Ağu
28
2012
0

İLHANBERKİĞNE, uzamda…

28 Ağustos 2008′de vefat eden sıkı şair İlhan Berk’i saygıyla ve özlemle anıyoruz…

İlhan Berk’in vefatının ardından 4 Eylül 2008′de kaleme aldığım “İlhanberkiğne” adlı yazının tam metnine -ki bu yazı Birgün Kitap Eki’nde de yayımlanmıştı- https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkigne.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

İlhan Berk’ten Zy için…

*

2012 yılı, İlhan Berk’in yaşamına ve poetikasına ilişkin fikirlerimi ve çıkarımlarımı kuvvetlendiren bazı buluntuları sağlamak ve okuyucuyla paylaşmak adına verimli bir yıl oldu;

İlhan Berk’e ilişkin yeni buluntular…
https://evvel.org/ilhan-berke-iliskin-yeni-buluntular

İki Sıkı Dost: İlhan Berk ve Ece Ayhan
https://evvel.org/iki-siki-dost-ilhan-berk-ve-ece-ayhan

İlhan Berk Bodrum’da…
https://evvel.org/ilhan-berk-bodrumda

Dr. Halil İbrahim Bahar ve Soyut Dergisi Arşivi’nden Kısa Bir İzlek… (Z. Yalçınpınar)
https://evvel.org/dr-halil-ibrahim-bahar-ve-soyut-dergisi-arsivinden-kisa-bir-izlek

Buluntu/Söyleşi: “İlhan Berk’e İki Yeni Kitabı Dolayısıyla Kimi Sorular” (Mustafa Irgat)
https://evvel.org/buluntusoylesi-ilhan-berke-iki-yeni-kitabi-dolayisiyla-kimi-sorular-mustafa-irgat

1979: bir İlhan Berk söyleşisi…
https://evvel.org/1979-bir-ilhan-berk-soylesisi

“Çünkü şiir, her şeyden önce kendimizden başka biri olmamak için savaşır.” (İlhan Berk)
https://evvel.org/cunku-siir-her-seyden-once-kendimizden-baska-biri-olmamak-icin-savasir-ilhan-berk

Buluntu: “Dünyada ne görüyorsak şiir için görsek!” (İlhan Berk, 1954)
https://evvel.org/buluntu-dunyada-ne-goruyorsak-siir-icin-gorsek-ilhan-berk-1954

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
28
2012
0

İlhan Berk’in Poetikası’na ‘Bakmak’

28 Ağustos 2008′de vefat eden sıkı şair İlhan Berk’i saygı ve özlemle anıyoruz…

 

İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını Mart 2011′de “Bakmak” adlı e-kitapta topladım. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. Kitabın tamamına https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)

Zafer Yalçınpınar

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
25
2012
0

“jorge luis borges” hakkında…

Futuristika taifesinden Barış Yarsel ve Ferhat Uludere, J. L. Borges ve dünya edebiyatına etkileri hakkında fevkalâde yerinde bir konuşma gerçekleştirmişler… Konuşmanın tam metnine https://www.futuristika.org/kultura/edebiyat/jorge-luis-borges-hakkinda-yaptiklarinin-delilik-oldugunu-kabullenmek/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
19
2012
0

Erdal Öz’ün Kalemiyle Sait Faik

Varlık Dergisi, 1 Mayıs 1955

*

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
18
2012
0

“Biz Anadoluluyuz… O zaman bu yazıcılığın meslek olduğunu nerden bilirdim?”

Azize Erten, Sait faik’in ölümünün ardınan Sait Faik’in annesiyle bir konuşma gerçekleştirmiş… 1 Mayıs 1955 tarihli Varlık Dergisi’nde yayımlanan bu konuşmanın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/saitfaikinannesiyle.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sait Faik” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
31
2012
0

Bilgi… (O. Aruoba)

