Futuristika‘nın sıkı taifesinden İlkay Yıldız’ın sahaflardan çıkıp otellerin ya da kafelerin duvarlarında süs eşyası olan fotoğrafların hikayelerini geri verme denemesi ‘Çünkü Roza…’ ile başladı…
Bkz: https://www.futuristika.org/kurgu/cunku-roza/
Futuristika‘nın sıkı taifesinden İlkay Yıldız’ın sahaflardan çıkıp otellerin ya da kafelerin duvarlarında süs eşyası olan fotoğrafların hikayelerini geri verme denemesi ‘Çünkü Roza…’ ile başladı…
Bkz: https://www.futuristika.org/kurgu/cunku-roza/
Ece Ayhan’dan Nilgün Marmara’ya ithafen “Kardeşim Nilgün Marmara’ya, içtenliklerle, sevgilerle, merhabalarla sunulmuştur. Selâm! Ece Ayhan, 26.9.82 , Gümüşlük” şeklinde imzalı “Çok Eski Adıyladır”… Kuzguncuk Sahaf’ın arşivinde yer alan bu eseri, Evvel Fanzin’e haber veren Ümit Bayazoğlu’na ve Kuzguncuk Sahaf’ın sahibi Bahadır Bey’e çok teşekkür ederiz.
Hamişler:
Nilgün Marmara’ya ithafen imzalanmış bir başka Ece Ayhan kitabı için bkz: https://evvel.org/ece-ayhandan-nilgun-marmara-ile-kagan-onala
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “İmzalı” ilgiler ise https://evvel.org/ilgi/imzali adresinde bulunuyor.
İlhan Berk
“BAKMAK”
Dergilerdeki Yazıları (1962-65 ve 1975-77)
Hazırlayan: Zafer Yalçınpınar
Mart 2011
*
1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan bu inceleme yazılarının bütününü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. (Zy)
*
*
Daha önce, sahhaf Emin Nedret İşli ve dostu Nobuo Misawa’nın buluntuladıkları mücevherlerden bazılarını “Japonca’da Nâzım Hikmet” başlığıyla Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştık. Şimdilerde, sağolsun Nobuo Misawa, işbu özel Nâzım Hikmet kitaplarının Japonca künye ve baskı bilgilerini de düzenlemiş/dilimize çevirmiş. Japonca’da yayımlanan Nâzım Hikmet kitaplarının kapak görüntülerine (künye ve baskı bilgileriyle beraber) https://zaferyalcinpinar.com/japoncanazimhikmet.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.
90’lı yılların ortasında haftalık olarak yayımlanan Aktüel Dergisi’nin “19-25 Kasım 1992” tarihli 72. sayısında özel bir Ece Ayhan dosyası bulunuyor. Dosyada, Reha Mağden’in Ece Ayhan’la gerçekleştirdiği zehir-zemberek bir söyleşi ve “Ece Ayhan’ın şair defteri’nden…” bazı episodlar var. Ece Ayhan’ın 1993 yılı ve sonrasındaki kitaplarını taradığımızda, Aktüel’deki bu dosyanın YKY tarafından Nisan 1995’te yayımlanan “Aynalı Denemeler” adlı kitaba alındığını görüyoruz. Dosyadaki fotoğraflar çok ilgi çekici… Dosyanın, Aktüel’de yayımlanan tam metnine ve görsel mizanpajına https://zaferyalcinpinar.com/dislanacagimibiliyordum.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)
Hamişler:
1. Dergiyi Evvel Fanzin’e haber veren Kenan Yücel’e çok teşekkür ederiz.
2. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden ulaşabilirsiniz.
3. Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor…
Sağolsun, sahhaf Emin Nedret İşli ve dostu Nobuo Misawa buluntuladıkları mücevherlerinden bazılarını paylaşmış; “Japonca’da Nâzım Hikmet…”
Japonya’da, 1956 yılında 250 nüsha olarak yayımlanan
Nâzım Hikmet şiir kitabı…
*
İlk baskısı 1958 yılında yapılmış… 1959’da 2. baskı… Yukarıdaki nüsha, 1964 yılında gerçekleşen 600 adet 3. baskıdan bir tanesinin görüntüsüdür.
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.
Oktay Rifat’in oğlu (küçük) Samih Rifat’la birlikte sualtı dalışlarını çok sevdiğini ve Marmara Adası kıyılarında birçok dalış gerçekleştirdiğini biliyoruz.
(Bkz: https://evvel.org/mermer-adasinda-simalar-z-yalcinpinar)
Yukarıdaki resim, Samih Rifat’ın sualtı dalışları sırasında gördüklerini soyutladığı özel bir çalışmadır. Resim şu an Büyükada’da, Adalar Müzesi kapsamında sergileniyor…
Sahicilikle
Zy
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.
19 Kasım 1959,
Günaydın Gazetesi
https://gecmisgazete.com/kupur_goster.php?kupurid=5571
*
Ayrıca bkz:
https://yenisinsiyet.evvel.org
*
*
Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan ve Keçiören’de abisi ile birlikte derme çatma bir müştemiletta barınan ve gerçekten de yoksul genç bir öğrenciden sabahleyin ilk karşılaştığı bir arkadaşı hemen borç para ister. Yoksul öğrenci de “Ama” der “sen benim ne kadar parasız olduğumu biliyorsun. Bu üniversitede kendisinden borç para istenmeyecek neredeyse tek öğrenci benim. Nasıl olur?”
