Mar
22
2011
0

E-Kitap: Bakmak (İlhan Berk)

Son olarak, İlhan Berk tarafından kaleme alınan “Türk Şiirinin Yapısına Bakmak” adlı uzun inceleme yazısının II. ve III. bölümü Bakmak‘a eklendi. (“Bakmak” adlı e-kitapta toparladığım İlhan Berk yazılarının tam listesi aşağıdadır.)

1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan bu inceleme yazılarının bütününü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950’den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz.

Kitabın tamamına https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)

Mar
20
2011
0

1962: Anlamsızlığın Anlamı (İlhan Berk)

Yeni Ufuklar’ın Nisan 1962 tarihli 119. sayısında yayımlanan “Anlamsızlığın Anlamı” adlı İlhan Berk yazısına erişebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. İlhan Berk’in 1990 sonrası YKY’den yayımlanan poetika kitaplarına ve derlemelerine baktığımızda, “Anlamsızın Anlamı” başlığı altında yarım sayfalık birkaç  paragrafla karşılaşıyoruz. Ancak bu yazılar son derece fragmanvaridir ve şiir örneklerine, açıklamalara derinlemesine yer vermez. Yeni Ufuklar’da bulduğumuz söz konusu yazı ise sıkı bir “inceleme” boyutundadır(12 sayfa) ve bütünlüklüdür. Bu yazı İlhan Berk’in Mısırkalyoniğne ve sonrası izlediği poetika ile imgelem hakkında çok önemli veriler, alıntılar ve açıklamalar taşıyor. “Anlamsızlığın Anlamı”nın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/anlamsizligin.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: “Anlamsızlığın Anlamı” adlı yazı İlhan Berk’in çeşitli dergilerde yayımladığı yazılardan oluşan “Bakmak” adlı e-kitaba eklenmiştir.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
19
2011
0

Şiirin Dip Sularında (Sait Maden)

Sait Maden’in şiirsel çalışmalarının, kişiliğinin ve özgür imgeleminin “şiir” ile “hakikat” arasındaki görsel ilişkiyi derinlemesine sınadığını, tasarım felsefesindeki duyum ve algı unsurlarını cesurca araştırdığını düşünmekteyim. Sait Maden, Lorca’nın bütün şiirlerinin yanı sıra Baudelaire, Octavio Paz, P. Neruda, L. Aragon, P. Eluard, Mayakovski, Saint John-Perse, B. Cendrars gibi şairlerin şiirlerini dilimize aktarmıştır. Bununla birlikte, edebiyat tarihimizdeki çoğu dergi ve yayınevinin logo çalışması ile birçok önemli şiir kitabının kapak tasarımını gerçekleştiren Sait Maden’in, 21 Mart 2011 Dünya Şiir Günü için hazırladığı “Şiirin Dip Sularında” adlı poetik bildirisi aşağıdadır.

Hamiş: Sait Maden’in bu bildirisi, bana göre, denizaltı edebiyatı olarak ifade ettiğim derinliği, sahiciliği ve sıkılığı da imlemiş, birçok bağlamda onaylamıştır. (Zy)

Mar
19
2011
0

Sait Maden’in Logoları

Sait Maden’in tasarımını gerçekleştirdiği logolardan bazıları aşağıdadır:

Mar
19
2011
0

Aslantepe’de bir heykel…

Aslantepe’de bir heykel: Alex de Souza

18 Mart 2011
Galatasaray: 1
Fenerbahçe: 2

Son not:
“KARA DERYALARDA BİR FENERSİN!”

Mar
18
2011
0

İmzalı: Haldun Taner

Haldun Taner tarafından Şadan Kamil’e ithafen imzalı “Tuş” adlı kitap…

Mar
17
2011
3

E-Kitap: BAKMAK (İlhan Berk)

İlhan Berk
“BAKMAK”

Dergilerdeki Yazıları (1962-65 ve 1975-77)

Hazırlayan: Zafer Yalçınpınar
Mart 2011

indir
(PDF/60 Mb.)
Güncelleme Tarihi: 22 Mart 2011

Mar
16
2011
0

bir tür sessizlik (Ayşe Güngör)