(…) “Denebilir ki ‘tek doğruyu bulabilirsem, tartışmayı, eleştiriyi bir kenara bırakıp, işleri daha çabuk, daha iyi görebilirim.’ Bu, temelinden çürük bir düşüncedir. Çünkü bilgi, kendisini tek doğru saymağa başladığı anda, bilgi olmaktan çıkar. Bilgi tarihi, ‘tek doğru benim’ demeğe başlamış bilgi sistemlerinin yıkıntılarıyla doludur. Kendini tek doğru saymağa başlamış bir sistem, yapabileceğinin sınırına ulaşmış, tükenmiş demektir; bu noktada da yobazlaşma başlar. Oysa bilgi tarihi, sonu olmayan bir akıştır, dur-durak tanımayan bir ilerlemedir. Bu yol üstünde varılan her nokta, daha ileriye gideceklerin yolunu açar; dayanılan her duvar, geleceğe açılacak bir kapıdır. Ancak bu yol açıcılığı başarabilen bilgi, sahici bilgidir; ancak başka bilgilere kapı olabilen bilgi, bilgi olma işlevini yerine getirebilir. Bilgi yolunun son durağı yoktur, çıkmaz sokağı yoktur. Bilgiye bir son durak bulmağa çalışan tutum ise, onu kendi çıkmaz sokağına sokar —farkında değildir ki asıl çıkmaza giren, kendisidir. Kendini tek doğru sayan bilgi, kanıya dönüşür, yobazlaşır, zorbalaşır; ama sonunda yeni bilgiye yenik düşer, yıkılır, kırılır, geride kalır. Kapı olmak istemeyen duvar, yıkılmağa mahkumdur.” (…)

Oruç Aruoba
“Özerklik Üzerine”,  Arayış Dergisi, Sayı: 19, 1981

1. Hamiş: Hatırlattığı için Ali Rıza Esin’e teşekkür ederiz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
30
2012
0

Açık Radyo’da: İlhan Mimaroğlu üzerine…

Murat Meriç, İlhan Mimaroğlu’nu ve müziği anlatmaya devam ediyor…

Açık Radyo’da gerçekleşen söyleşilerin kayıtlarına https://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=30203&cat=100 adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
29
2012
0

Söyleşi: Ferit Edgü ile… (2008)

Mutlu DEVECİ: Edebiyatla tanışmanız nasıl ve ne zaman gerçekleşti? İlk etki kaynaklarınızdan bahseder misiniz?

Ferit EDGÜ: Sanat alanın merkezi durumunda olan bir kentte/ İstanbul’da yaşamanın verdiği kolaylıklarla çok erken yaşlarda okumaya ve yazmaya başladım. Sanat çevrelerine de böylece girmiş oldum. Örneğin, Sait Faik’i tanıdığımda lisede öğrenciydim. Attila İlhan’ı, Salah Birsel’i, hemen ardından Melih Cevdet’i daha sonraları benim ilk yazılarımı yayınlayacak olan Vedat Günyol’u, lise öğrencilik yıllarımda tanıdım. Bütün bu kişilerin arasında beni en çok etkileyen Sait Faik olmuştur. Bunu birçok kez dile getirdim. Bir daha dile getirmiş olayım: Biz 1950 kuşağının, özellikle öykücülerinin, Sait Faik’ten geldiğimize inanırım. Dostoyevski’nin o ünlü sözü: “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan geliyoruz.” Biz de kanımca, Sait Faik’den geliyoruz. Neden? Çünkü biz genç yazarlar yazmaya başlarken gereksinimini duyduğumuz yenilik tohumlarını Sait Faik’te bulduk. Neydi bu yenilik tohumları? O estetikle etiği birbirinden ayırmayan bir sanat anlayışı. Ne toplumu, toplumsalı; ne bireyi ve bireyseli göz ardı etti öykülerinde. Böylece ilk kez, toplum ve birey, düş ve gerçek, onun öykülerinde bir araya geldi. Özellikle ölümünden bir ay önce yayımlanan “Alemdağ’da Var Bir Yılan” kitabında bunun en güzel örneklerini verdi.
(…)

M.D.: Dil ile söz ayrımı için ne dersiniz? Ayrıca, günlük dil ile şiir dili arasında fark olmalı mıdır?

F.E.:  Şair, kamunun sözcüklerini kullanır. Ama öylesi bir imge yaratır ki o sözcükler kamunun malı olmaktan çıkar. Hattâ anlamları da sözlükteki anlamları olmaktan çıkar. Buna şairin sözü demek kanımca doğru olur. Bu, halk ozanı olan Karacaoğlan için de geçerlidir, Melih Cevdet için de.
Sokak Türkçesi, günlük dil, herkesin konuştuğu dille biz yapıtlarımızı kuramayız görüşüne karşıdır çağdaş Türk şiir dili ve modernitesi. Kimi zaman büyük yenilikler küçük bir ayrıntıdan doğar. O güne değin insanlar, “Ah! Onu görmüştüm” der, ama bunu bir şair, bir ressam ortaya koyduktan sonra diğerleri görür. Orhan Veli ve arkadaşları bir devam olmak istemediler.
(…)

Ada Dergisi, Sayı:10, 2008

 

Hamiş: Söyleşinin tam metnine https://www.edebiyathaber.net/ferit-edgu-ile-sanat-edebiyat-ve-dil-uzerine-bir-soylesi/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
28
2012
0

exdergi, “7” dedi.

