Bkz: https://www.radikal.com.tr/hayat/lynch_de_yanimizda_yayalim_lutfen_kesin_bilgi-1142574
21
2013
Haber: “Taksim Dayanışması Biziz” (19 Temmuz 2013)
https://taksimdayanisma.org/taksim-dayanismasi-biziz-biz-buradayiz
TAKSİM DAYANIŞMASI BİZİZ, BİZ BURADAYIZ!
TALEPLERİMİZİN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
TAKSİM DAYANIŞMASI “SUÇ ÖRGÜTÜ” DEĞİL, BU ÜLKENİN ONURUDUR
Taksim Dayanışması; farklılıkları kucaklayan barışçıl demokratik yöntemlerle taleplerini dile getiren; içinde çevreci, sanatçı, gazeteci ve aydın bireylerin de yer aldığı 124 meslek odası, sendika, siyasi parti, mahalle derneği, taraftar grubu ve inisiyatiften oluşmaktadır. Varlık sebebi daha yeşil, daha yaşanabilir, daha insani, daha demokratik bir kent ve ülke özlemidir. Bu özlemini yerine getirmek için emek harcamaktan, ses çıkarmaktan, mücadele etmekten bir an için bile imtina etmemiştir, bundan sonra da etmeyecektir. Başta Gezi Parkı ve Taksim Meydanının korunması olmak üzere, polis şiddetini uygulayan ve uygulatanların hukuk önünde hesap vermesi ve taleplerinin takibini sürdürecek, karşılanmasında ısrarcı olacaktır.
Taksim Dayanışmasının “sağlıklı kentleşme ve yaşanılır kent” talebi, ülkenin milyonlarca yurttaşının daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi talebiyle birleşmiş; GEZİ PARKI ile simgeleşen bir toplumsal duyarlılık ortaya çıkmıştır. “Gezi Parkı”; gençlerin yaratıcı zekasıyla, annelerin kucaklayan şefkatiyle, işçilerin emekten gelen gücüyle, kadınların gür sesiyle, LGBT bireylerin biz de varız çığlığıyla, yaşlıların yeniden canlanan hayat enerjisiyle bu ülke demokrasi tarihinde ortadan kaldırılamayacak bir iz bıraktı.
Tüm bu talepler, tüm bu renklilik demokratik ülkelerde bekleneceği gibi karşılanmak yerine ne yazık ki bir “suç örgütü kalıbına” sığdırılmaya, gençler evlerinden alınarak tutuklanmaya, taraftar gruplarından çete çıkarılmaya, Meslek Odası yöneticileri “suç örgütü yöneticisi” suçlamasıyla yargılanmaya çalışılıyor. Diktatöryal rejimlere özgü, darbe dönemlerini anımsatan “polis fezlekesi” esaslı cadı avı, ülkemizin demokrasi tarihi açısından unutulmaz karanlık bir dönem olarak kayda geçmiştir. Gezi Parkı süreci için “darbeye zemin hazırlama metaforunu” kullananların, hepimizin hafızalarında yer alan ev baskınları, keyfi gözaltı, çıplak arama, zorla parmak izi, kötü muamele, polis fezlekesinden iddianame; taraftar grubundan, ünüversite öğrencisinden ve meslek odasından “terör örgütü çıkarma” gibi darbe dönemi yöntemlerine başvurmaları son derece düşündürücüdür…
Birkez daha hatırlatmak isteriz ki, Taksim Dayanışması İstanbul Valisinden Büyükşehir Belediye Başkanına, Başbakan yardımcısından, doğrudan Başbakanına ve Cumhurbaşkanına kadar tüm yetkililerle yurttaşların talep ve beklentilerini iletmek üzere diyalog kurmaya çabalamış, burada bir temsil heyetinden çok talep ve beklentileri yansıtma misyonunu üstlenmiştir. Kurulmuş temaslar ve gerçekleşen davetler sonucunda; Taksim Dayanışması adına 5 Haziran 2013 günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la ve 13 Haziran 2013 gecesi Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile görüşmelere katılan meslek odası yöneticilerinin bir ay sonra evlerinin hukuksuzca polis tarafından basılması, üç güne uzatılmış gözaltı süreci yaşatılması ve “suç örgütü yöneticisi” suçlamasıyla tutuklanmaya sevk edilmesi nasıl devlet yönetimi ile karşı karşıya olduğumuzun kaygı verici yansımalarıdır.
Taksim Dayanışması herşeye rağmen hukuki ve meşru talepleri iletmek, diyalog kanallarını geliştirerek demokrasi geleneğine güç katmak için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Tüm süreçlerde yetkililere talepleri iletirken demokratik kamuoyu yaratmak amacıyla kararlı, ısrarlı ama her zaman barışçıl etkinliklere çağrı yapılmış, yurttaşlar meşru demokratik zeminlerde kalmaya davet edilmiştir.
Artık herkesin çok iyi bildiği gibi, Taksim Meydanının insansızlaştırılması ve Gezi Parkının betonlaştırılması şeklindeki düzenleme baştan beri hukuka, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı bir plan kararı olarak önümüze çıktı. Buna ilişkin Taksim Dayanışması bileşeni meslek odalarımız tarafından açılan davalarla bu keyfi yaklaşımın hukuksuzluğu ispat edilmiştir. Bu süreçte Yayalaştırma Projesi” adı altındaki girişimin kente yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri olduğunu tüm İstanbullulara anlatabilmek için yüzbinlerce imza toplandı. Taksim Dayanışması tarafından inatla her cumartesi Taksimde ve birçok meydanda imza stantları açıldı. Kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı.
Bütün bu çabalar, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 27 Mayıs günü, keyfi, hukuksuz ve “ben yaparım olur” anlayışı ile Gezi Parkının ağaçlarını kesmeye başlamasıyla bambaşka bir biçime büründü. Parkı ve yaşam alanını koruyan Taksim Dayanışması üyelerine ve duyarlı yurttaşlara şafak vakti operasyonları ile şiddet uygulandı. Kısa sürede bütün yurtta milyonlarca insan bu şiddet karşısında demokratik tepkilerini göstermek üzere alanlara çıktı ve “özel hayatına karışılmaması, düşüncesine saygı gösterilmesi, daha fazla özgürlük ve demokrasi” isteminin somut bir ifadesi olarak Gezi Parkı ile ilgili taleplerin karşılanmasını bekledi.