Sessizliğin, tüm bilgileri dışında bırakan bilgisine erişmek için çabalıyorum. Sessizlik, tüm bilgilerin son bulduğu noktanın bilgisi. Ben onun tüm bilgilerin hayaleti olduğunu varsaymak istiyorum. (…) Belki hayatımda ilk defa gördüğüm, ürkek bir dağ hayvanının gözlerine uzun süre bakarsam, görebilirdim sessizliği. Bu bana en yakın gözüken ihtimaldi.
(…)
Bir apartman boşluğu kadar sessizlik. Bir ev, bir oda kadar sessizlik. Sakınımlı bir insanın arzusundaki sessizlik. (…) Bir camın aniden kırılışının ardından gelen sessizlik. Sadece kendine bölünebilen bir sayı olan sessizlik. Rüzgârlı bir sessizlik. Bir düşün kırılma noktasındaki sessizlik. Söyleyecek çok şeyi olan insanlara karşı sessizlik. Bir heykelin kıskanılan sessizliği. Terk edilmiş bir şehir manzarasına karşı sessizlik.
(…)
Sustukça duruluyor, konuştukça bulanıyorum. Eğer kendimi tanımlayacak olsam, bir göl olduğumu öne sürebilirdim. İçimde neler olup bittigini bilmiyorum. Balıkların ne renk olduğunu, en çok ne tarafa yüzdüklerini, yosunların ne tarafa eğimli olduklarını bilmiyorum.
(…)

Ayşe Güngör
“zygiella notata”, sayı:2

Mar
15
2011
0

“Şahmeran” by Rella

“Şahmeran”

by Rella

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Mar
15
2011
0

Zygiella Notata /2

“zygiella notata” adlı sıkı fanzinin ikinci sayısı yayımlandı.
Fanzinle ilgili bilgilere https://zygiellanotata.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Mar
14
2011
0

Oyun: Zırhlı Kurt (Tarık Günersel)

Tarih masalsa bu diyarda,
has tarih olmalı masal da.

(…) 1993’te ustam Erol Keskin IV. Mehmed hakkında iki aktör bir aktris için piyes yazmamı önerdi. Yazmak 18 yılımı aldı. (…)
Tarık Günersel

Zırhlı Kurt 16 Mart’ta Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde başlıyor. Oyun hakkındaki detaylı bilgilere https://zaferyalcinpinar.com/zirhlikurt.pdf adresinde yer alan broşürden ulaşabilirsiniz.

Mar
11
2011
0

Mustafa Irgat ve Ece Ayhan

Mustafa Irgat ve Ece Ayhan
Fotoğraf: Doğan Kemancı
Evvel Fanzin’e ulaştıran: Eren Barış
Ayrıca bkz: Ece Ayhan Efemeraları

Evvel Fanzin’in omuzdaşlarından Metin Kızılcalıoğlu -eksik olmasın- 1993’de Ece Ayhan ile Mustafa Irgat tarafından gerçekleştirilen kısa bir söyleşinin pdf biçemini bize iletti. Söyleşi, önce Cumhuriyet Gazetesi’nde ardından da Ece Ayhan’ın YKY’den çıkan “Aynalı Denemeler” adlı kitabında yayımlanmış. (Zaten bu kitabı yayıma hazırlayan da Mustafa Irgat’tır.) Evvel Fanzin’in Ece Ayhan ilgileri kapsamına giren bu söyleşiye https://zaferyalcinpinar.com/siirimizkaradirabiler.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Metin Kızılcalıoğlu uzun zamandır Mustafa Irgat’a ilişkin bazı yazı, efemera ve eserlerin derlendiği arşiv çalışmasını içeren https://mustafairgat.blogspot.com adresini bana işaret edip edip duruyor. Haklı aslında… İçerisinde şahsen sevmediğim birçok zevatın yazısı, fikri, atıp tutması filan bulunmasına rağmen Mustafa Irgat üzerine hazırlanan bu siteye, arşive ve araştırmaya verilen emeği çokça önemsediğimi bildiririm. (Zy)

Mar
10
2011
0

2011’de Yerli Edebiyat

Karga Mecmua, Mart-Nisan 2011’de (47. ve 48. sayılarında) dosya konusu olarak “Yerli” üstbaşlığını  işliyor. Dosya kapsamında edebiyat, sinema, müzik, tiyatro ve çağdaş sanatlardaki “yerli” söylemini analiz etmeye çalışıyor. Karga Mecmua’nın Mart 2011 tarihli 47. sayısında yayımlanan “Yerli Edebiyat” soruşturmasına verdiğim cevaplar aşağıdadır:

Karga Mecmua: “Yerli” edebiyat denince aklınıza ne geliyor?

