(…) Şiirsel dilin tertiplediği olumlu kuvveti analiz ettiğimizde görürüz ki metaforik süreçle yarılan sadece anlam değil; aynı zamanda göndermedir. Burada bertaraf edilen öğe, günlük dilde nesnelere başvurmak için -ki istemlerimizden birine; kontrol ve yönlendirme amaçlı birincil istemimize denk düşer- yaptığımız tipte bir göndermedir. Şiirsel söylem, bu istemi ve onun hüküm sürdüğü anlam küresini askıya alarak, sökülmez bir şekilde yaşam dünyasına eklenmemizi, daha doğrusu bu tür bir eklenişin ufuktan uç vermesini sağlar; kendi varlığımızı başka varlıklara ve genel olarak Varlığa iliştiren ontolojik bağın ifade edilmesini sağlar.
(…)
Kurgu ve yeniden betimleme arasındaki bu bağ, model teorisinde ve dolayısıyla, şiirsel dilin dışındaki alanlarda, bazı düşünürler tarafından kuvvetle vurgulanmıştır.Kurgular belirli şiirsel söylem modelleri için ne anlama geliyorsa, modellerin de bilimsel söylem biçimleri için aynı anlama geldiğini önemle belirten koca bir külliyat vardır. Kurgu ve modellerdeki ortak özellik bunların “keşfettirici” kuvvetidir, yani eski bir betimlemeye inancımızı askıya alarak, gerçekliğin yeni boyutlarını görüşe açma ve serimleme (unfold) kapasitesidir.
(…)
Paul Ricoeur
“Söylem ve Eylemde Tahayyül Gücü”, Brüksel, 1976
“Tahayyül Gücünü Yeniden Düşünmek”, Derleyen: G. Robinson & J. Rundell
Çev: Ertuğrul Başer, Ayrıntı Yay., 1999, ss. 178-179
Ayrıca bkz:
https://evvel.org/soylemde-tahayyul-gucu
https://evvel.org/soylemde-tahayyul-gucu-ii