Ağu
27
2016
--

“M.Ş.Ş.’nin Yalnızlık Çölü’nde; “SAYIKLAYANLAR” (Zafer Yalçınpınar, Aydınlık Kitap, 26/8/2016)

msssayiklayanlar

“Kargo” adlı rock topluluğundan -özellikle de ‘Yalnızlık Mevsimi’ adlı albümde ortaya çıkardığı farklı enerjiden- tanıdığımız Mehmet Şenol Şişli’nin (M.Ş.Ş.) “Sayıklayanlar” adlı projesini ‘Yalnızlık Mevsimi’ döneminden günümüze kadar kendini sürekli yenileyen, uçsuz bucaksız ve etkileyici bir ‘Yalnızlık Çölü’nün imgesel alan derinliğini hissederek okudum. Ben, eserin içerdiği bu özel duygudurumu ‘tersine sonsuzluk’ olarak nitelendiriyorum: Kitabın açılışındaki ilk imge, Sayıklayanlar’daki ‘tersine sonsuz’ uzamın üstsel büyüklüğünü teyit ediyor:

“Karanlık boş odanın içinde / çizgisiz siyah bir dosya kâğıdı.”   

Her şeyden önce, M.Ş.Ş.’nin kaleme aldığı Sayıklayanlar’ın 14 yıllık bir duygusal birikimle hazırlanmış, yaşamsal ve imgesel karşılığı üzerinde sürekli düşünülmüş, yüzlerce kez sınanmış ve sonuçta da defalarca alev almış “güçlü bir şiirsel bütünlük” projesi olduğunu ifade ederek, işbu sıkı eserin içerdiği poetika becerisini teslim etmem gerekiyor. Çünkü Sayıklayanlar projesi, amorf bir lirizm aracılığıyla piyasalandırılan günümüzdeki etkisiz/başarısız şiir anlayışından -ve şairlerden- tamamıyle uzakta, kendisiyle, kendi anlamıyla yanarak oluşmuş, ayrıksı bir “dağ” gibi karşımda duruyor.

Eserin içeriğinin yanı sıra yapısal bileşenleri de etkileşimli bir kurguyla, yıllar içinde, sürekli yönseme ve bakış açısı değiştirerek, özel bir yenilenme duygusuyla tasarlanmış. Sayıklayanlar’ın kitap baskısının içinde bir audio-cd ve şiirlere eşlik eden çeşitli çizimler yer alıyor. Metnin çizimlerle ve müzikle olan ilişkisi M.Ş.Ş.’nin dostlarının katılımıyla (‘M.Ş.Ş. Bend’ vesilesiyle) bireysel edimlerden çok daha başarılı bir ekip çalışmasına, acının kardeşliğine ve duygudurumsal bir paylaşıma dönüşüyor. Projenin bu özelliği okuyucu ve dinleyici tarafından eserin içselleştirilmesini, eserdeki nüansların anlaşılmasını kolaylaştırarak metnin kavramsal açıdan bütünsel bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. Sayıklayanlar projesi, mevcut yapısıyla -hem işitsel hem de görsel etkileşimlerle birlikte- taklit edilemez derecede eşsiz bir ‘tuşe’ barındırıyor. Zaten, Sayıklayanlar’ı ‘dramatik ironi’ ağırlıklı monologlarla tasarlanmış bir “radyo piyesi” şeklinde türev okuma imkânımız da var.

20 epizottan oluşan Sayıklayanlar’ın içerdiği her dizeyi veya zihnimizde oluşan her imge alevini, “yalnızlık felsefesi” olarak belirginleşen ve M.Ş.Ş. tarafından tetiklenen bir tanımlama ya da tanıma ediminin tipolojik sonuçları olarak düşünmek gerekiyor. M.Ş.Ş.’nin ruhsal çözümlemeleri, toplumun bütününü ‘elinin tersiyle bir kenara itmek’ diyebileceğimiz özel bir ‘red mekanizması’nı işaret ediyor: Eserin bütününde dilsel olarak 2. çoğul şahsın ‘siz’ söylemleriyle yerildiğini görüyoruz. Benim okumalarımdan elde ettiğim çıkarımlara göre, Sayıklayanlar’ın 3. epizotunda söz konusu ‘ret mekanizması’nın en güzel dizeleri şöyle belirmiş:

“(…) bir şeyler sürtmeli gece/ yoksa iyi akşamlar dediğimiz yüzler/
evlerinde ne yaparlar sonra?/ Yalnızlık hâkimdir her şeye/
diye gümler karanlık / içimizdeki çölün üzerine.(…)”

Eserde, ‘gerçeklik’ kavramının felsefi olarak sıkça sorgulandığını görüyoruz. Eserin değişik epizotlarında “duyarsızlaşan kentli kimliği”nin değişken algıları bir tür suçlamayla eleştiriliyor ve M.Ş.Ş., şehrin duygusuz, insansız kalışını sürekli yeriyor. 13. epizotta şu ‘yüzleşme’ye tanık oluyoruz:

“(…) Durun, soluklanın biraz/ fazla kapattınız/ gözeneklerinizi./
Sen de kimsin?/ Ben senim,/ karıştırıyoruz sadece/karanlıklarımızı/(…)”

Eserin 16. ve 17. epizotları arasında yer alan “Rüzgâr Kullanma Kılavuzu”nun öneminden de bahsetmek zorundayım: Bu kılavuzda, M.Ş.Ş.’nin ‘Yalnızlık Felsefesi’ni vurgulamaya çalıştığı mevcut epizotlardan çok farklı, özüt, dingin ve bireyin kendi varlığıyla buluşmasının sonucundaki ‘kabullenmeler’i kapsayan ara-duygular oluşuyor. Bu kılavuzda ‘Yalnızlık Felsefesi’nin tanımlanması değil de bire bir, örtüşen bir şekilde “Yalnızlık Felsefesi’nin yaşanması” söz konusu…