Zafer Yalçınpınar: Aklıma “yetiştiği, yeşerdiği dile özgü, yetiştiği dilin zihinselliğiyle ve bileşenleriyle olgunlaşmış, yaşamın imgesel imkânlarını, bütünlüğünü, coşkusunu, umudunu, şiirselliğini, mücadelesini ve insani hakikatini kısacası her şeyi, ama her şeyi yetiştiği dilde -yani yetiştiği yerde- arayan” bir edebiyat geliyor. Sonra da -nedense- tüm bunlar birden aklımdan uçup gidiyor. Hepsi bir yanılsamaymış, geçersizmiş ya da geçersizleşecekmiş gibi bir düşünce eşliğinde karamsarlığa kapılıyorum.

K.M.: Son 10 yılda “yerli” edebiyatta genel eğilimlerden bahsedebilir miyiz?

Z.Y.: Önce fotoğrafın geneline bir baykuş bakışı atalım ve neler var görelim…
Yeni Kapitalizm kültürüne eklemlenmeye ve kendini küresel pazarda alınıp satılan bir tüketim unsuru haline getirmeye çalışan, bu yönde mağazalaşan yerli(!?) edebiyat var; bu bir. Sivilleşmeye, sıkılaşmaya, sürüden çıkmaya, bağımsızlığını güçlendirmeye ve eşyadan çok insana benzemeye çalışan bir yerli edebiyat var; bu iki. Sosyal ve kültürel politikalar yoluyla toplumu (aslında topluluğu) yönlendirenlerin pompaladığı, belediyecilik araç ve gereçleriyle mankenleşen, bütçelenen, naz yapan, gerdan kıran bir yerli edebiyat var; bu üç. Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin “biz” söylemleriyle cehalet alanını kalabalıklaştıran bir yerli edebiyat var; bu da dört. Birinci ve dördüncü tipolojinin niceliksel üstünlüğü ve kalabalığı aşikâr… Niteliksel olarak ise ikinci tipolojinin üstünlüğü, yalnızlığı, biricikliği aşikâr… Genel eğilimi, sanırım, niceliksel üstünlüğü olan birinci ve dördüncü tipoloji belirliyor. “Hileli bir demokrasi” gereği olarak filan… Bununla birlikte, bir “bezdiri” şeklini aldığından beri genel eğilimleri fazlaca umursamıyorum.

K.M.: “Yerli” kitap endüstrisinde bir gelişme var mı? Varsa gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Z.Y.: Sorunun çapı gereği, olsa olsa, endüstriyel gelişmeler vardır. Standartlaşma, azamileştirme, merkezileştirme filan… Bunların kahrediciliğinden “üçüncü dalga” konulu mecmuada bahsetmiştim. Şimdi, bir kez daha yüzleştirme beni bunlarla… Zaten her gün -belirli oranlarda- böylesi bir endüst-realite’ye maruz kalıyorum.

K.M.: “Yerli” edebiyat dışarıda nasıl algılanıyor?

Z.Y.: Başta ortaya koyduğum tipolojiler kapsamında cevap vermeye çalışayım. Birinci ve dördüncü tipoloji batıda “gelişmeye-kullanıma açık” olarak algılanıyor, doğuda nasıl algılanıyordur, bilmiyorum. Üçücü tipoloji batıda “otantik ve zayıf”, doğuda ise “batıcıl ve zayıf” olarak algılanıyor. İkinci tipolojinin ise dışarıda algılandığını düşünmüyorum.

K.M.: Türkiye’de hem sanatçı hem de okuyucu kitlenin popülerlik anlayışını nasıl buluyorsunuz?

Z.Y.: Bu meseleye “gerçeklik terörü” üzerinden bakmak gerekiyor… Bu bir “gösteri arzı ile seyirci talebi dengesi” meselesi oldu artık… Podyum, mikrofon, alkış, eyyam heveslileri ve böyle şeylere meraklıların sayısı arttı. Birisi -hiç düşünmeden- podyuma çıkar ve beline “Ben dünya güzeliyim” yazan bir kuşak takarak türlü pozlar verir. İzleyenler de -gene hiç düşünmeden- podyumdakini alkışa boğar. Ertesi gün bir komşunuz diğerine şöyle fısıldıyordur: “Dünkü dünya güzelini gördün mü… Ne harika şeydi!” Sonuçta, zihinselliğin zayıfladığı her yerde “popülerlik” güç kazanır. Aslında, popülerliğin spot ışıklarının altında gerçek bir “aydınlanma” yoktur. Koşutluğu devam ettirirsek, “komşu-okuyucu” okuduğundan aydınlanamaz haldedir ve bunun da farkında değildir.

