Ara
11
2012
0

Bilgi ve Etik

(…)
Emmanuel Levinas’da, modern merkezci ahlâk felsefecilerinin kuşkuyla karşıladığı üç farklı yaklaşım vardır.

İlki, modern kültürün merkezsizleşmiş olduğu kabul edilir, en azından Max Weber’in kültürel (değer) alanların farklılaşması hakkındaki dahiyane teorisinin piyasaya çıkmasından beri. Bilindiği gibi Weber modern dünyayı çoktanrılı Olimpos’la karşılaştırır; her kişi (en azından, her sahici kişi) çoğulcu bir evrende kendi kutsalını seçer; farklı insanlar kendine farklı tanrılar bulur. Her alanın kendi -içkin- ahlâkı vardır ve belli bir alanda ikamet eden insanlar, bu alana-içkin ahlâkiyatıdiğer alanlara taşıyamazlar. Değerlerin merkezsizleşmesi ahlâkın da merkezsizleşmesiyle sonuçlanır. (…)

İkincisi, bilgi ve paradigmalar değişir. Bilgi hâlâ kümülatif bir ürün olarak görülebilirse de, onun yaklaştığını söyleyebileceğimiz bir merkez noktası yoktur. Bir merkeze yaklaşma tasavvuru metafizik bir kurgudur; merkez diye bir şey yoktur. Belki bilgimiz hâlâ bir yerlere yaklaşmaktadır, ama biz nereye doğru yaklaşması gerektiğini bilemeyiz; demek ki hiçbir yere yaklaşmıyor. (…)

Üçüncüsü, yaklaşılacak hiçbir şey olmadığına göre, hepsinden önce, hem doğru bilginin hem de normların haklılığının nesnelliği (veya öznelerarasılığı) tesis edilmelidir. (…) Bir söyleme katılanların üzerinde anlaşmaya vardıkları şeyler, söz konusu olan bilgiyse “doğru”, normlarsa “haklı” diye adlandırılacaktır. Biçim (söylem), içeriği (doğrunun veya iyinin hakikati) üretir. Her türlü söylemin etiği bu doğrultudan hareketle ahlâki sorunları keşfeder, bununla birlikte, en başta adil ya da uygun bir usulün ne olduğu meselesi olmak üzere birçok şeyde anlaşamayabilirler. Sonuçta, söylem-öncesi ahlâki sezgiler, tıpkı bilim-öncesi bilgi türleri gibi ele alınır.
(…)
Kant için etik ve bilgi arasındaki fark, iki söylem türü arasındaki fark değildi. Aralarında mutlak bir ayrım vardı, kayıtsız şartsız özsel bir fark. (Ahlâkiyat ve kavrayış -özgürlük ve doğa- arasında tefekkür ürünü yargılarla -güzel ve doğanın erekselliği- dolayım kurulması, ahlâkiyata mutlak anlamda merkez kazandırılması sürecini değiştirmez, daha çok, doğayı bu merkeze yaklaştırır veya onunla uyum içine sokar.) Ahlâkta kişi, aşkınlıkla bağlantılıdır (aşkın özgürlük belirler); bilgide her şey içkindir ve içkin kalır. Kişi, aşkınlığa pratik olarak bağlanır, içkinliğe ise teorik. Eğer insan bu tabloyu değiştirir ve iki söylemi (teorik ve pratik) birden tartışmaya başlarsa ahlâk, aşkınlıkla dolaysız ilişkisini kaybeder ve böylece bir tür bilgiye indirgenmiş veya dönüştürülmüş olur. ahlâki söylemde, benzer kültürlerde yaşayan kişiler, beraberce, hangi normların akla yatkın veya akılcı olduğunu (ve tabii tersi de) ortaya çıkarır. Ahlâki söylem eylem hakkında pek bir şey söylemez ve eğer söylüyorsa, o artık bir eylem değildir. Kötülük timsali bir insan, söylem düzleminde en iyi ya da en doğru fikirlere sahip olabilir.
(…)

Agnes Heller
“Günlük Hayatın Temel Etiği”
Çev: Ertuğrul Başer

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Ara
09
2012
0

Modern Doğa (Andrei Voznesenski)

Kırmızı inekler
asfaltın üzerine serilmişler.
Sıcak asfalta uzanmış tembellik ediyorlar.
Yanlarından sürüp geçiyoruz
çünkü kutsaldır inekler!
Merak ediyoruz neden,
otoyola böylesine sâdıklar.

“Yaşlı sığırtmaç, cevapla bizi:
Bu inekler neden delirdi?” “Tanrı korusun!
İşin aslı şu ki sinekler asfaltı sevmez.”
Şu modern inekler! Gerçekten de bilgeler!

Anladı kurnaz olanlar! Şu dahi sığırlar!
Şanssız ve zavallı sineklerin tersine.
“Sinekler asfaltın kanserojen olduğunu
_________________________biliyorlar.”
Şu modern sinekler! Gerçekten ne kadar da bilgeler!

