Ağu
15
2013
0

Mavi Adam Yavuz Çetin’i çok özlüyoruz…

“maviydi elleri / gördü
parmakları vardı / anlıyordu”  
Zy

15 Ağustos 2001’de vefat eden
sıkı gitarist Yavuz Çetin’i,
saygıyla anıyoruz…

SIKI GİTARİST; YAVUZ ÇETİN *

Sıkı gitarist Yavuz Çetin’in ölümünün üzerinden yaklaşık olarak sekiz yıl geçmiş. Demek ki Yavuz Çetin hakkında bir şeyler yazmaya ancak sekiz yıl sonra cesaret edebiliyorum.

Her şeyden önce Yavuz Çetin’i “sıkı gitarist” yapan şeyin ondaki eşsiz “tuşe” olduğunu -tüm ağırlığıyla- ortaya koymalıyız. Tuşe; bir şarkının, bir melodinin ya da bir müzikal tipolojinin ruhunu/özünü dinleyiciye aktarabilmedeki ustalıktır. Bir tür içtenliktir.  Senelerini gitar tekniğini güçlendirmekle harcamış biri, evet, her türlü şarkıyı çalabilir, gitar üzerinde her türlü akrobasiyi yapabilir, fakat çaldığı şeyin ruhunu içselleştiremeyip ömrü boyunca tuşesiz bir gitarist olarak kalabilir de… Böylesine sportmen bir gitaristin çaldığı her şey saman gibi gelir dinleyiciye.  Yavuz Çetin ise bastığı her notayı içselleştirebilen nadir gitaristlerdendi. 1998 yılının kış aylarından birinde Yavuz Çetin’in “İLK” adlı albümünü “ilk” kez dinlediğimde, albümü hemen beğenmemin nedenlerinden biri de -sanırım- bu güçlü tuşeydi. Özellikle de şarkılardaki blues rifflerinin zamanlamasından, yerlemlerinden ve şarkının armonisine pürüzsüzce eklemlenebilmiş olmalarından dolayı çokça etkilenmiştim. Albümü defalarca dinledim ve albümdeki dinginliğin nasıl olup da bu kadar “enerji dolu” olduğunu, olabildiğini düşündüm, durdum. Hatta bu kimyayı -kendimce- matematiksel (modal/makamsal) olarak hesaplamaya bile çalıştım. O zamanlar cevabı bulamamıştım fakat şimdi, bugün, özellikle de gitar için düşündüğümüzde bu sorunun cevabının Blues Ruhu’yla açıklanabileceğini biliyorum.

***

1998’in yazında Kadıköy’ün cafe-barlarından birinin tüm masalarında Yavuz Çetin ve grubunun tanıtım broşürünü gördüm. Bu tanıtım broşürleri aynı zamanda da indirim biletleriydi. Yavuz Çetin ve grubu Çarşamba akşamları “Kallavi Bar” diye bir yerde çalıyordu ve indirim biletleri bu barda geçerliydi. Biletlerden birkaç tane aldım ve ilk Çarşamba gününün gelmesini bekledim.

Söz konusu ilk Çarşamba gecesi Blues tutkunu bir arkadaşımla birlikte soluğu Kallavi Bar’da aldık. Barı gördüğümüzde çok şaşırdığımızı itiraf etmeliyim. Kallavi Bar, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın yanında, Kurbağlıdere’ye paralel olarak inşa edilmiş, köşkten devşirme bir yapıydı. Barın “üst” katından bol rakılı fasıl ezgileri filan geliyordu. Kapıdaki görevliye Yavuz Çetin’i izlemek istediğimizi ve fasıl seslerini duyunca şaşırdığımızı söyledik. Görevliden Yavuz Çetin’in ve grubunun “alt” katta çaldığı bilgisini alınca rahatladık.  (Aslında rahatlamamalıydık, çünkü gerçekte –yani bu memleketin “kara” gerçeğinde- Yavuz Çetin isimli sıkı gitarist, o köşkün alt katında değil de yandaki stadyumda çalmayı hak eden biriydi.)

