Uluslararası PEN, Türkiye PEN Hakkındaki Soruşturmayı Kınadı
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1762
Bu Kez Fazıl Say’dan PEN’e Destek Geldi…
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1763
Ayrıca bkz: https://evvel.org/pen-turkiye-merkezine-sorusturma
Uluslararası PEN, Türkiye PEN Hakkındaki Soruşturmayı Kınadı
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1762
Bu Kez Fazıl Say’dan PEN’e Destek Geldi…
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1763
Ayrıca bkz: https://evvel.org/pen-turkiye-merkezine-sorusturma
“Lefter Kütüphanesi” hizmete girdi
Bkz: https://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=32790
“Fenerbahçe Destanı” İstanbul’da sahnelenmeye başladı
Bkz: https://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=32814
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.
“Ordinaryüs” Lefter Küçükandonyadis’i saygıyla anıyoruz…
*
*
“Hayat futbol gibidir. Defansa çekilmek gol yemek demektir!” Lefter
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayınlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1760
Bkz: https://www.pen.org.tr/tr/node/1762
PEN Yönetim Kurulu, Fazıl Say’a destek mesajı için TCK 301 bağlamında savcılığa ifade verdi:
PEN Yönetim Kurulu olarak, Fazıl Say’a destek niteliğindeki 3 Haziran günkü duyurumuzdan ötürü 301. madde bağlamında ifade vermek üzere savcılığa çağrıldık. 10 Ocak 2013 günü ifade verdik. Şikayet konusu açıklamamızda şöyle diyorduk:
“Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye merkezi olarak değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın mahkemeye sevk edilmesini dehşetle karşılıyor, kuvvetle kınıyoruz. Dünya kamuoyu Türkiye’deki faşist gelişmeler karşısında alarma geçmiş durumdadır.”
Yönetim Kurulu olarak verdiğimiz ifadede yukarıdaki sözlerin bir düşünce açıklaması ve bir eleştiri olduğu, hakaret amacı güdülmediği belirtildi. Bir anayasal ve yasal hak olan eleştiri hakkının kullanıldığı vurgulandı. Bu nedenle takipsizlik kararı verilmesi istendi.
PEN Türkiye’nin savcılığa verdiği ifadeye şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.pen.org.tr/files/PENIfade.doc
***
Dünya Yazarlar Birliği PEN, devleti eleştirmesi nedeniyle PEN Türkiye hakkında soruşturma açılmasını kınıyor:
Soruşturma PEN Türkiye Merkezi’nin web sitesinde besteci ve piyanist Fazıl Say’ın sosyal medya üzerinden “dini değerleri aşağıladığı” suçlamasıyla yargılanmasını eleştiren bir açıklamanın 3 Haziran 2012 tarihinde yayınlanması sonucu başlatılmıştır. Say’ın davası hâlâ devam etmektedir. Bahsi geçen açıklamada Türkiye’deki ‘faşist gelişmeler’ ele alınmıştır. 301 sayılı yasa Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk kimliğine ve Türk devlet kurumlarıne “hakareti” yasaklar.
25 Aralık 2012 tarihinde bir polis memuru PEN Türkiye Merkezi’nin İstanbul’daki ofisine gerelerek, Yönetim Kurulu üyelerinin ev adreslerini talep etmiştir. Bu soruşturmanın Adalet Bakanlığı tarafından onaylanması durumunda, PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel, İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, Genel Sekreteri Sabri Kuşkonmaz, Uluslararası Sekreteri Ahmet Erözenci, Saymanı Tülin Dursun ve Yönetim Kurulu’nun diğer üyeleri Zeynep Oral ile Mario Levi ve ayrıca açıklamayı PEN sitesine aktaran şair ve eleştirmen Nihat Ateş, Türkiye’de bu kanun üzerinden halihazırda yargılanmakta olan çok sayıdaki yazara katılacaklardır. Bu kanunun ifade özgürlüğü ilkesi ile taban tabana zıt olduğunu ve hem Türkiye içinde hem de bütün dünya tarafından ayıplandığını belirtmek gerekir.
