Nis
11
2012
0

“Bakaç”

Cemal Süreya’nın “Bakaç” adlı çizimi
-Hatay (Meyhanesi) Defterleri’nden…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin
tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
11
2012
0

Dersaadet Nadir Kitap Müzayedesi (15 Nisan 2012)

Tarih : 15 Nisan 2012, Saat 14:00
Yer: Rumeli Müzayede Salonu
İstiklal Caddesi, Beyoglu Han, N: 88 K:2
(Galatasaray Lisesi Karşısı)

Bkz:  www.dersaadetmuzayede.com

Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/259491097472996/

Nis
09
2012
0

Yazarak Ölmek (Salâh Birsel)

Salâh Birsel’in “Yapıştırma Bıyık” adlı kitabında yer alan “Yazarak Ölmek” başlıklı denemesinin tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/yazarakolmek.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
08
2012
0

Davalı…

İlk duruşma 10 Nisan’da…

ayrıca bkz:
https://yenisinsiyet.evvel.org

Nis
07
2012
0

“Siste” (Hermann Hesse)

Gariptir siste yürümek
Her taş, her çalı ıssızdır
Herbir ağaç diğerini görmez
Her biri yalnızdır.

(…)

Gerçek bir bilge değildir
Karanlığı bilmeyen
O, kaçınılmaz ve sessizdir
Ayırır insanı her şeyden.

Gariptir siste yürümek
Yaşamak yalnız olmaktır
Hiçbir insan diğerini tanımaz
Her biri yalnızdır.

Hermann Hesse
“Seçilmiş Şiirler (1896-1962)”, Çev: Hilmi Tezgör, 6:45 Yay., 1993, s.35

Nis
06
2012
0

“Ve görkemli bir ürperti kapsadı / sesimizin mirasını” (Feyyaz Kayacan)

Biz bu gece burda toplaştık
Unutulmaz dudaklarımız vardı
Gözlerimiz limanlarla dolup taşıyordu
Ve sonra gemiler girdi gözümüze
Ve sonra dudaklar kırlangıç oldu
Ve bir baktık ki bir sonuç olmuştu güneş
Bize bakan kanımıza bitişik
Bütün odalarda ve kirpiklerde

Ve görkemli bir ürperti kapsadı
Sesimizin mirasını

Feyyaz Kayacan
4/7/86

 Hatay (Meyhanesi) Defterleri’nden…

Hamişler:
Bkz: https://evvel.org/hatay-meyhanesi-defterlerinde-feyyaz-kayacan
Bkz: https://evvel.org/?s=feyyaz+kayacan

Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Nis
05
2012
0

Hatay (Meyhanesi) Defterleri’nde; “Feyyaz Kayacan”

Hatay Meyhanesi Defterleri, Ümit Bayazoğlu’nun -ki sıkı bir E V V E L fanzin dostudur- editörlüğünde 2003 yılında YKY’den yayımlanmış ve şu an baskısı tükenmiş… 80’li yıllarda Kadıköy-Bostancı’daki Hatay Meyhanesi’ne takılan -başta Cemal Süreya olmak üzere- çeşitli şair, yazar, ressam ve gazetecilerin ortaklaşa tuttuğu bu “meyhane” defterlerinin, dönemin aurasını ve Kadıköy taifesinin imgeselliğini anlamak açısından eşsiz bir efemera kaynağı olduğunu bilen, biliyor; gören görüyor.

