Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=433424
Bkz: https://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/24474978.asp
07
2013
Sedat Umran vefat etti.
06
2013
Bay Gol, Selçuk Yula vefat etti.
Bkz: https://www.fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=35764
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ve Milli Takımın efsane futbolcularından Selçuk Yula, 1959 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Futbolculuk kariyerine Ankara Şekerspor’da başlayan Selçuk Yula, 1979 yılında Fenerbahçe’ye transfer oldu.
Selçuk Yula Fenerbahçe’de özellikle oldukça soğukkanlı bir şekilde attığı penaltılar ve golcülüğüyle tanındı. Formamız altında 1981-1982 sezonunda 16 gol ve 1982-1983 sezonunda 19 gol ile Gol Kralı olan Selçuk Yula, Fenerbahçe formasıyla toplam 134 gole imza attı.
04
2013
“Ali İsmail Korkmaz: Bu çocuğun yüzü kalbinize mühür olsun” (Ece Temelkuran)
Ece Temelkuran’ın 1 Ağustos 2013 tarihli Birgün Gazetesi’nde yayımlanan “ALİ” başlıklı yazısına https://www.ecetemelkuran.com/kategori/yazilar/45107/ece-temelkuranin-1-agustos-2013-tarihli-birgun-yazisi-ali adresinden ulaşabilirsiniz.
02
2013
Buluntu: Ece Ayhan’ın Yayımlanmamış İki Kısa Öyküsü; “Dışarsı ve İçersi” ile “Büyük Şehre Giden Adam”
Gece, duvarlarda saatler çalışır. Kapılardan biri açılır, dışardaki adamlardan biri içeriye girer. (…)
Ece Ayhan’ın “Dışarsı ve İçersi” adlı öyküsünden…
Sıkı araştırıcı Tunç Tayanç, Notos Dergisi’nin Ağustos-Eylül 2013 tarihli 41. sayısında Ece Ayhan’dan iki kısa öykü buluntulamış… “Dışarsı ve İçersi” ile “Büyük Şehre Giden Adam” adlı bu öykülere Ara Güler tarafından fotoğraflanmış -ve daha önce hiç görmediğim- bir Ece Ayhan portresi eşlik ediyor. Kısa öyküler “Aslan-Göksel Ebiri” arşivinden çıkarılmış… (Zy)
Tunç Tayanç’a Özel Hamiş: Başka kuytu yerlerde başka kısa öyküler var mıdır, çıkar mı gün ışığına, bilemem. Ancak, 20-30 adet yayımlanmamış şiirden bahsedildiğini biliyorum. Bir de, Morötesi Requiem’in devamından (ya da bu kitaba alınmayan/dışarda kalan parçalardan) oluşan “Yaşasın Kötülük ve de Ötesi”nin varlığından eminim artık: İzmir’de bir yerlerde o defterler… (Bkz: https://evvel.org/bana-alti-lira-fazla-verdiniz-ece-ayhan) Aslında, şu adresteki (bkz: https://evvel.org/beyoglunda-lise-ogrencisi-ece-ayhan-ve-arkadaslari-1952) fotoğrafta görünen üçlü çok önemli: “Ece Ayhan – Aslan Ebiri – Erdoğan Kalyoncu“. YKY şiir şebekesi ne demek istediğimi anlamıştır.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://bit.ly/eceindeks adresinden ulaşabilirsiniz.
02
2013
Körler Ülkesi’ne Kent Kütüphanesi
02
2013
02
2013
Tüm hurdacılar ve tenekeciler kardeşimdir :)
Tüm hurdacılar ve tenekeciler kardeşimdir…
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/yapi-kredi-yayinlari-10-ton-kitabi-hurdaciya-satti-iddiasi-haberi-77264
01
2013
29
2013
Kitap: “Direnişi Düşünmek: 2013 Taksim Gezi Olayları”
bkz: https://www.idefix.com/kitap/direnisi-dusunmek-2013-taksim-gezi-
olaylari-kolektif/tanim.asp?sid=KEZL53MGLD2DUM94HYLO
İstanbul’da doğan bu toplumsal hareket korkusuzca desteklenmelidir ve yine bu nedenle bu hareket direnmekle yetinmemelidir: Bilgilerin ve bir taraftan tinsel olana çağrıda bulunup diğer yandan tüm tinsel hayatın yıkımını hızlandıran bir iktidarın temel zafiyetinin altını çizen zihnin savunusu için bir söylem geliştirilmelidir.
-Bernard Stiegler-Ölüm, hayata dayanamaz. Karanlık, ışığı hoş görmez. Kış soğukları, baharın gelişinden nefret eder. Fakat hiçbir oyun oynanmadı, hala hiçbir şey kaybedilmedi. Boğaz’ın akıntılarına kan dökülmüyor. Her şey hala mümkün. Her ne olursa olsun bir gün bahar kışa üstün gelecek. Her ne olursa olsun Taksim 2013 halkların hafızasında kazınmış olarak kalacak.
