Sıkı şiire öncelik vermek ve imgelemin
özgürleşmesini sağlamak için oluşturduğumuz
Upas Yayın, 5 yaşında!
Yayımladığımız 46 kitabımızla birlikte
tüm dostlarımızı selamlıyoruz…
Sıkı şiire öncelik vermek ve imgelemin
özgürleşmesini sağlamak için oluşturduğumuz
Upas Yayın, 5 yaşında!
Yayımladığımız 46 kitabımızla birlikte
tüm dostlarımızı selamlıyoruz…
Bilindik anlamıyla -şiir kitabı normlarına uygunluk açısından- baktığımızda, 2007-2024 yılları arasında altı şiir kitabım yayımlandı. Bu şiir kitaplarımın üçü (Livar-2007 , Meydansız-2009 ve Dipsiz Göl-2023) ISBN standartlarında (uluslararası yayıncılık uygunluğuyla) indekslendi. Diğer kitaplarım ise ISBN standartlarıyla uyumluluk göstermiyor fakat Çalmayan-2014 , Kötü-2018 ve Dipsiz Göl-2023 adlı kitaplarım Avrupa Birliği çerçevesinde kullanılan Creative Commons (CC) Lisansı kapsamında yayımlandı. Tarihinsancısı-2017 adlı kitabım ise hiçbir uluslararası uygunluğa sahip değil.
Altı şiir kitabımda toplam 149 şiir, ortalama olarak A5 ebatlarına yakın toplam 323 kitap sayfasında yer bulmuş. (11 şiirim ise dışarıda kalmış; henüz “şiir kitabı” normunda bütünlenmemiş ve kâğıda geçmemiş.) Sanıyorum, şiir kitabı formunda olmayan diğer kitaplarıma serpiştirilmiş şiirlerimle, eski dergilerde yayımlanan şiir deneylerimle, çok eski defterlerde, kâğıt parçalarında ve internetin dehlizlerinde kalanlarla filan birlikte düşündüğümüzde; 180’e yakın şiirden oluşan bir yazım hayatım olmuş-oluyor, diyebiliriz. Okuyucular, yayımlanmış olan şiir içerikli tüm eserlerime, diğer edebiyat çalışmalarıma ve edebiyat hayatım kapsamındaki özgeçmişime https://zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz olarak erişebiliyor.
Başta ifade ettiğim -şiir kitabı normlarına uygun- altı şiir kitabımda yer alan tüm şiirlerim için -okuyucu/takipçi isteklerini dikkate alarak- bir indeks oluşturdum. İndeksi kromatik olarak aşağıda detaylıca paylaşıyorum. Daha ne olsun! Şiiri seven, şiiri arayan, şiirden anlayan ve şiir okumak isteyenler için büyük bir hizmet…
İyi okumalar dilerim.
Zafer Yalçınpınar
Son Güncelleme: Şubat 2024
Livar, tam metin pdf:
https://zaferyalcinpinar.com/livar.pdf
Meydansız, tam metin pdf:
https://zaferyalcinpinar.com/meydansiz2009.pdf
Çalmayan, tam metin pdf:
https://zaferyalcinpinar.com/calmayansiir.pdf
Tarihinsancısı, tam metin pdf:
https://zaferyalcinpinar.com/tarihinsancisi.pdf
Kötü, tam metin pdf:
https://upas.evvel.org/kotu.pdf
Dipsiz Göl, tam metin pdf:
https://upas.evvel.org/dipsiz.pdf
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm edebiyat çalışmalarına ve özgeçmişine https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.
Rafet Arslan’ın yeni -şiir özel- kitabı sınırlı sayıda yayımlandı…
Satın almak için: https://shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=21067820
Rafet Arslan’ın Upas Yayın kapsamında yayımlanan eserlerine ücretsiz pdf olarak https://upas.evvel.org/?tag=rafet-arslan adresinden ulaşabilirsiniz.
Eylemsel sanatın en güçlü temsilcilerinden Esat Cavit Başak,
5 Ağustos 2023’te İzmir-Menemen’de vefat etti…
Esat Cavit Başak, 26 Ağustos 1965’de Kuşadası’nda doğdu. 1981’de Devlet Tatbiki Sanatlar Yüksek Okulu-İç Mimarlık bölümünü kazandı. Aynı fakülte içerisinde İç Mimarlık’dan Endüstri Ürünleri Tasarımı’na yatay geçiş yaparak oradan mezun oldu. Sanat eleştirmeni ve kuratör Beral Madra’nın galerisi BM’de Madra’nın sergi asistanlığını ve grafik sanatçısı Mengü Ertel’in çıraklığını yaptı.
