Oca
26
2025
--

“Dünya havadan ibaretti, bekliyordu.” (Duygu Gündeş’in anısına…)

Sappho, Bölüm 31, Sevgiliye Övgü’den… (Çev: Duygu Gündeş)
Kaçak Yayın Dergisi, Sayı: 49, Temmuz-Ağustos 2007


26 Ocak 2019’da yaşamına son veren 
Duygu Gündeş‘in tüm edebiyat çalışmalarına 
https://duygugundes.info adresinden,
şiir çevirilerine https://upas.evvel.org/cevirisiirler.pdf adresinden,
Duygu Gündeş’e ağıt olarak kaleme alınan
Ölümcül Defter’e ise https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf 
adresinden ulaşabilirsiniz.

(Ölümcül Defter’in basılı nüshası da şurada: 
https://www.kitapyurdu.com/kitap/olumcul-defter/617360.html)


Koridor Dergisi, Sayı:5, Kış 2008

Oca
25
2025
--

Yalnız Farenin Kafesi (Nevzat Evrim Önal)

Kafesinde, yaşamak için ihtiyaç duyduğu her şey vardı farenin.

Bir mama kabı ve bir koşma tekerleği vardı mesela. Tekerleğe binip koştukça, dışarıya bağlı bir borudan kabına mama doluyordu. Tekerleği döndürdüğü her tur için bir lokma. Boş mama kabına düşen mamaların tıkırtısını duydukça daha hevesle koşuyordu fare. Mamaları yanaklarını doldura doldura nasıl yiyeceğini, sonra tok karnına nasıl uyuyacağını hayal ediyordu.

Tekerleği kafesin dışındaki bir üretece bağlıydı. Kendisi için bir kap mama ürettiğinde, onu kafese koymuş efendileri için on kap, yirmi kap mama üretmiş oluyordu. Ama bunun farkında değildi fare. Bilmiyordu ama koşuyordu.

Ne var ki, bazen farenin tekerleği kilitleniveriyordu. Ne kadar koşsa dönmüyor, kabına mama dolmaz oluyordu. Böyle zamanlarda çaresiz, efendilerine yakarıyor; yeterince hızlı koşmadığını bildiğini, kilidi açarlarsa daha hızlı koşacağını söylüyordu.

(…)

Abartılmış hiçbir şey yok bu kıssada. Patron sınıfının hayal ettiği gelecek, kapitalizmin ütopyası böyle bir şey.

Tam olarak böyle yaşamıyorsak, bunun bir sebebi sermaye düzeninin henüz her bir insanı bu kadar yalnızlaştırabilecek derecede “gelişmiş” olmaması. Dünyanın her yerinde, emekçi insanların birbirleriyle kurduğu her sosyal ilişkinin yerine metalarla kuracakları tüketim ilişkileri koyamıyor. Çünkü bu metaların hepsinin öncelikle emekçilere satılabilmesi gerekiyor ve emekçi sınıfın emek üretkenliğinin düzeyi, bir yandan her bir emekçinin, böyle metalarla kuşatılmış, yalnız ve izole bir hayat yaşayacağı tüketim düzeyini mümkün kılacak, diğer yanda ise sermaye birikimini sürdürecek bir noktaya henüz ulaşmadı.

(…)

Fare benzetmesinden rahatsız olan varsa, hatırlatmak isterim: İnsanın evrimini geriye doğru takip ettiğinizde, kendi erkekliğini balyoz zannedip “alfayım malfayım” diye etrafta gezinen bilumum dallamanın kendini benzettiği yırtıcı hayvanlara, kurtlara, aslanlara, kaplanlara, kartallara falan değil fareye varıyorsunuz. Tıbbi deneyler bu yüzden fareler üzerinde yapılıyor.

Bu deneylerden biri antidepresan ilaçların etkinliğini ölçmek için kullanılıyor. Bir ismi “Davranışsal Umutsuzluk Testi” ama sevimsiz çağrışımlarından dolayı “Zorunlu Yüzme Testi” ismi kullanılıyor. Bu testte önce fareyi kaçma imkânı olmayan su ile dolu bir kavanoza atıyorsunuz. Hayvan 15 dakika debelendikten sonra çıkartıp 24 saat bekletiyorsunuz. Sonra hayvanı bir kez daha kavanoza atıp, bu kez beş dakika bekletiyor ve bu beş dakika içerisinde hayvanın kurtulmaya çalışmadığı, yani sadece kafasını suyun üzerinde tutmak için gereken eforu gösterdiği süreyi ölçüyorsunuz.

Bir antidepresanın etkinliği, hayvanın kavanoza ikinci kez atıldığında pasif bekleme süresinin kısalmasıyla, yani kurtulamayacağını bilse de çaba göstermesiyle ölçülüyor.