Arkadaşı fütursuzca yanıt verir bir çırpıda. “Biliyorum, ama sen benden borç para istemeyesin diye böyle söyledim bir acele. Seni görür görmez sezdim ki sen benden borç para isteyeceksin!”*
İyice yoksul bir kadın bir işyerinde temizlikçilik gibi bir iş bulur. Aylığını, bir zaman başkası vezneden alarak o kadına veriyordur. Aracı olan adam bir ara izne çıkar. Artık kadın aylığını kendisi alacaktır.
Alır ama altı lira fazla olarak.
Kadın uyarır:
“Bana altı lira fazla verdiniz!”
Veznedar “Hayır” der “bu doğru”.Ece Ayhan
90’lı yılların sonunda (tahminen 1996-1998 döneminde) Ece Ayhan’ın “final niteliğinde bir anlatı, özel bir minyatür” kaleme aldığını biliyoruz. Önceleri tek -bütünsel- bir kitap olarak düşünülen bu anlatının adı “Melanet” olarak belirlenir… Sonradan, bu “final niteliğindeki anlatı”nın Ece Ayhan tarafından -bilinçli olarak- ikiye bölündüğünü ve bir bölümünün “Morötesi Requiem” adıyla 2001 yılında YKY’den yayımlandığını biliyoruz. Peki diğer bölüme ne oldu?
Diğer bölümün adı “Yaşasın Kötülük ve de Ötesi”dir. Ece Ayhan’ın kaleme aldığı bu yayımlanmamış kitap taslağından bazı “kırıntılara”, Kitap-lık Dergisi’nin Nisan 2001 tarihli “İlk otuz sayıdan seçme yazılar” başlıklı özel sayısında karşılaştık. Orjinali 1997’de (Kitap-Lık sayı: 29-30) yayımlanan bu parçaları Ece Ayhan’a kalben ve vicdanen bağlı dostlarının ilgisine sunuyoruz:
https://zaferyalcinpinar.com/eceayhankotulukotesinden.jpg
Sahicilikle
Zy
Hamişler:
Parçaları buluntulayarak Evvel Fanzin’e ulaştıran Kenan Yücel’e çok teşekkür ederiz.
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.
15-30 Kasım 2012 tarihleri arasında, Beyoğlu-Galatasaray Meydanı, Tarihi Postane Binası’ndaki Galatasaray Üniversitesi Kültür-Sanat Merkezi sergi alanında Vâlâ Nureddin, Vera T. Hikmet, Turgut Uyar ve İlhan Berk’in imzalı kitapları görülebilir…
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.
1952’de Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesi avlusunda…
Soldan Sağa: Ece Ayhan, Arslan Ebiri, Erdoğan Kalyoncu
1952 tarihli bu fotoğrafla, Kitap-lık Dergisi’nin Nisan 2001’de yayımlanan “İlk otuz sayıdan seçme yazılar” başlıklı özel sayısının 141. sayfasında karşılaştık. 1995 yılında Ece Ayhan’ın Enis Batur’a ithafen Arslan Ebiri üzerine yazdığı bir mektupla birlikte yayımlanmış fotoğraf…
Mektubun tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/eceayhanarslanebirimektup.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Ayrıca, mektubu ve fotoğrafı bulup Evvel Fanzin’e ulaştıran Kenan Yücel’e çok teşekkür ederiz.
Hamişler:
1. Kitap-Lık’ın 2001 tarihli seçkisinde Ece Ayhan’a yönelik çok ilginç buluntulara ulaştık. Önümüzdeki günlerde bu buluntuları da Evvel Fanzin kapsamında paylaşacağız.
2. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
3. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise şu adreste; https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html
Nedendir bilinmez, Marmara Adası’nı içselleştirerek sevmiş birçok kültür ve sanat simasından hiçbir kaynakta veya platformda yüksek sesle bahsedilmez. Bu önemli insanlardan bazılarını adada yüz yüze tanıma fırsatını buldum, bazılarına ise tevellüdüm nedeniyle yetişemedim. Ancak, çeşitli uğraşılar sonucunda bütünleyebildiğim araştırmalardan ve dinlediğim hikâyelerden sonra birçok yazarın, şairin, ressamın, sporcunun ve gazetecinin adaya kısa süreli misafir olduğunu, adadan etkilendiğini ve uzun yıllar boyunca adada yaşadığını öğrendim.