Köşkün bodrum dairesine benzeyen alt katına girdiğimizde sahnede Yavuz Çetin ve grubu,  Jimi Hendrix’in “Voodoo Chile” adlı şarkısının solo bölümünü çalıyorlardı. Ardından, Cream’den “Sunshine Of Your Love” geldi. Şarkıların sololarında Yavuz, bir nota bile teklememişti. Büyülenmiştik.  Daha önce Kadıköy’de hakkını vererek Jimi Hendrix çalan bir grup da görmemiştik. Yavuz, bu eski ve sıkı şarkıyı çalarken şarkının ruhunu kendinde hissediyordu ve bu ruh Yavuz Çetin’den bize doğru akıyordu.

Bütün gece hayranlıkla Yavuz Çetin’i izledik, dinledik, içki içtik.  Blues tutkunu arkadaşım, programın sonuna kadar beklemişti ve sonunda sahneden indiğinde Yavuz’un yolunu kesip, onun elini öpercesine;

“Bu sıkı şarkıları bu kadar sıkı çalmaya devam ederseniz size dinozor diyecekler…” dedi.

Yavuz Çetin gülümseyerek:

“Desinler, önemli değil… Bir gün gelecek bugün bana dinozor diyenlere de başkaları dinozor diyecekler. ” diye cevapladı ve içkisini almak üzere bara yöneldi.

Şimdi, bugün, 2009’da, kime “dinozor” diyebileceğimizi bilemiyorum, fakat hangi gitaristlere ve gruplara “geyik” denilebileceğini çok iyi biliyorum. Açıkça söyleyeyim; Yavuz Çetin bugüne kadar sahnede izlediğim en tuşeli ve sıkı gitaristlerden biridir. Belki de birincisidir.

(…)

Zafer Yalçınpınar, Marmara Adası , 25 Temmuz 2009

*İşbu yazı 2009 yılında kaleme alınmıştır.
“kargamecmua müzik yazıları (2007-2011)”, G Yayın, Geniş Kitaplık, 2011, s. 62

Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/k13.html

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Yavuz Çetin ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/yavuz-cetin adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
15
2013
0

Turgut Uyar’dan Tomris Uyar için: “Kayayı Delen İncir” Defteri (1981)

IMG_8417143696763

Turgut Uyar’ın Tomris Uyar’a ithafen nakşettiği bu önemli efemera, “ikinci yeni” adlı facebook grubundan alıntılanmıştır.

Ayrıca bkz: https://evvel.org/turgut-ve-tomris-uyarin-evlilik-cuzdani-1968

Ağu
14
2013
0

Lefter Kupası-ll

’Ordinaryüs’ lakaplı efsane futbolcu Lefter Küçükandonyadis’in anısına düzenlenen geleneksel Lefter Kupası’nın ikincisi, 16-17 Ağustos tarihlerinde Kınalıada’da yapılacak.

1925 yılında Büyükada’da doğan, 17 yıl boyunca oynadığı Fenerbahçe’de attığı 400’ün üzerinde golle adını tarihe altın harflerle yazdıran, 46 kez de Türkiye A Milli Futbol Takımı forması giyen Lefter Küçükandonyadis, Kınalıada Jarden-Barsamyan Stadı’ndaki anlamlı bir futbol turnuvasıyla anılacak.

Lefter Kupası’nın direktörlüğünü kendisi de bir Kınalıadalı olan eski TSYD Başkanı Onur Belge, genel kaptanlığını ise Garo Hamamcıoğlu üstlenecek. Kupa, müzenin kurucuları olan Adalar Vakfı-Adalar Belediyesi ortaklığı, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray kulüpleri ve Kınalıada Spor Kulübü işbirliğiyle düzenlenecek. 16 Ağustos Cuma günü saat 17:30’da açılışı ve elemeleri yapılacak olan turnuva 17 Ağustos Cumartesi günü saat 17:30’da başlayacak üçüncülük ve final maçları ile sona erecek.

Bkz: https://www.fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=35846

 

2013-08-12_l1

Ağu
12
2013
0

“Yahu biz anlamadık bu E V V E L denen mekânın ne olduğunu!”

