Tem
13
2011
2

Santrfor Yaşar Yalçınpınar (1914-1998)

Fenerbahçe formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar.
Hava topuna çıkarken… (1938)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Aslında, büyükamcam (babamın amcası) Yaşar Yalçınpınar’ın futbolculuk geçmişine ilişkin fazla bilgi sahibi değiliz. Büyükamcam, garip bir şekilde, 1933-1945 yılları arasında futbol oynadığı döneme ilişkin hiç konuşmazdı. Mizacı böyleydi. Televizyonda bir futbol maçı izlerken kendini kaybedip futbolcuların davranışları, skor ya da oyunun gidişatı üzerine bir şey söylediğini de hatırlamıyorum. Her zaman sessiz sessiz oturur, dikkatlice maçı izlerdi. Ben okuduğum lisenin basketbol takımı ile D.S.İ.’nin basketbol takımında oynarken, birkaç kez beni yanına çekerek “Antrenmanlar nasıl gidiyor?” diye sorması ve arada bir “İyi antrenman yapmalısın. Çünkü basketbol yorucu oyundur, futbol gibi değildir. Futbolda top sende değilken dinlenebilirsin ama basketbolda hiçbir zaman dinlenemezsin!” demesinin dışında spor ya da futbol hakkında bana bir şey söylediğini hatırlamıyorum. Bununla birlikte, 50’li yılların sonuna doğru futbolun endüstrileşerek değişmesini, büyükamcamın futbol geçmişini kayıt altına alacak (buna merak duyacak) bir evlâdının olmaması ile ailemin benden önceki kuşağının futbola ve tarihine yeterince ilgi duymamasını da büyükamcamın -özellikle futbol konusunda- takındığı içe dönük mizacın nedenleri olarak görebiliriz. Sonuçta, babamın büyükamcam hakkında aktardıkları dışında tutarlı bir bilgiye sahip değiliz.

Büyükamcam 1914’te Kadıköy’ün Kuşdili semtinde doğuyor. Santrfor Yaşar Yalçınpınar, 30’lu yılların ortasında genç bir delikanlıyken Kuşdili semtindeki arkadaşlarıyla futbol oynamaya başlamış. Kuşdili’nde, sokakta, bir duvarın önünde sürekli olarak duvara topu göndererek sağ ayak sol ayak paslaşma çalışması yaparmış. Arkadaşlarının arasında çok azimli, hırslı, içine kapanık, ters ve inatçı biri olarak tanınırmış gençliğinde… 1936 öncesinde semt takımları arasında oynanan birçok özel maça katılmış. Büyükamcamın Moda, Üsküdar ve Kuşdili’nin yanı sıra Büyükada, Heybeliada, Kınalıada semti takımları için forma giydiğini ve birçok kez İstanbul Karması’nda yer aldığını da ancak eski fotoğraflardan öğrenebiliyoruz.


1937’de İzmir Fuarı münasebetiyle oluşturulan İstanbul Karması.

(Soldan beşinci; Yaşar Yalçınpınar)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Santrfor Yaşar, 1934-35’te büyükteyzem Meral ile tanışıyor ve evlenmeye karar veriyorlar. Büyükamcamın evlilikten önce askerlik ödevini tamamlaması gerekiyor. Askerliği Ankara’ya çıkıyor ve İmalat-ı Harbiye fabrikasında kasatura kalıp ustası olarak çalışıyor. Orada büyükamcamın futbola olan ilgisini, kabiliyetini farkediyorlar ve Ankaragücü takımına alıyorlar. Santrfor Yaşar, Ankaragücü’nde çok başarılı maçlar çıkarıyor; 1935-36 sezonunda Ankaragücü formasıyla Ankara Ligi şampiyonluğu yaşıyor. 3 Mayıs 1936’da Ankaragücü’nün Galatasaray’ı 3-2 mağlup ettiği maçta Ankaragücü’nün gollerinden birini büyükamcam atıyor.


Galatasaray’ı 3-2 mağlup eden Ankaragücü kadrosu (1936)

(Oturanlarda soldan ikinci; Yaşar Yalçınpınar)


Ankaragücü formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar.
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)


“Fenerbahçe Tarihi” adlı kapsamlı ve sıkı kitabın yazarı Dr. Rüştü Dağlaroğlu, büyükamcamın Fenerbahçe Spor Kulübü’ne Üsküdar’daki “Anadolu” kulübünden 1938 yılında transfer olduğunu not düşmüş. Ancak bizim bu konuda -ailece- bildiğimiz ise büyükamcamın  Ankaragücü’nde oynarken, dönemin Fenerbahçe Başkanı Sn. Ali Muhittin Hacı Bekir tarafından kulübe transfer edildiğidir. Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Sn. Faruk Ilgaz Bey ise büyükamcamın Kuşdili’nde tanınan ve kabiliyetli bir futbolcu olduğunu, Ankaragücü’nden önce de Fenerbahçe tarafından bilindiğini ve takip edildiğini ifade ediyor.