İstanbul Radyosu’nun ve Güneş Spor Kulübü’nün kurucularından, ilk spor spikerimiz gazeteci Eşref Şefik [1] , Marmara Adası’nın en tanınmış simalardan biridir herhalde… Eşref Şefik, yaşlılık döneminde -1970’li yıllardan vefatına kadar- senede altı ay gibi bir süreyle Aba Koyu’na inşa ettiği yazlık evinde yaşamıştır. Eşref Şefik’in oğlu ve efsane kitap koleksiyoneri Şefik Atabey de aynı yazlık evde uzun yıllar komşumuz olmuştur. Çocukluğumdan bu yana Şefik Atabey’in zekası ve özgün kişiliği beni çokça etkilemiştir. Kitap koleksiyonum üzerine ilk tavsiyeleri ve yönlendirmeleri 2000 yılında Şefik Atabey’den aldığımı da not etmeliyim. Ayrıca, Eduardo Galeano’nun müthiş kitaplarını bana tanıtan kişi de Şefik Atabey’den başka biri değildir. Osmanlı İmparatorluğu tarihi ve coğrafyasına ilişkin yabancı dilde -çoğunluğu Avrupa dillerinde- yazılmış kitaplar ve belgeler konusunda en bilgili kişilerden biri olan Şefik Atabey’in 2010 yılındaki vefatının ardından kitap koleksiyonerliği dünyasında bilgi ve deneyim açısından çok büyük bir boşluk oluşmuştur. [2] Eşref Şefik’in ve Şefik Atabey’in mezarları Marmara Adası’ndadır.
Atabey Ailesi’nin Aba Koyu’ndaki Yazlık Evi
Aba Koyu’nda yaşamış efsane isimlerden bir diğeri de Psikiyatr Dr. Memduh Nabi Eren’dir (1923-1997). 27 Mayıs’ın dikkat çekici gençlik liderlerinden biri olan Memduh Eren’in “Üçüncü Dünya Devrimi” (Sarı Kitap) ve “27-28 Nisan 1960 Gençlik Eylemi Işığında: 27 Mayıs” (Lacivert Kitap) başlıklı iki önemli siyasal teoriler ve anılar kitabı yayımlanmıştır. Eren, 1971’in acı çeken ancak pes etmeyen sıkı isimlerindendir. Ayrıca, Eren, Fenerbahçe Spor Kulübü’nde forma giymiş eski futbolculardandır. Futbolu bırakmasının ardından kulübün muhalif cephesine de kısa bir süre liderlik etmiştir. Kulüpteki genel kurul toplantılarında yaptığı ateşli ve sert konuşmaları ile yönetime/iktidara muhalif kişiliği hiçbir zaman unutulamaz. Memduh Eren’e ilişkin çok hoş bir futbol hikâyesi şöyledir: Eren, bir derbi maçında sol uçta topu kazanır, hızla ceza sahasına girer ve boşta olan (muhtemel bir pası rahatlıkla gole çevirebilecek) santrfora pas atmaya hazırlanır. Ancak bir türlü pası santrfora çıkaramaz ve gecikir. Top kalecide kalır. Takım arkadaşları şaşkınlık içerisinde Memduh Eren’e doğru koşarlar ve neden pası zamanında santrfora çıkarmadığını sorarlar. Eren’in verdiği cevap karakterini de yansıtmaktadır: “Pası çıkaracağım doğrultuda bir çiçek kümesi vardı. Çiçekleri ezmek istemedim!” Uzun yıllar Aba Koyu’nun üzerindeki yüksek tepede bulunan dağ evi benzeri yerleşkesinde yaşamını sürdüren Dr. Memduh Eren, 1997 yılında “böbrek yetmezliği” rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiştir. Mezarı Marmara Adası’ndadır.
Dr. Memduh Eren, Fenerbahçe formasıyla…
Aba Koyu’nda uzun yıllar yaşayan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski futbolcularından biri de büyük amcam Santrfor Yaşar Yalçınpınar’dır [3] . 1930’lu yılların sonundan 40’lı yılların ortasına kadar, çubuklu formayı onurla taşıdığı 75 maçta 60 gol kaydetmiştir. Büyük amcam, 1998 yılındaki vefatına kadar Aba Koyu’ndaki yadigâr evimizde hayatını sükûnet içerisinde sürdürmüştür.
Aba Koyu kapsamında son olarak şunu da hatırlatmak gerekir: 1950’li yılların ortasında, Ahmet Esat Tomruk’un (İngiliz Kemal’in) [4] kısa bir süre Aba Koyu’nun girişinde yer alan bir evde yaşadığı rivayeti Marmara Adası’nda yaygındır. Ancak, bu söylencenin kaynağını, sebebini bulabilmek ya da doğruluğunu kanıtlayacak bir belgeye ya da kişiye ulaşmak mümkün değildir.