PEN Uluslararası Başkanı John Ralston Saul konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:
“Bu soruşturma, ülkedeki meslektaşları tarafından seçilerek görevlendirilmiş olan PEN Türkiye Yönetim Kurulunun tamamına yapılmış bir saldırıdır. Üstelik, yapılmakta olan suçlama, uluslararası ifade özgürlüğü standartları düşünüldüğünde kendisinin de varolmaması gereken bir yasanın yanlış yorumlanması sonucu oluşmuştur. PEN Türkiye Başkanı yakın geçmişte oluşturulan ve Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamaları ile ilgili kaygılarını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile AB İşleri Bakanı Egemen Bağış’a ileten Uluslararası PEN Heyeti’nin de resmi bir üyesi idi.”
İfade verdikten sonra basına açıklama yapan PEN Türkiye Yönetim Kurulu şöyle demiştir:
“PEN Yönetim Kurulu olarak, Fazıl Say’a destek niteliğindeki 3 Haziran günkü duyurumuzdan ötürü 301. madde bağlamında ifade vermek üzere savcılığa çağrıldık. 10 Ocak 2013 günü ifade verdik. Şikayet konusu açıklamamızda şöyle diyorduk:
“Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi olarak değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın mahkemeye sevk edilmesini dehşetle karşılıyor, kuvvetle kınıyoruz. Dünya kamuoyu Türkiye’deki faşist gelişmeler karşısında alarma geçmiş durumdadır.”
Yönetim Kurulu olarak verdiğimiz ifadede yukarıdaki sözlerin bir düşünce açıklaması ve bir eleştiri olduğu, hakaret amacı güdülmediği belirtildi. Bir anayasal ve yasal hak olan eleştiri hakkının kullanıldığı vurgulandı. Bu nedenle takipsizlik kararı verilmesi istendi.”
Uluslararası PEN ifade özgürlüğüne karşı yapılan bu açık ihlali kuvvetle kınamakta ve Türkiye Hükümetini PEN Yazarlar Derneği hakkında başlatılan soruşturma ve adli işlemleri gecikmesiz olarak ortadan kaldırmaya ve 301. maddeyi tamamen iptal etmeye davet etmektedir.
*
Caddebostan Kültür Merkezi Sergi Salonu
12 ocak-7 Şubat 2012
*
Ayrıntılar İçin:
https://www.ckm.gen.tr/etkinlikler_detay.aspx?id=1795
https://www.ykykultur.com.tr/etkinlik/sergi-nazim-111-yasinda
*
Necip Fazıl Kısakürek’in Adnan Menderes’e yazdığı gizli mektuplar ve Menderes’ten talep ettiği maddi destekler gün ışığına çıktı… Artık kimse, kolay kolay, “yazarlık onuru”ndan filan bahsedemez, diye düşünüyorum. Bu mektuplardan ve mektuplarda yer alan dilden çok utanıyorum. Nasıl desem bilmiyorum, neredeyse yüzüm kızarıyor!
Habertürk Gazetesi’nden Abdullah Kılıç’ın gündeme sunduğu ve 50’li yıllarda Necip Fazıl Kısakürek tarafından Adnan Menderes’e ithafen yazılmış gizli mektuplardan bazı bölümler aşağıdadır:
21 Ocak 1954, “Muhterem efendim”
“Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.26 Aralık 1956, “Her şeyi uğrunuza risk ettim”
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.“Sürünmekteyim”
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”14 Ocak 1958, “Hesabı nasıl vereceksiniz”
“Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah’a, Türk Milletine ve “Allah bir” diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum.”14 Haziran 1958, “10 bin lira lütfedilirse”
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse… Ayda 6 bin lire tahsis olunursa… Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz.”
