(…)Bir haftadır yürüyorlar. Bozkırda, tuz ışıltıları arasında, güneşin ve rüzgârın yaktığı, kuruttuğu yüzlerini bezlerle sararak, günden güne ağırlaşan bedenlerini taşıyan ve artık çizmelere, işlenmiş derilere, kaba çarıklara sığmayan ayaklarını sürüyerek, yıldıran ya da yüreklendiren anılara, hayallere, sıla özlemine bazen sığınarak, bazen de onlardan kaçarak, sabırla, inatla, hayvanlar gibi sessizlik içinde yürüyorlardı.(…)
Hüsnü Arkan
Uzun bir yolculuğun bittiği yer, YKY, 2005, s.44