Andrei Voznesenski, 1979
Çev: Duygu Gündeş-Zafer Yalçınpınar

Ara
06
2012
0

Kitap: “Ve günler yürümeye başladı.” (Galeano)

Eduardo Galeano
“Ve günler yürümeye başladı”
Çev: Süleyman Doğru

Sel Yayıncılık – Kasım 2012

Bkz: https://www.selyayincilik.com/kitaptanitim.asp?kod=857

*

Ara
06
2012
0

Dave Brubeck… hüzünle…

Dave Brubeck, “Time” Dergisi’nin kapağında… (8 Kasım 1954)
Çizim: BORIS ARTZYBASHEFF

“İkinci dünya savaşı sonrası caz müziğinin en önemli isimlerinden Amerikalı piyanist Dave Brubeck, 92. yaş gününden bir gün önce, 91 yaşında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.

‘Take Five’, ‘Blue Ronda a la Turk’ gibi dönemine ve müzik tarihine damgasını vurmuş bestelerin sahibi ve aksak ritmlerin kralı Brubeck, ikinci dünya savaşı sonrası değişen caz müziğinin en önemli icracılarından biri olmuştu. Alto saksafoncu Paul Desmond ile 5/4, 6/4 hatta 7/4’lük eserler veren Dave Brubeck, batı yakasının doğurduğu en büyük caz müzisyenlerinden biri haline gelmişti.

8 Kasım 1954’te ‘Time’ dergisine kapak olan efsane piyanist Brubeck, Louis Armstrong’dan sonra dergiye kapak olan ikinci caz müzisyeni olmayı başarmıştı. “

5/12/2012, Radikal Gazetesi Haberi

Kas
29
2012
0

“Biz” (by OnstOn)

 “biz”
OnstOn, 2012
ikametgâh kadıköy 2 , kargART

*

Kas
28
2012
0

Dışlanacağımı biliyordum! (Ece Ayhan, 1992)

90’lı yılların ortasında haftalık olarak yayımlanan Aktüel Dergisi’nin “19-25 Kasım 1992” tarihli 72. sayısında özel bir Ece Ayhan dosyası bulunuyor. Dosyada, Reha Mağden’in Ece Ayhan’la gerçekleştirdiği zehir-zemberek bir söyleşi ve “Ece Ayhan’ın şair defteri’nden…” bazı episodlar var. Ece Ayhan’ın 1993 yılı ve sonrasındaki kitaplarını taradığımızda, Aktüel’deki bu dosyanın YKY tarafından Nisan 1995’te yayımlanan “Aynalı Denemeler” adlı kitaba alındığını görüyoruz. Dosyadaki fotoğraflar çok ilgi çekici… Dosyanın, Aktüel’de yayımlanan tam metnine ve görsel mizanpajına https://zaferyalcinpinar.com/dislanacagimibiliyordum.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

Hamişler:

1. Dergiyi Evvel Fanzin’e haber veren Kenan Yücel’e çok teşekkür ederiz.

2. Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin indeksine https://bit.ly/eceindeks adresinden ulaşabilirsiniz.

3. Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor…

Kas
26
2012
0

EY KARANLIK MAVİ GÜNEŞ (M. Erdost, 1961)

Papirüs Dergisi’nin Ankara’da yayımlanan ilk serisinin
1961 tarihli 4. sayısından alıntılanmıştır.

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Poetika Çalışmaları”nın tümüne https://evvel.org/ilgi/poetika-calismalari adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
26
2012
0

No Pasaran: Gençlerbirliği filan..

Fenerbahçe Spor Kulübü: 4
Gençlerbirliği: 1

Ya basta Kadıköy! No pasaran!

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
25
2012
0

Sıkı Sergi: “İşler, Güçler” (Esat Başak)

Artcore Space, 24 Kasım- 4 Ocak tarihleri arasında Esat C. Başak’ın “İşler Güçler” adlı solo sergisini sanatseverlerle buluşturmaktan gurur duyuyor.

İzleyici bu sergiyle Başak’ın son iki yıldır ürettiği yerleştirme,heykel ve baskılar aracılığıyla sanatçının önceki üretimlerinin yansımalarını takip etmenin yanı sıra toplumsal bellekte yer etmiş gündelik objelerin ve imajların eleştirel bir bağlamda yeniden değerlendirilişinin de izini sürüyor. Sanatı ve zanaatı birbirinden ayıran çizgilerin bulanıklığına dikkat çekmeyi amaçlayan İşler Güçler sergisi seri üretim nesnelerinin hızlı tüketilişlerinin ardından nasıl yeniden bakışın alanına dâhil edilebileceklerini cesurca ortaya koyuyor. Bunu yaparken sanatçı sanat tarihi, tasarım,felsefe, psikanaliz ve dilbilim gibi pek çok farklı disiplinle olan dirsek temasını da gözler önüne seriyor.