Fenerbahçe formasıyla santrfor Yaşar Yalçınpınar. (Fenerbahçe Stadı, 1939)
(Z. Yalçınpınar Arşivi’nden…)

Fenerbahçe Spor Kulübü müze müdürü Sn. Alp Bacıoğlu’yla birlikte kulübün kayıtlarına baktığımızda, büyükamcamın 1938-1941 yılları arasında toplamda 75 resmi ve özel maçta Fenerbahçe forması giydiği,  toplamda da 60 golün sahibi olduğunu öğreniyoruz.  29 Ocak 1939 tarihinde Fenerbahçe Futbol Takımı, İstanbul Ligi maçında Fenerbahçe Stadı’nda Galatasaray’ı  3-2  mağlup ederken gollerin ikisini Yaşar Yalçınpınar  ve birini de Esat Kaner atıyor. 30 Ekim 1939′da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçında, Fenerbahçe 1-0 gerideyken santrfor Yaşar Yalçınpınar üst üste iki gol atıyor ve skoru 2-1′e getiriyor. Bunun üzerine maçın 65. dakikasında olaylar ve arbede çıkıyor.  Maç tatil ediliyor, Fenerbahçe kupayı hükmen kazanıyor!* 30 Ekim 1940’ta, Fenerbahçe Futbol takımı, Fenerbahçe Stadı’nda oynanan Vatan Kupası maçında Galatasaray ile  3-3  berabere kalırken Fenerbahçe’nin gollerini Esat Kaner, Melih Kotanca ve Yaşar Yalçınpınar atıyor. 1940 yılında Fenerbahçe formasıyla milli küme şampiyonluğu yaşıyor. Büyükamcam, en ünlü golünü Romanya’yla oynadığımız özel bir milli maçta atıyor: Milli takımımız 1-0 gerideyken 30-35 metreden çok sert bir şut, gol oluyor. Kaleci yerinden kıpırdayamıyor bile.

Sn. Faruk Ilgaz Bey, 11 Şubat 2011 tarihli Fenerbahçe Gazetesi’nde dönemin futbolcularına ve futbol ruhuna ilişkin olarak şu satırları kaleme almış:

“(…)Eski günlerde Fenerbahçe Stadı ilkel olduğu zamanda Kadıköy’deki futbola meraklı gençler mahalleler asındaki çeşitli arsalarda maçlar yapıyorlardı. O tarihlerde Kadıköy’ün muhtelif semtlerinden: Moda, Kuşdili, Bakla tarlası, Kızıltoprak, Erenköy, Bostancı, Hasanpaşa, İbrahimağa mahallelerindeki çayır ve arsalarda yetişen gençler çoğunlukla Fenerbahçe kulübüne giriyorlardı.
Bu anlamda zaman içinde, Moda’dan; Esat Kaner, Kuşdili’nden; Yaşar Yalçınpınar, Bakla tarlası’ndan; Fikret ile Semih Arıcan ve Bülent Büyükyüksel, Erenköy’den; Fikret Kırcan, Erol Keskin ile Naim Şukal ve Hasanpaşa’dan; Halit Deringör, Müjdat Yetkiner, Sabri Kiraz ve Zeynel Üner temayüz ederek Fenerbahçe’ye gelmişler ve onun şampiyonluklarında emek vermişlerdi. (…)”


Fenerbahçe formasıylaYaşar Yalçınpınar futbolcu kartı… (1940)

(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

Santrfor Yaşar Yalçınpınar’ın 1938’de ve sonrasındaki senelerde Fenerbahçe takımındaki en yakın arkadaşları şöyle: Esat Kaner, Taka Naci, Fikret Kırcan, (Çingene) Lebib Elmas, Zeynel Üner ve Müjdat Yetkiner… Esat Kaner’le, Zeynel Üner’le ve Lebib Elmas’la dostluğu çok daha derin, çok daha sıkı dostlar… Büyükamcam, Zeynel Üner’e “Zogo” diye hitap edermiş, arkadaşları arasında Zeynel Üner’in lakabı “Zogo”ymuş. Zogo Zeynel ava çıkmayı çok severmiş, birkaç kez amcamla birlikte ava çıkmışlar. Böylesi dostlukları ve yaşantıları incelediğimizde, günümüzdeki endüstrileşmiş futbol ile o dönemdeki semt futbolu ruhunun çok önemli bir karşıtlık oluşturduğunun farkına varmaktayız.

