“Aylık edebiyat dergisi Üvercinka, Eylül 2015 sayısında ana konuyu edebiyatta “kanon” sorununa ve ödül tartışmalarına ayırdı. Dergide ödüller ve Dağlarca adına konan ödülün niteliği de değerlendirmeye alındı.
Berkiz Berksoy’un orta sayfalarda “Kanon ve Tanpınar” ilişkisini irdeleyen akademik çalışmasını, Volkan Hacıoğlu’nun “Batı Kanonu” başlıklı yazısı izliyor. Ekrem Kahraman’ın “Sözde Çağdaşlar” denemesi, küreselleşmeyle gelen çağdaşlık tanımını ele alarak kanon sorununa bir başka açıdan kaynak oluşturuyor. Koray Feyiz, “Kültür Endüstrisi ve Şiir” incelemesinde, Frankfurt Okulu düşünürlerinin yaklaşımlarını sergileyerek modernizm ve postmodernizme dair saptamalarıyla kanon tartışmaları için zemin sağlıyor.
DAĞLARCA ADINA KONAN ÖDÜLÜN ETİK TUTARSIZLIKLARI ELE ALINIYOR
Derginin “Biz Hangi Kanonu Uyumsuyoruz?” başlıklı kapak yazısında, ödüller ve edebiyat kanonu ilişkisi açımlanarak, Dağlarca adına konan ödülün edebî etik bağlamında tutarsızlıkları konu ediliyor. Derginin “Biz Hangi Kanonu Uyumsuyoruz?” başlıklı kapak yazısında, ödüller ve edebiyat kanonu ilişkisi açımlanarak, Dağlarca adına konan ödülün edebî etik bağlamında tutarsızlıkları konu ediliyor. Seyyit Nezir, ödül konusunda Volkan Hacıoğlu’nun düzenlediği soruşturma yanıtlarını, “Dağlarca’yı Özelleştirmek” başlıklı değerlendirmeyle sunuyor. Abdullah Şevki, ödüllerin işleyişine yönelik ağır eleştiriler getirdiği “Ödül Saplantısı” yazısında, can çekişen şiire Dağlarca Ödülü’nün çare olmayacağını, sonuçta şairin adının zarar göreceğini vurguluyor. Osman Çutsay, edebiyat ve ödül piyasasına savaş açan Taylan Kara’nın kitabını “Sanat Oligarşisi Sallanırken” başlıklı polemik yazısında vurucu söylemiyle tartışırken; Kaan Turhan, Kara’nın kitabında ele alınan “bilinmeyen yazarlara bilinen paraların dağıtılması” gerçeğine “Vasat Edebiyatı Çürütüyor” yazısında dikkat çekiyor. Celil Denktaş da kanon konusuna “Çok Kültürlülük” açısından ışık tutuyor.”
Kaynak: soL Haber Portalı
20
2015
İlki düzenlenen ‘Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Ödülü’ndeki etik tutarsızlıklar, ÜVERCİNKA Dergisi’nin Eylül sayısında eleştiriliyor!
20
2015
“Biçim, kıyısaldır.”
Rüzgâr Defteri‘nden…
Rüzgâr Defteri’nin Facebook Sayfası:
https://www.facebook.com/ruzgardefteri
Rüzgâr Defteri’ni
https://www.oyunyayinevi.com/urun/ruzgar-defteri/
adresinden çevrimiçi olarak satın alabilirsiniz.
Hamiş: Yalçınpınar’ın 2015 yılı öncesinde yayımlanan tüm kitaplarının pdf biçemine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden, tüm şiirlerine ise https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz. Zafer Yalçınpınar kimdir? sorusunun cevabı da https://bit.ly/zykimdir adresinde yer alıyor. (Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com)
01
2015
“O çizgi nereden geliyor?”
Rüzgâr Defteri‘nden…
İlhan Berk’le Görüşme’den Fotoğraflar (2006)
https://evvel.org/ilhan-berkle-gorusmeden-fotograflar-2006
Rüzgâr Defteri’ni
https://www.oyunyayinevi.com/urun/ruzgar-defteri/
adresinden çevrimiçi olarak satın alabilirsiniz.