-Jacob Rogozinski-Somut olarak bir ayaklanma biçimini taşıyan garip deney, varlığını sürdürmekte ve gelecek günlerde, haftalarda, hatta aylarda da sürdüreceğini göstermektedir. İnsanlar, sokağa çıkmanın zor olmadığını anladılar. Birlikten güç doğduğunu, ve büyük kitlesel güç karşısında iktidarların sarsıldığını gördüler. Bununla birlikte, umulur ki düşünmeye başladılar. Politik düşünce, neyin istendiğini formüle etmektir.
-Ahmet Soysal-Protestoları Müslüman sessiz çoğunluk tarafından desteklenen İslamcı otoriter düzene karşı seküler sivil toplumun ayaklanması olarak sınırlandırmamak elzemdir: resmi karmaşıklaştıran şey protestoların anti-kapitalist tepkisidir (kamusal alanın özelleştirilmesi) -Türk protestolarının temel ekseni, otoriter İslamcılık ile kamusal alanın serbest piyasacı özelleştirilmesi arasındaki bağdır. Bu bağ, Türkiye konusunu çok ilginç ve etki alanı geniş bir hale getiriyor.
-Slavoj Zizek-Eğitimli gençlik kendisini tarihsel bir ayaklanmanın diğer potansiyel aktörlerine yaklaştıran yolu yaratmalıdır. Kendi toplumsal varoluşunun ötesinde hareketinin coşkusunu taşımalıdır. Geniş halk kitlelerinin yanında yaşamanın ve yeni politikanın pratik buluşlarını ve düşüncelerini onlarla paylaşmanın araçlarını bulmalıdır.
-Alain Badiou-Bir tek halk düşünür kendini ve tek başına kendine doğru yürür.
-Jean-Luc Nancy-Gezi’deki insan nedir, kimdir? Bu ortaklığın maddesini ve ruhunu nasıl düşünmeli? Şimdilik kesin olan tek bir şey var: bu insan, bu madde, bu ruh neo-liberal kapitalizmin dünyasındaki insan, madde, ruh değil. O halde çekinmeden söylenmeli: şimdi bizim görevimiz gelmekte olan bu insana, bu maddeye, bu ruha yer açmak. Onların birlikte vuku buluşunu/yer alışını düşünmek ve gerçekleştirmek. Yeni bir özgürlük rotası, yeni bir demokrasi haritası çizmek…
-Volkan Çelebi-Olay, olur; gelmektedir, eli kulağındadır; beklenmezken beklenip asla gelmeyen godot’dur, mesihtir, gelir ve geçer, “yıldızın parladığı an”dır, “son bakışta aşk”tır, eylemdir. Gelir, ama geldiği bilinmez, bilinemez, hissedilir, sezilir, geldiğinde muhteşemliğiyle -yaşayanlarda, belleklerde, bilinçte, ruhta, tarihte- iz bırakıp gider. Yeterliliği, yetkinliği bundandır.
-Işık Ergüden-Hayatları yaşanılmaz hale getirilen insanlar, kendilerini zaten kendilerine ait olan sokaklara atıp yaşanabilir hayatların mücadelesini vermeye başladılar.
-Gökbörü Sarp Tanyıldız-Gezi olayı öncelikle özne merkezli politik yapılanmaların, başkanları ve amirleriyle özdeşleşen hiyerarşik iktidar kurgularının ve temsili demokrasinin timsali olduklarını iddia eden otorite figürlerinin karşısına lidersiz, heterarşik ve başkaları tarafından temsil edilmek yerine kendilerini sahneye koyan yeni bir örgütlenmeyle çıktı.
-Gökhan Kodalak-Önümüzdeki yıllarda Türkiye siyasi hayatının ve demokrasisinin ne yöne gideceğini bilemeyiz fakat emin olabileceğimiz bir şey var ki o da Gezi Parkı Direnişi sonuçlandıktan sonraki süreçte de direnmenin devam edeceğidir. Yıllardır tepki göstermeyen, evlerine kapanmış, ekranlardan başını kaldırmayan insanlar bir şeyleri değiştirebileceklerini gördüler.
-Gizem Çıtak-
(Tanıtım Bülteninden)
28
2013
Gezi Direniş Geleneği Hakkında… (Dr. Necmi Sönmez)
Lebriz Sanal Dergi‘de yayımlanan ve Dr. Necmi Sönmez tarafından düzenlenen önemli bir soruşturma…
Bkz: https://www.lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang=TR§ionID=17&articleID=1128&bhcp=1Alternatif adres: https://everywheretaksim.net/tr/lebriz-gezi-direnis
-gelenegi-hakkinda-sanatcilarin-dusundukleri-ongoruleri-necmi-sonmez/
28
2013
JJ Cale hayatını kaybetti.
