Kasımpaşa 2-1 öndeyken, Kasımpaşa’nın taraftarları “üç üç üç…” diye bağırıyorlardı. Maçın son dakikalarında Fenerbahçeli Webo, Kasımpaşa taraftarlarına istediklerini verdi!
Kasımpaşa: 2
Fenerbahçe: 3
16 Eylül 2013
*
Bu daha başlangıç!
Kasımpaşa 2-1 öndeyken, Kasımpaşa’nın taraftarları “üç üç üç…” diye bağırıyorlardı. Maçın son dakikalarında Fenerbahçeli Webo, Kasımpaşa taraftarlarına istediklerini verdi!
Kasımpaşa: 2
Fenerbahçe: 3
16 Eylül 2013
*
Bu daha başlangıç!
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=441512
Kadıköy’de, İstanbul Park Forumları tarafından birçok sanatçının da destek verdiği ‘Adalet, Özgürlük ve Barış İçin Eylül’de Gel’ festivali düzenleniyor.
Kadıköy Rıhtım’da düzenlenen etkinlikte Gezi direnişinde hayatını kaybedenler anıldı. Yurttaşlar, ellerinde Ahmet Atakan, Ali İsmali Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş’ın resimlerini taşıdı. Kadıköy meydanına “AKP’den hesap soracağız” yazılı direnişte hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının bulunduğu dev bir pankart asıldı.
CUMHURİYET GAZETESİ, 15 Eylül 2013
Fazıl Say ile Cansu Fırıncı tarafından gerçekleştirilen ve bugünkü soL gazetesi’nde yayımlanan söyleşide aşağıdaki müjdeli episoda rastladım:
(…)
Fazıl Say: (…)Seneye Sait Faik yılı olduğu için, projenin ilk konseri Burgazada’da, ikincisi İstanbul’da olacak. Sait Faik’in de yaşadığı (ve de artık benim de bir evim olan) Burgazada’ya gemilerle gidilecek. Sait Faik Stelyanos Hryapulos gemisi hikayesi konumuz, Demet Evgar, Songül Öden, Birsen Tezer gibi pek çok solistimin olduğu, Özen Yula´nın sahneye koyduğu bir sahne eseri projesi. Benim için ilginç olan şu; bu bir ilk, bu eserin tamamını hicaz makamında Türk Sanat Musikisi olarak bestelemeyi planlıyorum. Sait Faik benim için hicazdır.
(…)
Söyleşinin tam metnine
https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/fazil-say-sola-konustu-yasadigimiz-bir-aydinlanma-dirilisidir-haberi-79644 adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamına yayımlanan “Sait Faik” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.
BirGün Gazetesi’nden… (2007)
*
ÖNEMLİ DUYURUDUR!
Son bir-iki gündür “Evvel Fanzin taifesi İstanbul Bienali’yle neden ilgilenmiyor?” şeklinde abuk subuk, cart curt sorular geliyor. Kimse kusura bakmasın: 2007’den bu yana Bienal’e ve böylesi organizasyonlara “açık açık karşıyız/kapalıyız!”
