
--

YANKI ODASI // 6. Bölüm // 9 Haziran 2024 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 6. Bölümü, 9 Haziran 2024 Pazar

4. Bölüm “Marmara Adası ve Ada Kültürü” odağında gerçekleşmişti. 5. Bölüm ustamız “Oruç Aruoba’ya Saygı” özel yayınıydı. 6. Bölüm’de, 4. ve 5. bölümdeki önemli içerik eksikliklerini tamamlamaya çalışacağız.

7. Bölüm’den itibaren yaz dönemine girmemiz sebebiyle canlı yayınlarımız seyrekleşecek. Ekim 2024’e kadar 10 veya 15 günde 1 canlı yayın gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ekim 2024 itibariyle ise her Pazar, 23.00’da canlı yayında olacağız. Yaz dönemindeki canlı yayın tarihlerimizi ve saatlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmenizi önemle rica ediyoruz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Haz
11
2024
--
Haz
07
2024
--

Fenerbahçeli Santrfor Yaşar Yalçınpınar (Üye No: 582)



Yaşar Yalçınpınar’ın Üye Kimlik Kartı (Üye No: 582)


Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi’nden…

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
04
2024
--

Yeditepe Dergisi’nin ilk sayısında; Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve İlhan Berk (Nisan 1950)


Yeditepe Dergisi’nin 1 Nisan 1950 tarihli ilk sayısında…
Fazıl Hüsnü Dağlarca, (N.) İlhan Berk ve
Bedri Rahmi Eyüboğlu‘ndan… kupürler…

(Görselleri büyüterek okumak/incelemek için üzerlerine tıklayın…)





Hamiş: EVV3L kapsamındaki Yeditepe Dergisi ilgilerine https://evvel.org/ilgi/yeditepe-dergisi adresinden, Fazıl Hüsnü Dağlarca ilgilerine https://evvel.org/ilgi/daglarca adresinden, İlhan Berk ilgilerine https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden, Bedri Rahmi Eyüboğlu ilgilerine ise https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.

May
31
2024
--

Söyleşi: ORUÇ ARUOBA, USTA, USTALIK VE USTA DEFTERİ’NE DAİR… (Zafer Yalçınpınar)


31 Mayıs 2020 tarihinde vefat eden ustamız Oruç Aruoba’yı saygıyla anıyoruz: Upas Yayın’ın dostlarından Emrah Sönmezışık, Alparslan Beyhan, Cem Onur Seçkin ve B. Emir Alisipahi geçtiğimiz ay 6:45 Yayın tarafından kitaplaştırılan Oruç Aruoba, Usta Defteri hakkında Zafer Yalçınpınar’a çeşitli sorular yönelterek, usta ve ustalık olgularını irdeliyor…


ORUÇ ARUOBA, USTA, USTALIK
VE USTA DEFTERİ‘NE DAİR…


Emrah Sönmezışık: Oruç Oruoba ile gerçekleştirdiğiniz görüşmelerin “ustalık ile yaşama onuru” kıymeti taşıdığını belirtiyorsun. Usta ve ustalık kavramları birbirini oluşturan ve birbirinden ayrılması güç kavramlar. Kitabın girişindeki söylemin usta-çırak ilişkisinin ötesinde bir anlam mı taşımakta?