Tüm Türkiye’de kendiliğinden ve bir yurttaş inisiyatifi olarak gelişen bu tepkiler ne yazık ki karşılığını her yerde gaz bombaları, tazyikli su ve plastik mermi kullanılması şeklinde polis şiddeti ile buldu. Dört gencecik insanımız polisin ateşi ve himayesindeki eli sopalı milislerin sopa darbeleri ile hayatını kaybetti. Polis devleti uygulaması Adana’da genç bir komiserin düşerek hayatını kaybetmesine yol açtı. Onlarca insan kafa travması ve beyin kanaması geçirdi veya sakat kaldı. Öncelikle kaybettiğimiz tüm canların ailelerine başsağlığı, yaralananlara da acil şifa dileklerimizi bir kez daha iletmek istiyoruz. Gencecik insanlarının yakınlarına iktidar sahiplerinin ısrarla başsağlığı dilenmemesini anlaşılmaz ve gayri insani bulduğumuzu hatırlatıyoruz.
Hiç kuşkusuz “demokratik talepler yine demokratik yöntemlerle” karşılanabilir. Toplum olarak öncelikle sorunları, talepleri ve beklentileri algılayan ve çözüm üretmeye dönük adım atan bir kamu yönetimi tutumuna ihtiyacımız var.
Bizler demokratik tepkileri krimalize etme, herkesi suçlu, terörist haline getirerek sorunun yine polisiye güvenlikçi yöntemlerle çözümsüzlüğe doğru evrilmesi çabalarından endişe duymaktayız.
Taksim Dayanışmasından yasadışı örgüt çıkarmaya çalışanlara açıklıkla sesleniyoruz. Taksim Dayanışması, çağrıcıları, bileşenleri, talepleri, basın açıklamaları, etkinlikleri belli, bilinen, aleni, meşru, yasal ve demokratik bir yurttaş ve kurum dayanışmasıdır. Kentine sahip çıkan meslek odalarını, onlarla dayanışma gösteren sendikaları, siyasi partileri, mahalle ve çevre derneklerini, taraftar gruplarını, “suçlu” göstermek ve “suç örgütü” haline getirmeye çalışmak hukuken suçtur ve bu ilkel, çağdışı uygulamalarla Ülke demokrasisi yüzyıl geriye götürülmektedir..
Bu bağlamda bütün kesimleri “hukuka, demokrasiye ve insan haklarına” saygı göstermeye davet ediyoruz…
TAKSİM DAYANIŞMASI
18
2013
#diren ADALAR
Adalar Ahalisine ve Kamu Aleme;Adalar İlçesi sınırları içinde Heybeliada’nın bir mahallesi olan Yassıada ve Burgazada’nın bir mahallesi olan Sivriada için, tarihi sit, doğal sit ve arkeolojik sit statüleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kaldırılmıştır.
Yassıada ve Sivriada’nın ‘’imara açılması’’ ile kapımıza dayanan iktidarın hak, hukuk ve sınır tanımayan doğa katliamı ve gasp politikalarına,
Adaların bütünlüğünü bozmaya yönelik bu düzenlemenin zamanla tüm adalarda uygulanması tehdidine,
Konuyla ilgili ve yetkili tek anayasal kurumumuz olan TMMOB’nin özlük haklarının hukuksuz bir biçimde yok sayılmasına,
Yaşam alanlarımıza sorgusuz sualsiz el konulmasına,
Doğayı hiçe sayan barbarlığa, betonlaşmaya, hak gaspına, yağmaya ve hukuksuzluğa karşıYelken açıyoruz!
21 Temmuz Pazar günü saat 13.00’da yola çıkıp, takalı, filikalı, motorlu, yelkenli, fenerli, uçurtmalı ve direniş yüklü kervanımızla, ‘’Artık Yeter’’, ‘’Diren Adalar’’ demek için, 15:00’da Sivriada’da buluşuyoruz…
Hep birlikte SİVRİADA FORUMU’nda düşünüyor, konuşuyor, dinliyor, üretiyor… ses veriyoruz !
Program:
Saat 13:00 1. Motor Büyükada kalkış, sırasıyla diğer adalardan katılımcılarla buluşma ve Sivriada seyri.
Saat 13:00 2. Motor Kabataş kalkış, 13:30 Kadıköy’den hareket, kervanla buluşarak Sivriada seyri.
Saat 14:45 Sivriada’ya takribi varış
Saat 15:00 Basın Açıklaması
Saat 15:30 – 17:30 Sivriada Forumu.
Saat 17:30 – 19:00 Çalgı, çengi, performans, uçurtma, piknik vs.
Saat 19:30 – DönüşADALAR FORUMLARI
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
17
2013
Bizler, Fenerbahçeli futbolcular olarak beyan ederiz ki…
Bizler, Fenerbahçeli futbolcular olarak beyan ederiz ki;
Dünyanın değişik ülkelerinden ve farklı kültürlerinden, sarı-lacivert renkler ve göğsümüzde taşıdığımız şerefli arma için bir araya geldik. Ve bu büyük ailenin bir parçası olduğumuz için de sonsuz gurur duyuyoruz.
Bizler, 1907’den bu yana formamızı taşıyan, adını tarihimize yazdıran yüzlerce futbolcunun onuru, emekleri için, tarihe yazdıkları her bir kelime için sahaya çıktık; bu bilinçten bir gün dahi uzaklaşmadık.
Fenerbahçe Spor Kulübü, Türkiye’de sadece futbolun lokomotifi olmakla yetinmemekte; ulusal ve uluslararası platformda zaferler kazanan binlerce sporcunun yetiştiği, toplam 9 branşta zirve için yarışan gerçek bir spor kulübüdür, 25 milyon taraftarı olan çok büyük bir ailedir.
Tüm kalbimizle söylemek isteriz ki; 2011 Temmuzu’nda başlayan süreçten en çok bizler etkilendik, en çok bizler üzüldük.