M.Ş.Ş., Sayıklayanlar’ın tüm epizotlarında modern şehir olgusunun zorunlu kıldığı yalnızlık duygusunu dile getirirken toplumun katmanları arasındaki yapay ilişkinin çelişkileriyle ve ‘bireyselleşme’nin sonuçlarıyla hesaplaşıyor. Kitabın devamında -14. epizotta, ‘Çirkin Centilmenler’ yükselişiyle birlikte- mevcut hesaplaşma vites arttırarak, zaman zaman konum ve cephe değiştirerek topyekün bir kişilik savaşına dönüşüyor.  Bu savaşın tarafları, ‘öz-saygıya inanan karakterli insanların yalnızlık çölü’ ile ‘öz-saygıya inanmayan sürüngenlerin kalabalık kenti’ olarak daha da belirginleşiyor:

(…)
Kimsiniz,
kimlersiniz?
Korkmayın
Sizsiniz.
Her şey sizsiniz!
(…)

Sonuçta, kentsel bunalımın gündelik yaşama dönüşmesinin ve hırs nedeniyle özgürlük düşüncesinin yok edilmesinin tüm biçemlerini anlamak isteyenler, Sayıklayanlar’ı yerden göğe kadar okumalı! Bireylerin kendi elleriyle özgül duygularını köreltmesine, köleleşmesine, yabancılaşmasına ve öz-saygının (bireyin kendisine olan saygısının) temelden yıkılmasına tanık olmak isteyenler, M.Ş.Ş.’nin en büyük ‘yüzleştirme’ ve ‘hesaplaşma’ eseri olan Sayıklayanlar’ı defalarca okumak zorundalar… Ancak, dikkat etmek gerekiyor; M.Ş.Ş.’nin ‘Yalnızlık Çölü’ne tanık olan herkes, hakikatin yakıcılığıyla alev alabilir ve kendi kendinize sayıklamaya başlayabilirsiniz:

“(…)
Hep gece!
Hep gece!
Hep gece!
Hep gece!”

Zafer Yalçınpınar
Aydınlık Kitap, Sayı: 226, 26 Ağustos 2016, s.4


Hamiş: Yalçınpınar’ın inceleme yazılarına https://zaferyalcinpinar.com/inceleme.html adresinden, tüm kitaplarına ve özgeçmişine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz.


Ayrıca Bkz:

-John Berger’in Şiirlerindeki Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/johnbergersiirler
Aydınlık Kitap, Sayı: 243, 30 Aralık 2016

-Nilgün Marmara’nın Kâğıtları’ndaki İmgelem
Tam metin pdf: https://bit.ly/nilgunmarmarakagitlar
Aydınlık Kitap, Sayı: 241, 9 Aralık 2016

-Oktay Rifat’ın Dışarıda Kalan Şiirleri
Tam metin pdf: https://bit.ly/oktayrifatdisarida
Aydınlık Kitap, Sayı: 235, 28 Ekim 2016

-Ingeborg Bachmann ve Dil Felsefesi
Tam metin pdf: https://bit.ly/bachmanndilfelsefesi
Aydınlık Kitap, Sayı: 220, 8 Temmuz 2016

-“Nicanor Parra’nın ‘Karşışiir’leri”
Tam metin pdf: https://bit.ly/nicanorparrakarsisiir
Aydınlık Kitap, Sayı: 216, 10 Haziran 2016

-Werner Herzog’un Bakışının Biçimini Taşıyan Bir Yolculuk
Tam metin pdf: https://bit.ly/herzogbuzdayurur
Aydınlık Kitap, Sayı: 214, 27 Mayıs 2016

-Julio Cortázar’ın zihninden; “Küba Devrimi’nin Başlangıç ‘Buluşma’sı”
Tam metin pdf: https://bit.ly/cortazarbulusma
Aydınlık Kitap, Sayı: 211, 6 Mayıs 2016

-Alfred Jarry’den “Günler ve Geceler” Ötesi Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/alfredjarrygunlergeceler
Aydınlık Kitap, Sayı: 202, 4 Mart 2016

-ECE AYHAN ile ‘KARA GERÇEK’
Tam metin: https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/eceayhanilekaragercek.jpg
Aydınlık Kitap, Sayı: 195, 15 Ocak 2016

Ağu
21
2016
--

“Ingeborg Bachmann ve Dil Felsefesi” (Zafer Yalçınpınar)