Geçenlerde, Soyut Sahaf’ta, “Hatay (Meyhanesi) Defterleri”nin çok ilginç bir özgün baskısına rastladım. Tamamı kuşe kâğıda fotokopi yoluyla basılmış ve beyaz karton kapağıyla ciltlenmiş bu nüshanın 80’lerin sonuna doğru Hatay Meyhanesi dostlarına dağıtılmak üzere, gene Hatay Meyhanesi’nin kendi imkânlarıyla (meyhanenin müşterilerinin desteğiyle) basıldığı anlaşılıyor. (Nüshanın kapağını Semih Poroy çizmiş, dizgisini ve özgün baskısını da Umut Kudat gerçekleştirmiş. Kapaktaki “BİR” ibaresi başka bir cildin daha geleceğini anlatmaya çalışıyor. Bu baskı ile YKY’den yayımlanan kitabı henüz karşılaştırmadım; YKY baskısının kapsamına her şey alınmış mıdır, bilmiyorum. Zaten, konumuz da tamamen “Hatay (Meyhanesi) Defterleri” değil…)

Konumuz, 5 Nisan 1993 tarihinde vafat eden Feyyaz Kayacan’ın birçok etkileyici el yazısı notuyla, dizeleriyle ve görkemli imgelemiyle Hatay (Meyhanesi) Defterleri’nde tekrar karşılaşmamdır: “Feyyaz Kayacan…”  Daha önce Feyyaz Kayacan’a ilişkin olarak Evvel Fanzin kapsamında bazı şeyler paylaşmıştık (Bkz: https://evvel.org/?s=feyyaz+kayacan), ancak Feyyaz Kayacan’ın yaşamına ayrıntısıyla yönelmemiştik.  Şimdi -geç olmadan- odaklanalım:

“Feyyaz Kayacan, 19 Aralık 1919 yılında İstanbul’da büyük bir evde dünyaya gelir. Baba tarafından soylu bir Osmanlı ailesine mensup olan yazarın Büyük babası Reşat Bey, Londra’da Namık Kemal’le Ziya Paşa’nın çıkardığı Hürriyet gazetesini yönetmiş bir şahsiyet, amcası ise Washington’da ilk Osmanlı elçisi olarak görev yapmış bir kişidir. Liseyi İstanbul’da Saint Joseph’te tamamlayan Kayacan, Paris’te École Libre des Sciences Üniversitesi’nde bir yıl kadar siyasal bilgiler, oradan da İngiltere’ye giderek Durham Üniversitesi’nde de iktisat okur. Bu arada Fransızca “Gestes â la Mer” adlı da şiir kitabı yayımlanır. Londra’da gerçeküstücü topluma katılmış, Paris’te de André Breton’la tanışır. Fransızca bir dergide gerçeküstücü akımın özelliğini gösteren şiirleri yayımlanır. İngiltere’de okurken Fransızca yazan bir şair olarak, Türk Şair ve yazarlarını keşfetmesiyle Türkçe yazmaya başlar. Avrupalı yazarlardan James Joyce, Dylan Thomas ve W. Faulkner’den, Türk yazarlardan da Sait Faik Abasıyanık’tan etkilenir. 1950’li yıllarda öykü ve şiirlerini Türkçe yazarak, bunları Türkiye’de Yeditepe, Yenilik ve Türk Dili dergilerinde yayımlatır. Uzun yıllar BBC Türkçe Yayınlar Servisi’nde çalışan yazar, buradan emekli olur ve emekli olduktan sonra da Londra’ya yerleşir. İki kez evlenir ve altı çocuk sahibi olur.