Futbolcular olarak; 2010-2011 sezonunda kazanılan lig şampiyonluğunda emeğimizle, kanımızla, terimizle saha olan; 17 maçta 16 galibiyet alan,
Bu maçlarda tekmeye kafa uzatan, sahamızda duraklama dakikalarında gol kovalayan kalecilere tanıklık eden, yüreğimizi, şerefimizi ortaya koyarak oynayan bizlerdik!
Sahada kazanılan şampiyonlukların, mahkeme kararları ile değiştirilmeyeceğine inanan ve güvenen bizler; UEFA’nın polis raporlarına dayanarak yaptığı disiplin yargılamasının, futbolun doğasına ve gerçeğine aykırı olduğu inancındayız.
Biz futbolcular, futbolun Avrupa’daki en yüksek birimi olan UEFA’nın emeğimizi, performansımızı, terimizi yok sayan bu yola girdiğini anlamakta zorlanıyoruz.
İki yıldır kulübümüze yapılan haksızlıkları her fırsatta dile getirdik ve bu haksızlıklara karşı on milyonlarca taraftarımızın desteği ile mücadele ettik.
UEFA’dan da beklentimiz; UEFA’nın tüm birimleriyle, futbola dışarıdan yapılan bu müdahaleye karşı futbol ailesinin, bizlerin yanında tavır koyarak bu duruma bir son vermesi,
Geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi’nde yarı final oynayan bizlerin performansı, emeği ve mücadelesinden yana tavır almasıydı…
Oysa bugün gelinen noktada üzülerek görüyoruz ki; UEFA, kulübümüze futbolun dışından yapılan müdahalenin karşısında olmak bir yana maalesef bu müdahalenin bir parçası olmuştur.
Bizler, uluslararası futbol tecrübemiz ve bilgimizle bu inancı taşırken, UEFA’nın 15 Temmuz 2013 tarihli kararı bizi bir kez daha derinden yaralamıştır.
Polis tarafından futbolun doğasına aykırı olarak yapılan değerlendirme ve nitelendirmelerin, UEFA’nın kararına dayanak yapılmasını; bu tavrın, UEFA’nın, Avrupa Kıtası’nda bugüne kadar futbolun özerkliği ile ilgili verdiği mücadele ile örtüşmediğini, söylemek zorundayız.
Bizler bu mücadelenin bir parçası olarak, sporcu ilkelerimizle, Avrupa futbolunun marka değerine çeyrek final, yarı final seviyesinde değer katan bu büyük kulübün parçası olarak polis fezlekesi üzerinden yapılan bir değerlendirmeyle emeklerimize ve geleceğimize set çekilmesini, kabul etmiyor;
UEFA’nın, bugüne kadar benzer bir örneği bulunmayan bu cezasını “ağır, haksız ve kabul edilemez” buluyoruz.
Üzülerek söylemek isteriz ki; bu durum bizleri ve milyonlarca futbol izleyicisini UEFA’nın yargı kararlarına karşı güvensizliğe itmektedir.
Esas olan; ceza ile disiplinin sağlanması değil, cezanın adalete uygun olmasıdır.
Unutulmamalıdır ki futbolun adaletine olan inancın sarsılmasından en büyük zararı futbolun yine kendisi görecektir…
Bu cezayı, kulübümüzün yanı sıra bizlerin de profesyonel futbol faaliyetine ve mesleki kariyerine vurulmuş bir darbe olarak görüyoruz.
UEFA’nın bugüne kadar hiçbir ‘futbolcuya ve futbol takımına’ karşı bu denli ağır sonuçları olan bir yaptırım uygulamadığı gerçeği karşısında üzüntümüz ve hayal kırıklığımız bir kat daha artıyor.
UEFA’nın, Türkiye’de yaşanan bu olumsuz müdahale ortamına bir son vereceğine dair inancımızı yitirmek istemiyoruz!
Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğmadan, bu cezanın yeniden gözden geçirilmesini UEFA’dan talep ediyor; “UEFA’nın futboldan, sahadan, terden ve emekten yana tavır almasına bekliyoruz.”
Saygılarımızla,
Fenerbahçe Spor Kulübü
Profesyonel Futbol Takımı Futbolcuları
16
2013
“Ece Ayhan ve İsyan” Başlıklı Forum 20 Temmuz’da Çanakkale’de Gerçekleştirildi.
Bkz: https://www.canakkaleicinde.com/ece-ayhan-ve-isyan-temali-forum
-canakkale-halk-bahcesinde-gerceklesti.html
*
Halk Bahçesi / Çanakkale
20 Temmuz 2013 Saat 18:30
Facebook Etkinlik:
https://www.facebook.com/events/218520854964974/
İktidarın dışında ve karşısında sipsivil bir şair ve etikçi olan Ece Ayhan’ın ana ve mezar kenti Çanakkale’de onun düşünsel mirası etrafında kendisinin deyimiyle ne ‘marj’a, ne ‘birey’e, ne ‘ütopya’ya yer ve zaman bırakılmayan, esas duruşun mülkün temeli olduğu bu kurulu düzende bu kez Gezi’yi, direnişi, isyanı, hal ve gidişi, Ece Ayhan’ın şiirlerinde, düz yazılarında itiraz, red, karşı çıkma, başkaldırı ve isyan temalarını, tüm bunlarla birlikte kendi deneyimlerimizi, düşüncelerimizi, farklı hayat önermelerimizi konuşmak, tartışmak ve paylaşmak için 20 Temmuz Cumartesi günü saat: 18:30’da Halk Bahçesi’nde yan yana geliyoruz. Bu açık davetle katkı sunmak isteyen herkesin katılımını bekliyoruz.
Ece Ayhan Sivil Girişimi
Çanakkale, Temmuz 2013
16
2013
“Vurmayın, öldüm”
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=429154
Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesine ilişkin soruşturmada ortaya çıkan ikinci tanık o gece evinin balkonundan olan biteni izlediğini anlattı.