Fenerbahçe’de 50 maçın üzerinde forma giyen futbolcular listesinden bir görüntü.
(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

1970’li yıllarda eşi Meral’in parkinson hastalığına yakalanmasının ardından büyükamcamın suskunluğunun arttığı ve yaşama sevincinin azaldığı da ailemiz arasında bilinmektedir. Büyükamcam santrfor Yaşar Yalçınpınar, hayatının son yıllarını Marmara Adası’ndaki yazlığımızda büyükteyzem Meral’le birlikte geçirdi. Büyükteyzem Meral  8 Aralık 1987’de,  santrfor Yaşar ise 18 Ağustos 1998’de vefat etti. (Büyükamacam vefat ettiğinde Sn. Faruk Ilgaz Bey, Erenköy’deki evimize taziye ziyaretine gelmişti. 2009 yılında -Lefter heykelinin açılışında- Sn. Faruk Ilgaz Bey’le karşılaştık ve babamla birlikte elini öptük. Sn. Faruk Ilgaz Bey, bize, amcamı ve futbolculuğunu çok sevdiğini ifade etti.)


Yaşar Yalçınpınar’ın Fenerbahçe Spor Kulübü Üye Kimliği

(Fenerbahçe Spor Kulübü Müzesi Arşivi’nden…)

Sonuçta, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1/1/1933 giriş tarihli ve 582 numaralı üyesi olan büyükamacam santrfor Yaşar Yalçınpınar hakkında bildiklerimiz -şimdilik- bu yazıda aktarmaya çalıştıklarımızdan ibarettir. Eminim ki Sn. Faruk Ilgaz  ve Sn. Zeynel Üner, büyükamcamın futbol yaşantısı hakkında birçok şey biliyorlardır; çeşitli ayrıntılara, anılara, hikâyelere vâkıflardır.

Bu kısa yazıyı Sn. Zeynel Üner Bey’in Sn. Faruk Ilgaz Bey’e aktardığı ilginç bir anıyla bitirmek yerinde olacaktır:

“Futbolcu arkadaşım Yaşar Yalçınpınar ve kız arkadaşlarımızla Belvü Gazinosu’nda oturuyorduk. Bir de baktık ki, o tarihte kulübümüz yönetim kurulunda vazife görmekte olan, sonradan Fenerbahçe Kulübü başkanı olacak  Hacı Bekir Bey orada idi. Biz utanç ve şaşkınlık içinde iken, nur içinde yatsın, Hacı Bekir Bey bize bir garson ile zarf içinde 40 lira göndermişti.. Hesabı ödememiz için!..”

Zafer Yalçınpınar (Zy)
23 Mayıs 2011

Hamişler ve Güncellemeler:

* 30 Ekim 1939’da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçına ilişkin ayrıntı 12 Temmuz 2011 tarihinde yazıya eklenmiştir.

İşbu yazının PDF biçemine https://zaferyalcinpinar.com/yasaryalcinpinar.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

“Fenerbahçe Tarihi” adlı web sitesinde yer alan “Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar” başlıklı incelemeye (pdf olarak) https://evvel.org/yasaryalcinpinarfbtarihi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. (Güncelleme: Mayıs 2020)

EVV3L kapsamında yayımlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü” başlıklı ilgilere https://evvel.org/kara-deryalarda-bir-fenersin adresinden, “Yaşar Yalçınpınar” arşivine ise https://evvel.org/ilgi/yasar-yalcinpinar adresinden ulaşabilirsiniz.

Tem
13
2011
0

Bir merhale…

Nâzım Hikmet: (…)”Kafatası” adlı eserimde ele aldığım birinci tez şu: Kapitalizm, ekonominin gelişmesinde öyle bir aşamaya varır ki, bu son aşamasında yalnız cansız eşya değil, fakat aşk, sanat, ilim ve benzeri gibi şeyler de tıpkı kundura, diş macunu, kumaş ve traktör gibi piyasaya bağlı, üzerinde ticari işlemler yapılan birer meta, mal haline gelirler. Bu aşama ekonominin, tröstler, hava ve deniz yollarının, borsaların uluslararası olmaya başladığı bir merhaledir.(…) Bu piyeste yer alan kahramanlarım, ulusal özellikleri soyutlanmış, bireysel psikolojilerinin ayrıntıları üçüncü plana alınmış, tarihin gelişimindeki belirli bir uluslararası dönemin, aşağı yukarı  bugün her kapitalist memlekette yaşayan tiplerdir. Bunlar arasındaki ilişkiler de böyledir.(…)

Ahmet Rıdvan’ın Nâzım Hikmet’le gerçekleştirdiği söyleşiden…
Darülbedayi Dergisi, Mart 1932

Tem
12
2011
0

Ece Ayhan ve Bernard Noel (Esat Başak)

Esat Başak’ın çizimlerinden..