1950-70 yılları arasında Marmara Adası’na edebiyat çevreleri tarafından özel bir değer verilmiştir. Şair Oktay Rifat ve ailesinin yaz tatillerini Marmara Adası’nda geçirdiğini, Oktay Rifat’ın oğlu Samih Rifat tarafından kaleme alınan Ada [5] adlı zarif kitaptan öğreniyoruz. Samih Rifat’ın Marmara Adası’ndaki çocukluk ve ilkgençlik anılarını içeren kitaptan bazı bölümler aşağıdadır:
“1955-64 yılları arasında her yıl yaz aylarını Marmara Adası’nda geçirdim. Annem ve babamla (Oktay Rifat). İlk gittiğimde on yaşındaydım, son gittiğimde on dokuz olmuştum sanırım. Babamın yıllık izin süresiyle, bir ayla sınırlıydı Ada günlerimiz -şimdi bu zaman bana daha uzun geliyor, sanki bütün yazı orada geçirirmişiz gibi; öyle değildi oysa. (…)
Rüzgârlarım vardı, tanırdım: Gündoğrusu, Batı, Karayel. Yosun ve balık kokan Lodos, Dipdiri Poyraz. Gece kalır, ay çıkar: sabaha dek sütliman. Sonra ürperir yavaşça, nereden geldiği belirsiz, esmeye başlar, bir bir yükselir, artar. Öğleye doğru kuzuya keser denizin üstü. Burunlardan savurtma eser; kuytulara hafif esintilerle dolar. Yüzmeye giderim yelin tersine, rüzgâr almayan kumsala: Kole’ye ya da Aba’ya, Tatlısu’ya, Manastır’a… Dönüşte oradadır, beni bekler patikanın tepesinde, teknedeysem burundaki kayada. Serinletir, kucaklar, okşar. Sonra yemek, öğle uykusu, Çınaraltı’nda buluşmalar. Rüzgâr hiç durmaz bu arada: kıyıda, sokakta, bahçede, dağda; bir o yana, bir bu yana. Bilmem yaşam mıdır bir burgaçtan esip duran, hafifçecik ya da hoyrat, üstümüze.”
Papirüs Dergisi’nin Oktay Rifat bölümünden bir fotoğraf…
(Güneş gözlüğü takan çocuk da Samih Rifat olsa gerek…)
İkinci Yeni şiir akımının en derin şairlerinden biri olan Turgut Uyar ile eşi Tomris Uyar’ın bazı tatillerini Marmara Adası’nda geçirdiğini, Erhan Altan’ın Tomris Uyar’la gerçekleştirdiği söyleşileri içeren “Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım” [6] adlı kitaptan fark ediyorum. Ayrıca, ünlü radyo sunucusu Baki Süha Ediboğlu’nun [7] anılarını kaleme aldığı “Bizim Kuşak ve Ötekiler” [8] adlı kitapta Turgut Uyar’a ilişkin şu satırlar yer almaktadır:
Turgut Uyar’ı yakından görüp tanışamadım. Dört yıl kadar evvel Marmara Adası’nda uzaktan gördüm. Başka bir ozan arkadaşım onun Turgut Uyar olduğunu söyledi. Orta boylu, sarışınla kumral arası genç bir insan. Ağır ağır yürüyor ve çevresiyle pek ilgilenmiyordu. Her halinde ozan olduğu belliydi. (…)
Edebiyat eleştirmeni Fethi Naci [9] ve dostları da 1960’ların Marmara Adası’nın sevdalılarındandır. Fethi Naci’nin “Dünya Bir Gölgeliktir” [10] başlıklı anı kitabından bazı bölümler:
Boğazına düşkün olanlar için Ada’nın en önemli özelliği balığın ve ıstakozun çok ucuz oluşu. Marmara Adası’nda herkes bol bol ıstakoz yiyebilir. Kocaman ıstakozlar müzayedede 3-5 liraya gidiyor. Yıl, 1962. Müzayede deyince Marmara’nın kedilerinden söz etmem gerek. Balıkçılar, tuttukları balıkları ve ıstakozları getirip müzayede ile satıyorlar. Müzayedeyi idare eden, müzayedenin başladığını ilan etmek için düdüğünü öttürünce, insanlardan önce kediler koşuyorlar düdük sesine. “Kokuyu alınca” değil, “düdüğü duyunca”. Böylece Pavlov’un şartlı refleks olayını Marmara’nın kedileri de doğrulamış oluyor.
Marmara, daha çok, 15-20 günlüğüne izin alan, orta halli memurların dinlenme yeri. Yüzmek için, dolmuş yapan motorlarla, Tatlısu’ya, Manastır’a gitmek gerek. Manastır çok hoş bir plaj; hiçbir zaman rüzgâr tutmuyor. Denizin üzerine sarkmış kocaman bir çınar ağacı var. Kırk yıl önce keyifli günler yaşamıştık Marmara Adası’nda: Turgut Uyar, Edip Cansever, Arif Damar… (…) Şimdi, Turhan Günay’la, Oya Baydar ve Aydın Engin’le buluşmalarımız, deniz kıyısında akşam yemekleri… (2002) Bunlar güzel anılar olarak kalacak…
(…) O fotoğrafı buldum. 1996’da, Marmara Adası’nda Atila Ergür’ün öğrencisi Aydın Çukurova çekmişti. Aylardan Temmuz. Lâle’yle tavla oynuyoruz. Atilla Özkırımlı seyrediyor. Nuri Akay (balıkçı) objektife bakıyor. Atila Ergür keyifle gülüyor. Ben pek asık suratlı olduğuma göre galiba Lâle’ye yenilmek üzereyim. Fonda armut, kiraz, kayısı ve zeytin ağaçları. Güneşli bir gün. Ağaç gölgelerinden yararlanmak için tavla masasını ağaçlara iyice yaklaştırmışız. (…)
Yaşar Kemal’in Ada Üçlemesi’ni yazarken Marmara Adası ve tarihinden çokça faydalandığı tüm adalılar tarafından dile getirilmektedir. Yaşar Kemal’in 1990’lı yılların ortasından günümüze kadar Marmara Adası’nı her ziyaretinde Kole Burnu’nun tepesinde bulunan en eski motellerden Mola’da misafir olduğunu biliyoruz.