Zafer Yalçınpınar: Oruç Aruoba, 80’ler öncesi akademik yaşantısında da akademiden ayrıldıktan sonraki dönemde de “anlama, anlatma, öğrenme, öğretme” gibi işlevleri usta-çırak ilişkisi şeklinde biçimlendirmiştir. Evet, Aruoba akademiyi terk etmiştir, fakat anlamayı, anlatmayı, öğrenmeyi ve öğretmeyi bırakmamıştır. 90’ların sonunda ve 2000’lerin başında Gümüşlük Akademisi ile Açık Üniversite kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalar da bunu gösteriyor. Bu örneklerle birlikte bizim tüm görüşmelerimizde de bize aynı şekilde yaklaşmıştır. Hatta edebiyat, yayıncılık ve felsefe çevresinden yaşça büyük isimlere “Oruç Aruoba benim ustamdır,” dediğimde karşı taraftan “Oruç Aruoba hepimizin ustasıdır!” cevabını, tepkisini alıyorum. Burada önemli olan şey, Oruç Aruoba’nın hiçbir zaman, hiçbir durum karşısında bir “üstat” gibi davranmamasıdır. Üstat, tek başınadır. Üstatlar uğraştığı işleğin gizlerini ve özünü üçüncü kişilere aktarmazlar. Buna karşın “usta” öyle değildir. Usta, işleğin gizini ve özünü “yaşayarak” en iyi şekilde kavrar ve çeşitli yöntemlerle işleğin gizini-özünü yani zanaatını çırağına (hatta, çırak bu aktarımın idrakine eşzamanlı olarak kavuşmasa bile) aktarmaya çalışır. Usta iyiyse, çırak (çırağın kendisi farkına varmadan) zamanla ustalaşır. Usta öldüğünde yaşamının anlamı ve özü, çırağına, çıraklarına geçer. Aruoba’nın en önemli sözüdür çıraklarına: “Anlam, hep, sonradan gelir.” Bu silsile, ahilikten günümüze uzanan bir şekilde, ustanın hayatının anlamı ve sonucudur da. Fakat, üstat tek başınadır. Üstat öldüğünde yaşamının anlamını da kendisiyle beraber götürür. Bu bağlamda kesin bir şekilde söylüyorum: Oruç Aruoba ustaydı, ustamdı, ustamızdı. Günümüzün üstatları gibi yapmazdı ustamız! Örneğin, yaşarken kendi heykelini diktirtmemiştir, örneğin kendini yaşayan en büyük şair seçtirtmemiştir. Usta, diğer her şeyle birlikte “zamanlama”nın ve “yaşamın anlamı”nın da ustasıdır. Ustalık; ustanın kendi işleğiyle birlikte yaşamının anlamını önce yüklenmesi, sonra da çıraklarına özgün yöntemlerle aktarmasıdır.      

Alparslan Beyhan:Bir mühendis, ne kadar ahmaksa o kadar mühendistir. İyi bir mühendisse, yani, ahmaktır zaten. Üzülme!” Bu sözü biraz açar mısın?

Zafer Yalçınpınar: Açıklayayım. Mühendis tipolojisi, matematiksel modelleme (algoritma), mantık ve bilgi teorisi açısından deterministik sınama, ölçme ya da deneyleme yöntemleriyle çalışır. Fakat özellikle de kapitalist endüstri devrimi sonrasında matematiksel modellemenin değiştiği, deterministik bileşenlerin yanına her zaman %3, %5, %10 oranında bir stokastik bileşen, “hata payı” eklendiği görülür. Yani, matematiksel modeldeki deterministik bileşenlerinin açıklayamadığı her şey kendini stokastik bileşende ifade eder. Bunun felsefedeki karşılığı “bulanık mantık” veya “dilsel görelilik” olarak tanımlanabilir. Buna bilim dünyasında “entropi”,“insan faktörü”, “metal yorgunluğu” veya başka isimler de koyuldu. Mühendis tipolojisi ister ki modelinde “stokastik” bileşen olmasın. Her şey keskin, pürüzsüz, hatasız, sıfır hatayla işlesin ve kurduğu model 6 Sigma teorisindeki gibi mükemmelleşme yolunda çalışsın falan… Tamam, belki üretim, makineler, robotlar ve yazılım dünyasında durum böyledir veya özellikle endüstri 4.0 tipi büyük veri algoritmalarıyla teorik bir mükemmeliyete yaklaşılıyor. Ama hiçbir zaman bu mükemmeliyet hayali pratikte gerçekleşmeyecek. Çünkü hesaplama dili olan matematikte “sayılamaz sonsuz” diye bir kavram var. Ya da örneğin “pi sayısı” diye deterministik açıdan tam olarak ne/kaç olduğu kesinleşmemiş bir sayı var hâlâ… Şimdi bu tip bilinmezler varken tutup, “Ben pi sayısını tam olarak biliyorum, ben her şeyi mükemmelleştirdim, mükemmel bir model yarattım.” diyen bir mühendis -en hafif tabiriyle- ahmaktır. Fakat aynı mühendis söz konusu “hatasız modelleme gayreti” yolunda ilerlediği, çabaladığı için de deterministik gelişim açısından -yani hata payını azaltmak yolunda- iyi ve başarılı bir mühendistir. Aruoba, “ahmak” ifadesiyle bu çelişkiyi ve imkânsızlığı anlatmaya çalışıyor. Endüstri 4.0’ın ve dijitalleşmenin konuşulduğu çeşitli mecralarda şu şiirsel soruyu dile getiriyorum hep: “Robotlar düşünebiliyorlar, tutarlı hesaplarla öngörüler yapabiliyorlar ve hatta şiir yazabiliyorlar. Fakat rüya görebilecekler mi?” Ya da Ece Ayhan’ın efsanevi bir dizesiyle sorarsak; “düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?” Bilmem, anlatabildim mi…

Alparslan Beyhan: Aruoba’nın yazılarının toplanacağı iki ayrı çalışmanın bahsi geçiyor kitapta. “Yerli Yersiz Felsefe” ve “Benzemezler“. “Yerli Yersiz Felsefe” yazısını ve başka birtakım yazıları da ayrı ayrı yayımladın. Fakat sanırım “Benzemezler“i henüz bir araya getirmedin? Böyle bir niyetin veya çalışman var mı?