ingeborgbachmanndilfelsefesi

Ingeborg Bachmann’ın edebiyat aurasıyla tanışmam, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1985 yılında Doç. Dr. Semahat Yüksel’in çevirisiyle yayımlanan ‘Seçmeler’ adlı kitap ve bu kitapta yer alan “Su Perisi Gidiyor” (Undine Gidiyor) adlı öykü sayesinde gerçekleşti. “Su Perisi Gidiyor” başlıklı öykü -çevirideki bazı tutarsızlıklara rağmen- etkileyici dilsel motifler ile felsefi bir bakış açısından oluşan özel bir anlatım gücü içeriyordu. Ayrıca, “Otuz Yaş” adlı öykü kitabından seçilmiş altı öyküyü içeren “Seçmeler” ile yazarın ünlü -ve tek- romanı olan “Malina” (B/F/S  Yay., 1985, Çev: A.  Cemal) Türkçe’de kitap oylumunda yayımlanmış ilk Ingeborg Bachmann eserleri olma özelliğini taşıyorlardı. ‘Seçmeler’de yayımlanan öyküleri okuduktan birkaç yıl sonra, Bachmann’ın edebiyat yaşamı boyunca kurduğu dilsel alan derinliğinin -sürekli genişleyen, yaşayan, nefes alıp veren- sınırlarını ve bu sınırların dil felsefesi üst-başlığındaki önemini “Ertelenmiş Zaman” (İyi Şeyler Yay., 1993, Çev: A. Cemal) adlı zarif şiir kitabını okuduğumda fark edecektim. Geçtiğimiz Mart ayında ise Bachmann’ın 1948-1967 yılları arasında yayımlanan şiirlerinden oluşmuş en kapsamlı ‘Toplu Şiirler” bütününün yeni baskısı -12 yıl aradan sonra- Yapı Kredi Yayınları tarafından gerçekleştirildi. Bu yeni baskı, “Ertelenmiş Zaman” öncesinde (1948-1953) ve sonrasında (1957-1967) yayımlanmış şiirleri karşılaştırmalı olarak okumamızı ve Ingeborg Bachmann’ın dil felsefesine olan bağlılığını içselleştirmemizi sağlıyor.

Dünyada ve ülkemizde Ingeborg Bachmann, bir edebiyatçı olarak en çok “Malina” adlı romanı doğrultusunda okurla buluşmuştur. 1971 yılında yayımlanan bu romanın bir başyapıt olarak ön-plana çıkmasını sağlayan temel farklılık; yapısalcı veya yaratıcı yazarlık kuramı öğelerinin (klasik kurgu, karakter yaratımı, olay örgüsü vb.) dilsel öğelerin önüne hiçbir koşulda geçmemesi, yani Bachmann’ın dili ikincil önemde bir ‘araç’ olarak görmemesidir. Aksine, Bachmann’ın eserlerindeki anlatılar ve bu anlatıların yerlemleri, dilin -içkin- devinimiyle birlikte ‘anlam uzayı’nı genişletecek derecede önemli bir ‘felsefi amaç’ olarak belirlenmiştir. Dilin düşünsel imkânlar oluşturmadaki önceliği, Ingeborg Bachmann gibi uzun yıllar şiir ve dil felsefesi alanında akademik olarak çalışmış yazar ve şairlerin tümünde görülür. (Örneğin; Bilge Karasu, Füsun Akatlı, Oruç Aruoba ve İonna Kuçuradi’nin edebî eserlerini, dil felsefesi yaklaşımının edebiyatımızdaki öncü eserleri olarak değerlendirebiliriz.) Bachmann, 1951 yılında Martin Heiddeger’in varoluşçuluk felsefesi üzerine yazdığı tezle doktorasını tamamlamış ve 1958-1959 yıllarında doçent unvanıyla Frankfurt Üniversitesi’nde ‘şiir dersleri’ vermiştir. Ingeborg Bachmann için dil felsefesinin temel yaklaşımını oluşturan kök nedensellik Ludwig Wittgenstein’ın “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını belirler.” önermesiyle ifade edilebilir. Bachmann, 1963 yılındaki bir söyleşisinde “Şiir yazmak zorunluğu duymamama karşın, istersem şiir yazmayı ‘başarabileceğim’ kuşkusuna kapılınca, şiir yazmayı bıraktım. Ve yeniden şiir yazmak zorunda olduğumu duyumsayıncaya kadar, yazacaklarımın, son yazdıklarımdan bu yana edinilen deneyimleri kapsayacak ölçüde yeni şiirler olacağına inanıncaya kadar şiir kaleme almayacağım.” demektedir. Şiire ilişkin bu tutum, Ludwig Wittgenstein’ın felsefi çalışmalarının ilk dönemiyle bütünlüklü olarak örtüşürken, bulanık mantık ve dil oyunları kuramını oluşturduğu ikinci dönemle ise daha az uyumluluk gösteriyor.

Bachmann’ın “Ertelenmiş Zaman” öncesi ‘1948-1953 Şiirleri’nde Orta Avrupa lirizmi, tematik açıdan dengeleyici(normal) bir yoğunlukta varolmuştur. Lirizmin yerini dil felsefesine bırakarak, semiyotik ağırlığın imgelem üzerinde baskın hâle geldiği ilk kontrast şiirler “Ertelenmiş Zaman”ın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Dil felsefesinin tüm hatlarıyla kendini gösterdiği ilk Bachmann şiirlerinin “Büyük Viyana peyzajı” ile “Budala adlı bale-mim gösterisinden Prens Mişkin’in bir monologu” olduğunu düşünüyorum. Dostoyevski’nin “Budala” adlı romanının başkahramanı olan Prens Mişkin’in “dürüstlük dolu” iç dünyası nedeniyle dış dünya karşısında yaşadığı kriz, Bachmann’ın zihninde şiirsel bir monolog olarak belirmektedir. Bu şiirdeki durum, Bachmann’ın edebî türler (deneme, roman, oyun, şiir) tanımlarındaki biçimsel ayrımları kaldırıp ‘eserlerin taşıdığı anlam’ ile ‘dil felsefesinin amaçladığı anlam’ı birleştirerek yeni bir edebî düzlem(şiirsel alan derinliği) oluşturmak istemesinin en güzel örneklerinden biridir.

