Ara
02
2010
0

Sıkı Sergi: “Kuzgun Acar Anısına Maskeler”

30 Kasım 2010 tarihinde Bir Nokta Sanat Galerisi’nde “Kuzgun Acar Anısına Maskeler” sergisi Jotun Boya ana sponsorluğunda açılıyor. Resim, heykel, seramik, cam gibi farklı disiplinlerden yaklaşık 60 sanatçı ve tasarımcının maske yorumlarından oluşan “Kuzgun Acar Anısına Maskeler” sergisinde ayrıca 1975 yılında Mehmet Ulusoy’un Paris’te Özgürlük Tiyatrosu’nda sergilediği “Kafkas Tebeşir” adlı oyun için sanatçı Kuzgun Acar tarafından hazırlanan maskelerin orijinalleri, sanatçının eskiz defteri ve kişisel eşyaları ile yayınlarına da yer verilecek.

Sergide yer alacak sanatçıların isimleri şöyle;

Ahmet Öztürk Levent, Alaettin Aksoy, Alessandro Gatto, Arzu Parten, Ayfer Kalsın, Ayşen Urfalıoğlu, Babek Sobhi, Beril Anılanmert, Burak Ergin, Carlos Brito, Camekan/Gamze Araz Eskinazi&Yasemin Sayınsoy, Can Göknil, Cüneyt Aksoy, Devran Mursaloğlu, Devrim Erbil, Didem Çapa, Ebru Susamcıoğlu, Esra Carus, Eşber Karayalçın, Ferhan Taylan Erder, Feride Bayraktar, Güngör Güner, Hasan Şahbaz, Hayrettin Arslanoğlu, Hayri Karay, Hildegard Skowasch, Hüseyin Tanyeli, İbrahim Tapa, Igor Smirnov, İlker Yardımcı, İrfan Sayar, İsa Çelik, Kadir Doğruer, Komet, Koray Ariş, Lerzan Özer, Malik Bulut, Metin Deniz, Nihal Sarıoğlu, Orhan Taylan, Oya Akman, Refik Tiniş, Reyhan Gürses, Serhat Kiraz, Server Demirtaş, Sevgi Karay, Seyhun Topuz, Sinan Avinal, Su Yücel, Tan Oral, Toygan Eren, Tüzüm Kızılcan, Yasemin Aslan Bakiri, Yasin Bayrak, Yeşim Bayrak, Yılmaz Zenger, Yunus Tonkuş

Sergi 1 Aralık 2010 – 7 Ocak 2011 tarihleri arasında Pazar günleri hariç her gün 09.30–19.00 saatleri arasında izlenebilecek.

Adres: Bir Nokta Sanat Galerisi Yeni Çarşı Cad. Galatasaray Apt. 26/3 Beyoğlu
Tel: 0212–244 91 83

Ayrıca bkz: https://www.bir-nokta.com/etkinlikler.asp?etkinlikid=23&lang=tr

2 Aralık Perşembe günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan kupür…

Hamiş: Bu sergiyi Kuzgun Acar’ın maskelerinin satıldığı müzayedelere karşı bir sanat eylemi olarak düşünebilirsiniz. (Zy)

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Kuzgun Acar ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kuzgun-acar adresinden ulaşabilirsiniz.

Ara
01
2010
1

Boğaziçi Kitap Fuarı: “İstanbul’un tam kalbinde kelimelerin izinde…”

İş çıkışı bir kitap fuarını gezerek günü geri kazanmak istemez misiniz? Ya da öğlen arasını yayın dünyasının gizeminde değerlendirmek? Öyleyse bu tarihi not edin; 17-22 Aralık 2010.

Boğaziçi Kitap Fuarı, Harbiye’de konuşlanmış İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan yepyeni bir fuar. “Gelenek Gelecek” teması çerçevesinde pek çok etkinliğin gerçekleşeceği fuar, her gün 10:00 ve 20:30 arasında ziyaret edilebilecek, 20 Aralık 2010 Pazartesi akşamı 23:00’a kadar da açık olacak; Boğaziçi Suare’ye davetlisiniz.