Tüm zamanların sıkı maksatlı özgür neşriyatı exdergi,
Tamu’z sıcağında -haklı olarak-  “7” dedi…
Bkz: https://exdergi.com/dergi/exdergi-7/

 

Tem
21
2012
0

Ver Lefter’e 3…Temmuz 2012

Sıkı Fenerbahçe taraftarının Fenerbahçe Spor Kültürü’ne yönelik özgür
neşriyatı  “Ver Lefter’e”, 3. sayısıyla Temmuz 2012’de yayında…

“Kara deryalarda bir FENERsin,
Senin ışığınla yürüyoruz.
Biz, bu karanlık yolun sonunda,
Doğacak güneşi görüyoruz.”

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
13
2012
0

2002: Ece Ayhan’ın Ardından… (L. Müldür, İ. Yılmaz, Ü. Oskay)

Bkz: https://birdirbir.org/ece-ayhanin-ardindan/

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
12
2012
0

“Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir”

“Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan”

(…) Yaptıklarımı, ettiklerimi savunmuyorum burada; düşüncemin “iktidar”a geçmesini istemedim hiçbir zaman çünkü. Yalnızca, “şiir”in öyle kitaplarda, kitaplarınızda yazıldığı gibi olmadığı, doğrusu olamayacağıdır (…) “Son biçim”ini alıp almadığını anlamak sorununa gelince, şiirin, buna neden “son öz” denmemiş olduğunu da düşünüyorum, izin verin de bir kömürün bir elmasa dönüşmüş olduğunu artık anlayalım! Bir şiir kıpırdanıyorsa, deviniyorsa sonra ermiş demektir; sözgelimi herhangi bir şey eksikse kıpırdanmaz! Ustalar şunu çok iyi anlayacaklardır; şiir tam bir avadanlıktır, tarihsel bir avadanlıktır! (…)
Tekin değildir şiir pek, iyi gözle bakılmaz ona, taş atar durup durduğu yerde çok dalgalara; çünkü şiir, bir yerde, gerçeğin de yedilmesidir; yani, ortaya konuşuyorum, şiir gerçeği yeder.
İşte böylesi bir olumsuz yeri vardır şiirin toplumlarda. Sonuçlayarak diyebilirim ki, bir toplumda yeri olmayışı onun yeridir. (…)

ECE AYHAN

Ece Ayhan İlgileri İndeksi 2007-2012: https://bit.ly/eceindeks

Ayrıca bkz: 2012 Sularında; Ece Ayhan Çağlar Adası

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
10
2012
0

Ece Ayhan İlgileri/Buluntuları İndeksi (2007-2012)

Ece Ayhan İlgileri İndeksi
2007-2012

https://bit.ly/eceindeks

*

Ayrıca bkz: 2012 Sularında; Ece Ayhan Çağlar Adası

*

Tem
10
2012
0

Türk Dili Dergisi’nde Yayımlanan Ece Ayhan Şiirleri Listesi (1954-1980)

Üç Gencin Kalbi / Islak
Sayı: 29  Şubat 1954  Sayfa: 291

Bakışsız Bir Kedi Kara
Sayı: 109  Ekim 1960  Sayfa: 64

Kılıç  
Sayı: 121  Ekim 1961  Sayfa: 17

Kargabüken
Sayı: 123  Aralık 1961  Sayfa: 161

Tem
09
2012
0

“Ben tek başına yürüyen bir kediyim” (William S. Burroughs)

https://birdirbir.org/ben-tek-basina-yuruyen-bir-kediyim/
William S. Burroughs

*

Tem
09
2012
0

“Ne diyorduk? Jim Jarmusch!” (Ece Ayhan)

1990’ların sonlarına doğru Ece Ayhan’ın Almanya’da kaldığı dönemde, Beyazperde dergisine yazdığı Jarmusch izlenimleri ve Sinematek’te çalıştığı dönemle ilgili kısa bir anısı…

(…) ilk olarak bu ‘çayır’ sinemasında gördüğüm Macar asıllı Amerikan sinema yönetmeni olan Jim Jarmusch’dan söz edeceğim; hem de sevinç ve coşkuyla. Yamuk oluşu ne güzel!