“Eserleri birçok önemli isim tarafından yeniden söylenen, efsanevi müzisyen JJ Cale hayatını kaybetti. Kendi Facebook hesabından yapılan açıklamada sanatçının geçirdiği kalp krizi sonrası California’da kaldığı hastanede yaşamını yitirdiği söylendi. 1938’de Oklahoma’da doğan Grammy ödüllü müzisyen, ‘Tulsa sound’ denilen ve blues, rockabilly, country, caz etkileşimleriyle şekillenen türün de yaratıcıları arasında sayılıyordu. 1960’larda kendi kayıtlarında drum machine’i ilk kullanan isimlerden biri olarak folk etkisindeki akranları arasında farklı bir yere sahip Cale’in şarkıları seneler boyu birçok isim tarafından seslendirildi. Eric Clapton’ın ‘Cocaine’ ve ‘After Midnight’ı, Randy Crawford’un ‘Clyde’ı, Lynyrd Skynyrd’ın ‘I Got the Same Old Blues’u yeniden seslendirilen JJ Cale şarkılarından sadece birkaçı…”
Bkz: https://www.radikal.com.tr/kultur/jj_calee_veda-1143689
28
2013
#direnakademi bildirisi
Bkz: https://direnakademi.blogspot.com/
Gezi Direnişi sırasında polis şiddetini eleştirdiği için üniversite yönetimi tarafından hakkında soruşturma açılan Uludağ Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Timuçin Köprülü, sendikal çalışmaları nedeniyle eylül ayında Marmara Üniversitesi tarafından işten çıkarılma tehdidi ile karşı karşıya bırakılan Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Şube Yürütme Kurulu üyesi Dr. M. Meryem Kurtulmuş, Yeditepe Asistan Dayanışması ile güvencesizliğe karşı mücadele eden ve üniversite yönetimince işlerine son verilen Yeditepe Asistanları ve baskıya maruz kalan tüm öğrenci, öğretim elemanı ve üniversite çalışanı için kaleme alınan imza metninde 363 imzaya ulaşıldı. İmza kampanyasına dünyaca ünlü ve Nobel adayı öğretim üyesi Prof.Dr. Daron Acemoğlu da destek verdi.
Basına ve Kamuoyuna
Yrd. Doç. Dr. Timuçin Köprülü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin bir mezunu olduğu gibi akademik hayatına yine Ankara Hukuk’ta başlamış, doktorasını bu fakültede tamamlamış ve bilim dünyasına olduğu kadar bu fakülteye de çok değerli katkıları olmuş kıymetli bir akademisyendir.Timuçin Köprülü şu anda çalışmakta olduğu Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin mezuniyet törenine üzerinde “Diren” yazılı bir tişörtle katılmış ve şu şekilde bir konuşma yapmıştır:“Sayın konuklar,
Ben bu öğrencilerin üç sene derslerine girdim. Ceza Genel, Ceza Özel ve Usul derslerini benden aldılar. Üzerlerinde hakkım vardır o yüzden birkaç kelime söylemek istiyorum. Merak etmeyin uzun konuşmayacağım. Yalanın hukuk, hukukun da yalan olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Son zamanlarda ‘polisimiz destan yazdı’ deniyor. Gösterilerde insanların öldürülmesiyle, göstericilerin kör edilmesiyle, binlerce kişinin gaza boğulmasıyla, avukatların adliye salonlarında sürüklenerek dışarı çıkarılmasıyla, ÇHD’li avukatların tutuklanmasıyla destan falan yazılmaz. Asıl destanı bu çocuklar yazmıştır. Teşekkürler”.
Uludağ Üniversitesi yönetimi Köprülü’nün bu konuşması ve üzerinde “Diren” yazan tişört giymesi dolayısıyla soruşturma açmıştır. Bu soruşturma ile Uludağ Üniversitesi yönetimi, 12 Eylül’ün bir ürünü olan, üniversite – bilim ve demokrasi karşıtı yükseköğretim mevzuatına ve kültürüne dayanarak, ifade özgürlüğüne ve akademik özgürlüğe açık bir saldırı gerçekleştirmiştir. Bu saldırının muhatabı yalnız Timuçin Köprülü değil, tüm bilim insanları, tüm akademisyenler, tüm üniversiteliler, özgür bilim ve eleştirel düşüncedir. Ayrıca bu soruşturmadan bir süre önce Yeni Akit – Habervaktim denilen provokatif yayın organı daha önce Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim elemanları hakkında yürüttüğüne benzer bir kara propagandayı Köprülü hakkında da yürütmüştür. Görülen odur ki, Yeni Akit hedef göstermiş, Uludağ Üniversitesi yönetimi de “gereğini” yapmıştır.Bizler aşağıda imzaları bulunan öğretim elemanları olarak meslektaşımız Köprülü’nün konuşmasının altına imzamızı atıyor, aynı konuşmayı sahipleniyor ve tekrar ediyoruz. Ayrıca üniversitemizde yürüttüğümüz derslerde, katıldığımız toplantılarda ve her tür akademik ve idari görevde, üzerinde “#Diren”, “#DirenİfadeÖzgürlüğü”, “#DirenAkademikÖzgürlük” yazan tişört ve rozetlerimizle bulunmak da dahil olmak üzere her tür araçla bu hukuksuzluğu ve saldırıyı ifşa edeceğimizi kamuoyuna ve ilgili makamlara deklare ediyor; Uludağ Üniversitesi yönetimini kınıyor ve uyarıyoruz.