“Yahu biz anlamadık bu E V V E L denen mekânın ne olduğunu!” serzenişiyle -bugünlerde- sık sık karşılaşıyorum… Aslında, E V V E L kapsamında neler yaptığımızı, hangi bağlamların ve değerlerin haysiyetini savunduğumuzu -yıllardır, her ânda- dile getiriyoruz; en son 26 Mayıs 2013 tarihinde Kadıköy’de gerçekleşen 10. yıl kutlamamız vesilesiyle derli toplu bir anlatım yapmıştık. Bu anlatım her şeyi düzgünce ortaya koyuyor, koyar: https://evvel.org/evvel-10-yasinda

E V V E L’i tanımlamak için;  “çeşitli efemeraların  tarihsel ve imgesel alan derinliğinde biriktiği ya da konumlandığı özel bir ‘ilgiler arşivi’dir,” diyebiliriz. E V V E L’in ilgilendiği uzamın, başlıklara dağılmış listesine şu adresten ulaşabilirsiniz: https://evvel.org/evvel-fanzin-ilgileri

Heyecanla vurgulamalıyız: Bakışımızın tözünde ve biçiminde “poetika” var; tahayyül gücünün kuvvetlendirdiği “şiir-sezgisel” durumların eşliğinde birçok efemeraya, edebi esere, tarihsel olaya, karaktere, şaire, yazar ve düşünüre ilişkin incelemeler / araştırmalar kotardık, kotarıyoruz. E V V E L  kapsamında yer alan en sıkı/yoğun/derin isim-başlıkları “EVVEL İndeksi”nde toparladık: https://bit.ly/evvelindeksi

Bunlarla birlikte, 2011’den bu yana “imgelemin özgürleşmesi” dediğimiz uzgörünün peşinde koşarak, çeşitli poetik soruşturmalar icra ettik. Örneğin;

“50 Yılın Ardında; İkinci Yeni” Anketi 2011:
https://zaferyalcinpinar.com/ikinciyeni2011.pdf
Poetika 2012 Uzgörü Çalışması: https://bit.ly/poetika2012
Poetika 2013 Odaklanmaları: https://bit.ly/poetika2013

Tüm poetika çalışmaları için;

1: https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari
2: https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari/page/2

Zamanların salınımı boyunca -pdf biçeminde- hazırladığımız çeşitli özgür neşriyatların ve bildirilerin adreslerini aşağıda, özellikle takibinize sunuyoruz. Bu neşriyatlar, şiir ve edebiyat heveskârları için önemli bir “im-niteliksel arşiv” oluşturuyor, oluşturur, diyebiliriz.

2007-2009: P.A.T!: https://zaferyalcinpinar.com/pat.rar  (26 mb.)
2010-2011: 491 https://zaferyalcinpinar.com/491.html
Çakır Hikâyeci, 2013: https://bit.ly/cakirhikayeci
İlhan Berk- BAKMAK, Dergilerdeki Yazıları, 2011: https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf  (60 mb.)
İlhanberkiğne, 2008: https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkigne.pdf
Ece Ayhan Adası, 2012: https://bit.ly/eceayhanadasi
Poetik Bildiriler 2006-2009: https://zaferyalcinpinar.com/poetikbildiriler.pdf

E V V E L sularındaki PDF’ler için:

https://evvel.org/ilgi/pdf
https://evvel.org/ilgi/pdf/page/2
https://evvel.org/ilgi/pdf/page/3
https://evvel.org/ilgi/pdf/page/4
https://evvel.org/ilgi/pdf/page/5

Sahicilikle
Zy

Ağu
12
2013
0

Sedat Umran’la tanışmam/karşılaşmam “İstanbul ve boğazı” sayesindedir.

bogazkoprusuSedat Umran’ın “Boğaz Köprüsü” adlı şiiri…
Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…

*

7 Ağustos 2013’te vefat eden Sedat Umran çok iyi bir şairdi. Onunla 1 Haziran 2003’te Kadıköy-Eminönü vapurunda karşılaştım/tanıştım. Çok ağırbaşlı biriydi. Konuşmamızın başında “şiir” ve “şiirin yüceliği” üzerine -şimdi hatırlayamadığım- bir şeyler geveledim. Sedat Umran sözlerimi dikkatle dinledi ve “Peki, şiir nedir?” diye sordu. Cevaplayamamıştım. Bunun üzerine, Sedat Umran, çantasından “Boğaz Köprüsü” adlı şiirinin bir fotokopisini çıkardı ve okumam için bana verdi. Okudum ve kendisinden bu fotokopi sayfasını imzalamasını rica ettim, reddetmedi. Umran’ın “Boğaz Köprüsü” şiirinin üzerine, defterimi çıkardım ve o günlerde üzerinde çalışmakta olduğum Gözlerim Kapalı* adlı şiirimin son hâlini uzattım Sedat Umran’a… Uzun uzun okudu bu toyluk şiirimi. “Yeteneklisiniz, devam edin…” dedi. Sedat Umran’la tanışmam/karşılaşmam “İstanbul ve boğazı” sayesindedir.