Radikal Gazetesi’ nden İsmail Saymaz’ın haberine göre; Tanık ifadesinde sokaktan, “Vurmayın, öldüm” sesleri geldiğini, fırıncının müdahale etmeden baktığını anlattı. Sonra 4 sivil ve 3 resmi polisi copla, sivil genci meşe odunuyla gördüğünü belirten tanık, şöyle devam etti:
“Sivil vatandaşın elinde meşe sopası gördüm. Üzerinde dizden aşağısı beyaz şeritli siyah renkli eşofman vardı. Bu sivil vatandaş fırının önünde polislere ‘Siz bize destek olursanız hepsini sinkaf ederiz’ dedi. Polisler ile bu sivil vatandaş oradan gelip geçen vatandaşlara vuruyorlardı. Bu sivil vatandaş yine bağırarak, ‘Bugün 34 kişiyi götürdüm’ diyordu. Yolda gelirken yemin ettim. Yaşım 36, 36 tanesini götüreceğim’ dedi.”
16 Temmuz 2013
Cumhuriyet Gazetesi
16
2013
Bilanço… (Türkiye İnsan Hakları Vakfı)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Haziran Direnişi’ne ilişkin yayınladığı bilgi notunda direnişin şu ana kadar ki bilançosunu açıkladı. Buna göre şu ana kadar tam 133 direnişçi tutuklandı.
TİHV, “Gezi Parkı Eylemleri Bilgi Notu” başlığıyla bugün bir açıklama yaptı. Açıklamada direnişin bilançosu duyuruldu.
3636 gözaltı, 133 tutuklu
Buna göre tüm Türkiye’de gözaltına alınanların sayısı ise TİHV verilerine göre 3636’ya, tutuklanan kişi sayısı ise 16 Temmuz 2013’te itibariyle 133’e yükseldi.Eylemler nedeniyle TTB’ye göre 15 Temmuz 2013 tarihi itibariyle 8163 kişi yaralanarak veya kimyasal gazdan etkilenerek hastanelere/gönüllü revirlere başvurdu. TTB’nin web sayfası üzerinden düzenlediği ankete katılan 11 bin 155 kişi kimyasal silah/gösteri kontrol ajanlarına maruz kaldığını belirtti. Direniş sırasında 5 yurttaş hayatını kaybetti.
Gezi Parkı eylemlerine evlerinin balkonundan tencere ve tava ile ses çıkartarak katılan şu ana kadar 10 kişiye “Kabahatlar Kanunu’na muhalefet ettikleri” gerekçesiyle 88’er lira, 9 öğrenciye ise aynı kanundan dolayı 1000’er lira para cezası verildi.
(Kaynak: soL Haber Portalı)
16
2013
Fenerbahçe ve Kalamış Sahilini Vermiyoruz! 20 Temmuz Cumartesi Günü Saat 19.00’da Fenerbahçe Parkı’ndayız!
Fenerbahçe ve Kalamış Sahili Kadıköylülerindir!
Fenerbahçe ve Kalamış sahilini vermiyoruz!
20 Temmuz Cumartesi Saat 19.00’da Fenerbahçe Parkı’ndayız!
Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/369231313200238
*
16
2013
Haber: “Gezi’de 34 bin hak ihlali”
Gezi Parkı Direnişi sırasında 34 bin 311 kişi telefonla İstanbul Barosu’nun kriz masasına hak ihlali bildirimi yaptı. 44’ü çocuk 1042 kişi gözaltına alındı, 40 kişi tutuklandı.
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=429070
15
2013
“Kadıköy’ün Ölüm Fermanı”
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/kadikoyun-olum-fermani-haberi-76360
soL gazetesinde yer alan habere göre, İstanbul çapında, “kentsel dönüşüm” adı altında tüm hızıyla devam eden ranta dayalı projelerden Kadıköy de payını alıyor. Fikirtepe’de fiilen başlayan “dönüşüm” projesi ve Haydarpaşa Port’la ilgili tartışmaların ardından, Kadıköy’ün Fenerbahçe sahil kısmı ve “Kuşdili Vadisi” dahil tarihi ve doğal sit alanları da tehlikede.
Kamuoyuna “Fener-Kalamış yat marina projesi” olarak yansıyan proje, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB) geçtiğimiz Mayıs ayında resmileşen kararıyla, Fenerbahçe sahilinde bulunan TCDD’ye ait dinlenme tesislerini de içine alacak şekilde yaklaşık 435 dönümlük arazinin özelleştirilmesini içeriyor.
Karar bu haliyle, TCDD’nin halihazırda halka açık olan dinlenme tesisinin yerine yeni bir yat limanı yapılmasını, Fenerbahçe parkı ve Kalamış Koyu’nu içeren sahilinin ise inşaat alanı olarak ayrılmasını öngörüyor.
(…)
14
2013
Açık Dergi Söyleşileri: “Yaşarken Yazılan Tarih” (Gürsel Göncü)
Açık Radyo’da yayımlanan 12 Temmuz 2013 tarihli Açık Dergi adlı programda NTV Tarih’in yayın yönetmeni Gürsel Göncü’yle gerçekleştirilen “Yaşarken Yazılan Tarih” başlıklı söyleşi…
14
2013
Gün gün “pala” skandalı…
Gün gün “pala”lı skandalı…
Bkz: https://www.radikal.com.tr/turkiye/gun_gun_pala_skandali-1141501
14
2013
Gezi… Kitapları-1
“Diren Gezi”, Zeki Özkorkmaz, Cumartezleri Yayınları
https://www.kitapvitrini.com/cumartezleri-yayinlari/
zeki-ozkorkmaz/diren-gezi-9786055193300.htm
“Gezi Günlükleri”, Gamze Erbil, Yazılama Yayınevi
https://www.imge.com.tr/product_info.php?products_id=133285
“Bir Çapulcu’nun Hatıra Defteri”, Erol Hizarcı, Destek Yayınevi
https://www.edebiyathaber.net/gezi-geyikleri-kitap-oldu/
“Gezi Direnişi”, Emre Kongar-Aykut Küçükkaya, Cumhuriyet Kitaplığı
https://www.pen.org.tr/tr/node/1837
13
2013
Etkinlik: “Ece Ayhan için…” (14 Temmuz 2013 Pazar)
*
” ECE AYHAN İÇİN… “
14 Temmuz 2013, 17.00
Koço’nun önü, Moda Sahili KADIKÖY
Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/162827660567589
*
Önemli Adresler:
1- https://
2- https://bit.ly/
3- https://bit.ly/eceindeks
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.
