

Sema Rifat
“Selahattin Hilav ve Paris Mektupları”, İş Bankası Yay., 2006, ss. 48-49


Sema Rifat
“Selahattin Hilav ve Paris Mektupları”, İş Bankası Yay., 2006, ss. 48-49
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Bedri Rahmi Eyüboğlu” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.

2001 yılında KALAN Müzik’in Arşiv Serisi’nden yayımlanan “Hiç’in Azâb-ı Mukaddes’i / Neyzen Tevfik” adlı eserde Mehmet Ergün’ün metnine eşlik eden görsellerden bazıları…
Ayrıca bkz: https://evvel.org/iyi-ki-dogdun-neyzen-tevfik

Tiraje Dikmen‘in bir serigrafi çalışması.
Yalçınpınar Ailesi Koleksiyonu’ndan…
*
Ayrıca bkz: https://evvel.org/zamanlarin-hafizasi-tiraje-dikmen
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

“1930’lu yıllardı, Adalı bir kız denizde taş sektirdiğinde,
Aya Nikola Koyu’nda…” Tiraje Dikmen Albümü’nden…
Fotoğraf: Muharrem Nuri Birgi
TİRAJE (DİKMEN)
1925 yılında İstanbul-Büyükada’da doğdu. Işık Lisesi’ni bitirdi, Olgunluk sınavını (Baccalauréat) Galatasaray Lisesi’nde verdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Doktora seminerlerini Prof. Kessler, Prof. Ricci, Prof. Ömer Lütfü Barkan’la tamamladı. İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları konulu doktora tezini Prof. Kessler’in yönetiminde hazırladı. 1947-48 yıllarında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Léopold Lévy atölyesinde resim çalıştı. 1949’da Fransız Hükümeti’nin öğrenci bursuyla Paris’e gitti. Paris’te Fransa Dışişleri Bakanlığı Kültürel İlişkiler Yönetimi’nin önerisiyle burslu öğrenci olarak Louvre Müzesi’nde stajyer oldu. Ecole du Louvre’da Sanat Tarihi ve Müzeoloji bölümlerini bitirdi; J. Cassou, G. Bazin’in öğrencisi oldu. Louvre Müzesi’nde Cabinet des Dessins ve Laboratoire bölümlerinde çalıştı. G. H. Rivières’in yönettiği Musée des Arts et Traditions Populaires’de (Halk Sanatları ve Gelenekleri Müzesi) 1 yıl staj yaptı. Resim çalışmalarını aralıksız sürdürdü, hiçbir özel atölyede çalışmadı. İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya, İtalya ve İspanya’da müzeleri gördü. Paris’ten ayrılmadı. 1956’da ilk sergisini ―siyah-beyaz desen sergisi― Paris’te Saint Germain des Près’de ―Max Ernst, Miro, Arp sergileyen― Edouard Loeb Galerisi’nde açtı. Max Ernst, bu sergiden Tiraje’nin bir resmini satın aldı. 1960’da Tiraje’nin ikinci sergisi de ―yağlı boya sergisi― aynı Galeri’de açıldı.
Bu yıllarda Paris’te, Giacometti, Braque, Derain, Chagall, Yves Bonnefoy, Blaise Cendrars, Tristan Tzara, Georges Duthuit, Charles Estienne ve Jacques Lassaigne gibi çeşitli sanatçı ve yazarlarla tanıştı.
1964’te davet edildiği ve bugün Gerçeküstücülük tarihinin en önemli sergilerinden biri sayılan “Gerçeküstücülüğün Kökenleri, Tarihi ve İlişkileri” sergisinin kataloğunda kendisinden “genç imgesel resmin en güçlü figürlerinden biri” olarak söz edildi. Türk modern resim sanatının, ününü ülke sınırları ötesinde kazanmış temsilcilerindendir.
Daha sonraki yıllarda eserleri, Fransa ve Türkiye’nin çeşitli sanat merkezlerinde açılan kişisel ve karma sergilerde izlenen Tiraje Dikmen, Ali Artun’un deyişiyle “yapıtlarıyla Batı sanat ortamlarında gerçekten dikkati çekmiş ama bunu olabildiğince az söylemiş bir ressam, ortalarda pek görünmeyen, orada burada sık sık söyleşileri yayınlanmayan, sessiz ve derinlerde çalışan, durmadan çalışan, ’has’ bir sanatçı.
İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel Müzeleri, Ankara Hacettepe Sanat Müzesi yanı sıra Türkiye, ABD, Almanya ve Fransa’da aralarında Max Ernst (Paris), Patrick Waldberg (Paris), Prof. Dr. Philippe Shwartz (Princeton), Muharrem Nuri Birgi (İstanbul), Ömer Koç (İstanbul)’un bulunduğu özel koleksiyonlarda resimleri yer almaktadır.