Karga Mecmua, Mart 2011, Sayı:47

Mar
10
2011
2

“2010 Şiir Yıllığı” ve geç kalanların geyiği…

Bugünkü -10 Mart 2011 tarihli- Cumhuriyet Gazetesi’nin kültür-sanat sayfalarında 12 isim tarafından kaleme alınmış bir bildiriden bahsediliyor. Bildiride, YKY tarafından yayımlanan 2010 şiir yıllığına ve yıllığı hazırlayan Baki Asiltürk’e yönelik ağır eleştiriler, kınamalar filan dile getirilmiş. Baki Asiltürk’ün yıllığa girecek isim/şiir seçiminde önyargılı ve yanlı olduğu vurgulanmış.

Bildiriyi kaleme alan bu 12 isme hak veriyorum ancak, şimdi, yüksek sesle sormak lazım; bu 12 ismin aklı, beş senedir neredeydi? Bazı kifayetsiz muhterisler ve mutat zevatlar beş senedir sıkı/sahici şiiri yok sayarken, sahici şairlere “sessizlik suikastı” uygularken, biz zamanında (3 sene evvel) çeşitli platformlarda işbu haksızlığı bas bas bağırırken, bu kapsamda yıpratıcı mücadeleler verirken, Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin nemalanıcıları beş sene boyunca yavaş yavaş (tenceredeki kurbağa misali) Türk Şiiri’ni ele geçirmeye başlarken bu 12 ismin aklı neredeydi? Televizyon mu izliyorlardı, pazara mı gitmişlerdi… Yoksa sendikacılık, dernekçilik, yayıncılık filan mı oynuyorlardı?

Bu 12 isim, Baki Asiltürk’ün ve 2004 sonrasındaki YKY şiir çevresinin ne olduğunu, kimlerden oluştuğunu bilmiyorlar mıydı? Yıllık denen şeyin  “minik sahtekârların büyük seçkisi”ne dönüştüğünü bilmiyorlar mıydı? Zamanında Orhan Alkaya’nın, Engin Turgut’un filan başına gelenleri, yıllığa alınmayışına kızan Engit Turgut’a Baki paşanın verdiği o “arsız” cevabı filan hatırlamıyorlar mı? Neden “şimdi” akıllarına geliyor Baki Asiltürk’ü kınamak? Bu soruların cevabı basittir: Çünkü sıra bu 12 isme geldi. Anlaşılan, Baki Asiltürk bu 12 ismin bazılarını 2010 şiir yıllığında es geçmiş ya da gelecekteki yıllıklarda es geçeceğinin belirtilerini göstermiş olacak ki ancak şimdilerde sesi çıkmaya başlıyor bu 12 ismin… Böyledir bu işler, defalarca söyledik; “Susma, çünkü sustukça sıra sana gelecek!”

Bu “Şiir Yıllığı” konusu artık bir “geyik” oldu. Her sene aynı şeyleri ifade etmekten çok sıkıldım. Ama, sanırım, birilerinin şiir yıllığı işindeki gerçek amacı kavrayabilmesi için benim çeşitli tekrarlamaları yapmam gerekiyor; 5 Mart 2010’da kaleme aldığım “Yıllık Geyiği” adlı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/i20.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Zy

Mar
09
2011
1

1965: “Üç Örnek Ozan” ve “Türk Şiirinin Yapısına Bakmak” (İlhan Berk)


Fotoğraf: Z. Üçüncü

Daha önce, Yeni Ufuklar’ın Aralık 1964’te yayımlanan 151. sayısında İlhan Berk tarafından kaleme alınan “Türk Şiirine Bakmak” adlı incelemeyi Evvel Fanzin kapsamında paylaşmıştım. Geçenlerde, Yeni Ufuklar’ın diğer sayılarını tararken İlhan Berk’in başka inceleme yazılarıyla da karşılaştım. Derginin Ocak 1965 tarihli 152. sayısında yer alan “Üç Örnek Ozan” ile Mart 1965 tarihli 154. sayısındaki “Türk Şiirinin Yapısına Bakmak” başlıklı yazıları, İlhan Berk’in kaleminden çıkmış oldukça teknik ve önemli incelemeler olarak görüyorum. (Bilebildiğim kadarıyla bu yazılar İlhan Berk’in kitaplarında yer almamış…) Bu üç yazıyı bir arada düşündüğümüzde, İlhan Berk’in doğu-batı karşıtlığı eksenindeki şiirsel alanı kavrayışı ile Yunus Emre, Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Nâzım Hikmet gibi şairleri ele alış biçiminin hâlâ geçerli, tutarlı ve ilginç olduğunu görürsünüz. Ve bir anlamda, titrersiniz.
İlhan Berk’in 1964-65 yıllarında Yeni Ufuklar’da yayımlanan bu üç yazısına aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz;

