Nis
18
2025
--

Oktay Rifat’ın Önemi… UPAS’ta…

Oktay Rifat’ın poetikasındaki alan derinliğinin, Garip ve İkinci Yeni şiir akımları arasında hareketlenen bir bağlaç bölgesi oluşturduğunu -ki Cemal Süreya bunu bir tür ters ama yadsınamaz eklemler bütünü olarak görür- sezmemden sonra, Oktay Rifat’in önemi daha da belirginleşti. Zaten bugün, sıkışmış, hem kültürel, hem de imgesel açıdan “hareket alanı daralmış” beylik bir edebiyat ortalığının vasatî havasını -şiir ödülleri, antolojiler, kitap tanıtım dergileri, edebiyat etkinlikleri ve mağaza vitrinleri gibi hileli enstrümanlar aracılığıyla kandırılan- heveskâr bir kitle içine çektikçe, yani edebiyat ortalığı dediğimiz ortalama, işbu “verili vasat” havayı kabul edip hileli bir suhuletin pürüzsüz ezber alanına yerleştikçe, Oktay Rifat gibi poetik açıdan üssel başarılar elde etmiş, yani imgelemin doruklarına temas etmiş şairlerin önemi daha da artıyor. İkinci Yeni’nin de öyle…

Tıpkı İkinci Yeni akımının sürekli genişleyen ve geleceği belirleyen şiirsel bir devinimi daha yukarılara taşıması gibi Oktay Rifat’in şiirleri de “imgesel parlaklık(kontrast)” diyebileceğim üssel bir dil kurarak geleceğe uzanmaktadır.

Oktay Rifat poetikasının bu etkili yürürlüğünün zirve(peak) noktasını “Perçemli Sokak” (Yeditepe Yayınları, 1956) adlı şiir kitabında görüyoruz. İkinci Yeni şairlerinin “ivedilikle, bir gecede” yazıldığını varsaydığı Perçemli Sokak’ta kendisini gösteren “imgesel parlaklık” son derece etkilidir, etkisini hâlen sürdürmektedir. İkinci Yeni taifesi bu aşkın etkiyi bir tür “apansız oluşum, otomatik yazım” sanmışlar ya da öyle olmasını umut etmişlerdir.

Oktay Rifat poetikasının etkili yürürlüğünün başlangıcını ise “Aşaği Yukari” (Yeditepe, 1952) olarak kabul edebiliriz. (Bir not; İkinci Yeni’nin bitmeyecek serüveninin, yani “Sirkeci’de inmedikleri” serüvenin başlangıcı da 50’li yılların tam ortasına tekabül etmektedir.) 1970’li yıllara gelindiğinde bazı konuşma ve söyleşilerinde -kısık sesle ve satır aralarına sıkışsa da- İlhan Berk ve Ece Ayhan, Oktay Rifat’in İkinci Yeni’den olmadığını, daha doğrusu Oktay Rifat’ın İkinci Yeni’den uzak bir gerçeküstü dili benimsediğini kesinlik içeren bir tavırla söylüyorlar. Ama “görünüm” hiç de öyle değildir. Evet, İkinci Yeni, -tüm zamanlarını, hatta bugününü de düşünerek söylüyorum- özellikle de Edip Cansever ve Cemal Süreya şiirlerinde olduğu gibi tanınırlığı yüksek cihetinde, Oktay Rifat’ın Perçemli Sokak’la zirveleşen poetikasından daha konvansiyonel (uzlaşımcı) bir dille yürümüştür. Ancak, Turgut Uyar, İlhan Berk ve Ece Ayhan’ın oluşturduğu diğer cihette -ve bu cihetin özellikle 50’lerdeki eserlerinde- ise uzlaşımcı diyebileceğimiz alanın çok daha dar, yani Oktay Rifat’ın imgelemine -“icat ettiği gerçeğe”-, Perçemli Sokak’a çok yakın olduğunu fark ediyoruz. Bu yakınlık özellikle de İlhan Berk’in yaşamı ve eserleri için geçerlidir. (…) Zafer Yalçınpınar, 2014


Yazının tam metnini https://upas.evvel.org/?p=728 adresinden okuyabilirsiniz.


