Şub
25
2016
0

‘İspirto’ için hazırlanın!

ispirto

“Sıkı şiir” için hazırlanın, “İspirto” için hazırlanın!
Size söylüyorum Körler Ülkesi’nin taytsever kahvecileri!
“İspirto” Şubat 2016’da sizi kendinize getirecek!

Bkz: https://www.facebook.com/ispirtofanzin/

Şub
24
2016
0

“Yokluk için Küçük Bir Kakafoni”

gökyüzünün olmadığını düşün
evrenin altında eziliyorsun
bilinmez ve tekil bir yokluğun
simsiyah denizine düştüğünü

Zafer Yalçınpınar


Hamişler:
1/ bkz: https://evvel.org/kendini-anlatan-gokyuzu-kafesleri
2/ Yalçınpınar’ın tüm şiirleri şurada: https://bit.ly/zypsiir

Şub
22
2016
0

E-Kitap: “Yılan Sütü” (Orçun Önal)

yilansutu

Orçun Ünal,  “Yılan Sütü”
Tiyatro Oyunu / Kendi Yayınları / Şubat 2016

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler: ,
Şub
22
2016
0

Çok Büyük Bir Soru: “Sen bu pisliğin neresindesin?” (Taylan Kara)

Taylan Kara eleştirel analizlerine devam ediyor ve haklı olarak çok büyük/hayatî bir soru soruyor: “Sen bu pisliğin neresindesin?”


Önemli Not: Taylan Kara’nın edebiyat oligarşisine dair gerçekleştirdiği analiz ve eleştirilerin bazılarına https://evvel.org/?s=Taylan+Kara adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Şub
22
2016
0

Alain Mascarou’yla Bilge Karasu hakkında: ‘Farklılığı yaşamayı bilmek’

Futuristika! taifesinden sıkı/sahici insan Barış Yarsel, Alain Mascarou’yla “Bilge Karasu” hakkında bir söyleşi gerçekleştirmiş. Söyleşinin tam metnine https://www.futuristika.org/alain-mascarouyla-bilge-karasu-hakkinda-farkliligi-yasamayi-bilmek/ adresinden ulaşabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Bilge Karasu” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/bilge-karasu adresinden erişiliyor.

Şub
15
2016
0

Şiir: “İspito” (Uluer Oksal Tiryaki)

(…)arama beni
hastane bahçesinde, gıcırtılı sedyelerde
karyola demirlerinde, sandalyelerde, pencerelerde
(…)
ilikle gömleğimi, kilitle kapıyı üzerime
kilitle gözlerimi:
yakınlardaki gölge ağaç vermiyor.
evine dön
sil omuzlarından hızar tozlarını
sil suratından tren raylarını
kontrolden çık, durağa dal
yeryüzüne bakma bana bak!
Yeri öpme, beni öp!
(…)

Uluer Oksal Tiryaki
İspirto Fanzin, Sayı:1, Şubat 2016, s.4

Şub
14
2016
0

“Yolcu, gölgesi üzerinde yürürken, yazar.”

(…)
Güldü insan biçimli meşeye bakarak,
Mayısböceklerinin gürültüsünü yiyerek, dükler,
Ve şaşkına döner, denizkestanesi, uzak bir kayanın üzerinde.
Yolcu, gölgesi üzerinde yürürken, yazar.
Beklemez, gece yarısı olsun diye gökyüzünde
Bir taraftan tüyler dövüşür bir taraftan taş çınlar.

Alfred Jarry
“Günler ve Geceler”, Çev: Işık Ergüden, Sel Yay., 2016, s.90-91


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
12
2016
0

Şiir: “İSTANBULKARTLAŞIRKEN”

ütü kafalılar
elbiseleri takımlı
yüklediler omuzlarına
şirket boyu yalanları
çarpık bacaklılar
bürünerek taytlarına
gözlerini diktiler
karanlık mağaralara

inliyor kulaklarımda
pazartesilerin tanıdık mutsuzluğu

denizin üzerinde
uçuşuyor beyaz yeleleriyle
erken kalkan İstanbul balıkları
____________bakırkentli gemiler
delip geçiyor grileri
iş yerine sürünürken deliler

bulutsu köpükler
köpüksü bulutlar
iyi niyetli olan
sadece martılar

İstanbulKartlaşırken

Duygu Gündeş ile Zafer Yalçınpınar
13 Şubat 2016


Ayrıca;
bkz: Burunsuz
bkz: Şaşırı

Şub
10
2016
0

“Her Şeyin Adı Moşe” (Kerem Bereketoğlu)