Esat Cavit Başak, 1990’ların başından günümüze eylemsel sanatın en etkili isimlerinden biriydi. Onu anlatan en güzel ve samimi yazılardan biri Murat Beşer tarafından 2016 yılında kaleme alındı: https://haber.sol.org.tr/yazarlar/murat-beser/mondo-trasho-esat-141371
Tayfun Polat‘ın kaleme aldığı ve Karga Mecmua’nın Mayıs 2010 tarihli 38. sayısında yayımlanan “Endüstri devrimi bitti, Esat Başak kazandı” adlı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/esatbasak.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
2017 yılında Express dergisinde yayımlanan “Fanzin bir örgütlenme biçimidir” başlıklı söyleşisinde eylemsel yöneliminin detaylarını, yakınlaştığı ve uzaklaştığı sanatsal kapsamı dile getirmişti. Söyleşinin tam metni şurada: https://birartibir.org/fanzin-bir-orgutlenme-bicimidir/
Esat Cavit Başak’ın son dönem çalışmalarının çoğunu
https://www.instagram.com/novakozmikova/ adresinden inceleyebilirsiniz.
Esat Başak‘ın Ece Ayhan Çizimleri
Sub-Yayın (Şenol Erdoğan) tarafından yayıma hazırlanarak arşivlenen Mondo Trasho’nun tüm orjinal sayılarına https://archive.org/details/mondo-trasho adresinden pdf dosyası biçeminde ulaşabilirsiniz.
Fanzin kültürünün Türkiye’deki ilk örneği olan Mondo Trasho‘yla (ve Esat Cavit Başak’la) ilgili güzel bir araştırmaya https://kiyimuzik.com/fanzin-kulturunde-bir-manifesto-olarak-mondo-trasho/ adresinden ulaşabilirsiniz.
2010 yılında Esat Başak’la gerçekleştirilen bir başka söyleşi de şu adreste bulunuyor: https://istanbulmuseum.org/artists/esat%20cavit%20basak.html
S.H. Dergisi: Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Ece Ayhan: Sait Faik sağ olsaydı, herhalde; “Yahu teselli mükafatı mı bu?” derdi.Mart-Nisan 1957 tarihli “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yer alan “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyayı tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18 Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.
Salim Şengil’in yönettiği “Seçilmiş Hikâyeler” adlı derginin Mart-Nisan 1957 tarihli 62. sayısı çok önemlidir. Önemlidir çünkü modern edebiyat tarihimizde ilk kez kayda değer şekilde -dimdik durarak, topluca ve ayağa kalkarak- bir edebiyat yarışmasının(armağanının) sonucuna ve dağıtımındaki haksızlığa karşı çıkılmıştır. Salim Şengil ve “Seçilmiş Hikâyeler” dergisi çevresinde yer alan yazarlar, 1957 yılının “Sait Faik Hikâye Armağanı”nın adil bir şekilde dağıtılmadığına işaret etmişlerdir; derginin 62. sayısı “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” adında oylumlu bir dosyaya ayrılmıştır. Salim Şengil ve arkadaşlarının iddiası; 1954-57 yılları arasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Varlık Dergisi çevresindeki yazarlara haksız bir şekilde dağıtıldığı yönünde eleştirel bir bakış içeriyor. Dosyanın başında Salim Şengil’in açıklaması ve Seçilmiş Hikâyeler dergisi çevresinin “Sait Faik Hikâye Armağanı”ndan çekilişinin, ayrılışının öyküsü ile açık/sert bir mektup yer alıyor. Ardından konuya ilişkin olarak Attila İlhan‘ın “İş İştir”, Burhan Arpad‘ın “Sait Faik Adına Saygı Gerekir”, Tevfik Çavdar‘ın “Varlık Sanat Tekeli” ve Orhan Duru‘nun “Maskeli Balo” adlı ağır eleştiri yazıları yer almaktadır. Ciddi haksızlıklara karşı yayımlanan bu dosyada kısa bir soruşturma da gerçekleştirilmiş… Soruşturmaya Fikret Otyam, Ece Ayhan, Çetin Altan, Suat Taşer, Tarık Buğra, Mehmed Kemal, Sabahattin Batur, Vüs’at O. Bener, Baki Kurtuluş, Nezihe Meriç, Muzaffer Erdost, Güner Sümer, Tarık Dursun K., Orhan Duru, Tevfik Çavdar, Celâl Vardar, Sevgi Batur, Şükran Özkutlu, Can Yücel, M. S. Arısoy, Mahmut Makal ve Tektaş Ağaoğlu cevap vermiş. Soruşturma cevaplarının çoğu Sait Faik Hikâye Armağanı’nda yaşanan haksızlığı işaret ediyor…
Seçilmiş Hikâyeler dergisinin 1957’de sergilediği “karşı duruş ve haklı tepki” bize şunu göstermektedir: “Günümüzdeki hakkaniyetsiz edebiyat yarışmaları, edebiyat oligarşisi, edebiyat kâhyaları, üleştirmenler ve ödüllendirme sistematiği arasındaki habis birliktelik “yeni” bir şey değil… Yeni olan şey, söz konusu habis birlikteliğe tepkisiz kalışımız…”
Sonuçta, Evvel fanzin kapsamında (sözkonusu edebi ayaklanmadan tam 61 sene sonra, yani 2018 yılında) herkese ibret olsun diyedir, “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinin “Sait Faik: Her Yıl Yeniden Ölen Adam” başlıklı dosyasını tekrardan yayımlıyoruz. Dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/olenadamsaitfaik.pdf (18 Mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.
Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
Hamiş: 66 yıl sonra, günümüzde, hâlâ aynı yerde saydığımızı görmek beni üzüyor.