Defterime, tuttuğum Gecece’lerime bakıyorum:
1- Stranger Than Paradaise (Cennetten de Garip). Şu kadar yıllık ömrümde bir sinema yönetmeninin bir filmde ABD’yi ‘böyle’ göstediğini ilk kez görüyorum. Çok hoşuma gitti herşey. Jim Jarmusch, kendisi de bir marjinal mi?
2- Down by Law (Kanunun Canı Cehenneme) gibi bir anlamı da var. Türkiye’de ‘Kanunsuzlar’ adıyla oynadı galiba. İstanbul Sinema Günleri’nde.
3- Ve Jim Jarmusch’un çektiği ilk renkli film: Mystery Train. (İlk ikisini evde televizyonda, işte bunu ise ‘çayır’ sinemasında gördük. Film yeni başlamıştı, yarı karanlıkta önce yavru tavşanlar çimenlere çıkmaya başlamıştı. Sonra daha büyükleri, ablalar, abiler ve en son da anneler, babalar!)

23 Haziran 1990 Cumartesi ise deftere şunları yazmışım:
Arif Çağlar’la Luis Bunuel’in Endülüslü Köpek filmini gördük bugün. Dali ile ortak ve Çölün Simeon’unu. Genellikle Endülüslü Köpek, hep ve her yerde Altın Çağ’la birlikte gösterilir nedense. Kimbilir belki de arka arkayadır diye.

U.F.O. Kinos I-II
Victoria Caddesi.
Girişte, kalabalıkta, sıra beklerken, kısa pantolonlu ihtiyar bir Alman görünce; 1968’de Sinematek’te çalıştığım günler aklıma geldi. 1967-68’de İstanbul Üni. İktisat Fakültesi’nin İşletme Enstitüsü’nde okurken, 2. yarıyılın başlangıcında Sinematek’te çalışmaya başlamıştım. Sovyetler, Sergey Yutkieviç’in 1933’de yaptığı filmi “Türkiye’nin Kalbi: Ankara”yı Sinematek’e, yeni bir kopyası olarak, armağan vermişlerdi. Filmde o zamanın Başvekili (İsmet Paşa, bir yıl sonra da 1934’te İnönü) açıyordu, hem de iyi oynayarak. Ayrıca ve asıl önemlisi Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ünlü 10. yıl söylevi kendi sesinden çok açık ve pürüzsüzdü. Evet, kısa pantolonlu Alman’ın bana çağrıştırdığı şeye geliyorum. Yutkieviç’in filminin Sinematek’te oynamaya başladığı günler. İstanbul Emniyet Sandığı Genel Müdürü bana telefon etti. “Sinematek’e üye değilim. Ama 1933’te Ankara’da genç bir memurken bu filmde görünüyorum. Karımla birlikte bu filmi görebilir miyiz?” Ben de “Giriş ücretini ödedikten sonra, neden olmasın?” demiştim.

“Bir Büyük Şehrin Senfonisi: Berlin”den çıkarken, sokağa doğru bir panoda “U.F.O. Backerei” yazısını gördüm ‘çayır’ sinemasının tanıtma reklamlarında, sanki bir serginin açılışı varmış gibi güzel süslenmişti her şey. Sordum. Evet U.F.O.da (Eski Film Stüdyoları) şimdi ‘ekmek’ çıkarılıyormuş. ‘Fırın’ varmış burada.

Ne diyorduk? Jim Jarmusch!

ECE AYHAN

* Bu yazı Beyazperde dergisinin 8. sayısında (Eylül-Ekim) yayımlanmıştır.

Ayrıca bkz: https://avrupasinemasi.blogspot.com/2011/09/ece-ayhandan-jarmusch-guzellemesi.html

Hamişler:

Yazıyı bize haber eden Metin Kızılcalıoğlu‘na çok teşekkür ederiz.