Sonuçta Ingeborg Bachmann, dil felsefesinin alan derinliğinden edebiyat eseri çıkaran ve ‘anlamı -şiir olarak- yeniden kurmaya çalışan ekol’ün yakın tarihteki en önemli isimlerinden biridir. Dilbilimsel hassasiyeti olan ve “gerçeğin yapısının dilin yapısı tarafından belirlendiğini” düşünen okuyucuların Ingeborg Bachmann’ın tüm eserlerini içselleştirmesi gerektiğine inanıyorum.

Zafer Yalçınpınar
Aydınlık Kitap, Sayı: 220, 8 Temmuz 2016, s.4


Hamişler:

1/ Yazının ‘pdf’ biçemine https://bit.ly/bachmanndilfelsefesi adresinden ulaşabilirsiniz.

2/ Yalçınpınar’ın inceleme yazılarına https://zaferyalcinpinar.com/inceleme.html adresinden, tüm kitaplarına ve özgeçmişine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz.


Ayrıca bkz:

-John Berger’in Şiirlerindeki Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/johnbergersiirler
Aydınlık Kitap, Sayı: 243, 30 Aralık 2016

-Nilgün Marmara’nın Kâğıtları’ndaki İmgelem
Tam metin pdf: https://bit.ly/nilgunmarmarakagitlar
Aydınlık Kitap, Sayı: 241, 9 Aralık 2016

-Oktay Rifat’ın Dışarıda Kalan Şiirleri
Tam metin pdf: https://bit.ly/oktayrifatdisarida
Aydınlık Kitap, Sayı: 235, 28 Ekim 2016

-“Nicanor Parra’nın ‘Karşışiir’leri”
Tam metin pdf: https://bit.ly/nicanorparrakarsisiir
Aydınlık Kitap, Sayı: 216, 10 Haziran 2016

-Werner Herzog’un Bakışının Biçimini Taşıyan Bir Yolculuk
Tam metin pdf: https://bit.ly/herzogbuzdayurur
Aydınlık Kitap, Sayı: 214, 27 Mayıs 2016

-Julio Cortázar’ın zihninden; “Küba Devrimi’nin Başlangıç ‘Buluşma’sı”
Tam metin pdf: https://bit.ly/cortazarbulusma
Aydınlık Kitap, Sayı: 211, 6 Mayıs 2016

-Alfred Jarry’den “Günler ve Geceler” Ötesi Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/alfredjarrygunlergeceler
Aydınlık Kitap, Sayı: 202, 4 Mart 2016

-MŞŞ’nin ‘Yalnızlık Çölü’nde; “Sayıklayanlar”
Tam metin: https://evvel.org/m-s-s-nin-yalnizlik-colunde-sayiklayanlar-z-yalcinpinar-aydinlik-kitap-2682016
Aydınlık Kitap, Sayı: 226, 26 Ağustos 2016

-ECE AYHAN ile ‘KARA GERÇEK’
Tam metin: https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/eceayhanilekaragercek.jpg
Aydınlık Kitap, Sayı: 195, 15 Ocak 2016

Ağu
20
2016
0

BULUNTU: İlhan Berk’in 1962 yılında kaleme aldığı “Mısırkalyoniğne Günlüğü”

IMG_20160403_100754
‘Mısırkalyoniğne’ adlı şiir kitabı İlhan Berk’in poetikasındaki en uç (uzgörü oluşturan) imgesel hattır. İlhan Berk’in günlüklerinin birleştirildiği “El Yazılarına Vuruyor Güneş” adlı kitabın hiçbir baskısında yer almayan Mısırkalyoniğne Günlüğü’yle, Dost Dergisi’nin Şubat 1962 tarihli 11. sayısında (yeni dizi) karşılaştım. Bu günlük parçaları, İlhan Berk’in kurguladığı şiirsel alan derinliğinin sınırlarını sezmek ve ‘Mısırkalyoniğne’ için ‘doğru yan okumalar’ sağlamak adına önemli işaretler taşıyor. Şiirselliğin arkeolojisiyle ilgilenen İlhan Berk araştırmacılarının ‘tarihsellik’ kavrayışını bütünleyecek olan ‘Mısırkalyoniğne Günlükleri’ne https://bit.ly/mkigunlukleri adresinden ulaşabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim.
Z. Yalçınpınar

Önemli Not: Önümüzdeki günlerde, İlhan Berk’in kitaplarında yer almayan ‘Yugoslavya Günlükleri’ni de EVV3L kapsamında paylaşacağız.


IMG_20160403_100859

“Anlamı tam silmek istiyorum. “Mısırkalyoniğne” böyle bir kitap olur mu? bilmiyorum. Bunun için Artaud’dan iyice asılanabiliyorum. Nedir ki Artaud, bunu yaşamıyla bağdaştırmış, cinnete değin gitmiş, anlamsızlığı yaşamasının bir ereği yapmıştır. Benim deneyim daha çok kuramsal. Buna düşsel demek daha doğru belki. Usumun çalışış düzenini sevmiyorum. (…) Şiirin altını üstüne getirmek, başı sonu kaldırmak, köğük düzenini yıkmak… Buna yetmiyor. Uyarıcı özdekler de bir yere değin işe yarıyor. (…) Henri Michaux’nun öğütlediği yolu tutmadım. Baudelaire’i, Poe’yu da doğrulamıyorum. (…) Ayıkken de insan onları yazabilir. Bir yöntemi ya da usun belirli çalışmasını o deneylerin kırdığını sanmıyorum. Ben başıboşluğu, bir sözün bir sözü tutmamazlığını arıyorum. Aslında bu da ussal bir kuram. Yani bir ayıklık işi. Umutsuzluk, yitiklik yalnızlık da yetmiyor buna. Ne zamandır umutsuz, yitik, yalnızım. (...)”