(15 Kasım 2001 tarihinde, Fransız Kültür Merkezi’nde Bernard Noel ile
Ece Ayhan’ın birlikte gerçekleştirdiği bir söyleşiden çizimler…)

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://evvel.org/ilgi/ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. Ece Ayhan Web Sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor…

Tem
11
2011
0

bakışsız bir kedi kara / geçti saatlerin denizinden

12 Temmuz 2002’de aramızdan ayrılan
sıkı şair Ece Ayhan Çağlar’ı saygıyla anıyoruz.

(…) Yaptıklarımı, ettiklerimi savunmuyorum burada; düşüncemin “iktidar”a geçmesini istemedim hiçbir zaman çünkü. Yalnızca, “şiir”in öyle kitaplarda, kitaplarınızda yazıldığı gibi olmadığı, doğrusu olamayacağıdır (…) “Son biçim”ini alıp almadığını anlamak sorununa gelince, şiirin, buna neden “son öz” denmemiş olduğunu da düşünüyorum, izin verin de bir kömürün bir elmasa dönüşmüş olduğunu artık anlayalım! Bir şiir kıpırdanıyorsa, deviniyorsa sonra ermiş demektir; sözgelimi herhangi bir şey eksikse kıpırdanmaz! Ustalar şunu çok iyi anlayacaklardır; şiir tam bir avadanlıktır, tarihsel bir avadanlıktır! (…)
Tekin değildir şiir pek, iyi gözle bakılmaz ona, taş atar durup durduğu yerde çok dalgalara; çünkü şiir, bir yerde, gerçeğin de yedilmesidir; yani, ortaya konuşuyorum, şiir gerçeği yeder.
İşte böylesi bir olumsuz yeri vardır şiirin toplumlarda. Sonuçlayarak diyebilirim ki, bir toplumda yeri olmayışı onun yeridir. (…)

ECE AYHAN

 Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

Yarım Ağızlı Bir Eceoğrafya

 

“Beni yaşatan insan sıcaklığı, dostlarımın ilgisi, gençlerin ve Öküz okurlarının sevgisi. TÜYAP Kitap Fuarı’nda bana gösterdikleri ilgi ve o büyük alkışı hâlâ unutamıyorum. İçim doluyor. İnsanım ben.

Birlikte yenilik yaptığımız arkadaşlarımı çok arıyorum. Çoğu çok genç öldü. Mesela, Sait Faik’i çok severim. (…) Çok yalnız bırakıldı ve sirozdan öldü. Oktay Rıfat’ı da çok seviyorum. Ondan da çok şey öğrendik. (…)”

Ece Ayhan
Nisan 2000 Çapa Hastanesi

Öküz Dergisi, Mayıs 2000,  Sayı: 72, S.7 

“Poetika evreninin kilit dehlizlerini ve işbu dehlizlerin akkorlaşmış anahtarlarının ilkini YKY’den yayımlanan “Dipyazılar” adlı kitabında sunmuştur Ece Ayhan… İkincisi ise 2000 yılında Öküz Dergisi’nde yayımlanan yazılarında bulunmaktadır.” (Zy)

Bir “12 Temmuz” anması olarak boş durmadık (çalıştık) ve Ece Ayhan’ın 2000 yılında Öküz Dergisi’nde yayımlanan yazılarını aşağıda listeledik;

“YARIM AĞIZLI BİR ECEOĞRAFYA”
(2000 yılında Öküz Dergisi’nde Yayımlanan Ece Ayhan Yazıları)

“Günce/ Yarım Aralık 99”
Öküz Dergisi, Ocak 2000, sayı:2000/1,  s.2

“Günce/Ocak 2000”

Öküz Dergisi, Şubat 2000, sayı: 2000/2,  s.2

“Günce/ Mart 2000”

Öküz Dergisi, Mart 2000, sayı:2000/3,  s.2

“Yeni Sesler, Çatlak”

Öküz Dergisi, Nisan 2000, sayı:2000/4,  s.2

“İçim Doluyor. İnsanım Ben.”

Öküz Dergisi, Mayıs 2000, sayı:72,  s.7

“Bir Yıl Daha Yaşamak İstiyorum.”

Öküz Dergisi, Temmuz 2000, sayı:74,  s.2

“Demek ki İnsanın  Hallerinde, Daha Binlerce Olasılık Varmış”

Öküz Dergisi, Ekim 2000, sayı: 77,  s.2

“Acıbadem Günceleri/1 – 23 Kasım 2000 Perşembe”

Öküz Dergisi, Arallık 2000, sayı: 79,  s.2

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

“bir koloratur inceltmesidir.” (Ece Ayhan)

(…)
Yazdığım ya da yazmakta olduğum öyle ciddi bir roman da değil hani yani. (…) sankim bir koloratur inceltmesidir, e o kadar!
(…)
Anlayacağınız , bu da bir ‘logaritmalı roman’ işte.
(…)
“iştecik; Bizans, basma entarili İzmirli Roza Eskanazi, Denizkızı Eftalya, (…)Şeyh Bedrettin’in sakalsız dedesi Abdülaziz Paşa, Acı Ece Gölü, en güzel bestelerini yatağında yatarak besteleyen Bimen Şen,(…) Hafız Burhan, Mecidiyeköy dutlukları, (…) vs karılmışlardır. ‘Dissonance’ gibi bir şey. Türkçe ‘kakışma’ deniyor ya da ‘kakışım’. Ne yapalım bizim de kendimize göre bir ‘requiem’imiz olsun istedik. Başarır mıyız orasını bilemem?”
(…)