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde… yürüyor…

Tem
08
2012
0

2012 Sularında; “Ece Ayhan Çağlar Adası”

12 Temmuz 2012’de Ece Ayhan Çağlar’ın vefatının üzerinden on sene geçmiş olacak.  Edebiyat ve yayın dünyasında(ortalığında) Ece Ayhan’ı düşünmek, anmak -belki de anlamak ve anlatmak- kapsamında yoğun bir gayretin,  hareketliliğin oluştuğunu görüyorum. 1990’dan bugüne Ece Ayhan hakkında “bütünlenmeye çalışılmış” çeşitli dosyalardan ve atraksiyonlardan bahsetmenin hem okurun zihnindeki algısal öğeleri/aşamaları kıyaslamak hem de bir bibliyografya için ön-hazırlık yapmak açısından faydası olduğunu, olabileceğini düşünüyorum.

Oğlak Yayınları tarafından yayımlanan Ludingirra Dergisi’nin Mart 1997 tarihli 1. sayısı, 1990 sonrasında Ece Ayhan’a odaklanmış özel bir dosyanın yer aldığı ilk dergidir. Ludingirra’daki Ece Ayhan dosyası 94 sayfadan oluşur ve bence 1990-2007 aralığındaki dosyaların içerisinde en önemli, en dengeli, en değerli ve en sahici olan orjin budur. 2000’li yılların başını düşündüğümüzde, edebiyat okurunun zihnindeki Ece Ayhan algısının bütünlenmesi, Ece Ayhan’ın kavranması, anlamlandırılması ve içselleştirilmesi Ludingirra’nın hazırladığı dosyada yer alan inceleme yazıları, söyleşiler ve şiirlerin sayesinde gerçekleşmiştir. Bu dosyada Ece Ayhan şiirinin dilbilimsel salınımları, şiirindeki tarihsel ve siyasal arka-plan vurgulanır; Ece Ayhan şiirinin odaklandığı “toplumsal içerme veya dışlama” konusu aracılığıyla “insan evlâdı” anlatılır. (Benim araştırmalarım ve odağım kapsamında ise Ludingirra’nın ilk sayısında yer alan iki yazı, Ece Ayhan’ın imgelemindeki sezgisel alan derinliğini (büyüklüğü) kavramak yolunda çok önemli: 1-İçkin Bir Ece Ayhan Sözlüğü/Mehmet Rifat, 2-İlhan Usmanbaş’ın bestelediği Bakışsız Bir Kedi Kara’daki atonaliteyi irdeleyen, Usmanbaş’ın atonal sezişiyle ilgili çeşitli ipuçlarını verdiği yazı.) Ludingirra’nın oluşturduğu Ece Ayhan algısı, Ahmet Soysal’ın kaleme aldığı ve Kitap-LIK Dergisi’nin Mart 2003 tarihli 59. sayısıyla birlikte dağıtıma giren “A’dan Z’ye Ece Ayhan” adlı kitapçığa kadar sürer. Ahmet Soysal’ın 50 sayfalık kavramsal ve olgusal kolajı, 2003’e kadar yürüyen Ece Ayhan algısına İkinci Dünya Savaşı ardındaki batı edebiyatı ile Ece Ayhan poetikası arasındaki ilişkilerin/kesişimlerin tutarlı bir haritasını, analizini ekler. Kitapta batı edebiyatı eksenli/haritalı kavramsal temellendirmeler yer almaktadır. Bu haritanın yanı sıra Ahmet Soysal’ın çalışmasında Ece Ayhan’ın yaşamından fragmanlar, anılar, Ece Ayhan’ın yaşamının son 20 yılındaki maddi-manevi zorluklar ve karşılaştığı engeller de çeşitli efemeralar aracılığıyla anlatılır. Siyasal söylemlere pek bulaşmayan bu kitapçığın belirleyici etkisi ve Ahmet Soysal’ın yaklaşımlarıyla artan şiir sanatı (ars poetica) vitesi, 2007 yılına kadar yürür. 2003-2007 aralığını düşünürken Ece Ayhan’ın iç-sesini ve poetikasını daha belirgin ve bir o kadar da genişleyen bir tınıyla (sustain) duymamızı sağlayan “Hoşça Kal” (Ece Ayhan’dan İlhan Berk’e Mektuplar, 188 sayfa, YKY, 2004) ve “Kendi Kendisinin Terzisi Bir Kambur” (Emine Sevgi Özdamar’ın Ece Ayhan Anıları, 108 sayfa, Derleyen: Gültekin Emre, YKY, 2007) adlı kitapları da es geçmemeliyiz. Ece Ayhan’ın zihnindeki karmaşaları, zihninin kavramsal ya da bilişsel haritasını ve yaşamındaki bazı çelişkileri/terslikleri bu kitaplarda bulabiliriz. Özellikle de 1960-1980 yılları arasındaki Ece Ayhan zihni, bu kitaplardaki mektuplarda tınımaktadır.