(…)

Konuşmaya başladığında
Nasıl da gülmüşlerdi sözlerine
Anlatından iki ana renk sızdı doğaya
Kırmızı ve mavi o günden hediye
Dilin her şeye dönerdi
Bunu kendine anlatamazdın
Neden bıraktın kendini suya
İsyanı nasıl başlatayım ne bilirdim
Bulmasam seni bir asa tutup sallayarak
Bir asmaya yaslanarak, Buhtunnesar’dan
Yılanlarla ve şaklabanlarla sıyrılıp kaçsa mıydım
Zamanı gelmiş isyanlarımdan
Ne bu demeyip nebi olanlara karşı
Sana söylediklerimi anla
Sana söylediklerimi anla ki
Gece yırtılmasın en karanlık yerinden
Çok derinden çıkardım seni
Bunu da anla: Çıkardım seni derinden

(…)

Kerem Bereketoğlu


Önemli Not: Bereketoğlu’nun beş epizottan oluşan “Her Şeyin Adı Moşe” adlı şiirinin tam metnine https://bit.ly/herseyinadi adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
09
2016
0

“Ağrı Dağı Efsanesi Çizimleri” (Abidin Dino)

Yaşar Kemal‘in “Ağrı Dağı Efsanesi” adlı kitabı için
Abidin Dino tarafından can verilen sahnelerden bazıları…


abidinagridino5

“Sofinin zindandaki halidir.”


abidinagridino2

“Demirci Hüsonun demir döğdüğüdür.”


abidinagridino6

“Demirci Hüsonun huzura gelip ağzına geleni Paşaya söylediğidir.”


abidinagridino1

“Gökteki yıldızdan daha çok bir kalabalığın Paşa sarayını sardığıdır.”


abidinagridino4

“Yer götürmez bir kalabalığın sarayın üstüne yürüdüğüdür.”


abidinagridino3

“Her yıl bahar çiçeğe durduğunda ak kuşun
Küp gölüne gelip kanadını som maviye batırdığıdır.”


Hamişler:

1/ İşbu çizimler, “Ağrı Dağı Efsanesi”nin Toros Yayınları tarafından 1992 yılında gerçekleştirilen 11. baskısından alıntılanmıştır.

2/ EVV3L kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
08
2016
0

anzin #5: “EL”

anzin5


anzin‘in “EL” temalı beşinci sayısı Kadıköy sularında;
Akmar Pasajı, Sosyal Sahaf’ta…

diğer mekânlar ve iller için bkz: https://www.facebook.com/anzinfanzin/
ya da irtibat ediniz, twitter: @anzinfanzin


Şub
07
2016
0

Kendini Anlatan: “Gökyüzü Kafesleri”

gk6


Fotoğraflar: Zafer Yalçınpınar


gk7

 

gk1

 

gk4

 

gk5

 

gk2

 

gk3


Hamiş: Z. Yalçınpınar’ın “Kendini Anlatan” fotoğraflarına https://zaferyalcinpinar.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
06
2016
0

Kitap: “Filozof Ahmed” (Alain Badiou)

12524068_10153529105049195_5034546193043599984_n


“Filozof Ahmed”, Alain Badiou
Çeviren: Ayberk Erkay
Pharmakon Kitap, Şubat 2016

Bkz: https://www.pandora.com.tr/urun/filozof-ahmed/479682


‘Huzurlarınızda Ahmed, yüce filozof!

Ezilenlerin dostu, zorbaların korkulu rüyası, her işin altından kalkmaya, her derde deva bulmaya kadir, annesinin kuzusu, mahallesinin gururu, yücegönüllü, gözükara bilge, modern zamanların Don Juan’ı, sözcüklerin efendisi, varoşların prensi Ahmed, keskin zekası, yorulmak bilmez çenesi ve karagün dostu sopasıyla, alçaklara, üçkağıtçılara, namussuz muktedirlere, soysuz zorbalara, cahil ukalalara ve hain düzenin namert temsilcilerine karşı çarpışıyor! Varoşların betonlarında yankılanan kahkahası, dosta düşmana şapka çıkarttıran uyanık fikirleri ve bir kenar mahallenin hudutlarına sığmayan evrensel dehasıyla, antik ve çağdaş felsefenin altını üstüne getiriyor, topluma yön veren ilkeleri, kavramları, kuralları sorguluyor, saf aşkın peşinde nefes nefese koşturuyor.