Edebî macerası Şiirle başlayan Feyyaz Kayacan, üç dilde şiir yazan bir şairdir. İlk iki şiir kitabını Fransızca Les Gammes İnsollites-Poemes suivis de Destruction (1935) ve Géstes á la Mer (1943) adıyla çıkarır. Şair ilk şiir kitabı çıktığında bir lise öğrencisidir ve kitapta Feyyaz Fergar adını kullanır. Türkçe Şiirlerini Kaşık Havası (1976) ve Benim Örümceğim Başka (1982) adıyla, son olarak da İngilizce Şiirlerini A Talent for Shrouds (1991) adıyla yayımlar. Onun asıl ünü, birçok yeniliği içinde barındıran öyküleriyle olur. 1950 kuşağı içinde yetkin bir isim olan yazarın Şişedeki Adam (1957), Sığınak Hikâyeleri (1962), Cehennemde Bir Yusuf (1964), Gibiciler (1967), Hiçoğlunun Serüvenleri (1969) ve Bir Deli Değilin Defterleri (1987) adlı öykü kitapları bulunmaktadır. Sığınak Hikâyeleri 1963 yılında TDK Hikâye Ödülü’nü alır. Öykülerinin tamamı, yazarın ölümünden sonra Bütün Öyküler adıyla 1993’te, dört oyununu topladığı Mutlu Azınlık 1968’de, öykü anlayışının hem tematik hem de teknik olarak bir devamı olan tek romanı Çocuktaki Bahçe 1982’de ve Türk Şiirini kapsamlı olarak ele alan Modern Turkish Poetry adlı antolojisi de 1992 yılında yayımlanır. Feyyaz Kayacan, edebiyat dünyasında öncelikli olarak öyküleriyle yer edinmiş bir yazardır. 1950’li yıllardan itibaren yazdığı öykülerinde, gerek dildeki yeniliği gerek modern insanın sorunlarına dikkat çekmesi bakımından modernist ve postmodernist bir eğilim göze çarpar. Gerçeküstücü ve varoluş akımlarına bağlı olarak sıkıntı, bunalım, hiçlik, kuşatılmışlık, özgürlük ve umut onun öykülerindeki başlıca temaları oluşturur.“ (Doç. Dr. Nilüfer İlhan, “Feyyaz Kayacan’ın Çocuktaki Bahçe Romanında Ev Ve Sokak Karşıtlığı Ya Da İçerdekiler Ve Dışardakiler”,  Turkish Studies, Sayı: 6/3 Yaz 2011, s. 903-928)

E V V E L fanzin olarak ikide bir “imgelemin özgürleşmesi” kavramından bahsediyoruz  ya, işte — Feyyaz Kayacan (tıpkı Sait Faik, Vüs’at O. Bener ve Bilge Karasu gibi) bu yolda en büyük ve en sağlam adımları atmış zirve isimlerden biridir, diyebiliriz. Sonuçta, Hatay (Meyhanesi) Defterleri’nin bu ilginç nüshasında bulduğum Feyyaz Kayacan betiklerine https://zaferyalcinpinar.com/hataymeyhanesifeyyazkayacan.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Betikleri okumayı, okuyabilmeyi size bırakıyorum…

Zy

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Nis
04
2012
0
Nis
03
2012
0

Xenia

4.
Bir ıslık çalışmıştık öbür dünya için
bir işaret, tanımak için birbirimizi.
Çalmayı deniyorum umarak
Çoktan ölmüşüz hepimiz de farkında değilmişiz.

Eugenio Montale
“Xenia”, Çev: E. Berköz, İmge Yay., 2000, s.12

Nis
03
2012
0

Nisan’da; “Nisan” Dergisi ve Yayınevi

1980 sonrası döneme ve içerdiği keşmekeşe genel olarak baktığımızda, çoğu dergi ve yayınevi oluşumunun sıkı, sağlam, derli toplu, ne yaptığını, ne istediğini bilen -yani “sahici”- bir tavırla yola çıktığını söyleyemeyiz. Bu dönemde, uzgörüleri ve özgörüleri doğrultusundaki bir devinimle geleceğe uzanan yayınevi sayısı bir elimin parmaklarının sayısını geçmez. 80’li yıllarda gündemin başköşesine ithal edilen kalkınma ya da endüstrileşme retoriğinin “çözüm” gibi uygulanan neo-liberal hileleri, kültürel yaşamda -telafisi mümkün görünmeyen- bir “bağlamlar kopukluğu”nu (içerik-biçem dengesizliğini) her yere yaymıştır. Yatırım, büyüme, satış ve girişimcilik gibi kavramların yönettiği “Pazar/sürüm hedefleri” hemen hemen tüm yayınevlerinin varoluşunu etkilemiştir: Neo-kapitalizmin tüm fırsatları, tüm editörlerin ve imtiyaz sahiplerinin önündedir artık… Üretilen sahte ihtiyaçlar (altın suyuyla boyanarak abartılmış, göz kamaştırmış küçük farklar) tüketimin “karaktersizleşmesini”, nihayetinde de reklamcılığın yaygınlaştırdığı kültürel emperyalizmin “baskınlaşmasını” gerçekleşmiştir. Sonuçta, edebiyat-sanat heveskârları ve her türden okuyucunun kafasının “bütünüyle” karışması, bilişsel olarak “anlam arayışlar”ın sıfırlanması da bu “yapıcı yıkıcılık” dönemine denk gelir…

