Mahkeme, “Ucube”nin ne demek olduğunu TDK’ya soracak…
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=440616
Taksim Dayanışması’nın önemli açıklaması aşağıdadır:
“ARTIK YETER !
…
Biz nasıl bilirsek gülmesini
Öyle biliriz yaşayıp ölmesini
Birimiz hepimiz için
Hepimiz birimiz için…
Bugün bir kara haber daha aldık. Bir canımızı daha kaybettik, canımız yanıyor. Ahmet Atakan, Antakya’da onurlu ve güzel bir dünya için mücadele ederken polisin attığı gaz bombası ile vuruldu. Ahmet daha 22 yaşındaydı.
Türkiye tarihinin en önemli yaşam ve demokrasi mücadelelerinden biri olan Gezi Direnişinin ardından; Türkiye’nin her yerinde kamusal alanlarımızın işgaline, yaşamlarımız üzerindeki kurulmaya çalışılan tahakküme karşı mücadele ederken yedinci kaybımızı verdik, acımız ve öfkemiz çok büyük.
Kayıplarımız kolluk kuvvetlerinin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur ve sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Bu vahşetin sorumlularının derhal hesap vermesini istiyoruz.
Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen Türkiye’nin her yerindeki bu mücadelelerin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır.
Taksim Dayanışma sürecinin başından beri defalarca tekrarladığımız taleplerimizin; polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alın teri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra hep birlikte, yaşam alanlarımıza ve yaşamımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.
En temel demokratik hakkımız olan gösterilerimize yapılan hukuk ve insanlık dışı müdahaleler sırasında yitirdiğimiz, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mustafa Sarı, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mehmet Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’ımızı asla unutmayacak ve uğrunda hayatlarını kaybettikleri barışçıl ve şiddet içermeyen hak mücadelemizi bu kez onlar adına da kararlılıkla sürdüreceğiz.
Her Yer Taksim. Her Yer Direniş.”
TAKSİM DAYANIŞMASI
Bkz: https://taksimdayanisma.org/artik-yeter-2
Yavuz Çetin’in oğlu Yavuzcan Çetin önemli bir söyleşi vermiş…
Bkz: https://www.sabah.com.tr/Pazar/2012/05/06/babam-beni-gorse-gurur-duyardi
Ayrıca Aralık 2013’te çıkacak olan “Yavuz Çetin Tribute Album” de müjdeleniyor…
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Yavuz Çetin” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/yavuz-cetin adresinden ulaşabilirsiniz.
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/fazil-say-gezi-direnisini-besteliyor-haberi-79303
(…)
Fazıl Say: “Evet, Gezi’yi üç ayrı eserde anlatıyorum. İlk eserde 30 ve 31 Mayıs günleri yaşananları, ikincisinde 1 ve 2 Haziran günleri yaşananları. Üçüncü eserdeyse sonrasını, ardında kalanları. İlk eser, Gezi Parkı 1, iki piyano ve orkestra için. Ferhan ve Ferzan Önder kardeşler ekimde Hannover’de ilk kez seslendirecek. 30 ve 31 Mayıs ‘Parktaki bekleyiş’, ormanların sesi, çınarların rüzgârının topluma güç verişi, bin yılların dirilişi gibi. Ve sabah beşteki polis baskını, gaz bombaları, patlamalar, duman ve kaçışan insanlar… Ara sokaklara kaçıp son sözünü söyleyen iki insan. İki piyano bu iki insanı anlatacak, iki kardeşi ya da sevgilileri temsil edecek. İkinci Gezi Parkı eseri ise solo piyano için. Yani Fazıl Say kendisi çalacak konserlerde… Konumuz, 1 ve 2 Haziran direniş günlerinde sokaklardaki mücadele. Toma’lar, gaz bombaları, devinim, ritim, ses bombaları, bağırış çağırış, dramatik anlar, kırmızılı kadın gibi ögeler yer alacak içinde. Son eser ise bir şarkı olacak: The Ballade of Gezi Park”
(…)
Heybeliadalılar Sanatoryuma sahip çıkıyor…
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/
heybeliadalilar-sanatoryuma-sahip-cikiyor-haberi-79279
*
Bozcaada da tehlikede!
bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/
bozcaada-da-tehlikede-haberi-79233
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Marmara Adası
Postahane Bölgesi
Ağustos, 2013
Foto: Zy
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Mermer (Marmara) Adası’nda yer alan Saraylar beldesi ve mermer ocakları, iyi kristalleşmiş özel mermeriyle (bkz: https://www.maden.org.tr/resimler/ekler/145.pdf ) Türkiye’nin mermer ihtiyacının %20’sini karşılıyor… Belde, ismini, Roma döneminden günümüze kadar inşa edilen -deniz aşırı- saraylara mermer sağlaması nedeniyle “Saraylar” olarak almış.
Saraylar beldesini, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nün yürüttüğü bir proje kapsamında öğrenciler tarafından icra edilen mermer heykeller süslüyor.
*
Mermer (Marmara) Adası, Saraylar beldesinde yer alan
mermer heykellerin birçoğunun görüntüsüne -pdf dosyası biçeminde-
https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasindaheykeller.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.*
Türkiye’nin ilk mermer üretim fabrikası “Mermer Taş” 1912 yılında marmara adasında kurulmuş ve 60’lı yıllara kadar üretime devam etmiş. Beldede antik mermer işçiliği örneklerinden oluşan bir de açıkhava müzesi bulunuyor. Bu garip ve mistik müze, 1972’de derlenmiş…
Fotoğraflar: Zy
*
Mermer (Marmara) Adası, Saraylar beldesinde yer alan mermer heykellerin
birçoğunun görüntüsüne -pdf dosyası biçeminde- https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasindaheykeller.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Bkz: https://www.radikal.com.tr/kultur/
librairie_de_pra_kitabevi_yasayacak-1149345
Pazartesi günü kapılarını kapatmak zoruda kalan İstanbul’un en eski kitabevi Librairie de Péra için umut doğdu. Kitapevinin de bulunduğu binanın ihalesini alan dört ortaktan Ali Tanrıkulu iki yıl sürmesi planlanan restorasyon çalışmasının ardından, teknik bir aksaklık çıkmazsa Librairie de Péra’yı aynı isimle yaşatmak istediklerini söyledi. Binanın bir bütün olarak kiralandığını söyleyen Tanrıkulu, kitapçının içinde bulunduğu kısmın düzenlemenin ardından yeniden açılması taraftarı olduklarını belirtti. Bu konuda nihai kararın ise Kültür Bakanlığı ve Vakıflar Müdürlüğü’ne ait olacağını dile getiren Tanrıkulu binayı boşaltma işinin bakanlıkça yürütüldüğünü aktardı. Librairie de Péra’nın akıbeti ne olacak sorusuna ise eğer prensipte anlaşılırsa dükkânı yine Uğur Güracar’a kiralamayı istedikleri cevabını veren Tanrıkulu, talep edilecek kira miktarının sorun olmayacağını ifade etti. Anlaşmanın sağlanamama durumunda ise “Aynı konseptle ve aynı isimle mekânı yaşatmak istiyoruz” diyen Tanrıkulu burada kararın Vakıflar Müdürlüğü, içinde bulunduğu ortaklık ve Librairie de Péra’nın sahibi Uğur Güracar’a bağlı olduğunu söylüyor. Tanrıkulu’nun Librairie de Péra’nın restorasyon sonrası yeniden açılacağını taahhüdünün ardından görüşlerine başvurduğumuz Uğur Güracar ise “Yaptığım işin karşılayabileceği fiyat verilirse muhteşem olur tabi” cevabını verdi.
Radikal Gazetesi, Hülya Avtan
5 Eylül 2013
“(…)Bibi-la-Purée takma adını alacak olan André-Joseph Salis, tam doğum tarihi bilinmese de, 19.yy ortalarında doğar ve 1903′de ölür. Paris’te sokaklarda yaşar. Pabuçları boyar, parlatır, çiçek ya da kitap satar, bazen “sakal peşinde koşar.” Tamamen kente ait, şehrin genişleyen kaldırımlarıyla bütünleşen bir karakterdir. Çoğunlukla Montmarte ve Latin Quarter’da takılır. Etrafın verdiği absinthe ve kullanılmayan elbiselerle idare eder. Özellikle, neden bilinmez, şemsiyelere pek bir düşkündür. (…)
Yazının tam metnine https://www.futuristika.org/paul-verlainein-cenazesinde-calinan-semsiyeler/ adresinden ulaşabilirsiniz.