Günümüzün en önemli düşünürlerinden Alain Badiou, Ahmed Dörtlemesi’nde bir oyun yazarı olarak karşımıza çıkıyor ve sahneyi Filozof Ahmed’e emanet ediyor. “Çocuklara ve diğerlerine” seslenen otuz dört kısa oyunda, felsefeden matematiğe, toplum yaşamından siyasete, şiirden sonsuzluğa nice kavrama ışık tutuyor. Badiou tiyatrosu, Filozof Ahmed’le perdesini açıyor!’

(Tanıtım Metni’nden…)

Şub
03
2016
0

“Yazınımızın Görünmez Devi Tahsin Yücel’le Yaşanmış Bir Anı” (Zafer Yalçınpınar)

tahsinyucelimza

Prof. Dr. Tahsin Yücel ile 2003 yılında İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’nda tanıştım.

2003 yılında fuarın onur yazarı Tahsin Yücel’di ve Alpay Kabacalı tarafından “Yazınımızın Görünmez Devi: Tahsin Yücel” başlığıyla özel bir armağan kitap hazırlanmıştı. O yıl Radikal Kitap Eki, ofis çalışanlarıyla (ekibiyle) birlikte Tüyap Kitap Fuarı’nda bir stand açmış, “Yeni sayımızı Tüyap Kitap Fuarı’ndan çıkarıyoruz!” mottosuyla birlikte reklamvari bir etkileşim yaratmaya çalışıyordu. Radikal Kitap’ın standının tam karşısında Türkiye Yazarlar Sendikası’nın standı bulunuyordu. Ben ve bir arkadaşım sendika adına stand görevlisiydik. Fuar günlerinden bir gün (25/10/2003) her iki standın bulunduğu koridorda Tahsin Yücel’in tek başına yürüdüğünü gördüm. Radikal Kitap’ın standının önünde durdu, biraz bekledi, ama Radikal Kitap standında kimse Tahsin Yücel’i tanımamıştı. Bu durumdan rahatsız oldu ve etrafına bakınıyormuş gibi yaparak Türkiye Yazarlar Sendikası’nın standına yaklaştı. Heyecanlandım ve kendisini “Hoşgeldiniz Tahsin Hocam…” diyerek karşıladım. Hemen, “Anlatı Yerlemleri” adlı akademik çalışmasındaki dilbilimsel unsurlar hakkında kendisine çeşitli sorular sormaya başladım. Sakin sakin cevapladı sorularımı ve bana okumam için bazı kitaplar ile araştırmam için bazı kavramlar önerdi. Sohbet esnasında ara ara Radikal Kitap standına dönüyor ve stand çalışanlarını gözlemliyordu. O günlerde okumakta olduğum “Salaklık Üstüne Deneme” adlı kitabını Tahsin Yücel’e imzalatmak üzere çantamdan çıkardım. İmzaladı. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın standının önündeki sohbetimiz yaklaşık 10-15 dakika sürdü. Sonunda, Radikal Kitap standında bulunan insanların içerisinden Cem Erciyes, Tahsin Yücel’i tanıdı ve standa davet etti…

Anlattığım bu kısacık anıda ilginç olan şey şudur: Fuardan birkaç gün öncesinde yayımlanan Radikal Kitap Eki’nin kapağında büyük puntolarla “Fuarın Onur Konuğu: Tahsin Yücel” başlığı ile Tahsin Yücel’in tam sayfa bir fotoğrafı yer almaktaydı!

2003 Tüyap Kitap Fuarı süresince ve sonrasında Prof. Dr. Tahsin Yücel ile birkaç kez daha görüştük: Edebiyatın (yazının) özündeki hakikati çok iyi bilen, eserleriyle, çevirileriyle, yorumlarıyla, dilbilimsel ve akademik çözümlemeleriyle edebiyatımıza (yazınımıza) değer katan en önemli insanlardan biriydi. 2003 yılında Alpay Kabacalı’nın hazırladığı Tüyap Onur Konuğu Armağan Kitabı’nın başlığında ifade edildiği gibi “Yazınımızın Görünmez Devi”ydi; Prof. Dr. Tahsin Yücel…

Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
23 Ocak 2016

tahsinyucel2


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
02
2016
0

“tarlabaşında bir ben varım bir senin yokluğun” (Asaf Çiyiltepe)

bu tarlabaşında gece
bir ben varım bir senin yokluğun
insanların yüzünü görmeliydin çevrede
harpler yeniden başlamış sanırdın
harpler yeni bitmiş sanırdın
daha bir ışık kalmadı
bir şeyler anlatman gerekir bu saatten sonra
yaşatman gerekir
tarlabaşından denize yolladığım uğultu
şarkı gibi ses gibi değil
ilk defa seni kattım gidilene dönülene
ilk defa sana ermek var
ilk defa seni anmak var
o kadar çoğaldı bu yaşayamadıklarımız
artık bıktırdı tek başına hürlük
gerçekten doğru bil söylediklerimi
bu tarlabaşında gece bir ben varım bir senin yokluğun

Asaf Çiyiltepe


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
01
2016
0

Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı” Japonca’da…

Ece Ayhan’ın en kuvvetli şiirlerinden biri olan “Meçhul Öğrenci Anıtı”, İnan Öner tarafından Japonca’ya çevrilmiş. Sn. İnan Öner‘e işbu değerli çeviriyi EVV3L’in taifesi ve takipçileriyle paylaştığı için çok teşekkür ederiz.


japoncaeceayhan


Önemli: Meçhul Öğrenci Anıtı’nın Japonca çevirisinin -Türkçe orjinaliyle birlikte, eş zamanlı, yan yana- görünüşüne yüksek çözünürlüklü olarak şu adresten ulaşabilirsiniz: https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/mechulogrencianitijaponca.jpg


Hamiş: EVV3L  kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
01
2016
0

“…ve tin, bu özümsemenin ardından, kendine uygun yeni biçim ve renkleri çok daha rahatlıkla yeniden yaratabilir.” (Alfred Jarry)

(…)

alfredjarrygunlergeceler

(…)

Alfred Jarry
“Günler ve Geceler”, Çev: Işık Ergüden, Sel Yay., 2016, s.46


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstücülük” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Şub
01
2016
0

“saatlerinizi kontrol ediniz”

saatlerinizikontrolediniz

Söz: Zafer Yalçınpınar
Tipografik Tasarım: Uğur Yanıkel


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Görsel Şiir” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gorsel-siir adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
31
2016
0

Şiir: “Tilki” (Sergey Yesenin)

Ayağı parçalanmış topallıyordu,
Kıvrıldı yığıldı inin önünde.
İnce kan tabakası ayırıyordu
Asık yüzünü kar yüzeyinden.

Duman içinde, gördüğü bir ateşti
Yaylanırken gözlerinde orman bataklığı
Fundalar arasından güçlü yel esti
Ve çınlayan saçmaları dağıttı.

Karga gibi uçtu üzerinde karanlık,
Yapışkan ve al bir akşamdı nemli.
Uzanıp başıyla tedirgin artık,
Yaraya bastırdı dilini.

(…)

Sergey Yesenin
“Lirikler”, Çeviren: Azer Yaran, Ayça Yay., 1982, s. 15-16

Oca
31
2016
0

Artistik Bellek’ten İki Kesit Şiir

KIRIK DÖNÜT

_________”ve yırtılmış bir tül gibi
_________savrulup duruyor zaman..”

(…)

bulabilsem seni,
kırılıverecek bu ayaz.
görebilsem,
açıverecek dallarımın ucunda güneş.

bekliyorum.
günde onikidefa
yutkunuyorum.

güneş, bir set gibi çekiliyor aramıza.
bir güvercin döküyor kanatlarını, ağır
bulutlar dağılıyor sigaramın ucunda.

sesimin her telinde
ayrı dizeyle geldiğim senden,
soluk soluğa susarak
dönüyorum şimdi kendime.

ellerim ceplerimde
-kalabalığı yara yara ilerliyorum.

Kübra Sırmalı
Artistik Bellek Dergisi, Sayı: 8, Ocak-Şubat 2016, s.11



BEKLEYEN YARIN

Uyuşuk ayaklar,
Tökezleyerek musluğa koşuyor.
İsli bir ayna,
Aynada tek bir göz,
altında iki çukur.

İki musluk var,
İkisi de tanıdık.
(…)

Unutuyor yatağı,
Toprağa uzanıyor yeniden.