Dipsiz Göl, Zafer Yalçınpınar
UPAS Şiir, Mart 2023, 33 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/dipsiz.pdf
Dipsiz Göl, 2017-2023 yılları arasında yazılmış şiirlerden oluşuyor. Zafer Yalçınpınar‘ın daha önceki şiir kitaplarında yer almayan bu 21 pâre, tek bir imgenin alan derinliğinde, tek bir şiir olarak kurgulanmış. Yalçınpınar, altıncı şiir kitabını 27 yaşında hayatını kaybeden sıkı dostu Uğur Yanıkel‘e ithaf ediyor… Sıkı şiiri arayanlar ve özleyenler, Dipsiz Göl’ü mutlaka okumalı. (Derya Turhan)
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Tarihinsancısı , Pasaj69 Yayın, Şubat 2017,
Şiir Kitabı (İki bölüm halinde 19 şiir ve 45 sayfa)
Tam Metin, PDF: zaferyalcinpinar.com/tarihinsancisi.pdf
Yayına Hazırlayan: Uğur Yanıkel
DEPREMLE BİRLİKTE; TARİHİN SANCISI HAKKINDA…
Dördüncü şiir kitabım tarihinsancısı‘nın yayımlanışının üzerinden altı yıl geçmiş. Geriye dönüp baktığımda, hem editöryal-tasarımsal açıdan özgür yayıncılığa sunduğu katkı nedeniyle, hem de ağır bir tarihsel yükü imleyen (işleyen) şiirsel alan derinliği sonucunda, tarihinsancısı‘nın diğer şiir kitaplarım arasında çok farklı bir yeri olduğunu açık yüreklilikle ifade etmek zorundayım. Bu kitabın adını koyarken “Tarihin Sancısı” ile “Tarih İnsancısı” seçenekleri arasında kararsız kalmış ve kitabın ismini “tarihinsancısı” şeklinde bitişik yazarak, algıyı okurun göreceli zihnine bırakmıştım. Fakat yayımlanışından altı yıl sonra -2023’ün Şubat ayının getirdiği büyük felaketi ve yaşananları göz önüne alarak- kitabın ismini “Tarihin Sancısı” şeklinde belirleseymişim daha doğru olurmuş diye düşünüyorum. Ve aslında, örneğin, yaşadığımız depremler, depremlerin yinelenen -ve yinelenecek olan- somut ve yalın gerçeği, bu geçişken coğrafyada yaşadığımız -yinelenen ve yinelenecek olan- benzeri devasa acılar-sancılar, bizim tuhaf insanlığımıza ve geleceğimize dair çeşitli kanıtlar sunarak şiir-tarihsel bir içeriğin belirleyici rolünü sürekli işaret ediyor. Ve edecek de… Ece Ayhan bu durumu şöyle vurgular:
“Çok Eski Adıyladır gerçekten de benim 40’a yakın insan yılını bulan yazı yaşamımda varabileceğim en yetkin ve en sıkı kitabımdır. (…) Ben en güzel, en yetkin… filan diyorum ama ‘Çok Eski Adıyladır’ kitabı altı yıldır Adam Yayınları’nda ancak 300-400 kadar sattı, kalanı da hiç kıpırdamadan olduğu gibi duruyormuş.(…) Yazdıklarım bin yıllık algı ortalamasının çok altında da olabilir bakın, hepten başarısız da. (…) ‘Çok Eski Adıyladır’ için, aynı zamanda karamsardır da dedim, hem de koyusu ve zifiri. Böylesi bir ‘topluluk’ta, uçsuz bucaksız bu ‘kötülük dayanışması’ ortamında karamsar olunmaz da, ne olunur bilemem. Ama benim karanlığımın rengi akkor’dur, o ayrı.” (Şiirin Bir Altın Çağı, YKY, 1993, s.137)
Tarihinsancısı adlı şiir kitabım için tamı tamına -ne bir eksik, ne bir fazla, ne ifrat hatasına düşerek, ne de tefritte kalarak söylüyorum ki- Ece Ayhan’dan alıntıladığım değerlendirmeyle tümü tümüne örtüşen kara duygulu bir his içerisindeyim. Gerçekten de kendi poetikamı düşündüğümde, yani yaklaşık 16 küsur yılda kaleme alınmış beş şiir kitabından ve 180 küsur şiirden oluşan alan derinliğinin çok boyutlu haritasına baktığımda, imlemek istediklerimi -tarihsellikleriyle birlikte- en doğru şekilde konumlandırarak okura sunabildiğim, en yetkin, en işe yarar, öz-söyleyiş bütünlüğünü en dengeli şekilde oluşturabildiğim, kısacası, en sıkı şiir kitabımdır tarihinsancısı… Gene, Ece Ayhan’dan bir alıntıyla ifade edersek:
“Son biçim”ini alıp almadığını anlamak sorununa gelince, şiirin, buna neden “son öz” denmemiş olduğunu da düşünüyorum, izin verin de bir kömürün bir elmasa dönüşmüş olduğunu artık anlayalım! Bir şiir kıpırdanıyorsa, deviniyorsa sona ermiş demektir; sözgelimi herhangi bir şey eksikse kıpırdanmaz! Ustalar şunu çok iyi anlayacaklardır; şiir tam bir avadanlıktır, tarihsel bir avadanlıktır!… (Türk Dili Dergisi, 1982)
Bu kadar değil mesele, tarihinsancısı‘nın benim için taşıdığı çok kıymetli bir nüve daha var: Kitap, yayıncılık tercihleri anlamında da geleneksel yayıncılığı terk ederek, özgür yayıncılık yaklaşımında kesinkes karar kıldığım bir dönemin ürünüdür. Aralık 2022’de talihsiz bir olay sonucunda 27 yaşında vefat eden sıkı dostum -ve genç yayıncı- Uğur Yanıkel‘in taşıdığı direnişçi ruh ve uzgörü dolu sahici yaklaşım, özgür yayıncılığa geçişimde son derece belirleyiciydi. Uğur Yanıkel o yıllarda kurduğu “Pasaj69” başlıklı özgür yayıncılık platformu kapsamındaki çalışmalarıyla, holdingvari (aşırı ticari, finansal ve düzme/kalp) yayıncılığa taş çıkartacak -hatta, sanat alanında bezirgânlaşmış bir mutat tipolojiye “Eleğinizi duvara asma vakti geldi artık!” dercesine- güçlü dijital tasarımlar hazırlıyor, özenli bir editöryal süreç uyguluyor ve müthiş derinlikli araştırmalar gerçekleştirerek Türkiye’de edebiyat ve şiir alanındaki en sıkı e-kitapları oluşturuyordu. Uğur’un Pasaj69’da kurduğu başarılı zeminde yer almak, hem kendi özgürlük yaklaşımımı teyit etmek hem de Uğur’un yayıncılık mücadelesine katkı sunmak açısından çok önemliydi ve benim için büyük bir onurdu. Tarihinsancısı‘nın “son özü”nü doğru bir şekilde kavrayan ve o “son özü” tasarımıyla, editöryal yaklaşımlarıyla bir e-kitap bütünlüğünde işleyerek tüm hatlarıyla yayına hazırlayan Uğur Yanıkel’dir. (Ayrıca, kitabın arka kapağındaki tipografik tasarım da bizzat Uğur’un fikri ve uygulamasıdır.) Uğur gibi uzgörü sahibi, güçlü, sahici, azimli ve onurlu bir dostumu genç yaşta kaybetmek, onun başına gelen felakete engel olamamak da -tıpkı depremin hatırlattığı yalın gerçekler gibi- tarihsel çevrimlerle vurgulanan -dinmeyecek, yinelenecek- bir başka büyük sancımdır. Belki, Uğur’un anısını ve Pasaj69’daki çalışmalarını yaşatmak, Uğur’un genç arkadaşlarıyla birlikte Uğur’a atfedilmiş yeni nesil yayıncılık projeleri üretmek bu sancıyı hafifletebilir diye düşünüyorum. Herkes gibi… Ama bu umutlu düşünce bir rüzgâr gibi kaçıyor zihnimden… Çünkü ölümün sarsılmaz hakikatini bertaraf etmek için oluşan bu yapay umut hissi “kendini kandırma”, “teselli”, “avunma” motifleri taşıyor ve aslında hepsinden çok bir “safdillik” benim için… Çünkü hiçbir şey Uğur’u geri getirmeyecek. Ölümün hakikatinin ve ağır yükünün önüne -bildiğimiz tüm dillerdeki tüm söylemlerle, bu dünyanın lisanlarıyla- geçmek imkânsız. Böylesi çaresizlikleri daha önce de yaşadım, hissettim ve çok iyi biliyorum. Ölümün suskusundan ve tarihin sancısından daha hakiki bir şey yok.
Bu noktada düşüncemi sabitliyorum…
Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar
23 Şubat 2023
Hamiş: Zafer Yalçınpınar‘ın özgeçmişine ve tüm edebiyat çalışmalarına https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilir, tüm şiir kitaplarını https://bit.ly/zypsiir adresinden ücretsiz pdf biçeminde arşivleyebilirsiniz.
