Nis
16
2020
--

US-ANDI (Emir Alisipahi)


Şiirin metni için bkz:
https://youtu.be/cwOZhSdEiFs


UPAS YAYIN‘IN YOUTUBE KANALI AÇILDI:
https://youtube.com/channel/UCPnzJBui1m5WP9E2zlOuG4g


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Nis
15
2020
--

“Fıstıkçı Şahapla Papa” (Cem Onur Seçkin)


“Fıstıkçı Şahapla Papa” by Cem Onur Seçkin

Sinek Balesi adlı şiir kitabından… (Şubat 2020)
Tam metin pdf, okumak için: bit.ly/sinekbalesi


UPAS YAYIN‘IN YOUTUBE KANALI AÇILDI:
https://youtube.com/channel/UCPnzJBui1m5WP9E2zlOuG4g


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler: , ,
Nis
14
2020
--

“Erketeci Kemal” (Emrah Sönmezışık)

Şiirin metni için bkz:
https://youtu.be/invIpHwVa5Q


UPAS YAYIN‘IN YOUTUBE KANALI AÇILDI:
https://youtube.com/channel/UCPnzJBui1m5WP9E2zlOuG4g


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Nis
09
2020
--

Upas/Anlatı: KÖPEK (Mert Can Aksoy)

(…) Kalkıp yürümekte olan ona yettim. Yüzüne bakmadan önce ayaklarına uzunca bakıp adımlarımızı denkleştirdim, kollarına bakıp sağlamasını yaptım. Hiç yüzüne bakmamakta kararlıydım. Orada çok önceleri kaybettiğim ve sonra uzunca bir süre aradığım ve sonra yine uzunca bir süre aradığım o şeyin kendine dönüşmek isteğimi birden bulacak olmamın, korkmak dememeli buna, tüm bunları unutmuş olmamın utancıyla karşılaşacakmışım gibi. O da konuşmuyordu. (…)


Mert Can Aksoy‘un kaleme aldığı ‘Köpek’ başlıklı anlatının tam metnini https://upas.evvel.org/?p=1208 adresinden okuyabilirsiniz.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler:
Nis
05
2020
--
Mar
26
2020
--

#EvdeKal, UPAS oku!


#EVDEKAL
şiir oku!


“Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini
sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan 
UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden
ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Mar
04
2020
--

Sıkı şiir Upas Yayın’da…

“Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini
sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan 
UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden
ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Duyurular, Tartışmalar | Etiketler: , ,
Şub
29
2020
--

Sıkı Şarkı: “Karanlığın En Dibindeyim” (Emir Alisipahi)


“Karanlığın En Dibindeyim” EMİR ALİSİPAHİ
Spotify‘da dinlemek için: bit.ly/karanligindibi



Söz & Müzik & Düzenleme & Vokal: Emir Alisipahi
Gitarlar: Bora Sarı, Yağmur Kerestecioğlu, Emir Alisipahi
Davul: Burak Çevik Bas: Berkay Aygör
Klavye: Yağmur Kerestecioğlu
Mix&Mastering: Umut Tosun
Görsel Çalışmalar: H. Furkan Düzgün, Halil Koç, Ömer Akdağ
Kayıt: Studio Josephine, Studio Tantana, Furkan ROE


Sözler:

sen çıkıp geldin, birden bire
kendimi buldum gibi, derinlerinde
iki kadehle sarhoş olmuşum ben şimdi
birden bire, ondan ikiye

karanlığın en dibindeyim
yolunu kaybetme, dikkat et
gel, gel, gel, beni gündüze çıkar
çok geç, olmadan pusulanı çıkar

bendimi buldum gibi, birden bire
tam rayına oturmuş bir sözcüğüm, şimdi
satırın en ucundayım, düşüyorum gibi
yolunu kaybetmiş bir berduşum ben

karanlığın en dibindeyim
yolunu kaybetme, dikkat et
gel, gel, gel, beni gündüze çıkar
çok geç, olmadan pusulanı çıkar


Upas Yayın‘da Emir Alisipahi Eserleri:
https://upas.evvel.org/?tag=emir-alisipahi


Emir Alisipahi’nin Sosyal Medya Hesapları:
Instagram: @emiralisipahic
Twitter: @EmirAlisipahi

Şub
03
2020
--

Upas Şiir: “Sinek Balesi” (Cem Onur Seçkin)


Sinek Balesi, Cem Onur Seçkin
UPAS Yayın/Şiir, Şubat 2020, 30 Sayfa
Okumak için: bit.ly/sinekbalesi


Cem Onur Seçkin‘in şiirileri çok keskin. Aklında neşter taşıyanların gizil duygularıyla kristalize olmuş bir cevher gibi; dünya sancısı, kalb ağrısı ve Sinek Balesi!


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler: , ,
Oca
27
2020
--

İÇBÜKEY KIVRIMLAR (Emir Alisipahi)

______________Duygu Gündeş anısına

(…)
işte,
görüyorsun sevgilim.
bu diyardan biz,
inceldiğimiz yerde koptuk.

işte, görüyorsun ya!
anlamak,
ve anlayış.
çağlar boyu süregelen,
en ince hastalık.

ve herşeye rağmen,
-yalnızca-
senin koynunda yadırgamadım,
bu dünyevi muhabbetlerin
kirli uğultusunu.