Karşıtlığımızın nedenleri aşağıdaki bağlantılardan okunabilir:
2013:
1-https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/13-uluslararasi-istanbul-bienali-protestolari-gezi-direnisi-ve-sinik-metinler-devrim-bi
2-https://evvel.org/sahte-katarsis2011‘le hiç ilgilenmemişiz zaten :)
2009:
–https://evvel.org/brecht-ayna-bahcesinden-neyi-kurtarabilir-cavit-mukaddes2007:
1-https://evvel.org/iyimserlik-kurbanligi
2-https://evvel.org/kitap-bir-bienal-bir-bilanco
*
“Bir Bienal Bir Bilanço”
Hazırlayan: Cavit Mukaddes
Çekirdek Sanat Yayınları, 2007
Yazarlar; Rafet Arslan, Nazan Azeri, Erkan Doğanay, Müfit İşler, Ekrem Kahraman, Cavit Mukaddes, Özcan Türkmen, Zafer Yalçınpınar, Feyyaz Yaman
2009’da kaleme alınan önemli bir şiirdir:
KÖR YÜRÜYÜŞ
körler ülkesinde
bir su yolunda
gözler
im
iz
kapalı
yürüyoruz
ucuca birleşik adımlar
ve gökyüzüne kalkan kuşlar:“ardıardınaiçilmişbinsigaranınbirbirinedağlanışıgibi
körler alfabesiyle yazılmış bir şiirdi
büyük ve açık bir kalbe benzeyen
avuçlarımıza ilişti”karanlığı kucaklamayı öğrendik böylece
kanatlandık yürüdükçe
seyirciler yok oldu hiç olmadıkları kadar
kulaklarımız da ceplerimizden çıkmış
tüm fısıltılar ve tıkırtılar yere atılmış
yürüdük kendimizesonra açtık gözlerimizi gökyüzüne
dişlerimizi sıka sıka:“Hürya!”
10 Aralık 2009
Zafer Yalçınpınar
Hamiş: Yalçınpınar’ın diğer şiirlerine https://zaferyalcinpinar.com/siir.html adresinden ulaşabilirsiniz.
ACININ ADI
Yavaş sessiz senin buyruğunda toplanır altın yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği.
Seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla
Hızla düğümlenir bulanır su seninle
Körlenir seninle hızla emeğin tarihi.
Ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş
yavaş acının uzun uzun yazılan adı.
İlhan Berk
FORUMLAR “EYLÜLDE GEL”E ÇAĞIRIYOR!
Forumlar; Adalet, Özgürlük ve Barış talebiyle hepimizi çağırıyor.
Ethem’in, Mehmet’in, Abdullah’ın, Medeni’nin, Ali İsmail’in, Ahmet’in, Serdar’ın yitirdikleri hayatlarının, yaşanan tüm bu şiddet ve zorbalığın hesabını sormak için;
Daha demokratik, doğadan, barıştan, bilimden, insandan yana birarada yaşayabileceğimiz kentlerimiz ve yaşamımız için;
Taksim Dayanışması olarak defalarca dile getirdiğimiz taleplerimizin takipçisi olduğumuzu bir kez daha haykırmak için;
Forumların çağrısına ses veriyor
ve
15 Eylül, Pazar Günü, 15.00’da Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlenecek olan “Eylülde Gel” etkinliğinde
BULUŞUYORUZ!
TAKSİM DAYANIŞMASI
Bkz: https://taksimdayanisma.org/forumlar-eylulde-gele-cagiriyor
Kadıköy’de günlerdir yoğun polis gazına maruz kalan Serdar Kadakal dün gece kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. İşyerinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren 35 yaşındaki Kadakal’ın kalp rahatsızlığı olduğu ve 3 gündür evi ve iş yerinin yakınında yoğun gaza maruz kaldığı kaydedildi.
OdaTv’nin haberinde Kadıköy’ün ünlü konser mekânlarından Shaft Bar’ın Tonmaister’i olan Kadakal’ın hem evi hem de işyeri polisin yoğun gaz kullandığı bölgede yer alıyordu. Kalp yetmezliği nedeniyle kalp pili taşıyan Kadakal, sürekli gaz solumaktan şikâyetlerini arkadaşlarına söylüyordu.