Yerli ve yabancı yayınevleri, yazarlar, akademisyenler, üniversite kütüphaneleri ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın katılımıyla gerçekleşecek olan Boğaziçi Kitap Fuarı’nın amacı tarihsel geçmişi, ekolojik yapısı, jeopolitik konumu ile dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’un merkezinde, yazınsal alanda üretici olan yerli ve yabancı her kesimin kentlilerle karşılaşmasını sağlamak, iletişim ve etkileşimine olanak vermek ve sonunda üretim sürecine katkıda bulunacak bir platform yaratmak.

İlk yılında Japonya’yı misafir ülke olarak ağırlayacak olan fuar, kendisini öncelikli olarak kültürel bir alan olarak tanımlıyor. E-kitapların, e-kaynakların, e-yayınların, sahafların, fanzin gibi alternatif yayınların da yer alacağı fuar hakkında organizasyondan Funda Önkol ile konuştuk. Her dilden eserlerin de yer alacağı fuar gibi aynı dilden konuşmanın keyfine vardık; burada güzel insanların farkına vardık…

Zafer Yalçınpınar: İlki düzenlenecek olan Boğaziçi Kitap Fuarı’nın “Burada değerli kitaplar vardır” mottosuyla yola çıktığını görüyoruz. Fuarı diğerlerinden farklılaştıran bazı unsurlardan bahseder misiniz? “Değerli Kitap” derken işaret ettiğiniz şeyler nedir?

Funda Önkol: Bu motto aslında bizim değil, biz yalnızca alıntı yaptık. “Burada değerli kitaplar vardır” Osmanlı Kütüphaneleri’nin giriş kapılarına yazılan bir ibare. Bilginin değerini bilenler için kitap kutsaldır. Burada fuar kapsamındaki pek çok çalışmada rastlanacağı gibi, unuttuğumuz değerlerimize atıfta bulunarak onları toplumsal hafızamızın derinlerinden alıp yüzeye çıkarmaya çalışıyoruz.

Bizim yaptığımız işin merkezinde kitap var; yani en değerli olan. Bunu şöyle açabilirim: Dünyada kitap fuarlarını düzenleyenler fuarcılık şirketleri. Türkiye’de de böyle. Yani fuarcılık şirketi bugün kitap fuarı, yarın plastik fuarı, sonraki gün mobilya fuarı düzenliyor. Oysa ki, bizim kurgumuz bunun tam tersi. Biz yalnızca kitap fuarı yapmak için fuarcılık şirketi kurduk; ana ilgimiz fuarlar yapmak değil, kitap fuarı yapmak.

Benim inancım; sosyal olarak son derece yakınlaşan dünyada bundan sonraki dönemde, böyle ruhu olan ve adanılmış işlerin başarılı olacağı yönünde. Genel olarak tüm dünyada kitap fuarlarına ilginin hızla azalmasının, fuarcılık şirketlerinin dönüşerek bu değişime hızlı uyum gösterememesinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Bizim diğer kitap fuarlarından temel farkımız bu olacak. Bu temel fark netice olarak tüm detaylara da nüfuz etmiş durumda.

İpek Tuna: Fuarın adını ilk duyduğumda aklımda, artık pek de dikkat etmediğimiz “Boğaziçi”nde, bir fuarın, yaşadığımız bu kaotik ama güzel şehirin bir süredir hızla kaybettiği özelliklerine yeni bir artı olacağı canlandı. Eski şarkılardan, şiirlerden esen bir hissiyat. Fuar, tıpkı Boğaziçi gibi dolaysız bir bilgi aktarımı sunmaya hazır mı?

F.Ö.: Boğaziçi derken; bu su yolunun gerçekten de ortak hafızamızda çok gerilere itilimiş mitolojik, jeolojik, tarihi ve ekolojik izlerine atıfta bulunmak istedik. Görünmeyeni ya da görmezden gelineni biraz da olsa görünür kılarak yeni değerlerin filizlenmesine katkıda bulunmak bizim için önemli. Yol göstermekten ziyade, yola çıkmaya niyetli olanlara mümkün oldukça çok seçenek sunmak istiyoruz. Sanırım bu da en dolaysız, en özünde bilgi aktarımı demek.

Z.Y.: Fuarın içerdiği yeniliklerle “kültür endüstrisi”ne karşı bir tepki olarak yola çıktığını söyleyebilir miyiz?