2007-2011 aralığını, Ece Ayhan hakkındaki söylemlerin, yaklaşımların, poetik yazıların ve analizlerin üssel bir verimle gelişmesi, derinleşmesi dönemi olarak görebiliriz. Bu dönemde, Ece Ayhan üzerine siyasal, düşünsel, sanatsal, şiirsel, yaşamsal ve tarihsel söylemlerde -hem niceliksel, hem de niteliksel- bir artış söz konusudur. Üssel artıştaki en önemli etken isim Eren Barış’tır. Ankara’da, Orta Dünya’dan çıkan ve Eren Barış’ın derleyerek çok büyük zorluklara/engellere rağmen yayımlamayı başardığı “POeLİTİKA” adlı kitap, Ece Ayhan’ın dünya görüşünü ve aradığı “insanlık” tanımını kavramak yolunda yeni bir dönemin bağlangıç fişeği gibidir. 204 sayfalık armağan kitapta 22 yazar, şair ve müzisyen, Ece Ayhan üzerine düşüncelerini kaleme almışlardır, dile getirmişlerdir. Eski kuşağın yanı sıra yeni kuşağın düşüncelerinin ve Ece Ayhan algısının da yansıdığı bu kitapta, Ece Ayhan’ın iktidar ve gaddarlık karşıtı duruşu ile söz konusu duruşun “Zaman” damgası -özellikle de Ahmet Orhan’ın yazısıyla birlikte- ön-plana çıkmaya başlamıştır. Bu yeni perspektifi “kötülük toplumuna karşı haklılığın inadı” olarak ifade edebiliriz. 2007 yılıyla birlikte -tabiri caiz ise- politik açıdan sağda veya solda yer alanlar, gerçek taraflarına geçmeye başlamışlardır ve POeLİTİKA adlı kitap da cesaretin hakikatini imler. Ayrıca, kitapta Ece Ayhan’ın Akif Kurtuluş’a, Doğan Kemancı’ya, Mehmet Taner’e ve E. Emine’ye yazdığı mektuplar ile daha birçok önemli efemera da bulunmaktadır. Bu efemeralar Ece Ayhan’ın yaşamını -neye/kime nasıl/neyle karşı olduğunu- daha derinlikli olarak kavramamızda çok önemlidir. Aynı dönemde yayımlanan “Kadıköy Underground Poetix” adlı sıkı derginin ilk sayısındaki “Ece’mize” bölümü  -göreceli olarak- yeni kuşağın “sivilleşme” arayışını ve “imgelemin özgürleşmesi” üst-başlığını güçlendirici/önceliklendirici niteliktedir. POeLİTİKA sonrasında,  “Lacivert” adlı derginin Ocak-Şubat 2008 tarihli 19. sayısında da bir Ece Ayhan dosyası yayımlanmıştır. 40 sayfalık Lacivert dosyası -80’lerin ıskartası bir kifayetsiz muhterisin yazısını saymazsak- POeLİTİKA’yı, oradaki “yeni” yaklaşımı teyit eder niteliktedir ve Ece Ayhan üzerine “yeni” kavrayışlar ile “yeni”  anlam arayışların yürütülmesi için bir dayanak daha sunmuş gibidir.