Kadakal’ın arkadaşlarından Eczacı G.T de Kadakal’ın ölümü ile ilgili şunları söyledi: “Önceki gece Serdar’ın evinin yakınındaki barda oturuyorduk. Zaman zaman dışarıdaki hareketliliği görüyorduk. Ancak biz barda içki içip sohbet etmeye devam ediyorduk. Serdar evine giderken tesadüfen bizi gördü. Polisin attığı gaz nedeniyle işyerini erken kapatmak zorunda kalmışlardı. Serdar yanımıza gelip 5 dakika oturdu. Gazdan ‘mahvolduk. Nefes alamıyoruz’ diye şikâyet ediyordu. Düşünün biz orada otururken hiçbir şekilde bir eylemin içerisinde değilken 20-25 kişilik bir polis grubu dönüp ayağımızın dibine gaz bombası attı. Hepimiz oturduğumuz yerden kaçışmak zorunda kaldık. Serdar bu olayın yaşandığı sokakta oturuyordu. 3 gün boyunca bu gaza maruz kaldı. Kalp krizi geçirmesinde etkili olduğunu düşünüyorum.”
CUMHURİYET GAZETESİ, 14 Eylül 2013
Tamer Temel‘in “Bir Kedi Kara” adlı caz projesi yayımlandı… Ece Ayhan’ın “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı efsanevi şiir kitabındaki imgelemin -imgesel alan derinliğinin- “haklı çağrışımları” yavaş yavaş ve doğru bağlamlarla sıkı mecralara akıyor. Böylelikle Ece Ayhan’ın imlediği şiirsel alan derinliği “yeniden, yeniden, yeniden” -ve “gördüm, gördüm, gördüm” tümcesiyle birlikte- genişliyor. Birilerinin (sıkı ve sahici bir şairin, Ece’nin!) “60”lı yıllardan günümüze uzanan bir “poetika”yı önceden “sezebilmiş” olması, beni, içinde bulunduğumuz şu “inanılmaz imkânsız” çevrimsel dönemde çok heyecanlandırıyor. Kısacası, Tamer Temel’in caz projesi, Ece Ayhan’ın poetikasına yönseyecek sahici ve sıkı bir proje! St. Louis çevresinde takılan “Chris King” ve “Poetry Scores” adlı Amerikan şiir taifesinin projeleri (2008: https://evvel.org/ece-ayhan-amerikan-sokaklarinda-da-dolasiyor) ve “Blind Cat Black” adlı zombi filminin Türkiye Gösterimi gibi… (2010: https://zaferyalcinpinar.com/bcbbulten.pdf )
Cazcı Tamer Temel’in “Bir Kedi Kara” adlı “caz projesi albümü”nün tanıtım videosuna https://www.youtube.com/watch?v=uaOIItCLRW4 adresinden ulaşabilirsiniz.
Sahicilikle
Zy
Tamer Temel: saksafon
Serkan Özyılmaz: piyano
Cem Aksel: davul
Volkan Topakoğlu: kontrbas
Eylül Biçer: gitar
Kenny Wollesen: vibrafon
*
1. Hamiş: Her şeyden ayrı olarak; Cem Aksel’in albümdeki davul cümleleriyle özel olarak ilgileniyorum… 2007’de yazdığım ve “Meydansız” adlı kitabımda yer alan şu şiir nedeniyle;
“Ece Ayhan” için bir davul cümlesi
Hi-Hat, Trampet ya da “Gece”:mürekkep gece denizine bakarak
kolaçan ediyor geceyi dümdüz
bakışsız bir kedidir kara gece
ve ece
havada karada denizde…
-sus-
iki gece yüz yüze
Cowbell ya da “Ecel”:ecel ecel ecel
-sus-
yüksek ecel kaldırımdan ecel zarlarını ecel atar ecel adımını
ecel adını ecel sarkıtıp ecel Karaköy’de ecel tutar ecel zarları
-sus-
düşeş gelir ecel
Alto Tom;ya da atak
“geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk”
Ziller ya da “Biz”:“korkuturuz
bizzzzz bir şairi şiir yazsın için ölümle
korkuturuz”
Tom tom:“dom!”
27 Ocak 2007 – Erenköyü
Zafer Yalçınpınar
2. Hamiş: Tamer Temel’in albümünü E V V E L’e haber veren -kardeşim- Barış Yarsel‘e çok teşekkür ederim.
3. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ece Ayhan” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden, “Caz” başlıklı ilgilerin tümüne ise https://evvel.org/ilgi/caz-cumlesi adresinden ulaşabilirsiniz.
