Hakan Kamışoğlu, 90’ların ortasından bu yana Polikinik Dilemma kapsamındaki çalışmalarını, sergilerini ve eserlerini takip ettiğimiz sıkı bir Evvel Fanzin dostu… Bu tanışıklığın yanı sıra 491‘e de ilk sayılarından beri destek veriyor, yazıyor, çiziyor, imliyor… Geçenlerde, Swankmajer’in yaklaşımını ve tekniğini anımsatan sıkı bir video çalışmasını bizlerle paylaştı. Kamışoğlu’nun “yapıbozum/söküm ve yeniden yapılanma” öğelerini imlediği “Anatomi Atlası” adlı dijital kolajına https://zaferyalcinpinar.com/anatlasi.mp4 adresinden ulaşabilirsiniz.
13
2011
İnsanın Varlık Alanı (Oruç Aruoba)
Oruç Aruoba
“Felsefe Felsefe Akdeniz”, Adnan A. Onart, İmge Yay., 1996, s.86
Oruç Aruoba’nın yukarıda sunduğumuz ontolojik çıkarımının daha kapsamlı/temellendirmeli biçemine https://zaferyalcinpinar.com/yasamvevarlikalani.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
11
2011
Oruç Aruoba ve “Mor Köpük” Felsefe Dergisi
Bence, felsefi metinlerin ve yaşamsal tözün -böylesi sıkılığın- “Tüziad ya da Müziad” gibi kan emici sponsorlar veya ezilenlerin pedagojisini kendine retorik edinen şebekeci editörler ile liseleşmiş üniversitelerdeki geyikler olmaksızın yayınlanabildiğinin en önemli kanıtlarından birisi de 80’lerde çıkan “Mor Köpük” adlı dergidir.
Ustam Oruç Aruoba’nın kaleme aldığı, “Mor Köpük” adlı felsefe dergisinde yayımlanan ve benim için “yaşamsal” önemi bulunan iki metni aşağıda paylaşıyorum:
İnsanın Kavram Bağlamları
Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:5-6 (Oyun Özel Sayısı), 1985
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/insaninkavrambaglamlari.jpg
Kierkegaard’ın İbrahim Öyküsü
Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:2, 1984
Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kierkegaardveibrahim.jpg
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Oruç Aruoba ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
10
2011
“İnsan Olmak” Üzerine… (Oruç Aruoba)
(…)
İ n s a n, ilk bakışta, memeliler-omurgalılar ailesinden, homonidler cinsinden, homo sapiens türünden —ya da buna benzer bir zooloji sınıflamasında yer alan —bir canlıdır. Yani, “insan” deyimi belirli bir canlı varlık türünü imler; örneğin “kedi” gibi.
Ancak daha yakından bakarsak, “insan” denen canlı varlık türü ile öteki bütün canlı varlık türleri arasında önemli bir yapısal fark görebiliriz: öteki türlerin her bir üyesi, kendi türünün özelliklerinin bir yinelemesidir yalnızca; ya da ters taraftan: bir canlı türü, her bir üyesinde bulunan özelliklerin toplamından başka bir şey değildir. “Kedi” tür-adı, her bir kedide görülen bir dizi özelliğe verilen addır. Böylelikle, öteki canlı varlıklar söz konusu olduğunda, “tür” olma ile “türün bireyi” olma aynı şeydir: “Şu kedi, ‘kedi’ türünün bir üyesidir” demek ile ‘kedi’ türü, şu, şu, şu,…canlıların türüdür demel, aynı şeyleri söyler. Yani, bir canlı türünün bireyleri, o canlı türünün özelliklerini, o canlı türü de o bireylerin özelliklerini taşır —ne eksik ne fazla.
Oysa, “insan” olmak açısından tek tek insanlara baktığımızda, aynı şeyi söyleyemiyoruz. Ne insan olma altında sayılabilecek özellikler her bir insanın taşıdığı –taşıyabileceği- özelliklerdir; yani, (ne) insan olma’yı her bir insan bütünüyle taşır, ne de (ters taraftan), tek bir insanın taşıdığı özellikler insan-olma’da taşınan özelliklerden ibarettir; yani (ne de) tek insan’ın özellikleri tümüyle insan-olma’da taşınan özelliklerdir: Hem tek insan, insandan, hem ‘eksik’ hem ‘fazla’; hem de insan, tek insandan, hem ‘eksik’ hem ‘fazla’dır. (…)
Oruç Aruoba
“Felsefe Felsefe Akdeniz”, Adnan A. Onart, İmge Yay., 1996, s.81-82
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Oruç Aruoba” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruoba adresinden ulaşabilirsiniz.