F.Ö.: Bir açıdan öyle. Boğaziçi Kitap Fuarı’nda çokça alternatif çalışmaya yer veriyoruz. Aşina olduklarımız ve yıldız olanların yanında, görünür olmayan pek çok yayını, akademisyeni, yazarı, yayıncılığa ve kitaba emeği geçmiş kahramanları sahneye çıkarıyoruz.

Gündelik hayatlarımızda müthiş bir bilgi bombardımanı altındayız. Hızla giden bir trenin penceresinden dışarıyı seyrederken gördüğümüz, formunu tam da algılayamadığımız cisimler gibi, bilgiler de zihnimizin penceresinden gelip geçiyor. Bizde en çok yer edenler, en çok tekrarlananlar yani en çok reklamı yapılanlar. Kimse dönüp, kompartmanda karşısında oturan yolcuya bakmıyor. İşte biz katılımcıları pencerenin dışındaki noktalara da bakmaya davet ediyoruz.

Diğer kitap fuarlarında yer verilmeyen fanzinlere, e-dergilere, kâr amacı gütmeyen özgür neşriyata elimizden geldiğince alan açıyoruz. Binlerce izleyicisi olan bu çalışmaların, kendileri de mevcut “kültür endüstrisi”nin parçası olmayı tercih etmeyen adsız yaratıcılarını tanıtmaya çalışacağız.

İ.T.: Fuar için “anarşist bir kitap fuarı” diyebilir miyiz? Fuarın bölümleri ve katılımcıları, önem verdiğiniz kriterler, değer verdiğiniz yayın kaynakları bu düşünceye itekliyor. Karşılaştığınız zorluklardan biraz bahseder misiniz?

F.Ö.: Bu sıfat çok iddialı olur. Bu çağda, bu dünya düzeninde gerçek bir anarşist olmak mümkün mü? Sonunda, fuar düzenlemek için pek çok yasal zorunluluğu yerine getirmek gerekiyor. Nitekim bu işi yapmak için bir şirket kurmak da bu zorunluluklardan biri. Sonra fuar düzenleme yetki belgesi almak, fuarı TOBB listesine kaydettirmek gibi resmi işlemler var.

Hal böyleyken, teknik olarak anarşistlikten söz etmek güçleşiyor. Ama yine de belirttiğiniz gibi, içerdiği konular, konukları, köklendiği noktalar bugüne kadar alışılmış olandan uzak. Kabul edilmiş ve alternatifsiz gibi görünen ana akışın dışında, yeni akışları zorluyoruz. Ziyaretçileri fuar alanına giriş anından itibaren başka tür bir dünyanın içine sokmaya çalışıyoruz. Fuar alanına girenler yalnızca daha ucuz kitap alıp gitmekle kalmayacak…

Şaşırtıcı bir şekilde karşılaşacağı haikular, yaratıcı düşünceyi tetikleyici atölyeler, performanslar katılımcılara alternatif yaklaşımları tanıştıracak. Toplumları kültürel alanda ilerleten, marjinal diye nitelediğimiz, kenar çizgilerini zorlayan, sınırları öteleyen, itekleyen çalışmalardır.

Dönüşüm zor ve kimi zaman da ürkütücü bir şey. Özellikle Türk insanının derininden gelen şüpheci ve güvensiz yaklaşımı her konuda olduğu gibi bu fuarda da sorun oldu. Ancak ben gelecek yıl bu sorunu aşacağımıza inanıyorum.

Z.Y.: Fuarda internet sitelerine, fanzinlere yani özgür neşriyatlara da yer veriyorsunuz. Sanırım geleceğin, internet yayıncılığında ve özgür neşriyatlarda yuvalandığına inanıyorsunuz…

F.Ö.: Umberto Eco İskenderiye Kütüphanesi’nin açılışında yaptığı konuşmada üç tür hafızadan söz ediyor; organik, mineral ve bitkisel… Organik hafıza beyinlerimiz, mineral hafıza önceki bin yıllarda üzerine işaretlerle yazılan tabletler ve taşlardı, bugün ise bilgisayarlardaki silikon. Bitkisel hafıza ise, papirüsten başlayarak günümüzde kitap yayıncılığında kullanılan çeşit çeşit kâğıtlar. Ben de silikon hafızanın pek çok pratik üstünlüğü ve kolaylığı olsa da, bitkisel hafızanın vazgeçilmez olacağını düşünüyorum.