İlhan Berk (Uzun Bir Adam) için E V V E L fanzin ilgileri kapsamında “yeni”den yola çıktık. Hem yalnızız, hem değiliz. “İlhan Berk (Uzun Bir Adam)” adlı Facebook Sayfası “yeni”den ve şu “ân” yayında…
Heybeliada’da bulunan Hüseyin Rahmi Gürpınar Müze binası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) devrediliyor!
Ayrıntılar için bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/huseyin-rahmi-gurpinar-muzesi-ibbye-devrediliyor-haberi-79562
Sting’in, bir müzikal tiyatro oyunu etkileşimiyle/için yazdığı şarkılarından oluşan yeni albümü “The Last Ship” 23 Eylül’de çıkacak… Albümden “And Yet…” adlı şarkıya https://www.youtube.com/watch?v=7qV7nM83IBQ adresinden ulaşabilirsiniz.
Arkeoloji temalı kitabevi, aynı zamanda Arkeoloji ve Sanat Dergisi’nin yayın bürosu Arkeopera, Galatasaray’daki binasının otele dönüştürülmek istenmesi nedeniyle kepenk kapatacak.
20 Eylül’e dek mekânı boşaltmak durumunda olan Arkeopera, aynı bölgede başka bir mekânda varlığını sürdürebilmek için direniyor.
Arkeoloji yayınları satışının yanı sıra düzenlenen sergiler ve konferanslarla da bir kültür evi niteliğindeki üç katlı Arkeopera Kitabevi, 2000 yılından bu yana işlevini sürdürüyor. Yerli yabancı pek çok ziyaretçisi bulunan Arkeopera yabancı turizm dergilerinde de İstanbul’da görülmesi gereken yerler arasında gösteriliyor.
Tarih öncesinden günümüze Türkiye arkeolojisi, eski uygarlıklar, tarihi eserler, sanat tarihi, mimarlık tarihi ile ilgili pek çok yayına yer veren kitabevi arkeoloji ile ilgili hazırladığı yayınlarla da tanınıyor.
Arkeoloji ve Sanat Dergisi’nin yayın yönetmeni, Arkeopera’nın kurucusu arkeolog Nezih Başgelen, günümüz İstanbul’unda otel-rezidans-AVM sarmalından kurtuluş olmadığını vurgulayarak “Anlıyorum ki bu şehirde kültür ve sanatın akropolisi sayılan Beyoğlu’nda da artık bizim gibi kültür girişimlerine, kitaba ve kitabevlerine yer bulabilmek zorlaşıyor, hatta imkânsızlaşıyor” dedi.
Başgelen, bu durum nedeniyle arşivlerini depoya kaldırdıklarını, on binlerce değerli harita, gravür, fotoğraf, kitap ve görsel belgeyi kutulara koyduklarını, ancak eserlerin bu şekilde çürüme tehlikesi içinde olduklarını belirtti.
Başgelen, “İğneyle kuyu kazarcasına arkeoloji ve sanat alanında 1978’den bu yana araştırarak ürettik. Sayısı 1500’e ulaşan yayın projesini Türkiye’ye kazandırdık. Müslüman mahallesinde salyangoz mu satacaksınız denilen ortamda 35 yılda imkânsız denen pek çok kültürel girişimi başardık ve Türkiye’de arkeoloji yayıncılığının öncüsü olduk” dedi.
12 Eylül 2013, Cumhuriyet Gazetesi
Haber: Ceren Çıplak
Fotoğraflar: Didem Alptekin
Fotoğrafların tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz:
https://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/
kadikoy-direnisinden-kareler-haberi-79483
“Antakya’da polis müdahalesi sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan için binlerce yurttaş Kadıköy’de yürüyüşe geçti.”