Ayrıca Gezi Direnişi dolayısıyla başlatılan “cadı avı”, her türlü mobbing, baskı, sürgün, soruşturma, gözaltı, tutuklama, işkence ve hukuksuzluk karşısında yılmayacağımızı, direneceğimizi, emekten ve demokrasiden yana tavır alacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. Bu vesile ile demokratik üniversite, akademik özgürlük ve “güvenceli iş güvenceli gelecek” mücadelesinde aldıkları sorumluluklar nedeniyle işten çıkarılan Yeditepe Üniversitesi araştırma görevlileriyle, ataması hukuka aykırı bir biçimde 6 ay süre ile uzatılan ve Eylül ayı itibariyle işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bırakılan Marmara Üniversitesi Öğretim Elemanı Dr. M. Meryem Kurtulmuş ile, ve yükseköğretim kurumlarında eleştirel ve muhalif düşünceleri, akademik çalışmaları, politik ve sendikal faaliyetleri sebebiyle baskıyla ve hukuksuzlukla karşı karşıya kalan tüm öğrenciler, öğretim elemanları ve üniversite çalışanları ile dayanışma içinde olduğumuzu duyuruyoruz.Saygılarımızla.
27
2013
Direniş ve Dunning-Kruger Sendromu (Nurettin Abacıoğlu)
Bkz: https://haber.sol.org.tr/yazarlar/nurettin-abacioglu/direnis-ve-dunning-kruger-sendromu-76955
Dunning-Kruger Sendromu’nun Türkçesine bakarsanız, “cahil cesareti” veya “kifayetsiz muhteris eyyamcılığı” demeye denk geliyor.
Gündelik yaşamda birileri bakımından ne çok da karşılaştığımız bir manzara. Akademisinden, yargısına, devlet bürokrasisindeki anlı şanlı makam sahiplerinden, milleti temsil edenlere, sıra sıra ve sırım gibi rastlanıyor. Ahalinin içinde de, bu olmazsa olmazlardan gani bulunmakla beraber, tulûat sahnesinde yer alanların önemine binaen sıradan vatandaşı gören çıkmıyor. (…)
Yazının tam metnine https://haber.sol.org.tr/yazarlar/nurettin-abacioglu/direnis-ve-dunning-kruger-sendromu-76955 adresinden ulaşabilirsiniz.
27
2013
Söyleşi: “Gezi Sansürü hakkında…” (25 Temmuz 2013)
Gezi direnişi özel sayısı ile basımı durdurulan NTV Tarih’in yayın yönetmeni Gürsel Göncü, yaşananları anlatıyor…
27
2013
Bilim İnsanları Soruşturmaları Protesto Etmek İçin Mektup Yazdı…(25 Temmuz 2013)
Bkz: https://www.vistilefblog.blogspot.com/
Ekselansları ve Sevgili Baylar,Altta imzaları olan bizler, Türk hükümetinin kentsel dönüşüm politikalarını protesto etmek ve insan hakları ve akademik özgürlükleri savunmak için yapılagelen eylemlere kendi akademik ilgilerini gösterdiler diye Prof. Veysel Batmaz ve diğer akademisyenlere verilen rahatsızlığı ve saldırıyı protesto ediyoruz.Verilen bu rahatsızlığın iki boyutu olduğu görülüyor. Biri, dünyada adeta yegâne olarak adlandırılabilecek çok ender rastlanan protesto hareketlerinden biri ile kendi akademik kapasiteleri çerçevesinde ilgilenmeleri yüzünden Prof. Batmaz ve diğerlerine saldırılmasıdır. Bu mazur görülemez. Üniversite profesörleri sadece profesör değil aynı zamanda Cumhuriyetin vatandaşlarıdırlar. Vatandaş olarak, kendi hayatlarını da ilgilendiren meselelerde devlet otoritesine yandaş veya karşı sivil toplum hareketlerine destek vermeleri onların Anayasal hakları ve sivil sorumluluklarıdır. Bu destekleri yüzünden onlara rahatsızlık vermek, onları haklarından mahrum etmekten daha az bir şey değildir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki demokratik ilkeleri küçümsemek demektir.
