Ölümcül Defter, Ekim 2019’da…
Upas Yayın‘da…
08
2019
Mavi Canavar Kepenk Kapatır
6/7/2019 tarihinde, ByzantionFest19 kapsamında, Burgaz Ada’da oynadığımız “Cadavre Exquis” (Zarif Ceset) adlı sürrealist oyun sonucunda oluşan Mavi Canavar Kepenk Kapatır‘ın tam metnini https://upas.evvel.org/?p=887 adresinden okuyabilirsiniz.
Ayrıca bkz: Dürüst Tren Geliyor
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sürrealizm” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.
21
2019
Dürüst Tren Geliyor
15/6/2019 tarihinde, Burgazada Cennet Bahçesi Açılış Partisi’nde oynadığımız “Cadavre Exquis” (Zarif Ceset) adlı sürrealist oyun sonucunda oluşan Dürüst Tren Geliyor‘un tam metnini https://upas.evvel.org/?p=855 adresinden okuyabilirsiniz.
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sürrealizm” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.
17
2019
UPAS YAYIN’da şiir ile karekod teknolojisini buluşturmak…
Upas Yayın taifesi olarak edebiyatımızda karekod ile şiiri buluşturan ilk deneyi 15/06/2019 tarihinde Cennet Bahçesi Açılış Partisi kapsamında Burgaz Ada‘da icra ettik. İmgelemin özgürleşmesi ve şiirsel alan derinliğinin genişlemesi adına olumlu bir girişimde bulunduğumuzu düşünüyoruz. İşbu ‘tarihsel ân’a tanıklık eden şairler Emrah Sönmezışık ile Emir Alisipahi‘ye yerden göğe kadar teşekkür ederiz.
Sahicilikle,
Zafer Yalçınpınar
17 Haziran 2019
Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
13
2019
Galata Çıkmazları
“Galata Çıkmazları” by Zy
Galata, 2019
Tüm fotoğraflar:
zaferyalcinpinar.tumblr.com
Ayrıca bkz: Hezârfen’in Hikâyesi
26
2019
Duvarda: “Gözler”
Tüm fotoğraflar:
zaferyalcinpinar.tumblr.com
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Sokak Sanatı” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/duvarda adresinden ulaşabilirsiniz.
25
2019
Çocukluğuma Dair Rüya
değerbilir sokakta
tersine yürüyorum;
çocukluğuma,
yıkılmamış,
mutenalaşmamış,
müteahhitsiz,
eski
____çamlıköşk
_________apartmanına.
karşı sokağın çıkmazında
zamanın bir çizgisi yok.
üzerinden düştüğüm
dut ağacının dallarından
bir gökyüzü çerçeveli.
misketler veya turbo sakızları,
kuka saklambaç veya tuf tuf,
oyunluydu ve asfaltsızdı
yeryüzü eskiden
_______çıkmaz sokaklarda.
dokuzu dokuz geçiyor saat,
ninem gelir ter bezimi değiştirir
yürürken uyanıyorum.
Zafer Yalçınpınar
25 Mayıs 2019
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve şiir kitaplarına https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz.
11
2019
YIĞIŞIM
Duygu,
sen yokken
manzaraları görmüyorumoysa
gökyüzü
hatırlanabilir
bir
şeydi
Zafer Yalçınpınar
10 Nisan 2019
Yalçınpınar’ın tüm şiirleri: https://bit.ly/zypsiir
08
2019
Hezârfen’in Hikâyesi
büyüler bile sürüncemeye dönüşüyor
galata’nın efsanevi yokuşlarından.
avrupa görmenin
_____________ışıltılı buğusu
______________________tütsüyor,
süsül kepenklerden,
tuhaf suratların
____________alçısından
_____________________dom!
gökyüzünü ve kuleyi hiçe sayarak…
Zafer Yalçınpınar
5 Nisan 2019
Tarihsel Not: “Bu adam (Hezârfen) pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil.” (IV. Murat) (Aktaran: Evliya Çelebi/Seyahatnâme)
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve kitaplarına zaferyalcinpinar.info adresinden ulaşabilirsiniz.