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=440720
Taksim Dayanışması’nın önemli açıklaması aşağıdadır:
“ARTIK YETER !
…
Biz nasıl bilirsek gülmesini
Öyle biliriz yaşayıp ölmesini
Birimiz hepimiz için
Hepimiz birimiz için…
Bugün bir kara haber daha aldık. Bir canımızı daha kaybettik, canımız yanıyor. Ahmet Atakan, Antakya’da onurlu ve güzel bir dünya için mücadele ederken polisin attığı gaz bombası ile vuruldu. Ahmet daha 22 yaşındaydı.
Türkiye tarihinin en önemli yaşam ve demokrasi mücadelelerinden biri olan Gezi Direnişinin ardından; Türkiye’nin her yerinde kamusal alanlarımızın işgaline, yaşamlarımız üzerindeki kurulmaya çalışılan tahakküme karşı mücadele ederken yedinci kaybımızı verdik, acımız ve öfkemiz çok büyük.
Kayıplarımız kolluk kuvvetlerinin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur ve sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Bu vahşetin sorumlularının derhal hesap vermesini istiyoruz.
Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen Türkiye’nin her yerindeki bu mücadelelerin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır.
Taksim Dayanışma sürecinin başından beri defalarca tekrarladığımız taleplerimizin; polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alın teri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra hep birlikte, yaşam alanlarımıza ve yaşamımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.
En temel demokratik hakkımız olan gösterilerimize yapılan hukuk ve insanlık dışı müdahaleler sırasında yitirdiğimiz, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mustafa Sarı, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mehmet Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’ımızı asla unutmayacak ve uğrunda hayatlarını kaybettikleri barışçıl ve şiddet içermeyen hak mücadelemizi bu kez onlar adına da kararlılıkla sürdüreceğiz.
Her Yer Taksim. Her Yer Direniş.”
TAKSİM DAYANIŞMASI
Bkz: https://taksimdayanisma.org/artik-yeter-2
Yavuz Çetin’in oğlu Yavuzcan Çetin önemli bir söyleşi vermiş…
Bkz: https://www.sabah.com.tr/Pazar/2012/05/06/babam-beni-gorse-gurur-duyardi
Ayrıca Aralık 2013’te çıkacak olan “Yavuz Çetin Tribute Album” de müjdeleniyor…
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Yavuz Çetin” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/yavuz-cetin adresinden ulaşabilirsiniz.
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/fazil-say-gezi-direnisini-besteliyor-haberi-79303
(…)
Fazıl Say: “Evet, Gezi’yi üç ayrı eserde anlatıyorum. İlk eserde 30 ve 31 Mayıs günleri yaşananları, ikincisinde 1 ve 2 Haziran günleri yaşananları. Üçüncü eserdeyse sonrasını, ardında kalanları. İlk eser, Gezi Parkı 1, iki piyano ve orkestra için. Ferhan ve Ferzan Önder kardeşler ekimde Hannover’de ilk kez seslendirecek. 30 ve 31 Mayıs ‘Parktaki bekleyiş’, ormanların sesi, çınarların rüzgârının topluma güç verişi, bin yılların dirilişi gibi. Ve sabah beşteki polis baskını, gaz bombaları, patlamalar, duman ve kaçışan insanlar… Ara sokaklara kaçıp son sözünü söyleyen iki insan. İki piyano bu iki insanı anlatacak, iki kardeşi ya da sevgilileri temsil edecek. İkinci Gezi Parkı eseri ise solo piyano için. Yani Fazıl Say kendisi çalacak konserlerde… Konumuz, 1 ve 2 Haziran direniş günlerinde sokaklardaki mücadele. Toma’lar, gaz bombaları, devinim, ritim, ses bombaları, bağırış çağırış, dramatik anlar, kırmızılı kadın gibi ögeler yer alacak içinde. Son eser ise bir şarkı olacak: The Ballade of Gezi Park”
(…)
Heybeliadalılar Sanatoryuma sahip çıkıyor…
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/
heybeliadalilar-sanatoryuma-sahip-cikiyor-haberi-79279
*
Bozcaada da tehlikede!