***

Son 40-50 yılda giderek daha fazla konuşulur hale gelmiş sorunlara bakın; obezite, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, her türlü bağımlılık, narsisizm, depresyon… Tamamında yukarıda anlattığım gidişatın olumsuz yönde ve güçlü bir katkısı olduğunu görürsünüz.

Kapitalizmi savunan liberaller sürekli kişi başına düşen tüketimin yükseldiğinden, ortalama ömrün uzadığından bahsediyor. Her yıl herkese yetecek olandan çok daha fazla gıda üreten bu bolluk düzeninin halen yılda dokuz milyondan fazla insanın açlıktan ölmesini engelleyemiyor olması bir yana; insanlar daha fazla meta tüketirken de “iyi” hayatlar yaşanmıyor. Kapitalizm geliştikçe emekçi insanlar özgürleşmiyor; bir esaretin yerini başka bir esaret alıyor. Yoksunluğun en kaba biçimi olan açlık aşılıyor, bu sefer de giderek tüm insani değer ve ilişkilerin yerini metaların aldığı, insanların kendi ürettikleri şeylerin kölesi haline geldiği bir tüketim hayatının yarattığı yoksunluklara, bu yoksunluklardan üreyen sağlıksızlıklara varılıyor.

(…)

Nevzat Evrim ÖNAL
20 Ocak 2025, sol.org.tr


Yazının tam metnini https://haber.sol.org.tr/yazar/yalniz-farenin-kafesi-397548 adresinden okuyabilirsiniz.

Oca
18
2025
--

Emir Alisipahi âlemi TERS’liyor: Hepsinde Gözüm Var!


Spotify‘da dinlemek için:
https://open.spotify.com/track/6Zz3bnk1nLUIp5W1tORYDV


Not: Emir Alisipahi’nin Upas Yayın kapsamında yer alan eserlerine https://upas.evvel.org/?tag=emir-alisipahi adresinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Oca
17
2025
--

David Lynch ve Gezi Direnişi

ABD’li yönetmen David Lynch, 78 yaşında hayatın kaybetti. Birçok unutulmaz filme imza atan David Lynch, Gezi Parkı eylemlerine destek vermişti: https://12punto.com.tr/yasam/david-lynch-gezi-icin-destek-vermisti-iste-o-fotografin-hikayesi-69296

Oca
12
2025
--

YANKI ODASI // 19. Bölüm // 12 Ocak 2025 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 19. Bölümü, 12 Ocak 2025


20. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.zaferyalcinpinar.info

Oca
09
2025
--

İKİNCİ YENİ VE CEMAL SÜREYA’NIN ÖNEMİ (Zafer Yalçınpınar)

Cemal Süreya Anma Etkinliği Konuşması, Kadıköy-CKM, 9 Ocak 2018:

Zafer Yalçınpınar: “Çok daha kalabalık toplulukların karşısında hiç heyecanlanmadan çeşitli konuşmalar gerçekleştirmiş olmama rağmen bugün, burada, son derece heyecanlıyım. Demin, sizin oturduğunuz koltuklardayken bu durumun nedenini düşündüm.  Çünkü, Cemal Süreya -tıpkı Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Ece Ayhan gibi- çok büyük bir şairdir! İnanmasanız da fark etmeseniz de büyük ve küçük şairler vardır! Böyle bir ayrım vardır! Cemal Süreya büyük bir şair olduğu için, bugün, burada, çok heyecanlıyım!

Her şeyden önce, Cemal Süreya’nın Ece Ayhan ve Sezai Karakoç’la birlikte 1950’li yılların ortasında Türk Şiiri’ndeki aurayı değiştiren ve ‘İkinci Yeni’ ismini verdikleri yenilikçiliğin kurucusu olduğunu hatırlatmak, yani Cemal Süreya’nın ve arkadaşlarının Türk Dili üzerinde yeni bir duygu-durum, yeni bir şiirsellik oluşturduğunu söylemek, vurgulamak gerekiyor. Bu yeniliğin hem okurda hem de diğer -küçük, büyük- şairlerde karşılığı olmuştur ve söz konusu yenilik bir şiir akımına dönüşmüştür. Bu yeni şiirin özellikleri nelerdi… Neden bu kadar sevildi… Neden hâlâ çok büyük bir içtenlikle ve samimiyetle takip ediliyor! Bu büyüklüğü iyice düşünmek ve analiz etmek gerekiyor…