Hamiş: Yalçınpınar’ın 2015 yılı öncesinde yayımlanan tüm kitaplarının pdf biçemine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden, tüm şiirlerine ise https://bit.ly/zypsiirler adresinden ulaşabilirsiniz. Zafer Yalçınpınar kimdir? sorusunun cevabı da https://bit.ly/zykimdir adresinde yer alıyor. (Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com)
30
2015
“ÇALMAYAN” (Zafer Yalçınpınar)
“(…) Sözgelimi, edebiyatçı arkadaşlarımın yüzde 99′u pis herifler.
Yaşayarak gördüm! Ya sahtekâr, ya hırsız. (…)” Ece Ayhan
“ÇALMAYAN”
Zafer Yalçınpınar
–
İndirme Adresleri(Tam Metin)
pdf: https://bit.ly/calmayanpdf
ePub: https://bit.ly/calmayanepub
–
Kendi Yayınları
Eylül 2014, 62 Sayfa-Şiir
–
Hamiş:
Zafer Yalçınpınar’ın kişisel web sitesine https://zaferyalcinpinar.com adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca, Yalçınpınar’ın tüm kitapları ise şu adreste yer alıyor: https://zaferyalcinpinar.blogspot.com
29
2015
“Rüzgâr Defteri” yayımlandı!
RÜZGÂR DEFTERİ
Zafer Yalçınpınar
Oyun Yayınevi
Temmuz 2015, Anlatı
Rüzgâr Defteri’ni
https://www.oyunyayinevi.com/urun/ruzgar-defteri/
adresinden çevrimiçi olarak satın alabilirsiniz.
Rüzgâr Defteri, alegorik anlatımların alan derinliğinde oluşan şiirsel bir metindir ve 2013-2014 yılları boyunca Bozcaada ile Marmara (Mermer) Adası’nın örgün uzamında kaleme alınmıştır.
Rüzgâr Defteri’nin yaşanmasında, imgeleminin oluşmasında ve yazımında, her ân, her merhalede, her daim yanımda olarak beni sonsuz destekleyen Duygu Gündeş’e çok teşekkür ediyorum.
Rüzgâr Defteri’ndeki özü sezerek özenle yayıma hazırlayan M.Ş.Ş. ile Nihan Şişli’ye, defterdeki şiirsel alan derinliğini içselleştiren Kerem Bereketoğlu’na, güç veren Uluer Oksal Tiryaki’ye ve Oyun Yayınevi’nin tüm sıkı taifesine “yerden göğe kadar” teşekkür ediyorum.
Oyun Yayınevi ve taifesi olmasaydı bu defter yayımlanamazdı.
Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar
Hamiş: Yalçınpınar’ın 2015 yılı öncesinde yayımlanan tüm kitaplarının pdf biçemine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden, tüm şiirlerine ise https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz. Zafer Yalçınpınar kimdir? sorusunun cevabı da https://bit.ly/zykimdir adresinde yer alıyor. (Ayrıca bkz: https://zaferyalcinpinar.com)
23
2015
Mermer Adası’nın Tam Kalbinde Bir Seramik İşliği: “İNCİ”
Seramik sanatçısı İnci Yalçın Balkan ve eşi Yusuf Balkan, Mermer (Marmara) Adası’nın merkezinde çağdaş bir sanat işliğini hayata geçirdi. “İnci” adını taşıyan işlikteki eserlerin genelinde seramik sanatının çağdaş motifleri ile figüratif çeşitlemeler bulunuyor. Seramik sanatının el emeğiyle özdeşleşen felsefi dokusu, İnci Yalçın Balkan’ın figüratif kompozisyonlarında, motiflerinde ve renk seçimlerinde belirgin bir şekilde hissediliyor. Adanın tam kalbinde, tarihsel bir mekânın restorasyonu sonrasında hayata geçen “İnci” adlı işliğin, Marmara Adası’ndaki kültür-sanat aurasını olumlu yönde etkileyerek geliştireceğini düşünüyor ve bu biricik kültür-sanat işliğini, adalar kültürü, seramik sanatı, tarih ve felsefeyle ilgilenen herkesin ziyaret etmesini öneriyorum. (Zy)
“İnci Yalçın Balkan”
“İşlikte yer alan eserlerden bir görünüm…”
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden ulaşabilirsiniz.