Galeri Nev Koleksiyonu’ndan “Tiraje” imzalı bir serigrafi…
1994 yılında UNESCO AIAP Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği-Türkiye, “Onur Belgesi”ne layık görülen Tiraje Dikmen, 1999 yılında da “Cumhuriyetle Gelenler, Cumhuriyetimizin 75. Yılı” ve GESAM Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin ödüllerini almıştır.
Paris’te Comité de Défense de la ‘Cité Verte’ peşi sıra Ada Dostları Derneği’nin kurucularından olup gerçek bir Ada sevdalısı olarak Adalar’ın Kentsel ve Doğal SİT Alanı bütünü olarak tesciliyle korunmasında emeği büyüktür.
1. Hamiş: Tiraje Dikmen, 2012’den bu yana A-DORA Bostancı Geriatri Merkezi‘nde tedavi görmektedir.
2. Hamiş: Tiraje Dikmen hakkındaki çeşitli bilgileri bize ulaştıran Adalar Postası‘na çok teşekkür ederiz.
Bülent Kale, “newala qasaba” adlı mekânında sıkı meselelerin altını çizmeye, alıntılar ve buluntular sunmaya devam ediyor: En son, Sait Faik tarafından 26.10. 1947 tarihli Yedigün Dergisi’nde kaleme alınan “d grubu eleştirisi”ni paylaşmış…

“D Grubu” döneminde Abidin Dino’nun bir çizimi…
(…)
Böyle bir grup, bilmem ilk zamanlarında müşterek birtakım düşüncelerden, yahut paylaşılmış bir resim anlayışından mı doğmuştu? Ama sanmıyorum. Çaresizlikten, çok sevdikleri bir sanattan bir gün; «Usandım. Allah kahretsin boyayı da, fırçayı da, tuvali de!» dememek için hiç de fena olmamış. Bugünkü müthiş kalabalık, doğru dürüst resim seyredilemiyecek kadar kalabalık o günkü ağacın yemişidir.
Ama «d» grubu diye bir şey yoktur. Hem olmamalıdır da. Bu iyi ile kötünün, sakinle delinin, dâhi ile kalpazanın, sıcakla soğuğun bir aradalığı, resmi sevenler, onu benim gibi yarım yamalak anlayanlar için de zararlı. Böylece iyiyi kötüyü karıştırmak tehlikesi çoğalıyor. Hangi resmin iyi hangi resmin kötü olduğunu söyleyecek değilim. Hani onu pek anlayana da rastlamadım. Pek anlayışlı geçinen bir sanat münekkidi bir gün koç resmi önünde bana:
«— İnsana tos vuracak gibi; ne güzel resim değil mi?» demişti.
Vapur resmi düdük öttürecekmiş gibi, kadın resmi sizi sevecekmiş gibi, gurup resmi — ayyaş iseniz — tam vakti kerahet olduğunu haber verir gibi olduğu için mi güzeldir?
Neyse geçelim bunları… Adım atılmıyor salonda. Bir köşede tiyatro artistleri, ötede konservatuvar mensupları, operacılar, kemancılar, viyolonselciler, genç şairler, genç şairler, profesörler, talebeler; anlayışları, giyinişleri, salonlarıyle meşhur hanımlar, ecnebiler, gazeteciler, şehrin maruf simaları hep oradaydı. Resimler de oradaydı. Ama zavallı ressamlar kaybolup gitmişlerdi. Kimleri görmek istemezdim. O müthiş parmakları yapan eli sıkmak isterdim. Canım Abidin, neredesin?
1900 bilmem kaçta yalnız başlarına kalırlarsa bir şey yapamıyacaklarını anlayan altı kişi birleşmişler, resim hayatında bu dördüncü teşekkül olduğu için ismini «d» grubu koymuşlar. Gayeleri halka resmi sevdirmek, kendinden evvelki yarı san’atkârları susturmak. Sonra sonra sayıları artmış, o gün için ezberlenmiş, donmuş telâkkileri yıkan bir hamle ile çalışmışlar. Bugünün belli başlı ressamları haline gelmişler ama o günkü hız da kalmamış. İçlerinden birkaçı müstesna, fazla efendileşmişler. Evet ustalaşmışlar.