09
2011
Artaud Tiyatrosu Üzerine… (Marianne Kesting)
Marianne Kesting
Yazko Çeviri, Sayı: 4, Ocak Şubat 1982, Çev: Ahmet Cemal, s.121
Hamiş: Artaud’a ilişkin olarak Evvel Fanzin’de yayımlanan şu yazılara da bakmanız yerinde olacaktır:
- Antonin Artaud’un Senaryoları – Şubat 16th, 2010
- Açık Dilde Manifesto (Antonin Artaud) – Aralık 30th, 2009
- La Révolution surréaliste (1924-1929) – Aralık 21st, 2009
- Çöptür Bütün Yazılanlar (Antonin Artaud) – Kasım 12th, 2009
07
2011
“Masist Gül” Sergisi ( 8 Eylül – 8 Kasım 2011)
8 Eylül – 8 Kasım 2011 tarihleri arasında BAS taifesi çok sıkı bir sergiye aracılık ediyor… Masist Gül‘ün “Kaldırım Destanı”nın bir “serserilik erdemi” olarak İstanbul’un sokaklarında fısıldaşılacağından ve sıkı bir poetika olarak tarihte dimdik duracağından/yazılacağından hiç kuşkum yok. (Zy)
“MASİST GÜL Sergisi”
8 Eylül – 8 Kasım 2011Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/event.php?eid=244503585589122*
07
2011
Endüstri Devrimi Bitti: “Bıçkı, Çekçek, Iğrıp, Gidon…”
“Bıçkı”
*
“Çekçek”
*
“Gidon”
*
Fotoğraflar: Z. Yalçınpınar
Marmara Adası 2011
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “3. Dalga” ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=3-dalga adresinden ulaşabilirsiniz.
05
2011
Philosophische Untersuchungen: “Dil-Oyunları ve Felsefe Üzerine…” (Ludwig Wittgenstein) / Çev: Oruç Aruoba
(…)
103. İdeal, düşüncelerimizde, sarsılmaz bir biçimde oturmuş duruyor. Onun dışına çıkamazsın. Hep geri dönmek zorundasın. Dışarısı diye birşey yok; dışarıda yaşanabilecek bir hava yok. —Nereden geliyor bu? İde, gözlükler gibi burnumuzun üstüne takılı duruyor, ve neye baksak, onun içinden görüyoruz. Hiç aklımıza gelmiyor, onu çıkarmak.
104. Kişi, tasarımlama tarzında bulunan birşeyi, şeyin kendisine yüklemektedir. Bizi etkileyen bir karşılaştırma olanağını, en üst düzeyde genel olan bir olgu durumunun algısı sayıyoruz.
105. Bu düzeni, ideali, gerçek dilde bulmamız gerektiğine inanınca, şimdi de alışılmış yaşamda “tümce”, “sözcük”, “im” denen şeylerden hoşnut olmamağa başlarız.
Mantığın ele aldığı tümce, sözcük, saf ve keskinkes birşey olmalıdır. Ve şimdi de sahici imin neliği üzerine kafa patlatırız. —Acaba bu, imin tasarımı mıdır? Yoksa şu andaki tasarım mıdır?
106. Burada güçtür artık, sanki, kafayı suyun üstünde tutmak,— gündelik düşüncelerin yöneldiği şeylere bağlı kalmamız gerektiğini görmek, ve bizi, elimizdeki araçlarla hiçbir biçimde betimleyemeyeceğimiz en uç incelikleri betimlemek zorunda hissettiğimiz bir yere götüren yanıltıcı yola sapmamak. Bize, yırtılmış bir örümcek ağını ellerimizle düzene sokmak zorundaymışız gibi gelir.
(…)
Ludwig Wittgenstein
“Felsefe Soruşturmaları (Philosophische Untersuchungen)” adlı kitabından…
Çeviren: Oruç Aruoba, “Mor Köpük” Dergisi, Sayı:5-6 (Oyun Özel Sayısı), 1985, s. 47
Hamiş: 1985 yılında, ustam Oruç Aruoba, Mor Köpük Felsefe Dergisi’nin “Oyun Özel Sayısı” için Wittgenstein’ın Felsefe Soruşturmaları(Philosophische Untersuchungen) adlı kitabından bazı bölümler seçmiş ve çevirmiş. Aruoba’nın “Dil-Oyunları ve Felsefe Üzerine…” başlığını uygun gördüğü bu 14 sayfalık çeviriye https://zaferyalcinpinar.com/diloyunlarifelsefe.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (4 mb.)