Z. Yalçınpınar

* “Gözlerim Kapalı” adlı şiirim Düşe-Yazma Dergisi’nin Kasım-Aralık 2003 tarihli 5. sayısında yayımlandı.

 

gkapali

Ağu
12
2013
0

Yavuz Çetin Anma Gecesi (15 Ağustos 2013, Ağaç Ev)

Yavuz Çetin Anma Gecesi
“Yavuzcan Çetin & Durmayan Orkestra”
“Sahte Rakı”

15 Ağustos 2013, Perşembe //“Ağaç Ev”
Bekar Sok. No 14, İstiklal Caddesi, Beyoğlu

Bkz: https://www.facebook.com/events/153096768221157/

*

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Ağu
10
2013
0

“Adanın beni tamamladığını duyardım.” (Abdülhak Şinasi Hisar)

(…)
Rumelihisarından Adaya geldiğim günler vapurdan iskeleye çıkar çıkmaz buranın kendine mahsusdeniz havalı rüzgârları -güya beni tanımışlar da seviniyorlarmış gibi – etrafımı sararak ve boynuma sarılarak bana Adanın selâmlarını söyler ve vaitlerini sunardı. Bu rüzgârları yüzümde, – taranmış saçlarımızın nizamını, üstümüzün, başımızın intizamını bozan – sevdalı eller gibi duyar ve birdenbire denize dalmış gibi Adanın mutlu hayatına girmiş olduğumu ve su içinde nasıl bütün denizin vücudumuzu büyülttüğünü sanırsak, öylece Adanın beni tamamladığını duyardım.

Ada, benim için yadettiğim bu eski zamanda, ancak benim gözlerimin seçtiği gizli bir takım varlıklar ve mahlûklarla doluydu. Bir ağaç kabuğunda gülen bir ağız, bir kaç dalın teşkil ettiği bir kümede sallanan bir çocuk, bir duvarın sıvasında yeisli bir takım hayvanlar ve ağlaması dinmeyen bir sürü maskeler, bir evin cephesinde ciddi ve hüzünlü bir çift gözün üstünde iki hançer kaşlar görürdüm. Ve böylece başkalarına gizlenen fakat bana işaret eden, gülen, söyleyen gözler, ağızlar, yüzler,vücutlar ve ruhlardan yapılma bir takım tanışlarım vardı. Bunlar esir bulundukları köşelerinde, kendilerine mahsus ömürlerini sürerler ve ben yalnız benim için yaşayan bu mahlûkların gizlendikleri yerleri bilir ve, önlerine gelince, onlarla görüşürdüm. Bütün hayatlar gibi onların ömürleri de, yavaş yavaş, başka şeylere inkılâp ederek dağılır ve geçer ve bazen bir ağız artık susar, bir göz artık kör olur, bir ruh artık uçar, fakat bazen de yerlerine başkaları doğar, hemen her mevsim yeni bir hayelet nesli açardı.
(…)

Abdülhak Şinasi Hisar
“Geçmiş Zaman Köşkleri” adlı eserinden… (1956)

Ağu
06
2013
0

Bay Gol, Selçuk Yula vefat etti.

Bkz: https://www.fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=35764

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ve Milli Takımın efsane futbolcularından Selçuk Yula, 1959 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Futbolculuk kariyerine Ankara Şekerspor’da başlayan Selçuk Yula, 1979 yılında Fenerbahçe’ye transfer oldu.

Selçuk Yula Fenerbahçe’de özellikle oldukça soğukkanlı bir şekilde attığı penaltılar ve golcülüğüyle tanındı. Formamız altında 1981-1982 sezonunda 16 gol ve 1982-1983 sezonunda 19 gol ile Gol Kralı olan Selçuk Yula, Fenerbahçe formasıyla toplam 134 gole imza attı.