“Orhan Kemal, önümüzdeki yıl doğumunun 100. yılı dolayısıyla bir dizi kitapla anılacak ve gündeme taşınacak.
Yayımlanacak kitapların ilki, 1961 yılında “Büyük Gazete” isimli dergide tefrika edilmiş “Uçurum” adlı roman. Romanı gün yüzüne çıkaran Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, bir araştırmacının Türker İnanoğlu Vakfı’nın (TÜRVAK) müzesinde derginin nüshalarına rastlayıp haber vermesinin sonrasında esere ulaşmış.(…)”
Haberin tam metnine https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=439018 adresinden ulaşabilirsiniz.
“Sevgili Çakır Hikâyeci,
Cins Şair,
Evini ziyaret ettim gene.
Bu sefer kitapları filan boşverdim;
misinalarına, oltalarına ve denizine baktım sadece…
ADABEYİ
Ağustos, 2013″
*
“Çakır Hikâyeci’ye Mektup”
Foto: Z. Yalçınpınar
(Burgazadası, 2013)
Ayrıca bkz: kendini anlatan
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.
“Uskumru Ağacı”
*
*
“Sıkkın”
*
Fotoğraflar: Z. Yalçınpınar
(Burgazadası, 2013)
Ayrıca bkz: kendini anlatan
*
“Gündüz Mehtabı”
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
… yaşasın rengârenk hayat!
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=438498
Bkz: https://everywheretaksim.net/tr/fasizme-inat-yasasin-rengarenk-hayat/
… yaşasın rengârenk hayat!
Bkz: https://haber.sol.org.tr/spor/fenerbahce-taraftarlari-ali-ismail-icin-sarki-besteledi-haberi-78944
“Fenerbahçe tribün gruplarından Vamos Bien üyeleri, tribün içinde grup olarak kendilerini feshetmiş olsalar da, hem yaratıcılıkları hem de üreticiliklerini devam ettiriyor. Fenerbahçe tribünlerinden Okul Açık’ta karşılaşmaları takip eden Vamos Bien üyeleri, Eskişehir’deki Haziran Direnişi eylemlerinde, polis ve siviller tarafından katledilen Ali İsmail Korkmaz için bir tezahürat yazdı.
Fenerbahçeli olduğu bilinen Ali İsmail Korkmaz için yazılan tezahüratın sözleri şöyle:
“Daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya
Öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısında
Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz”
29 Mart 2013’te yitirdiğimiz saygıdeğer ressam Erkman Senan‘ın blogunda Burgaz Adası ve tarihine ilişkin birçok önemli fotoğraf ve bilgiye rastladım… Aslında Erkmen Senan, sadece Burgaz Adası’na ilişkin değil, gerçekleştirdiği tüm incelemeler kapsamında gerçekten de özenle çalışmış ve önemli notlar düşmüş: https://erkmensenan.blogspot.com
Erkmen Senan’ın, Burgaz Adası’na ilişkin derlediği bilgi ve görüntülerin adresleri aşağıdadır.
Özel Not: Erkmen Senan, E V V E L fanzinin sıkı takipçilerinden biriydi; Senan’ı saygı ve özlemle anıyoruz.
BurgazAda’dan Özel Fotoğraflar:
https://erkmensenan.blogspot.com/2009/03/burgazadadan-fotograflar.htmlMadam Martha Koyu:
https://erkmensenan.blogspot.com/2010/09/madam-martha-koyuhalikya-burgazada.htmlMetamorphosis Manastırı ve Kilisesi:
1.
https://erkmensenan.blogspot.com/2010/05/burgazada-metamorphosis-ve-hristos.html
2.
https://erkmensenan.blogspot.com/2009/03/burgazada-metamorphosis-manastr.html
3.