13
2013
Kuşdili Platformu: “Kuşdili Kurtulmadı!”
KUŞDİLİ KURTULMADI!
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/
kusdili-cayirinda-akp-tuzagi-haberi-76317
Bkz: https://kusdiliplatformu.org/?p=245
*
Takip ediniz:
https://www.facebook.com/KusdiliPlatformu
https://kusdiliplatformu.org
*
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/kusdili-cayirinda-akp-tuzagi-haberi-76317
Kuşdili Çayırı ile ilgili İBB Meclis Komisyonu’nda kabul edilen yeni plana Kuşdili Platformu tepki gösterdi. SİT alanı ve deprem toplanma alanı olan bölgenin imara açıldığına dikkat çekildi.
Kuşdili Çayırı’nın (Eski Salı Pazarı)yeşil alan olarak düzenlenmesini ve yeraltına otopark yapılmasını öngören İBB Meclis kararına tepki gösteren Kuşdili Platforumu üyeleri, Kuşdili’nin imara açıldığını ve bu haliyle kurtarılmadığına aksine kaybedildiğine dikkat çekiyor.
Kadıköy’ün tarihi sit ve deprem toplanma alanı olan Kuşdili Çayırı ile ilgili karar, ilk bakışta olumlu görünse de uzun süredir Kuşdili için mücadele eden Kuşdili Platforumu üyeleri bunun bir tuzak olduğunu düşünüyor. Platform üyeleri ve temsilcileri, İBB kararını soL’a değerlendirdi.
Platform üyelerinden Mehdi Beşpınar, AKP’nin halkın mücadelesi karşısında geri adım attıkça yeni planlar ürettiğini ve bu tuzağa düşülmemesi gerektiğini belirterek Kuşdili Çayırı’na neden otopark yapılamayacağını dört maddeyle sıraladı:
1- İçinde Kalkedon Limanı bulunan bir tarihi sit alanı ve bu haliyle oraya kepçe giremez.
2- Kadıköy’ün tek deprem toplanma alanı.
3- Yapılacak otopark kendi kapasitesi üstünde talep getireceği için Kadıköy’deki trafik sorunu büyüyecektir.
4- Kuşdili Çayırı zemini balçık. Dolaysıyla bir otopark yapılması demek, 35 metre daha derine inilmesi anlamına gelecektir. Zemin buna müsait değildir.
‘Aslında imara açıldı’
Platforum üyelerinden Gülsün Gökalp, alanın imara açılmış olduğunu belirterek, otopark bahanesiyle imara açıldığını ve betonarme bir yapının üzerine yeşil alanın olamayacağını söyledi. Gökalp, “imara açılan Kuşdili’ne AVM yapılmasının önünde engel kalmamıştır” diyerek kararın içeriğinde dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etti.İBB Meclis Komisyonu’na o alanın tümüyle yeşil alan olarak düzenlemesini isteyen bir önerge verdiklerini belirten CHP İBB Meclis üyesi İnci Beşpınar ise önergenin AKP’liler tarafından reddedildiğini aktardı. Beşpınar, karara dava açacaklarını” belirtti.
Mimar Arif Atılgan, kararın teknik detaylarını değerlendirerek “Herkes iki katlı otopark olacağını söylüyor oysa kararda kaç katlı olacağı belli değil. Kuşdili Çayırı’nın zemini balçıktır, sudur. Sizin oraya otopark yapmak için sağlam zemine ulaşmanız gerekir Bunun için de 35-36 metre derinliğe kadar kazı yapmanız lazım. Kaç katlı otopark yapılacağı belli olmayan karara göre, 36 metre kazılan zemine istediğiniz kadar katlı otopark yapabilirsiniz” dedi.
Atılgan, kararın yanlış olduğuna dikkat çekerek “İBB tarafından önce burayla ilgili 1/5000’lik imar planı hazırlanması ve tartışılması gerekir, daha sonra ilçe belediye 1/1000’lik imar planı hazırlar ancak bakıyorsunuz 1/5000’lik ve 1/1000’lik imar planı birlikte hazırlanıp kabul edilmiş. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi.
Rıfat Doğan
(Kaynak: soL haber portalı)
12
2013
“Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan”
“Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir”
(…) Yaptıklarımı, ettiklerimi savunmuyorum burada; düşüncemin “iktidar”a geçmesini istemedim hiçbir zaman çünkü. Yalnızca, “şiir”in öyle kitaplarda, kitaplarınızda yazıldığı gibi olmadığı, doğrusu olamayacağıdır (…) “Son biçim”ini alıp almadığını anlamak sorununa gelince, şiirin, buna neden “son öz” denmemiş olduğunu da düşünüyorum, izin verin de bir kömürün bir elmasa dönüşmüş olduğunu artık anlayalım! Bir şiir kıpırdanıyorsa, deviniyorsa sonra ermiş demektir; sözgelimi herhangi bir şey eksikse kıpırdanmaz! Ustalar şunu çok iyi anlayacaklardır; şiir tam bir avadanlıktır, tarihsel bir avadanlıktır! (…)
Tekin değildir şiir pek, iyi gözle bakılmaz ona, taş atar durup durduğu yerde çok dalgalara; çünkü şiir, bir yerde, gerçeğin de yedilmesidir; yani, ortaya konuşuyorum, şiir gerçeği yeder.
İşte böylesi bir olumsuz yeri vardır şiirin toplumlarda. Sonuçlayarak diyebilirim ki, bir toplumda yeri olmayışı onun yeridir. (…)
ECE AYHAN
ÖNEMLİ KAYNAKLAR:
1- Ece Ayhan İlgileri İndeksi 2007-2013: https://bit.ly/eceindeks
2- 2012 Sularında; Ece Ayhan Çağlar Adası(Zafer Yalçınpınar)
3- Ece Ayhan Web Sitesi:
https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html
*
12 TEMMUZ 2012 ile 12 TEMMUZ 2013 TARİHLERİ ARASINDA
E V V E L FANZİN KAPSAMINDA YAYIMLANAN “ECE AYHAN”
BAŞLIKLI İLGİ ve BULUNTULAR:
–Arslan Kaynardağ Koleksiyonu Müzayedesi için Kısa Notlar: “Ece Ayhan, Agop Arad…”
–Şiir Sokakta!