İlhan Berk
Mısırkalyoniğne Günlükleri’nden…



Hamişler:

1/ Mısırkalyoniğne Günlüğü’ne EVV3L’in issuu alanı üzerinde https://issuu.com/adabeyi/docs/misirkalyonignegunlukleri adresinden ulaşabilirsiniz.

2/ İlhan Berk’in vefatının ardından 4 Eylül 2008′de kaleme aldığım “İlhanberkiğne” adlı yazının tam metnine -ki bu yazı Birgün Kitap Eki’nde de yayımlanmıştı- https://upas.evvel.org/ilhanberkigne.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

3/ “İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını Mart 2011′de “Bakmak” adlı e-kitapta topladım. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz.” Kitabın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)

Ağu
19
2016
--

Federico Garcia Lorca’nın katillerinin peşinde…

Arjantin’de, İspanya İç Savaşı sırasında öldürülen ünlü İspanyol şair Federico Garcia Lorca’nın ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. Bundan 80 yıl önce bugün Franco’ya bağlı birlikler tarafından kurşuna dizilen Lorca, memleketi Granada yakınlarında bilinmeyen bir yere gömülmüştü: https://onedio.com/haber/arjantinli-yargic-ispanyol-sair-lorca-nin-katillerinin-pesinde-726885

Ağu
18
2016
--

Prof. Dr. Kaya Özsezgin vefat etti…

imperiaflex_0_6_0

EVV3L’in sıkı takipçilerinden sanat tarihçisi ve eleştirmeni Prof. Dr. Kaya Özsezgin geçirmiş olduğu ‘beyin kanaması’ nedeniyle 17 Ağustos 2016 Çarşamba günü hayatını kaybetti…

Ağu
17
2016
--

Kendini Anlatan: “Gökyüzü Yolcuları”

20160820_123033-2

“Gökyüzü Yolcuları”
(… leyleklerin göçü vardı dün …)

Fotoğraf: Zy


Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın “Kendini Anlatan” fotoğraflarına https://zaferyalcinpinar.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
15
2016
--

Kemal Tahir Portresi (Agop Arad)

kemaltahir

Agop Arad’ın çizgileriyle “Kemal Tahir”


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Ağu
14
2016
--

“İlk Deniz” (Pablo Neruda)

(…)

Kıyıların esrikliği,
kokulu, kara kürklü kıyılar,
ansızın çıkan taşlar, yanık ağaçlar
ve ıssız ve dolgun yeryüzü.
Oğluydum ben o ırmakların
ama hayatım geçti
yeryüzünde koşmakla.
aynı ırmaklar boyunca
ve hatta köpüğe doğru
ve denizi o günlerin
yıkılınca yaralı bir kule gibi
ve çılgın bir öfkeyle doğrulunca diken diken,
çıktım, köklerimden
daha genişledi yurdum,
ağacın birliği kırıldı:
ormanların zindanı
yeşil bir kapı açtı da
girdi oradan dalga ve gümbürtüsü.
Bir deniz çarpmasıyla böylece
yayıldı boşlukta hayatım.

Pablo Neruda
“Kara Ada Defteri”, Çev: Sait Maden, Altın Kitaplar Yay., 1971, s. 29

Ağu
12
2016
--

Buluntu: İlhan Berk’in Yugoslavya Günlüğü (1969)

yugoslavyagunluguilhanberk

İlhan Berk’in 1969 yılında gerçekleştirdiği Üsküp ve Belgrat ziyaretlerini içeren şiirsel günlükler, bir tam yıl sonra Dost Dergisi’nde (Nisan-Mayıs 1970, No: 66-67) yayımlanmış. Kısa bir zaman önce EVV3L’in takipçileriyle paylaştığımız ‘Mısırkalyoniğne Günlüğü’nde olduğu gibi Yugoslavya Günlüğü de İlhan Berk’in günlüklerinin bütünlendiği “El Yazılarına Vuruyor Güneş” adlı kitabın hiçbir baskısında yer almıyor.

Şiirselliğin arkeolojisiyle ilgilenen İlhan Berk araştırmacılarının ‘tarihsellik’ kavrayışını bütünleyecek olan ‘Yugoslavya Günlüğü’ne https://bit.ly/yugoslavyagunlugu adresinden ulaşabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim.
Z. Yalçınpınar


Hamişler:

1/ Yugoslavya Günlüğü’ne EVV3L’in issuu alanı üzerinde https://issuu.com/adabeyi/docs/yugoslavyagunlugu adresinden ulaşabilirsiniz.

2/ İlhan Berk’in vefatının ardından 4 Eylül 2008′de kaleme aldığım “İlhanberkiğne” adlı yazının tam metnine -ki bu yazı Birgün Kitap Eki’nde de yayımlanmıştı- https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkigne.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

3/ “İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını Mart 2011′de “Bakmak” adlı e-kitapta topladım. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz.” Kitabın tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/ilhanberkbakmak.pdf adresinden PDF biçeminde ulaşabilirsiniz. (60 Mb.)