15
2019
53 Yıl Sonra, Yeniden: “Perçemli Sokak” (Oktay Rifat)
Garip Akımı’yla ‘İkinci Yeni’ arasındaki dilsel evrimi maksimize etmek (bir doruk noktası oluşturmak) için -o eşikte, o noktada eşsiz bir tuşe yakalayarak- geleceğe uzanacağını ve günümüz şiirinde de belirleyici olacağını -yıllardır- iddia ettiğimiz Perçemli Sokak‘ın yeni baskısı, YKY tarafından gerçekleştirildi. (Mart 2019)
Çeşitli vesilelerle Oktay Rifat’ın Önemi‘ni defalarca tekrar ettik; şimdi, 1956’daki ilk yayımından 53 yıl sonra Perçemli Sokak’ın yeni baskısını görmek bana sonsuz ve sınırsız bir şekilde gurur veriyor. Bu şiir kitabının yeniden yayımlanmasının -ya da böylesi bir hamlenin- 90’ların sonu ve 2000’lerin başıyla biçimlenen “verili vasat” şiir uzamını delerek (yeni bir kara delik oluşturarak) imgelemin özgürleşmesini başlatacağını düşünüyorum. Bu coşkun düşünce, tabiî, ‘okuyan’ -en azından ‘duyumsayan’- bir neslin varlığını ön-koşul olarak kabul etmemiz halinde geçerli olur. Olacak… Olur da…
Zafer Yalçınpınar
15 Mart 2019
(…)
XXVIII
Dökülüyor alçıları saçlarının
Omuzlarından paramparça kaldırıma
Seller akıyor şarıl şarıl
Eteklerinin camından
Dükkânlar sandal sandal sokakta
Demirli gözlerine
Çırpınıyor martıları tentenin
Yüzlerce parmaklı ellerin
(…)
Bacakların adımlarım kadar çok
Yaklaş yaklaşabildiğin fenerlere
Emzir yollarda bulduğumuz
Kaldırım taşlarını
(…)
Oktay Rifat
Perçemli Sokak’tan…
Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Oktay Rifat” başlıklı ilgilerin tümüne https://evvel.org/ilgi/oktay-rifat adresinden ulaşabilirsiniz.
06
2019
Tarihinsancısı 2 yaşında! (Âh… âh… âh!)
Âh… âh… âh! Tarihinsancısı yayımlanmasının üzerinden iki yıl geçmiş. Âh! Bu kitabın “Sol Kalbim” bölümündeki tüm şiirler Duygu Gündeş‘le birlikte yaşanmıştır ve daima Biricik-mu‘ya (biriciğime, Duygu’ya) ithafen yazılmıştır. Âh! Zihnime ve ruhuma mıhlanan bir ‘büyük yokluk’ görüyorum şimdi.. Sonra bu yokluğun sıkıntılı acısını kalbimde hissediyorum. Âh! Okumak isteyenler için Tarihinsancısı‘nın tam metni şurada duruyor, duracak, ölümsüzlüğü mıhlayan bir ‘âh’ gibi; bit.ly/tarihinsancisi
Zafer Yalçınpınar
Mart 2019
Zafer Yalçınpınar, “Tarihinsancısı”
Pasaj69 YAYIN, Şubat 2017, 43 Sayfa, Şiir
Okumak için: https://bit.ly/tarihinsancisi
Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın tüm şiir kitaplarına https://bit.ly/zypsiir adresinden -pdf dosyası biçeminde- ulaşabilirsiniz.
23
2019
Kadıköy Şiiri
Duygu Gündeş için…
_________________daima…
üst üste apartman çadırlarında
sabahın gökyüzünü bekliyoruz.
insansız imar planlarının içinde,
korkudan ölmüş bir vaziyette
veya
yalanlarla
yağmurlanmış
kasis deliği yolların
tam ıslak ortasındayız.
ağaçlar akarken gözlerimizden
ve güneş alırken gözlerimizi,
azınlıkların avukatlarıyla yağmaladığı
göç haritalarıyla planlı ve açık alınlı
yeni Körler Ülkesi’ne sığmayız.
özlemlerimizin baharında beyazlanan bir son
“Ümraniye’de mezarlarımız bulunur dom!”
Zafer Yalçınpınar
14 Şubat 2019
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve şiir kitaplarına https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz.