Türk Şiirine Bakmak: https://zaferyalcinpinar.com/turksiirinebakmak.jpg
Üç Örnek Ozan: https://zaferyalcinpinar.com/ucornekozan.jpg
Türk Şiirinin Yapısına Bakmak: https://zaferyalcinpinar.com/yapiyabakmak.jpg

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
08
2011
0

Baltalanan İncire Ağıt (Oruç Aruoba)

Oruç Aruoba, İthaki Dergisi, Sayı:3-4, 2007


Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yer alan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Mar
07
2011
0

Doksan…

Yanlış saymadıysam “90” olmuş:
https://zaferyalcinpinar.com/siir.html

Mar
07
2011
0

Yer6 Hafıza, kazınmaya devam ediyor.

Yer6 Hafıza projesi hakkında ayrıntılı bilgiye https://www.facebook.com/group.php?gid=131332936905489 ya da https://yer6hafiza.blogspot.com/ adreslerinden ulaşabilirsiniz. Proje kapsamında gerçekleştirilen Açık Radyo/Açık Dergi söyleşilerini de https://www.acikradyo.com.tr/i/rss/Yeralti_Hafiza.xml adresinden takip edebilirsiz.

Ayrıca bkz: https://www.birgun.net/culture_index.php?news_code=1291129118&day=30&month=11&year=2010

Mar
06
2011
0

Adsız (Zafer Yalçınpınar)

bir kelimeyim
akıldan çıkan
artık
azım
bir yalımın aydınlığı gibi
yalın dolaysız yivsiz
açık ve tektir
im
im!

Zafer Yalçınpınar
6 Mart 2011

Mar
06
2011
0

Ruhçözümü (A.de Saint-Exupery)

Ruhçözümü: Başlıca konusu, olup bitenlerin anlamının araştırılmasıdır. Bir düşün anlamı nadir? Ve bu pekâlâ da doğru gibi görünür. Bir davranışın anlamı nadir? Ya da ozanca bir imgenin? Ruhçözümü (belki de bunun pek bilincine varmış olmaksızın) bir ortak ölçü düşünü beslemektedir. (Birey –duygular ve davranışlar olarak- son derece yalındır; kompleks diye adlandırdığımız kıskançlık ve eliaçıklık karışımını dile getirmeye elverişli sıfatlara sahip olmayan dil karmaşık bir duruma sokmaktadır onu sadece). Öyle olunca, görünen simgeler ardında bu orta ölçüyü bulmaya çalışırım.(…)

A.de Saint-Exupery
“Günlük Notlar”, Çev: Ceyda Eskin, Yankı Yay., 1975

Mar
06
2011
0

Saatlerce koşmak…

Nâzım Hikmet, Bolu’daki boğucu havadan her ne kadar memnun değilse de yine kendini zaman zaman şiire veriyordu. Hatta yalnız bilinen türde şiir yazmakla yetinmiyor, yeni şiir denemelerine girişiyordu. Bunu şöyle anlatır:

“Anadolu’ya, işgal altındaki İstanbul’dan geçişimde ve bilhassa Bolu’ya gelip halkla, köylüyle yakından temasımda ve Rusya’da olup bitenleri kulaktan duyup, Marks’ın, Lenin’in isimlerini filan da işitişimde, şiirle yeni şeylerin, şimdiye dek söylenmemiş şeylerin ifade edilmesi gerektiğini sezdim. Bu işte ilk once beni yeni öze gore yeni bir şekil bulmak meselesi ilgilendirdi. Şekilde yenilikler daha kolaylıkla yapılır genel olarak. İşe kafiyeden başladım. Kafiyeleri mısraların sonunda değil de, bir sonda bir başta denedim. Misal:

Yıldızlarla ufka sarkan berrak dümdüz bir gece
Saatlerce nasıl koşmak arzusunu verirse.”