Yukarıda bahsettiğim 1980 sonrası oluşan keşmekeş atmosfere kendisini bırakmayıp, açtığı “niche” alanda kültürel yaşamını sürdürebilen “Nisan” Dergisi ile yayınevini son derece “sıkı, sağlam ve sahici” buluyorum.*

2010 yılının Nisan ayından bu yana, efsanevi Nisan Dergisi ve yayınevinin kitaplarında yer alan birçok metni/odağı (özellikle sinema, felsefe ve caz müziği üzerine) EVV3L ilgileri kapsamında paylaşıyoruz. (Bu ilgilere https://evvel.org/ilgi/nisan-dergisi adresinden ulaşabilirsiniz.)

2012’nin Nisan ayına geldiğimizde ise “Nisan” Yayınevi’nin yayımladığı eserlerden bazılarının kapak görüntülerinden oluşan bir görsel derlemeyi paylaşmak, EVV3L ile takipçileri açısından zamanında bir atraksiyon olacaktır. Derlemeye https://zaferyalcinpinar.com/nisankapaklari.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

Sahicilikle
Z. Yalçınpınar
1 Nisan 2012

* Nisan Dergisi’nin “yalnız” kalmadığını da ifade etmekte fayda var… 80’li yıllarda oluşmuş, içerik-biçim dengesini, özgörüsünü ve uzgörüsünü yitirmemiş, savunduğu bağlamlar, yayımladığı kitaplar, çeviriler ve yazar-editör kadrosu açısından geleceğe uzanan (geleceği mümkün kılan) başka yayınevleri ile dergiler de var(dı) elbet; “Ada” Yayınları, “Hil” Yayın, “İyi Şeyler” Yayıncılık, “Tan” Yayınları, “Beyaz” Dergisi, “Sokak” Dergisi böylesine “sahici” oluşumlardır. 2010’ları düşündüğümüzde ise şu yayınevlerini benzer bir varoluş içerisinde görüyorum; “6:45”, “Norgunk”, “MonoKL”…

Nis
02
2012
0

exdergi 6

exdergi
yolunu
yürüyor
insanca.

6. sayı…
Bkz: https://exdergi.com/nesriyat/exdergi-6/

Nis
01
2012
0

Suçlamalar, beyaz atletler filan…

Bugünlerde yaşanan “zulüm/melanet ortamı”nı anlamak için “Papazın Çayırı”nda yer alan şu iki yazıyı okumakta fayda var:

Linç Kültürü ve Beyaz Atlet:
Bkz: https://papazincayiri.blogspot.com/2012/04/linc-kulturu-ve-beyaz-atlet.html

Şike, Ergenekon, Darbe, Challenger’ın Patlaması Hepsi Aziz Yıldırım’ın Suçu!
Bkz: https://papazincayiri.blogspot.com/2012/04/sike-ergenekon-darbe-challengern.html

Nis
01
2012
0

Karaköy’ün Balıkçıları

Karaköy’de vapur satıyor balıkçılar
iskeleden balıklara biniyor yolcular

Anonim

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com