23
2019
Kendini Anlatan: “Birer yitik savaşçı…”
“Birer yitik savaşçı…”
Bodrum, Değirmen Burnu, 2019
Fotoğraflar: Z. Yalçınpınar
Tüm fotoğraflar için: zaferyalcinpinar.tumblr.com
Ayrıca bkz: 20. Yıl
13
2019
COM
solduk körlerle birlikte
solungaçlarıyla karanlığın
tarihsel siyahında com!
Zafer Yalçınpınar
13 Şubat 2019
Com: Verimsiz derinlik. ‘Com’ kelimesi, denizlerde canlıların yaşayamayacağı, hiçbir canlı türünün bulunamayacağı ortam ve koşullar anlamına gelmektedir.
24
2019
“Dokusal çalışmalarda birkaç sonsuzluk var.”
“Dokusal çalışmalarda birkaç sonsuzluk var.” (Zy)
Ayrıca bkz: ÇİZGİ
Tüm fotoğraflar için bkz: zaferyalcinpinar.tumblr.com
23
2019
Bir Şiir Kitabı’nın ve Şiir Sergisi’nin 10.Yılı: “MEYDANSIZ / TAŞ UÇAK” (Zafer Yalçınpınar)
Şöyle bir baktım da, ikinci şiir kitabım Meydansız‘ın yayımlanmasının üzerinden 10 yıl geçmiş: Dünya -tüm yüküyle birlikte- güneşin etrafında 10 kez dönmüş… Hiçbir şey değişmemiş, hâlâ aynı durumdayız; “Meydansız” olarak yaşamanın burukluğunu ve anlamsızlığını kalbimizde tüm yüküyle hissediyoruz.
Meydansız, Cavit Mukaddes‘in yönlendirmesi sonucunda, Tuncay Takmaz‘ın yayınevi olan Çekirdek Sanat tarafından Savaş Çekiç‘in kapak tasarımı eşliğinde Ocak 2009’da yayımlandı. Kitap Beyoğlu’nda, İSO’nın yönettiği Odakule Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen Taş Uçak Şiir Sergisi‘yle birlikte okura sunuldu.
Ne sergi ne de kitap pek ilgi görmedi… Zaten böyle olacağını biliyorduk. Karga Mecmua’nın Şubat 2009 tarihli 24. sayısında Tayfun Polat’la birlikte bu ilgisizliği değerlendiren çok sert bir söyleşi gerçekleştirdik. (Aşağıda söyleşinin tam metnini paylaşıyorum.) O günlerde hem Meydansız’la hem de Taş Uçak Şiir Sergisi’yle işaret etmeye çalıştığım şeyler edebiyat kâhyaları tarafından örtbas ediliyor ve okuyucu sürekli kandırılıyordu. Bugün de durum aynıdır. O gün de işaret ettik aynı şeyleri, şimdi, 10 yıl sonra da işaret ediyoruz. Çünkü meseleye ‘uzay zaman’ olarak baktığımızda hakikatin sırlı olmadığını görürüz: Hakikat, kalb ve vicdan arayışıyla birlikte yaşamın özüne mıhlanmıştır! (Zy)
TAŞ UÇAK İNECEK MEYDAN ARIYOR…
(İşbu söyleşi Karga Mecmua’nın Şubat 2009 tarihli 24. sayısında yayımlanmıştır.)
Tayfun Polat: Şiir Sergisi ne demek?
Zafer Yalçınpınar: Şiir ihtiva eden ve geneli düşünüldüğünde poetik tarafı ağır basan bir izlek, demek… Tıpkı resim ya da fotoğraf sanatı gibi şiir de imgelerden ve imgesel öğelerin kurgusundan, dengesinden oluşur. Duvarda asılı bir şiirin duvarda asılı olan bir tablodan farkı, şiirin kelimeler tarafından işaret edilen farklı, dolaylı ve belki de ilkel bir imgeleminin olmasıdır. Ayrıca şiirde, fonetik bazen de müzikal bir yapı oluşturabilirsiniz; örneğin soyut bir şiirde -resim sanatında olduğu gibi renklerin tınısını değil de- kelimelerin işaret ettiği imgelerin tınısını bulabilirsiniz. Ya da İlhan Berk’ten Mısırkalyoniğne veya Oktay Rifat’tan Perçemli Sokak’ı, bu iki şiir kitabını birer soyut resmi izler gibi okuyabilirsiniz. Sergide 16 adet şiir ve şiirsel metin ile 14 adet görsel işimden oluşan genel bir kompozisyon var. Ayrıca sergide Nâzım Hikmet ve Ece Ayhan’ın poetikasına çeşitli referanslar da var… Aslında, şiirsel metinlerimin imgeselliği ile çoğu tipografik olan görsel işlerimin imgeselliği arasındaki kimyayı, alaşımı ortaya koymak istedim. Bu alaşımda poetika daha ağır geliyor… Bu nedenle şiir sergisi dedik…
T.P.: Bu serginin açılması süreci nasıl işledi?