bkz: https://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/
bozcaada-da-tehlikede-haberi-79233
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Marmara Adası
Postahane Bölgesi
Ağustos, 2013
Foto: Zy
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Mermer (Marmara) Adası’nda yer alan Saraylar beldesi ve mermer ocakları, iyi kristalleşmiş özel mermeriyle (bkz: https://www.maden.org.tr/resimler/ekler/145.pdf ) Türkiye’nin mermer ihtiyacının %20’sini karşılıyor… Belde, ismini, Roma döneminden günümüze kadar inşa edilen -deniz aşırı- saraylara mermer sağlaması nedeniyle “Saraylar” olarak almış.
Saraylar beldesini, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nün yürüttüğü bir proje kapsamında öğrenciler tarafından icra edilen mermer heykeller süslüyor.
*
Mermer (Marmara) Adası, Saraylar beldesinde yer alan
mermer heykellerin birçoğunun görüntüsüne -pdf dosyası biçeminde-
https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasindaheykeller.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.*
Türkiye’nin ilk mermer üretim fabrikası “Mermer Taş” 1912 yılında marmara adasında kurulmuş ve 60’lı yıllara kadar üretime devam etmiş. Beldede antik mermer işçiliği örneklerinden oluşan bir de açıkhava müzesi bulunuyor. Bu garip ve mistik müze, 1972’de derlenmiş…
Fotoğraflar: Zy
*
Mermer (Marmara) Adası, Saraylar beldesinde yer alan mermer heykellerin
birçoğunun görüntüsüne -pdf dosyası biçeminde- https://zaferyalcinpinar.com/mermeradasindaheykeller.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
Bkz: https://www.radikal.com.tr/kultur/
librairie_de_pra_kitabevi_yasayacak-1149345
Pazartesi günü kapılarını kapatmak zoruda kalan İstanbul’un en eski kitabevi Librairie de Péra için umut doğdu. Kitapevinin de bulunduğu binanın ihalesini alan dört ortaktan Ali Tanrıkulu iki yıl sürmesi planlanan restorasyon çalışmasının ardından, teknik bir aksaklık çıkmazsa Librairie de Péra’yı aynı isimle yaşatmak istediklerini söyledi. Binanın bir bütün olarak kiralandığını söyleyen Tanrıkulu, kitapçının içinde bulunduğu kısmın düzenlemenin ardından yeniden açılması taraftarı olduklarını belirtti. Bu konuda nihai kararın ise Kültür Bakanlığı ve Vakıflar Müdürlüğü’ne ait olacağını dile getiren Tanrıkulu binayı boşaltma işinin bakanlıkça yürütüldüğünü aktardı. Librairie de Péra’nın akıbeti ne olacak sorusuna ise eğer prensipte anlaşılırsa dükkânı yine Uğur Güracar’a kiralamayı istedikleri cevabını veren Tanrıkulu, talep edilecek kira miktarının sorun olmayacağını ifade etti. Anlaşmanın sağlanamama durumunda ise “Aynı konseptle ve aynı isimle mekânı yaşatmak istiyoruz” diyen Tanrıkulu burada kararın Vakıflar Müdürlüğü, içinde bulunduğu ortaklık ve Librairie de Péra’nın sahibi Uğur Güracar’a bağlı olduğunu söylüyor. Tanrıkulu’nun Librairie de Péra’nın restorasyon sonrası yeniden açılacağını taahhüdünün ardından görüşlerine başvurduğumuz Uğur Güracar ise “Yaptığım işin karşılayabileceği fiyat verilirse muhteşem olur tabi” cevabını verdi.
Radikal Gazetesi, Hülya Avtan
5 Eylül 2013
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com