şimdi giderayak
deliller bırakıyorum ardımda,
damlaların o katıksız
ağırlığınca.
tembih ettim kuşlara,
ve bilhassa,
fısıldadım yılgın kanatlıların,
sivri kulaklarına.
(…)

ve elbette sevgilim.
kabul,
en çetrefilli yoldu,
dağların kıyıya
dik uzanan yamaçlarında.

velhasıl,
-yani-
herşeyden sonra,
sen de biliyorsun.
süratli bir varıştı zihnimizdeki,
enkaza dönüşün altın çağına
(…)

Emir ALİSİPAHİ
26 Ocak 2020


Şiirin tam metnini bit.ly/icbukey adresinden okuyabilirsiniz.

Oca
26
2020
--

Canımız, biriciğimiz Duygu Gündeş’i yitireli 1 yıl oldu…

Canımız, biriciğimiz, güzeller güzeli çevirmen Duygu Gündeş‘i yitireli 1 yıl oldu. Geçen bu 1 yılda yaşadım mı, yaşamadım mı, Duygu’nun yokluğuna, bu acıya, bu özleme dayandım mı, dayanamadım mı, neler-nasıl ve neden oldu hiç bilemiyorum… (Tam-eksiksiz bir çırpınış!) Geçen zamana dair içselleştirdiğim -daha doğrusu, içselleştirdiğimi sandığım- tek şey şu: Duygu’ya bir ağıt olarak Ölümcül Defter‘i kaleme aldım, ölümü anlamaya/sınamaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum bilinmez; yaşayan ölülerin çağına/dünyasına kıyasla… (Zafer Yalçınpınar)

Duygu Gündeş (1976-2019)

10 Kasım 1976 tarihinde Ankara’da dünyaya gelen Duygu Gündeş, 1994’te Kadıköy Anadolu Lisesi’nden, 1996’da İstanbul Üniversitesi Turizm Otelcilik Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 2005 ile 2007 yılları arasında Kanada’da yer alan Güney Alberta İngilizce Dil Vakıfları’nın “Amerikan Edebiyatı ve Yaratıcı Yazarlık” bölümünde eğitimini sürdürdü. Çevirileri ve yazıları birçok edebiyat platformunda (Kaçak Yayın, Yeni Harman, Koridor, Patika, EVV3L, Karga Mecmua, Üvercinka) yayımlanan Duygu Gündeş’in “Psikopat, Keith Ablow” (Pegasus Yayınları, 2008) ile “Duman Hırsızı, Shana Abe” (Erko Yayıncılık, 2007) adında iki roman çevirisi de bulunmaktadır.

Yaşamının büyük bölümünü İstanbul Kadıköy’de (Fenerbahçe-Dalyan ve Erenköy-Ethem Efendi’de) geçiren Duygu Gündeş, 26 Ocak 2019 tarihinde Kadıköy’de yaşamına son vermiştir. Bilinen tüm çevirileri ve yazıları duygugundes.info adresinde toplanmıştır.



(Kupür: 26 Ocak 2020, Sözcü Gazetesi, Türkiye Baskısı)


Ölümcül Defter, Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Eylül 2019, 55 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf


Çeviri Şiirler, Duygu Gündeş
UPAS Yayın/Şiir, Eylül 2018, 30 Sayfa
(2. Edisyon, 3 Şubat 2019)
Okumak için: bit.ly/cevirisiirler


William Blake, Charles Bukowski,
Leonard Cohen, 
Emily Dickinson,
George Eliot, John Milton, Pablo Neruda,

Carl Sandburg, Sappho, Robert Snyder,
Humbert Wolfe, 
Andrei Voznesenski,
William Butler Yeats


“Yeni Harman ve Kaçak Yayın gibi edebiyat dergilerinden tanıdığımız Duygu Gündeş‘in 2000’li yılların başından günümüze özenle gerçekleştirdiği şiir çevirileri (13 şairden 21 şiir) bu kitapta bütünleniyor. Çeviri ŞiirlerWilliam Blake‘den Charles Bukowski‘ye uzanan geniş bir yelpazede edebiyatın güçlü şairlerinden imgesel kıvılcımlar yansıtıyor.”

Oca
18
2020
--

KOLAJ: “Kuşlar ve Terk Edilmişler için Şiir Sanatı” (Tan Tolga Demirci)


Kuşlar ve Terk Edilmişler için Şiir Sanatı
(kolaj, 2020)
Tan Tolga Demirci


(Tan Tolga Demirci‘nin kolajlarından özel bir seçki,
yakında Upas Yayın’ın dijital kitapları arasında yer alacak…
Heyecanlıyız, mutluyuz…)


Ayrıca bkz: Varoluş Denemeleri


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan “Gerçeküstü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/ilgi/gercekustu adresinden ulaşabilirsiniz.