Cemal Süreya ve kendisinin “Güvercin Curnatası” olarak tanımladığı ikinci yeni akımı ne yaptı, neyi değiştirdi… 1950’li yıllarda dünya şiirinden çeviriler yaparak 2. Dünya Savaşı sonrası dünyada oluşan yeni hümanizmin duygu-durumunu, yeni şiirsel dili anlamaya ve Türkçe’ye aktarmaya başladılar. O dönemde Türkçe’de garip akımı kasırgası esiyordu. Garip akımı şiire sadeleşme ve imgede basitleşme getirmişti. Bu durum hikâyelemeci ve biraz da kuru bir şiir ve söylem ortaya çıkarmıştır. Cemal Süreya ve arkadaşları bu sade şiir dilini daha sofistike bir hâle çevirmek, şiir dilini ileriye taşımak için imgelemin güçlenmesini sağladılar. İmgelemin özgürlüğüne inandılar. Karmaşık bir yapıydı bu, ancak imgesel olarak dili geliştiren, Türk Dili’nin imgesel alan derinliğini arttıran ve genişleten bir söyleyiş, bir tını buldular. Zarif, tabii ki modern ve çok ama çok kuvvetli bir şiir oluşturdular. Öyle ki 80’lerin ve 90’ların şairleri bu akımın gölgesinde kalmışlardır! İkinci yeni öyle güçlüdür ki 80’lerin ve 90’ların şairlerini gölgede bırakmıştır! Bugün, 60 sene sonrasında bile bu hakikati görmeliyiz, kabul etmeliyiz artık!

İkinci yeni şiiri geleceğe uzanan, güçlü bir şiirdir! Bir zamanlar, bir edebiyat soruşturması kapsamında bir çakma profesör çıkıp ikinci yeni akımının etkisini kaybettiğini mırıldanmış, bir zamanlar… Bu mutat zevat hiçbir bilimsel açıklamaya, dahası poetikaya değinmeden niyet belirtmeye veya kendince, kendi çetesine ümit vermeye kalkmıştır. Bu komediyi gördüğümde emin oldum: 80’lerin, 90’ların bu şair profesörleri ve bağlı çeteleri acz içinde, ikinci yeninin büyük şiirinin gölgesinde kalmıştır! Çakma şairler acz içindedir bugün…

Sonuçta, hâlâ, burada, bu toplulukta, Türkçe’ye baktığımızda, zamanların sonunda, Cemal Süreya ve arkadaşlarının şiiri, yürürlükte olan baskın ve en güçlü şiir akımıdır… Geleceği belirlemektedir ve geleceğe uzanmaktadır. İkinci yeni şiiri yürürlükteki dili imgesel olarak geliştirmekte, tahayyül gücüne güç katmakta ve şiir dilini etkilemektedir; son derece de kuvvetlidir, etkindir ve insanlığı sürekli geliştirmektedir! Cemal Süreya’nın “Üvercinka” adlı şiirinde ifade ettiği gibi: “Afrika dahil!”

Zafer Yalçınpınar9 Ocak 2018
Cemal Süreya Anma Etkinliği Konuşması

Caddebostan Kültür Merkezi-Kadıköy

Oca
07
2025
0

Cemal Süreya ve iki farklı Papirüs Dergisi… (1961 ve 1966)

Edebiyat tarihinde ün salmış Papirüs Dergisi, ilk önce 1961 yılında Ankara’da 2 yaprak ebadında yayımlanmaya başladı. Sonra 1965-66 döneminde -bu kez İstanbul’da- kitap şeklinde yayımlanmaya devam etti. İstanbul menşeli ikinci seriden önceki Ankara menşeli baskılar, edebiyat dünyası tarafından pek bilinmez. -Hatta, “Cemal Süreya’yı anmak için Papirüs’ün tıpkıbasımlarını yayımlıyoruz!” iddiasında olan yayınevleri (Artshop vs.) filan da bu önemli ayrıntıyı bilmezler, atlamışlardır ya da daha kötüsü; nazara almamışlardır!.-

Papirüs Dergisi’nin Ankara menşeli 4. sayısı(1961) ile İstanbul menşeli 4. sayısının(1966) kapak görüntüleri ve künye bilgileri, karşılaştırmalı olarak (karşılaştırılsın diyedir) aşağıda bulunmaktadır. (Zy)

Papirüs’ün 1961’de yayımlanan ilk serisinden 4. sayının kapak görüntüsü.
(Muzaffer İ. Erdost ile Cemal Süreya’nın yazıları yan yana…)

*
Papirüs’ün 1961’de yayımlanan ilk serisinden 4. sayının künyesi…
(Büyütmek için tıklayınız…)

*

Papirüs’ün 1966’da yayımlanan ikinci serisinden 4. sayının kapak görüntüsü.