EVV3L kapsamındaki Oktay Rifat arşivine
aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:
https://evvel.org/ilgi/oktay-rifat
https://evvel.org/ilgi/oktay-rifat/page/2

Nis
12
2025
--

YANKI ODASI // 25. Bölüm // 8 Nisan 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 25. Bölümü’nde bahar şiirleri okuduk, paylaştık, baharın gelişini irdeledik…


26. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Nis
02
2025
--

Çürük Kayaların Güncesi: Mourinho’nun Koç Spor’u bir kupa daha kaybetti!

Gerçek Fenerbahçeli’lerin üzülmesine hiç gerek yok… Ama tabiî, bugün (2 Nisan 2025) çoğunluğu statta bulunan, 1-2’lik yenilgiye tanık olan ve Haziran 2024 kongresinde Ali Koç’a oy veren 16.900 küsur stajyer Koç Spor’lu derinden üzülerek hakikati görmeli artık… Olan biten şey şu: Ali Koç’un ve taifesinin hayalindeki ‘endüstriyel futbol hamlesi’ bugün bir kupa daha kaybetti. Defalarca dile getirdiğimiz “çürük kaya” teorisine bir çentik daha atıldı… Bütün hikâye budur!

Üzülmeyin, yakında Fenerbahçe efsanesinin ruhu Koç Spor’dan kurtulacak ve yeniden -küllerinden- doğacak! Kimse kusura bakmasın: Ali Koç ve taifesinin başarısızlığı zirveden zirveye koşuyor: Mevcut rezalet “Ağrı Dağı” gibi apaçık ortada… Delfi kâhini olmaya gerek yok.

Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar


Hamiş: EVV3L kapsamında yer alan Fenerbahçe başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
26
2025
--

Şiirimiz güncel değildir abiler, dom! (Zafer Yalçınpınar)

Açıkça ifade etmekte fayda var: 1950’ler ve ikinci yeni sonrasındaki girişimlerin yaşamdaki şiirselliği yüceltme veya imgesel alan derinliğini kullanarak dilin sınırlarını genişletme kapsamında başarılı olduğunu düşünmüyorum. Bir ara (90’ların ortasında) postmodern şiir anlayışı belirgin bir çıkış yapar gibi göründü, sonrasında etkili teorilere dayanan avangart çalışmalar da (2000-2010 arasında) icra edildi ve fakat tüm o çıkışlar ve gayretler neoliberal popülizmin içerisinde sönümlendi, yitti gitti, dibe vurdu.

Tüm dünyada sosyoloji ve psikolojinin kilit açıcı rolü 2000’ler öncesindeki gibi etkin değil. Öncelikle bunu kabullenmeliyiz. Günümüz şairleri neoliberal popülizm denen şeyin son derece sinsi işleyen bir fikirsizlik/hayalsizlik alanı olduğunu, onun kapitalizm 2.0 olduğunu anlaması gerek artık… Bireyin kendini performans öznesi olarak sahnelenebilir, sergilenebilir (veya instagramlanabilir) bir konumda görmesi, bireyin kendini -doğuştan- kendi performansıyla sınaması… Müthiş bir karakter deformasyonu, müthiş bir zihin amorflaşması… Popüler aşırılıkların yücelmesi; sınırsız bir erdemsizlik, her alanda ahlaki çöküş… Bunların daha çok işlenmesi gerek bence; çünkü yeni nesil hapishaneler bireylerin zihninde ve gündelik yaşayışında kuruluyor artık; yani duvarlara, tel örgülere gerek yok! Mesela, beyaz yakalı olmanız, maaşa, komisyona veya bordroya bağlanmanız yeterli insanlığınızı kaybetmeniz için… Her şey daha da canavarlaşmak için tıkır tıkır işliyor coğrafyamızda!

Şairlerin varoluş biçimini düşünmeye çalışıyorum kaç zamandır… Bu problematiği tutarlı bir yöntemle -örneğin soyağacı yaklaşımıyla- irdeleyemiyorum, bir akrabalık sınıflaması da yapamıyorum. Fakat, imgelemin özgürleşmesi açısından bir yakınsama-ıraksama durumundan veya konumlanma yaklaşımından söz edebilirim. En azından, benim için, Türkçe’de; Ece Ayhan ve İlhan Berk’in poetikası yakınsadığımı düşündüğüm bir imgesel alan derinliğini ihtiva ediyor. Eh, bu alan derinliğinin sezgisel gücünü bilenler, ıraksadığım şeylerin de neler olduğunu tahmin edebilirler. Birkaç örnek vereyim: Yığışımlardan, popülizmden, mevcut (cukkacı) belediyecilik zihniyetinden ve diğer (arpacı ve uzun) halay takımlarından uzak duruyorum. Rantçılardan, hızlı tüketimsel endüstri kültüründen ve bu kültürün yarattığı satışçı, pazarlamacı, vitrinci ve mağazacı yaklaşımların tamamından nefret ediyorum desem, yeridir. Bana göre kapitalizmin yarattığı en büyük ve iğrenç kötülükler bunlardır. 