Oca
01
2020
--

Siyah İçi ve ‘Ölümcül’ Bir ‘Ağıt Defter’


Duygu vefat edeli 1 yıl olacak… Biricik-mu‘yu yerden göğe kadar özlüyorum. Bu yazdığım defter bir ağıt… Siyah içi bir Ölümcül Defter yazarak, bu defterin başında düşünerek ölüm denen şeyi anlamaya çalışıyorum, anlayamıyorum…” (Zy)



Ölümcül Defter,Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Eylül 2019, 55 Sayfa
Okumak için: https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf



Hamiş: Zafer Yalçınpınar’ın tüm kitaplarını https://zaferyalcinpinar.info adresinden okuyabilirsiniz. Upas Yayın ise şurada; upas.evvel.org

Ara
14
2019
--

Kısrak Sally’nin İstanbul Ziyareti

_________bir Blues şiiri_____

(…)

yılankavi tırmanıştayız göğe doğru:
“iyi bir güneş, bir iyi, bir iyi güneş”
çeliğinin akkoruyla geceyi kesen
köle trenlerinin vagonlarında.
yalnızlığın bir yakasından diğerine

(…)

Zafer Yalçınpınar / 11 Aralık 2019


Şiirin tam metnini https://upas.evvel.org/?p=1120 adresinden okuyabilirsiniz.

Kas
26
2019
--

Haber: “Charles Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri’ne eklediği yeni bir dörtlük bulundu”


Charles Baudelaire‘in Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs du Mal, 1857) adlı şiir kitabına eklediği yeni bir dörtlük bulundu. İşbu heyecan verici buluntuya dair detayları -ve dörtlüğün Türkçe çevirisini https://upas.evvel.org/?p=1092 adresinden okuyabilirsiniz.


Kas
22
2019
--

Şiirde Yenileşim ve Yeni Nesil Okur Üzerine… Zor/Konuşma’dan… (Emrah Sönmezışık – Zafer Yalçınpınar)

(…)

Zafer Yalçınpınar: (…) Okurun şairi -ve tabiî ki şiiri- dönüştürmesi için nasıl bir etkileşim olabilir? Okur, okumadığı anda, okurluk tanımından uzaklaşıyor… Şiir okurunun önündeki majör ve minör engeller nedir? Paslı çiviye dönüşen tıkanıklıkta, erişim sorununda okurun bir suçu yok mu? Yani biz oturup, kafa yorup, şiir için çalışacak bir uzay mekiği veya gezegen tasarlasak da o gelişkin teknolojiye sırt çevirecek, o süpersonik teknolojiyle bile şiiri özümsemeyecek, okumayacak bir kitle var mıdır? Okur neler yapıyor, şiire nasıl bakıyor, meseleyi nasıl değerlendiriyor? Misal, pizza, tatlı, müzik enstrümanı veya kahveyle birlikte satışa sunulan kitaplardan, konsept mağaza dediğimiz yeni nesil kitapçılardan, yeni nesil kütüphanelerden falan söz edebiliyoruz… Peki ‘yeni nesil okur’ diye bir şeyden söz edebilir miyiz?

Emrah Sönmezışık: (…) Asıl trajik nokta: iyi, sıkı, hayata dönük vb. olumlu tanımlamalara koşut şiirin okur tarafından görmezlikten gelinişini, yeni şeylere olan direnç veya İkinci Yeni ile örtüştürerek açıklamaktır. Teknik açıdan şu ana kadar yazılmış şiirlerden farklı bir şiir oluşturmayacaksınız veya şiiri bambaşka bir zemine oturtmayacaksınız; sonra da İkinci Yeni gibi elbet bir gün anlaşılmayı bekleyeceksiniz. İyi de okunmamanın nedeni artık anlaşılmamak değil ki, iyi de siz yeni değilsiniz ki… Acaba okur bizi anladığı halde okumuyor olabilir mi? Belki de şairin ilkin bu soruyla yüzleşmesi gerekir. Bir devrim olacaksa, şiir-teknoloji sentezinin bize bunu sağlayacağı kanısındayım. Yeni nesil okuru tam da bu sentez şekillendirecektir. Bazıları tarafından kitapların özendirme ürünü konumuna indirgenmesi, içinde bulunduğumuz durum açısından çok da şey değil!

