May
24
2013
0

Çok yaşa Kuzguncuk’un Sahafı…

kuzguncukta

Geçenlerde Kuzguncuk Sahaf‘ın -adı üstünde, İstanbul Kuzguncuk’ta bulunan- yeni mekânını ziyaret ettik. Kuzguncuk Sahaf’ın aurasında hissettiğimiz en önemli özellik, muhabbet ortamının -mahalle kitapçısı ruhu ya da kültürünün- “hâlâ” çok kuvvetli bir biçimde sürdürülüyor olmasıydı. Kuzguncuk’un insanları sahafa misafir oluyor, çay, kahve içiliyor ve kültürel birikimler -çoğu İstanbul sahafının tersine- etkileşimli olarak paylaşılıyordu. Bununla birlikte, uzun zamandır internetteki sitelerden kitap satışı yapmadığını da özellikle vurguladı Bahadır Bey… Sattığı kitapların kime, nasıl birine gittiğini bilememesi, satılan bir kitap hakkındaki bazı özel ayrıntıları, yüz yüze, kitabı satın alan heveskârla paylaşamaması Kuzguncuk Sahaf’ı internet satışından soğutmuş; “Mecbur kalana kadar internetten kitap satmayacağım” diyor. Bahadır Bey, internet satışı yerine mezat uygulamasını daha faydalı görüyor ve zaman zaman özel mezatlar düzenliyor. Haklı da… Çok yaşa Kuzguncuk ve sahafı!

Not: Kuzguncuk Sahaf’ın rafları edebi türler kapsamında çok güçlü… Ayrıca, Aptülika’nın Kuzguncuk Sahaf’a özel olarak ürettiği bazı deneysel tasarımlar ve kitap ayraçları da inanılmaz etkileyici: Ayraç koleksiyonu yapanlar sadece Kuzguncuk Sahaf’ta bulunabilen Aptülika arşivini kaçırmamalı…

Zy

 

May
19
2013
0

“ÇAKIR” yayımlandı…

*

Sait Faik’in Burgaz Adası’nda yer alan müze-evi’nin  -yeniden- ziyarete açılışı anısına…
“ÇAKIR” yayımlandı.
Bkz: https://bit.ly/cakirhikayeci

*

May
13
2013
0

İlhan Berk’ten Sait Faik’e… (1952)

İlhan Berk’ten Sait Faik’e ithafen imzalı “Günaydın Yeryüzü” (1952)
Sait Faik Müzesi arşivinden…

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerrin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

May
13
2013
0

Çakır Hikâyeci’nin Evinden…

Dün, birkaç arkadaş, “Çakır Hikâyeci Hareketi” adıyla Sait Faik’in Burgaz Adası’ndaki müze-evi’nin -yeniden- açılışına katıldık. Darüşşafaka Cemiyeti ve Adalar Belediyesi işbirliğiyle özel bir tören düzenlendi. Törenin ardından müzeyi gezdik: Müzenin genelinde, eskisine göre çok daha itinalı, ancak bazı koruma unsurları ve paneller açısından biraz da abartılı bir küratöryal yaklaşım tercih edilmiş… Bu yaklaşım bana soğuk/sevimsiz gelse de, belki, güvenlik açısından iyidir, iyi olmuştur… (Bilen, biliyor.)

Müzenin çatı katı beni çok etkiledi: Özellikle Sait Faik’in edebiyat çevreleriyle yazışmalarını içeren “çekmeceler” çok güzel bir tasarım… Çatı katında bulunan balıkçılık malzemeleri de hoşuma gitti. Eski İstanbul balıkçılarının “uzun olta” dediği yapıda tercih edilen eski tip (döküm) çeşit çeşit zokalı kurşun, birkaç sarımsak zokası ve çaparize olmuş bir çapari oltası ile özel misinalar çok güzeldi. Bu malzemelerden Sait Faik’in İstanbul balıkçılığını çok iyi bildiği ve balıkçılık üzerine özellikle eğildiği anlaşılıyor. Bunların dışında, Sait Faik’e imzalanan kitapların arasında ilhan Berk’in ithafını ve imzasını görmek beni çok etkiledi; İlhan Berk, Yeditepe Yayınları’ndan yayımlanan “Günaydın Yeryüzü” adlı şiir kitabını Kasım 1952’de “Cânım Sait’e…” ithafıyla imzalamış…  Mercan Usta ile Sait Faik’in özdeşleştirilmesi gibi “sivil ve sahici” bir amaç doğrultusunda Bedri Rahmi tarafından çizilen o ünlü desenin orjinali ile Çakır Hikâyeci’nin kullandığı hançerden devşirme özel “mektup açıcağı” da imgesel olarak çok kuvvetliydi.