Ancak özgür ortamda, son derece ucuz maliyetlere, hatta şu anda bloglar, blog tabanlı siteler sayesinde yalnızca zamanınızı yatırarak yaratabileceğiniz silikon yayınların, kesinlikle yeni düşüncelerin kaynağı olacağına inanıyorum. Yeniçağların önemli yazarlarının bu mecralardan çıkacağını düşünüyorum. Diğer yandan da, bu tür yayınların kitap okuma alışkanlığını olumlu yönde etkileyeceğine inanıyorum. Ülkemiz gibi kitap okuma alışkanlığının son derece düşük olduğu bir ülkede bu tür kaynaklar insanları kesinlikle kitaplara yöneltecektir. Kitap vazgeçilmez olandır.

İ.T.: Boğaziçi Kitap Fuarı’na gelen kitlenin beklentisi nasıl olmalı? Sizin gelen kitleden beklentileriniz nelerdir?

F.Ö.: Ziyaretçiler mümkünse hiçbir beklentiyle gelmesinler. Yalnızca “merak”larını yanlarını almayı unutmasınlar. Bu arada, bana böyle güzel ve incelikli sorular sorarak bu kitap fuarının ortaya çıkmasına neden olan düşünceleri ve duyguları irdeleme olanağı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Z.Y. & İ.T.: Biz çok teşekkür ederiz…

Boğaziçi Kitap Fuarı İlgili Bağlantıları:

Boğaziçi Kitap Fuarı: https://www.bogazicikitapfuari.com/
Online fuar davetiyesi: https://www.bogazicikitapfuari.com/index.php?do=InvitationForm
BKF Twitter: https://twitter.com/bogazicikitap
BKF Facebook grup: https://www.facebook.com/group.php?gid=223976655188

Ara
01
2010
0

“Yer6 Hafıza” Projesi Üzerine…

Birgün Gazetesi’nde Janset (Karavin)’in “Yer6 Hafıza” adlı projesi hakkında ayrıntılı bir yazı yayımlandı. Yazıya https://www.birgun.net/culture_index.php?news_code=1291129118&day=30&month=11&year=2010 adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
29
2010
0

“Köprü” (İlhan Usmanbaş)

Sıkı besteci Usmanbaş’ın “Köprü” adlı yazısı ilk önce “Opus” adlı derginin 1962’de yayımlanan ilk sayısında yer almış… Yazı, güncelliğini ve uzgörüsünü koruduğu için olsa gerek, Eylül 2010’da yayın hayatına başlayan “(yeni)” adlı sıkı ve sağlam dergi de işbu yazıya ilk sayısında yer vermiş… Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/usmanbaskopru.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Birtakım “Yedi Sekiz Hasan Paşa’lar” (yeni) adlı dergi üzerine “ileri-geri-geri-ileri” konuşmaktalar… Diğer taraftan, başka türlü Yedi Sekiz Hasan Paşa’lar ise (yeni)yi yok saymak, (yeni) üzerine sessizlik suikasti uygulamak için susmaktalar. Her iki Yedi Sekiz Hasan Paşa taifesine de cevap olsun diyedir, (yeni) dergisi üzerine bir yazı kaleme almaktayım. Yazı, Karga Mecmua’nın  Aralık sayısında yayımlanacak…(Zy)

Kas
28
2010
1

“Haydarpaşa Garı Yangını”

Fotoğraf, Radikal Gazetesi arşivindendir.