Zafer Yalçınpınar: Yeni nesil okuru herhangi bir kavramsal sentezin şekillendirebileceğine ya da buluşlu dahi olsa bir kavramsallığın yeni nesil üzerinde uzun süreli etki yaratacağına inanmıyorum, inanamıyorum pek… Yeni nesil -kısa süreli cazibe odakları ve kısa süreli iştahlar dışında- devamlılık gösteren bir kümelenmeye sahip olmak istemiyor. Bu çok tuhaf bir bilinç yapısı… Şöyle açıklamaya çalışayım: Yeni nesil kendini -herkesten çok- zamanın sonunda hissediyor; yani kronolojik olarak ‘zamanın sonunda bulunmak’ yeni nesil için hem acılı bir yük, hem de bir tür birikimli avantaj veya serbesti… Yeni nesil kendini ‘insanlık tarihinin ve yaşamın biricik kilidi, son çaresi ya da aksine, insanlığın son çaresizliği’ olarak görüyor. Bu noktada tuhaf, tepkisel ve riskli bir kopuş ortaya çıkıyor. Tarihsel açıdan bir tür reddiye hattı oluşuyor: Öyle tuhaf bir şey ki bu, eskisi gibi kuşaklar birbirleriyle çatışmıyorlar bile! Yani bizim ‘kuşak çatışması’ dediğimiz şey değil bu! Yeni bir tepkisellik… Yeni nesil kendinden önceki tüm insanlık tarihini topyekun reddediyor ve kendini ‘İnsanlık 2.0’ şeklinde nitelendiriyor. Bu yük, tabiî yeni neslin zihinselliğini de olumlu-olumsuz birçok noktadan ilkesel veya matematiksel değil de durumcu bir şekilde etkiliyor; yeni neslin zihinselliğinde sürekli anlam kaymaları, zik-zaklar ve çapraşık nedensellikler oluşuyor. Yani, yeni neslin zihnindeki bilişsel harita son derece karmaşık ve hareketli… Yeni nesildeki anlam arayışların ve belki de anlamı bulamayışların haritası da öyle. İmgesel seçeneklerin fazla olması yeni neslin kafasını karıştırıyor ve son derece çapraşık bir mantık işlemeye başlıyor. 1940’lardaki yapay sinir ağları çalışmalarındaki başarısızlıklara benzer bir durum, tuhaf bir kodlama problemi çıkıyor ortaya… Nasıl oluyorsa, ileri beslemeli mantık, benzersiz ve özgün hatalar üretmeye başlıyor. Peki, sıkı şiir bu çapraşık haritanın neresinde? Bir kere, sıkı şiirin oluşturduğu imgesel alan derinliği, kolaylaştırıcı bir unsur veya avadanlık değil. Sıkı şiirde, okurun anlama ulaşması kolay değil. En zoru bu hatta… Sıkı şiir, okurun araştırma icra etmesini gerektiriyor; okur, sıkı şiirin içerdiği tarihsel, sosyolojik ve imgesel arka-planı bulmak, çapraşık zihinselliğiyle ilişkilendirmek ve bir tür şiirsel derinlik oluşturmak zorunda… Yani, dilin sınırlarının genişletilmesi, marjinal imkânların -anlamlandırılarak- içselleştirilmesi gibi bir ön-koşul var. Bu durum yeni neslin çapraşık zihin yapısı için elverişli değil ve anlam arayış sürecinin herhangi bir aşamasında “İnsanlık 1.0” kodları baskın gelirse, zaten, yeni nesil okumayı veya çabalamayı kesinkes bırakıyor. Yapay sinir ağları modelleri, ileri beslemeli ve geriye yayılımlı öğrenme adaptasyonları gibi, bir ‘yapay zeka’ gibi çalışıyor yeni neslin zihni! Analitik yapısı buna benziyor. Ve fakat, sıkı şiir hâlâ güçlü: Şöyle ki analitik açıdan tükenen veya içselleştirilmeyen, vazgeçilen her şey, etkisini o kadim ‘sezgisellik’ noktasında bulmaya çalışıyor. Okur, sonuçta, günün sonunda bir insan… Sezgileri, duyguları, rüyaları olan bir insan… Bence, yeni şiirin bu noktayı iyi kullanması gerek, gerekiyor… Bilgisayar literatüründen bir analoji yaparak anlatmaya çalışayım: Eğer şiir ve teknoloji yenilik getirmek açısından birleşecekse, donanım, alet, makine vb’den önce söz konusu yazılım güncellemesini yapması gerek! Bu noktada Bergsoncu bilgi teorisi üzerinden buluşlar ve alaşımlar oluşturmak elzem…

(…)
Ekim 2019


Zor/Konuşma’nın tam metnini https://bit.ly/zorkonusma adresinden e-kitap/pdf olarak okuyabilirsiniz.


Zor/Konuşma,
Emrah Sönmezışık – Zafer Yalçınpınar
UPAS Yayın, Ekim 2019, 18 Sayfa
okumak için: bit.ly/zorkonusma


Emrah Sönmezışık ve Zafer Yalçınpınar, ‘şiirde yenileşim’ başlığına odaklanarak düşünsel bir yolculuğa çıkıyor. ‘Zor’ adını verdikleri bu derinlikli diyalog, mevcut şiir dilinin gelişim imkânlarına dair ilginç bir irdeleme oluşturuyor.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Kas
21
2019
--

Upas Yayın mı… O da nedir ki?


Sağolsun, Zeynep Meriç’le (gasteci.meric@gmail.com) Upas Yayın odağında ‘çevik’ bir söyleşi gerçekleştirdik. Upas Yayın’ın varoluş biçimini pragmatik olarak ifade etmeye çalıştığım bu söyleşinin tam metni aşağıda… İyi okumalar dileriz!


Zeynep Meriç: Upas Yayın’ı kurmaya ne zaman karar verdiniz? Bu oluşumda sizi tetikleyen en önemli olay veya olgu nedir?