Berk Cömert
Artistik Bellek Dergisi, Sayı: 8, Ocak-Şubat 2016, s.11

Oca
30
2016
0

Yeni Kitap: “Kadınlar” (Eduardo Galeano)

kadinlar


“Kadınlar”, Eduardo Galeano
Çeviren : Süleyman Doğru
Şubat 2016, Sel Yayıncılık


“Farklı coğrafyalardan, ahir zamanlardan, yakın geçmişten, her yaştan, her sınıftan kadınlar…

Kimi büyük kimi küçük eylemlerle, kimi konuşarak kimi yalnızca susarak, yaparak ya da yapmayarak tarihin akışını değiştirmiş kadınlar… Engizisyona, senatoya, kiliseye, sömürgecilere, faşizme direnen kadınlar… Dans eden, seven, sevişen, ağlayan ve gülen kadınlar…

Eduardo Galeano yine dünyanın bütün köşelerini dolaşarak, kadınlar şahsında bir insanlık tarihine davet ediyor okuru. Yalnızca tekerrürden ibaret olmayan, çomak da sokulabilen bir insanlık tarihine…

Her satırıyla etkileyen, öfkelendiren ve umut veren bir derleme. Galeano ölümünden sonra da “dünyanın vicdanı” olmaya devam ediyor.”

Tanıtım Metni’nden…


Ayrıca bkz: https://evvel.org/eduardo-galeano-1940-2015

Oca
30
2016
0

ÜVERCİNKA Dergisi’nin 16. sayısı yayımlandı…

uvercinka16

“Üvercinka Dergisi’nin Şubat 2016 tarihli 16. sayısı yayımlandı.

Derginin orta sayfaları Cemal Süreya Anma Etkinlikleri’ne ayrıldı. Bu bölümde 9 Ocak tarihinde Beylikdüzü Kültür Merkezi’nde Cemal Süreya’nın arkadaşı Ülkü Tamer’in yanı sıra Seyyit Nezir ve Cemal Dindar’ın katıldığı ve B. Sadık Albayrak’ın yönettiği söyleşiden kesitlere de yer veriliyor. Şairin 1968 yılında ‘Papirüs’ dergisinde yayımlanan “Ödüller ve Armağanlar” başlıklı yazısı yeniden yayımlanarak, ödül tartışmalarına Süreya’dan tanıklıklar getirilirken, Necati Güngör, Cemal Süreya’dan iki çarpıcı anıyı aktarıyor.

Üvercinka’nın yeni sayısında; Halûk Cengiz, edebiyat ve şiir ödülleri hakkındaki üç bölümlük kapsamlı incelemesinin ikinci bölümüyle ödüllerin sosyal psikolojisini çözümleyici ayrıntıları sergiliyor. Sadık Albayrak, “Aziz Nesin Yardımcımız Olsun” yazısında babalar ve oğulların ayrılan yollarını uyarıcı örneklerle veriyor. Volkan Hacıoğlu, “Tahsin Yücel ve Dil Devrimi” denemesinde, geçtiğimiz ay yitirdiğimiz usta yazarı anlatırken, Zafer Yalçınpınar, “Yazınımızın Görünmez Devi”yle yaşadığı bir anıyı getiriyor. Koray Feyiz, “Ataol Behramoğlu” incelemesinde şairin sürgünle çatışkılarının izlerini sürüyor. Ahmet Ada, “Defter”deki saptamalarını  “Şiir Çokanlamlıdır” başlığıyla sunarken; Abdullah Şevki, “Edebiyatta Algı Yönetimi”ni irdeliyor. Mehmet Ergün, Celil Denktaş’ın Enver Gökçe üstüne yazısında çarpıtmalar bulunduğu savını dergiye bir polemikle taşıyor. Gürsel Caniklioğlu, “Kayıp Şairler”den Halim Şefik’e dair etkileyici bir anısını anlatıyor. Adnan Bingöl, 1989’da Mehmet H. Doğan’ın yönettiği, Cemal Süreya ve Can Yücel’in konuştuğu panelden aldığı “Ozan tabakası delindi” sözü ışığında güncel olaylara değiniyor. Volkan Hacoğlu; “Genç Üvercinka”, “Dergilerden”, “Yeni Çıkanlar” üstüne çalışmalarını sürdürüyor. Zuhal Tekkanat, “Üvercinka” sözcüğünün doğuşuna da değindiği yazısında, 9 Ocak anmasından izlenimler aktarıyor, salona sığmayan coşkun sevgi seli için şiirseverlere teşekkür ediyor. Fatma Başural, değinmesinde, “İskoç Eteği” tartışmaları karşısındaki tepkisini yansıtıyor. “Kendine Sorumsuz” başlıklı kapak yazısında, “şairin dünyadan kaçarak kendi egosuna gömülüşünün insani olandan uzaklaşma” sonucu verdiği ima ediliyor.”