“İlerlemenin Kutsallığı ve Zorbalığı”
Murat Germen-Melih Görgün-Borga Kantürk–Vahit Tuna–Erol Eskici
Küratör: Emre Zeytinoğlu
04 Ocak 2013 – 02 Şubat 2013
ALANistanbul
Dünyaca ünlü edebiyatçıların eserlerini sansürün bilinçli körlüğüne/karanlığına maruz bırakma olaylarını/girişimlerini esefle kınıyoruz ve ayıplıyoruz:
“Şeker Portakalı” müstehcen oldu!
Bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=389916Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar” adlı eserine “sansür” talebi!
Bkz: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/steinbeckin-klasik-eseri-akpnin-gozunden-kacmadi-fareler-ve-insanlara-sansur-talebi
“İstanbul Destanı” Sergisi, 4 Ocak’dan 19 Şubat’a kadar Çırağan Sarayı’nın giriş katındaki Sanat Galerisi’nde günün her saati ücretsiz olarak sanat severlerin ziyaretine açık…
Bkz:https://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/etkinlik/22224253.asp
*
Orhan Pamuk’un savaş kışkırtıcılığına tepki gösteren yazar Sadık Albayrak’a yapılann saldırıya karşı bir imza kampanyası başlatıldı.
Sedat Simavi ödül töreninde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a gönderdiği mektupta kullandığı ifadeler nedeniyle Orhan Pamuk’a tepki gösteren yazar Sadık Albayrak’ın saldırıya uğramasına ve savaş kışkırtıcısı Orhan Pamuk’un yapıtının belgeseline ödül verilmesine karşı bir imza kampanyası başlatıldı.
“Savaş Kışkırtıcısı Orhan Pamuk’u ve ‘Sahibinin Sesi’ Olanları Kınıyoruz” başlıklı imza metni şu şekilde:
Edebiyat, yaşamı savunur; doğayı ve insanı tahrip eden, yaşama hakkını yok sayan her yaklaşımı reddeder. Oysa Orhan Pamuk, edebiyatın bu temel niteliğini hiçe sayarak bir süre önce beş kişiyle birlikte Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a gönderdiği mektupta “ İstifa dışında sizi, aileniz için üzücü olan tek bir yol bekliyor: Saddam Hüseyin ya da Kaddafi gibi ölmek ya da Lahey’de dezenfekte edilmiş bir hücrede ömür boyu hapis…” ifadesiyle yazarlık onurunu ayaklar altına alan bir tehditte bulunmuştur. Bilim, sanat ve siyaset çevrelerinde büyük tepkiye yol açan bu ifadelerden sonra, mektuba imza atanlardan Alman gazeteci, sosyolog ve siyaset bilimci Alfred Grosser, imzasını geri çektiğini açıklamıştır.
Ülkemiz adına üzücü bu tablo ortadayken, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Sedat Simavi ödülleri töreninde televizyon dalında Demet Haselçin’e “Masumiyet Müzesi” adlı belgeseli nedeniyle ödül verilirken, Haselçin’in Orhan Pamuk’a teşekkür etmesi, haklı olarak tepkilere yol açtı. Tören sırasında tepki gösteren edebiyat eleştirmeni ve yazar B.Sadık Albayrak, Orhan Pamuk için “masum ama savaş kışkırtıcısı” diyerek Pamuk’un bazı yazarlarla birlikte Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yazdığı mektubu hatırlattı. “Ödülün, savaş kışkırtıcısı Orhan Pamuk’un eserine istinaden verilmesi kabul edilemez,” diyen B. Sadık Albayrak’ın tepkisi, salon içerisinden de destek görmesine karşın, bir izleyici Albayrak’a saldırmış ve yazar bunun üzerine salonu terk etmişti.