–eceayhantarihinsancısıdır
–Nilgün Marmara’ya ithafen “Çok Eski Adıyladır”
–Meydan Larousse’da…
–Dışlanacağımı biliyordum! (Ece Ayhan, 1992)
–Ece Ayhan Çanakkale Buluşmaları 2012:
“Şiir ve Sinema” (1 Aralık 2012)
–“Bana altı lira fazla verdiniz!” (Ece Ayhan)
–Beyoğlu’nda; lise öğrencisi Ece Ayhan…(1952)
–Buluntu: Karşılaştırmalı Tarih ve Şiir (Ece Ayhan)
–Buluntu: “Çok Eski Adıyladır” ve Ece Ayhan’ın Dipnotları, Çağrışımları, Açıklamaları, Tashihleri
–“Ece, atılmış durumda. Büyük bir şair, biliyorsun. Buna dayanamıyorum.” (İlhan Berk)*
*
” ECE AYHAN İÇİN… “
14 Temmuz 2013, 17.00
Koço’nun önü, Moda Sahili KADIKÖY
Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/162827660567589
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.
12
2013
Taksim Dayanışması’ndan gözaltına alınıp serbest bırakılan 12 kişinin savunması
Taksim Dayanışması’ndan gözaltına alınıp serbest bırakılan 12 kişinin savunması:
10
2013
Taksim Dayanışması’nın Çağrısı (10 Temmuz 2013)
Bkz: https://taksimdayanisma.org/basina-ve-kamuoyuna-10-temmuz-2013
Türkiye tarihinin en önemli yaşam ve demokrasi mücadelelerinden biri olan Gezi Direnişi; her türlü polis şiddetine, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara, sorumluluklarını üzerinden atmaya çalışan idarecilerin mesnetsiz, yalan beyanlarına karşın dayanışmamızın gücüyle büyümeye devam ediyor.
Maalesef bugün yüreğimizi dağlayan bir kara haber daha aldık. Daha onurlu ve güzel bir dünya için mücadele ederken, Eskişehir’de 2 Haziran’da kimlikleri hala tespit edilmemiş eli sopalılar tarafından yaralanan, 8 gündür yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı bugün (10 Temmuz) kaybettik. Yaşamsal taleplerimizi dillendirdiğimiz bu süreçte altıncı yurttaşımızı yitirdik. Acımız ve öfkemiz çok büyük. Onları asla unutmayacak ve uğrunda hayatlarını kaybettikleri mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bilindiği üzere 08 Temmuz Pazartesi akşamı, sürdürdüğümüz mücadelenin bir kazanımı olarak, ironik bir biçimde İstanbul Valisi tarafından açıldığı bildirilen Gezi Parkı’na giderken hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Taksim Dayanışması temsilcilerimiz, 48 saatlik yasal gözaltı süresi bitmesine karşın halen savcılığa sevk edilmemişlerdir. Buradan bir kez daha belirtiyoruz; bu mücadele sürecinde gözaltına alınan ve tutuklu bulunan tüm yurttaşlarımız serbest bırakılmalıdır.
Dayanışmamızın bugüne kadar yürüttüğü bütünüyle yasal, meşru, demokratik ve barışçıl mücadeleyi, sokaklar ve meydanlarda polis şiddetiyle bastıramayan iktidar, bileşenlerimizin temsilcilerini gözaltına alarak sürdürdüğü saldırılarına gece yarısı operasyonlarıyla, yani Meclisten geçirdiği torba yasayla bir yenisini daha eklemiştir. Tüm yaşam alanlarımıza ve kamuya dönük yağma politikalarına karşı TMMOB ve odalarının yıllardır yürüttüğü mücadeleyi etkisizleştirme yönünde bir adım daha atmıştır. Taksim Dayanışması bileşenlerimize yönelik bu çok yönlü saldırıları tasarlayanlar ve uygulayanlar şunu bilmelidirler ki dayanışmamız, mücadelesinden geri adım atmayacaktır.
Buradan polis şiddeti, gözaltılar, tutuklamalar ve torba yasalarla mücadelemizi sekteye uğratmaya çalışanlara bir kez daha sesleniyoruz; Bütün dünyaya örnek olan dayanışmamızdan, taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmedik ve asla vazgeçmeyeceğiz.
Geçtiğimiz Pazartesi günü gözaltına alınan dayanışma temsilcilerimize adliyeye sevk edildiklerinde destek olmak, tüm gözaltına alınanlar ve tutuklananlara sahip çıkmak için 11 Temmuz Perşembe saat 11.00’den itibaren Çağlayan Adliyesi’nde buluşuyor ve sürecin sonuna kadar bekleyişimizi sürdürüyoruz.
Çünkü haklıyız, çünkü kararlıyız.
TAKSİM DAYANIŞMASI
10
2013
Bilim Akademisi Yönetim Kurulunun Gezi Parkı Olayları ile ilgili Duyurusu (9 Temmuz 2013)
Bkz: https://bilimakademisi.org/node/109
Bilim Akademisi Yönetim Kurulu olarak Mayıs sonunda İstanbul’da, Gezi parkında başlayan ve ülkenin dört bir yanına yayılan protesto gösterileriyle ilgili gelişmelerde toplanma ve ifade özgürlüğü, bilgi edinme ve bilgiye dayanan karar ve politikalar yürütülmesi konularında önemli sorunlar görüyoruz.
Hükümetin uzman görüşlerini dikkate almayan, eleştiriye kapalı, farklı duruşlara karşı tahammülsüz ve saldırgan bir yaklaşımla karar almaktaki ısrarlı yaklaşımının barış ve demokrasinin koruması açısından ne ölçüde sorunlu bir nitelik taşıdığı açıkça görüldü. Durumu bu açıdan kaygıyla izliyoruz.