Bkz: https://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1030602&Date=29.11.2010&CategoryID=77

fotoğraflar: Zeliha Şengöz

https://haber.sol.org.tr/sites/default/files/fotograf/08_hpasa.jpg

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Kas
25
2010
0

Sergi: “Epik” (Elif Yıldız)

“Gazetesini doğru katlayamadığı için haberleri doğru okuyamayan ve bu yüzden birçok şeyden çok sonra haberi olan insanların yarattığı traji-komik durum bu serginin konusu olabilir.” (Elif Yıldız)

“Epik” – Elif Yıldız
illüstrasyon & karikatür sergisi
17- 31 Aralık 2010
KargART / Kadıköy
Kadife Sok. No: 16

Sergi Açılış: 17 Aralık Cuma, Saat: 20:00

Facebook Etkinlik Bağlantısı: https://www.facebook.com/event.php?eid=125751844152389

Hamiş: Elif Yıldız’ın bazı çalışmalarına https://illustratorsculptor.blogspot.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
24
2010
0

Korkuyorum Jean-Luc Godard (Selda Salman)

Grizine taifesinden Selda Salman, Jean-Luc Godard’ın son filmi Film Socialisme üzerine yazmış… Yazının tam metnine https://www.grizine.com/2010/11/24/korkuyorum-jean-luc-godard/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Jean-Luc Godard ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=godard adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
17
2010
0

491 MÖS! (Müzayede Özel Sayısı)

491 MÖS! (Müzayede Özel Sayısı)

“Yoksulluğun harçlığından denkleştirilmiş duhuliyedir en iyisi!”

https://zaferyalcinpinar.com/491mos.pdf

*

Yokoluşlarının ağıtını yazan o kifayetsiz muhterislerle
senin ilgilenmeyişinin 2010’daki  yüzüdür 491
DÖRTDOKUZBİR “Evvel Fanzin” cakasıdır ve Kadıköy tribidir.

491‘in tüm sayılarını https://zaferyalcinpinar.com/491.html
adresinden indirebilirsiniz.
(E-posta: dortdokuzbir@gmail.com)

Kas
16
2010
0

“Beton”

Avantacular Press taifesinden ve Andrew Topel’den sıkı görsel işler gelmeye devam ediyor… “Concrete/Beton” adlı seriden bazı görüntülere https://avantacular-press.blogspot.com/2010/11/concrete.html adresinden ulaşabilirsiniz.

“Concrete (Beton)”
by Andrew Topel

Kas
16
2010
0

Üç Uç: Artaud, Beckett, Blanchot (Ahmet Soysal)

Kitabın tanıtım yazısından;

“Üç: uc’un aynılığı ve başkalığı. İlkinden iki nokta çıkarılınca aynı. İkincisine iki nokta eklenince aynı. İkisi noktasız aynı. İkisi noktalı aynı. Ama ikisi noktalı olunca, yalnızca tekrarlanan bir sayı. Diyalektiğin parodisi gibi. Ayrıca noktalı sözcük ek alınca dönüşmüyor, ç, uç’taki ç gibi c olmuyor. Üç’ün aynılığı ve başkalığı. İki sözcük arasındaki okunmayan boşluk.

İki harf arasındaki daha da okunmayan boşluk. Seslendirilince dil ilk sözcükte damakta daha önde, ikinci sözcükte belirgin olarak daha geride. Sahne. Vücut. Hepsi iki nokta gibi. Yan yana iki nokta. Son noktadan bir nokta eksik. Yazının sona devinimi. Yazının eksikliği. Şimdiden ölümde varlığı.”
Uc’un kenardan sonra geldiğini, göğün bir toplu iğne gibi hayatlarımıza batırıldığını öğreniyoruz.”

Bkz: https://www.pandora.com.tr/urun.aspx?id=216032

Kas
15
2010
0

Tıpkıbasım: “Çankırı’dan Piraye’ye Mektuplar” (1940)

1940 yılında Nazım Hikmet Çankırı Cezaevi’nde yatarken çizgisiz defterine dolmakalemiyle şiirler yazdı. Deftere ‘Çankırıdan Pirayeye Mektublar’ başlığını koydu ve onu kendi elleriyle ciltledi. İçine şu notu iliştirdi: ‘Karıcığıma geç kalmış bayram hediyesi…’ Tek nüsha olan bu eser tıpkıbasımıyla yayımlandı.