Bir aydın sorumluluğu ve edebiyatçı duyarlığıyla tepkisini demokratik biçimde ortaya koyan B. Sadık Albayrak’a yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Emperyalist güçlere, Suriye’yi işgal çağrısı yapan utanç verici mektubun düzenleyicisi Orhan Pamuk’u, barış ve yaşamı savunan sanatçı ve edebiyatçılar olarak lanetlerken, onun yapıtından yola çıkılarak hazırlanan belgesele ödül verenleri de vicdan muhasebesi yapmaya davet ediyoruz. Çünkü, güzelim ülkemizin hapishanelerini dolduran yüzü aşkın gazeteci, televizyoncu, yazar varken, onların içinden bu süreci değerlendiren belgesellere imza atanlar söz konusuyken, “sahibinin sesi” bir yazarın yapıtının belgeseline ödül verilmesini, ülkemiz aydınına ve sanatçısına haksızlık olarak görüyoruz.
Kazanan, yaşamı savunanlar olacaktır.
(soL – Haber Merkezi)
“İnsan Okur” adlı web sitesi, Sedat Simavi Ödül töreninde eleştiri hakkını kullanmak isteyen Sadık Albayrak’a karşı gerçekleşen faşizan saldırıyı kınamak amacıyla bir imza kampanyası başlattı. “İnsan Okur” adlı web sitesinde yayımlanan bildiriye ve imza kampanyasına şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.insanokur.org/?p=44109
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM) önceki gün The Marmara Taksim Oteli’nde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen Sedat Simavi ödül töreninde yaşananlar hakkında bir açıklama yaptı. Törende, televizyon dalında Demet Haselçin’e “Masumiyet Müzesi” adlı programı nedeniyle ödül verilmesine tepki gösteren edebiyat eleştirmeni ve yazar Sadık Albayrak, Orhan Pamuk için “masum ama savaş kışkırtıcısı” diyerek Pamuk’un bazı yazarlarla birlikte Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yazdığı mektubu hatırlatmıştı.
Albayrak’ın tepkisi salon içerisinden de destek görmesine karşın, bir izleyici Albayrak’a saldırmış ve yazar bunun üzerine salonu terk etmişti.
NHKM konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Savaş kışkırtıcısı ‘yazar’ı protesto eden B. Sadık Albayrak’a yapılan saldırıyı kınıyoruz” dedi.
Açıklamada şunlar söylendi:
“11 Aralık tarihinde ‘İşgalin öncü kuvveti’ komutanlığına soyunan Nobelli yazar Türkiye aydınlarını temsil etmemektedir başlığıyla bir açıklama yaparak, yanına beş yazarı daha alarak emperyalistlere Suriye’yi işgal çağrısı yapan kişiye ilişkin görüşlerimizi paylaşmıştık. Dünyanın dört bir yanında aydınların protestosuna neden olan ve kimi imzacıların imzalarını çekmeleriyle sonuçlanan tehdit bildirgesi, insanlık adına utanç vesilesi olarak tarihe geçti.”
“Dün (25 Aralık) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen Sedat Simavi ödül töreninde televizyon dalında savaş kışkırtıcısı yazarın kitabına atfen çekilen ve TRT Türk’te yayınlanan Masumiyet Müzesi adlı belgesel ödül verildi. Yazar Sadık Albayrak bu fiyaskoya karşı durduğu için ‘yazar’ın fedailerinin saldırısına uğramıştır.”
“Bir aydın sorumluluğuyla ve olgunlukla tepkisini dile getirmesine rağmen saldırıya uğrayan Sadık Albayrak yalnız değildir. Ne mutlu ki, savaşlara ve işgallere karşı olan aydınlar, gençler, emekçiler ülkemizde çoğunluktadır.”
“Türkiye; işgalcileri, Patriotçuları, NATO’cuları ve onların fedailerini yalnız bırakacak bir birikime sahiptir.”
“Savaş kışkırtıcısının yaptıkları dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde tepkilere neden olurken, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bu kişiye sahip olmadığı bir itibar kazandırmak anlamına gelen bu ödülünü kınıyoruz.”