Z.Y.: “Odakule Sanat Galerisi” ve “Asanat” danışmanı Necip Yeşiltepe, internetteki çeşitli platformlarda bazı görsel işlerimi görmüş, çok beğenmiş. Bir sergi düzenlemeyi teklif etti ve koşullarını sundu. Ben de kabul ettim. Sonrasında serginin içeriği ve kompozisyonu üzerine çalışırken Necip Yeşiltepe, şiirlerimdeki imgeselliğin daha baskın, daha etkileyici olduğunu ve görsel işlerimi de kapsadığını fark etti. Böylece sergiyi hem şiirlerimden hem de görsel işlerimden oluşturmaya karar verdik. Söyleşiler ise sergiye katılacaklarla ve okuyucuyla etkileşim kurmak için düşünüldü. Bir de baktık ki söyleyecek, anlatacak ve işaret edecek, yani içimizde birikmiş birçok şey varmış… Bunları da paylaşalım istedik.
T.P.: “Görsel iş”ten kasıt nedir? Ya da farkı nedir?
Z.Y.: Şimdi, benim bu parçaları “görsel iş” diye muğlak bırakmamın sebebi onların “ne olduğu” üzerinde kalıcı bir karara varamayışım… Yöntem olarak çeşitli kolajlardan, grafik deneylerinden, stokastik süreçlerden ve tipografiden oluşuyor bu işler… Ayrıca içlerinde, “Ş” harfinin tipolojisinin, matematiğin, tersimlemelerin, istatistiğin ve felsefenin birtakım bileşkelerine işaret eden işler de var… Fakat tüm bu teknikler ya da öğeler görsel işlerimin “nasıl oluştuğu” hakkında bilgi verirken onların “ne olduğu” hakkında aydınlatıcı değiller. Bunun sebebi de görsel işlerime bulaşan “poetika”, o cehennem… Biliyorum ki tüm bu durum, bu bilinmezlik yaptığım işlerin bir “ucube eser” gibi yanlış algılanmasına sebep oluyor, olacaktır da. Fakat inan ki “görsel iş” deyişinden daha iyi bir deyiş bulamadım…
T.P.: Sergi kapsamında gerçekleşecek söyleşilerin konuları nasıl seçildi?
Z.Y.: Söyleşi konuları Puşt Ahali Edebiyat Platformu’nda iki senedir sürekli tartıştığımız ve sürekli savunduğumuz başlıklar… Bu söyleşiler çeşitli şairlerden çeşitli alıntılarla ve şiir okumalarıyla başlayacak… “Boşluğun Dili” konulu söyleşi dışında, söyleşilerin odağı şairlik halleri ve günümüz edebiyat ortamımızın vasatlığı… Ayrıca, “Haklılığın İnadı” başlıklı söyleşide Ece Ayhan ve Nâzım Hikmet üzerinde özelikle duracağız ve görsel, işitsel paylaşımlarda da bulunacağız… “Boşluğun Dili” ise tamamen benim şiirlerimle ilgili… Bu söyleşide şiirlerim ve şiirlerimde yer alan birkaç duygudurum hakkında konuşacağız… Söyleşiler başından sonuna kadar katılımcılarla etkileşimli gerçekleştirilecek.
T.P.: Sergiye ve bir şiirine adını veren “Taş Uçak” göndermesini açıklar mısın?