20
2015
Ölümden beslenenleri lanetliyorum!
İnsanları/insanlığı öldürenleri ve ölümden beslenenleri lanetliyorum.
Lanet olsun bu insansızlığa, gaddarlığa, ortaçağ kafasına!
–
16
2015
“Aklınızdan dahi geçirmeyin!”
Danıştay 6’ncı Dairesi, Topçu Kışlası’nın da içinde olduğu Taksim Yayalaştırma Projesi’ne ilişkin geçen yıl onadığı iptal kararını oy çokluğuyla kaldırdı. Karar sonrası bir açıklama yapan Taksim Dayanışması, “Niyetinizin farkındayız, aklınızdan dahi geçirmeyin” dedi.” Taksim Dayanışması’nın açıklamasının tam metnine https://taksimdayanisma.org/aklinizdan-dahi-gecirmeyin adresinden ulaşabilirsiniz.
15
2015
“Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ‘zorla’ tahliye edildi.”
Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın da içinde olduğu Beyoğlu, Sıraselviler Caddesi’ndeki Hrisovergi Apartmanı “Binanın depreme karşı riskli olduğu” gerekçesi ile polis ve zabıta eşliğinde tahliye edildi. Vakfa ait eşyalar nakliye kamyonları ile yediemin deposuna götürüldü.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nca yapılan açıklamada, “Nazım Hikmet Vakfı, Sıraselviler caddesindeki tarihi Hrisovergi apartmanının, otel ve AVM yapılmak üzere bir inşaat şirketine kiralanması nedeniyle yirmi yıldır etkinliklerini sürdürdüğü binasından tahliye ediliyor. Hukuk süreçlerinin sonuçlanmamış olmasına karşın, 14.07. 2015 günü Vakıf merkezine gelen Beyoğlu Belediyesi’ne ait zabıta ve güvenlik güçleri, tahliye işlemini gerçekleştiriyor. Bu yasa tanımaz, kültür düşmanı eylem ve girişimi şiddetle kınıyor, kamuoyunu Nâzım Hikmet Vakfı’yla dayanışmaya çağırıyoruz“ denildi.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, 15/7/2015
11
2015
Kitap: “Vasat Edebiyatı 101” (Taylan Kara)
“Vasat Edebiyatı 101”
Taylan Kara
Hayal Yayınları, Mayıs 2015
“Edebiyat ortalığı”nda sergilenen “güdümlü” faaliyetleri eleştirdiği özel çalışmalarıyla tanınan Taylan Kara -sağolsun- “Vasat Edebiyatı 101” (Hayal Yayınları, Mayıs 2015) adlı yeni kitabını imzalayıp bize göndermiş. Vasat Edebiyatı 101‘de, edebiyatımızın (ve dilimizin) maruz kaldığı tüm “ödüllendirme-pazarlama-tutundurma” yöntemleri, piyasa sistematiğinin edebiyata bulaştırdığı “yeni sinsiyet” ile bu kötücül tavrın türevi olan tüm faaliyetler ayrıntılarıyla anlatılmış, incelenmiş. Taylan Kara’yı “Vasat Edebiyatı 101” adlı eleştirel çalışması nedeniyle tebrik ediyoruz.
Önemli Not: Taylan Kara’nın edebiyat oligarşisine dair gerçekleştirdiği analiz ve eleştirilerin bazılarına https://evvel.org/?s=Taylan+Kara adresinden ulaşabilirsiniz.