“Özgür ve Yalnız
Zihnine Güveniyorum”
E. Ese
Şubat 2023, 42 Sayfa
okumak için: https://upas.evvel.org/ozgurveyalniz.pdf
E. Ese, hiçlikte eriyen bir benliğin sonsuz yankılarını yeni şiir kitabıyla okuyucunun özgür ve yalnız zihnine bırakıyor. (Zafer Yalçınpınar)
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Vecihli Duvar”
Mustafa Eren Karakaş
Ocak 2023, 30 Sayfa
okumak için: https://upas.evvel.org/vecihliduvar.pdf
Mustafa Eren Karakaş, ilk şiir kitabı olan Vecihli Duvar‘da “berrak görüş” deneyleriyle bütünleştirdiği şiirlerini okuyucunun dikkatine sunuyor…
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Hikâyesizler”
Ozan Ergün
Kasım 2022, 20 Sayfa
görmek/izlemek için: https://upas.evvel.org/hikayesizler.pdf
Hikâyesizler, kıyıda yaşanan tuhaf hayatların eşsiz -ve zorlu- duygulanımlarını özel bir titizlikle yansıtıyor. Ozan Ergün’ün resimlerindeki ‘ifadeler bütünü’ özel bir tipolojik katman oluşturarak, izleyiciyi ‘kendi duygu-durumlarını tartan, sorgulayan’ bir konuma çekme/getirme becerisine sahip… (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Yeşil Rüzgârları Bekliyorum”
-Hermetikler-
Serpil Çetinkaya
Eylül 2022, 25 Sayfa
izlemek için: https://upas.evvel.org/yesilruzgarlar.pdf
Serpil Çetinkaya eserlerinde “boşluklarla dolu özel hikâyeler” yazarak “eksiltili sanat” yaklaşımının en güzel ve olgun örneklerini izleyiciye sunuyor. Yeşil Rüzgârları Bekliyorum‘daki görüngüleri incelediğinizde hermetik dokuların ve ânların etkisini hissedeceksiniz. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Yeni Ses, Eski Can”
İlhami Tunç Gençer
Eylül 2022, 32 Sayfa
izlemek için: https://upas.evvel.org/yeniseseskican.pdf
İlhami Tunç Gençer‘in “Noise Animasyon” girişimi buluşlu ve etkili bir hareket: Švankmajer’in, Jodorowsky’nin çığır açıcı deneyleri gibi düşünmek gerekiyor Noise Animasyon’u… Sadece insanın değil, tüm yaşamın sesten ibaret olduğunu görmek, duymak için Yeni Ses, Eski Can‘ın izleklerini takip etmenizi öneriyoruz. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Gertrude Stein
Tender Buttons’dan… (Odalar, Nesneler)
Çev: Aytek Sever
İşaret Ateşi, Nisan 2019
Odalar‘ı okumak için tıklayın…
Nesneler‘i okumak için tıklayın…
İşaret Ateşi‘yle bağlantı kurmak için:
isaretatesi@gmail.com
Yirminci yüzyılın önde gelen kadın yazarlarından Gertrude Stein, 1914’te yayımladığı, düzyazı şiirlerden oluşan Tender Buttons (“Hassas Düğmeler”: Nesneler, Yemek, Odalar) adlı yapıtıyla, bir yandan Kübizmin yazısal örneklerini sunmuş, diğer yandan feminist bir başkaldırıyla edebiyat dilini yeni baştan konfigüre etme girişiminde bulunmuştu. Yayımlandığı dönemde Modernist çevrelerde dahi hak ettiği karşılığı bulamayan avangart yapıt, ilerleyen yıllarda Stein’ın öteki çalışmalarıyla beraber literatürde kendine bir yer edinse de hâlâ güncel ve dinamik bir edebiyat deneyi olarak karşımızda duruyor.
Tender Buttons’ın ilk bölümünün çevirisi olan Nesneler, Gertrude Stein’ın hayat arkadaşı ve sevgilisi olan Alice B. Toklas ile paylaştığı gündelik hayatın ve ev ortamının duyarlılıklarını yansıtırken okurlara kişisel bir fenomenolojiyi sunuyor. Biricik bir “karaf”, bir “kutu”, bir “şemsiye”, bir “sprey şişesi”, bir “parça kahve”, ya da söz gelimi “sırlı bir parıltı”, “yastıktaki bir cisim” ve “korkulu bir salıverilme” üzerinden bizi, anlaşılır olması veya tek bir okunuşa sahip olması gerekmeyen, hem basit hem karmaşık bir düzyazı şiir metniyle karşı karşıya bırakıyor.
Nesneler, devrimci bir yazarın yepyeni bir dille yarattığı “eşyaları” tüm sevimliliği, oyunbazlığı, tuhaflığı ve mistikliğiyle yazı mekânının baş köşesine yerleştiriyor. (Tanıtım Metni’nden…)
“Hatırlayamıyorum”
-Korkunç Güzel-
Gamze Duman
Haziran 2022, 23 Sayfa
izlemek için: https://upas.evvel.org/hatirlayamiyorum.pdf
Gamze Duman’ın bakışı, eserlerinde işlediği konuları önce zamanın ve mekânın donukluğuyla çerçeveliyor, ardından da odak konulara “korkunç güzellik” içeren figüratif bir varoluş ekliyor. Hatırlayamıyorum‘da yer alan görüngülerin zihninizi kurcalayarak hafızanızı harekete geçireceğini düşünüyorum. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Ali Karahan ve Tuğrul Bakır tarafından kaleme alınan ve Dede Korkut Dergisi‘nin (Uluslararası Türk Dili ve Araştırmaları Dergisi’nin) Nisan 2022 tarihli 27. sayısında yayımlanan “Uyumsuzluğun Güzelliği: Ece Ayhan Şiirinin Arketipsel Yorumu” başlıklı akademik yayının tam metnini şuradan -pdf dokümanı biçeminde- okuyabilirsiniz.