Türkiye’de soyut sanatın öncülerinden olan yontucu Kuzgun Acar’ın [11] da hayatının son yıllarında Marmara Adası’nda yaşamayı düşündüğünü, vefatının hemen ardından yayımlanan “Tiyatro Dergisi”nin 32. sayısında Tanju Cılızoğlu’nun satırlarından öğreniyoruz:
(…)Bayrampaşa Belediye Başkanı, Kuzgun’u Antalya’da Haşim İşcan anıtını yaparken tanımış ve bir sohbet sırasında kendi projelerinden söz ederek Atatürk anıtı düşüncesini açmıştı. Kuzgun, “bir iş bulduk!” diye atlamamış işin üzerine, incecik sormuştu Bayrampaşa Belediye Başkanı’na, “Ben kendi kafamın içindeki Atatürk’ü mü yapacağım, sizin kafanızın içindeki Atatürk’ü mü?” Sonra oturmuş anıtın maketini çıkarmış, başta Belediye Başkanı olmak üzere ortaya çıkan anıt maketine kimse, hiçbir Bayrampaşalı “Hayır” dememişti. Marmara Adası Belediye Başkanı Ahmet Enön de Antalya Festival gazetesinden Kuzgun’u tanımış ve Kuzgun, bir hafta sonu soluk almak için Marmara Adasına gittiğinde Kuzgun’a bir heykel için asılmış. Sonunda orada da Bayrampaşa Belediye Başkanı’na sorulan soru sorulmuş, cevap alınmış ve “Balıkçılarla balık ağları çeken” Atatürk anıtı maketi ortaya çıkmıştı.Kuzgun coşkuyla sıvanmıştı bu anıtlara… Hatta Marmara Adası işini öylesine sevmişti ki “Bu anıt istediğim gibi çıkarsa, en çok bu anıtı özlerim” diyerek yaşamı Marmara Adası’nda kıyıya çekmeyi bile kurmuştu.(…)
1964 yılında Marmara Adası’nın Gündoğdu Köyü’nde (çok eski adıyla Prastos’ta) dünyaya gelen ve hâlâ o güzelim coğrafyada yaşayan sıkı ressam İsmet Değirmeci’yi unutmamak gerekiyor. Değirmenci’nin 2010’da yayımlanan “Gemi Ne Zaman Gelecek?” [12] adlı şiir kitabının arka kapak yazısını Oruç Aruoba kaleme almıştır. Aruoba’nın bakışı ve düşüncesi, Marmara Adası’nın simalarını ve adalı kültürünün özünü kavramak yolunda özel bir sonsöz sayılabilir:
‘Hiçbir insan bir ada değildir’ diye başlar John Donne, ünlü (Hemingway’i de esinlendirmiş) ‘çanlar kimin için çalıyor’ konulu vaazına.
Doğrudur. Bir ada değildir hiçbir insan; yapayalnız, tek başına, değil ama, bazı insanlar, adalı kişilerdir ve yalnızdırlar…
İsmet Değirmenci de onlardan biri; bir adalı ressam; ama burada, gözlerini söze çeviriyor, şiir yazıyor.
Bir adada – bir adadan – yazılan şiirler hangi temellere dayanır?
Herşeyden önce, Deniz’e: Deniz çevreler Ada’yı – Ada, Deniz’in içindedir – O’nunla birlikte; ama O’ndan dolayı, yalnız… Ada’ya gelenler, Deniz’den gelirler; gidenler de, gene, Deniz’e – Deniz’den – gideceklerdir.
Ada’da kalan yalnız kişi ise, gene, Deniz’e bakar, bekler – ya beklenen birisinin gelmesini; ya da, tabii, o gelmeyeceğine göre, kendi, çekip gitme zamanın gelmesini – gene Deniz’e –Deniz’den…
İsmet Değirmenci de öyle yapıyor: – Adalıların uğraşlarıyla, ilişkileriyle oluşan Ada yaşamını çerçevelerken, onun içine bir kişiyi özleyen yalnız bir kişi koyu – yor – bekletiyor, çantasını alıp gidene dek, Ada’dan – Deniz’e…
Zafer Yalçınpınar (Zy)
23 Ekim 2012, İstanbul
———————–
[1] (1894–1980), Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Eşref_Şefik
[2] bkz: Emin Nedret İşli ve Ömer M. Koç’un Yazıları, NTV Tarih Dergisi, Sayı:20, Eylül 2010, bkz: https://zaferyalcinpinar.com/sefikatabey.jpg
[3] (1914- 1998) Bkz: https://evvel.org/santrfor-yasar-yalcinpinar-1914-1998
[4] (1887-1966) Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/İngiliz_Kemal
[5] Samih Rifat, “Ada”, Sel Yay. (Geceyarısı kitapları), Ocak 2002
[6] Erhan Altan, “Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım”, Dünya Yay., Eylül 2005
[7] (1915-1972) Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Baki_Süha_Ediboğlu
[8] Baki Süha Ediboğlu, “Bizim Kuşak ve Ötekiler”, Varlık Yay., 1968
[9] (1927-2008) Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Fethi_Naci
[10] Fethi Naci, “Dünya Bir Gölgeliktir”, YKY, 2002
[11] (1928-1976) Bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzgun_Acar
[12] İsmet Değirmenci, “Gemi Ne zaman Gelecek?”, Assos Yay., 2010
Hamişler:
-Yazının fotoğraflarla zenginleştirilmiş PDF biçemine https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasindasimalar.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
-Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
-Mermer Adası’nın Facebook Sayfası şu adreste: https://www.facebook.com/mermeradasi
-EVV3L kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden, “Yaşar Yalçınpınar” arşivine ise https://evvel.org/ilgi/yasar-yalcinpinar adresinden ulaşabilirsiniz.