On dokuzuncu asır sonu Fransasının o şaşırtıcı Gauguin’lerinin, Cézanne’larının, Utrillo’larının, bu bugünkü Picasso’lara Matisse’lere ulaştıran san’atını elbette benden iyi anlamış olan bugünkü Türk ressamları neden Çallılaşmak üzereler? Galerinin bir çok resimlerinde bir yerine yerleşme, bir «acaba ileri mi gidiyorum» diyen, «aman rahatımı bozmıyayım» diyen bir hal var. Halbuki resim, hayır ressam, bugün herhangi bir D. Parti mebusundan daha ateşli olmalı değil mi? Bu nereden geliyor? Onu araştıracak değilim. Sonra kendimize bakıp fazla konuşmak da işime gelmiyor. Onlar yine bizden iyi! Hiç olmazsa birbirlerinin kıymetini biliyorlar.
Çoğu Türk halkını, belki de şu salona gelemiyecek, geldiği zaman da hayretle, şaşkınlıkla, ama saygı ile resimlere bakacak olan Türk halkını seviyorlar artık. Mevzularının çoğu halk, Türk halkı. İyi, güzel! Yalnız bir şey eksik. Coşkunluk gibi bir şey, hattâ biraz acemilik gibi bir şey, — elleri müstesna — kafalarını, içlerini veriş eksik. Ressamlarımızın iyi gözleri var. İleri kabiliyetleri var. Ama rahatı da sükûnu da bir sevişleri var ki… Bir gün fethe çalıştıklarının bugün esiri olmaları fena tarafları. Anlaşılmıyacaklarından korkuyorlar sanki de pek anlayışlı, pek üstat gözüküyorlar. Bazı resimler insana: «Aman kravatım yana kaçtı, olmaz, sonra serseri derler, olmaz!» diyor…
(…)
Sait Faik
Yedigün Dergisi, 26.10. 1947Bkz: https://newalaqasaba.wordpress.com/2013/04/14/sait-faik-d-grubu-sergisi-ve-resim-uzerine/
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.
“Bekir Akbaş resim koleksiyonunun ana başlıklarından birini oluşturan Abidin Dino desenlerinin büyük bir kısmı bu katalogda derlenmiş. Sadece kendilerine has hikâyeleri olan desenlerin, yüz desenlik büyük hikâyeye, yüz yıllık uzun ömre uyum sağlamaları esas alınarak, yöntemi tematik ya da kronolojik olmayan değerli bir sergi kitabı bu…” (Tanıtım Metni’nden…)
Bkz: https://www.rob389.com/Abidin-Dino-Y%C3%BCzy%C4%B1l/dp/tr/11/9789757529293
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.
Fikret Muallâ’nın “Neyzen Tevfik” portresi
Yeni Adam Dergisi, 1937
*
Milliyet Sanat’ın 26 Ocak 1973 tarihli 17. sayısında, Neyzen Tevfik’in yaşamına/yaşayışına ilişkin sıkı bir yazı, çok ilginç görsellerle birlikte yayımlanmış. Gültekin Tarı’nın kaleme aldığı “Ney, Mey ve Neyzen Tevfik” başlıklı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/neyzentevfik.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
*
Neyzen Tevfik’in “Hiç” adlı şiir kitabının kapak görüntüsü…
Kitabın bu baskısının 1910′lu yılların sonuna ait olduğu düşünülmektedir.
(Görüntüyü paylaşan sıkı sahaf Emin Nedret İşli’ye teşekkür ederiz.)
23 Mart 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nden…
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.
1951 Paris baskısı “Nâzım Hikmet Şiirleri”
(E. Nedret İşli Koleksiyonu’ndan…)
Çeviriler: Hasan Gureh, F. Adil, C. O., Mar Chal, L. B., M. Kemal.
Tristan Tzara‘nın giriş yazısıyla;
https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.
Nâzım Hikmet’in 1932 yılında kaleme aldığı ve Sûhulet Kitabevi’nden yayımlanan “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?” adlı şiir kitabının ilk baskısına Fikret Muallâ’nın sekiz adet çizimi eşlik ediyor… Ali Suavi Sonar’ın kapak tasarımını gerçekleştirdiği bu kitapta yer alan Fikret Muallâ çizimlerine https://zaferyalcinpinar.com/benercicizimleri.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümü https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinde bulunuyor. “İmzalı” ilgilerin tümü ise https://evvel.org/ilgi/imzali adresinde…

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, “Karaköy Meydanı”nda
yer alan “Tatlıcılar Rölyefi”nden bir ayrıntı…
*
Bkz: https://bengiozkan.blogspot.com/2012/01
/kent-miras-tatlclar-rolyefi-bedri-rahmi.html
Ayrıca bkz: https://bengiozkan.blogspot.com/2012/07
/kent-miras-bedri-rahmi-eyupoglu-kagn.html
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yer alan “Bedri Rahmi Eyüboğlu” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.