Z.Y.: Öncelikle Taş Uçak, Nâzım Hikmet’in mahkûm olduğu dönemde Bursa Cezaevi’ne verilen lakaptır. Abidin Dino’nun aktardığına göre bu lakabı Nâzım Hikmet koymuştur. Şimdi düşünün, taştan uçak yapmaya çalışan ya da yıllarını böylesine karşıt, imkânsız bir düşüncenin, benzetmenin belki de avuntunun içinde geçirmiş bir adam… Bir büyük şair… İfadedeki imkânsızlık duygusu… Fakat gene de şairin bu yöndeki imgesel inadı… Ayrıca, Cemal Süreya şöyle demişti: “Ağır ol bay düzyazı, uçamazsın!” Sıkı şiirin en önemli temsilcisi olan Ece Ayhan da “Anlaşılmayacaksın. Ey kanatsızlık!” diyor. Bugün sıkı şairlerin hepsi yeni Taş Uçak’larda yaşıyor… Bunu işaret etmek istedim. Bir açıkhava hapishanesine benzettiğim, görünmez dikenli tellerle çevrilmiş ve imkânsızlıkları sistemin kaotik yapısıyla örülmüş kentlerde, yeni taş uçaklarda…
T.P.: Bu sergi mevcut edebiyat ortamında nasıl algılanabilir?
Z.Y.: Bugün, edebiyatın içtenliğine ve sahiciliğine inananlardan değil de ticari kâhyalık yapmak ve statüko cukkalamak peşinde koşanlardan oluşan, yani, editörcülük oynayan fırsatçıların maniple ettiği bir edebiyat “ortalığımız” var. Çoğu da modern şiiri bilmiyor, sezmiyor… Her iki türlü de liyakatsizler… Yani “kim kime dum duma” bir ortalık, bir ortalama kavrayış, vasatlıktan kaynaklanan bir retorik arsızlığı söz konusu… Bizim işaret etmeye çalıştığımız şeyler kolay kolay anlaşılmayacaktır. Hatta sezilmeyecektir bile… Diğer birçok konuda olduğu gibi edebiyatta da meydansızız. Sergiye “anlaşılmaz şeyler bütünü” gözüyle bakılacak sanırım… Bu da kötü, belki de “ortalama” bir yaklaşımdır bana göre… Kısacası bu meydansızlıkta serginin iyi ya da yeterince algılanacağını düşünmüyorum.
T.P.: Sence nasıl algılanmalı?
Z.Y.: Eski ve usta şairleri saymazsak sıkı şiir denen şeyin okuyucusu, takipçisi kalmamış gibi günümüzde… Ayrıca birtakım fason şiirleri ve şairleri, yani gerçekte şiir ve şair olmayanları, sahici olmayanları zaten hesaba katmıyorum. Kalburüstü yayınevlerinden çıkan yeni şairlerin yeni şiir kitapları bile en fazla 200-300 adet satıyor. Bu kadar küçülmüş, bu kadar odalaşmış, bu kadar meydansız ve yalnızlıkla, dikenli tellerle çevrilmiş bir ortamda bir tane yamuk bıyıklı ve kısa pantollu adam çıkmış “şiir” diye inat ediyor. Sıkı şiirin içtenliğini ve sahiciliğini savunmaya çalışıyor, onun akkor yapısını işaret etmeye çalışıyor, her şeye rağmen yazıyor, okuyor, tartışıyor, uykusuz kalıyor, kısacası şartlarını zorluyor falan… En azından bu çaba takdir edilmeli… Bununla birlikte açık açık söyleyeyim ki eğer tek bir kişi, tek bir dizemin imlediği şeyi sezdikten sonra o dizeyi aklına mıhlar ve hiçbir zaman unutmaz ise Taş Uçak Şiir Sergisi başarısız değil demektir, benim için…
Karga Mecmua, Sayı: 24, Şubat 2009
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine ve şiir kitaplarına -pdf olarak- https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz. Yalçınpınar’ın söyleşileri de şurada; https://bit.ly/dilinkemigi
16
2019
Kışın…
“Kışın”, Topuk Yaylası, Aralık 2018
Ayrıca bkz: ÇİZGİ
Tüm fotoğraflar için:
zaferyalcinpinar.tumblr.com
12
2019
“ÇİZGİ” (Zafer Yalçınpınar)
Yılankavi yol… Kış. Zemheri öncesinde, düz bir kış. Kayınlar ve meşeler birlikte. Çıplak, yapraksız. Kuş yuvaları görünüyor. Yüzlerce, binlerce çizgi.