2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ludwig Wittgenstein ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ludwig-wittgenstein adresinden ulaşabilirsiniz.
06
2011
Anlam Dünyasında Bilim ve Teknoloji (Nusret Hızır)
Tan Dergisi’nin Ekim 1982’de yayımlanan 6. sayısında, Nusret Hızır‘ın “Anlam Dünyasında Bilim ve Teknoloji” başlıklı yazısıyla karşılaştım. “Bilim-Teknoloji” ilişkisi gibi endüstriyel bir konuya dilbilim felsefesi açısından -mihenk noktasından- yakınsayan bu sıkı yazı, Füsün Akatlı’nın sunuşuyla birlikte dergide yer almış. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/anlamteknoloji.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.
01
2011
Eğretileme ve Düzdeğişmece
(…)Söylemin gelişmesi iki değişik anlamsal çizgide olabilir: bir konudan ötekine benzerlik ya da bitişiklik yoluyla geçebilir. Bunlar en yoğun anlatımlarını, sırasıyla, eğretileme ve düzdeğişmecede bulduklarından, birincisi için eğretileme yöntemi, ikincisi için de düzdeğişmece yöntemi terimleri uygun olabilir. Söz yitiminde bu iki süreçten biri ya da öteki kısıtlanır ya da tümüyle engellenir(…) Olağan sözel davranışta iki süreç de sürekli işler durumdadır.(…)
Şiirde bu seçenekler arasındaki seçimi belirleyen çeşitli güdüler vardır. Romantik ve simgeci yazın okullarında eğretileme sürecinin önceliği sürekli olarak kabul edilegelmiştir; ancak romantizmin çöküşü ile simgeciliğin yükselişi arasındaki bir ara dönemde yer alan ve ikisine de karşıt olan “gerçekçi”yaklaşımın temelinde bulunan ve aslında onu önceden belirleyen şeyin düzdeğişmecenin ağırlıkta olması olduğu bugün de yeterince anlaşılamamıştır. Bitişiklik ilişkileri yolunu izleyerek gerçekçi yazar, düzdeğişmeceli bir biçimde, öykü planından ortama, karakterden uzam ve süremdeki konuma sapar durur.(…)
Roman Jakobson-Morris Halle
Fundamentals of Language, Çev: Ahmet Kocaman
Tan Dergisi, Sayı:9, Şubat 1983, s.62-63
31
2011
Bozca (I)
*
*
Fotoğraflar: Z. Yalçınpınar
Bozcaada 2011
Ayrıca Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kendinianlatan/kendinianlatan.html
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Ada” ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
28
2011
BozcaDADA
“BozcaDADA” by Z. Yalçınpınar, Temmuz 2011, Bozcaada
“BozcaDADA” by Z. Yalçınpınar, Temmuz 2011, Bozcaada
Ayrıca Bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kendinianlatan/kendinianlatan.html
18
2011
Sahi ve Yalan (Fikret Adil)
Yaşadığımız dakikalarda “sahi” zannetiğimiz nice şeyler bir müddet sonra, bize “yalan” görünüyor.
Biz, bir nehir gibi durmadan akan, “sahi” dediğimiz bir şeyin arkasından koşuyoruz, nasıl o nehir denize dökülüp kayboluyorsa, “sahi” de deniz kadar derin, onun kadar geniş, bizi, onu içerek tatmak ve tanımaktan meneden acı bir boşlukla kayboluyor.
“Sahi” yoktur, demiyorum. Çünkü “yalan” da mevcut değildir. Hangi yalan vardır ki, yalan olduğu meydana çıkmamıştır? İşte nasıl “sahi” yok demekle “yalan” vardır demiyorsam, “yalan” yok demekle de “sahi” vardır demiyorum.
Yalnız, yaşanılan dakikanın “sahi”si ve “yalan”ı vardır.
Ben burada onları yazdım.