Zafer Yalçınpınar: Tahakkümlerden ve ezberlerden uzak bir özgür yayıncılık projesi oluşturmayı yıllardır düşünüyordum. 15 yıldır evvel.org kapsamında çeşitli edebiyat çalışmaları gerçekleştiriyorum. Çevremdeki dostlar, özellikle şiir ve poetika kapsamında evvel.org’un çok değerli bir arşiv ihtiva ettiğini, bununla birlikte fazlasıyla kişisel olduğunu sürekli dile getiriyorlardı. Haklılardı. En başından beri evvel.org’u kişisel not defterim, edebiyat ve şiir kapsamında tutulmuş bir not defteri olarak tasarlamıştım. Tuhaftır, okuyucunun ilgisini çekti falan… Neyse… 2018 yılında, evvel.org’un sub-domain’i olarak “upas” başlığını kullanmaya ve burada özgür bir şekilde dijital kitaplar yayımlamaya karar verdim. Balzac’ın bir kitabında ‘Upas’ ismiyle ve ‘Upas Ağacı’nın hikâyesiyle karşılaşmam, çok belirleyici ve tetikleyici oldu. Şu an Türkiye’de, Upas’ın dışında, şiiri, poetikayı ve imgelemin özgürleşmesi gibi kavramları yayın politikasının orjinine yerleştiren, şiiri öncelikli gören, bu kapsamda elini taşın altına koyan sadece bir-iki yayınevi var. Çünkü şiir -özellikle de sıkı şiir- iktisadi bir varoluş sergileyemiyor, satmıyor, okuru ve takipçisi az… Anlayanı ve ilgileneni de az… Bu duruma, böylesi bir çaresizliğe ve imkânsızlığa -kendimce- bir son vermek istedim.

Zeynep Meriç: Upas’ın poetikaya öncelik veren özgür bir yayın girişimi olduğunu belirtiyorsunuz. Peki, Upas’ta sadece şiir mi yer alıyor, diğer edebi türlere yer veriyor musunuz? Okurların arzuları mı size ışık tutuyor?

Zafer Yalçınpınar: Upas Yayın’da yer alan eserlerin özünü şiir ve poetika oluşturuyor. Bizim mihenk taşımız da turnusol kâğıdımız da şiirdir. Şibolet gibi… -Araştırın bakalım ‘Şibolet’ ne demekmiş- Sonuçta, öyküler, roman parçaları, roman karakterleri, polisiye, mizah, popüler kültür falan bizim dışımızda. Bizim önceliğimiz şiir… Sıkı şiir… Deneysellik, avangard, dada, gerçeküstü, letterizm, görsel şiir gibi kavramları kapsam-içi görüyoruz. Bu konuda azıcık katıyız. Sıkı şiiri ve imgelemin özgürleşmesini dert edindik. Yaşamdaki şiirselliğin arttırılması, şiir birikiminin arttırılması, şiir dilinin geliştirilmesi, sezgisel ve bilişsel bir auranın yaratılması, şiirin dilimizdeki sürdürülebilirliği, şiirsel yükün ihtiva ettiği kalp, vicdan ve hakikat duygusu bize yol gösteriyor. Tabiî ki okurumuzu da önemsiyoruz: Sıkı, olgun, güçlü ve geleceği belirleyen bir şiir dilini ve poetikayı okura sunarak, böyle yaparak okurlarımızı önemsiyoruz.

Zeynep Meriç: Upas’ın varoluşunda İlhan Berk ve Ece Ayhan’ın önemi nedir? Bu doğrultuda şiirsel çizginizden ödün verdiniz mi hiç? ‘Dilin imkânlarının genişletilmesi’ gerekliliğinden mi yanasınız sürekli?

Zafer Yalçınpınar: Şiirsel çizgimizden ve şiirsel maksadımızdan ödün vermeyiz. İlhan Berk ve Ece Ayhan da taviz vermemiştir. Sıkı şairlerin en büyük özelliği budur. Tarihsel varoluş, yazgı veya lanetimiz böyledir maalesef… Ece Ayhan ve İlhan Berk’in önemi, Dünya’daki 1950 şiir hareketinden yola çıkarak 2020’lere uzanmayı başaran dilsel uzgörü çizgilerini Türkçe’de oluşturabilmelerinde gizlidir. Felsefi bir boyut, yaşama alan derinliği katan dilsel bir sınırsızlık… Türkçe’deki şiir dilinin günümüze uzanan en başarılı motiflerini bu iki şairin zihnindeki bilişsel harita belirlemiştir. Dikkat ederseniz ‘İkinci Yeni’ akımı demiyorum. 1950 şiir hareketi diyorum. Ve bu durumu derinlemesine araştırmayı sizlere bırakıyorum.

Zeynep Meriç: Basılı nüshalarınızın olmadığını söylemiştiniz. Peki, ilerleyen süreçte bu mümkün mü? Basılı nüshaya geçiş için Upas’ta büyük değişiklikler olabilir mi?

Zafer Yalçınpınar: Olabilir. Fakat şu an böyle iyiyiz. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Ne kendimizi ne de şiir okurunu ekonomik bir külfet altına sokmak istemiyoruz. Şiiri neo-liberal sisteme sokmak istemiyoruz. Dijital yayıncılığın, yeni nesil yayıncılığın güzelliği de budur zaten… Şiire neo-liberal girişimci bir tavır yüklemek isteyen muhteris tipolojiden de yıllardır -açıkça söylüyorum- nefret ediyoruz.