Kısacası, yıllardır kapalı olan Sait Faik Müzesi’ni ziyaret edebilmekten -birçok efemerayı tekrar incelemekten-  ve ardından da Kalpazankaya’da öyküler, şiirler okumaktan, Çakır Hikâyeci’nin imgelemini düşünmekten, konuşmaktan feyz aldık.

Not: Önümüzdeki günlerde “Çakır Hikâyeci” adında tek sayılık bir E V V E L cakasını (fanzini) sürüme sokmayı düşünüyoruz.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar
12 Mayıs 2013

Nis
22
2013
0

Nevizade Sokağı ve Lambo’nun Meyhanesi Üzerinedir (İlhan Berk)

İlhan Berk
“Pera”, Adam Yay., 1993, s.93-95

Ayrıca bkz: Lambo Meyhanesi’nde…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
21
2013
0

Burgaz Ada’dan Sait Faik Haberleri…

Burgaz Ada’nın iskele meydanında yeni bir Sait Faik yontusuyla yüzleştik. Yontunun ruhu, Burgaz iskelesinde karşıladığı/uğurladığı dostlarının adaya gelişini/gidişini gözleyen “çakır hikâyeci” veya “cins şair” Sait Faik’i oldukça tutarlı bir şekilde yansıtıyor.

 

Sait Faik’in Burgaz Adası’ndaki müze evinin restorasyon çalışmalarının sonlanmak üzere olduğunu gördük. Uzun yıllardır kapalı olan müze evin Mayıs 2013’te ziyaretçilerine açılacağını düşünüyoruz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz. “Adalar Kültürü” ilgileri ise https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinde yer alıyor.

Nis
20
2013
0

Lambo Meyhanesi’nde…

Sema Rifat
“Selahattin Hilav ve Paris Mektupları”, İş Bankası Yay., 2006, ss. 48-49

Nis
20
2013
0

Anadolu Desenleri… (1953, Bedri Rahmi)

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Bedri Rahmi Eyüboğlu” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
20
2013
0

Neyzen Tevfik’e ilişkin bazı görseller…

2001 yılında KALAN Müzik’in Arşiv Serisi’nden yayımlanan “Hiç’in Azâb-ı Mukaddes’i / Neyzen Tevfik” adlı eserde Mehmet Ergün’ün metnine eşlik eden görsellerden bazıları…

Ayrıca bkz: https://evvel.org/iyi-ki-dogdun-neyzen-tevfik

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Nis
19
2013
0

İnsanlar… (Tiraje Dikmen)

Tiraje Dikmen‘in bir serigrafi çalışması.
Yalçınpınar Ailesi Koleksiyonu’ndan…

*

Ayrıca bkz: https://evvel.org/zamanlarin-hafizasi-tiraje-dikmen

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
19
2013
0

Zamanların Hafızası: TİRAJE (DİKMEN)

“1930’lu yıllardı, Adalı bir kız denizde taş sektirdiğinde,
Aya Nikola Koyu’nda…”  Tiraje Dikmen Albümü’nden…
Fotoğraf: Muharrem Nuri Birgi

 

TİRAJE (DİKMEN) 

1925 yılında İstanbul-Büyükada’da doğdu. Işık Lisesi’ni bitirdi, Olgunluk sınavını (Baccalauréat) Galatasaray Lisesi’nde verdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Doktora seminerlerini Prof. Kessler, Prof. Ricci, Prof. Ömer Lütfü Barkan’la tamamladı. İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları konulu doktora tezini Prof. Kessler’in yönetiminde hazırladı. 1947-48 yıllarında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Léopold Lévy atölyesinde resim çalıştı. 1949’da Fransız Hükümeti’nin öğrenci bursuyla Paris’e gitti. Paris’te Fransa Dışişleri Bakanlığı Kültürel İlişkiler Yönetimi’nin önerisiyle burslu öğrenci olarak Louvre Müzesi’nde stajyer oldu. Ecole du Louvre’da Sanat Tarihi ve Müzeoloji bölümlerini bitirdi; J. Cassou, G. Bazin’in öğrencisi oldu. Louvre Müzesi’nde Cabinet des Dessins ve Laboratoire bölümlerinde çalıştı. G. H. Rivières’in yönettiği Musée des Arts et Traditions Populaires’de (Halk Sanatları ve Gelenekleri Müzesi) 1 yıl staj yaptı. Resim çalışmalarını aralıksız sürdürdü, hiçbir özel atölyede çalışmadı. İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya, İtalya ve İspanya’da müzeleri gördü. Paris’ten ayrılmadı. 1956’da ilk sergisini ―siyah-beyaz desen sergisi― Paris’te Saint Germain des Près’de ―Max Ernst, Miro, Arp sergileyen― Edouard Loeb Galerisi’nde açtı. Max Ernst, bu sergiden Tiraje’nin bir resmini satın aldı. 1960’da Tiraje’nin ikinci sergisi de ―yağlı boya sergisi― aynı Galeri’de açıldı.