09
2015
#MelikeKoçakYalnızDeğildir
İmza Kampanyası: https://www.change.org/p/melikekoçakyalnızdeğildir-direnörtmenim
20
2015
Mural İstanbul 2015
Büyük duygu… Eylül ayına kadar sürecek…
Takip etmek için: https://www.facebook.com/muralistanbul
by QBIC
(Haziran 2015, Moda)
Viva la Mural İstanbul! (2012-2014)
Bkz: https://line.do/mural-istanbul/5lt/vertical
Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.
05
2015
Kazanan Hep Jüridir!
Neredeyse herkes tarafından biliniyor; edebiyat ödülleri ile ödüllendirme sistematiğine karşı müthiş tepkiliyiz ve yıllardır canımızla, kanımızla büyük bir mücadele veriyoruz. Şu hakikati ortaya koyalım hemen: Ödüllendirme sistematiği, egosantrik yemlerle devam eden bir haksızlık yordamıdır. Ödüllendirme sisteminin bileşenleri, insan evlâdını melanete götürecek ‘geribeslemeli, geribildirimli bir düzenek’ şeklinde tasarlanmıştır. Bu sarmal düzenek, Türkiye’de ilk kez 1950’li yıllarda “Güdümlü Edebiyat” başlığı altında uygulanmaya başlanmış ve 65 yıldır edebiyatı, genç yazar ve şairleri kıskaçlarının içinde tutmayı başarmıştır. Bu düzeneğin yapısı çok karmaşık değildir aslında: Statüko dağıtarak statüko cukkalamak ve statüko cukkalayarak statüko dağıtmak! Saygınlık dağıtıp saygınlık elde etmek ve saygınlık elde edip saygınlık dağıtmak! Tezgâh, geribeslemeli, geribildirimli bir ilişkiyle devam ediyor… Edebiyat sosyolojisi üzerine çalışmış olan Taha Hüseyin, bir konferansında mevcut düzeneği ‘namussuz bir iktisadi ilişki’ olarak tanımlar. Bu düzenek, Yeni Kapitalizm’in yarattığı Yeni Sinsiyet Tipolojisi‘nin birincil yöntemi ve el yordamı haline geldi. 2006’dan bu yana ödül çetesinin ‘ödül vererek’ kontrolüne aldığı yüzlerce ‘ödüllü şair’ ve zavallı, vasatî bir edebiyat aurası var. ‘Ödülde şairler’in yalancı dünyasıdır bu aslında… Yani, sahici bir varoluşları yoktur! Edebiyat aurasının da öyle… Hatta, ‘maymun kuşak’ olarak tanımlayabileceğimiz tuhaf bir kitleye müdahil herkesin hepsine ‘ödüllü şair’dir, diyebiliriz… Bu kitlenin vasatî, sahici olmayan varoluşuyla birlikte, ‘imgelemin özgürleşmesi’ açısından tek bir gol, tek bir başarı hikâyesi veya zerre kadar bir ilerlemenin oluşmadığını, oluşamadığını görüyoruz. Yok, aşikâr! Olan biten şu: Yeni Sinsiyet, seçtiği, öne çıkardığı kötülüğü podyumlarla ve törenlerle yemliyor. O kötülük de Yeni Sinsiyet’i besliyor. Böylelikle insanlar yönetiliyor, yönetilebiliyor… Peki, nasıl yapıyorlar bunu? ‘Göz alıcılık’ ve ‘göz boyama’ unsurlarını kullanıyorlar. Öncelikle, şairleri yolundan döndürüyorlar: Şairleri iktidar ve gaddarlık karşıtı duruşlarından, hakikat yolundaki kalb ve vicdan arayışlarından döndürüyorlar… Sonra, adına şiir yarışması düzenlenen isimlerin ve bu isimlerin ailelerinin temsil ettiği tarihsel itibarı, tarihsel duruşu kullanarak, o duruştaki onuru yok ediyorlar… Yani, tüm ipler, tüm