Vâlâ Nureddin, hem Bolu’daki bunaltıcı ortamı, hem Nâzım’ın şiirde alışılmışlığın dışına çıkma eğilimiyle ilgili olarak şunları yazar:

“Sağdan soldan dostlar kulağımız bükmeye başladılar: ‘Siz bu kasabada fazla kalmayıp hayırlısıyla başka bir yere gitseniz. Aleyhinize çok cereyanlar uyanıyor.’
Bu sözleri o devrin Bolu Mutasarrıfı duymuştu. Uzun boylu yakışıklı genç bir zattı. Ağustos ayındaydı. Hür düşünen insanlara bu memleketin ihtiyacı olduğunu, ancak bizim tipimizdeki insanlarla diğer çevrelerde bir denge olabileceğini bana bizzat söyledi. Bizi Bolu’da alıkoymak için bana –yirmisine birkaç ay evvel basmış ve hiç idari memuriyet verilmemiş gence- Mudurnu Kaymakamlığını teklif etti. Derhal inha edeceğini bildirdi. Fakat bizim gözümüz memuriyette, maaşta değildi. Mutlaka okumak, mânen daha teçhizatlı olmak emelindeydik. Onun için ben reddettim. Nâzım’ı da artık Bolu’da tutacak hiçbir kuvvet yoktu. Çevrenin muhasarası daralıyordu. Ve ben bunun boğuntusunu hissediyordum. Soluğumu rahat alamıyordum. Nâzım’ın da çok tedirgin hali vardı.
Şiirde alışılmışlığın dışına itmekle Nâzım’ı oyalamak istedim. Bari hızını sanattan alsın. Evde kapanıp kalalım da yıldırımları üzerimize çekmeyelim. Kabak, kafiyelerin başına patladı.
‘Nâzım, yahu! Kafiyelerin illa mısra sonlarında olması şart mı? demiş bulundum. Şunları başka tarafa çeksek çekiştirsek…’ Bu önerim sonucu, klasik dışı şu ortak ‘dizdiri’ kaleme alındı:

Yıldızlarla ufka sarkan berrak dümdüz bir gece
Saatlerce nasıl koşmak arzusunu verirse.”

Kemal Sülker
“Nâzım Hikmet’in Gerçek Hayatı”, Yalçın Yayınları, 1.Cilt, 3. Baskı, 1994, s.121-123

Mar
05
2011
0

Şiirin Tanımı

Bazı kimselerin şiir üstüne yarım yamalak bilgileri vardır, bazıları da yarım yamalak bilgileri yarım yamalak anlarlar; işte bütün bunlar, bazıları için şiirin bir çeşit tanımı olur.
Andre Breton ve Paul Eluard

Halk, bir şairi, ancak yanlış anladığı için sever. Jean Cocteau

-Şiir gerileyemez?
-Neden?
-İlerleyemez de ondan.

Victor Hügo

Mar
04
2011
0

Yeni Türk Şiiri (1953-1958) ve Yeni Şiirimiz (1960)

Hüseyin Karakan’ın “Yeniler” adlı antolojisinde yer alan bazı özgeçmişleri Evvel Fanzin ilgileri kapsamında paylaştıktan sonra, aşağı yukarı aynı dönemde yayımlanan diğer antolojileri de özgeçmiş/biyografi ekseninde incelemeye karar verdim.  Yeditepe Yayınları tarafından 1953-1958 yılları arasında yayımlanan ve yayımlandığı dönemde oldukça önemli bir çalışma olarak kabul edilen iki ciltlik “Yeni Türk Şiiri” adlı antoloji çok ilginç… 1953-1956 tarihleri arasında hazırlanan antolojinin ilk cildinde yer alan şiirler, Yeditepe Dergisi’nin okuyucularının reyleriyle belirlenmiş. 1956-1958 yılları arasında hazırlanan ikinci ciltte ise -nedense- böyle bir yöntem kullanılmamış.  Antolojideki şair biyografilerini Ünal Tekinalp kaleme almış.

“Yeni Türk Şiiri” adlı antolojide yer alan  İlhan Berk, Oktay Rifat ve Turgut Uyar biyografilerine https://zaferyalcinpinar.com/yeniturksiiri1953.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Aynı dönemde yayımlanan bir başka antoloji ise Sabahattin Batur’un hazırladığı “Yeni Şiirimiz”… 1960 yılında Varlık Yayınevi tarafından yayımlanan antolojideki N. İlhan Berk, Oktay Rifat ve Turgut Uyar’ın kısa biyografilerine https://zaferyalcinpinar.com/yenisiirimiz1960.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Zy

Hamiş: Her iki antolojide de Ece Ayhan’ın yer almamasını -gene- garipsiyorum.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com