https://erkmensenan.blogspot.com/2009/03/burgazada-metamorphosis-manastr_13.htmlMarmara’nın Kaybolan 10 Prens Adası:
https://erkmensenan.blogspot.com/2010/01/marmarann-kaybolan-10-prens-adas.html
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
“Julio Cortázar ve Gabriel Garcia Marquez”
Fotoğraflar, Sara Facio’nun “Julio Cortázar” adlı fotoğraf albümünden alıntılanmıştır. (Sara Facio, 2004, La Azotea, Arjantin Bakısı)
Fotoğraflar, Sara Facio’nun “Julio Cortázar” adlı fotoğraf albümünden alıntılanmıştır. (Sara Facio, 2004, La Azotea, Arjantin Bakısı)
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Julio Cortázar” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/julio-cortazar adresinden ulaşabilirsiniz.
“Julio Cortázar, Paris’i ilk ziyaretinde…”
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)
*
Julio Cortázar‘la vefatından(1984, Paris) önce gerçekleştirilen önemli röportajlardan biri olan ve The Paris Review dergisinde yer alan röportajın Türkçesi, 26 Ağustos 2013 tarihli soL gazetesi’nde yayımlanmış. 1984’te Jason Weiss tarafından yapılan röportajı Nermin Özdilkural İngilizce’den çevirmiş.
Röportajın soL gazetesi’nde yayımlanan tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/cortazarrop.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Julio Cortázar” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/julio-cortazar adresinden ulaşabilirsiniz.
Melike Yetim, Görkem Günay ve Su Kapkın yönetmiş…
Bkz: https://vimeo.com/23827877
Hamişler:
1. İşbu kısa belgeselin varlığını fark ederek E V V E L’e haber veren Tekin Deniz‘e çok teşekkür ederiz.
2. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Kuzgun Acar” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar adresinden ulaşabilirsiniz.
Gümüşlük Akademisi, 5. Ölüm Yıldönümünde İlhan Berk’i İstanbul’da anacak… Şairin Pera kitabından okumaların yapılacağı “İLHAN BERK PERA’DA” adlı etkinlik Aznavur Pasajı’ndaki AdaSanat’ta başlayacak. Şairin Pera kitabı üzerine konuşmalar ve okumaların ardından metinlerde adı geçen bazı mekânlar ziyaret edilecek.
Bozcaada’yı ziyaret eden bir arkadaşım, Bozcaada’nın sahafı Selmin Hanım’ın dükkânından iki özel kitabı hediye olarak getirdi. Duygu’ya bu sıkı hediyeler için çok teşekķür ediyorum… (Zy)
*
Sait Faik’in hikâyelerinin Slovakça çevirileriyle derlenmiş bir kitap:
“Kırlangıç Yuvasında Kadın”, 1982, Bratislava, Çev: Xénia Celnarova
(Hamiş: Bu kitabın başka bir nüshası, Burgazada’da yer alan -ve 2013 itibariyle yenilenen- Sait Faik Abasıyanık Müzesi koleksiyonunda bulunuyor. Zy)
*
KITAGAWA UTAMARO, Resim Kataloğu; “kurtısanen”
1955, Almanya Baskısı
*
Spor Toto Süper Lig’nin 2. haftasında oynanan Fenerbahçe Eskişehirspor karşılaşmasının 34. dakikasında Gezi Parkı sloganları atıldı.
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=436936
Bkz: https://haber.sol.org.tr/spor/fenerbahceli-taraftarlardan-direnis-sloganlari-haberi-78545
Ayrıca bkz: kara deryalarda bir Fenersin
Bkz: https://www.radikal.com.tr/kultur/beyoglunda_dort_kitapci_birden_kapaniyor-1147556
Çok değil bir beş-altı yıl öncesinde Galatasaray Lisesi, İstiklal Caddesi’nin derebendi gibi bir şeydi. Taksim’den itibaren 7/24 akan kitleler, tuhaf bir ortak bildiriye imza atmışçasına Galatasaray civarında kesilir, Tünel meydanına kadar ancak 15 – 20 kişiye denk gelinirdi. Eğer Galatasaray sınırı aşılacaksa destinasyonlar da belliydi: Babylon, Galata’ya inen sokağın başındaki müzik alet edavatı dükkanları, belki Lale Plak ve tabii ki Robinson Crusoe 389…
Artık Galatasaray – Tünel arası, İstiklal’in geri kalanı kadar yoğun (hatta belki daha da fazla) bir insan trafiğine sahne oluyor. Ancak manzara da haliyle eskisine göre epey farklı. Caddenin bu kısmında göreceğinizi düşünmeyeceğiniz zincirler peşi sıra açılıyor.