nedensellikler, ‘ödüllendirme sistematiği’ yordamıyla kendini var etmeye çalışan bir çetenin şeytansı ellerine geçmiş. Bu haksızlık yordamını kendilerine meslek-meziyet edinmişler, bu haksızlıkla, bu haysiyetsizlikle övünüyorlar, bu durumu kendilerine ‘kariyer’ bellemişler falan… Aslında olan biten şu hepi topu: Azıcık bir maaşa bağlandılar, azıcık bir sabit gelir elde ettiler! Mevcut çete, yürürlükteki ödüllendirme sistematiğinin bileşenleriyle, aynı anda, birçok kuşu vurabiliyor: Yani, ödüllendirme sistematiğinin tek bir kazananı var aslında… Kazanan hep jüridir! Kazanan hep jüri başkanıdır! Kazanan hep seçiciler ve seçicileri seçendir! Yeni Sinsiyet’in kendi statükocu duruşunu devam ettirmekten başka bir amacı yoktur aslında…
Sahicilikle
—
05
2015
“İstanbul vapurları, su üstü balıklarıdır!” #vapurumugeriver
“İstanbul vapurları, su üstü balıklarıdır!” (Zy)
#vapurumugeriver
İmza Kampanyası:
https://www.change.org/p/istanbullular-a-sorulmadan-getirilen-
boğucu-vapurlar-kaldırılsın-ibbbeyazmasa-vapurumugeriver
Fotoğraflar, Zafer Yalçınpınar tarafından 2000 yılında görüntülenmiştir.
Z. Yalçınpınar’ın “kendini anlatan” fotoğraflarına
https://zaferyalcinpinar.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.
02
2015
Nâzım Hikmet Vakfı’nın yerine AVM yapmak istiyorlar!
Nâzım Hikmet Vakfı’nın yerine AVM yapmak istiyorlar…
Bkz: https://haber.sol.org.tr/turkiye/nazim-hikmet-vakfi-avm-oluyor-118314
31
2015
biz insanlığın onuruyuz! her yerdeyiz!
“Gezi eylemlerinin 2’nci yıl dönümünde, ressam Haydar Özay tarafından bir buçuk yıllık çalışmanın ardından tamamlanan 50 metrekare büyüklüğündeki “Gezi Resmi” isimli tablo, sergilenmeye başlandı. Karaköy’de bulunan TMMOB İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nin terasında yer alan tablonun açılışına ressam Haydar Özay, Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik, Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, Gezi olaylarında gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya, TMMOB Mimarlar Odası Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, Taksim Dayanışması üyeleri ve çok sayıda ziyaretçi katıldı.”
Bkz: https://haber.sol.org.tr/turkiye/gezi-resmi-
sanatseverlerle-bulusuyor-biz-bunu-basardik-118075Bkz: https://zete.com/gezi-resmi-icin-acilis-yapildi/
Bkz: https://direnisteyiz.net/haber/
gezi-yildonumunde-gezi-tablosu-acildi/
30
2015
Oligarşik Dehşetin Sürekliliği: “Damperli Ödül Furyası’nın Yeni İstatistikleri”
Sağolsun Koltukname taifesi, 2013’te olduğu gibi 2014’te de geçer akçe kılınan dehşet verici bir oligarşinin istatistiğini hesaplamış ve sayı saymayı (en azından parmak hesabı yapmayı) bilen ya da bildiğini varsaydığımız edebiyat ortamının ortak aklına (vicdanına) sunmuş…
2014 boyunca, 25 edebiyat ödülünde, birden fazla jüri üyeliği yapmış isimlerle karşınızdayız.