Abidin Dino’nun ölüm döşeğinde çizdiği yedi desenden biri..
(Ölüm mü? Ne buluş!, Sel Yay., 2005)
*
(…)
Uyku dibinden tırman bakalım.
Kuyu ben’im, tırmanan, ben.
Bacak, kol, gövde, baş yabancı, hepsi kendine buyruk, nasıl olmuş da bir araya gelmişler:
Taş bir heykelsin, sırtüstü. Doğrul, doğrulabilirsen.
(…)
Mektep çocukları 3000 yılında bize çok gülecekler.
Farfara.
Birtakım anlamsız sözcüklerin ağlarına takılmış balıklar gibi çaresiz, çırpınıp durduk.
(…)
Zil. Gelen giden yok.Nefes. Gittikçe daralıyor.
Bakış. Gördüğüm ne ki?
Yatak. Kurşun bir kalıp.
(…)
Bir borusun. Beş paralık.
(…)
İlaç saati!
Yemek saati!Ölüm mü?
Ne buluş!Abidin Dino
6. XII.93 (Vefatından bir gün önce…)
“Ölüm mü? Ne buluş!” adlı kitaptan… (Sel Yay., 2005)*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.
Gerçekten de son yıllarda (2003’ten günümüze) “Nâzım Hikmet” başlığında sergilenen neşri gayretlere baktığımızda, en sıkı, bütünsel ve kıymetli verimin Temmuz 2010 tarihli NTV Tarih Dergisi‘nin 18. sayısında yer aldığını söyleyebiliriz. Gerek edebiyat efemerası kapsamındaki buluntular doğrultusunda, gerekse de Nâzım Hikmet’in “siyasası-poetikası-yaşamı” arasındaki kuvvetli ilişkileri araştırmak yolunda, derginin kapağına mıhlanan “Nâzım Hikmet Şiir Arkeolojisi” ifadesi dosyanın içeriğini tümden karşılıyor…
Ayrıca, Nâzım Hikmet’in ilk eserlerine (kitaplarına) ilişkin özel buluntuları okuyucuyla paylaşan ve Nâzım’a dair çoğu sahhafiye veriyi -dolayısıyla izlenimi de- yenileyen Prof. Dr. Haluk Oral’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
16 sayfa uzunluğundaki bu değerli dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nazimhikmetsiirarkeolojisi.pdf (6 mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.
NTV Tarih Dergisi Arşivi
Temmuz 2010, Sayı: 18
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden erişebilirsiniz.
Salim Şengil’in yönettiği Dost Yayınevi tarafından 1965 yılında ilki yayımlanan ve Şerif Hulusi’nin yayına hazırladığı “Nâzım Hikmet Şiirleri” serisinden bazı Abidin Dino desenleri…
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.
Yeryüzünde az verim bulunur ki, Sinan’ın Süleymaniye’si kadar, kendini yaptırtanların iç dileklerinin taban tabana tersini vermiş, göstermiş olsun.
Nâzım Hikmet
22.5.1935, Tan Gazetesi
Milliyet Sanat Dergisi’nin 15 Şubat 1988 tarihli 186. sayısında Nâzım Hikmet tarafından kaleme alınan “Mimar Sinan ve Süleymaniye Camii” üzerine (çoğu 1935 tarihli ve Orhan Selim mahlaslı) bir dizi yeniden yayıma rastladım. Asım Bezirci‘nin sunu yazısıyla derlenen görkemli düşüncelerin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nazimsinan.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak bağlantısından erişiliyor.
Necip Fazıl Kısakürek’in Adnan Menderes’e yazdığı gizli mektuplar ve Menderes’ten talep ettiği maddi destekler gün ışığına çıktı… Artık kimse, kolay kolay, “yazarlık onuru”ndan filan bahsedemez, diye düşünüyorum. Bu mektuplardan ve mektuplarda yer alan dilden çok utanıyorum. Nasıl desem bilmiyorum, neredeyse yüzüm kızarıyor!
Habertürk Gazetesi’nden Abdullah Kılıç’ın gündeme sunduğu ve 50’li yıllarda Necip Fazıl Kısakürek tarafından Adnan Menderes’e ithafen yazılmış gizli mektuplardan bazı bölümler aşağıdadır:
21 Ocak 1954, “Muhterem efendim”
“Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.26 Aralık 1956, “Her şeyi uğrunuza risk ettim”
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.“Sürünmekteyim”
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”14 Ocak 1958, “Hesabı nasıl vereceksiniz”
“Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah’a, Türk Milletine ve “Allah bir” diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum.”14 Haziran 1958, “10 bin lira lütfedilirse”
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse… Ayda 6 bin lire tahsis olunursa… Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz.”
