(…)
O günlerde Nâzım “Unutulan Adam”ın ilk kısımlarını yazmaya başlamıştı. Diğer taraftan da bir eserin taslağını çizmiş ve büyük bir enerjiyle yazmaya koyulmuştu. Olay, yeraltı bir ülkede geçer… Bu karamlık ülke elektrikle aydınlatılır. Elektrik kaynağını ellerinde bulunduran patronlar, halkı elektrikten başka aydınlatıcı hiçbir kaynağın bulunmadığına inandırmaya uğraşırlar.
Fakat bir küçük grup, güneşin bulunduğunu bilir ve bu güneşe kavuşabilmek için bu yeraltı ülkesinden, güneşin bulunduğu yüze çıkmanın yollarını arar.
Sandığıma göre, sonradan Nâzım bu yazıları gözden geçirince beğenmemiş ve bu projeden vazgeçmişti. Gerçekte bu yazılar, ilgiyi çekmekten uzak olduğu gibi, Nâzım’ın lirizmi ile de bağdaşacak bir şekilde değildi. Hatırladığıma göre bir çeşit “Metropoliten” yaratmak istedi: fakat böyle bir tezi işlemek için vakit henüz gelmemişti inancındayım.
(…) O da işin püf noktasını hepimizden daha çok gördüğü için, bu eseri bir yana bırakarak, bütün gücünü “Unutulan Adam”ın üstüne yöneltti.
(…)
A. Faik Bercavi
“Nâzım’la 1933-1938 Yılları”, Cem Yay., 1992, 1.Baskı, s.88-89
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.