Listenin başında 10 kere jüri üyeliği yapmış olan Doğan Hızlan yer alıyor. Hızlan’ı, 5 kere jüri üyeliği yapan Refik Durbaş ile 4 kere jüri üyeliği yapan Egemen Berköz, Enver Ercan, Eray Canberk, Handan İnci, Hilmi Yavuz ve Metin Celâl izliyor. 3 kere jüri üyeliği yapanlar Asuman Kafaoğlu Büke, Cemil Kavukçu, Faruk Şüyün, İnci Aral, Leyla Şahin, Müslim Çelik, Nursel Duruel, Selim İleri, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi, Turhan Günay ve Cevat Çapan’dan oluşuyor. 2 kere jüri üyeliği yapanların listesi ise şöyle: Abdullah Uçman, Adnan Binyazar, Ahmet Telli, Ali Cengizkan, Buket Aşçı, Emin Özdemir, Erendiz Atasü, Feyza Hepçilingirler, İhsan Yılmaz, İlknur Özdemir, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Murat Gülsoy, Mustafa Öneş, Sennur Sezer, Sevin Okyay, Sinâ Akyol ve Metin Cengiz.
25 ödülde toplam 117 jüri üyesi bulunuyor. Yukarıda anılan isimler ise bu toplamın yaklaşık %32,5’ine tekabül ediyor.
Analize konu olan yarışma ve ödüllerin listesi: Altın Portakal Şiir Ödülü, Behçet Aysan Şiir Ödülü, Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Cemal Süreya Şiir Ödülleri, Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, Duygu Asena Roman Ödülü, Dünya Kitap Yılın En İyileri, Erdal Öz Edebiyat Ödülü, Everest İlk Roman Yarışması, GİO Ödülleri, Haldun Taner Öykü Ödülü, Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü, Metin Altıok Şiir Ödülü, Necati Cumalı Edebiyat Ödülü, Necip Fazıl Ödülleri, Orhan Kemal Roman Armağanı, Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü, Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması, Sait Faik Hikâye Armağanı, Sedat Simavi Ödülleri, Selçuk Baran Öykü Ödülü, Tanpınar Edebiyat Ödülü, Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri, Yunus Nadi Ödülleri
Bilinirliğinin en yüksek olduğunu düşündüğümüz beş ödülde ise durum şöyle:
Haldun Taner Öykü Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı, Yunus Nadi Ödülleri, Dünya Kitap Yılın En İyileri ve Sedat Simavi Ödülleri’nin jüri üyeleri toplam 45 kişiden oluşuyor. Bu 45 kişi arasında birden fazla jüride yer alan 8 kişi var; bu da toplam rakamın %18’ine tekabül ediyor. Jüri üyelerinin 13’ü kadın, 32’si erkek. Kadınlar toplamın %29’unu oluşturuyor.
Listenin başında, 5 jüride de yer alan Doğan Hızlan var. Hızlan’ı 3 kere jüri üyeliği yapan Faruk Şüyün ile Metin Celâl izliyor. 2 kere jüri üyeliği yapanlar ise şöyle: Cemil Kavukçu, Faruk Duman, Hilmi Yavuz, Nursel Duruel ve Selim İleri.
Kaynak: https://koltukname.com/2015/01/07/2014un-one-cikan-juri-uyeleri/
Şimdi herkes biliyor, 2014’ün yaz aylarında Taylan Kara da bu konuyu analiz etmişti; Taylan Kara‘nın ortaya koyduğu hakikatler, kuvvetli tartışmalara ve özel yansımalara, yorumlara sebep olmuştu.