Ağu
10
2016
--

Ünlü Eserlerin Reddedilmesi

6-lolita-hikaye-600x453Ünlü eserlerin yayınevleri tarafından reddediliş hikâyeleri:
https://listelist.com/unlu-eserlerin-reddedilme-hikayeleri/


 

Tem
30
2016
--

Şiir: “Tarihinsancısı Söyledi” (V)

Emniyet Umum Müdürü Bedri
27. Süvari Alayı Kumandanı Binbaşı Hamit Fahri
birbirleriyle meş’um bir kavgaya girmişlerdir
oysa tarih bize göstermiştir
ikisinin de yıkıma hizmet ettiğini

Zafer Yalçınpınar
Temmuz 2016


Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
25
2016
--

Prof. Dr. Halil İnalcık vefat etti…

inancikcalismaodasi“Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Çalışma Odası”


“Ünlü tarihçi Prof.Dr. Halil İnalcık hayatını kaybetti.
Ankara’da tedavi gördüğü hastanede hayata veda eden İnalcık, 1916 doğumluydu.”

Bkz: https://haber.sol.org.tr/toplum/halil-inalcik-hayatini-kaybetti-163405


Tem
07
2016
--

Aba Koyu’nda İki Fenerbahçeli: ‘Memduh Nabi Eren’ ve ‘Yaşar Yalçınpınar’

memduheren

“Memduh Nabi Eren, Fenerbahçe Forması’yla…”

Mermer Adası’nın ve Adalar Kültürü’nün ‘büyük yürekli’ araştırmacısı Hüseyin Can Yücel, Adalı Dergisi’nin Temmuz 2016 tarihli 133. sayısında Aba Koyu’nda yaşamış olan iki büyük Fenerbahçeli futbolcuyu anlatmış.

Memduh Nabi Eren ile Yaşar Yalçınpınar‘ın (ve ailelerinin) ilginç yaşam öykülerini içeren bu sıkı araştırma yazısının tam metnine https://www.adalidergisi.com/cms/adali-dergisi/2010-2019/2016/sayi-133-temmuz-2016/makale/1463/aba-koyunda-iki-fenerbahceli adresinden ulaşabilirsiniz.

Adalar kültürü ve özelinde de Marmara Adası kapsamındaki araştırmaları nedeniyle H. Can Yücel’e yerden göğe kadar teşekkür ediyorum.  (Zy)


Önemli Not: Fenerbahçeli Santrfor Yaşar Yalçınpınar‘a ilişkin bir başka metin de şu adreste bulunuyor: https://evvel.org/santrfor-yasar-yalcinpinar-1914-1998


20160707_172104


Adalı Dergisi, Sayı: 133, Temmuz 2016, s. 42-43


20160707_172126


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Adalar Kültürü” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/mermer-adasi adresinden, “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerine ise https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
07
2016
--

“Mevcut Edebiyat Ortamı’ndan Temsili Görünümler”-2

gorunumlerk2


“Edebiyatımızdan Temsili Görünümler-2”
Fotoğraflar: Z. Yaman Koyuncu, 2016

“Edebiyatımızdan Temsili Görünümler-1” için bkz:
https://evvel.org/kendini-anlatan-edebiyatimizdan-temsili-gorunumler


gorunumlerk

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Tem
02
2016
--

Kuzgun Acar’ın ‘Kuşlar’ı İMÇ’ye dönecek…

kuslarkuslarla

“Kuzgun Acar’ın 1967 yılında yonttuğu “Kuşlar” adlı duvar kompozisyonu Unkapanı’nda bulunan İMÇ’deki yerine geri dönüyor. İhtiva ettiği demirlerin çürümeye başlaması nedeniyle üç yıl önce restorasyona giren yapıt, Kuzgun Acar’ın 40. ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen sergi kapsamında 24 Haziran – 23 Ekim 2016 tarihlerinde Sakıp Sabancı Müzesi’nde görülebilir.”

kuslaryenileme


EVV3L’in “KUZGUN ACAR” İLGİLERİ:

1/ https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar
2/ https://evvel.org/ilgi/kuzgun-acar/page/2


1/ Yaptığı her yontuda bir çığlık vardır.

2/ İnsanın zapt edilemeyeceğine, durdurulamayacağına, duramayacağına inanmıştır ve hareketin heykelini yapmıştır.

3/ “Yanlış”ı bulmanın “doğru”yu bulmak yolundaki en büyük adım olduğunu düşünür.

4/ Çivileri sever, eserlerine irkilmeden yaklaşamazsınız.

5/ Malzemesini hurdacıdan toplar, kaynakçı gözlüğüyle çalışır.

6/ İnsanın ancak kendi vicdanı kadar insan olabileceğini bilir.

7/ Devinim ve eylem adamıdır. Sadece kendi yaratıcılığından beslenmiştir. Her şeye karşı bir başkaldırır.

8/ Eserlerinde “hacim” olgusunu iplemez, tel elekten heykeller yapar.

9/ Mimiklerini kullanmakta zorluk çeken amatörlerden, öğrencilerden ve işçilerden oluşan sivil bir “Sokak Tiyatrosu” için özel masklar yapmıştır.

10/ Hayatının son günlerinde Marmara Adası’na “Balıkçılarla birlikte ağ çeken bir Atatürk heykeli” yapmayı düşünmüştür.

11/ Babasıyla birlikte Boğaz’da balığa çıkar. “Ördek” ve “Hanım İğnesi” isminde iki teknesi olmuştur.

12/ Hem “Afrikalı bir büyücü”, hem “İstanbullu bir beyefendi” hem de “19. yüzyıldan kalma bir nihilist” olarak yaşamıştır.

13/ Gerektiğinde, otomobillerin altını yıkamış, mensucat ustabaşılığı, bar fedailiği ve meyhanecilik yapmıştır.

14/ Akademi’de -bir ağaç dalını kırdığı için- Zeki Faik tarafından fişlenmiştir. Asıl neden, komünist olmasıdır.

15/ Eylül 1972’de gözaltına alınmıştır. Kendisiyle beraber gözaltında bulunan diğer insanlara çokça yardım etmiştir.