Futuristika‘nın sıkı taifesinden İlkay Yıldız’ın sahaflardan çıkıp otellerin ya da kafelerin duvarlarında süs eşyası olan fotoğrafların hikayelerini geri verme denemesi ‘Çünkü Roza…’ ile başladı…
Bkz: https://www.futuristika.org/kurgu/cunku-roza/
Ece Ayhan’dan Nilgün Marmara’ya ithafen “Kardeşim Nilgün Marmara’ya, içtenliklerle, sevgilerle, merhabalarla sunulmuştur. Selâm! Ece Ayhan, 26.9.82 , Gümüşlük” şeklinde imzalı “Çok Eski Adıyladır”… Kuzguncuk Sahaf’ın arşivinde yer alan bu eseri, Evvel Fanzin’e haber veren Ümit Bayazoğlu’na ve Kuzguncuk Sahaf’ın sahibi Bahadır Bey’e çok teşekkür ederiz.
Hamişler:
Nilgün Marmara’ya ithafen imzalanmış bir başka Ece Ayhan kitabı için bkz: https://evvel.org/ece-ayhandan-nilgun-marmara-ile-kagan-onala
Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “İmzalı” ilgiler ise https://evvel.org/ilgi/imzali adresinde bulunuyor.
İlhan Berk
“BAKMAK”
Dergilerdeki Yazıları (1962-65 ve 1975-77)
Hazırlayan: Zafer Yalçınpınar
Mart 2011
*
1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan bu inceleme yazılarının bütününü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. (Zy)
*
*
Daha önce, sahhaf Emin Nedret İşli ve dostu Nobuo Misawa’nın buluntuladıkları mücevherlerden bazılarını “Japonca’da Nâzım Hikmet” başlığıyla Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştık. Şimdilerde, sağolsun Nobuo Misawa, işbu özel Nâzım Hikmet kitaplarının Japonca künye ve baskı bilgilerini de düzenlemiş/dilimize çevirmiş. Japonca’da yayımlanan Nâzım Hikmet kitaplarının kapak görüntülerine (künye ve baskı bilgileriyle beraber) https://zaferyalcinpinar.com/japoncanazimhikmet.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.
90’lı yılların ortasında haftalık olarak yayımlanan Aktüel Dergisi’nin “19-25 Kasım 1992” tarihli 72. sayısında özel bir Ece Ayhan dosyası bulunuyor. Dosyada, Reha Mağden’in Ece Ayhan’la gerçekleştirdiği zehir-zemberek bir söyleşi ve “Ece Ayhan’ın şair defteri’nden…” bazı episodlar var. Ece Ayhan’ın 1993 yılı ve sonrasındaki kitaplarını taradığımızda, Aktüel’deki bu dosyanın YKY tarafından Nisan 1995’te yayımlanan “Aynalı Denemeler” adlı kitaba alındığını görüyoruz. Dosyadaki fotoğraflar çok ilgi çekici… Dosyanın, Aktüel’de yayımlanan tam metnine ve görsel mizanpajına https://zaferyalcinpinar.com/dislanacagimibiliyordum.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)
Hamişler:
1. Dergiyi Evvel Fanzin’e haber veren Kenan Yücel’e çok teşekkür ederiz.
2. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden ulaşabilirsiniz.
3. Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor…
Sağolsun, sahhaf Emin Nedret İşli ve dostu Nobuo Misawa buluntuladıkları mücevherlerinden bazılarını paylaşmış; “Japonca’da Nâzım Hikmet…”
Japonya’da, 1956 yılında 250 nüsha olarak yayımlanan
Nâzım Hikmet şiir kitabı…
*
İlk baskısı 1958 yılında yapılmış… 1959’da 2. baskı… Yukarıdaki nüsha, 1964 yılında gerçekleşen 600 adet 3. baskıdan bir tanesinin görüntüsüdür.
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Oktay Rifat’in oğlu (küçük) Samih Rifat’la birlikte sualtı dalışlarını çok sevdiğini ve Marmara Adası kıyılarında birçok dalış gerçekleştirdiğini biliyoruz.
(Bkz: https://evvel.org/mermer-adasinda-simalar-z-yalcinpinar)
Yukarıdaki resim, Samih Rifat’ın sualtı dalışları sırasında gördüklerini soyutladığı özel bir çalışmadır. Resim şu an Büyükada’da, Adalar Müzesi kapsamında sergileniyor…
Sahicilikle
Zy
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com