Zafer Yalçınpınar: Var… Yıllardır bu çalışmaları evvel.org kapsamında gerçekleştiriyor ve Aruoba’nın kitaplaşmamış metinlerini araştırıyoruz. Önümüzdeki yıllarda, acele etmeden, ustamızın istediği gibi “doğru bir işlekle” bu araştırmaları toparlayacağız, değerlendireceğiz ve başka birçok önemli yaklaşımla birlikte önce Türkçe’nin zihnine -sonrasında da insanlığın zihnine- sunacağız.

Alparslan Beyhan: Aruoba’nın yazmaya niyetlenip de yazamadığı, başlayıp da bitiremediği bir metin var mıydı son döneminde?

Zafer Yalçınpınar: Aruoba’nın yayımlanan son yazısının gezi parkı direnişi zamanında Tayyip Erdoğan’a ithafen kaleme aldığı açık mektup (Cumhuriyet Gazetesi, 17 Ağustos 2013) olduğunu tahmin ediyorum. Fakat, Usta Defteri’nde aktardığım görüşme sırasında (Mayıs 2011’de) “Bülent Arınç, Şevket Kazan ve Kasaba Avukatlığı” başlıklı bir yazıyı sürdürdüğünü ancak tamamlayamadığını ifade etmişti.

Alparslan Beyhan: Üst dudağını dik tutmanın mânâsı… Alternatif bir okuma olarak, bunu, dişlerimizi sıkarak mücadele ederken üst dudağımızın aldığı şekle yorabilir miyiz? Yani Usta, burada “terzi“liği bırakmamanı salık veriyor olabilir mi acaba? Eğer öyleyse, bu vasiyeti tutuyor musun?

Zafer Yalçınpınar: “Bilemiyorum Altan.” Bu tip şeylere zaman karar verir. Dahası, sizler, gelecek kuşaklar karar verecek. Ve şu kesin: “Anlam, hep, sonradan gelir.” Çeşitli iniş-çıkış ve türbülanslarla birlikte, Aruoba’nın öğüdünü uygulamaya ve işaret ettiği yolda ilerlemeye çalışıyorum…

B. Emir Alisipahi: “Yer görelidir; mutlak olan, yoldur —ya da, yürümek…” (Yürüme, s.123) “Hiç umut etme kazanacağın yolunda!” diyor sana Oruç Aruoba. Usta için yolu kazanmak -atımızdan inmeden- salt yolda olmak anlamı mı taşıyordu? Bu tümce, senin yaşamında neleri uyandırmıştır?

Zafer Yalçınpınar: Oruç Aruoba’nın “Yürüme” adlı kitabı -gerçekten de- en kuvvetli ve yol gösterici eseridir. Bir telefon görüşmemizde Aruoba’ya kendi hayatımla ilgili özel bir durumdan bahsetmiş ve anlatının sonuna da Yürüme’den şu tümceyi eklemiştim: “Yeni yer yoktur.” Aruoba anlattığım olaya gülmüş ve şöyle demişti: “Evet, yeni yer yoktur. Çünkü, yeni yol vardır.” Şimdi, sorduğun soruya Aruoba’nın tümceleriyle cevap vermek çok daha iyi olacak, sanıyorum: “Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de)savaşmakla geçecek. –Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur: Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman… Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten – sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? –Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın –bu da boşuna olmayacak.” (De Ki İşte, s.44)

B. Emir Alisipahi: “Kurtuluş yoktur masalardan.” (İlhan Berk, Şeyler Kitabı, s.64) İlhan Berk, şeylerin tabiatını kurcalarken masa hakkında “Etik, masanın doğası gereğidir.” diyordu. Bu söylemin bir yansıması olarak usta, sandalyenin, sandalyelerin, masaya, masalara göre biçimlenmesi gerektiğini mi tembihliyordu bize?