16/ 1967 yılında Türkiye’nin ilk gökdeleni olan Emek İşhanı’nın (Ankara-Kızılay) cephesine 13 metre boyunda bir “Türkiye” rölyefi yapmıştır. Dönemin en büyük rölyefi olan bu çalışma gazetelerde “Soyut Sanat Değer Buldu!” manşetiyle tanıtılmıştır. Ölümünün “hemen” ardından 1976 yılında yerinden sökülen “Türkiye” rölyefi Emekli Sandığı’nın deposuna kaldırılmış, 1990’da ise parçalanıp hurdacılara satılmıştır ve kaybedilmiştir. Bu ihmal, sanat çevrelerinde “öfke”yle karşılanmıştır.

Araştıran ve Derleyen: Zafer Yalçınpınar
Karga Mecmua, Şubat 2009, Sayı: 24


IMG_20160630_071842(1)

Aydınlık Gazetesi, 24/6/2016

Tem
01
2016
--

Zomzom!

her yer yok
neresi burası
kaçışma doluyuz
nereye kadar

bakışım bakış değil artık:
zomzom!

tüm köşeler korkuyla boyanmış,
herkes yok artık, can pazarı bu
korkuya her şeyle bağlanmış
havasız bir nemin içindeyiz
kendisine yankılanıyor herkes:

zomzom!

Zafer Yalçınpınar
28 Haziran 2016
İstanbul Atatürk Havalimanı


Hamiş: Zafer yalçınpınar’ın tüm şiirlerine https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
30
2016
--

Eleştiri: “Okur Olmak ya da Müşteri Olmak” (Koray Sarıdoğan)

KalemKahveKlavye ekibinden Koray Sarıdoğan, ekonomik ve politik ilişkiler ışığında yayıncılık ve popüler dergicilik üzerine tutarlı bir inceleme yazısı kaleme almış. Çeşitli sorunlar ile çelişkilerin kök-nedenlerine erişmeye yönseyen “Okur Olmak ya da Müşteri Olmak” başlıklı yazının tam metnine https://www.kalemkahveklavye.com/2016/06/yayincilik-dergicilik-dergiler-uzerine-koray-saridogan.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
28
2016
--

Buluntu Şiir: “Deliler Bayramı” (Ece Ayhan, 1956)

eceayhandelilerbayrami
Bkz: https://pasaj69.org/buluntu-deliler-bayrami-ece-ayhan-caglar-1956/


Hamişler:

1/ Uğur Yanıkel’e “Deliler Bayramı” adlı şiiri evvel.org ve takipçileriyle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.

2/ EVV3L  kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden, “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesine ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
26
2016
--

“Awesome John” gitti…

asım

Gitar virtüözü Asım Can Gündüz 24 Haziran 2016 Cuma günü öğle saatlerinde Marmaris-İçmeler’deki evinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi: https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/muzisyen-asim-can-gunduz-hayatini-kaybetti-160198

asımcan1

Haz
23
2016
--

“Nicanor Parra’nın ‘Karşışiir’leri” (Zafer Yalçınpınar)

parra

Şili ve Latin Amerika edebiyatının modern şiirdeki en kuvvetli temsilcilerinden biri olan Nicanor Parra Sandoval’ın bütün şiirlerini içeren “Şiirler, Karşışiirler, Başka Şiirler” Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Nicanor Parra’nın şiirlerini İspanyolca’dan dilimize Bülent Kale çevirmiş ve çevirinin şiirsel dengesini sağlamak konusunda Emirhan Oğuz sürece destek olmuş.

Kitabın “Şiirler ve Karşışiirler” başlıklı ilk bölümü oldukça ilginç bir hikâyeye sahiptir: Parra, 1953 yılında üç ayrı dosya biçeminde ve Juan Nadie(Hiç Kimse) rumuzunu kullanarak Şili Yazarlar Sendikası’nın şiir yarışmasına katılır. Yarışmada kapalı isim usulü geçerlidir ve jüri tarafından bilinmeyen gerçek isim olarak da satranç şampiyonu dostu Rodrigo Flores’in ismini bildirir. Yarışma sonucunda Parra’nın üç ayrı dosyası yarışmada ilk üçe girer! Ancak, kendisiyle alay edildiğini düşünen sendika, Parra’nın şiir dosyalarının yayın haklarına el koyar ve üç dosya 1954 yılında “Şiirler ve Karşışiirler” adıyla yayımlanır.

Nicanor Parra’nın ‘Karşışiir’ tanımlamasını oluşturan faktörlerin en önemlisi, şiirlerinde günlük, genel geçer konuşma dilini kullanarak “uzlaşımcı(konvansiyonel) bir şiirsel alan” kurabilme başarısıdır. Bu ‘Karşışiir’ dili, şair kimliğinin arketip öğelerinden uzaklaşarak biçimlenmiştir. Parra, poetika kuramını tüm hatlarıyla reddetmemiş ancak lirizmin insanlık tarihi boyunca alışılagelmiş ön-kabullerini şiirlerinde hep sonuncu sıraya itmiştir.  ‘Karşışiirler’de duygusal öğelerin ön-planda olmadığını, buna karşın insanlık tarihinin gelişimindeki sistematik hataların ve mantıksızlıkların derin bir biçimde sorgulanarak ön-plana alındığını görmekteyiz. ‘Çay Saatinde Sorular’ başlıklı ‘Karşışiir’den kısa bir bölüm bu durumu anlatan iyi bir örnektir:

“Şu solgun benizli adam bir balmumu
Müzesinden bir figüre benziyor;
Yırtık tüllerin ardından bakıyor:
Hangisi daha değerlidir, altın mı güzellik mi?
(…)
Kristal kadeh onu yaratan insanın
Elinden daha mı üstündür?
Tükenmiş bir atmosfer bu soluduğumuz,
Külden, dumandan, hüzünden:
Bir kez görülen şey bir daha aynı
Haliyle görülmez, der bize kuru yapraklar.
Çay saati, kızarmış ekmekler, margarin
Hepsi bir tür sisle kaplanmıştır.”