Zeynep Meriç: Okurlarınız yayınlarınıza nasıl ulaşabilir? Sitedeki etkinlikleri nasıl takip edebilir?

Zafer Yalçınpınar: Cevap sorunuzda bulunuyor zaten… Cep telefonunuzdan, abletinizden veya bilgisayarınızdan upas.evvel.org adresini ziyaret etmeniz yeterli… Tek tıklamayla kitaplarımızı, tüm paylaşımlarımızı ücretsiz olarak indirip pdf biçeminde okuyabiliyorsunuz, arşivleyebiliyorsunuz. Sosyal medyada da çok aktifiz. Duyurularımız da etkinliklerimiz de… Kısacası, her şey bir tık uzağınızda… Daha ne olsun. Büyük hizmet!

Zeynep Meriç: Bilginin bu denli karmaşık ve kirli olduğu dönemde basılı yayının azalmasını ve dijital yayınların çoğalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu durum yayımlanan eserlerin değerini arttırıyor mu, azaltıyor mu?

Zafer Yalçınpınar: Vallahi, bizim yayınladığımız eserler Mars gezegeninin dilinde yazılmıyor. Türkçe yazıyoruz… (Gülüyor) Aynı harfler, aynı dil… Kâğıdın üzerinde veya kitabın içinde olsun ya da ekranda dijital kitap biçeminde olsun son derece özenli ve titiz çalışıyoruz. Şiir dili, redaksiyon, mizanpaj ve diğer tasarımsal öğeler konusunda basılı yayınların çoğundan özenliyiz. Belki, koleksiyonerler için bazı basılı deneylerimiz de olacak gelecekte… Bakacağız.  

Zeynep Meriç: Upas’ı bundan sonra nerede göreceğiz?

Zafer Yalçınpınar: Upas Yayın’ın poetikası bir fısıltı gibi yayılır. Hiç ummadığınız bir anda bizim yayınlarımızla veya bizatihi bizimle karşılaşabilirsiniz. Fakat şunu söyleyebilirim; kitap fuarlarında, mikrofon arkalarında ya da ışıltılı podyumlarda birer dünya güzeli veya doksozof gibi kırıtmayacağımız kesin!

Zeynep Meriç: Devam eden veya başlayacağınız yeni bir proje var mı? Son olarak neler söyleyeceksiniz?

Zafer Yalçınpınar: Birçok gayretimiz var. Şiir aurasına, şiirsel alan derinliğine görsel ve işitsel eklemler sağlamak istiyoruz yakın gelecekte… Sıkı şiiri desteklemeye ve şiire öncelik vermeye devam edeceğiz. Son olarak, ne diyeyim, gözünüz, kulağınız upas.evvel.org’da olsun. Ve tabiî ki bu çevik söyleşi için de sana çok teşekkür ederim.

Zeynep Meriç: Ben teşekkür ederim… Samimi yanıtlarınız için asıl….

25 Ekim 2019

Kas
20
2019
--

“Şiirimizde bozuk topraklar!” (Zor/Konuşma’dan…)

(…)