Diğeri ise, eşit düzeyde endişe verici ve daha da fazla mazur görülemezdir. Bu da, öğretmen ve araştırmacı olarak öğretim üyelerinin faaliyetlerine haksız ve yersiz müdahaledir. Görüyoruz ki, Prof. Batmaz, ders konularının bir parçası olarak Taksim Gezisi eylemlerine katılmış olan öğrencilerine fazladan 20 puan vereceğini ilan etmesi nedeniyle sözel saldırıya uğramıştır. Prof. Batmaz’ın bilimsel alanı iletişim araştırmalarıdır. Bu tür bir ders değerlendirmesi uygulaması, hükümet karşıtı bir kışkırtmadan çok, antropolojik araştırmalarda “katılımcı gözlem” olarak adlandırılan bir uygulamaya öğrencileri teşvik etmek için çarpıcı bir uygunluktadır. Sadece uygun değil, aynı zamanda gerekli olan bir iletişim araştırmaları unsurudur. Böyle bir nedenle Prof. Batmaz’ı sorgulamak, onun, bir profesör olarak özgürlüğünü ve görevlerini sorgulamak demektir. Bu, aynı zamanda, onun akademik alanının neyi içerdiğini kınanacak şekilde bilmemek demektir.
Bu nedenlerle, akademisyenleri hedef almış olan bu yasalara aykırı provokasyona karşı Rektör Yunus Söylet’in cesur ve haklı duruşunun da farkında olarak, Cumhurbaşkanı ve yüksek öğrenim otoriteleri olarak sizleri bu sorgulamaları ve saldırıları durdurmaya; Prof. Batmaz ve diğerlerine, sadece sivil ve akademik haklarını kullandılar diye verilen rahatsızlığı sonlandırmaya nezaketle çağırıyoruz.
Saygılarımızla,Arif Dirlik, Oregon Üniversitesi,
Emekli Knight Sosyal Bilim Profesörü, ABDRoxann Prazniak, Oregon Üniversitesi, Clark Honors Koleji, Tarih Profesörü, ABDRavi Arvand Palat, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABDHenry Giroux, McMaster Üniversitesi, Global Televizyon Ağı-İngiliz Kültürel Çalışmalar Başkanı, KanadaJohn Makeham, Avustralya Ulusal Üniversitesi, Asya ve Pasifik Koleji, Çin Çalışmaları Profesörü, AvustralyaJohn Brown Childs, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Emekli Sosyoloji Profesörü, ABDKwai Cheung Lo, Hong Kong Baptist Universitesi, ProfesörLouise Edwards, University of Hong Kong Üniversitesi, Çin Çalışmaları ProfesörüJack Qiu, Hong Kong Çin Üniversitesi, İletişim ProfesörüDavid Palmer, Hang Kong Üniversitesi, Sosyoloji BölümüDianne Newell, British Columbia Üniversitesi, Tarih Profesörü, KanadaLindsay Waters, Harvard Üniversitesi Yayınevi (Harvard University Press), Direktör, ABDWang Xiaoming, Şanghay Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Profesörü, Çin Halk CumhuriyetiLing-chi Wang, California Üniversitesi-Berkeley, Etnik Çalışmalar Emekli Profesörü, ABDKam Louie, Hong Kong Üniversitesi, Sanat Fakültesi DekanıViren Murthy, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Tarih Bölümü, ABDSebastian Veg, EHESS, Direktör, ParisHarbans Mukhia, Jawaharlal Nehru Üniversitesi Eski Rektörü ve Tarih Emekli Profesörü,Delhi, HindistanChris Connery, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Profesör, ABDKris Olds, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Coğrafya Profesörü, ABDLiu Dong, Tsinghua Universitesi, Pekin, Ulusal Çalışmalar Profesörü, Çin Halk CumhuriyetiUğur S. Aker, Hiram Koleji, Ekonomi Profesörü, ABDMahmut Hortaçsu, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fizik Profesörü, TürkiyeW. John Green, Latin American News Digest, Editör, ABDRuth Hung, Hong Kong Baptist Universitesi, Yrd. Doç.QS Tong, Hong Kong Üniversitesi, İngilizce Okulu ProfesörüImre Szeman, Alberta Üniversitesi, Kanada Kültürel Çalışmalar Araştırma Başkanı, KanadaWang Ning, Tsinghua Üniversitesi, İngilizce ve Kültürel Çalışmalar Profesörü, Pekin, Çin Halk CumhuriyetiK.P. Shankaran, Delhi Üniversitesi, St. Stephen’s Koleji, Emekli DoçentDavid Bartel, CEFC, Hong Kong, Doktora Adayı ve AraştırmacıW.D. Coleman, Waterloo Üniversitesi, Siyaset Bilimi Profesörü, KanadaWilliam Martin, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABDDr. Ralph Weber, Zurich Üniversitesi, Kıdemli Araştırmacı ve Öğretim Görevlisi, İsviçreAlexander Day, Occidental Koleji, Yrd. Doç., ABDCarlos A. Forment, New School for Social Research, Sosyoloji Bölümü, New