Bugün geniş kitlelerin karşı çıktığı bu siyaset yapma biçimi, akademik çalışma ortamını da fevkalade endişe verici bir biçimde etkiliyor. Tutuklu öğrencilerin sayısının giderek arttığı, çalışmaları veya siyasi duruşları yüzünden uygulanmakta olan politikalara ters düşen akademisyenlerin üniversitelerinin dışından veya içinden gelen uyarılara ve soruşturma tehditlerine maruz kaldığı, bilimsel çalışmaları destekleyen kurumların bazı projeleri bilim dışı gerekçelerle reddettiği bir ortamda, bilim için gereken akademik özgürlüğün korunması giderek güçleşiyor.
Bilim insanları, meslektaşlarının geliştirilmiş oldukları kuram ve yöntemler temelinde, varolan kuram ve yöntemleri sorgulamayı ve eleştirmeyi sürdürerek çalışırlar. Varolan bilgi birikimine saygı ve eleştiriye açık olma gerekliliği, birlikte, bilimsel gelişmenin olmazsa olmaz koşulunu oluştururlar. Dünya ile ilgili bilginin ancak dünyayı gözleyerek doğrulanabileceği veya yanlışlanabileceği ilkesi bilim için olduğu kadar sağlıklı demokratik bir toplumun işleyişi için de esastır. Bilim insanları olarak, karşı karşıya bulunduğumuz ideolojik ve siyasi müdahalelerin, uğraşımızı sağlıklı bir biçimde sürdürmemizi engelleyecek bir nitelik almaya başlamasından duyduğumuz kaygıyı ifade etmek ihtiyacını hissediyoruz.
9 Temmuz 2013
Bilim Akademisi Derneği Yönetim Kurulu
10
2013
Taksim Dayanışması’nın Kamuoyu Çağrısı (9 Temmuz 2013, 21:03)
Taksim Dayanışması’nın Çağrısı (9 Temmuz 2013, 21:03)
Basına ve Kamuoyuna çağrımızdır,
08 Temmuz Pazartesi günü; İstanbul Valisi’nin Gezi Parkı’nın halka açıldığı beyanı üzerine Dayanışmamız, halkımızla birlikte aylardır sürdürdüğü meşru ve haklı mücadelesi sonucu kazandığı Parkı’na gitmek istemiş ancak yine polisin olağanlaşan şiddeti ile karşı karşıya kalınmıştır.
Gelişmeleri ve gözaltlılara dair açıklamalarımızı dün gece bu sabah kamuoyuna duyurduk. Şunu baştan belirtmek isteriz ki; Taksim Dayanışması taleplerinden ve kararlılığından vazgeçmeyecektir.
Dayanışmamızın 09 Temmuz Salı günü yaptığı toplantı notlarını basın ve kamuoyu ile paylaşıyor ve dayanışmaya yapılan saldırı, gözaltılar ve sonrasında yaşanan hukuksuzluğa karşı mücadelemizi halkımızla birlikte sonuna kadar sürdüreceğimizi duyuruyoruz.
1- Bu mücadele sürecinde gözaltına alınan ve tutuklu bulunan tüm yurttaşlarımızın serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
2- Gözaltında olan Dayanışma temsilcilerimizden ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinden Mimar Mücella Yapıcı’nın ev araması; savcı olmadan, atılı suçlama ve ne arandığına dair hiçbir bilgi olmadan yapılmaktadır. Hukuksuzluğa itiraz eden avukatlar ise çevik kuvvet çağrılacağı tehditlerine maruz kalmışlardır. Dayanışma bileşenlerimizden İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, HDK Yürütme Kurulu Üyesi Ender İmrek ve Haluk Ağabeyoğlu’nun evlerinde de bu hukuksuz aramaların devam ettiği bilgilerini almaktayız. Basın emekçilerini bu hukuksuzluğu teşhir etmeye ve halkımızı bilgilendirmeye davet ediyoruz.
3- Taksim Dayanışması yalnız değildir. 09 Temmuz 2013 Salı akşamı yurdun ve İstanbul’un dört bir yanında gerçekleşecek forum ve etkinliklerde Dayanışmaya yapılan hukuksuz müdahale halkımızdan hak ettiği cevabı bulacaktır.
4- Saat ve günü daha sonra belirtilmek üzere, Dayanışma temsilcilerimiz adliyeye sevk edildiklerinde halkımızı birlikte durmaya ve tüm gözaltına alınan ve tutuklananlara sahip çıkmaya çağırıyoruz.
5- Dayanışmamızın hem bileşenleri hem de etkinlikleri bütünüyle yasal, meşru, Anayasa dâhilinde ve barışçı niteliktedir. Bu süre içinde haklarımızı kullanmamızı hukuksuz ve zorla engelleyen, kamuoyunu yanıltan, halka şiddet uygulayan bütün kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
6- Bu süreç içinde yaptığımız bütün etkinlikleri halkımızla birlikte milyonlar olarak sahipleniyoruz. Eğer parkların, meydanların, kamusal alanların halka açılmasını istemek suç ise kendimizi ihbar ediyoruz. Halka uygulanan şiddetin durdurulmasını istemek suç ise kendimizi ihbar ediyoruz. Başta toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı olmak üzere, Anayasal haklarımızı kullanmak suç ise kendimizi ihbar ediyoruz.
7- Öte yandan, önce masa/sandalye terörü, arkasından inşaat ve kepçelerle ve arkasından polis saldırıları sonucu oluşan Taksim Esnafı’nın mağduriyetinden doğrudan ve açık olarak siyasi iktidar ve onun kamu görevlilerinin suçlu ve sorumlu olduklarını ilan ediyoruz.
8- Beş yurttaşımızın hayatını kaybetmesinden, binlerce insanın yaralanmasından, onlarcasının kalıcı sakatlıklarla karşı karşıya kalmasından doğrudan ve açık olarak siyasi iktidar ve onun kamu görevlilerinin suçlu ve sorumlu olduklarını ilan ediyoruz.