*

Papirüs’ün 1966’da yayımlanan ikinci serisinden 4. sayının künyesi…

*

Hamiş: Papirüs’ün 1961 serisinin 4. sayısını Evvel Fanzin’e ulaştıran Aydedim Sahaf‘a teşekkür ederiz.

Oca
07
2025
--

Ali Koç’la birlikte başarısızlığın kaçıncı yılındayız?!


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe” ilgilerine https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden, Kadıköy başlıklı ilgilere ise https://evvel.org/ilgi/kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
06
2025
--

YANKI ODASI / 2024 / TÜM CANLI YAYINLAR (18 Bölüm, İzleme Listesi)

2024 Tüm Canlı Yayınlar İzleme Listesi (18 Bölüm)
PLAYLIST: https://www.youtube.com/playlist?list=PL
-xdB10oBNDWRLUdJSfNfE8sUx0B317V0



YANKI ODASI’NIN TÜM BÖLÜMLERİ 2024 (18 Bölüm)
İzleme Listesi: https://www.youtube.com/playlist?list=
PL-xdB10oBNDWRLUdJSfNfE8sUx0B317V0


2025 yılındaki yayın tarihlerine/saatlerine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.zaferyalcinpinar.info

Oca
06
2025
--

FENERBAHÇE, KADIKÖY VE LÜMPENLİK

Fenerbahçe ve Kadıköy’e tebelleş olmuş rant zümresi, etrafındaki açgözlü lümpenleri (sınıf bilincinden yoksun kitleleri) ve mutat neoliberal solcuları kandırıyor; şeytanın bile aklına gelmeyecek RASCLS ve benzeri sinsi yöntemler uygulayarak kendi safına çekiyor ve kullanıyor. Sonra da kendi yarattığı bu hegemonik alanda 10, 20, 30, 40, 50 yıl at koşturuyor…  Bundan önceki 26 yılda olan ve bundan sonraki 40 yılda da devam edecek vizyon budur. Kadıköy’de sol kültürün düşüşündeki mesele bu kadar basit ve açıktır! Nokta.

Yüzyıllık Rantçılık tarihi şurada:
Rantçılar, Fenerbahçe ve Kalamış’a tebelleş oldular!

Oca
02
2025
--

KESİN BİLGİ: Kongrede Aziz Yıldırım’ı destekliyoruz. Nokta.

ALİ KOÇ’A AÇIK MEKTUP (15 Mayıs 2024)

Öncelikle, tüm başarısızlıklarımızı “Yazıklar olsun!” diyerek içten duygularla kutluyorum! Kongrede Aziz Yıldırım’a oy vereceğim…

Çünkü; bir grup şirketi gibi şımarık beyaz yaka kafasıyla yönetilmeyen, twittercılık-medyacılık-pazarlamacılık-iletişimcilik oynamayan, tüm siyasi odaklar tarafından yıkılması gereken bir ideolojik hedef olarak görülmeyen, patron localarındaki üç beş sanayici ile üç beş rantçının yanlış kararlarıyla finansal şamar oğlanına dönmemiş, federasyonun/hakemlerin kolayca haksızlık uygulayabileceği bir çürük kaya veya kâğıt-kürekten ibaret bir merci gibi eylemsizlik çıkmazına girmeyen, tarihe geçecek derecede uzun soluklu başarısızlıkların/hüsranların timsali haline gelmemiş… gerçek bir Fenerbahçe’ye ihtiyacımız var çünkü… Küllerinden doğacak bu yeni Fenerbahçe’ye de ancak yalın gerçekler‘i görerek ulaşabiliriz. Kimse kusura bakmasın: Dost acı söyler!

Sn. Ali Koç, sizi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanlığına bizler getirdik ve inşallah bizler göndereceğiz…

Zafer YALÇINPINAR
Üye No: 15037, Üyelik Tarihi: 2006


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Fenerbahçe Spor Kulübü ilgilerine https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
01
2025
--

Fethi Yalçınpınar ve Yalçınpınar Ailesi

Yalçınpınar ailesinin en çalışkan, en fedakar ferdiydi Fethi Yalçınpınar… Köklerimiz hâlâ onun sayesinde güçlüdür. 1913 yılında Kadıköy Yeldeğirmeni’nde doğup büyümüştür. Sonradan (1943 yılında) Erenköy’de (fırın sokak ile ethem efendi caddesinin kesiştiği noktada) marangoz dükkânı açarak yaşamına Erenköy’de ailesiyle birlikte devam etmiştir. Suzan Yalçınpınar’ın eşi, Vedat Yalçınpınar ile Ümran Yalçınpınar (evlilik sonrası soyadıyla Ümran Yaman’ın) babasıdır. Zafer Yalçınpınar ile Zeynep Yaman Koyuncu’nun dedesidir. (Kaan Koyuncu’nun ise büyük dedesidir.)