York, ABD ve San Martin Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Buenos Aires, ArjantinChang Kyung-sup, Seul Ulusal Üniversitesi Sosyoloji Profesörü, G. KoreEvans Chan, Film Yapımcısı, New York/Hong KongLau Kin Chi, Lingnan Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Doçenti, Hong KongAna Maria Candela, Kalifornia Üniversitesi—Santa Cruz, Doktora Adayı, ABDPan Jiao, Minzu Üniversitesi, Antropoloji Profesörü, Pekin, Çin Halk CumhuriyetiGary Y. Okihiro, Columbia Üniversitesi, Uluslararası ve Kamu İşleri Profesörü, New York, ABDRalph Litzinger, Duke Üniversitesi, Antropoloji Bölümü, NC, ABDAllen Chun, Sinica Akademisi, Etnoloji Enstitüsü, TayvanIbrahim Aoude, Hawai Üniversitesi, Etnik Çalışmalar Profesörü, ABDShaobo Xie, Calgary Üniversitesi, İngilizce Bölümü, KanadaJi-Hyung Cho, Ewha Üniversitesi ve Dünya Tarihçileri Asya Derneği Başkanı, Tarih Profesörü, G. KoreWang Hui, Tsinghua Üniversitesi, Çince Bölümü, Pekin, Çin Halk CumhuriyetiTung-yi Kho, ARENA Araştırmacısı, SingaporeHo-fung Hung, Johns Hopkins Üniversitesi, Sosyoloji BölümüDongyoun Hwang, Soka Amerikan Üniversitesi, Asya Çalışmaları Profesörü, Tokyo, JaponyaKuan-hsing Chen, Chiao Tung Üniversitesi, Profesör, TayvanSven Trahulkun, Zurich Üniversitesi, Modern Asya Tarihi Profesörü, İsviçreNikky Lin, Ulusal Tayvan Normal Üniversitesi, Yrd. Doç. Edebiyat, TayvanYa-chung Chuang, Ulusal Chiao Tung Üniversitesi, Doçent,TayvanAlbert Hoffstadt, Klasik Edebiyat Uzmanı, Leiden, HollandaStephen Yiu-wai Chu, Hong Kong Üniversitesi, Hong Kong Çalışmaları Programı ProfesörüUtsa Patnaik, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, Emekli Profesör, Hindistan
25
2013
Ünlülerden “The Times” Dergisi’ne Gezi Parkı Mektubu
Batı’da sanat dünyasının en önemli isimleri arasında gösterilen çok sayıda ünlü, bugün İngiltere’de yayımlanan The Times gazetesine tam sayfa ilan vererek, Gezi Parkı’ndaki aşırı polis şiddeti nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi.
Bkz: https://www.radikal.com.tr/turkiye/unlulerden_erdogana_sert_mektup-1143237
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=430772
*
*
Bay Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Başbakanı
Ankara, Türkiye. Temmuz 2013
Sayın Bay Erdoğan,
Aşağıda imzası olanlar, bu mektubu sizin polis güçlerinizin İstanbul’da Taksim Meydanı ve Gezi Parkı ile Türkiye’nin diğer büyük şehirlerindeki barışçı gösterileri, Türk Tabipler Birliği’nin verilerine göre beş kişinin ölmesi 11 kişinin ayrım göstermeksizin biber gazı kullanımı nedeniyle gözünü kaybetmesi ve 8 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olacak biçimde, zalimce bastırmasını en güçlü şekilde kınamak amacıyla yazıyoruz. Ancak, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nın benzersiz bir şiddet kullanımıyla boşaltılmasından sadece günler sonra, tek suçları sizin diktatoryal yönetimine çıkmak olan bu beş ölüye aldırmadan, İstanbul’da Nuremberg Toplanması’nı hatırlatan bir miting düzenlediniz. Sizin hapishanelerinizde Çin ve İran hapishanelerindeki sayının toplamından daha fazla gazeteci var. Buna ek olarak, göstericileri çapulcu, yağmacı, holigan olarak nitelendirdiniz, hatta bu göstericilerin yabancıların yönlendirdiği teröristler olduğunu söylediniz. Oysa gerçekte, bu göstericiler sadece Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün öngördüğü şekilde laik bir cumhuriyet olarak kalmasını isteyen gençlerdi. Sonuç olarak, bir yandan ülkenizi AB üyesi yapmaya çalışırken, bir yandan Türkiye’nin bir Egemen Devlet olduğunu söyleyerek, AB liderleri tarafından size yönelik tüm eleştirileri reddediyorsunuz. Size 9 Ağustos 1949’da imzalanmış Konvansiyon uyarınca Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin bir üyesi olduğunu, 18 Mayıs 1954’te Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nu imzaladığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini tanıdığını saygıyla hatırlatıyoruz. Bunların sonucunda, beş masum gencin ölümüne neden olan emirleriniz, Strasbourg’da bir davaya dayanak teşkil edebilir.