Ece Ayhan
Sombahar Dergisi, Sayı: 26, Kasım-Aralık 1994, s.5-6

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
11
2011
0

“…Ayrıca Adam Yayınevi’ne yüzüm ak çıkar. Bugüne kadar hiçbir kitabım satmamıştır çünkü; ki 1954’ten bu yana yazıyorum.” (Ece Ayhan)

“Sincan İstasyonu” adlı dergi Ece Ayhan’ın emekli vali Güngör Aydın’a yazdığı mektupları yayımlamayı sürdürüyor. Dergi, Haziran 2011 tarihli 46. sayısında Ece Ayhan’ın kaleme aldığı iki mektubu yayımlamıştı. Şimdi de Temmuz 2011 tarihli 47. sayısında Ece Ayhan’ın bir başka mektubunu yayımlamış. Bu mektupta Ece Ayhan, yazdığı şiir kitaplarına ilişkin düşüncelerini, beklentilerini ve yayıncılarıyla arasındaki ilişkileri açıkça ortaya koyuyor. Sincan İstasyonu’nun 47. sayısında yayımlanan -ve çok önemli olduğunu düşündüğüm- mektubun tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/eceayhangungoraydin2.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

1. Hamiş: İşbu mektupların yayımlanışını Evvel Fanzin’e haber veren Şükret Gökay’a çok teşekkür ederim.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz. “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html adresinde bulunuyor.

Tem
02
2011
0

Külden, yeniden…

“Bir şairin küllerini yakmaya geldim.”  (İlhan Berk)

Haz
29
2011
0

‘Umnibus Debutendum’dan vazgeçmem ben. (Ece Ayhan)

Hece Edebiyat Dergisi: Şiir-hayat ve şiir-etik ilişkileri bağlamında poetik görüşleriniz nelerdir?

Ece Ayhan: Türkçe’nin bütün zamanlarında, açıktan koyuya doğru, sıkı şairler de oldu olmuştur, kuru şairler de hep, ayrıca kurusıkı da.
(…) Ben tabiî tuzu kuru’yu ve kuru kalabalığı da ayrıca düşüneceğim. Ben böyle diyorum ya, yine de iyi ve büyük ve de cins şairlerin bunlardan çıkacağını biliyorum. Herkes kendi yörüngesinde ve nefesinde.
Evet, şiir, temelde her türlü belâya karşıdır.(…)
‘Umnibus Debutendum’dan kesinlikle vazgeçmem ben.(…) ‘Her şeyi’ kurcala anlamına geliyor Latince. Kurcala.
Hallac-ı Mansur da düşünceyi didik didik ettiği için ‘Hallac’ sıfatını aldı.(…)
Benim Eceabat’ta ece ovasında gizliden gizliye pamuk tarlalarım var. O ovada yetişen Maydos pamuğu çok sıkıdır. (…)
Geçenlerde “Çanakkaleli Melahat Troya Savaşlarında” diye bir yazı hazırlıyordum. Baktım Troya  Kralının oğlu Paris, Eleniyi Yunanistan’dan kaçırdığında kadın bir kocakarıymış. Samsat’lı latin yazarı Lukianos’a göre Troya’yı hiç görmemiş. Mısır’da ölüyor. Kuşatmanın on yıl sürdüğü söylenir Troya’da. Neden ise tamamiyle ekonomik. Çünkü boğazdan geçen zeytinyağı, şarap, kumaş, kürk, deri, ve baharat yüklü tüccar gemilerinden haraç (…) alınıyor. Altın Postu aramaya gidilirken bile. İsterse ufak bir yelkenli olsun.
Şimdi; diyebilirsiniz ki bütün bunların şiirle ne ilgisi var? Ama bizim anlayışımıza göre gerçek şiir budur işte. Etik budur.

Ece Ayhan
Hece Edebiyat Dergisi, Türk Şiiri Özel Sayısı (Sayı: 53-54-55)
Mayıs/Haziran/Temmuz 2001, s.470

1. Hamiş: Ece Ayhan, Hece Dergisi’nin soruşturmasına verdiği bu cevabı ölümünden bir sene önce kaleme almış…

2. Hamiş: 12 Temmuz 2011 tarihine yaklaşırken, Ece Ayhan’ın kitaplarına girmemiş başka yazılarını da Evvel Fanzin kapsamında yayımlayacağız.

3. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

4. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise şurada; https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html


Haz
28
2011
0

Kapak: “Açıl Kilidim Açıl” (Ercümend Behzat Lav)

Ercümend Behzat Lav’ın “Açıl Kilidim Açıl”  adlı şiir kitabı için
Abidin Dino’nun tasarladığı kapak görüntüsü… (Yeditepe, 1965)


Haz
26
2011
0

“Sevgili Alev için!” (İlhan Berk)

İlhan Berk’in tarihsiz olarak “Sevgili Alev için!” ithafıyla imzaladığı
“Kül” adlı şiir kitabı… (Ada Yayınları, 1978)


Hamiş: Bu anlamlı/sıkı imzayı koleksiyonuma ulaştıran sahaf Ali Bağı’ya çok teşekkür ederim.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan İlhan Berk ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ilhan-berk adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayrıca bkz: İLHANBERKİĞNE

Haz
26
2011
0

İlhan Berk’ten Lanetlenmiş Bir Şaire (Ece Ayhan’a) Sorular

İlhan Berk, Yazko (Yazarlar Kooperatifi) Edebiyat Dergisi’nin Mayıs 1982’de yayımlanan 19. sayısında Ece Ayhan’la bir söyleşi gerçekleştirmiş. “Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular” başlıklı bu söyleşi Ece Ayhan’ın YKY’den çıkan “Dipyazılar” (Ocak 1996) adlı derlemesinde farklı bir biçemde yayımlanmış. Dipyazılar’ın editörü Ceyda Akaş -bilerek ya da bilmeyerek- söyleşinin Yazko’daki biçeminden ve İlhan Berk’in söyleşi için yazdığı ön-yazıdan vazgeçmiş. Dipyazılar’ın içeriği Ece Ayhan’ın poetikası ve imgeselliği için en önemli derlemedir. Birçok Ece Ayhan şiirinin tarihsel arkaplanı Dipyazılar’da açıklanmıştır. Dipyazılar, Ece Ayhan’ın imgelemindeki şiir-tarih ilişkisi için bir kılavuz, bir logaritma cetveli olarak okunmalıdır. Bu yüzden Dipyazılar’ın içerdiği metinler sözkonusu olduğunda, bir şeylerin -tek bir satırın bile- atlanmış olması hiç hoşuma gitmedi, gitmiyor.

İlhan Berk’in Ece Ayhan’la gerçekleştirdiği “Lanetlanmiş Bir Şaire Sorular” başlıklı söyleşinin Yazko’daki biçemi ile İlhan Berk’in Ece ayhan’a ilişkin ön-yazısının tamamına https://zaferyalcinpinar.com/lanetlenmissair.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Ece Ayhan ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı Ece Ayhan web sitesi ise şurada; https://zaferyalcinpinar.com/bakissiz.html

Haz
23
2011
0

Bir Zamanlar Moda’da… (Ahmet Cemal)

İstanbul Dergisi’nin 3. sayısında yayımlanan “Bir Zamanlar Moda’da…” başlıklı yazıya https://zaferyalcinpinar.com/birzamanlarmoda.jpg adresinden ulaşabilirsiniz. Yazı, Ahmet Cemal’in Kadıköy-Moda anılarından ve Moda’nın eski görüntülerinden oluşuyor.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
22
2011
0

“Moda Burnu, Fazıl Paşa Sokak, 14 Numara”nın Hikâyesi

Birkaç gün önce Kadıköy Moda Burnu, Fazıl Paşa sokak, 14 numarada yer alan metruk eve yapı iskeleleri kurulduğunu ve bir restorasyonun gerçekleşmeye başladığını gördük. Çok sevindim; o metruk ev, yeniyetmeliğimden beri yaşam taşımasını, yaşamasını, dirilmesini arzu ettiğim cansız bir heykel-iskelet gibi duruyordu. Şimdi yeniden “yaşamaya” başlayacak. Fazıl Paşa Sokak, 14 numaralı evin hikâyesini İstanbul Dergisi’nin Ekim 1992’de yayımlanan 3. sayısında buldum. Elif Erim, işbu evi konu alan kapsamlı bir yazı kaleme almış. Elif hanım eve ilişkin bir yazı-araştırma ortaya koymakla kalmamış, evi kurtarmak için bir de imza kampanyası düzenlemiş. Kampanyaya katılan isimlerin arasında Can Yücel ve ailesi, İdil Biret, Ara Güler, Latife Tekin, Doğan Kuban, Leyla Pamir, Berna Moran gibi isimler de bulunmakta…

Moda, Fazıl Paşa Sokak, 14 numara’nın hikâyesine https://zaferyalcinpinar.com/fazilpasa14.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Zy

1. Hamiş: Fark ediyoruz ki bir evin hikâyesinin değişmesi/anlaşılması 19 sene kadar sürebiliyor.

2. Hamiş: Kadıköy konulu odak çalışmalar yayımlamaya/hatırlatmaya önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.

3.Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm “Kadıköy” başlıklı ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
22
2011
0

Belgesel: “Khalkedon Manzaraları”

Kadıköy ve Tarihi Üzerine Bir Belgesel… (İZ TV’den..)