Bu yıllarda Paris’te, Giacometti, Braque, Derain, Chagall, Yves Bonnefoy, Blaise Cendrars, Tristan Tzara, Georges Duthuit, Charles Estienne ve Jacques Lassaigne gibi çeşitli sanatçı ve yazarlarla tanıştı.

1964’te davet edildiği ve bugün Gerçeküstücülük tarihinin en önemli sergilerinden biri sayılan “Gerçeküstücülüğün Kökenleri, Tarihi ve İlişkileri” sergisinin kataloğunda kendisinden “genç imgesel resmin en güçlü figürlerinden biri” olarak söz edildi. Türk modern resim sanatının, ününü ülke sınırları ötesinde kazanmış temsilcilerindendir.

Daha sonraki yıllarda eserleri, Fransa ve Türkiye’nin çeşitli sanat merkezlerinde açılan kişisel ve karma sergilerde izlenen Tiraje Dikmen, Ali Artun’un deyişiyle “yapıtlarıyla Batı sanat ortamlarında gerçekten dikkati çekmiş ama bunu olabildiğince az söylemiş bir ressam, ortalarda pek görünmeyen, orada burada sık sık söyleşileri yayınlanmayan, sessiz ve derinlerde çalışan, durmadan çalışan, ’has’ bir sanatçı.

İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel Müzeleri, Ankara Hacettepe Sanat Müzesi yanı sıra Türkiye, ABD, Almanya ve Fransa’da aralarında Max Ernst (Paris), Patrick Waldberg (Paris), Prof. Dr. Philippe Shwartz (Princeton), Muharrem Nuri Birgi (İstanbul), Ömer Koç (İstanbul)’un bulunduğu özel koleksiyonlarda resimleri yer almaktadır.

 

Galeri Nev Koleksiyonu’ndan “Tiraje” imzalı bir serigrafi…

1994 yılında UNESCO AIAP Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği-Türkiye, “Onur Belgesi”ne layık görülen Tiraje Dikmen, 1999 yılında da “Cumhuriyetle Gelenler, Cumhuriyetimizin 75. Yılı” ve GESAM Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin ödüllerini almıştır.

Paris’te Comité de Défense de la ‘Cité Verte’ peşi sıra Ada Dostları Derneği’nin kurucularından olup gerçek bir Ada sevdalısı olarak Adalar’ın Kentsel ve Doğal SİT Alanı bütünü olarak tesciliyle korunmasında emeği büyüktür.

1. Hamiş: Tiraje Dikmen, 2012’den bu yana A-DORA Bostancı Geriatri Merkezi‘nde tedavi görmektedir.

2. Hamiş: Tiraje Dikmen hakkındaki çeşitli bilgileri bize ulaştıran  Adalar Postası‘na çok teşekkür ederiz.

Nis
15
2013
0

Sait Faik’ten “D Grubu ve Resim Sanatı” üzerine bir eleştiri… (1947)

Bülent Kale, “newala qasaba” adlı mekânında sıkı meselelerin altını çizmeye, alıntılar ve buluntular sunmaya devam ediyor: En son, Sait Faik tarafından 26.10. 1947 tarihli  Yedigün Dergisi’nde kaleme alınan “d grubu eleştirisi”ni paylaşmış…

“D Grubu” döneminde Abidin Dino’nun  bir çizimi…

 

(…)

Böyle bir grup, bilmem ilk zamanlarında müşterek birtakım düşüncelerden, yahut paylaşılmış bir resim anlayışından mı doğmuştu? Ama sanmıyorum. Çaresizlikten, çok sevdikleri bir sanattan bir gün; «Usandım. Allah kahretsin boyayı da, fırçayı da, tuvali de!» dememek için hiç de fena olmamış. Bugünkü müthiş kalabalık, doğru dürüst resim seyredilemiyecek kadar kalabalık o günkü ağacın yemişidir.