Şu anda sadece Tünel civarında üç tane ‘gurme hamburgerci’, Taksim – Galatasaray arasında halihazırda dev bir mağazası olan giyim markalarının ikinci çok katlı mağazaları, bilumum ‘saraylar’, ‘evler’, ‘point’ler vs. mevcut. Ve tabii, Robinson Crusoe 389 gibi bu zincir furyasında artan kiralarla baş etmekte zorlanan eski İstiklal sakinleri…
Robinson Crusoe 389, geçenlerde bu furyayla başa çıkabilmek için yine okuyuculara, müdavimlerine başvuracağını, RobKart uygulamasını başlatacaklarını açıkladı. Kitabevinin ‘öngörülmüş ama gecikmiş bir proje’ diyerek duyurduğu kampanya, ‘nakit sıkıntısını daha hızlı atlatabilmek’ için ‘önce öde sonra al’ sistemini getiriyor, aynı zamanda hediye de edilebilen 500 ve 1000 liralık ya da bunların dışında ‘tutarını –50 liradan az olmamak koşuluyla– kart sahibinin kendi belirleyebileceği’ RobKart’ları sunuyor. Söz konusu kartlar, Robinson Crusoe’nun çizgi roman şubesi Gon’da da geçerli.
Robinson Crusoe’dan H. Burçin Kimmet, “Benzer sıkıntılar yaşadığımız dönemler oldu” diyor. Daha önceki genel ekonomik krizlerden paylarını almışlar. Ancak aynı zamanda “Ama Robinson Crusoe 389’un biteceğine dair bir düşünceye hiç kapılmadık. Böyle bir şey olursa da asıl pay bizdedir diye düşündük” demeyi de ihmal etmiyor. Şimdiki durumu öncekilerden ayıran ise genel bir ekonomik krizden farklı olarak krizin İstiklal Caddesi’nin eski sakinlerini odağına alması. Astronomik seviyelere ulaşan kiralar bir yana Taksim Yayalaştırma Projesi sonrası caddeye ulaşımın gayet zahmetli bir hal alması, kentsel dönüşümün cadde üzerindeki yoğun etkisi, Robinson Crusoe 389 gibi bağımsız dükkânların önüne çıkan zorluklardan sadece birkaç tanesi.
Kimmet, kentsel dönüşümün etkileri üzerine hep aynı örneği verdiklerini söylüyor: “İsmimizdeki 389, aslında eski kapı numaramız. Bülent Erkmen, 100 sene önceki fotoğrafları getirip ‘Bakın, o zaman da aynıymış’ demişti. Tabii o kapı numarası değişti ve bu rakam sadece adımızda ve logomuzda kaldı. Bunu yurtdışından gelenlere anlatamıyorsunuz. Sonuçta diyelim ‘Lamartine’de rakamlar değişir mi’ gibi bir mantıkları olduğundan anlamaları epey uzun bir zaman alıyor. Bunların böyle değişmesi, tepedekilerin kentleşmeye nasıl baktığının da bir örneği aslında.”
