Zavallılara çok güzel bir oyun öğretmek istiyorum.
Bir yabancının adımlarıyla merdivenleri çıkın (bu kez eve her zamankinden daha geç dönün) ve kapınızın önüne gelince zili çalın.
Karınız, peşinde çocuklarla size kapıyı açmak için koşacaktır. Geciktiğiniz için biraz sinirli, herkes acıkmış.
“Nerede kaldın?” diye sorar.
“İyi akşamlar, hanımefendi,” şapkanızı çıkartın ve ağırbaşlı bir hava takının. “Bay Zavattini evde mi?”
“Hadi, hadi et soğudu zaten…”
“Özür dilerim Bay Zavattini ile konuşmam gerekiyordu.”
“Tamam Cesare, her zaman oyun oynamak istersin…”
Kıpırdamayın ve, “Besbelli bir yanlışlık var. Özür dilerim Bayan…” deyin.
Karınız size doğru bir hamle yapacak ve dehşetten açılmış gözlerle bakacak. “Niye böyle yapıyorsun?”
Ciddi! Ciddi olun ve merdivenlerden inerken tekrarlayın: “Ben Bay Zavattini’yi arıyordum.”
Büyük bir sessizlik olacak. Sadece adımlarınızın seslerini duyacaksınız.
Çocuklarınız da donup kalmışlardır. Karınız size yetişir ve sarılır: “Cesare, Cesare…” Gözleri yaşlıdır, belki çocuklar da ağlamaya başlayacaklardır. Karınızın kollarından kibarca sıyrılın, mırıldanarak uzaklaşın: “Bir yanlışlık oldu, Bay Zevattini’yi arıyordum.”
Yirmi dakika sonra ıslık çalarak eve girin.
“Çok geç kaldım, çünkü şef…” ve hiçbir şey olmamışçasına bir yalan uydurun.
Nasıl, hoşunuza gitti mi? Benim bir arkadaşım oyunun yarısında ağlamaya koyuldu.
Cesare Zavattini
“Şaka”, Çeviren: Ferai Tınç, Nisan Dergisi, Sayı:5-1985