Ama «d» grubu diye bir şey yoktur. Hem olmamalıdır da. Bu iyi ile kötünün, sakinle delinin, dâhi ile kalpazanın, sıcakla soğuğun bir aradalığı, resmi sevenler, onu benim gibi yarım yamalak anlayanlar için de zararlı. Böylece iyiyi kötüyü karıştırmak tehlikesi çoğalıyor. Hangi resmin iyi hangi resmin kötü olduğunu söyleyecek değilim. Hani onu pek anlayana da rastlamadım. Pek anlayışlı geçinen bir sanat münekkidi bir gün koç resmi önünde bana:

«— İnsana tos vuracak gibi; ne güzel resim değil mi?» demişti.

Vapur resmi düdük öttürecekmiş gibi, kadın resmi sizi sevecekmiş gibi, gurup resmi — ayyaş iseniz — tam vakti kerahet olduğunu haber verir gibi olduğu için mi güzeldir?

Neyse geçelim bunları… Adım atılmıyor salonda. Bir köşede tiyatro artistleri, ötede konservatuvar mensupları, operacılar, kemancılar, viyolonselciler, genç şairler, genç şairler, profesörler, talebeler; anlayışları, giyinişleri, salonlarıyle meşhur hanımlar, ecnebiler, gazeteciler, şehrin maruf simaları hep oradaydı. Resimler de oradaydı. Ama zavallı ressamlar kaybolup gitmişlerdi. Kimleri görmek istemezdim. O müthiş parmakları yapan eli sıkmak isterdim. Canım Abidin, neredesin?

1900 bilmem kaçta yalnız başlarına kalırlarsa bir şey yapamıyacaklarını anlayan altı kişi birleşmişler, resim hayatında bu dördüncü teşekkül olduğu için ismini «d» grubu koymuşlar. Gayeleri halka resmi sevdirmek, kendinden evvelki yarı san’atkârları susturmak. Sonra sonra sayıları artmış, o gün için ezberlenmiş, donmuş telâkkileri yıkan bir hamle ile çalışmışlar. Bugünün belli başlı ressamları haline gelmişler ama o günkü hız da kalmamış. İçlerinden birkaçı müstesna, fazla efendileşmişler. Evet ustalaşmışlar.

On dokuzuncu asır sonu Fransasının o şaşırtıcı Gauguin’lerinin, Cézanne’larının, Utrillo’larının, bu bugünkü Picasso’lara Matisse’lere ulaştıran san’atını elbette benden iyi anlamış olan bugünkü Türk ressamları neden Çallılaşmak üzereler? Galerinin bir çok resimlerinde bir yerine yerleşme, bir «acaba ileri mi gidiyorum» diyen, «aman rahatımı bozmıyayım»  diyen bir hal var. Halbuki resim, hayır ressam, bugün herhangi bir D. Parti mebusundan daha ateşli olmalı değil mi? Bu nereden geliyor? Onu araştıracak değilim. Sonra kendimize bakıp fazla konuşmak da işime gelmiyor. Onlar yine bizden iyi! Hiç olmazsa birbirlerinin kıymetini biliyorlar.

Çoğu Türk halkını, belki de şu salona gelemiyecek, geldiği zaman da hayretle, şaşkınlıkla, ama saygı ile resimlere bakacak olan Türk halkını seviyorlar artık. Mevzularının çoğu halk, Türk halkı. İyi, güzel! Yalnız bir şey eksik. Coşkunluk gibi bir şey, hattâ biraz acemilik gibi bir şey, — elleri müstesna — kafalarını, içlerini veriş eksik. Ressamlarımızın iyi gözleri var. İleri kabiliyetleri var. Ama rahatı da sükûnu da bir sevişleri var ki… Bir gün fethe çalıştıklarının bugün esiri olmaları fena tarafları. Anlaşılmıyacaklarından korkuyorlar sanki de pek anlayışlı, pek üstat gözüküyorlar. Bazı resimler insana: «Aman kravatım yana kaçtı, olmaz, sonra serseri derler, olmaz!» diyor…

(…)

Sait Faik
Yedigün Dergisi, 26.10. 1947

Bkz: https://newalaqasaba.wordpress.com/2013/04/14/sait-faik-d-grubu-sergisi-ve-resim-uzerine/