 

Ağu
04
2013
0

“Ali İsmail Korkmaz: Bu çocuğun yüzü kalbinize mühür olsun” (Ece Temelkuran)

Ece Temelkuran’ın 1 Ağustos 2013 tarihli Birgün Gazetesi’nde yayımlanan “ALİ” başlıklı yazısına https://www.ecetemelkuran.com/kategori/yazilar/45107/ece-temelkuranin-1-agustos-2013-tarihli-birgun-yazisi-ali adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
02
2013
0

“Hatırladığıma göre bir çeşit ‘Metropoliten’ yaratmak istedi.”

(…)

O günlerde Nâzım “Unutulan Adam”ın ilk kısımlarını yazmaya başlamıştı. Diğer taraftan da bir eserin taslağını çizmiş ve büyük bir enerjiyle yazmaya koyulmuştu. Olay, yeraltı bir ülkede geçer… Bu karamlık ülke elektrikle aydınlatılır. Elektrik kaynağını ellerinde bulunduran patronlar, halkı elektrikten başka aydınlatıcı hiçbir kaynağın bulunmadığına inandırmaya uğraşırlar.

Fakat bir küçük grup, güneşin bulunduğunu bilir ve bu güneşe kavuşabilmek için bu yeraltı ülkesinden, güneşin bulunduğu yüze çıkmanın yollarını arar.

Sandığıma göre, sonradan Nâzım bu yazıları gözden geçirince beğenmemiş ve bu projeden vazgeçmişti. Gerçekte bu yazılar, ilgiyi çekmekten uzak olduğu gibi, Nâzım’ın lirizmi ile de bağdaşacak bir şekilde değildi. Hatırladığıma göre bir çeşit “Metropoliten” yaratmak istedi: fakat böyle bir tezi işlemek için vakit henüz gelmemişti inancındayım.

(…) O da işin püf noktasını hepimizden daha çok gördüğü için, bu eseri bir yana bırakarak, bütün gücünü “Unutulan Adam”ın üstüne yöneltti.

(…)

A. Faik Bercavi
“Nâzım’la 1933-1938 Yılları”, Cem Yay., 1992, 1.Baskı, s.88-89

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
02
2013
0

Buluntu: Ece Ayhan’ın Yayımlanmamış İki Kısa Öyküsü; “Dışarsı ve İçersi” ile “Büyük Şehre Giden Adam”

 

Gece, duvarlarda saatler çalışır. Kapılardan biri açılır, dışardaki adamlardan biri içeriye girer. (…)

Ece Ayhan’ın “Dışarsı ve İçersi” adlı öyküsünden…

 

Sıkı araştırıcı Tunç Tayanç, Notos Dergisi’nin Ağustos-Eylül 2013 tarihli 41. sayısında Ece Ayhan’dan iki kısa öykü buluntulamış… “Dışarsı ve İçersi” ile “Büyük Şehre Giden Adam” adlı bu öykülere Ara Güler tarafından fotoğraflanmış -ve daha önce hiç görmediğim- bir Ece Ayhan portresi eşlik ediyor. Kısa öyküler “Aslan-Göksel Ebiri” arşivinden çıkarılmış… (Zy)

Tunç Tayanç’a Özel Hamiş:  Başka kuytu yerlerde başka kısa öyküler var mıdır, çıkar mı gün ışığına, bilemem. Ancak, 20-30 adet yayımlanmamış şiirden bahsedildiğini biliyorum. Bir de, Morötesi Requiem’in devamından (ya da bu kitaba alınmayan/dışarda kalan parçalardan) oluşan “Yaşasın Kötülük ve de Ötesi”nin varlığından eminim artık: İzmir’de bir yerlerde o defterler… (Bkz: https://evvel.org/bana-alti-lira-fazla-verdiniz-ece-ayhan) Aslında, şu adresteki (bkz: https://evvel.org/beyoglunda-lise-ogrencisi-ece-ayhan-ve-arkadaslari-1952) fotoğrafta görünen üçlü çok önemli: “Ece Ayhan – Aslan Ebiri – Erdoğan Kalyoncu“. YKY şiir şebekesi ne demek istediğimi anlamıştır.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://bit.ly/eceindeks adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
02
2013
0

Körler Ülkesi’ne Kent Kütüphanesi

Kadıköy’de uzun yıllar belediye binası olarak kullanılan tarihi Şehremaneti binasını restore ederek kent kütüphanesine dönüştürülecek…
*
Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com