Öz: İkinci Yeni, 1950’li yıllarda Türk şiirinin toplumsallıktan bireyselliğe geçişinin önemli kilometre taşlarındandır. Bu dönüşümü yaratan şairler bireysel düzeyde toplumun bir parçası olarak kendi duygularını yansıtırken aynı zamanda toplumun mikro örneği olarak zamanın ruhunu yazdıkları şiirlere aktarmışlardır. İkinci Yeni Şiiri’nin en sivri dile sahip şairlerinden olan Ece Ayhan’ın şiirindeki kapalı yapı okurun anlam arayışını zorlaştırır. Bu nedenle şiirlerin arketipsel eleştiri yöntemiyle irdelenmesi dizelerin içerisine yerleştirilmiş ya da gizlenmiş evrensel konseptleri ortaya çıkararak Ayhan’ın şiirinin daha doğru açıklanmasına katkı sunar. Makalede Carl Gustave Jung’un çalışmalarından hareketle anima, gölge, self ve persona olarak dört arketip temel alınır. Analitik psikolojiden yararlanarak Ece Ayhan şiirinin psikolojik yönleri ortaya çıkarılabilir. Bu yöntemle incelenen şiirlerde Ayhan, kendi görüşlerine uygun kadın ve erkek; mitolojik, tarihi ve modern kahramanları şiirlerinin öznesi haline getirerek kendi psişesi ile paralel hikâyeler oluşturur. Şair, şiirlerinde personası ile uyumlu karakterleri eleştirirken, gölgenin bireyin egosunu ele geçirdiği, bilinç dengesi bozulan toplumda ötekileştirilmiş “soysuz”ları olumlar. Böylece evrensel arketipler etrafında Türk toplumu ve kendi bireysel hikâyesi birleşir. 1950’li yılların sıcak konularından olan bireyler üzerinden toplumun ahlaki değişimi ve etnik azınlıklara bakışındaki çarpıklık bireyler üzerinden ortaya konulur. Makalede bu hikâyelerin şiirlere kattığı anlamların arketipler üzerinden derinlemesine incelenmesiyle hem Ece Ayhan’ın şiirini kurgulama biçimi hem de İkinci Yeni Şiiri’nin yaratmak istediği dönüşümler ele alınacaktır.
Tam metin için tıklayın…
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı çalışmalara https://bit.ly/eceindeks adresinden, Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.
Tipoloji
Cemal Soykök
Ocak 2022, 24 Sayfa
görmek/izlemek için: https://upas.evvel.org/tipoloji.pdf
Cemal Soykök’ün resim tekniği klasik portre yaklaşımını revize ediyor ve ifadelerin ağırlık noktasını bularak tipolojinin eskrimlerini öne çıkarıyor. Bu yalınlaşmış görme biçimi, anlam arayışların arasında kaybolan izleyiciye pürüzsüz ve sağlam bir çözümleme sunuyor. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Alman sinema ekolünün sıkı yönetmenlerinden Werner Herzog’un 1974 yılında kaleme aldığı “Buzda Yürüyüş” adlı günlükler, Şubat 2016’da Jaguar Kitap’tan yayımlandı. Ali Bolcakan tarafından dilimize çevrilen kitap, Werner Herzog’un bir ceket, bir pusula ve gerekli kamp malzemeleriyle birlikte 23 Kasım 1974 tarihinde Münih’ten yola çıkıp Paris’te ölüm döşeğindeki eleştirmen dostu Lotte Eisner’e yaya olarak erişmeye çalışmasının günlük notlarından ve yolculuk esnasındaki görüngülerden oluşuyor. Yürüyerek Paris’e ulaşabilirse Lotte Eisner’in hayatta kalacağına dair tuhaf bir gerçeklik katmanı ya da inanç Herzog’un zihninde yer almasaydı eğer, imgesel açıdan göz kamaştıran bu ilginç betik okuyucuyla buluşamazdı. Werner Herzog yürüyüşünün ilk gününde yolculuğunun amacını şöyle tanımlıyor:
“(…)Kendime dair derin düşüncelere dalmak dünyanın geri kalanının uyum içinde olduğunu açığa çıkarıyor.(…)Her şeye ağır basan tek bir düşünce var: Buradan uzaklaşmak. İnsanlar beni korkutuyor. Eisner’imiz ölmemeli, ölmeyecek, buna izin vermeyeceğim. Şu an ölüyor değil çünkü ölmüyor. Şimdi değil, hayır, buna hakkı yok. Kararlı adımlarımın altında yer sallanıyor. Dinlendiğimde bir dağ istirahata çekiliyor. (…) Paris’e vardığımda hayatta olacak. Ölmemeli.”