Bkz: https://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=1027824&Date=09.11.2010&CategoryID=40

Kas
09
2010
0

Biri: 7

Biri Dergisi’nin 7. Sayısı Yayımlandı…

Bkz: https://biridergisi.blogspot.com/

Dergiyi şu mekânlarda bulabilirsiniz:

İSTANBUL, BEYOĞLU: Mephisto, Pandora, Simurg (Kivi)
İSTANBUL, KADIKÖY: Mephisto, Penguen, Seyhan, İmge
ANKARA: İmge (her iki şubesinde), Tan, İlgim Ajans (Yüksel Cad. No: 36/2; Çağdaş Asan: 0.535.2120875)
İZMİR, ALSANCAK: Kitapsan
ADANA: Kitapsan, Karahan (Baraj Yolu şubesi); BURSA: Ezgi; DENİZLİ: Yaprak; DİYARBAKIR: Kafka; ESKİŞEHİR: Adımlar; KONYA: Kitapsan; LEFKOŞE: Işık; MERSİN: Kitapsan

biridergisi@hotmail.com

Eki
30
2010
1

Haber: Ece Ayhan’ın evini koruyamadık. (Milliyet Gazetesi)

2002’de vefat eden şair Ece Ayhan’ın çocukluğunun geçtiği ve belirli dönemlerde yaşadığı Ecabat’taki evinden kalan duvarlar da çevreye zarar verecek kaygısıyla yıkıldı.

Türk şiirinin en önemli şairlerinden Ece Ayhan 2002’de İzmir’de vefat ettiğinde cenazesi Çanakkale’nin Eceabat ilçesindeki Yalova köyüne defnedildi. Mezarının da bulunduğu köyde yer alan annesine ait evinde geçti Ece Ayhan’ın çocukluğu… Ayhan, 80’li yıllarda hasta olan annesiyle birlikte belirli dönemlerde bu evde yaşadı, şiirlerini ve denemelerini burada sürdürdü… Uzun zamandır bakımsız olan ev, geçtiğimiz günlerde tamamen yıkıldı.
2009’un kış aylarında, zaten bakımsız olan evin çatısı ve ikinci katı çökmüştü. Evde, Ayhan’ın son on yılına tanıklık etmiş, her türlü bakımını üstlenmiş yeğeni Sadık Ece Deniz oturuyordu. Deniz, evin büyük bölümünün yıkılmasından sonra ayakta kalan bir odanın üstünü naylon ile kaplayarak burada yaşamını sürdürüyordu.

Yeğeni öldürüldü.

44 yaşındaki Sadık Ece Deniz, geçtiğimiz ağustos ayında, Bodrum’da kendisinden içki parası isteyen kişilerce bıçaklanarak öldürüldü. Deniz’in ölümünden sonra tamamen boşalan evin ayakta kalan duvarları bitişiğindeki ev için tehlike yarattığı gerekçesiyle, evin varislerinin talimatıyla yıkıldı.
‘Ece Ayhan Buluşmaları Sivil Girişimi’nden Semra Canbulat, “Zaten harap durumdaki evi çevreye de zarar verebileceği kaygısıyla şairin ailesinden birinin, bildiğim kadarıyla yeğeni Sadık Ece Deniz’in ağabeyinin talimatıyla yıkıldı” dedi.

‘Bilgi gelmedi’

Eceabat Belediye Başkanı Kemal Dokuz, kendisine bu konuyla ilgili herhangi bir bilgi iletilmediğini söyledi. Yalova Köyü’nün muhtarı Tuğrul Onan konuyla ilgili olarak şunları belirtti:
“Bu ev Ece Ayhan’ın annesinden kaldı, 7-8 varis var. Evin çatısı geçen kış çökünce kaymakamlığa konuyla ilgili yazı yazdım. Evin tehlike oluşturduğundan bahsettim. Yazıdan 20 gün sonra, Bayındırlık’tan gelip inceleme yaptılar. Hatta İl Kültür Müdürlüğü de geldi. Herkes ilgilendi ama bir çözüm bulunamadı.  Sadık Ece Deniz öldükten sonra da cenazede gördüğüm ağabeyine durumu anlattım. Bize para verip, madem tehlikeli o zaman duvarı yıkın dedi.”