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
10
2013
0

Sergi Kitabı/Katalog: Yüzyıl (Abidin Dino)

abidindinoyuzyil

“Bekir Akbaş resim koleksiyonunun ana başlıklarından birini oluşturan Abidin Dino desenlerinin büyük bir kısmı bu katalogda derlenmiş. Sadece kendilerine has hikâyeleri olan desenlerin, yüz desenlik büyük hikâyeye, yüz yıllık uzun ömre uyum sağlamaları esas alınarak, yöntemi tematik ya da kronolojik olmayan değerli bir sergi kitabı bu…” (Tanıtım Metni’nden…)

Bkz: https://www.rob389.com/Abidin-Dino-Y%C3%BCzy%C4%B1l/dp/tr/11/9789757529293

Adsız

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Abidin Dino başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
24
2013
0

İyi ki doğdun: Neyzen Tevfik

Fikret Muallâ’nın “Neyzen Tevfik” portresi
Yeni Adam Dergisi, 1937

*

Milliyet Sanat’ın 26 Ocak 1973 tarihli 17. sayısında, Neyzen Tevfik’in yaşamına/yaşayışına ilişkin sıkı bir yazı, çok ilginç görsellerle birlikte yayımlanmış. Gültekin Tarı’nın kaleme aldığı “Ney, Mey ve Neyzen Tevfik”  başlıklı yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/neyzentevfik.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

*

Neyzen Tevfik’in “Hiç” adlı şiir kitabının kapak görüntüsü…
Kitabın bu baskısının 1910′lu yılların sonuna ait olduğu düşünülmektedir.
(Görüntüyü paylaşan sıkı sahaf Emin Nedret İşli’ye teşekkür ederiz.)

Mar
23
2013
0

Dino’nun Aşık Veysel Çizimi

23 Mart 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nden…

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,
Mar
05
2013
0

1951-Paris Baskısı “Nâzım Hikmet Şiirleri”

1951 Paris baskısı “Nâzım Hikmet Şiirleri”
(E. Nedret İşli Koleksiyonu’ndan…)

Çeviriler: Hasan Gureh, F. Adil, C. O., Mar Chal, L. B., M. Kemal.
Tristan Tzara‘nın giriş yazısıyla;
https://zaferyalcinpinar.com/nazimustune.jpg

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
24
2013
0

Fikret Muallâ’nın “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?” Çizimleri

Nâzım Hikmet’in 1932 yılında kaleme aldığı ve Sûhulet Kitabevi’nden yayımlanan “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?” adlı şiir kitabının ilk baskısına Fikret Muallâ’nın sekiz adet çizimi eşlik ediyor… Ali Suavi Sonar’ın kapak tasarımını gerçekleştirdiği bu kitapta yer alan Fikret Muallâ çizimlerine https://zaferyalcinpinar.com/benercicizimleri.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümü https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinde bulunuyor. “İmzalı” ilgilerin tümü ise https://evvel.org/ilgi/imzali adresinde…

Şub
15
2013
0

Bedri Rahmi’nin “Tatlıcılar Rölyefi” (1965)

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, “Karaköy Meydanı”nda
yer alan “Tatlıcılar Rölyefi”nden bir ayrıntı…

*
Bkz: https://bengiozkan.blogspot.com/2012/01
/kent-miras-tatlclar-rolyefi-bedri-rahmi.html

Ayrıca bkz: https://bengiozkan.blogspot.com/2012/07
/kent-miras-bedri-rahmi-eyupoglu-kagn.html

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yer alan “Bedri Rahmi Eyüboğlu” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/bedri-rahmi adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,
Oca
14
2013
0

Ölüm mü? Ne buluş! (Abidin Dino)

Abidin Dino’nun ölüm döşeğinde çizdiği yedi desenden biri..
(Ölüm mü? Ne buluş!, Sel Yay., 2005)

*

(…)
Uyku dibinden tırman bakalım.
Kuyu ben’im, tırmanan, ben.
Bacak, kol, gövde, baş yabancı, hepsi kendine buyruk, nasıl olmuş da bir araya gelmişler:
Taş bir heykelsin, sırtüstü. Doğrul, doğrulabilirsen.
(…)
Mektep çocukları 3000 yılında bize çok gülecekler.
Farfara.
Birtakım anlamsız sözcüklerin ağlarına takılmış balıklar gibi çaresiz, çırpınıp durduk.
(…)
Zil. Gelen giden yok.

Nefes. Gittikçe daralıyor.