Herzog’un Münih-Paris hattında 21 gün süren yürüyüş notları, birbiri ardına sıralanmış gerçek yaşantı parçaları olarak tuhaf bir varoluşa sahip: “Buzda Yürüyüş” esnasındaki gerçek yaşantı parçalarının betikte sinematografik bir yöntemle bütünlendiğini görüyoruz. Werner Herzog, Münih’ten Paris’e doğru çizdiği yürüyüş rotasını bir film şeridi olarak düşünüyor ve tutuğu günlük notlar -tıpkı sinema sanatında olduğu gibi- çeşitli ham görüntülerin, olayların, duygulanımların ve çevresel faktörlerin hızla devinmesini sağlıyor. Herzog, yolculuğu süresince yaşadıklarının anlatımını sinema duygusu veren özel, keskin ve ‘dış ses’ benzeri bir dile taşıyarak metnin akışkanlığını, canlılığını yönetiyor. İnsan zihninin algısal yeteneklerini kullanarak önce bir tür ‘alan derinliği’ni harekete geçiren Herzog, zaman zaman kadraj içerisindeki ilgisiz odaklanmalara yönelerek okuyucunun konumunu ‘edilgen bir izleyici’ye dönüştürüyor:
(…)Ormanın ilerisine doğru bakıyorum. Çamlar birbirlerine doğru sallanıyor, kargalar rüzgâra karşı uçuyor ve hiç ilerleyemiyor. Tüm köy bir buğday tarlasına kurulmuş, her buğdayın üzerinde bir ev. Evler sapların üzerinde görkemli bir biçimde sallanıyor, tüm köy eğilip bükülüyor. Bir karaca yola atlıyor ve asfaltta kayıyor, sanki asfalt yeni cilalanmış bir parke zeminmişçesine.(…)Yol kenarındaki sigara paketleri çok ilgimi çekiyor, özellikle de ezilmedikleri zaman; o zaman hafifçe şişip bir cesede benziyorlar, köşeleri artık o kadar sivri olmuyor ve nemin soğukta su damlacıklarına dönüşmesi yüzünden etraflarındaki naylon içeriden buğulanıyor.
Herzog, yürüyüş sırasında geçtiği köyleri, gördüğü nesneleri, yaşadığı doğa olaylarını, bedensel değişimleri, çeşitli zorluk ve kolaylıkları kısa cümlelerle, dolaysız ifadelerle sürekli ve hızlı bir şekilde betimliyor. Betimlemelerin zaman zaman eğretilemelere dönüşerek şiirsel bir boyut kazandığını ve zenginleştiğini de hissediyoruz.
Yolculuktaki en ilginç ânlar yolda karşılaşılan insanların içinde olduğu kadrajlardır. Herzog’un insanlarla karşılaştığı (kesiştiği) her mekânda önce bir yabancılaşma-çekince-gerilim ânı oluşuyor, ardından karşılaştığı insana ilişkin Herzog’un zihninde keskin bir izlenim dile geliyor ve umarsızlık duygusuyla sonlanan yaşantı parçasının hızla geçip gittiği izliyoruz:
(…)Yol hemen karla kaplanıyor. Tipide bir traktör tarlaya saplanıyor, farları yanıyor ve ilerleyemiyor; çiftçi yanında pes etmiş, ne yapacağını bilemez bir hâlde duruyor. Biz, iki hortlak, birbirimize selam vermiyoruz.(…)Benzincideki adam bana öyle gerçek dışı bir bakış fırlattı ki aynaya bakıp kendimi hâlâ insan gibi gözüktüğüme ikna edeyim diye hemen tuvalete koştum. (…)
Gerçek yaşamın ya da kurgusal edebiyat eserlerinin sinemaya uyarlandığını biliyoruz, böylesi çalışmalarla çok karşılaştık, ancak objektifleşmiş ya da kadrajlaşmış bir insan zihni ile zorlu bir yolculuğun hayata uyarlandığını ilk kez görüyoruz. Werner Herzog’un 1974’te gerçekleştirdiği Münih-Paris yolculuğunu edebiyata -hatta, yaşamın ta kendisine- uyarlanmış bir sinema filmi olarak düşünebiliriz. “Buzda Yürüyüş” adlı kitapta yaşam, Werner Herzog’un bakışının biçimini taşıyan bir yolculuğa dönüşüyor.
Zafer Yalçınpınar
Aydınlık Kitap, Sayı: 214, 27 Mayıs 2016, s.5
Hamişler:
1/ Yazının ‘pdf’ biçemine https://bit.ly/herzogbuzdayurur adresinden ulaşabilirsiniz.