2007-2011 döneminde, okurun zihnindeki Ece Ayhan algısını genişleten (Ece Ayhan’ın şiirindeki ve yaşamındaki alan derinliğini imleyen) birçok bağımsız ve samimi atraksiyon gerçekleşmiştir. Çanakkale’de sivil bir insiyatif tarafından “Ece Ayhan Buluşmaları” ile “Ece Ayhan Kültürevi/Arşivi” odaklanmaları 2008’den bu yana düzenleniyor.  Taksim’in göbeğinde, Odakule Sanat Galerisi’nde Ece Ayhan odağının yüküyle birlikte bir “Şiir Sergisi” kuruldu. (Taş Uçak, Şubat 2009)  Ece Ayhan’ın Çanakkale-Yalova köyündeki mezarı Mülkiyeliler Birliği tarafından “Meçhul Öğrenci Anıtı” olarak yenilendi. (Temmuz 2009) Amerika’da “Poetry Scores” adlı bir taife, Ece Ayhan şiirlerinin İngilizce çevirilerini (Blind Cat Black And Orthodoxies , Çeviren: Murat Nemet-Nejat, Sun&Moon Press, 2002) besteleyerek “Blind Cat Black” adında bir albüm oluşturdu. (28 Şarkı, St. Louis, Aralık 2008)  Aynı taifeden Chris King’in “Blind Cat Black” adlı sürrealist filminin Türkiye Gösterimi’ne (12 Temmuz 2010, Kadıköy, KargART) tanık olduk. Birçok fanzin ve özgür neşriyatta Ece Ayhan’a duyulan sevgiyi ve yakınlığı gözlemledik. Erdoğan Kul’un Ece Ayhan ve şiiri üzerine yazdığı doktora tezi, “https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan” adresi kapsamında derlenen özel ilgiler (Ece Ayhan’ın kitaplarına girmeyen bazı şiirlerinin ve yazılarının buluntuları, efemeralar, Çanakkale ve İstanbul Günlükleri’nden parçalar, Ümit Bayazoğlu arşivinden fotoğraflar, gazete arşivi taramaları ve kupürlar, “Öküz” Dergisi alıntıları vb.), Rayzan Başeğmez’in “Yalova Köyü ve Ece Ayhan” belgeseli (Temmuz 2010), Ece Ayhan’a dair ulusal gazetelerde ve radyo programlarında yayımlanan söyleşiler ve haberler, dergilerde yayımlanan birkaç Ece Ayhan mektubu/yazışması, Ece Ayhan’ın kitapları üzerine koleksiyon (imzalı kitap, metruke) araştırmaları, 1982-84 yılları arasında Ece Ayhan’ın Akif Kurtuluş’a yazdığı mektupları kapsayan “Kardeşim Akif” adlı sıkı kitap (Hazırlayan: Eren Barış, Dipnot Yayınları, Haziran 2011, Ankara, 144 Sayfa)… Sonuçta, bu gayretlerin hepsi de son derece ufuk açıcıydı; Ece Ayhan’ın zihninde kurduğu “insanlık” tanımının bilişsel haritasını, bu haritadaki kavramları, nedensellik ilişkilerini, ilişkilerin yönünü ve derecelerini -yeniden- göze alarak (gözlemleyerek), Ece Ayhan şiirinin alan derinliğini hem tarihsel hem de imgesel olarak sürekli genişletiyordu.

2007-2011 döneminin içerdiği münferit hareketlerde (dosya dışı yazılarda) birçok olumsuzluk da yaşanmıştır. Bazı köşe yazarları Ece Ayhan’ın adını, tümcelerini, metaforlarını ve dizelerini “içselleştirmeden”, adeta cımbızlayarak ve şiirsel düzleminden (alan derinliğinden) kopuk bir şekilde sahte korelasyonlarla kullanmış,  birçok mikrofon/masa arkasındaki birçok söyleşide, panelde, seminerde “Ece Ayhan” adı neredeyse konuyla ilişkisizce ve son derece iğreti olarak telaffuz edilmiştir. Bir siyasi görüş diğerine racon kesmek için sürekli “Ece Ayhan”dan bahseder, alıntı yapar olmuştur. Bu yazıları kaleme alanların ve söyleşileri, panelleri, aktiviteleri düzenleyenlerin arasında Ece Ayhan ile poetikasından zerre kadar anlamayan veya tamamıyla ters (haksızlık yanlısı) çıkarımlarda bulunanlar bile olmuştur. Ayrıca, bazı siyasi çevreler, Ece Ayhan’ın dizelerini imgesel ya da tarihsel arka-planınından koparıp, Türk Edebiyatı’nda yıllardır süren şiir ve dilbilim araştırmalarını hiçe sayarak (İkinci Yeni şiir akımının sezgisel alan derinliğini ve gaddarlık karşıtı varoluşunu bir kenara itip, yok sayıp) kendi görüşlerinin “motto”su haline getirmeye çalışmışlardır. Söz konusu hilebaz davranış biçimi hem sağ salınımlarda (çokça) hem de sol salınımlarda (biraz daha az) görülmüştür. (Özellikle de ezoterik ve egosantrik mizaçlı söylemlerde/kişilerde yoğun bir biçimde hissediliyor; Ece Ayhan’ın dizeleriyle “kendine gizemli havası vermek” şeklindeki bir pozculuktur bu durum…)