Bakış. Gördüğüm ne ki?

Yatak. Kurşun bir kalıp.
(…)
Bir borusun. Beş paralık.
(…)
İlaç saati!
Yemek saati!

Ölüm mü?
Ne buluş!

Abidin Dino
6. XII.93 (Vefatından bir gün önce…)
“Ölüm mü? Ne buluş!” adlı kitaptan… (Sel Yay., 2005)

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
11
2013
0

Nâzım Hikmet Şiir Arkeolojisi

Gerçekten de son yıllarda (2003’ten günümüze) “Nâzım Hikmet” başlığında sergilenen neşri gayretlere baktığımızda, en sıkı, bütünsel ve kıymetli verimin Temmuz 2010 tarihli NTV Tarih Dergisi‘nin 18. sayısında yer aldığını söyleyebiliriz. Gerek edebiyat efemerası kapsamındaki buluntular doğrultusunda, gerekse de Nâzım Hikmet’in “siyasası-poetikası-yaşamı” arasındaki kuvvetli ilişkileri araştırmak yolunda, derginin kapağına mıhlanan “Nâzım Hikmet Şiir Arkeolojisi” ifadesi dosyanın içeriğini tümden karşılıyor…

Ayrıca, Nâzım Hikmet’in ilk eserlerine (kitaplarına) ilişkin özel buluntuları okuyucuyla paylaşan ve Nâzım’a dair çoğu sahhafiye veriyi -dolayısıyla izlenimi de- yenileyen Prof. Dr. Haluk Oral’a ne kadar teşekkür etsek azdır.

16 sayfa uzunluğundaki bu değerli dosyanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nazimhikmetsiirarkeolojisi.pdf (6 mb.) adresinden ulaşabilirsiniz.

 

NTV Tarih Dergisi Arşivi
Temmuz 2010, Sayı: 18

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden erişebilirsiniz.

Oca
10
2013
0

Nâzim Hikmet şiirleri için üç desen… (Abidin Dino)

Salim Şengil’in yönettiği Dost Yayınevi tarafından 1965 yılında ilki yayımlanan ve Şerif Hulusi’nin yayına hazırladığı “Nâzım Hikmet Şiirleri” serisinden bazı Abidin Dino desenleri…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
04
2013
0

Nâzım Hikmet ve Mimar Sinan

Yeryüzünde az verim bulunur ki, Sinan’ın Süleymaniye’si kadar, kendini yaptırtanların iç dileklerinin taban tabana tersini vermiş, göstermiş olsun.

Nâzım Hikmet
22.5.1935, Tan Gazetesi

 

Milliyet Sanat Dergisi’nin 15 Şubat 1988 tarihli 186. sayısında Nâzım Hikmet tarafından kaleme alınan “Mimar Sinan ve Süleymaniye Camii” üzerine (çoğu 1935 tarihli ve Orhan Selim mahlaslı) bir dizi yeniden yayıma rastladım. Asım Bezirci‘nin sunu yazısıyla derlenen görkemli düşüncelerin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/nazimsinan.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak bağlantısından erişiliyor.

Oca
02
2013
0

Necip Fazıl Kısakürek’in Adnan Menderes’e yazdığı gizli mektuplar ve mektuplarda yer alan maddi talepler…

Necip Fazıl Kısakürek’in Adnan Menderes’e yazdığı gizli mektuplar ve Menderes’ten talep ettiği maddi destekler gün ışığına çıktı… Artık kimse, kolay kolay, “yazarlık onuru”ndan filan bahsedemez, diye düşünüyorum. Bu mektuplardan ve mektuplarda yer alan dilden çok utanıyorum. Nasıl desem bilmiyorum, neredeyse yüzüm kızarıyor!

Habertürk Gazetesi’nden Abdullah Kılıç’ın gündeme sunduğu ve 50’li yıllarda Necip Fazıl Kısakürek tarafından Adnan Menderes’e ithafen yazılmış gizli mektuplardan bazı bölümler aşağıdadır:

21 Ocak 1954, “Muhterem efendim”
“Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.

26 Aralık 1956, “Her şeyi uğrunuza risk ettim”
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.

“Sürünmekteyim”
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”

14 Ocak 1958, “Hesabı nasıl vereceksiniz”
“Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah’a, Türk Milletine ve “Allah bir” diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum.”

14 Haziran 1958, “10 bin lira lütfedilirse”
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse… Ayda 6 bin lire tahsis olunursa… Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz.”

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com