Saygılarımızla…
İMZACI ÜNLÜLER
Türkiye’den Fazıl Say’ın da yer aldığı, “Başbakan Erdoğan’a açık mektup”un imzacıları şöyle:
ANDREW MANGO, Atatürk’ün biyografisinin yazarı
HUGO PAGE, Avukat
RONALD THWAITES, Avukat
DAVID LYNCH, Yönetmen “Mulholland Drive” filmiyle Altın Palmiye ödülü sahibi
SEAN PENN, Aktör/Yönetmen, “Milk” ve “Mystic River” filmleriyle Oscar sahibi
VANESSA REDGRAVE, Aktris, “Julia” filmiyle Oscar ödülü sahibi
SUSAN SARANDON Aktris, “Dead Man Walking” filmiyle Oscar ödülü sahibi
SIR BEN KINGSLEY, Aktör, “Gandhi” filmiyle Oscar ödülü sahibi
JAMES FOX, Aktör
FREDERIC RAPHAEL, Yazar, “Darling” ile Oscar ödülü sahibi
SIR TOM STOPPARD, Senaryo yazarı, “Shakespeare in Love” filmiyle Oscar ödülü sahibi
CHRISTOPHER HAMPTON, Senaryo yazarı, “Dangerous Liaisons” filmiyle Oscar ödülü sahibi
LORD JULIAN FELLOWES, Senaryo yazarı “Gosford Park” ile Oscar ödülü sahibi
VILMOS ZSIGMOND, Sinematograf, “Close Encounters of the Third Kind” ile Oscar sahibi
BRANKO LUSTIG, Yapımcı, “Schindler’s List” ve”Gladiator” ile Oscar ödülü sahibi
RACHEL JOHNSON, Yazar
EDNA O’BRIEN, Yazar
CHRISTOPHER SHINN, Senaryo yazarı
DAVID STARKEY, Anayasa tarihçisi
FAZIL SAY, Besteci-piyanist
LADY CHOLMONDELY, Chopin Society Başkanı
LORD MONSON, Yazar
LORD STRACHCARRON, Belgesel yapımcısı
DOWNSHIRE MARKİSİ, Toprak sahibi
JEREMY CORBYN MP, İşçi Partisi Milletvekili
EDMUND KINGSLEY, Aktör
IGOR USTINOV, Heykeltraş
MAURICE FARHI MBE, Yazar
JACK FOX, Aktör
CLAIRE BERLINSKI, Yazar
OONA CHAPLIN, Aktrist
FUAD KAVUR, Film yapımcısı
25
2013
haber: “Fenerbahçe taraftarından direnişe selam”
“Fenerbahçe’nin PSV Eindhoven ile oynadığı hazırlık maçında Şükrü Saraçoğlu tribünlerinden direnişe selam gönderildi. Taraftarlar sık sık, “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı attı.”
Bkz: https://haber.sol.org.tr/spor/fenerbahce-taraftarindan-direnise-selam-haberi-76953
22
2013
Bu planlara “Hayır” diyoruz! (Adalılar)
https://www.akademipolitik.com/component/k2/adalilar-eylemde.html
‘Müze ve demokrasi adası’ projesiyle Yassıada ve Sivriada’nın imara açılacak olması protesto edildi. Başta Adalılar olmak üzere yaklaşık bin kişilik bir grup teknelerle adalarda giderek eylem yaptı.
Taksim Gezi Parkı direnişinin ardından İstanbul’daki Prens Adaları olarak bilinenen Adalar bölgesinde de bir direniş başladı. Gezi Parkı olaylarının ardından Adalar’da düzenlenen forumlarda Yassıada ve Sivriada’nın imara açılacak olması fikrine karşı büyük bir eylem yapılması kararı alındı. Kabataş, Kadıköy ve Adalar’dan önce Sivriada’ya ardından da Yassıada’ya iki büyük tekne kaldırıldı. Bazı balıkçı tekneleri, yelkenliler de eyleme destek oldu. Eyleme katılanlar, ‘Beton lobisi defol’, ‘Bırak ıssız kalsın’, ‘Ada’nın tepesini attırma’ yazılı pankart ve döviz taşıdı. Sık sık ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ sloganı atıldı.
