dukalığın aynalarında yorgun defneler vardı
kopardım hepsini
alıp başımı bir ege kasabasına
karnaval gibi
ulaştığımda yara bere çıkınlar vardı
sakladım hepsini
öfkeli giysilerden arındım, yurduna dönen
şövalye gibi
evin bahçesinde kırmızıdan kırmızı güller vardı
ağladım hepsini
odalar başka bir heyecan, camlar yalnız
kırılgan gibi
hırslarımı terk edecek zamanım vardı
bıraktım hepsini
lastik pabuçlarımı buldum, uçurtmamı, bilyemi
bir çocuk gibi
ege’de kök nakışlı serin kuyular vardı
indim hepsini
mavileşen dilime sabah kokuları doladım
çay içer gibi
sevdiğim buralara tek gelmiş, ben tek
saydım hepsini
üç vakit miydi geçen beş vakit mi, biz’i zuladan
çıkarttım gibi
AZİZ KEMAL HIZIROĞLU