Fosilleri Büyükada ile İstanbul-Tuzla kayalıklarında bulunan ve bu sularda 400 milyon yıl önce (Devoniyen dönemde) yaşamış ilk omurgalı canlılardan “Dunkleosteus” (katil çene) adı verilen “Zırhlı Balık” kafatasıdır. Bu canlı, 8-10 metre uzunluğundadır. Birebir ölçüdeki zırhlı balık replikası, Fransa’da Eldonia Fosil Enstitüsü tarafından, buluntu fosiller dikkate alınarak Adalar Müzesi için üretildi.
Louis-Ferdinand Céline’in ünlü romanı “Gecenin Sonuna Yolculuk”un 30’lu yıllarda başından geçen yayın serüvenine ilişkin önemli bir yazıyla “Kitap-lık” Dergisi’nin Ocak-Şubat 2002 tarihli 51. sayısında karşılaştım. Frédéric Vitoux tarafından kaleme alınmış serüveni Orçun Türkay dilimize çevirmiş… Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/geceninsonunayolculuk1932.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Kitap-lık Dergisi’nin Ocak-Şubat 2002 tarihli 51. sayısında Ece Ayhan’ın kaleminden çıkmış ilginç bir betikle karşılaştım. Kendimce “Tarihsel Senkronizasyon” olarak gördüğüm, “Karşılaştırmalı Tarih ve Şiir” başlıklı bu betiğin tamamına https://zaferyalcinpinar.com/karsilastirmalitarihvesiir.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Not: İşbu betiği, Temmuz 2002 tarihindeki vefatından 6-7 ay önce (kısa bir süre önce) Ece Ayhan tarafından kaleme alınmış olması bağlamında da çok önemsiyorum.
Zy
Hamiş: Evvel fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
2. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşılıyor…
Gerçekten ileri gittiler… (Zy)
1. Hamiş: Efemerelar, 1968 yılı Gallimard baskısı “Album Eluard” adlı kitaptan alıntılanmıştır.
2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.
Bugün, Ece Ayhan’a ilişkin önemli bir buluntuya erişmenin sevincini yaşıyorum; archive.org adresinde yer alan “pdf” biçemindeki dosyaların arasında, Adam Yayınları tarafından 1982’de yayımlanan “Çok Eski Adıyladır” başlıklı şiir kitabının ilginç bir nüshasını fark ettim. PDF dosyasının açıklamasında “Ece Ayhan’in kendi elyazısı ile sayfa kenarlarına aldığı notları içerir” ibaresini gördüm ve nüshayı incelemeye karar verdim. Gerçekten de “Çok Eski Adıyladır”da yer alan şiirlerin tarihsel arkaplanına ve Ece Ayhan poetikasının imgesel ya da yaşamsal alan derinliğine dair birçok el yazısı dipnot(açıklama ve tashih) sayfaların üzerinde yer alıyor. El yazısının Ece Ayhan’a ait olup olmadığı noktasında karar vermek için arşivimde yer alan tüm Ece Ayhan el yazılarıyla bu dokümandaki el yazılarını karşılaştırdım. Birçok harfin ve kelimenin yazılışında yüksek oranda örtüşme bulunuyor, ancak şekilsel olarak hâlâ kesin bir şey söyleyemiyorum. Bununla birlikte, alınan notlardaki tarihsel bilgiler ve çağrışımsal öğeler, Ece Ayhan’ın şiirlerine ilişkin başka kaynaklarda verdiği açıklamalarla son derece uyuşuyor, el yazılarının dilindeki unsurlar da Ece Ayhan’ın söyleyişiyle örtüşüyor. Dipnotlarda açıklanan bazı konuların tarihsel/imgesel çerçevesini daha önceden okumuş/araştırmış biri olarak, dipnotların Ece Ayhan’a ait olduğunu ve tutarlı açıklamalardan oluştuğunu sanıyorum. “Çok Eski Adıyladır” adlı kitabın bu ilginç nüshası şu an https://archive.org/details/CokEskiAdiyladir adresinden indirilebiliyor (38 Mb). Söz konusu nüshayı, kimin bu adrese yüklediğini bilmiyorum, ancak, Ece Ayhan’a ilişkin bu buluntunun çok verimli, aydınlatıcı ve önemli bir paylaşım/araştırma değeri taşıdığı aşikâr…
Sahicilikle
Z. Yalçınpınar
Ece Ayhan’ın “Çok Eski Adıyladır” adlı şiir kitabına ilişkin birkaç özel not:
1-Ece Ayhan bu kitabı için “Çok Eski Adıyla İstanbul” başlığını düşünmüş, sonra vazgeçmiştir.