Biz haklı, demokratik ve meşru taleplerimizi savunmaya devam edeceğiz. Gözaltına alıp yargılamaya çalıştığınız Dayanışma Temsilcileri değil, Anayasanın ve uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tanıdığı haklar ve özgürlüklerdir. Haklarımız, özgürlüklerimiz ve dayanışmamızdan vazgeçmeyeceğiz. Dayanışma Temsilcilerimizin yanında halkımızla birlikte Çağlayan’da olacağız.
TAKSİM DAYANIŞMASI
Bkz: https://taksimdayanisma.org/basina-ve-kamuoyuna-acil-cagrimizdir-08-temmuz-2013
09
2013
“Aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz.” (9 Temmuz 2013)
Bkz: https://taksimdayanisma.org/basina-ve-kamuoyuna-9-temmuz-2013
Taksim Dayanışması’nın 9 Temmuz 2013 tarihli basın açıklaması aşağıdadır:
Artık aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz.
Yaklaşık bir buçuk aydır, tüm polis şiddetine, gözaltılara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz sonucunda Gezi Parkı’nın Park olarak kalmasını sağlayanlar, Vali tarafından seremoniyle açılan parka gitmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. 8 Temmuz Pazartesi akşamı hiçbir uyarı olmadan, İstiklal Caddesi girişinde emniyet güçleri tarafından halkımıza, yine gaz, su, plastik mermi ile saldırılmış ve Taksim Dayanışmasını oluşturan emek/meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticileri de olmak üzere birçok arkadaşımız, yine valinin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuk ve yargı kararları, yok sayılmak suretiyle suç işlenmiştir.
Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor; Acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Günlerdir acizlik içerisinde bu kenti polis şiddeti marifetiyle idare etmeye çalışanlar artık halka yalan söylemeyi bıraksınlar. Yarattıkları her türlü bilgi kirliliğine, karalamaya, iftiraya karşı gerçekler apaçık ortadadır. Buradan tekrar iktidara, bu kentin idarecilerine sesleniyor ve hatırlatıyoruz;
“Gezi Parkı” sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir.
Bu mücadelede maalesef yaralılarımız ve can kayıplarımız vardır ve bu durum sizlerin kolluk kuvvetlerinizin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur. Dün eli palalılar bugün sokaklarda rahat rahat gezerken, hayatında hiç kimseyi incitmemiş arkadaşlarımız gözaltına alınmaktadır. Sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Tüm Türkiye ve Dünya şunu görmüştür ki, 28 Mayıs’tan bu yana yaşanan bu süreçte, polisin olmadığı günlerde Gezi Parkı ve Taksim’de halkımız dayanışmanın, kardeşliğin, yaratıcılığın, barışın ve demokrasinin en güzel örneklerini sergilemiş, insanların geleceğe dair umutlarını yeşertmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda kendiliğinden yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; kendi hayatlarımızın kaderini hep birlikte kendimizin belirleyeceği, Türkiye’de gerçek bir demokrasinin inşasına dair hepimize ışık olmuştur. Eğer halen daha Valinin kendisi ile birlikte, tüm bu şiddet ve karanlığın sorumluları Taksim Dayanışmasının bu ısrarlı ve meşru duruşunu anlayamıyor ise söylenebilecek çok fazla şey kalmamıştır.
Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.
TAKSİM DAYANIŞMASI
09
2013
‘Quartette Humaine’ (Bob James, David Sanborn, Steve Gadd, James Genus)
Bkz: https://www.radikal.com.tr/kultur/halicte_efsane_cazcilarin_gecesi-1140978
“Popüler cazın efsanevi isimleri bu akşam İstanbul Caz Festivali kapsamında Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geliyor. Çıkardığı 85 albümün yanı sıra, Grammy dahil birçok ödül kazanan Bob James’e, tüm zamanların en başarılı ve ilham verici saksofon virtüozlarından David Sanborn eşlik edecek. Bu isimlerle, stüdyo bateristlerinin en iyisi olarak adlandırılan Steve Gadd ve basta harikalar yaratan James Genus aynı sahneyi paylaşacak. 1986’daki Double Vision ortaklığından sonra ilk defa bir araya gelen James ve Sanborn, bu yıl Steve Gadd’le birlikte kaydettikleri ‘Quartette Humaine’ albümünün dünya turnesi kapsamında İstanbul’a uğruyor.”
09
2013
Kitap Sergisi: “Adalar’a Yazılanlar” (1857-2013)
“Adalar’a Yazılanlar” Kitap Sergisi
1857-2013Küratör
Baki ÇokneşeliBkz: https://www.adalarmuzesi.org/cms/sergiler/guncel-sergiler/adalara-yazilanlar
“Tarih boyunca İstanbul’un incileri olarak ün kazanan Prens Adaları doğa ve dini konularla ilgilenen pek çok gezgini, tarihçiyi, ressamı, coğrafyacıyı, yazarı, şairi olağanüstü etkiledi ve birçok edebi eserin doğmasına esin kaynağı oldu. 20. yüzyıla kadar çoğunlukla yabancı dillerde yazılan gezi anısı, tarihi araştırma ya da dini konulu eserler Türkler’in de Adalar’a olan ilgisinin ve yerleşiminin artması ile 20. yüzyıldan itibaren ağırlıklı olarak Türkçe yazılmaya ve Adalar’ın botanik yapısından hava fotoğraflarına, mimarisinden Adalılar’ı tanıtmaya kadar değişen çok farklı konuları içermeye başladı. Bu yayınların giderek artan bir ivme ile çoğalması tüm Adalı’lar ve Ada severler için gurur vericidir. Sergide 1857-2013 yılları arasında Adalar’a yazılan çok özel eserleri Baki Çokneşeli kitap koleksiyonunda göreceksiniz.” (Tanıtım Metninden…)
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
08
2013
Online: “Yaşarken Yazılan Tarih” Özel Sayısı
Bkz: https://www.yasarkenyazilantarih.com
Bkz: https://www.yasarkenyazilantarih.com
NTV Tarih’in kapatılmasına neden olan Gezi direnişi sayısı, https://www.yasarkenyazilantarih.com sitesinden yayınlandı. Yaşarken Yazılan Tarih, derginin Gezi direnişini kapsamlı şekilde ele aldığı sayısının kapak konusu olarak belirlenmişti…