Küratör: Rafet Arslan
Sanatçılar: Sadık Arı, Zeynep Beler, Betül Bolat, Canavar,
Gökhan Çiçek, İsmet Doğan, Elif Varol Ergen, Dilara Göl,
Alper T. İnce, Ece Nada, Onston, Gümüş Özdeş
Etkinlik/Konuşma: Esra Özkan, Ahmet Ergenç, Can Batukan
(17 Kasım Cumartesi, saat: 18:00)
“Bedenin coğrafyasında politik olanla erotik olan sürekli yer değiştirirler. Bir yerde bastırılan şey, aynı anda sonuna dek yaşanan ve hatta tüketilen şey haline gelir. Tıpkı gizil kılınan şeylerin aslında birer göstergeler imparatorluğu yaratması gibi… Aktöre ve inanç alanına yaslanarak her coğrafya da kendine menkul kurallarını kuran kamusal alan, aslında büyük bir tutarsızlık, riya ve çürüme yatağında debelenen bir çeşit kara kamudur. Bir yerde ne kadar ahlaktan bahsediliyorsa aslında toplumun derin çukurlarında istismar, beden ve onu giydiren kimliklere değin bastırma ve tahakküm; hatta sapıklık ve yoldan çıkmışlık o denli yoğundur. Toplumsalın kaosundan yani kentin içsel hegemonya ağları ve sürekli ona karşı kendini dayatan ama kentin tinsel yoksunluğunu kendi ikiyüzlü katılığında sürekli inşa eden taşradan, ancak doğaya ve onun usulünde doğal (yaban) olana yaklaştığımızda denetim ve kontrol ağlarından uzaklaşıp; bedeni ya da eti çıplak olarak idrak edecek noktalara varırız. Şimdi gündeliğin her yerini kuşatan ağın ya da bedene (ve zihne) eklemlenen teknolojinin yeni bir sınırsızlık elde edene değin insanı sınamaya başladığı, teknoloji çoktan bir aparattan önce bir çeşit uzva dönüştüğü bir zamandayız. Teknoloji, bir adım ötedeki gelecekte nano-teknoloji ve üç boyutlu yeni arttırılmış gerçeklik evrenlerinde etsel olana karşı kendi kapatma aygıtlarını kurmaya hazırlanıyor. Özellikle çağdaş sanatın yaşadığımız çağın git gide kararan, ağır gündemiyle topu sürekli taca attığını; soyuta ve dekoratif olana yaslandığını bir dönem de, tinsel olana geri dönmek için önce et’e çıplak bakmak, bedeni yeniden tartışmaya açmak önemli. Figür olan ve olmayan, etin bedenleşmesi, bedenin iktidarlaşması, tenin tini yiyişi bu tartışmanın menzilindedir. Teknoloji uzam ve sanal yaşamla iç içe geçmiş gündelik yaşamlarımızla, şimdi “etin fenomenolojisini” ameliyat masasına yatırma ve simülasyon evresinde “et imgesine” minör bir bakış atma vakti. Ya da “Hayaletin Eti” üzerine yeniden ve yeniden düşünmenin…” (Rafet Arslan)