2-Ece Ayhan “Çok Eski Adıyladır” başlıklı kitabı için şöyle der: “Çok Eski Adıyladır gerçekten de benim 40’a yakın insan yılını bulan yazı yaşamımda varabileceğim en yetkin ve en sıkı kitabımdır; ve tabii en kasaramsa da!(Karanlık! Da, aynı zamanda.) Alt adı, ‘meclislikler’dir.(Meclislik, bir minyatürde, figürlerin istifidir.) (…) Ben en güzel, en yetkin… filan diyorum ama ‘Çok Eski Adıyladır’ kitabı 6 yıldır Adam Yayınları’nda ancak 300-400 kadar sattı, kalanı da hiç kıpırdamadan olduğu gibi duruyormuş.(…) Yazdıklarım bin yıllık algı ortalamasının çok altında da olabilir bakın, hepten başarısız da. Ama, sorarım; yeni bir sözdizimi ve yeni bir dilbilgisi neden böyle batırılır? Batırılıyor? Kimsenin aklına nedense benim yüzmeyi derin yerde öğrendiğim, ve çırılçıplak yüzdüğümüz gelmiyor!(…) ‘Çok Eski Adıyladır’ için, aynı zamanda karamsardır da dedim, hem de koyusu ve zifiri. Böylesi bir ‘topluluk’ta, uçsuz bucaksız bu ‘kötülük dayanışması’ ortamında karamsar olunmaz da, ne olunur bilemem. Ama benim karanlığımın rengi akkor’dur, o ayrı.” (Şiirin Bir Altın Çağı, Yky, 1993, s.137)
*
Hamiş:
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi de https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.
Mermer Adası’nın 6000 yıl öncesine uzanan tarihi ve adadaki yerleşimin unsurları, en ayrıntılı biçemiyle Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’in “Marmara Adaları” adlı eserinde bulunmaktadır. 1987’de İstanbul Üniversitesi tarafından yayımlanan araştırma projesi metninin, adadaki ilkçağ ve ortaçağ yerleşimine ilişkin bölümüne https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasitarihi1.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
“Marmara Adasının kuzey bölümünde, Viranköy Vadisi’nin iç kısmında bulunan Ortaçağ kalıntısı kale, Marmara Adası üzerinde en eski arkeolojik eser olarak yer almaktadır. Viranköy kanyon Vadisi içine gizlenmiş, dolayısıyla denizden görünmesine olanak verdirmeyen kale, korsanlık dönemini yansıtan en iyi gösterge olarak bulunmaktadır.”
Prof. Dr. Necdet TUNÇDİLEK
“Marmara (Takım) Adaları”
İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 3471, 1987, İstanbul
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
28 Ağustos 2008′de vefat eden sıkı şair İlhan Berk’i saygıyla ve özlemle anıyoruz…
İlhan Berk’in vefatının ardından 4 Eylül 2008′de kaleme aldığım “İlhanberkiğne” adlı yazının tam metnine -ki bu yazı Birgün Kitap Eki’nde de yayımlanmıştı- https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkigne.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)
İlhan Berk’ten Zy için…
*
2012 yılı, İlhan Berk’in yaşamına ve poetikasına ilişkin fikirlerimi ve çıkarımlarımı kuvvetlendiren bazı buluntuları sağlamak ve okuyucuyla paylaşmak adına verimli bir yıl oldu;
İlhan Berk’e ilişkin yeni buluntular…
https://evvel.org/ilhan-berke-iliskin-yeni-buluntular
İki Sıkı Dost: İlhan Berk ve Ece Ayhan
https://evvel.org/iki-siki-dost-ilhan-berk-ve-ece-ayhan
İlhan Berk Bodrum’da…
https://evvel.org/ilhan-berk-bodrumda
Dr. Halil İbrahim Bahar ve Soyut Dergisi Arşivi’nden Kısa Bir İzlek… (Z. Yalçınpınar)
https://evvel.org/dr-halil-ibrahim-bahar-ve-soyut-dergisi-arsivinden-kisa-bir-izlek
Buluntu/Söyleşi: “İlhan Berk’e İki Yeni Kitabı Dolayısıyla Kimi Sorular” (Mustafa Irgat)
https://evvel.org/buluntusoylesi-ilhan-berke-iki-yeni-kitabi-dolayisiyla-kimi-sorular-mustafa-irgat
1979: bir İlhan Berk söyleşisi…
https://evvel.org/1979-bir-ilhan-berk-soylesisi
“Çünkü şiir, her şeyden önce kendimizden başka biri olmamak için savaşır.” (İlhan Berk)
https://evvel.org/cunku-siir-her-seyden-once-kendimizden-baska-biri-olmamak-icin-savasir-ilhan-berk
Buluntu: “Dünyada ne görüyorsak şiir için görsek!” (İlhan Berk, 1954)
https://evvel.org/buluntu-dunyada-ne-goruyorsak-siir-icin-gorsek-ilhan-berk-1954
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
28 Ağustos 2008′de vefat eden sıkı şair İlhan Berk’i saygı ve özlemle anıyoruz…
İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını Mart 2011′de “Bakmak” adlı e-kitapta topladım. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. Kitabın tamamına https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)
Zafer Yalçınpınar
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
19 Şubat 1982
Sevgili Memet Fuat,
(…)
Şimdi aramızda önemli bir konuya geçiyorum.