(Basın Duyurusu’ndan alınmıştır.)

Oca
30
2016
0

“Umberto Eco ve Kötülük Gazeteciliği” (Duygu Gündeş)

umberto_eco

Dilbilimsel açıdan 20. Yüzyıl’ın en önemli bilim adamlarından biri olan, yazar, eleştirmen ve düşünür Umberto Eco’nun yeni romanı “Sıfır Sayı”(Numero Zero), İtalya’dan sonra Türkiye’de okuruyla buluştu. Kitaba ismini veren ‘Sıfır Sayı’ olgusunu gazete ve dergilerin dağıtım aşamasından önce yoğun bir çalışmayla hazırlanan taslak ya da deneme sayısı şeklinde tanımlayabiliriz.

Roman, 1992 yılının Nisan ayında başlıyor ve birkaç ay süresince devam ediyor. Eco, gazeteciliğin nasıl işlediğini anlatmak için özellikle bu ayları seçiyor, zira İtalya için önemli haberlerin yaşandığı 1992’nin Şubat ayında savcı Antonio di Pietro “Temiz Eller” operasyonuna girişmiş ve siyasi yozlaşma ile rüşvet ağını ortaya çıkartmayı başarmıştı.

Romanda olaylar şöyle gelişir:  Medya patronu Commendator Vimercate, ‘Yarın’ adında bir gazete kurmaktadır. Fakat patronun asıl amacı gazetenin standart yayın yapması değildir; bir sene boyunca sadece ‘sıfır sayılar’ hazırlayıp bu yayımlanmamış nüshaları belli kişiler hakkında bilgilerle donatmaktır. Böylece Vimercate, ‘Sıfır Sayıları’nı birer şantaj aleti olarak kullanarak kendisi için siyasette yeni bir yol açmayı planlamaktadır. Başka bir deyişle patron kendisine siyasi arenaya giriş bileti çıkarmak peşindedir.

Romanın baş kahramanı ve anlatıcısı elli yaşındaki Colonna ise yazı işleri sorumlusu olarak gazetede işe alınıyor. Gazetede işe alınan diğer altı kişinin de adları Palatino, Cambria, Lucidi gibi yazı karakterleriyle özdeşleşiyor ama içlerinden sadece Lucidi’nin adı çoğul nitelik taşıyor, çünkü Lucida fontu gibi o da her şekle bürünen biridir ve casusluk yaptığı bilinmektedir.

Umberto Eco, seçtiği gözde konular ve anlatım gücü aracılığıyla İtalya’nın son 50 yılını yeniden yazıyor: Gladio, bir Papa’ya suikast girişimi, başka bir Papa’nın öldürülmesi, hükümet darbeleri, gizli servislerle terör örgütlerinin karmaşık ilişkileri…

Eco, yeni romanında yozlaşmış haberciliği, şantajın gücünü ve yönlendirici medyanın içyüzünü anlatıyor. Bize ise ülkece basın adına yaşadığımız rezaletlerin ardından dürüst ve güçlü gazeteciliğin önemini çok daha iyi anlamak düşüyor. Sıfır Sayı’nın arka kapak yazısında ifade edildiği gibi Umberto Eco’nun yeni romanı ‘Kötü gazetecilik’ konusunda tam bir rehber… Daha doğrusu, Eco, ‘kötülük gazeteciliği’ni gözlerimizin önüne seriyor…

Duygu Gündeş

Oca
30
2016
0

Bir sormaca…

Geçen hafta yayımlanan Karga Mecmua’nın 100. sayısında “Dergicilik” üzerine kısa bir soruşturma/araştırma yer alıyor. Bu soruşturma kapsamında Express, Bant Mag., Roll, Stüdyo İmge, Hayalet Gemi, MondoTrasho adlı neşriyatların özellikle de “bağımsızlık” düşüncesi çerçevesindeki yayın maceralarını ve tarihsel duruşlarını irdeleyebilirsiniz: https://www.kargamecmua.org/dergi/sayi/100/3580

Oca
28
2016
0

“Şiirin Kara Güneşi: Gérard de Nerval” (Perihan Baykal)

Post Dergi kapsamında Perihan Baykal, Gérard de Nerval’in poetikasını imleyen bir yazı kaleme almış. “Şiirin Kara Güneşi: Gérard de Nerval” başlıklı yazının tam metnine https://postdergi.com/siirin-kara-gunesi-gerard-de-nerval/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com