İyi şair kim? Bu soruya verilecek cevapların çoğu sığ olacaktır. Ama gene de kendi formülümle cevaplamaya çalışayım: İmgelemin özgürleşmesini sağlayarak dilin sınırlarını genişletebilen, yaşamı şiirleyen (Almancası: Dichten) veya yaşamdaki şiirselliği bulup insanlığa sunan… Bir de sanırım, ‘iyi şair’ gibi doksozofi içeren bir tanımın yerine ‘sıkı şair’ ifadesi daha doğru, benim zihin haritamda…  Sıkı bir şiirle veya dizeyle karşılaştığımda çok heyecanlanıyorum. Ona ‘yaşamsal (İngilizcesi: Vital) bir buluntu’ gözüyle bakıyorum. Onda fark ettiğim şeyi dağlara taşlara yazmak, bulutlara denize yazmak istiyorum. Yüce, kutsal (İngilizcesi: Sacred) bir duygu hissediyorum açıkçası… Çok tuhaf… 

Dünya edebiyatından, dünya dillerinden çeviri eserlerin zihnimdeki yansıması nasıldır, diye düşünüyorum: Enikonu İngilizce biliyorum, İngilizler’de en sevdiğim şey ironi… İroninin tüm türlerini İngiliz Edebiyatı’nda bulabilirsiniz. Felsefede ve dilbilimde Almanca çeviriler çok işime yarıyor. Rusça bence tam ve eksiksiz psikolojik bir kurgu dili… Düzyazı anlatılarda, özellikle -büyülü gerçekçilik akımı nedeniyle- Güney Amerikalı yazarlardan çevirileri çok önemsiyorum. İspanyolca’ya hayranlığım daha az… Fransızlar’ın imgesel gücü yadsınamaz. Yunanca’nın mitolojisi çok etkileyici ve fakat İskandinav mitolojisini daha çok seviyorum. Şiirde Farsça çok kuvvetli… Uzak doğu dillerinde de Japonca. John Steinbeck dışında Kuzey Amerikalılar benim için bir şey ifade etmiyor.   

Ben kendimi bir zümrede konumlandıramıyorum. Bir yerde, birileriyle birlikte yerleşmiş değilim. Belki de yoldayım, yolculuktayım hâlâ… Ya da dışarıdayım, dışlanmış durumdayım… Bilemiyorum. Zaten herhangi bir zümre tarafından ‘içerilmeye’ gerek de yok. Özellikle güncel neoliberal eksenlere göre şiirin zümreleşmesi, statikleşmesi, yerleşim birimlerine veya kamplara, şapellere ayrılması falan iğrenç şeyler…Misal; edebiyat dergileri… zombileştiler! Maalesef edebiyat dergileri tedavülden kalktı ve bir anlamları da kalmadı. Hepsi ‘marka değeri’ kafasıyla çalışıyor ve ‘statüko cukkalama mecrası’ olarak kullanılıyor. Aynı tas aynı hamam, çalan aynı oynayan aynı… Bu tip bir zavallı devamlılığın sahici bir varlığı da yok aslında: Göz alıcı, parlak bir mezarlık düşünün! Çok yazık, çok üzülüyorum…

Peki, şiirin geleceği var mı, gelecekte neler olacak? Bunu kapitalizm sonrası ‘yeni insanlık’ tanımının çerçevesi belirleyecek… O güne kadar neoliberal popülizm -zaman zaman değişik krizlerle beslenerek, otoriterleşme dozu zaman zaman azalarak veya artarak- devam eder. Çünkü, kapitalizmin işe yarar (geçer akçe, çarkı/sistemi döndürür) başka bir formülü yok şu ân gelecek için… Fakat, sosyalizmvari yeni bir zihniyet gelirse, belki her şey topyekûn değişir.