Yasemin Bay
30 Ekim 2010 tarihli Milliyet Gazetesi’nden…

Bkz: https://sanat.milliyet.com.tr/sair-ece-ayhan-in-evini-koruyamadik/diger/haberdetay/30.10.2010/1307847/default.htm?ref=milliyet_anasayfa

2002’de vefat eden şair Ece Ayhan’ın çocukluğunun geçtiği ve belirli dönemlerde yaşadığı Ecabat’taki evinden kalan duvarlar da çevreye zarar verecek kaygısıyla yıkıldı

Eki
29
2010
0

Yeni Dergi: “Yeni”

Sonunda, gerçekten “yeni” diyebileceğimiz sıkı ve vizyoner bir dergi “Yeni”, Kırmızı Yayınları tarafından yayımlanmaya başladı…

Bkz: https://www.kirmiziyayinlari.com/productDetail.asp?id=221&kat_id=39

Ideefixe Bağlantısı: https://www.idefix.com/kitap/yeni-dergi-sayi-1-kolektif/tanim.asp?sid=B1CGETSJJ3KF1WMII482

Eki
27
2010
0

Haber: Ece Ayhan’ın evi yıkılmış…

 

Bugün, Ece Ayhan Buluşmaları Sivil İnsiyatifi’nden Semra Canbulat’tan önemli bir e-posta geldi. Bu e-posta’da Semra Canbulat, Ece Ayhan’a ilişkin bazı önemli konuları benimle paylaşıyor ve böylece bir çeşit “dert ortağı” olduğumuz da kesinleşiyor, keskinleşiyor; Semra Hanım’dan Ece Ayhan’ın Çanakkale Eceabat Yalova Köyü’nde yer alan evinin yıkıldığını öğrendim. Üstelik, bu yıkım kararını Ece Ayhan’ın ailesinden biri vermiş. Nasıl diyeyim, sanki ben de yıkıldım. Semra Hanım, sağolsun, Ece Ayhan’ın Çanakkale’de yaşadığı evin yıkıntılarının görüntülerini de  göndermiş. (Bu fotoğraflara “Yıkılan” adını vermek geldi içimden…) Aşağıda paylaşıyorum:

Ece Ayhan’ın Çanakkale Eceabat- Yalova Köyü’nde yaşadığı evin yıkıntı biçimindeki görüntüleri (2010)
Fotoğraflar: Semra Canbulat

Eki
24
2010
0

Caz Şairi Patricia Barber İstanbul’da…

Amerika’nın ünlü caz dergilerinden Down Beat’ten “En İyi Kadın Vokalist”ödülünü alan ve günümüzün Cole Porter’ı olarak kabul edilen Patricia Barber, Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında 25-26 Ekim tarihlerinde, İstanbul Jazz Center’da sahne alacak.

Bkz: https://www.muzik.net/etkinlik/1311/Patricia-Barber/
Bkz: https://www.ab-pr.com/tr/BasinOdasi/ab/garanti-bankasi/507/patricia-barber-istanbul-jazz-centerda.aspx

Evvel Fanzin kapsamında yer alan Patricia Barber ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?s=patricia+barber adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Eki
20
2010
0

fmag: içerik platformu

Muhteviyat, altZine, Futuristika! ve GriZine kolektif atölye çalışmaları 23 Ekim, 06 Kasım, 27 Kasım ve 07 Aralık tarihlerinde DEPO’da gerçekleşiyor.

Türkiyeʼnin genç dijital bağımsız yayınlarından GriZine, altZine, Futuristika! ve Muhteviyat’tan oluşan fmag: içerik platformu, Aralık ayındaki GriZine 1. yaş etkinliklerinin ilk ayağını gerçekleştiriyor. fmag: içerik platformu, DEPO’da atölye çalışmaları ile yer alacak.

Atölye çalışmalarının ayrıntılı programına https://www.grizine.com/fmag/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
16
2010
0

“kapalımetin” bir fanzin…

“kapalımetin” adlı fanzinin ilk sayısı yayımlandı.

Bkz: https://www.facebook.com/group.php?gid=149531311751452

E-posta: kapalimetin@gmail.com

Eki
14
2010
0

TÜYAP, falan filan…

2006 yılında Doğan Hızlan’ın onur konuğu seçilmesiyle birlikte TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı organizasyonlarıyla ne ziyaretçi, ne konuşmacı, ne de katılımcı olarak ilgilenmemeye, fuar ya da fuarın kapsamındaki hiçbir etkinlik üzerine de zerre kadar merak beslememeye başladım. Fakat, bu sene fuar kapsamında gerçekleşecek şu iki şey beni oldukça ilgilendiriyor;

İlki, bazı sahafların kitap fuarında standlarının bulunması… (Fuarda yer alacak sahafların listesini, standların konumunu ve Facebook etkinlik bağlantısını aşağıda bulabilirsiniz.)