Zafer Yalçınpınar: (…) Diyalektik materyalizm bize şunu söyler: Yanlış sorulara odaklanarak doğru cevaplara ulaşamayız. Şiir aurasına baktığımda, son 10-15 senedir yanlış sorulara odaklanarak ilerlenmeye çalışıldığını düşünüyorum. Yani senin ifade ettiğin panellerin, söyleşilerin, soruşturmaların, dosyaların, mikrofon arkası geyiklerin veya podyumlarda, parlak ışıkların altında sergilenen kırıtışların çoğu nafile uğraşılar, ıskarta atışlar benim gözümde… Sanıyorum, her şeyden önce, coğrafyamızdaki şiir tarihinin ‘iktisadi çeşitlemeler ve küresel yayılmacılık için bir taşıyıcı bileşen olmadığı’ gerçeğini kabul etmeliyiz. Ta ki 2000’lere kadar… Yani 2000’lere kadar şiir dünyasında ‘holdingcilik’, ‘masonik hizipler’, ‘kalkınma retoriği’ veya ‘parayı veren düdüğü çalar’ mantığı hâkim değildi. Fakat, 2000’lerin ortasından itibaren biriken -dahası, ekonomik genişlemesi holding medyasıyla planlanan- yayıncılık hamlelerinin neo-liberal girişimcilik mantığıyla ifrat seviyelerine ulaşması, edebiyat ve özellikle de şiir aurasındaki dengeleri bozmuştur. Bu neo-liberal girişimciliğin yücelttiği parlatılmış ‘ifrat akımı’, bireyciliği de, liyakatsızlığı da, promosyon edebiyatını da, hızlı tüketimsel süpermarketçilik (FMCG) mantığıyla çıkarılan popüler dergileri de körüklemiştir. 90’ların sonundan günümüze doğru ‘şair’ dediğimiz tipoloji egosantrik hezeyanlar içerisinde debelenen tuhaf bir görünüme bürünmüştür. Bu durumun nedeni bir tür ‘arz fazlası’dır. Ayrıca tüm sanat dallarında benzeri bir ‘aşırı endüstrileşme, aşırı sürüm’ desteklenmiştir. Altına boyalı ufak farklarla pazarlanan süpermarket ürünleri gibi… Herkes biraz şair, herkes biraz müzisyen, herkes biraz ressam, herkes biraz oyuncu, herkes biraz editör, herkes biraz dergici, herkes biraz yayıncı… Yani, herkes biraz her şey olmuştur! Hele hele ‘sosyal içerme’ kavramı öyle bir tüketilmiştir ki ‘sosyalleşme’ dediğimiz şeyin kendisi bile sanal bir tabana yayılmıştır. Açık havada veya deniz kıyısındaki bir cafede buluşup aynı masada oturan dört genç arkadaşın veya dört genç şairin sürekli cep telefonlarıyla uğraşarak, birbirleriyle hiç konuşmadan ya da doğayı gözlemeden, ya da şiir üzerine konuşmadan zaman geçirdiğini düşünün! Benzeri tablolarla her yerde karşılaşabilirsiniz bugün… Tabiî ki taşıma suyla çalışan endüstrileşmiş değirmenlerin bir sürdürülebilirliği yoktur, olmamaktadır: Herkes karakter aşınmasına uğrayan egosantrik bireylere evrilmiş ve aslında hiçbir şeye dönüşmüştür! Herkes şöyle bağırmaktadır artık: Hepimiz çokkültürlülüğe inanıyoruz şimdi! Sıçrama sağlayacak bir gelişim veya yenileşim icra edilememiştir, çünkü edebiyat endüstrileşmesinin yöneticileri tarafından pazarlama teorisinin ‘yaygınlaşma ve tutundurma fonksiyonları’ kullanılmıştır. Şiirsel içerik zerre kadar gelişmemiş, aksine gerilemiştir. Pazarlama, tasarım ve markalaşma numaralarının yerine, tarih, bilim, sanat ve felsefeyi anlamak, ilerletmek, zenginleştirmek gerekiyordu aslında! Böylelikle şiir, imgesinden, tözünden ve tarihinden uzaklaştırılmaya, parçalanmaya ve popülerleştikçe kıymet kaybeden pazarlamacı bir iktisadi eksene yerleştirilmeye itilmiştir. Fakat, David Harvey’in de işaret ettiği gibi neo-liberalizmin göz alıcı tarihi dünyanın her yerinde -Şili’de de, Lübnan’da da, Ukrayna’da da ve sonuçta Türkiye’de de- çok kısa sürer. İfrat, ikbal avcılığı ve vurgunculuk dönemi -ya da post-truth kapsamıyla ilerleyen siyasal söylemler- her zaman çölleşmeyle, kısırlaşmayla sonuçlanır. Ülkemizdeki tarım veya tohum politikaları gibi… Sorumsuz üretim ile tüketim, mahsulün kalitesini bozmakla kalmaz, toprağı da bozar. Toprak tuhaf kimyasallarla, kötücül yöntemlerle o kadar bozulmuştur ki artık bir süre sonra o topraktan hiçbir şey yeşermez. Şimdi, bu bağlamda ben, ‘yenileşim’ hamlesinin ‘güdümlü edebiyat’ mantığının terk edilmesiyle başlayacağına inanıyorum. Güdümlü edebiyatın güttüğü, parlattığı tipler şiire ve edebiyata öyle bir zarar vermiştir ki şiirin beşiği olan coğrafyamız “şiir yazılmaz, şiir okunmaz, şiirle ilgilenilmez, şiir sevilmez, şair sevilmez” bir yere dönüşmüştür neredeyse… Şimdi, başından beri anlatmaya çalıştığım tüm bu analojik yaklaşımı bilmeliyiz, görmeliyiz ve fakat bir kenara bırakmalıyız. Aslında meseleyi çok da karmaşıklaştırmaya, yüzlerce kablo çekmeye gerek yok; 10-15 yılın yarattığı göz alıcı podyumlarda sürekli kırıtan bu şairler, çeşitli egosantrik hezeyanlarla debelenen aynı isimler, birbirlerini parlatmak için hizipçi bileşkeler kurmuşlardır. Ece Ayhan buna ‘kötülük dayanışması’ der. E tabiî ki böylesi kermesvari kafalardan ya da neo-liberal hizipleşmeden de ‘yenileşim’ falan bekleyemeyiz. En fazla şu olur; dışarıdan bir yerlerden, yabancı dilde bir eserden yenilik veya özgürlük ithal ederler! 2000’li yıllarla birlikte, birbirine, birbirlerinin kitaplarına, birbirlerinin dizelerine rozetler takmakla meşgul, birbirlerine dergi icat etmekle meşgul, egosantrik zihinsellikten beslenen ve süpermarketlerle çoğalan bir ‘Şiir A.Ş.’ kurulmuştur. Bunu kabul edelim artık! Şimdilerde ‘Şiir A.Ş.’ firması batmaktadır, kredisi bitmiştir, zarar açıklamıştır ve kendisine hizmet eden işçilerini firmadan çıkarmak istemektedir! Charles Bukowski’nin bir sözü vardır: ‘Kapitalizm komünizmi yedi. Şimdi kendi kendini yiyor!’ Maalesef neo-liberal dönemin ön-plana çıkardığı şairlerde de durum aynıdır. Şairler kendi kendilerini yemekle, şiire ve yaşamın şiirselliğine zarar vermekle meşguller şu an… O nedenledir ki şöyle dedim bir keresinde; ‘Şiir öldürülüyor, bu kez şairler marifetiyle!’ İşte, bizim coğrafyamızdaki şiirselliğin azalmasının kök-nedeni böylesine kötücül bir süreçtir…