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler:
Haz
21
2011
0

İmzalı: Oğuz Atay’dan Cahit Arf’a

Oğuz Atay’dan Cahit Arf’a imzalı “Tutunamayanlar”…
Prof. Dr. Haluk Oral Koleksiyonu’ndan…
(Collection Dergisi, Sayı:7, 2002)

Prof. Dr. Haluk Oral’ın kitaba ilişkin notu…
(Collection Dergisi, Sayı:7, 2002)

 

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan imzalı ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
19
2011
0

Ece Ayhan’ın “Aile Öfkesi”

Kitap-lık Dergisi, 2001 tarihli 48. sayısının “Vesika-lık” bölümünü Nurullah Ataç’a ayırmış. Şüphesiz, Ataç, şiirde sezgisellik ve dil devrimimiz adına edebiyat tarihimizdeki çok önemli bir isimdir. Ancak, benim bu dergide ilgimi çeken şey Ece Ayhan’ın Ataç hakkında kaleme aldığı yazıdır. Daha doğrusu Ece Ayhan’ın, Ataç üzerine düşünürken gam değiştirerek -garip ve atonal ve kendince- bir “aile öfkesi” haritası çıkarmasıdır. Ece Ayhan’ın kitaplarında yer almayan bu yazıdan önemli bir bölüme https://zaferyalcinpinar.com/eceatac.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

1. Hamiş: Ece Ayhan bu yazıyı ölümünden bir sene önce kaleme almış…

2. Hamiş: 12 Temmuz 2011 tarihine yaklaşırken, Ece Ayhan’ın kitaplarına girmemiş başka yazılarını da Evvel Fanzin kapsamında yayımlayacağız.

3. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan Ece Ayhan ilgilerinin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=ece-ayhan adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
18
2011
0

Sıkı sahaf Barış Bingöl’le “kitap mezatı” üzerine laflamak…

Zafer Yalçınpınar: Kadıköy’de üçüncü kez kitap mezatı gerçekleştirdin. Kitap ve bilgi heveskârları bu mübadeleden çok memnun görünüyor. Mübadelenin amacından biraz bahsedebilir misin?

Barış Bingöl: Mezat dediğimiz şey, kabaca, açık arttırma usülü ile kitapların alım-satımıdır. Mezat, çok öncelerden beri sahaflara entegre olmuş bir satış metodudur aynı zamanda. Şu anda çoğu insanın elinde bol olmayan tek şey zaman… Her sabah saat 5’te 6’da kalkıp işe giden, gecenin 1o’unda 11’inde eve dönen birçok insan yaşıyor bu memlekette… Hal böyle olunca, dükkâna gelip rafları kurcalayan kişi sayısı da oldukça azalıyor. Son birkaç yıldır da böyle malasef. Zamansızlığı yenmenin en iyi yolu da pratik çözümler, kısa yollar bulmaktır. Ben de bunu düşünerek bizim mesleğin olmazsa olmazını, mezatı Kadıköy’de yapmaya karar verdim. Daha önce Babil Sahaf da kitap mezatı yapmıştı, ama o da zamansızlığa yenildi ve bıraktı. Yaptığım mezat sayesinde bütün müşterilerim kitaplara daha kolay erişebildiğini söylüyor. Çünkü onların neler topladığını hangi konularla ilgilendiğini bildiğimizden listeye o kitapları eklemeye gayret gösteriyoruz. Böylece her ay eline geçen katalogda hem kendi kitaplarını buluyor, hem de başka konulardaki aykırı kitaplardan haberdar olup onlara da pey verebiliyorlar. Bu kataloğu hazırlarken teknolojinin velinimetlerinden de yararlanıyoruz. Her ne kadar sahaflarla teknoloji örtüşmüyor görünse de bence işin devamlılığı ve gelişmesi için belli argümanların mesleğimize entegresi şarttır. O sebeple yapmış olduğum sitede kataloğu resimli olarak yayınlıyoruz. Bu sayede İstanbul dışından birçok müşterim de mezata pey verip katılabiliyorlar. Onların bana teşekkürleri çok daha yoğun oluyor haliyle, çünkü İstanbul’a gidip gelemezken her ay İstanbul’dan kitap alabilir olmaları uzaktaki müşterilerimi çok mutlu ediyor. Tabiî, kitap mezatını Kadıköy’de yapıyor olmakla bu yakada oturanların bir kat daha beğenisini kazandığımı söyleyebilirim. Onların evlerinin olduğu yerde böyle bir etkinliğin var oluşu çok daha mühim bir hal alıyor. Kitap heveskârı evinden çıkıyor ve 30 dakikada ulaşabildiği bir yerde mezata katılıyor. İlk mezatı gerçekleştirdiğim zaman Avrupa yakası için bana ısrarda bulunan birçok kişi oldu. Ama onlara Kadıköy’de mezat yapmak istediğimi, kitap mezatının bu yakada gerekli bir şey olduğunu dile getirdim. Şimdi mezatı burada, Kadıköy’de yapmış olmanın ne kadar doğru bir hareket olduğunu anlıyorum.

 

Z.Y.: Üçüncü mezatın kapsamında ilginç bulduğun kitaplar hangileri?