Nicanor Parra’nın şiirlerinde vurgulanan toplumsal ve tarihsel gerçeklikler, şair tipolojisinin lirik yöntemleriyle değil de matematik kurallarının yanlış işleyişini irdeleyen bir anti-karakterin bilimsel incelemeleriyle ele alınmış gibidir. Parra, eğretilemelerin dozunu sürekli kontrol altında tutmaktadır. (Bu açıdan Fransız şair Eugène Guillevic’in şiirleri, yakın dönem dünya şiirinde Nicanor Parra ile benzeştiğini düşündüğüm tek örneklerdir.) Parra, şiirlerinde işlediği toplumsal sorunları matematiksel terimler gibi ele alır ve şiirini bir mantık denklemi ya da mantık silsilesi şeklinde kurmaya çalışır. “İnsanlık” olgusunun “düşünsel yoksunluk” ihtiva ettiğine inanır ve toplum/topluluk bileşkesinin mantıksız bir parodiden ibaret olduğu sonucuna ulaşır:

“(…)
Kurşunla yaralanmış biri gibi kitaplıklara
___sürüklendim.
Özel evlerin eşiklerinden geçtim,
Dilimin keskin yanıyla iletişim kurmaya çalıştım
___seyircilerle:
Onlarsa ya gazete okuyorlardı
Ya da yitip gidiyorlardı bir taksinin peşi sıra.

Nereye gitmeli o zaman!
Bu saate dükkânlar da kapalıdır;
Ben akşam yemekte gördüğüm bir dilim kuru soğanı
___düşünüyordum
Ve bizi öteki uçurumlardan ayıran uçurumu.”

‘Karşışiir’lerin sürekli ‘sıfır’ sonucuna varan, ‘insanın yoksunluğu’nu işaret eden alegorik bir yapısı olduğunu görüyoruz. Parra’nın şiirlerinin Sait Faik’teki “durum öyküsü” niteliğine benzeyen öykülemeci bir yönü olduğunu ve birçok açıdan Sait Faik’in toplumsal çelişkilere yaklaşımındaki unsurlarla özdeşleştiğini söyleyebilirim.

Nihayetinde, Nicanor Parra’nın bütün şiirleri, modern şiirin karmaşık imgeselliğinin ve klasik şair arketipinin karşısında benzersiz ve güçlü bir ‘karşışiir denklemi’ oluşturmaktadır.

Zafer Yalçınpınar
Aydınlık Kitap, Sayı: 216, 10 Haziran 2016, s.10


nicanor-parra


Hamişler:

1/ Yazının ‘pdf’ biçemine https://bit.ly/nicanorparrakarsisiir adresinden ulaşabilirsiniz.

2/ Yalçınpınar’ın inceleme yazılarına https://zaferyalcinpinar.com/inceleme.html adresinden, tüm kitaplarına ve özgeçmişine https://zaferyalcinpinar.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz.


Ayrıca Bkz:

-John Berger’in Şiirlerindeki Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/johnbergersiirler
Aydınlık Kitap, Sayı: 243, 30 Aralık 2016

-Nilgün Marmara’nın Kâğıtları’ndaki İmgelem
Tam metin pdf: https://bit.ly/nilgunmarmarakagitlar
Aydınlık Kitap, Sayı: 241, 9 Aralık 2016

-Oktay Rifat’ın Dışarıda Kalan Şiirleri
Tam metin pdf: https://bit.ly/oktayrifatdisarida
Aydınlık Kitap, Sayı: 235, 28 Ekim 2016

-Ingeborg Bachmann ve Dil Felsefesi
Tam metin pdf: https://bit.ly/bachmanndilfelsefesi
Aydınlık Kitap, Sayı: 220, 8 Temmuz 2016

-Werner Herzog’un Bakışının Biçimini Taşıyan Bir Yolculuk
Tam metin pdf: https://bit.ly/herzogbuzdayurur
Aydınlık Kitap, Sayı: 214, 27 Mayıs 2016

-Julio Cortázar’ın zihninden; “Küba Devrimi’nin Başlangıç ‘Buluşma’sı”
Tam metin pdf: https://bit.ly/cortazarbulusma
Aydınlık Kitap, Sayı: 211, 6 Mayıs 2016

-Alfred Jarry’den “Günler ve Geceler” Ötesi Tinsellik
Tam metin pdf: https://bit.ly/alfredjarrygunlergeceler
Aydınlık Kitap, Sayı: 202, 4 Mart 2016

-MŞŞ’nin ‘Yalnızlık Çölü’nde; “Sayıklayanlar”
Tam metin: https://evvel.org/m-s-s-nin-yalnizlik-colunde-sayiklayanlar-z-yalcinpinar-aydinlik-kitap-2682016
Aydınlık Kitap, Sayı: 226, 26 Ağustos 2016

-ECE AYHAN ile ‘KARA GERÇEK’
Tam metin: https://zaferyalcinpinar.com/bbkara/eceayhanilekaragercek.jpg
Aydınlık Kitap, Sayı: 195, 15 Ocak 2016

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com