“Savaş heveslilerine ve işgalcilere karşı cesurca haykıran ‘Bizim’ Sadık Albayrak’a yapılan saldırıyı kınıyoruz.”
(soL-Haber Merkezi)
Ayrıca Bkz: SADIK ALBAYRAK’IN YANINDAYIZ ve HAKLI TAVRINI DESTEKLİYORUZ!
The Marmara Oteli’nde düzenlenen Sedat Semavi Ödülleri töreninde, TRT Türk’te yayınlanan “Masumiyet Müzesi“ adlı belgeseli ile ödüle layık görülen ve konuşma yapmak için kürsüye gelen Demet Haselçin, edebiyat eleştirmeni Sadık Albayrak’ın “haklı” tepkisiyle ve eleştirileriyle karşılaştı. Orhan Pamuk’a ve Orhan Pamuk’un son zamanlardaki söylemlerine ilişkin bariz çelişkileri işaret eden bir protesto konuşmasıyla eleştiri hakkını kullanan Sadık Albayrak’a, salondan birinin “Sen de kimsin, çık dışarı!” diyerek fiziksel müdahalede bulunduğu ve saldırdığı görüldü. Albayrak, Orhan Pamuk için, “masum ama savaş kışkırtıcısı” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Bugüne kadar dünyadaki “demokrasi yanılsamasından, sahte demokrasiden ve demokrasi keşmekeşinden” en kıyak avantajları elde eden Orhan Pamuk-severleri, “hakiki demokratik eleştiri” hakkını kullanmak isteyen Sadık Albayrak’a saldırarak Sadık Albayrak’ı salondan çıkarmaya çalıştılar.
E V V E L fanzin ve çevresi olarak Sadık Albayrak’ın yanındayız ve Sadık Albayrak’ı destekliyoruz. Tüm ödüllere, ödüllerin veriliş biçimlerine, ödül gecelerine ve kapitalizmin yönetsel kesiminin “al gülüm, ver gülüm” şeklinde yürüttüğü “ödüllendirme sistematiği”ne karşıyız. Biz, Nobel dahil olmak üzere kapitalizmin ödül sistematiğini bir “insansızlık” biçimi olarak görüyoruz. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni, özelinde de Sedat Simavi Ödülü organizasyonunu ve o salonda Sadık Albayrak’a sergilenen haksız tavrı onaylarcasına sessiz kalan herkesi esefle kınıyoruz, ayıplıyoruz!
Ayrıca, biz, asıl şunu merak ediyoruz ve ısrarla soruyoruz: “Orhan Pamuk kimdir?”
***
Sadık Albayrak’ın açıklamalarını içeren haber metni aşağıdadır:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödül töreninde Orhan Pamuk protestosu yapan ve saldırıya uğrayan yazar Sadık Albayrak, yaşananları değerlendirdi. Albayrak, saldırganı tanımadığını belirtirken, linç tehditleri savuran Pamuk’a ödül verilmesine de tepki gösterdi.
TRT Türk’te yayınlanan “Masumiyet Müzesi” adlı belgesele verilen ödüle tepki gösterdiği için saldırıya uğrayan Sadık Albayrak, saldırıyı ve verilen ödülü değerlendirdi.
NATO sözcüsü gibi davranarak Esad’a ölüm tehdidi savuran bir yazara ilişkin esere ödül verilmesine doğal bir tepki gösterdiğini belirten Albayrak, verilen ödülü kınadığını ifade etti.
Masumiyet kelimesi ve Orhan Pamuk’un isimlerinin yan yana gelmesine karşı gösterdiği tepkiye “çık dışarı” sesleri ve “saldırı” ile yanıt verildiğini belirten Albayrak, bunun AKP iktidarının tavrını yansıttığını söyledi.