Sergide yer alan Venüs, The Art of War, Last Man Standing gibi heykelleri aracılığıyla Başak, sanat tarihinin asırlık imgeleriyle diyalog içine girerek bu kollektifleşmiş imgelerin tarihselliği ve biricikliği gibi konuları tartışmaya açarken Gözlük Böcekler isimli heykelleriyle de sıradan, seri üretim nesnelerinin de nasıl birer sanat yapıtına dönüşebileceklerine vurgu yapıyor. Bulunmuş malzemelerin ve genetiği değiştirilmiş oyuncakların sanatçının ince ve yaratıcı müdahalesiyle bir araya getirilişleri izleyiciyi melankoliye direnen, tekinsiz olduğu kadar ironik de bir fantezi dünyasına davet ediyor. Sergideki bu tutarlı biraradalık aynı zamanda sanatçının malzemeyle girdiği ilişkiyi kişisel tarihinin penceresinden yeniden yansıtmayı amaçlıyor. Yerleşik dil ve gösterge kalıplarına yapılan bu müdahale modernite sonrası üretim ve tüketim ilişkilerine dair eleştirel bir pozisyon önerirken yeni bir imge ve düşünce dünyasının da kapılarını aralıyor. (Basın Bülteni’nden…)

*

Artcore Space
H.Cevdet Pasa sok. Çam 2 apt No:1-18
Nişantaşı/İSTANBUL
Tlf: 0 212 2192491

info@artcorespace.com

*

Kas
24
2012
0

Yevgeni Onegin

A. Puşkin’in “Yevgeni Onegin” adlı eserinden unutulmaz bir sahne…

Ressam: İlya Repin – 1899

*

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Kas
24
2012
0

Her Şey Yerli Yerinde (A. H. Tanpınar)

Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.

Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasından
Büyülenmiş bir ceylân gibi bakıyor zaman
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak.

(…)

Ahmet Hamdi Tanpınar
“Şiirler”, Yeditepe Yay., 1961, s. 41

Kas
24
2012
0

At

“at – küreng” by Hakan Kamışoğlu

tuval üzerine akrilik / 130×140 cm. / 2012

*

Kas
24
2012
0

Japonca’da Nâzım Hikmet…

Sağolsun, sahhaf Emin Nedret İşli ve dostu Nobuo Misawa buluntuladıkları mücevherlerinden bazılarını paylaşmış; “Japonca’da Nâzım Hikmet…”

Japonya’da, 1956 yılında 250 nüsha olarak yayımlanan
Nâzım Hikmet şiir kitabı…

*

İlk baskısı 1958 yılında yapılmış… 1959’da 2. baskı… Yukarıdaki nüsha, 1964 yılında gerçekleşen 600 adet 3. baskıdan bir tanesinin görüntüsüdür.

*

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Nâzım Hikmet” ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/tas-ucak adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
23
2012
0

Zafer Yalçınpınar da kim oluyor lan!

“Zafer Yalçınpınar da kim oluyor lan?”
“Ne diyor bu hıyar ağası?”

Baykuş Bakışı: https://zaferyalcinpinar.com/baykusbakisi.html
Özgeçmiş: https://zaferyalcinpinar.com/d1.html

*

Kas
22
2012
0

Yavaş Yavaş Aydınlanan

Yavaş yavaş aydınlanan
Bir denizaltı âlemi,
Yosunlu bir boşluktan
Çekiyor kendine beni

Bir yıldız uzaklığında
Uyanıyor birer birer
Ürkek bulanıklığında
Zamanı bölen şekiller.

Ey sükûtun bir nefeste
Yaktığı billûr âvize!
Bu esrarlı müselleste
Gökler yakınlaştı bize…

(…)
Hangi güvercin kanadı
Köpükten çırpınışında,
Bu sarayı tamamladı
Her tesadüfün dışında;

Ve hangi el boş geceden
Uzattı bu altın tası,
Sızdıkça bir düşünceden
Günlerin kızıl meyvası?

Ahmet Hamdi Tanpınar
“Şiirler”, Yeditepe Yay., 1961, ss.10-11

Kas
22
2012
0

Sualtı’nda…

Oktay Rifat’in oğlu (küçük) Samih Rifat’la birlikte sualtı dalışlarını çok sevdiğini ve Marmara Adası kıyılarında birçok dalış gerçekleştirdiğini biliyoruz.
(Bkz: https://evvel.org/mermer-adasinda-simalar-z-yalcinpinar)

Yukarıdaki resim, Samih Rifat’ın sualtı dalışları sırasında gördüklerini soyutladığı özel bir çalışmadır. Resim şu an Büyükada’da, Adalar Müzesi kapsamında sergileniyor…

Sahicilikle
Zy

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “İmzalı” ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
22
2012
0

Ne İçindeyim Zamanın (A. H. Tanpınar)

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

(…)

Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.

Ahmet Hamdi Tanpınar
“Ne İçindeyim Zamanın” adlı şiirinden
Yeditepe Yay., 1961

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com