Ece’nin iki kitabını Mehmet Taner’e basması için söylemiştim.* Bastı. Ama Ece hâlâ kendine gelemedi, yani üzgün, atılmış buluyor kendini. Beş parasız da. Yalnız bana her gün yazıyor, telefonla konuşuyor. Bir arkadaşım Mülkiyeliler Birliği’nde kalmasını sağladı. (…) Orada kalması için baskı da yapıyorum ona: Başka olanak yok çünkü Şimdi de buralara geleceğim diye tutturdu. Mülkiyeliler Birliği ile ilişkisinin kesilmemesi için baskıyı sürdüreceğim. Bunları bir sana yazabilirdim. Böyle de aramızda kalması gerek. Kitaplarım yankı yapmadı diye öfkeleniyor, umutsuzlanıyor, YAZKO için bir konuşma yaptım onunla, gönderiyorum** (…)
Ece, atılmış durumda. Büyük bir şair, biliyorsun. Buna dayanamıyorum.
Sana (yine) sığınıyorum anlayacağın.
Konuşmaları hemen basmanı istiyorum. Böyle öte yandan benim giriş yazımdan ikinci paragraftan tek sözcük çıkarmanı istemem.***
Ece de bu şartı koydu kendisi için, ama cümle düşüklüklerini ayarlayabilirsin, ben sana bıraktım.
(…)
İlhan Berk, 1982
lhan Berk’ten Mehmet Fuat’a Mektuplar
“Elin Üstünde Gezsin”, Hazırlayan: Sevengül Sönmez, YKY, 2012, s.102
* Mehmet Taner’in kurduğu Tan Yayınları’ndan Ece Ayhan’ın üç kitabı yayımlanmıştır. Zambaklı Padişah (Şiir, 1981),Defterler (Günlük, 1981), Yeni Defterler (İsviçre Günlülkeri, 1981)
** İlhan Berk’in Ece ayhan’la söyleşisi, “Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular”, YAZKO Edebiyat,(19), Mayıs 1982
*** E V V E L’ in Notu: ‘Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular’ başlıklı söyleşi, Ece Ayhan ile yapılan söyleşilerin bulunduğu kitaplarda -Şiirin Bir Altın Çağı (YKY, 1993) ve diğer edisyonlarda- İlhan Berk’in giriş yazısı yer almaksızın yayımlanmıştır. Söyleşinin giriş yazısının bulunduğu orjinalin tam metnine https://evvel.org/ilhan-berkten-lanetlenmis-bir-saire-ece-ayhana-sorular adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)
Hamiş:
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden, “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne de https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
9 Ağustos 1961,
Kardeşim Memet Fuat,
(…) Ben çevirileri “Edition Critique”lerden, yani en sağlam olan asıllarından yaptım. Ayrıca birkaç kitabın yorumlarını da göz önünde bulundurdum. Ayrıca İngilizce çevirilerini de bularak, onlara da bakarak çalıştım.
(…)
İki kitabı ayrı ayrı çevirmek önce, şimdilik, imkânsız sanırım. Bir kez bütün şiirleri çevirmek mümkün değil. Belki birkaç yılda olur diyelim, ama buna benim, şimdilik vaktim yok. Bunu ilerisi için, kitabın ikinci baskısı için düşünüyorum. Ben bu çevirileri biliyorsun üç dört yıldır yapıyorum. Sıradan yapılan bir çeviri değil anlayacağın, en çok sevdiklerimi, ayrıca çevrilmesi mümkün olanları çevirdim. Türkçe’de Rimbaud’dan bir kısım çeviri de çıktı biliyorsun, asıllarıyla karşılaştırılırsa yürekler acısı. Bunları Rimbaud’yu çevirmenin her şeyden önce zaman istediğini anlatmak için yazdım. Ban anlamadığım parçalarda Fransızlarla çalıştım, onların anlamadıkları parçaları ise çevirmekten şimdilik vazgeçtim.
(…)
İlhan Berk, 1961
İlhan Berk’ten Mehmet Fuat’a Mektuplar
“Elin Üstünde Gezsin”, Hazırlayan: Sevengül Sönmez, YKY, 2012, s.17
Not: Mektupta sözü geçen çeviriler, “Seçme Şiirler: Cehennemde Bir Mevsim – Illuminations” adıyla 1962’de De Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
Varlık Dergisi, 1 Mayıs 1955
*
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.
Azize Erten, Sait faik’in ölümünün ardınan Sait Faik’in annesiyle bir konuşma gerçekleştirmiş… 1 Mayıs 1955 tarihli Varlık Dergisi’nde yayımlanan bu konuşmanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/saitfaikinannesiyle.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.
“Koltukname” taifesi derli toplu ve özenli çalışmalara/buluntulara devam ediyor…
Bkz: https://koltukname.com/2012/08/09/sylvia-plath-ve-flannery-oconnordan-gorsel-calismalar/
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com