Robinson Crusoe 389, 1994’te sahiplerinin, kendi gitmek istedikleri gibi bir kitabevi kurma arzusuyla ortaya çıkıyor. O zaman çoğunluğun niye ‘Galatasaray öncesinde bir yer tutmuyorsunuz?’ itirazlarına karşın Odakule’nin biraz ilerisinde 389 numaralı bloku gözlerine kestiriyorlar. O dönem üzerinde bir ‘Kiralık’ ibaresi bile olmayan bu dükkanı tutmalarındaki amaç Kimmet’e göre “günün modasına kapılmadan kendi önceliklerini koyan bir yer” kurmak. Atmosferiyle bildik kitabevlerinden ayrışan projeyi Han Tümertekin çiziyor. Grafiklerse Bülent Erkmen imzalı. Tümertekin’in proje metninde şunlar yazılı: “Kitapların herkesin erişebileceği şekilde sergilendiği, paylaşıldığı bir arşiv. Bakıp duyanların değil, görüp dinleyenlerin buluştuğu bir meydan. Sadece kitap almak için değil, kitap aramak, kitap sormak, kitap karıştırmak, kitap yazmak, kitap koklamak, kitapla buluşmak için gidilen bir kitaplık”. Robinson Crusoe 389’u özel kılan bir ayrıntı da, İngilizce kitapların çok dolaşımda olmadığı dönemde bu alana verdiği önem. Kimmet, “Öncesinde mimarlara, grafik tasarımcılara yönelik kitapları getirenler zaten vardı. Bizim amacımız şuydu: Türkiye ’deki bir ortalama kitapevinde olabilecek türlerde farklı kitapların aynısının İngilizcesinin de bulunması… Dolayısıyla guide’ından, mimari kitabına, hobi kitabına, tabii ki edebiyatına, özellikle bizim kendi ilgi alanlarımız olduğu için sinema , tiyatro gibi çeşitli alanlarda gittikçe çeşitlendik” diyor.
Mekân, gerçekten de sadece kitap almak için girilmeyen, içine girilip vakit geçirilebilecek, tavana kadar uzanan kitapların karıştırılabildiği bir kitabevine dönüşüyor. Kimmet’e göre Robinson Crusoe 389, bir ticarethane ve bir kültür merkezi… İstiklal’de gezintiye çıkıp “Robinson’a bir uğrayalım” demenin âdetten olması da Kimmet’i doğruluyor. Sonuçta Panter Kırtasiye’ye gidip ‘eski ekol’ kırtasiye havası solumak, Kelebek Korse’nin 1950’lerde donmuş kalmış gibi duran vitrinine her seferinde hayretle bakmak ve Robinson Crusoe 389’u ihmal etmemek, bir İstiklal gezintisinin olmazsa olmazları. İtirazın sebebi sade suya bir geçmişe özlem edebiyatı ya da muhafazakârlık değil. Doğrudan sokağa açılan, kendi tarihleri, hikâyeleri olan böyle mekânlar, İstiklal gibi yaya odaklı bir caddeye sağlı sollu sıralanan AVM’lerden, dev mağazalardan çok daha uygun. Umarız Robinson Crusoe 389, ismini aldığı ‘zorlu koşullara akıl yoluyla direnen’ kahramanın sebatını gösterir. Onun ve diğerlerinin olmadığı bir İstiklal’in alelade bir alışveriş caddesinden ne farkı kalır ki?
Büyükparmakkapı ve Hasnun Galip sokaklarının köşesindeki bina el değiştirince dört kitapçı dükkanının birden geleceği belirsizleşti. Beyoğlu’nun en eski kitapçılarından Pandora’nın yabancı yayınlar satan dükkanı da bu binada bulunuyor. Binanın Büyükparmakkapı Sokak 8 numaradaki cephesinde Pandora’nın İngilizce Yayınlar dükkanı, onun hemen altında ise sahafiye satan Kelepir Kitap var. Binanın Hasnun Galip Sokak’taki kiracıları ise Bengi Kitabevi ile Ana Kitabevi. Beyoğlu’nun yeni sakinlerinden olan bu iki kitapçı Simurg Kitapevi’nin eski yerini paylaşıyor.
İki ay önce el değiştiren binayı Taksim Hill Otel’in de sahibi olan turizm grubu aldı. Firma avukatlarının toplantıya davet ettiği kitapçılar binanın otele dönüştürüleceğini ama şimdilik kendilerine her hangi bir resmi teklif ya da tebligatta bulunulmadığını söylüyor. Binanın üst katlarında ise intenet kafeler ve bürolar var. İkinci derece tarihi eser olan binada otel inşaatının bir iki yıl içinde başlaması bekleniyor.
ERMAN ATA UNCU
24 Ağustos 2013, Radikal Gazetesi
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com