Yaşar, Eleni, Suzan ve Fethi Yalçınpınar

Fethi Yalçınpınar Fenerbahçe Spor Kulübü’nün üyesiydi ve özel neferlerindendi. Komşusu olduğu Fenerbahçeli futbolcular Lebib Elmas ile Zeynel Üner’in (Zogo Zeynel) mahalleden (Kuşdili-Yeldeğirmeni/Paris Mahallesi) yakın arkadaşıydı ve santrfor Yaşar Yalçınpınar‘ın da öz kardeşiydi. Ayrıca birçok kez Ortadoğu ve Balkan Güreş Müsabakaları’nda milli takımın kafile liderliğini yapmıştır.

Erenköy’deki marangoz dükkânının tabelası ve marangozhane aletleri Koç Müzesi’nde sergileniyor…

Zafer Yalçınpınar, Temmuz 2024


(resimleri büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)


Ayrıca bkz: Yaşar Yalçınpınar

Oca
01
2025
--

İçindeki Hiç (ya da 2025)

İÇİNDEKİ HİÇ

nerden başlıyor
içindeki hiç
ordan yürüyorum seni
kimsesiz
tüm boşluklar el çırpıyor sevinçten
kendilerini unutuyor sayılar
gökyüzü aksıyor hayatında
ilk kez
nerden başlıyorsa

indeki
hiç
ordan çivileniyor plastik çiçekler
duvarlara örülüyor bir sarmaşık
yalanlardan pencereler
açılıyor
kırmızı ve siyah halılar ve plakalar
daha derin düşüncelere dalarak

zorlanıyor yapraklar ve ağaçlar

nerde bitmiyor
içindeki hiç
korkma
orda duruyorum dimdik
tüm boşluklar teslim oluyor
dağılıyor evler para balyaları gibi dizilen
yüzsüzler sırtlarını yüklenip gidiyor
mesaicilerin cepleri ve elleri
ve kafaları ve kalemleri duruyor
gökyüzü yoluna devam ediyor
topraklar birleşiyor
ki zaten bir deniz
kendini yineliyor
orda duruyorum
dimdik
bitiyor

indeki
hiç

ölümden dönüyorsun

Zafer YALÇINPINAR
“Çalmayan”, Kendi Yayınları, Eylül 2014


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiir kitaplarını ücretsiz pdf olarak buradan okuyabilir ve arşivleyebilirsiniz.

Ara
29
2024
--

Dipsiz Göl’de bir yıl… (2023-2024)


(…)  Dipsiz Göl’de yer alan şiirler 2017’den günümüze kaleme aldığım 21 pâreden oluşuyor. Bu şiirleri fragmante varoluşlarından çıkararak, şiirlerin taşıdığı kırık ve acılı yükleri bütünsel bir düzlemde nasıl konumlandırırım diye uzun zamandır düşünüyordum:- maalesef şairler bazı tarihsel döngü noktalarında birer düşünür gibi davranmak zorunda kalır. Neyse…  Bahsettiğim ve ihtiyaç duyduğum konumlandırma noktasında yeni bir imgesel alan derinliği tasarımı oluşturmam gerekiyordu ki bu tasarımı oluşturabilmem için de 21 pâredeki benzerlikleri ve farklılıkları belirlemek çok önemliydi. Şiirlerin sınırlarını yoklamam, şiirsel dil açısından yakınsama ve ıraksama noktaları nasıl akışkanlaşıyor gibi sorulara cevap bulmam ve şiirlerin biçimsel öğelerini dönüştürmem gerekiyordu. İşte, senin ifade ettiğin ‘nefessiz imgesel düzlem’ veya ‘karanlık ormanlardan geçmek’ gibi benzetmeler böylesi bir ortak alanda anlam kazanıyor; Almancası ‘weltschmerz’… Bu ifadeyi ‘dünya ağrısı’ veya ‘varoluş sancısı’ olarak çevirebiliriz. Bugün içerisinde hayatta kalmaya çalıştığımız neoliberal düzenin kentsel gündemini ve tüm bileşenleriyle birlikte kurulu rant ekosistemini -gerçekten de- kötücül bir ‘karanlık orman’ olarak görebiliriz. Ve evet, bu palyatif ve tıknefes süreç bir yaşayıştan çok ‘hayatta kalma’ uğraşısı olabilir ancak… Ölümle kalım arasında… Uğur’un Taksim’deki düşüş ânı zihnimdeki imgesel haritada böylesi bir orijin oluşturdu. ‘Dipsiz Göl nerde, neresidir?’ diye sorsan bana, ‘Taksim’de, Uğur’un atladığı ânda ya da düştüğü yerde açılan bir paralel evrende!’ diye cevaplarım. Uğur’un ‘kazayla intihar’ olarak tanımladığım düşüşü ve vefatı zihnime bir şimşeğin görüntüsü gibi mıhlandı… (…)