2/ Yalçınpınar’ın inceleme yazılarına https://zaferyalcinpinar.com/inceleme.html adresinden, tüm kitaplarına ve özgeçmişine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Ayrıca Bkz:
-John Berger’in Şiirlerindeki Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/johnbergersiirler
Aydınlık Kitap, Sayı: 243, 30 Aralık 2016-Nilgün Marmara’nın Kâğıtları’ndaki İmgelem
Tam metin pdf: https://bit.ly/nilgunmarmarakagitlar
Aydınlık Kitap, Sayı: 241, 9 Aralık 2016-Oktay Rifat’ın Dışarıda Kalan Şiirleri
Tam metin pdf: https://bit.ly/oktayrifatdisarida
Aydınlık Kitap, Sayı: 235, 28 Ekim 2016-Ingeborg Bachmann ve Dil Felsefesi
Tam metin pdf: https://bit.ly/bachmanndilfelsefesi
Aydınlık Kitap, Sayı: 220, 8 Temmuz 2016-“Nicanor Parra’nın ‘Karşışiir’leri”
Tam metin pdf: https://bit.ly/nicanorparrakarsisiir
Aydınlık Kitap, Sayı: 216, 10 Haziran 2016-Julio Cortázar’ın zihninden; “Küba Devrimi’nin Başlangıç ‘Buluşma’sı”
Tam metin pdf: https://bit.ly/cortazarbulusma
Aydınlık Kitap, Sayı: 211, 6 Mayıs 2016-Alfred Jarry’den “Günler ve Geceler” Ötesi Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/alfredjarrygunlergeceler
Aydınlık Kitap, Sayı: 202, 4 Mart 2016-MŞŞ’nin ‘Yalnızlık Çölü’nde; “Sayıklayanlar”
Tam metin: https://evvel.org/m-s-s-nin-yalnizlik-colunde-sayiklayanlar-z-yalcinpinar-aydinlik-kitap-2682016
Aydınlık Kitap, Sayı: 226, 26 Ağustos 2016-ECE AYHAN ile ‘KARA GERÇEK’
Tam metin: https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/eceayhanilekaragercek.jpg
Aydınlık Kitap, Sayı: 195, 15 Ocak 2016
11 Aralık 2021 Cumartesi günü, Kadıköy 6:45 Dükkan‘da buluşup ustamız Oruç Aruoba‘yı saygıyla andık ve Usta Defteri‘ne dair özel bir etkinlik gerçekleştirdik. Katılım sağlayan tüm dostlara teşekkür ederiz. (Zy)
Usta Defteri’ne dair özel bir söyleşi şurada;
https://upas.evvel.org/?p=1628
Usta Defteri’ni -pdf olarak- inceleyebilirsiniz;
https://bit.ly/ustadefteri
Usta Defteri’nin basılı nüshasını
satın almak için tıklayınız…
Hamiş: EVV3L kapsamında gerçekleştirdiğimiz Oruç Aruoba Arşivi çalışmalarına https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
“Boğuk Kent”
-Yapılı Yıkım-
Ayhan Çetin
Ekim 2021, 26 Sayfa
izlemek için: bit.ly/bogukkent
Ayhan Çetin, yapıların kütlesel görüngüsünü, ‘akış-oluş hâli’nin çizgisel dokumalarıyla dengeliyor ve sonra da özel bir “odak-zaman bükülmesi”yle parçalıyor. Boğuk Kent‘te, ‘yapılı yıkım’ın kentsel dokularına müdahale eden odaklanmalara ve parçalanmalara tanık olacaksınız. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Karşı Oyulan”
-Defter-
Doğu Avkapan
Upas Şiir, Ekim 2021, 26 Sayfa
okumak için: bit.ly/karsioyulan
Doğu Avkapan, şiirselliğin ‘tersine sonsuz’ alanlarını kullanarak özel bir ‘kuyu dili’ oluşturdu: Karşı Oyulan defterin imgelemi, bir kuyunun dibindeki durgun ve karanlık suda, hüzmelerin belirmesi gibi… (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Dünya güneşin etrafında 1 kez dönmüş Şegaf yayımlanalı… Şegaf’ta “bir hissiyatın nasıl düşünsel olabileceğini” ifade/not etmeye çalıştım. Yıldönümü kutlu -ve mutlu ve umutlu- olsun, isterim.” (Zy)
Şegaf, Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Eylül 2020, 32 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/segaf.pdf
Bir dağın kesitini alıyormuş gibi düşünelim onu. Zafer Yalçınpınar, kelimelerin omurgasına -yani dağın merkezine- iniyor ve oradaki madenden/özütten tanımlamalar sunuyor bize… Yanarak, kavrularak, kendini yakarak! Velhasıl tüm mesele şu; anlamını bulamamak… Heyhat! Bir ağacın gövdeden çatırdayışı, henüz kapanmış bir mezardan gelen o “güm” sesi, sabahın o gri yalnızlığı yüzümüze dikmesi… Heyhat! Şegaf!
(Emir Alisipahi)
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
“Son 15 yıldaki konuşmalarımdan oluşmuş bir yüklü yekûn…
‘kendimi doğru anlatmaya çalışmak’
ya da ‘haklılığın inadı’ denebilir buna …” (Zy)
pdf olarak okumak için: bit.ly/dilinkemigi
Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm edebiyat çalışmalarına
https://zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.
“İSHAK”
-Kahkaha Üzerine Bir Deneme-
Mert Can Aksoy
Upas Anlatı, Ağustos 2021, 22 Sayfa
okumak için: bit.ly/ishakcan
Mert Can Aksoy ‘anlaşmazlıkların dili’ni kullanarak yeni bir “söylem duvarı” örmeyi başardı sonunda… “Kahkaha Üzerine Bir Deneme” alt-başlığıyla kurguladığı İshak, şaşırtıcı ve etkileyici bir anlatı oluşturuyor. (Zafer Yalçınpınar)
Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
Ustamız Oruç Aruoba’yı saygıyla andığımız özel söyleşi Üvercinka Dergisi‘nin Mayıs-Haziran 2021 tarihli yeni sayısında (No. 79-80) yayımlandı. Söyleşinin tam metnini https://evvel.org/soylesi-oruc-aruoba-usta-ustalik-ve-usta-defteri-zafer-yalcinpinar adresinden online olarak da okuyabilirsiniz.
Hamiş: Yaklaşık 15 yıldır, EVV3L kapsamında gerçekleştirilen “Oruç Aruoba Arşivi” çalışmalarının tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com