Tekrardan hatırlatalım; 12 Temmuz 2012’de Ece Ayhan Çağlar’ın vefatının üzerinden on sene geçmiş olacak.  YKY’nin Kitap-LIK Dergisi, Mayıs 2012 tarihli 160. sayısında “Ece Ayhan: On yıl sonra…” başlıklı özel bir bölüm hazırlamış. Ece Ayhan’ın “Etika” avcılığı, poetikasını kurduğu “varoluş zorlanması” (ben buna “varoluş zonklaması” da diyorum), tarihsel/kültürel/şiirsel tezahürlerin arasında yürüttüğü biriktirici, toplayıcı ve W. Benjamin tarzı (belki de F.H. Dağlarca’vari) çocuksu gezinti ile ideolojilere olan mesafesindeki ince ayarlar (hesaplamalar) dosyadaki yazılarda dile getirilmiş. 1990’lardan bugüne kadar baktığımızda tüm bu yaklaşımlar okuyucunun zihninde oluşan -ve şimdi ilk kez- “Ece Ayhan Çağlar Adası” olarak bütünleyebileceğimiz algıyı üç-aşağı, beş-yukarı teyit eder niteliktedir. Kitap-LIK’ın dosyasında bu yaklaşımlardan farklı olarak, geleceğe uzandığını (büyük katkı, büyük bir adım sağladığını) düşündüğüm iki içerik var: 1- Efe Murad’ın Ece Ayhan ile Sait Faik benzeşiminden yola çıkarak temellendirdiği “melami” ve “toplum parodisi”  söylemi, 2- Tunç Tayanç’ın “Seçilmiş Hikâyeler Dergisi”ndeki “E. Ayhan Çağlar” kazıları.

Şimdilerde -2012 yılının Haziran ayının sonunda- birikmiş olan her şeyi ve Ece Ayhan Çağlar Adası’nı şu büyük soruyla birlikte tahayyül etmek gerekiyor: “Üzerinde yaşadığımız toprakların ortodoksi tarihinde sürekli olarak ‘el değiştiren gaddarlıklar’a ve ‘yeni sinsiyet’in muhterislerinin işlediği ‘haksızlık suçları’na karşı Ece Ayhan ne derdi, nasıl giydirirdi acaba?”

Ece Ayhan tüm yaşamı boyunca hangi gaddarlıkların, hangi söylemlerle ve nasıl “el değiştirdiğini” araştırmış, “görmüş” bir adabeyidir. “Adabeyi” kendi adasında oturur ve geleceği düşünür, insanlığı yeniden kur(gul)ar. Onun deyişiyle “Tipolojiyi (bile)bilen kazanır.” Ben, insanlığın -sağın, solun, herkesin- 2012 sularındaki Ece Ayhan Çağlar Adası’nı gördüğünü ancak hâlâ o adaya çıkıp Adabeyi ile tanışamadığını düşünüyorum. Her sabah “iyi bir güneş” bekleyen Adabeyi ile tanışmak için Eren Barış tarafından yayıma hazırlanan “Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor” (Dipnot Yayınları, Mayıs 2012, Ankara, 116 Sayfa) adlı kitabın “sahici” bir töz ihtiva ettiği aşikârdır. Özellikle de bu kitabın 69-75 numaralı sayfaları arasındaki olayları “doğru” okuyabilenlerle, birlikte… 2022’de buluşmak üzere…

Sahicilikle/ Zafer Yalçınpınar
23 Haziran 2012

 

Hamişler:

Yazının pdf dosyası biçemine https://bit.ly/eceayhanadasi adresinden ulaşabilirsiniz.

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca bkz, Ece Ayhan Web Sitesi: https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Haz
16
2012
0

Murat Ercan’ın Uzun Hikaye’si

Murat Ercan’ın “Uzun Hikaye” adlı albümü yayımlandı.
Sarp Keskiner, Karga Mecmua’nın Haziran 2012 sayısında Murat Ercan’la kalbten bir söyleşi gerçekleştirmiş. Söyleşinin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/mercanuzunhikaye.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com