Zafer Yalçınpınar
‘Bir Ölüm Kalım Meselesi Olarak Şiir ve Dipsiz Göl’ başlıklı söyleşiden…
Azimet Avcu- Zafer yalçınpınar, Aralık 2023


Söyleşinin tam metni şurada: https://evvel.org/bir-olum-kalim-meselesi-olarak-siir-ve-dipsiz-gol-zafer-yalcinpinar-azimet-avcusoylesi


Zafer Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve kitaplarına https://www.zaferyalcinpinar.info adresinden ücretsiz pdf biçiminde ulaşabilirsiniz.

Ara
20
2024
--

ne yapılabilir denizin dibinde / en büyük gemiler gömülü / ve bu tırmanış iyi değil / en uzun geceden

En Uzun Geceden, Zafer Yalçınpınar
The Poet House, (pdf, 20 sayfa, 19 mb)



“En Uzun Geceden” adlı şiirle
birlikte üç etkin “yan okuma” yapılabilir:

/1/ Çizgi
/2/ Dudağının Kenarındaki Çizgi
/3/ En Kısa Gündüzden


Zafer Yalçınpınar‘ın tüm şiirleri ve şiir kitapları şu adresten ücretsiz olarak okunabiliyor: https://bit.ly/zypsiir

Ara
19
2024
--

“Geriye doğru atılan adımlar da aslında geleceğe gider.” (Werner Herzog)

(…) Suzuki’nin gömüldüğü yere şerpalar piramit yapmışlardı. (…) Onoda sanki kocaman yumruklarla ona vuruyorlarmış, sanki bu karlı dağların inanılmaz gücü, bu buzullar, bu uçurumlar onu orta yerinden ikiye ayırıyorlarmış gibi bir sızı hissetti. Taşın önünde durdu. Üstünde dua yazan küçük bez parçasının rüzgârda salınması daha önce bir yaşamın olduğunu anımsatan tek şeydi. Onoda’nın yüzü yine dondu, etrafındaki her şey gibi. Selam durdu. Bulutlar bir anlığına çekingen bir ışığın sızmasına izin verdi. Ne deprem ne gök gürültüsü. yalnızca sessizlik. (…)

Bir serseri ya da dilenci gibi görünebilirim,
Ama sen durgun ay, sen ruhumun parıltısının şahidisin.

(…) Attığı her adım geçmişti, bir sonraki adım da gelecek. Ayağını kaldırdığı an geçmişte kalmıştı bile, ayağını çamura basacağı o ansa hâlâ gelecekteydi. Şimdiki zaman neredeydi öyleyse? Bir santim de olsa ileri atılmış bir adım gelmekte olandır, arkada kalan santimse geçmiştir. Ve böyle böyle, giderek küçülerek, milimler halinde, algılayamadığımız sonsuz milimetreler halinde devam eder. Biz şimdiki zamanda yaşadığımızı sanıyoruz, ama aslında şimdiki zaman diye bir şey olamaz. Gidiyor muyum, yürüyor muyum, savaşıyor muyum? Peki o zaman düşmanı yanıltmak için geri geri gittiği o yollar ne olacak? Geriye doğru atılan adımlar da aslında geleceğe gider.
(…)

Werner HERZOG
Dünyanın Alacakaranlığı’ndan… 2024

Çev: Pınar Akkoç

Ara
19
2024
--

Tümülüs’ün oluşum süreci… (Ahmet Ali Uzun)

Emre Siyahoğlu: Tümülüs’ün oluşum süreci nasıl gelişti? Tümülüs’ü kendince nasıl ve hangi yönlerden tanımlarsın?

Ahmet Ali Uzun: Tümülüs benim için aslında çok yabancı sayılmaz, yer verdiğim mitolojik karakterler ve ögeler gereği ilk kitabım Mitologya’da ele almadığım bir panteonu, başka bir dünyanın inanışından dile getirdim diyebilirim. Aradaki en önemli fark; Tümülüs’te Türk Mitologyası’nın Promete’si sayılan Ülgen’in etrafında dönen yörüngeler, gezegenler, peşi sıra gelen sayıklamalar ve histerilerin onun ağzından ve benim aklımdan dile gelişi söz konusu iken; Mitologya’da ise birden fazla karakterin birbirleriyle farklı diyalogları ve bu diyalogların hepsinin kendi içerisinde pişmesi ve son noktayı, sahne biterken bir perde olarak indirmesi söz konusu.