Sonuçlayarak, tarihe bakıp olanı biteni anlayarak -gerçi anlamasak da pek bir şey değişmeyecek- 2025’in Mart ayında hep bir ağızdan şunu söyleyebiliriz: Şiirimiz güncel değildir abiler, dom!

Zafer YALÇINPINAR
2 Mart 2025


Hamiş: Bayram Zıvalı’ya ve gerçekleştirdiği Güncel Türk Şiiri başlıklı araştırmaya/soruşturmaya minnettarım: Bu söylemleri düşünmemde ve bütünlememde bir tür tetikleyici olduğu için…

Mar
24
2025
--

Nerden baksak kendini anlatıyor her şey… (Safranbolu, Tarihi Saat Kulesi ve DURGUN Hakkında…)


Durgun, 2009, tam metin pdf:
https://zaferyalcinpinar.com/durgun.pdf


(Aşağıdaki fotoğrafları büyütmek için üzerlerine tıklayın…)



Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm eserlerine -ücretsiz pdf- olarak https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
23
2025
--

Ece Ayhan, Hilmi Yavuz’u anlatıyor: “Zararsız Belediye Şairi!”

Yankı Odası‘nın 24. Bölümü’nden…
Ece Ayhan, Hilmi Yavuz’u anlatıyor!
21 Mart Dünya Şiir Günü 2025 Özel Yayını!
Bir temellük eylemi! Tamamını izlemek için:
https://www.youtube.com/live/5rzTIAJC3po


Hamiş: “Ece Ayhan” başlıklı araştırmalara https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, Ece Ayhan araştırmalarının indeksine https://evvel.org/eceayhanindeksi.pdf adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
22
2025
--

Oruç Aruoba, Usta Defteri’nin Bahar Nüshası 4 Yaşında…


Oruç Aruoba, Usta Defteri
(Aktaran: Zafer Yalçınpınar)
6:45 Yayın, Nisan 2021
Satın almak için tıklayın…



Usta Defteri‘nin Upas Yayın kapsamında yayımlanan
pdf biçimli tam metnine bit.ly/ustadefteri
adresinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.


Usta Defteri‘ne dair gerçekleştirilen
özel bir söyleşiye https://upas.evvel.org/?p=1628
adresinden ulaşabilirsiniz.



EVV3L kapsamında yayımlanan 
Oruç Aruoba Çalışmaları‘na
aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz:

1/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba
2/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/2
3/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/3
4/ https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba/page/4

Mar
21
2025
--

YANKI ODASI // 24. Bölüm // Dünya Şiir Günü 2025 Özel Yayını (Hilmi Yavuz için Temellük Eylemi) // 21 Mart 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 24. Bölümü’nde…
2025 Dünya Şiir Günü için özel yayın!
Kötü edebiyat, kötü şiir nedir? Kötü şair kimdir?
Hilmi Yavuz‘a dair bir temellük eylemi!
Ve gerçek bir dünya şiir günü bildirisi!


25. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Mar
13
2025
--

YANKI ODASI // 23. Bölüm // Konuk: Toprak -Şems- Tezcan // 9 Mart 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 23. Bölümü’nde Plüton Yayın Kolektifi‘nin kurucusu Toprak -Şems- Tezcan‘la yeni nesil yayıncılık ve şiir dünyası üzerine sohbet ettik, dertleştik…


24. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Mar
07
2025
--

YANKI ODASI // 22. Bölüm // 7 Mart 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 22. Bölümü’nde Dipsiz Göl adlı şiir kitabımı anlatmaya devam ettim…


23. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Mar
02
2025
--

YANKI ODASI // 21. Bölüm // 2 Mart 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 21. Bölümü’nde Dipsiz Göl adlı şiir kitabımı anlattım.
(22. Bölüm’de Dipsiz Göl’deki şiirleri, imgeleri irdelemeye devam edeceğiz…)


22. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Şub
20
2025
--

“SARNIÇ” (Sait Faik Abasıyanık)

“Sarnıç”
Sait Faik Abasıyanık
Hikâyeler, Şubat 2025, 120 Sayfa

okumak ve arşivlemek için: 
https://upas.evvel.org/sarnic.pdf


Türk Edebiyatı’nın en etkileyici hikâyecisi Sait Faik‘in 1939 yılında kendi imkânlarıyla yayımladığı ikinci hikâye kitabı olan Sarnıç‘ı okurlarımıza sunmaktan gurur duyuyoruz. 