İlhan Berk sormuştu bana: “O çizgi nereden geliyor?” *
Cevabımı buldum: “O çizgi ağaçlardan geliyor.”
Yapraklarını dökmüş uzun boylu meşeler ile kayınların gökyüzüne uzanırken oluşturduğu hatlardan, karın üzerindeki kesişimlerden, yani yaşamın özünden geliyor. Sonra, kurumuş bir yaprakta gözlemlenen damarlara benzer; ‘göknar’ çamlarına, “köknar” denmesi… Karın eşit ışıltısındaki eşitsiz birleşimler; suyun, toprağın benzersiz hatları, su birikintisinin çeperleri… Hep şunu söylüyorlar: “O çizgi ağaçlardan geliyor”. Yaşamın dokusundan, örgüsünden… Kelimeler dolanıyor birbirlerine; “Kar, kayın ağacı, meşe, göknar çamları, dipsiz göl, kıyı, bıçkı yanı köyü, karaltı…” Çizgileri, çizgiler… Ağaçlar akıyor gözlerimin görüşünden. Yanımdan meşeler, kayınlar, göknarlar akıyor boşluğun biçimine göre. Karın veya karaltının güneş ışığında yavaşça erimesi, topraktaki eşsiz damarlardan süzülerek dereye varması, derenin bir gölde düşünce biriktirmesi, gölün yüzeyinde yaşamın gökyüzünü -tabiî ya, kendini- yansıtması: Çizgilerinden, dokusundan, dokunun örgüsünden… Kar, beyaz bir toprak, beyaz bir gökyüzü, beyaz bir çimenlik, beyaz bir deniz! Karaltı, siyah bir gündüz… (Hâlbuki gecenin eşitliği vardır!) Karaltı da bütünleniyor kendiyle, bulutlara benzer, gökyüzü gibi! Kar… Karaçam! Beyaz bir toprak, gecenin gökyüzü ve denizin sisi! Ağaçların birbirleriyle karın üzerinde kesişen çizgileri. Burada her yer gökyüzü… Burada her şey ve her zaman gökyüzünü dile getiriyor. Öyleyse… Beni karaltıda bırakın, terk edin! Çizgilerin kucağına, karın, göknarların dibine doğru, unutun beni.
Zafer Yalçınpınar
12 Ocak 2019
* bkz: ilhanberkiğne
Hamiş: Yalçınpınar’ın tüm şiirlerine https://bit.ly/zypsiir adresinden ulaşabilirsiniz. EVV3L kapsamında yayımlanan “İlhan Berk” başlıklı ilgiler ise https://evvel.org/ilgi/ilhan-berk adresinde bulunuyor.
30
2018
Meşhur Manyaklığın 12. Yılı: Zafer Yalçınpınar Oto-Almanağı (2006-2018)
Kendi hakikatiyle yazılmış/yanmış özel bir tarihtir 12 yıldır yayımladığım bu Almanak…
“Eşya olmadığımızı, insan olduğumuzu vurgulamak” adına hakikat yolundaki kalb ile vicdan arayışımızı 2018 yılında da sürdürmeye çalıştık… 2019 yılının -2018 yılında olduğu gibi- birçok “yıkım, esaret ve ölüm” getireceğini düşünüyorum, hissediyorum. ‘Mezalim’ kapınızı çaldığında eşya olmamaya özen gösterin; insan olmaya veya insan kalmaya çalışın. ‘Denizin sessizliği’ gibi, direnin…
Herkes için umut dolu bir 2019 diliyorum.
Sahicilikle
Zafer Yalçınpınar
29
2018
‘Joachim Raphaël Boronali’ hakkında zorunlu açıklama!
“Kötü” adlı beşinci şiir kitabımda bulunan ‘Joachim Raphaël Boronali’ başlıklı şiir, ironik bir tarihsel gönderme olarak tasarlanmıştır. Şiirde ödüllendirilmiş sanatçılar -ve tabiî ki ödüllendirilmiş fason şairler- tersimleme yöntemiyle eleştirilmekte ve yerilmektedir. Tarihsel göndermeye ilişkin bilgileri https://evvel.org/joachim-raphael-boronali-kimdir adresinden okuyabilirsiniz. Artık, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az hesabı!