AKP’nin kendisini protesto edenlere saldırı ve susturma şeklinde yanıt verdiğini vurgulayan Albayrak, bu saldırının da liberallerin içindeki faşizmi gösterdiğini dile getirdi.
Cezaevlerinde yüzün üzerinde gazeteci bulunurken ödülün böyle bir esere verilmesinin kabul edilemez olduğun belirten Albayrak, daha önce de elinde sahte belgelerle gezen Mehmet Baransu’ya ödül verildiğini hatırlattı.
(soL – Haber Merkezi)
*
“Filmini Kap Gel”
29 Aralık 2012 Cumartesi, Saat: 14.00
KargART, Kadife Sok. Kadıköy
Ayrıntılar için bkz:
https://www.kargart.org/tr/etkinlikler/
filmini-kap-gel-kargart-gosterim
*
İlhan Berk
“BAKMAK”
Dergilerdeki Yazıları (1962-65 ve 1975-77)
Hazırlayan: Zafer Yalçınpınar
Mart 2011
*
1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan bu inceleme yazılarının bütününü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz. (Zy)
*
*
Caz şairi Patricia Barber’ın yeni albümü “Smash”,
22 Ocak 2013’te dünyaya geliyor…
Bkz: https://www.patriciabarber.com
Patricia Barber hakkında irdelediklerimiz için;
https://evvel.org/?s=patricia+barber
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Patricia Barber” ilgilerine https://evvel.org/?s=patricia+barber adresinden ulaşabilirsiniz.
Siyasadan iki yazı… gayet sıkı…
*
Çarpık doğdu, yamuk öldü…
Bkz: https://birdirbir.org/taraf-carpik-dogdu-yamuk-oldu/
*
Uslu durursan belki şeker yiyebilirsin…
Bkz: https://papazincayiri.blogspot.com/2012/12/uslu-durursan-belki-
seker-yiyebilirsin.html
*
Galeri Nev’de…
Bkz: https://www.galerinev.com
Ayrıca, Galeri Nev, 15.03.2013 – 06.04.2013 tarihleri arasında “Abidin Dino 100 yaşında!” başlıklı bir sergi düzenleyeceğini de müjdeliyor…
*
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Abidin Dino” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/abidin-dino adresinden ulaşabilirsiniz.
Hasip Pektaş’ın “Resimler, Ekslibrisler” adlı sergisi 22 Ocak ile 16 Şubat 2013 tarihleri arasında Galeri Işık’ta…
Eduardo Galeano
“Ve günler yürümeye başladı”
Çev: Süleyman Doğru
Sel Yayıncılık – Kasım 2012
Bkz: https://www.selyayincilik.com/kitaptanitim.asp?kod=857
*
Bkz: https://evvel.org/bir-tekrar-daha-oduller-insansizdir (16 Nisan 2011)
Dave Brubeck, “Time” Dergisi’nin kapağında… (8 Kasım 1954)
Çizim: BORIS ARTZYBASHEFF
“İkinci dünya savaşı sonrası caz müziğinin en önemli isimlerinden Amerikalı piyanist Dave Brubeck, 92. yaş gününden bir gün önce, 91 yaşında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.
‘Take Five’, ‘Blue Ronda a la Turk’ gibi dönemine ve müzik tarihine damgasını vurmuş bestelerin sahibi ve aksak ritmlerin kralı Brubeck, ikinci dünya savaşı sonrası değişen caz müziğinin en önemli icracılarından biri olmuştu. Alto saksafoncu Paul Desmond ile 5/4, 6/4 hatta 7/4’lük eserler veren Dave Brubeck, batı yakasının doğurduğu en büyük caz müzisyenlerinden biri haline gelmişti.
8 Kasım 1954’te ‘Time’ dergisine kapak olan efsane piyanist Brubeck, Louis Armstrong’dan sonra dergiye kapak olan ikinci caz müzisyeni olmayı başarmıştı. “
5/12/2012, Radikal Gazetesi Haberi
Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com