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Şub
18
2025
--

Kuzgun Acar Özel Sayısı (Milliyet Sanat, 13 Şubat 1976)

13 Şubat 1976 tarihinde yayımlanan Milliyet Sanat Dergisi-Kuzgun Acar Özel Sayısı’nın tam metnini (pdf dosyası biçeminde) https://evvel.org/milliyetsanat76kuzgunacar.pdf adresinden okuyabilir ve arşivleyebilirsiniz. Özel sayıda Zühtü Müritoğlu, Haldun Taner, Onat Kutlar, Namık Denizhan, Mengü Ertel, Özdemir Nutku ve Ziya Metin’in yazıları bulunuyor…


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Kuzgun Acar başlıklı ilgilerin tümünü https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar adresinden inceleyebilirsiniz.

Şub
17
2025
--

YANKI ODASI // 20. Bölüm // KUZGUN ACAR’A SAYGI // ÖZEL YAYIN // 13 Şubat 2025 // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı // Zafer Yalçınpınar

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası‘nın 20. Bölümü’nde ‘sıkı yontucu (heykeltraş) Kuzgun Acar’ı saygıyla andık ve evvel.org arşivinin içinde gezindik…


21. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.info

Şub
16
2025
--

Tiyatro Dergisi: Kuzgun Acar Özel Sayısı (Mayıs, 1976)

Kuzgun Acar‘ın da yayın kurulunda yer aldığı Tiyatro Dergisi’nin (vefatından 2 ay sonra yayımlanan ilk sayısı, 3 Mayıs 1976, No: 32) Kuzgun Acar için özel bir anma bölümü içeriyor. Dergide bulunan anma metinlerinin tamamını (pdf dosyası biçeminde) https://evvel.org/tiyatro76kuzgunacar.pdf adresinden okuyabilir ve arşivleyebilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Kuzgun Acar başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
14
2025
--

Dipsiz Göl’ün ismi nerden geliyor… O çizgi nerden geliyor? (Zafer Yalçınpınar)



Bolu / Düzce / Kaynaşlı / TOPUK YAYLASI
Dipsiz Göl Köyü / Bıçkı Yanı Köyü



(Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)


tam metin pdf: https://upas.evvel.org/dipsiz.pdf
basılı nüsha: https://www.kitapyurdu.com/kitap/dipsiz-gol/669036.html


(…)  Dipsiz Göl’de yer alan şiirler 2017’den günümüze kaleme aldığım 21 pâreden oluşuyor. Bu şiirleri fragmante varoluşlarından çıkararak, şiirlerin taşıdığı kırık ve acılı yükleri bütünsel bir düzlemde nasıl konumlandırırım diye uzun zamandır düşünüyordum:- maalesef şairler bazı tarihsel döngü noktalarında birer düşünür gibi davranmak zorunda kalır. Neyse…  Bahsettiğim ve ihtiyaç duyduğum konumlandırma noktasında yeni bir imgesel alan derinliği tasarımı oluşturmam gerekiyordu ki bu tasarımı oluşturabilmem için de 21 pâredeki benzerlikleri ve farklılıkları belirlemek çok önemliydi. Şiirlerin sınırlarını yoklamam, şiirsel dil açısından yakınsama ve ıraksama noktaları nasıl akışkanlaşıyor gibi sorulara cevap bulmam ve şiirlerin biçimsel öğelerini dönüştürmem gerekiyordu. İşte, senin ifade ettiğin ‘nefessiz imgesel düzlem’ veya ‘karanlık ormanlardan geçmek’ gibi benzetmeler böylesi bir ortak alanda anlam kazanıyor; Almancası ‘weltschmerz’… Bu ifadeyi ‘dünya ağrısı’ veya ‘varoluş sancısı’ olarak çevirebiliriz. Bugün içerisinde hayatta kalmaya çalıştığımız neoliberal düzenin kentsel gündemini ve tüm bileşenleriyle birlikte kurulu rant ekosistemini -gerçekten de- kötücül bir ‘karanlık orman’ olarak görebiliriz. Ve evet, bu palyatif ve tıknefes süreç bir yaşayıştan çok ‘hayatta kalma’ uğraşısı olabilir ancak… Ölümle kalım arasında… Uğur’un Taksim’deki düşüş ânı zihnimdeki imgesel haritada böylesi bir orijin oluşturdu. ‘Dipsiz Göl nerde, neresidir?’ diye sorsan bana, ‘Taksim’de, Uğur’un atladığı ânda ya da düştüğü yerde açılan bir paralel evrende!’ diye cevaplarım. Uğur’un ‘kazayla intihar’ olarak tanımladığım düşüşü ve vefatı zihnime bir şimşeğin görüntüsü gibi mıhlandı… (…)