‘BU PLANLARA HAYIR DİYORUZ’
İlk durak Sivriada oldu. Sivirada’da Adalar Forumları adına bir de basın açıklaması okunda. Açıklamada bir çok yerde devam eden kentsel kırım poitikalarına Sivriada ve Yassıada’nın da katıldığını belirtti. Uzun yıllardır Hazine’nin mülkiyetinde olan, 2011 ve 2012 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ‘müze olarak kullanılmak üzere’ tahsis edilen Sivriada ve Yassıada’nın tüm doğal, arkeolojik ve kültürel sit alanı statüleri düzmece yasalarla ortadan kaldırılarak imara açılmak istendiği belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Bizler de İstanbullular ve Adalılar olarak kamusal alanlarımızı rant alanlarına dönüştüren anlayışa, tüm insani değerlerimizle karşı duruyoruz. Sivriada ve Yassıada’da söz konusu imar için hazırlanmış herhangi bir avam proje olmadığı için keyfi bir yapılaşmaya izin veriliyor; yüzde 70’lere varan inşaat izinleri planlanıyor; belirli bir kat sınırlaması koyulmuyor; kongre merkezi, kültür ve turizm yatırımları, marina ve yat limanları, ticari bina ve tesisler, restoranlar, oteller yapmayı planlayan hükümet bu kararlarıyla diğer adaların da arkeolojik, doğal ve kültürel sit alanı statülerini ortadan kaldırmaya hazırlanıyor. Yassıada ve Sivriada’nın imara açılması hatalı kentleşme ve rant yaratmaya yönelik politikalar nedeniyle büyük ölçüde tahrip olan Marmara Denizi’nde ekosistemin devamlılığı açısından geri dönülmez bir tahribata sebep olacaktır. Bizler Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada’da ve Türkiye’nin birçok yerinde, Gezi ruhunun rüzgarlarıyla doğrudan demokrasi deneyimini yaşamlarının bir parçası haline getiren; adalet, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve dayanışma talepleriyle ada forumlarında yanyana gelen adalılar olarak hükümetin Sivriada ve Yassıda üzerine geliştirdiği planlara ‘hayır’ diyoruz.”
Tekneler daha sonra Yassıadaya hareket etti. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun da katıldığı eylem daha sonra Yassıada’da devam etti. Adalar Forumu burada bir forum düzenledi. Kollektif İstanbul grubu da ezgileriyle tüm gün eyleme katılanlara eşlik etti.
AkademiPolitik.com
21
2013
Adalılar eylemde…
https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/adalilar-bugun-eylemdeydi-birak-issiz-kalsin-haberi-76754
Yassıada ve Sivriada’nın imara açılması kararını protesto eden İstanbullular, bugün tekne ve motorlarla iki adaya yolculuk yaptı. Sivriada’da basın açıklaması yapan yurttaşlar, iki adanın ranta kurban edilmemesini isterken, “bırak ıssız kalsın” pankartı taşıdı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kararıyla imara açılan Sivriada ve Yassıada’ya İstanbullular sahip çıktı. Adalar Belediyesi sınırları içinde yer alan iki ada için, Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada forumlarında alınan karar üzerine bugün eylem yapıldı. Başta Adalılar olmak üzere yüzlerce İstanbullu, motorlarla önce Sivriada’ya giderek basın açıklaması düzenledi. Sivriada’dan da Yassıada’ya geçen yurttaşlar, burada büyük bir forum ve piknik organize etti.
Sivriada’da yapılan basın açıklamasında, arkeolojik doğal ve kültürel sit alanı olan Sivriada ve Yassıada’nın otel, restoran, ticari bina ve yat marinaları için imara açıldığı belirtildi. İmara açılan iki adada keyfi yapılaşmaya izin verileceği ifade edilirken, bunun Marmara Denizi’ndeki ekosistemin devamlılığı açısından geri dönülmez bir tahribata yol açacağı ifade edildi.
Adalar Forumu’nun organize ettiği ve Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Büyükada halkının yoğun katılım gösterdiği eyleme basın da ilgi gösterdi. Genç yaşlı yüzlerce İstanbullu, ellerindeki döviz ve pankartlarla iki adanın ranta kurban edilmemesini ve iki adanın ıssız kalması gerektiğini talep etti.
Söz konusu Sivriada ve Yassıada için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1/5000 ve 1/1000 Ölçekli Nazım İmar Planı hazırladı, daha önce yüzde 5 olan inşaat hakkı yeni imar planında yüzde 65’e çıkarıldı. Adalar Belediyesi’ne gönderilen imar planına Adalar Belediyesi de tepki gösterip itiraz etti.
Rıfat Doğan -soL