İkincisi, 3 Kasım 2010 Çarşamba günü 18:00-19:30 saatleri arasında TÜYAP Büyükada Salonu‘nda Broy Yayınevi’nin düzenlediği “Şiirimizin Son Kişotları” adlı etkinliğe konuşmacı olarak davet edildim. Söz konusu etkinlik, sanıyorum, şiir okumaları ekseninde kollektif bir şey olacak… Etkinlikte kendi şiirlerimden birini değil de Özge Dirik’in bir şiirini ya da şiirsel metnini paylaşmayı düşünüyorum. Hatta, rahmetli Cenk Koyuncu’nun yayımladığı “Son Kişot” adlı dergiden kolajlarla etkinlik için özel bir fanzin tasarlamayı da düşünüyorum.  Kısacası, ne bileyim işte; bekleriz, falan filan… (Zy)

TÜYAP Kitap Fuarı’na Katılacak Sahaflar ve Stand Konumları:

SAHAF ANKA NADİR KİTAP, Salon 4, Stand 103
SAHAF BABİL, salon 4, stand 203
SAHAF BARIŞ, salon 4, stand 102
SAHAF GEZEGEN, salon 4, stand 204
SAHAF İKARUS, salon 4, stand 206
SAHAF İMGE, salon 4, stand101
SAHAF KİTAP İÇİN, salon 4, stand205
SAHAF LEVANT, salon 4, stand104
SAHAF MÜTEFERRİKA, salon 4, stand202
SAHAF NİGAR, salon 4, stand 203
SAHAF OSMANLI KOLEKSİYON, salon4, stand 105
SAHAF TURCALİBRİS, salon 4, stand 103
SAHAF TURKUAZ, salon 4, stand 201

Facebook Etkinlik Bağlantısı:  https://www.facebook.com/event.php?eid=153499701352606

Eki
04
2010
0

Hüseyin Cöntürk’ün Mektupları

Borges Defteri (https://borgesdefteri.blogspot.com), E-Kitap Projesi kapsamında altıncı özgün e-kitabını yayımladı.  Hüseyin Cöntürk’ün mektuplarından oluşan bu sıkı çalışmaya https://www.mediafire.com/?hhsjlrcfuuaguqa adresinden ulaşabilirsiniz.

Eki
03
2010
0

491’e YEDİ!

491‘e YEDİ!

“Yemcilerin yemlerini yeme!”

https://zaferyalcinpinar.com/491yedi.pdf

*

Yokoluşlarının ağıtını yazan o kifayetsiz muhterislerle senin ilgilenmeyişinin 2010’daki  yüzüdür 491
DÖRTDOKUZBİR “Evvel Fanzin” cakasıdır ve Kadıköy tribidir.

491‘in tüm sayılarını https://zaferyalcinpinar.com/491.html adresinden indirebilirsiniz. (E-posta: dortdokuzbir@gmail.com)

Not: 491‘in 8. sayısı  “Müzayede Özel Sayısı” olarak Kasım ayının son haftası yayımlanacaktır.

Eki
03
2010
0

Sonsuz ve Öbürü (Turgut Uyar)

En değerli vakitlerinizi bana ayırdınız
sağolunuz efendim
gökyüzününün sonsuz olduğunu bana öğrettiniz
öğrendim
yeryüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
hayatın sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
zamanın boyutlarının sonsuzluğunu
ve havanın bazen kuşa döndüğünü öğrettiniz
öğrendim efendim
ama sonsuz olmayan şeyleri öğretmediniz
efendim
baskının zulmun kıyımın açlığın
bir yerlere kıstırılıp kalmanın susturulmanın
aşk mutluluğunun ve eski hesapların
aritmetiğin bile
bunları bulmayı bana bıraktınız
size teşekkür ederim

18.5.82

İşbu şiir Borges Defteri arşivinde Turgut Uyar’ın kendi el yazısıyla bulunmaktadır.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com