Zafer Yalçınpınar
‘Bir Ölüm Kalım Meselesi Olarak Şiir ve Dipsiz Göl’ başlıklı söyleşiden…
Azimet Avcu- Zafer Yalçınpınar, Aralık 2023


Söyleşinin tam metni şurada: https://evvel.org/bir-olum-kalim-meselesi-olarak-siir-ve-dipsiz-gol-zafer-yalcinpinar-azimet-avcusoylesi


Zafer Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve kitaplarına https://zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz pdf biçiminde ulaşabilirsiniz.

Şub
06
2025
--

Çılgın Dünyadan Uzak: John Steinbeck ile Ed Ricketts’ın Dostluğu

Ed Ricketts, John Steinbeck’in “Sardalye Sokağı” ve “Tatlı Perşembe” adlı eserlerinde yer alan laborant (Doc) karakterinin gerçek hayattaki karşılığıdır. Ricketts, Kaliforniya’nın Monterey Körfezi’nde yaşayan bir deniz biyoloğudur ve ilham verici davranış, buluş ve düşünceleriyle Steinbeck’in yaşamını etkileyerek kitaplarına önemli bir karakter olarak yansımıştır. Tuhaf bir olay sonucunda 1948’de vefat eden Ricketts’a ithafen John Steinbeck, “The Log From The Sea of Cortez” adlı eseri kaleme almıştır ve kitabın girişine de Ed Ricketts’ın yaşamı ile ilginç görüşlerini içeren uzun bir makale eklemiştir. Kitap, 1967 yılında Halk Kitabevi tarafından ‘Çılgın Dünyadan Uzak’ ismiyle Türkçe’de yayımlanmıştır. (Çeviren: Öznur Özer) Ed Ricketts ile John Steinbeck’in dostluğuna dair daha detaylı bilgilere İngilizce olarak aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz. (Zy)

1/ https://www.naturespeace.org/edricketts51steinbeck.htm
2/ https://www.westernflyer.org

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan John Steinbeck başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/john-steinbeck adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
06
2025
--

Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı’ndan… (John Steinbeck)

(…)
“… Şimdi taşı kaldırmak ve altındaki böcekleri görmek istiyorsun. İnsan fazilet arar…
Ta ki bu faziletin tatbik edildiği noktaya varıncaya kadar. (…)”
(…)
“Bana tacı zorla kabul ettirenler bana hiçbir şey vermek niyetinde değiller.”
“Oh, nihayet anlıyorsun. Gerçekten korkanların sinik dedikleri insan tipi olmaya başlıyorsun. Yani dönmeyen bir tekerlek, çiçeksiz bir bitki olduğunu anlıyorsun.”
(…)
“Ticaretin birinci ödevi talep yaramak, ikincisi ise bu talebi karşılamaktır. İnsanlara ihtiyaçları olduğu söylenmeseydi birçok şeyler yapılamazdı. İlaçlar, kozmetikler ve deodorantlar vesaire. Otomobilin lüzumsuz bir israf olduğunu, insanları ihtiyaçları olmayan ulaştırma araçları için boşu boşuna borca sktuğunu söyleyebilir misiniz? Bunun doğru olduğunu onlar da, siz de bilseniz bunu otomobil isteklilerine söyleyemezsiniz.” (İletişim Yay., 1. Baskı, 2022, ss. 82-84)
(…)


John Steinbeck / Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı
Kapak (ve Şömiz) Görüntüleri
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
(Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayın…)


İletişim Yay., 1. Baskı, 2022, s.98


Çevirmen Rasih Güran‘ın İthaflı İmzası
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
(Görseli büyütmek için üzerlerine tıklayın…)

İletişim Yay., 1. Baskı, 2022, s.109

John Steinbeck / Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı
Remzi Kitabevi, İlk Baskı,1963
Kapak, Şömiz ve Cilt Görüntüleri
(Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
(Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayın…)