bakınız:
Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir? (Haziran 2014)
Geçmiş yıllarda, edebiyat ödüllerini (damperli ödül furyasını) ve edebiyat ödüllerinin çevresinde dönen statüko oyunlarını bin türlü eleştirmiştik:
bakınız:
Ödüller İnsansızdır! (2011)
Yeni Sinsiyet ve Bazı Enstrümanları (2010)
Damperli Ödül Furyası ve Saygınlık Cukkalamak (2008)
Nisan 2011’de, Hande Edremit ile gerçekleştirilen bir söyleşide “jüricilik” mesleği hakkında şunlar dile getirilmiş:
Hande Edremit: “Denizaltı Edebiyatı” adlı bildirinizde “Ödüller insansızdır.” diyorsunuz. Ece Ayhan da “Şairlere ödüller verileceğini duyunca, şunları düşündüm: Demek yasalar da yetmemiş, ölüm şairlerle toplu fotoğraf çektirmek istiyor.” demişti. Günlük hayatta da biraz bu şekilde var olmaya çalışıyoruz sanki. Fotoğraflarla önceden belirlenmiş bir sahneyi yaratmaya daha kötüsü yaşamaya çalışarak…
Zafer Yalçınpınar: Ödül konusu son derece karışık bir konu… Şimdi, her şeyi bir kenara bırakalım ve meseleye dil açısından bakalım: Bugün, “Ödül” dediğimiz anda imgesel olarak ödülü alan kişiyi ya da eseri değil “ödül sistematiği”nin kendisini ya da ödülün metasını işaret ediyoruz, yüceltiyoruz, ayrıcalıklandırıyoruz. Eskiden böyle değildi. Şimdilerde, rekabet, kazanmak, yarışmak, hırs, farklılık, üstünlük filan gibi şeyler doğrudan aklımıza geliyor. Ödüllendirme denen şey, Yeni Kapitalizm’in yönetim süreçlerinin içerisinde düşünüldüğünde bir “isteklendirme” türüdür ve iktidar heveslileriyle iktidar sahiplerinin buluştuğu bir podyumdur. Ödül, iktidarın, kendi iktidarını kuvvetlendirdiği bir araçtır. Ödüller sahici değildir. “Ödül Sistematiği” denen şeyden podyumu, ışıkları, jüriyi, ödülü takdim edeni, alkış seslerini, o kırıtışları, gazetelerdeki haberleri, duyuruları filan kaldırın, geriye ne kalır? Şiltler, plaketler filan kalır. Zaten, bu şiltler, plaketler filan birer “simge” değil midir? İmgelemi kuvvetli bir şair için “ödül” denen şeyin karşılığı böylesi bir “sıradan simge” olamaz. Çünkü ödül sistematiğinin demin saydığım bileşenlerinin hiçbiri de imgelemin özgürleşmesiyle bağlantılı değildir. Şairin ödülü sıkı şiir yazmak, yazabilmektir. Şairin ödülü; tüm baskılara rağmen özgür bakışını, imgeselliğinin biricikliğini kaybetmemektir. Derdi şudur şairin; töze nüfuz edebilmek, tözü imlemek… Şair, şiirinin sıkılığını, dizelerinin gücünü yarışmalarla, ödüllerle filan teyit ettiremez. Bakın, bugünün edebiyat ortalığını birazcık araştırdığınızda “ödülsüz” bir şair bulmakta zorlanırsınız. Herkesin bir yığın ödülü var yahu… Nerede kaldı bu adamların ayrıcalığı filan? Ama benim dediğim anlamda, yani imgelemin özgürleşmesi ve töze nüfuz edebilmek yönünde ödüllendirilmiş şair sayısı bir elimin parmaklarının sayısını geçmez. Bu nedenle “Ödüller insansızdır” dedim.
“İstatistikler(statistics)” dediğimiz şey “statüko”nun hem göstergesidir hem de yaratıcısıdır. Bir tür “çift taraflı/karşılıklı nedensellik”ten imtiyaz alır. İstatistik veriler ve “ödüllendirme mekanizması” birlikte düşünüldüğünde katmerli bir statükonun dehşet verici görüntüsüne ulaşırsınız. 2013 ve 2014 kapsamında bakıldığında, Koltukname taifesinin ortaya koyduğu istatistik, jüri oligarşisini ve bunun edebiyat ortamına verdiği/verebileceği zararı, bu topraklarda yazılan edebiyatın özünün nasıl ve kimler tarafından manüple edildiğini/edilebileceğini bir kez daha -hem de açık açık, sayılarla- görmemizi sağlıyor.
Sonuçta, içimden “Yuh!” demek ve şunu eklemek geliyor; “Binlerce okur ve binlerce edebiyat heveskârı bir oligarşi tarafından -sürekli, yıllardır- salak yerine koyuluyor…”
Sahicilikle
—
26
2015
“Tipolojiyi bilen kazanır.” (Ece Ayhan)
“Sayıklayanlar, 14. Bölüm” by M.Ş.Ş.
ayrıca bkz: https://evvel.org/m-s-s-sayiklayanlar-kitap
-tanitim-etkinligi-2652015-20-00-karga-kadikoy
24
2015
Konferans: “On Yedi Çelişki ve Kapitalizmin Sonu” (David Harvey)
26 Mayıs 2015, 17:30
Mimar Sinan G. S. Ü.
Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu
Ayrıntılı program için: https://www.selyayincilik.com/duyuru.asp?id=58
23
2015
“Taksim Dayanışması” davasının ardından… (İsmail Sürücüoğlu)
“Taksim Dayanışması” davasının ardından… (İsmail Sürücüoğlu)
Bkz: https://www.sendika.org/2015/05/taksim-dayanismasi-davasinin
-ardindan-ismail-surucuoglu/
21
2015
İlhan Berk, Galata ve Pera’yı anlatıyor… (1986)
İlhan Berk, 1986 yılında Londra’da BBC Türkçe’den Zeki Okar’a ‘Galata’ ve ‘Pera’ kitaplarını anlatıyor: https://youtu.be/3gPLwZdYj_w
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.
15
2015
“SAYIKLAYANLAR” (Kitap Tanıtım Etkinliği, 26/5/2015, 20.00, KARGA, Kadıköy)
“Sayıklayanlar”, M.Ş.Ş.
Esen Kitap, Mayıs 2015
26 Mayıs 2015, 20.00
KARGA, Kadıköy
Kitap Tanıtım Etkinliği
Bkz: https://www.facebook.com/events/1643655549188010/
M.Ş.Ş’nin Esen Kitap’tan yayınlanan ikinci kitabı Sayıklayanlar, şairin ilk kitabı Şua’nın açılış bölümü olarak geçse de, esasen bir Radyo piyesidir. Aynı zamanda tek kişilik bir oyun ve monolog olarak da düşünülebilir. MŞŞ, Anıl Çifter ile birlikte on yıldır bu uzun söylenceye müzik yapmaktadır. Kişilik bölünmesiyle yedi ayrı karakter olarak yaşamaya çalışan bireyin şizofreni uçurumuna sürüklenmesini aktaran metne müzikal örgü eşlik etmektedir. Arkası yarın piyeslerinden, modern zaman insanının izolasyonuna giden süreçte bir anlamda ’70’ li yıllardan günümüze kadar geniş bir zaman diliminde akışını sürdürür. Rastgele bir dizeden kesip bambaşka bir akışa geçmek mümkündür, bu da anlatıcıya her performansta doğaçlama imkanı sağlar. Belirli bir yön ve son yoktur, anlatıcı aynı zamanda izleyici ve dinleyicidir, kimi zaman konuşmadan, inlemeye, kimi zaman rap’ten brutal’e ve fısıltıya kadar giden anlatım teknikleri kullanılmıştır. Desenleriyle kitaba ve albüme derinlik katan Eren Küçükerdem’in oluşturduğu zamansız ve mekânsız ortamda sizleri beklemektedir… (Tanıtım Metni’nden…)
13
2015
“Temiz Edebiyat” için İmza Kampanyası
“Güdümlü edebiyat” üzerine somut eleştirileriyle tanıdığımız Taylan Kara ile Kaan Arslanoğlu, edebiyat, şiir ve yayıncılık dünyasını yöneten oligarşinin karanlığına karşı durmak ve direnmek için önemli bir “İmza Kampanyası” başlatmış. Edebiyatın onurunu ve haysiyetini önemseyen, kalb, vicdan sahibi herkesin bu imza kampanyasına destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Kampanya şurada: https://insanbu.com/a_haber.php?nosu=1776
28
2015
KARAZİN #2: “Edebiyat Yarışmaları/Ödülleri Dosyası”
karazin‘in 2. sayısı yayımlandı!
https://www.facebook.com/karazindergi
karazin’i temin edebileceğiniz mekânların listesi şurada;
https://karazindergi.org/nerede-bulabilirsiniz/
İyi okumalar dileriz…