Zafer Yalçınpınar: Güzel bir analoji kurdun kafanda… Fakat, hayır, Aruoba Gümüşlük Akademisi’ndeki masa-sandalye hikâyesini anlatırken benim “Ustamın tahtı…” söylemimle dalga geçiyordu sanki… “Gözünde büyütüyorsun her şeyi…” der gibiydi. Gülüyordu bana, masa-sandalye hikâyesini anlatırken…

Cem Onur Seçkin: “Şimdi, siz evlisiniz. Mutlu olmak için -kimsenin haberi olmadan- gidin, boşanın. Kimseye haber vermeyin. Sadece siz ikiniz bilin bunu. Daha mutlu olacağınızdan eminim. Ben bunu kendi eşime önermiştim. Ama o kabul etmedi. Sonra, gerçekten boşandık.” deyişiyle  ilginç bir diyaloga giriyor Usta. Aruoba’nın burada bahsetmek istediği şeyi biraz daha açabilir misin? Sence bir duygu-düşünce diyalektiği savunucusu günümüzde bu “evlilik” denilen kamu sponsor şirketlerini tamamen mi reddetmelidir?

Zafer Yalçınpınar: Bir kere, senin de vurgulamaya çalıştığın gibi evlilik dediğimiz resmî birliktelik türü (eğer boşanma ile sonuçlanırsa işbu boşanma süreçleri de dâhil olmak üzere) düğün, kiralama, lojistik, ev sahibi olma, eşya satın alma, doğum, çocuğun eğitimi falan gibi çekirdek aile konularını (özellikle de son 20 yılda) endüstrileştirdi. Eskiden -yarı şakayla- “evlilik müessesesi” denirdi. Şimdilerde ekonomik işlem hacmi olarak koskocaman bir “evlilik sektörü ve endüstrisi”nden bahsedebiliriz. Fakat Oruç Aruoba, senin de aktardığın söylemle, mevcut düzeneğin kapitalist bileşenlerine işaret etmiyordu. Aile ve evlilik kavramının toplumsal katman ve halkalardaki sosyolojik etkileşimini, bu etkileşimin bireyler ve ilişki üzerindeki olumsuzluğunu anlatmaya çalışıyordu. Evlilik, şu veya bu biçimde farklı bir sosyal statü oluşturuyor ve bazı teamüllerle birlikte sosyolojik katmanları ilişkiye dâhil ediyor. Bu da birbirini seven iki insan arasındaki ilişkinin saflığını, özünü ve niteliğini -üstelik de resmî bir şekilde- değiştiriyor. Diğer sosyolojik katmanların müdahalesiyle ilişkinin özü değişiyor; sosyolojik açıdan saflığını ve sivilliğini kaybediyor. Basitçe söylersek; evlilik sonrasında -zamanla- evlenen insanların “bağlılık biçimi” değişiyor, sosyal statü nedeniyle duygusal aşınmalar, farklı öz-değerlendirmeler ve sosyal baskılar oluşuyor. Oruç Aruoba, “İle” adlı eserinin bazı epizotlarında böylesi duygusal erozyonlardan bahseder ve bu tip konuları detaylıca irdeler.   

Alparslan Beyhan: Kitabın takdiminde “Aruoba’nın yayıncılık, yayınevleri ve editörlük ortamına dair anlattığı bazı olaylar ile dile getirdiği bazı isimler -ustanın kendisinin de işbu olaylarla ve isimlerle anılmak -istemediği” için kitaba alınmadı, diyorsun. İsim vermeden de olsa, Aruoba, nelerden/kimlerden dertliydi o sıralar?

Zafer Yalçınpınar: Bu sorunun cevabını geleceğe bırakıyorum. Fakat bu soruna -zamanı gelince- en yüksek perdahtan cevap vereceğimden emin olabilirsin. Tüm taifeye, hepinize, bu güzel sorular ve yaklaşımlar için çok teşekkür ediyorum…

31 Mayıs 2021
upas.evvel.org



Oruç Aruoba, Usta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
Satın almak için tıklayın…


Hamiş: Yaklaşık 15 yıldır, EVV3L kapsamında gerçekleştirilen “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarının tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz

May
28
2024
--

YANKI ODASI // 4. Bölüm // MARMARA ADASI ÖZEL YAYINI // 1. Kısım // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Marmara Adası’ndan özel yayın! (1. Kısım)

Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’nı takip ediniz ve abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

May
26
2024
--
May
20
2024
--

YANKI ODASI // 2. Bölüm // 19 Mayıs 2024 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’nı takip ediniz ve abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

May
20
2024
--

OYUNLARIM ÜSTÜNE (Nâzım Hikmet, 1962)

(Görselleri büyüterek okumak için üzerlerine tıklayınız…)
Türk Tiyatrosu Dergisi, Ekim-Aralık 1976, Sayı: 422, ss. 6-14


Hamiş: EVV3L kapsamındaki Nâzım Hikmet ilgilerinin tamamına http://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com