John Steinbeck
Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı, Çev: Rasih Güran
İletişim Yay., 1.Baskı, 2022, s.116


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan John Steinbeck arşivine https://evvel.org/ilgi/john-steinbeck adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
05
2025
--

“Kuzgun Acar’a İşaret Etmek için 16 Neden” (Zafer Yalçınpınar)


Karga Mecmua, Şubat 2009, Sayı: 24
(Görseli büyütmek ve okumak için üzerine tıklayın…)

Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Kuzgun Acar başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
31
2025
--

“Küba /Te Amo” (Tunç Üvendire)

“Küba /Te Amo”, Tunç Üvendire
Ocak 2025, 33 Sayfa

okumak ve izlemek için: 
https://upas.evvel.org/kuba.pdf


Tunç Üvendire’nin Küba notları günlük yaşamın sosyokültürel görünümleri olarak okunmayı hak ediyor. Her karenin biçimsel bir analizini yapabildiğimiz gibi içerik okumasını da yapabiliyoruz. Bu özellik fotoğrafçının ürettiği doğrudan görünümlerin anlatımcı yapısına işaret ediyor. (Özcan Yurdalan)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Oca
26
2025
--

Yeni Şiir: KİLİT TAŞI (Zafer Yalçınpınar)

KİLİT TAŞI

kentsiz bir yerdeydik
_____________yüksekte
bir atmaca
kanatlarını deniyor
bulutlara
____uyku yok
gökyüzü
____her şeyden önce
______________geliyor

birbirini yaşıyor parıltılar
toprağın ellerindeki
________________çizgilerde
ilmeklerin dip dalgasıyla
yolu kesişiyor suların
ve yükseliyor örgü sesi
çok eskiden iyi -bir güneş’in

yağmur geçmişin izlerini siliyor
yapraklarını döken bir ağaç gibi
gece oluyor

unutkanlaşıyorum

zamanın kendisi gece
gecenin kendisi zaman
ve her yeri uyku bastırıyor

ve bir KİLİT TAŞI sürüyoruz
______________yaşamla aramıza

ve saklanıyoruz
________yeryüzünün her şeyinden
sönüyor lambalar
bir yorgan gibi sarıyor
___________karanlık
yüreğimizin taşlaşmış
________soğukluğunu
gözenekleriyle birlikte
büyük bir yeraltı şehrindeyiz
hiçbir ölçüt yok zamanı yaralayan
kendi içimizdeki evrenleri anlamak için
______karanlıkla besleniyoruz

endişe etmeyerek
_________geleceğin
____________sonrasızlığından

biz buzullara şiir gömdük
ve onurumuzla öldük

Zafer Yalçınpınar
Ocak 2025


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirleri ve şiir kitapları ücretsiz olarak şurada: https://www.zaferyalcinpinar.info/2016/12/zafer-yalcnpnarn-tum-siirleri.html

Oca
25
2025
--

Yalnız Farenin Kafesi (Nevzat Evrim Önal)

Kafesinde, yaşamak için ihtiyaç duyduğu her şey vardı farenin.

Bir mama kabı ve bir koşma tekerleği vardı mesela. Tekerleğe binip koştukça, dışarıya bağlı bir borudan kabına mama doluyordu. Tekerleği döndürdüğü her tur için bir lokma. Boş mama kabına düşen mamaların tıkırtısını duydukça daha hevesle koşuyordu fare. Mamaları yanaklarını doldura doldura nasıl yiyeceğini, sonra tok karnına nasıl uyuyacağını hayal ediyordu.

Tekerleği kafesin dışındaki bir üretece bağlıydı. Kendisi için bir kap mama ürettiğinde, onu kafese koymuş efendileri için on kap, yirmi kap mama üretmiş oluyordu. Ama bunun farkında değildi fare. Bilmiyordu ama koşuyordu.

Ne var ki, bazen farenin tekerleği kilitleniveriyordu. Ne kadar koşsa dönmüyor, kabına mama dolmaz oluyordu. Böyle zamanlarda çaresiz, efendilerine yakarıyor; yeterince hızlı koşmadığını bildiğini, kilidi açarlarsa daha hızlı koşacağını söylüyordu.