Fikret Adil
“Asmalımesçit, 74 (Bohem Hayatı)”, Yeditepe Yay., 1953, 2.Baskı, s.127
15
2011
Jean-Luc Godard: “Artık herkes auteur”
Godard’ın ilginç söylemi; “Artık herkes auteur…”
Bkz: https://www.ntvmsnbc.com/id/25232509/
30
2011
David Hume, Asos’ta, 300 Yaşında…
Felsefe ve Bilim Derneği tarafından her yıl Assos’ta düzenlenen toplantıların 2011 ana başlığı “David Hume”. 18. yüzyıl İskoç filozofu David Hume’un 300. doğum günü sebebiyle tüm dünyada gerçekleşen etkinlikler kapsamında Türkiye’de gerçeleşecek bu ilk toplantının konusu ‘Hume’da Tanrı, Din ve Ahlâk’ olacak. Toplantılarda Doç. Dr. Örsan K. Öymen, Prof. Dr. Mete Tunçay, Dr. Oruç Aruoba, Doç. Dr. Halil Turan’ın yanı sıra Yale, Arizona, Cambridge Üniversitesi’nden çeşitli akademisyenler de sunumlar yapacak. (Basın Bülteni’nden…)
4-7 Temmuz 2011 tarihleri arasında Asos‘ta gerçekleşecek etkinliklerin programına ve ayrıntılarına www.philosophyinassos.org adresinden ulaşabilirsiniz.
Hamiş: Hume konusunda, özellikle, “nedensellik” üzerine gerçekleştirilen çalışmalar ve söylemler ilgimi çok çekiyor. “David Hume kimdir, ne düşünmüştür, neyle uğraşmıştır?” diyenler, enformasyonel anlamda önem taşıyan bir makaleye https://www.guncelonkal.com/PDF/hume.pdf adresinden ulaşabilirler. Güncel Önkal, kaleme aldığı bu makalede kaynak olarak “İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma” (Çev: Oruç Aruoba, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 1976″) adlı kitabı kullanmış… (Zy)
22
2011
Nietzsche ve Felsefe (Gilles Deleuze)
Borges Defteri taifesinden Nazan Başgan, önemli bir çeviri gerçekleştirmiş. G. Deleuze’ün kaleme aldığı “Nietzsche ve Felsefe” adlı kitaptan “Kara Vicdan ve İçe Dönüş” başlıklı episoda https://issuu.com/borgesdefteri/docs/kara_vicdan_ve_i_e_d_n__ adresinden ulaşabilirsiniz.
17
2011
“Üst notaların melodisini işitmek” (Tevfik Sonder)
Futuristika! taifesi -gene- önemli bir kültür arkeolojisi gerçekleştirmiş. Tevfik Sonder’in çalışmalarından örneklere, fotoğraflara ve Sonder’in müziğine ilişkin bir söyleşiye https://www.futuristika.org/kultura/musiki/tevfik-sonder-ust-notalarin-melodisini-isitmek/ adresinden ulaşabilirsiniz.
29
2011
Biraz da DADA: “Merz”
“MERZ”, Kurt Schwitters’ın Almanya-Hannover’da 1923-1932 yılları arasında çıkardığı dadacı bir dergidir. Schwitters, “MERZ” adlı dergisini ve bu bağlamda oluşturduğu tekniğini “her şeyi kullanmanın ilkesi” olarak tanımlar. Dada’nın ayrıksı isimlerinden olan Schwitters’ın dergisi Dada akımının etkisini kaybettiği bir dönemde yayımlanmaya başlamıştır.
1915’te F. Picabia’nın akıma katılmasıyla “karşıtlık” ruhu hızlanan Dada’nın, 1920’de “Uluslararası Dada Fuarı”yla zirveye ulaştığı, Winter Birahanesi rezaleti sonrası Max Ernst’ün çekip gitmesiyle, 1922 yılı dolaylarında kendi sonunu açıkladığı düşünülmektedir. 1922’de Bauhaus’ta Hans Arp ve Tristan Tzara, Dada üzerine ağıtvari bir söylev çekerler. Bu söylev sonradan MERZ’de yayımlanmıştır.
Merz Konstrüksiyonu’nun 1933 yılındaki görüntüsü.
