Eyl
28
2006
0

kapaklar yaptı dünyaya bir kendinin açtığı

Dün dünyada tüm şairler toplandı, yarısı ayıktı yarısı sarhoş, tek şair de zom.
Gün boyunca tartıştılar Adorno’nun lafını, yorulduklarında kavgaya döktüler işi ve sabaha doğru hepsi omuzlarında hırkaları suskunlarken ve sızaki konumlarında seyrederlerken mavi güneşin doğumunu tek şair açtı sözünün tekini, en yakınındaki şişeyi gözeterek hafifçe dikildi yattığı topraktan,şarapla arasında bir dünya şair vardı bir de koskocaman boşluk; karanlığına dönmek için acele eden yarasalardan birini süzdü yavaşça aralanan diğer gözkapağının arkasındaki camdan böylece, yüzü koyun uyumanın erdemini düşünerek. Doğruldu sonrasında, gölgelerine katlanarak hizmet eden harf tüccarları arasında ilerledi, dünyayı, boşluğu herkesin ve her şeyin ertesinde de şişeyi katetti şairlerin arasında gecikmiş ayraçlardan birine bindi nihayet ve okunmamış bir kitapcasına yer edindi kendine ait uykuda ağır aksak; tüm diğer şairler izlerlerken tepelerinde karanlığın içinden çıkarak gelen ışıkları; o kapaklar yaptı dünyaya bir kendinin açtığı.

 
Leon Felipe

Siirpostası’ndan…

Eyl
22
2006
0

Kendini ne zannediyorsun?

Eşek sidiğinde saman
sinek konmuş:
işte gemi, işte deniz
ben de kaptan..

 
Mevlana

Eyl
21
2006
0

içiniz…

İçiniz.

İçiniz ve içiniz.

Bunca içmeye hala yoldaysanız treni durdurulmuş rayın öfkesi gibi parlakken, solunuz.

Çünkü kısmeti açık komşu kızını burada bulamazsınız.
Eyl
21
2006
0

bu çukur odaya karanlık…

(…)

Şimdi, güneş kaybolduğundan bu çukur odaya karanlık, batan bir geminin ambarlarına su nasıl dolarsa, öyle her taraftan taşkın bir halde giriyor; koyulaşıp ağırlaşıyordu.(…)

Refik Halid Karay

“Yatık Emine” adlı öyküsünden

Eyl
21
2006
0

Patricia Barber’ın yeni şiiri…

Caz şairi Patricia Barber yeni albümünü tamamlamış bulunmaktadır.

İlgili bağlantı: https://www.patriciabarber.com/discs/mythologies.htm

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler:
Eyl
16
2006
0

Üsküdar’daki Şarap Partisi


AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin sahilde, parkta, koruda içki içenlere 132 YTL para cezası kesmesi… Ceza kestiği yurttaşların kimliğini de internet sitesinde teşhir etmesi üzerine Cumhuriyet yazarı Deniz Som dün sütununda dedi ki:
“Şeriat işte böyle usul usul geliyor. Fakat bendeniz bir yurttaş olarak, ülkemi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenlere artık başkaldırıyorum ve yedi kuşak bir Üsküdarlı olarak meydan okuyorum! Eşimle birlikte, elimde bir şişe şarap ve birkaç plastik bardak olduğu halde 19 Kasım Pazar günü saat 14.00 ile 15.00 arasında Salacak sahil yolunda Kız Kulesi’nin tam karşısındaki büfenin yanında ‘Sahilde içki içmek yasaktır’ yazan tabelanın önünde kadeh kaldıracağım. Eğer zabıta ve polis beni oradan kaldırmaya kalkışırsa direneceğim…
Direnirken de Atatürk’ün Bursa Söylevi’ni okuyacağım:
“Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunun gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Rejimi ve devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, ‘bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır’ demeyecektir. Hemen müdahale edecektir…”
Deniz’le dün konuştuk.. Pek çok okurun da o saatte Salacak’ta olacağını söyledi. Keyifli bir şarap partisi olacak…

Eyl
15
2006
0

İntikal

(…)Bir haftadır yürüyorlar. Bozkırda, tuz ışıltıları arasında, güneşin ve rüzgârın yaktığı, kuruttuğu yüzlerini bezlerle sararak, günden güne ağırlaşan bedenlerini taşıyan ve artık çizmelere, işlenmiş derilere, kaba çarıklara sığmayan ayaklarını sürüyerek, yıldıran ya da yüreklendiren anılara, hayallere, sıla özlemine bazen sığınarak, bazen de onlardan kaçarak, sabırla, inatla, hayvanlar gibi sessizlik içinde yürüyorlardı.(…)

 

Hüsnü Arkan

Uzun bir yolculuğun bittiği yer, YKY, 2005, s.44

Eyl
13
2006
0

Hâlâ…

Hâlâ aynı durumdayız: Korkudan ölerek, soğuktan donarak kelimeler arıyoruz.

Eduardo Galeano
Zamanın Ağızları 

Eyl
11
2006
0

Özlem

Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin…
Özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen…

Özlem gidip görmek istemen –
Ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen… 

Oruç Aruoba
Uzak, Metis Yayınları, s. 39

Eyl
11
2006
0

Her şeyi…

(…)

Her şeyi aklına getir

(…)

Arif Damar

Eyl
04
2006
0

Henri

(…) Sonra bir de, lağımlarda çalışan Henri vardı. Uzun boylu, kıvırcık saçlı, üzgün yüzlü, lağımcı çizmeleriyle biraz romantik görünüşlü biriydi. Özelliği, iş gereği hariç, günlerce hiç ama hiç konuşmadan durmasıydı. Daha bir yıl önce iyi bir yerde şoförmüş, bir kenara para ayırabiliyormuş. Günün birinde bir kıza aşık olmuş; kız bunu istemeyince, sinirlenip kıza vurmuş. Kız dayağı yedikten sonra adama körkütük sevdalanmış. İki hafta birlikte yaşamışlar ve Henri’nin biriktirdiği paranın bin frankını yemişler. Sonra, kız adamı aldatmış, o da kızı kolundan bıçaklamış; altı ay ceza yemiş. Kız bıçağı yer yemez Henri’yi eskisinden çok sevmeye başlamış. Barışmışlar. Henri hapisten çıkınca bir taksi almaya, evlenip oturmaya karar vermişler. Fakat on beş gün sonra kız yine adamı aldatmış. Adam hapisten çıktığında kız gebeymiş. Bu sefer bıçaklamamış. Bütün parasını çekip bir içki âlemine gitmiş. İçki âlemi bir aylık bir hapis cezasıyla sonuçlanmış. Lağımcılığa işte ondan sonra başlamış. Hiçbir şey Henri’yi konuşturamazdı. Neden lağım işinde çalıştığı sorulunca hiç yanıt vermez, yumruklarını yan yana getirip kelepçe işareti yapar, başını sertçe güneye yani hapishanenin bulunduğu yöne çevirirdi. Sanki kötü talihi adamı bir günde deli etmişti. (…)

George Orwell

“Paris ve Londra’da Beş Parasız”, İthaki Yayınları, 2004, s. 23

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com