(…)

Abartılmış hiçbir şey yok bu kıssada. Patron sınıfının hayal ettiği gelecek, kapitalizmin ütopyası böyle bir şey.

Tam olarak böyle yaşamıyorsak, bunun bir sebebi sermaye düzeninin henüz her bir insanı bu kadar yalnızlaştırabilecek derecede “gelişmiş” olmaması. Dünyanın her yerinde, emekçi insanların birbirleriyle kurduğu her sosyal ilişkinin yerine metalarla kuracakları tüketim ilişkileri koyamıyor. Çünkü bu metaların hepsinin öncelikle emekçilere satılabilmesi gerekiyor ve emekçi sınıfın emek üretkenliğinin düzeyi, bir yandan her bir emekçinin, böyle metalarla kuşatılmış, yalnız ve izole bir hayat yaşayacağı tüketim düzeyini mümkün kılacak, diğer yanda ise sermaye birikimini sürdürecek bir noktaya henüz ulaşmadı.

(…)

Fare benzetmesinden rahatsız olan varsa, hatırlatmak isterim: İnsanın evrimini geriye doğru takip ettiğinizde, kendi erkekliğini balyoz zannedip “alfayım malfayım” diye etrafta gezinen bilumum dallamanın kendini benzettiği yırtıcı hayvanlara, kurtlara, aslanlara, kaplanlara, kartallara falan değil fareye varıyorsunuz. Tıbbi deneyler bu yüzden fareler üzerinde yapılıyor.

Bu deneylerden biri antidepresan ilaçların etkinliğini ölçmek için kullanılıyor. Bir ismi “Davranışsal Umutsuzluk Testi” ama sevimsiz çağrışımlarından dolayı “Zorunlu Yüzme Testi” ismi kullanılıyor. Bu testte önce fareyi kaçma imkânı olmayan su ile dolu bir kavanoza atıyorsunuz. Hayvan 15 dakika debelendikten sonra çıkartıp 24 saat bekletiyorsunuz. Sonra hayvanı bir kez daha kavanoza atıp, bu kez beş dakika bekletiyor ve bu beş dakika içerisinde hayvanın kurtulmaya çalışmadığı, yani sadece kafasını suyun üzerinde tutmak için gereken eforu gösterdiği süreyi ölçüyorsunuz.

Bir antidepresanın etkinliği, hayvanın kavanoza ikinci kez atıldığında pasif bekleme süresinin kısalmasıyla, yani kurtulamayacağını bilse de çaba göstermesiyle ölçülüyor.

***

Son 40-50 yılda giderek daha fazla konuşulur hale gelmiş sorunlara bakın; obezite, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, her türlü bağımlılık, narsisizm, depresyon… Tamamında yukarıda anlattığım gidişatın olumsuz yönde ve güçlü bir katkısı olduğunu görürsünüz.

Kapitalizmi savunan liberaller sürekli kişi başına düşen tüketimin yükseldiğinden, ortalama ömrün uzadığından bahsediyor. Her yıl herkese yetecek olandan çok daha fazla gıda üreten bu bolluk düzeninin halen yılda dokuz milyondan fazla insanın açlıktan ölmesini engelleyemiyor olması bir yana; insanlar daha fazla meta tüketirken de “iyi” hayatlar yaşanmıyor. Kapitalizm geliştikçe emekçi insanlar özgürleşmiyor; bir esaretin yerini başka bir esaret alıyor. Yoksunluğun en kaba biçimi olan açlık aşılıyor, bu sefer de giderek tüm insani değer ve ilişkilerin yerini metaların aldığı, insanların kendi ürettikleri şeylerin kölesi haline geldiği bir tüketim hayatının yarattığı yoksunluklara, bu yoksunluklardan üreyen sağlıksızlıklara varılıyor.

(…)

Nevzat Evrim ÖNAL
20 Ocak 2025, sol.org.tr


Yazının tam metnini https://haber.sol.org.tr/yazar/yalniz-farenin-kafesi-397548 adresinden okuyabilirsiniz.

Oca
17
2025
--

David Lynch ve Gezi Direnişi

ABD’li yönetmen David Lynch, 78 yaşında hayatın kaybetti. Birçok unutulmaz filme imza atan David Lynch, Gezi Parkı eylemlerine destek vermişti: https://12punto.com.tr/yasam/david-lynch-gezi-icin-destek-vermisti-iste-o-fotografin-hikayesi-69296

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com