Schwitters, o dönemlerdeki en sıkı ve etkileyici eserini 1920’de vermiştir. Evinin içini ve dışını garip malzemelerle kaplayıp adını da “Merz Konstrüksiyonu” koymuştur. “Merz” düşüncesi 1.Dünya Savaşı’nın ardından Schwitters’ın akademide öğrendiği her şeyin işlevini kaybetmesi sonucu oluşmuştur. Savaşın yıkıntı parçalarından, kayıplardan ve acılardan ortaya çıkardığı bileşkelere “MERZ” adını verir. (Merz Konstrüksiyonu, 1943’te bir İngiliz hava saldırısı sırasında yıkılmıştır.)
Zy
MERZ adlı derginin bazı sayıları şu adresten incelenebiliyor: https://sdrc.lib.uiowa.edu/dada/merz/index.htm
Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=5593
26
2011
Kendini Anlatan: “Kızgın”
“KIZGIN”
Marmara Adası, Mayıs 2011
by Zafer Yalçınpınar (Zy)
Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kendinianlatan/kendinianlatan.html
21
2011
Kendini Anlatan: “Kızgın-II”
“KIZGINLAR”
by Zafer Yalçınpınar (Zy)
Marmara Adası, Mayıs 2011
Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com/kendinianlatan/kendinianlatan.html
10
2011
“Ioakim’in Tilki’si” (Oruç Aruoba)
5 Mayıs 2011 tarihinde Mimar Sinan Üniversitesi, Bilge Karasu Sempozyumu kapsamında Oruç Aruoba’nın “Ioakim’in Tilki’si” başlıklı açılış konuşmasına https://www.archive.org/download/OruAruoba-IoakiminTilkisi/oruc-aruoba_ioakimin-tilkisi.mp3 adresinden ulaşabilirsiniz. (8,5 Mb.)
Evvel Fanzin Oruç Aruoba İlgileri:
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=oruc-aruobaEvvel Fanzin Bilge Karasu İlgileri:
https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=bilge-karasu
09
2011
Karanlığı kudurtmak…
(…)
İhsan Yılmaz: Gece’nin yavaş yavaş gelip her yeri karanlığa boğmasından sonra bu karanlığın içinde yaşayabilirmiş gibi görünen tek şeyin dil olacağını söylüyorsunuz. Dili tek umut ışığı olarak mı görüyorsunuz?
Bilge Karasu: Baygın yatmıyorsanız, ölü değilseniz, ya da acıyla kıvranmanın dayanılmaz bir noktasında değilseniz, dil, içinizden çıkamıyor bile olsa, içinizde işlemektedir. İşitecek tek bir kulak varsa, sizinki değilse o kulak, büyük olasılıkla bir dil daha işleyebilir. Karanlığı kudurtmağa yeter bu!
Hürriyet Gazetesi’nden… (1991)
Hamiş: Söyleşinin tam metnine https://www.kaosgl.com/node/1270 adresinden ulaşabilirsiniz.
06
2011
Biraz da DADA…
1916’da yayımlanan ve uluslararası dadaist çağrı metinlerinin bulunduğu bu kitapçığın kapak tasarımı Hans Arp’a aittir. CABARET VOLTAIRE, içerisinde “Dada” ifadesinin geçtiği ilk dadacı yayın olarak kabul edilir. Fransızca, Almanca ve İtalyanca metinlerin bulunduğu kitapçıkta Huelsenbeck, Janco, T. Tzara, Hugo Ball, G. Apollinaire, Hennings, Van Hoddie, V. Kandinsky, Marinetti, Blaise Cendrars ve Cangiullo’nun betikleri yer almaktadır. Kitapçıktaki çizimler ise Hans Arp, Picasso, Modigliani, Oppenheimer, Janco, Hennings ve Van Rees’e aittir. Hugo Ball’un edisyonuyla yayımlanan kitapçıktan 500 kopya basılmıştır.
1915’in sonuna doğru Félix Vallotton’un kapak tasarımıyla yayımlanan CHEMAREA (Çağrı) adlı uluslararası derginin ilk sayısıdır. Dada öncesi hazırlık betiklerinin yer aldığı bu avangard dergiden 500 kopya basılmıştır.
Tristan Tzara Bükreş’te, Romen Gazeteciler Birliği’nde… (1946)
(G. Dinu arşivinden…)
Hamiş: “Dada” akımı üzerine Jean-Jacques Thomas tarafından 2007 yılında kaleme alınmış ve özellikle göstergebilimsel açıdan çok sıkı, derli toplu olan bir inceleme yazısının tam metnine (İngilizce olarak) https://www.ieeff.org/dadafinal.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.