(…)
Ekim 2019


Zor/Konuşma’nın tam metnini https://bit.ly/zorkonusma adresinden e-kitap/pdf olarak okuyabilirsiniz. Emrah Sönmezışık ve Zafer Yalçınpınar, ‘şiirde yenileşim’ başlığına odaklanarak düşünsel bir yolculuğa çıkıyor. ‘Zor’ adını verdikleri bu derinlikli diyalog, mevcut şiir dilinin gelişim imkânlarına dair ilginç bir irdeleme oluşturuyor.


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Kas
18
2019
--

Sait Faik 113 Yaşında! Sait Faik’in Şiirlerine Dair Buluntular… UPAS Yayın’da!

Sait Faik’in şiirlerine dair önemli bir araştırmanın tam metnini https://upas.evvel.org/?p=468 adresinden okuyabilirsiniz.


Hamiş: EVV3L kapsamında yayımlanan Sait Faik ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/sait-faik aresinden ulaşabilirsiniz.

Kas
17
2019
--

Upas Yayın -Erenköy- Buluşması’ndan Görüntüler/Performanslar (15/11/19)


15 Kasım 2019‘da gerçekleştirilen Upas Yayın -Erenköy- Buluşması‘ndan görüntülere/performanslara https://upas.evvel.org/?p=1073 adresinden ulaşabilirsiniz. Buluşmaya katılan tüm Upas Yayın dostlarına teşekkür ederiz.

Kas
14
2019
--

UPAS YAYIN Buluşması // 15 Kasım 2019 // Cuma, 19.00 // Poğaça Cafe // Erenköy


Upas Yayın okurları, yazarları, şair ve ressam
çevresi buluşuyor, tanışıyor, sohbet ediyor, kaynaşıyor…

15 Kasım 2019 Cuma, Saat: 19.00
Poğaça Cafe, Erenköy


Poğaça Cafe’nin Konumu:
https://maps.app.goo.gl/RCYjqBjMJJV2Lskg9


Facebook Etkinlik Bağlantısı:
https://www.facebook.com/events/530260117736448/


Kas
13
2019
--

“Benim Gözümden Yazarlar” (Emre İnanç)

Ursula K. Le Guin

Emre İnanç‘ın 13 eserden oluşan “Benim Gözümden Yazarlar” başlıklı çizim serisine https://upas.evvel.org/?p=1050 adresinden ulaşabilirsiniz.


Isaac Asimov

Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Written by in: Usta Beni Öldür! (AKSAK KOLAj) | Etiketler: ,
Kas
11
2019
--

Doğum günün yerden göğe kadar kutlu olsun…


11 Kasım: Canım, biriciğim, güzeller güzeli çevirmen Duygu Gündeş‘in doğum günü! Biricik-mu‘yu yerden göğe kadar özlüyorum ve kalbimde yaşatıyorum. Duygu’ya ağıt olarak kaleme aldığım Ölümcül Defter‘i https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf adresinden okuyabilirsiniz. Ayrıca, Duygu’nun bilinen tüm edebiyat çalışmalarını şurada toplamaya çalışıyorum: http://duygugundes.info (Zafer Yalçınpınar)


(Kupür: 11 Kasım 2019, Sözcü Gazetesi, Türkiye Baskısı)


Duygu Gündeş’in Çeviri Şiirler‘i şurada;
bit.ly/cevirisiirler


Duygu Gündeş’e Ağıt, Ölümcül Defter şurada;
https://upas.evvel.org/olumculdefter.pdf

Kas
08
2019
--

Şiirlerin Bildirisi (Şahin Çetin)


Sağolsun, sıkı dostumuz Şahin Çetin, Upas Yayın kapsamında oluşturduğumuz 23 kitabımızı hatırlatmak ve imgelemin özgürleşmesi yolunda verdiğimiz emeği/gayreti vurgulamak için “Şiirlerin Bildirisi” başlıklı özel bir çizim gerçekleştirdi. Eseri detaylı incelmek için https://upas.evvel.org/?p=1025 adresini ziyaret edebilirsiniz. Upas Yayın taifesi olarak kendisine yerden göğe kadar teşekkür ediyoruz. (Zy)


Önemli Not: “Sıkı şiire öncelik vermek” ve “imgelemin özgürleşmesini sağlamak” amacıyla dijital yayıncılık serüvenine başlayan UPAS Yayın‘ın tüm kitaplarını upas.evvel.org adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com