İşlediğim temanın bana zuhur edişi başta o dönemde yaptığım araştırmalara, okumalara ve gözlemlediğim bağdaşımlarla gerçekleşiyor. Altyapıda her zaman bir neden-sonuç ilişkisi var, boşluklar bilinçli ve eksik. Tam burada Kam devreye giriyor. Kam ve Şamanlık geleneği bizim köklerimizi anlatan doğa ile aramızdaki köprü niteliğini taşıyan kültürel, spiritüelve mistik bir miras. Tümülüs’te aslında yapmak istediğim bunların kafamdaki çarklarda nasıl bir kıvama geleceğini görmekti. Bu şiir dosyası için gökte kümülüs, yerde ise “Tümülüs” arasına sıkışan bir zihnin kurtuluşunu hatırlama çabası diyebilirim. Nordik ve Yunan Mitolojilerine kıyasla daha arka planda kalmış olan Türk Mitologyası bu konuda halen bakir alanlara sahip. Olasılıklar sonsuz.

Kaynak: https://kendineozgu.substack.com/p/kendineozgu03-mailimde-yeni-bir-dijital


Satın almak için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/mitologya/675327.html

Ara
17
2024
0

Şiir: “Ehl-i Terk” (Z. Yalçınpınar)

Ehl-i Terk

1/
yaşayarak
yanıyor
uz

2/
küçük bir çınar
geleceği gözlüyor
iki sokağın kesişiminde

3/
yer
imde
adada

4/
açıp kapaman
_______gözlerini
akrebin ateş çemberinden
___________kurtulması gibi

(…)

6/
kırılmaz bir camla
ördüm kalbimi
________acıya
sınırsız mutsuzluk
________acıyla

(…)

8/
karıncalanan sol kalbim!
seninle alevlenir bu dünya
içten içe
____anlam bulur
ve kendine uzanışının
sonu yoktur

(…)

11/
kötüler kötülüklerini tazeledi
havalandı tüm yanlışlar
bulutlar kaçtı deniz mavi vermez oldu
______________________ gökyüzüne

12/
sayaçlarıyla gelen mühendislerin tersine doğru
hangi yanlış daha yanlış hesapladım
en büyük yanlışı nerde yaptıysak
_________________evimizi oraya kuralım

(…)

14/
neresi kapanmak üzereyse oraya
___________________taşıdım
tahta sobayı
______yaktım
bu şiiri
____bir tığ ile yazdım

 

Zafer YALÇINPINAR
“Çalmayan”, Kendi Yayınları, Eylül 2014


Hamiş:

Yalçınpınar’ın tüm şiir kitaplarını ücretsiz pdf olarak buradan okuyabilir ve arşivleyebilirsiniz.

 

Ara
16
2024
--

YANKI ODASI // 17. Bölüm // 15 Aralık 2024 // Zafer Yalçınpınar // YouTube // Canlı Yayın Tekrarı

Zafer Yalçınpınar‘ın YANKI ODASI şurada:
https://www.youtube.com/channel/UC9E2wBnQTNSVuDvaFfMuzOQ


Yankı Odası’nın 17. Bölümü, 15 Aralık 2024


18. Bölüm’ün yayın tarihine/saatine ilişkin bilgiler/güncellemeler/değişiklikler için lütfen sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz. (instagram: @evvelfanzin twitter: @calmayan)

ya da Yalçınpınar’ın YouTube Kanalı’na abone olunuz:
https://youtube.com/@zaferyalcinpinar


Hamişler:

1/ Yalçınpınar’ın kendisiyle konuşmalarının tümü şurada: https://evvel.org/ilgi/kendimle-konusmalar

2/ Yalçınpınar’ın özgeçmişine ve tüm kitaplarına (pdf olarak) şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.zaferyalcinpinar.info

Ara
15
2024
--

John Steinbeck Kitapları (Felemenkçe ve Fransızca)

(Kapak görüntülerini büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)

Cennetin Doğusu
Fransızca, Mondiales, 1954
(Tam Metin-Cep Kitabı Baskısı: 1970)
Kapak Resmi: Daniel Dupoy
Çeviren: J. C. Bonnardot

“de vliegenvanger”
(Sinekkapan -Kuşu/Bitkisi-)
Felemenkçe, 1965
Meulenhoff, 3. Baskı,
Kapak Tasarımı: Friso Henstra,
Çeviren: Tjebbo Hemelrijk
(Türkçe’ye ‘Ay Battı’ adıyla çevrilmiştir.)


(Kapak görüntülerini büyütmek için üzerlerine tıklayınız…)

“Tortilla Flat”
Fransızca, Denoél, 1961
(Tam Metin-Cep Kitabı Baskısı: 1982),
Kapak Çizimi: Jean-Paul Théodule
Çeviren: Brigitte V. Barbey
(Türkçe’ye ‘Yukarı Mahalle’ adıyla çevrilmiştir.)

“Fareler ve İnsanlar”
Fransızca, Gallimard, 1949
(Tam Metin-Cep Kitabı Baskısı: 1970)
Kapak Fotoğrafı: Cornell Capa
Çeviren: Murice-Edgar Coindreau


EVV3L kapsamındaki John Steinbeck Arşivi:
1/ https://evvel.org/ilgi/john-steinbeck
2/ https://evvel.org/ilgi/john-steinbeck/page/2


Kitaplara ulaşmamızı sağlayan ‘Zaman Tüneli Sahaf’
Hüseyin Bey’e teşekkürlerimizle…


Hamiş: EVV3L kapsamında yer alan John Steinbeck başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/john-steinbeck adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
13
2024
--

“Zaman, ikisinin birbirine kenetlenmiş bakışları arasından bir at sürüsü gibi geçti.” (Yan Lianke)

(…) Kör köpek, bir kuyunun dibi gibi karanlık olan gözlerini gökyüzüne dikti. (s. 43)
(…) İhtiyar, gözlerini dikmiş kurda bakıyordu.
Kurt da gözlerini dikmiş ihtiyara bakıyordu.
Bakışları çarpıştı, parlak bakışlarından çıkan çatırtı ıssız vadide acı acı yankılandı. Damlayan suyun sesi kulakları sağır eden bir mavilikteydi. Güneş, dağın ardına düştü düşecekti. Zaman, ikisinin birbirine kenetlenmiş bakışları arasından bir at sürüsü gibi geçti. Önlerindeki uçurumun kan kırmızısı solarken, dağın tepesindeki soğuk hava eteklere doğru inmeye başladı. (…) Kaçamak bir şekilde çatlamış dudaklarını yalayınca dilinin sanki dikenlere sürtündüğünü hissetti. (s. 55)
(…) İhtiyar, güneşin dağın ardında batarken çıkardığı sesin dağdan aşağıya bir yaprak gibi düşmesini duydu. (s.56)
(…) Ölüm sessizliği, ihtiyarla kurt sürüsünün üzerine karanlık bir dağ silsilesi gibi çökmüştü. (s.59)
(…) İçine düştükleri çıkmaz, ihtiyarla lider kurdun arasında asma bir köprü gibi duruyor, gözlerini her kırptıklarında korkunç bir şekilde bir o yana bir bu yana sallanıyordu. (…) Zaman, içine düştüğü o çıkmazda sessizce kağnı çeken yaşlı bir öküz gibi ilerlerken, yavaştan ihtiyarın iradesini de eziyordu. (…) İhtiyardan beş-altı adım uzakta, yarım daire şeklinde dizilmiş, rüzgâr yiyip yağmur içmiş kayalar gibi dimdik ayakta, gözlerini bile kırpmadan ona bakıyorlardı. (s.61)
(…) Gece yarısı, zamanın sesi iyice yeşillendi. (s. 64)
(…) Yere uzanmış dokuz kurt, solgun ay ışığı altında yeni sürülmüş bir tarlaya benziyordu. (s.66)
(…) dağın sırtı o kadar sessizdi ki yaklaşan gecenin ayak sesleri bile duyuluyordu. (s. 76)
(…) başağın yeni doğmuş bir bebeğin saçları yumuşaklığında, süt beyazı püsküller vermiş olduğunu gördü, (s. 77)

Yan Lianke
“Günler, Aylar, Yıllar”, Çev: Erdem Kurtuldu
Jaguar Kitap, 15. Baskı, 2023

Ara
10
2024
--

“Tümülüs” (Ahmet Ali Uzun)

“Tümülüs”
Ahmet Ali Uzun
Aralık 2024, 18 Sayfa
okumak için: https://upas.evvel.org/tumulus.pdf


Tümülüs; göğün on altıncı katında yaşadığına inanılan ve iyiliklerin tanrısı olduğu düşünülen Ülgen’in insanlara ateş yakmayı öğretmesini kendi ağzından ele alırken, Ahmet Ali Uzun aynı zamanda hem kendinin hem de Ülgen’in varoluş sorgulamaları ve sayıklamalarıyla beraber şiirini işleyerek aynı sancıları okura da yansıtmayı amaçlıyor. Gökte kümülüs yerde ise “Tümülüs” arasına sıkışan bir zihnin kurtuluşunu hatırlama çabası…


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com