B.B.: Hangi birini anlatsam bir an bilemedim. Ama bu mezatta ilk sıralarda yer alan Türk Futbol Tarihi kitabı oldukça zor bulunan bir kitaptı. İçerisinde amatör ve profesyonel lig ayırmaksızın o zaman var olan bütün takımların bir fotoğrafı ve tarihi yer almakta… Onu da sen aldın mezata katılıp… Bence, çok da iyi ettin. Mükâfat ciltli Osmanlıca kitaplar vardı. Mükâfat cildi mekteplerde başarılı olan öğrencilere kitaplarını içine koysun diye verilen ciltlere denir ve çok güzel süslemeleri olur. Eskiden kitap hülasa etme müsabakaları düzenlenirmiş… Düzenlenen her yarışma sonrasında yarışmanın kitabı çıkarmış… 1944 yılında yapılan yarışmaya Erdal İnönü daha Fen Lisesi’ndeyken katılmış. Bu mezatta katıldığı yılın kitabı da vardı.

Z.Y.: Genç ve sıkı bir sahaf olarak, kitap heveskârları hakkında ne düşünüyorsun? Misal, tarihçiler nasıl insanlardır, edebiyatçılar nasıl insanlardır? Belirgin bir fark var mıdır?

B.B.: Kitap heveskârları için genel tabir “hafif çatlak” olduklarıdır. Yani, “çatlak” dediğimde hemen kötü düşünmeyin! Kendilerine özgü, zararsız, hatta güzel çatırtılardır bunlar. Herbirinin ayrı bir takıntısı mevcuttur. Bir müşterim matbaadan yeni çıkmış gibi 1935 basımı bir kitap ararken, bir diğeri “Bana içi lazım, kitabın kondisyonu önemli değil. Hem böylece fiyatı daha mâkul olur.” diyebiliyor. Bir müşterim, İstanbul Ansiklopedisi’nin 11. cildini beş sene boyunca arayıp, 11. cildi bulduğu vakit, “Rengi solgun, benim diğer ciltlere uymuyor, o yüzden kalsın.” diyebiliyor. Sahaf müşterisini tarihçi-edebiyatçı diye ayırmak pek de uygun düşmez. Çünkü hepsi selülozun o eski kokusuna hastadır. Dükkânımda karşılaştıkları zaman görüş farklılıkları dahi olsa çok güzel sohbet edip ortak konular bulabiliyorlar. Farkları kalmıyor haliyle, birbirlerinden…

11 Haziran 2011

Hamiş: Barış Sahaf’ın web sitesine https://www.bariskitabevi.com adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden, “Kadıköy” ilgilerine ise https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Haz
17
2011
0

“Üst notaların melodisini işitmek” (Tevfik Sonder)

Futuristika! taifesi -gene- önemli bir kültür arkeolojisi gerçekleştirmiş. Tevfik Sonder’in çalışmalarından örneklere, fotoğraflara ve Sonder’in müziğine ilişkin bir söyleşiye  https://www.futuristika.org/kultura/musiki/tevfik-sonder-ust-notalarin-melodisini-isitmek/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
15
2011
0

Bir zamanlar Kadikeuy…

Haydarpaşa Limanı’nın Eski Görüntüsü
(Seyhun Binzet Koleksiyonu’ndan…)

Seyhun Binzet, Collection dergisinin Ocak-Mart 2002 tarihli 6. sayısında Kadıköy’ün eski görüntülerine ve yaşantısına ilişkin olarak “Eski Kartpostallarda Kadıköy” adında bir yazı kaleme almış. Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/kadikeuy.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “Kadıköy” başlıklı ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
12
2011
0

Sevgiliye Mektup (Sait Faik)

Sait Faik’in kaleme aldığı “Sevgiliye Mektup” adlı duygudurumsal yazı -ki bu yazıyı gizli bir başyapıt olarak düşünebiliriz- önce “İnkilapçı Gençlik” dergisi kapsamında 17 Ekim 1942 tarihinde yayımlanmış. 38 sene sonra, Tarık Dursun K.’nın yönettiği “Kitaplar” adlı derginin Haziran 1980 tarihli 6. sayısında yeniden gün ışığına çıkmış. Sait Faik’in duygudurumunu -69 sene sonra- bir de Evvel Fanzin olarak yayımlayalım, işaret edelim istedik…

Yazının tam metnine https://zaferyalcinpinar.com/saitfaiksevgiliye.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan tüm Sait Faik ilgilerine https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=sait-faik adresinden ulaşabilirsiniz.

Haz
11
2011
0

Yaşar Nabi’nin Kartvizitleri ve Bir Tersimleme

Emin Nedret İşli’nin kartvizit koleksiyonculuğunu işaret etmişken, koleksiyonumda bulunan iki adet Yaşar Nabi kartvizitini de paylaşayım istedim. (Esasına bakarsanız, hoşuma gitti bu en önemli* editörlerimizden birinin  “saygılariyle teşekkür ve en iyi dilekleri…” )

* Burada kullandığım sıfattaki tersimlemeyi anlamak için bkz; “Canım kahve istemedi!” (Yaşar Nabi)

Haz
11
2011
0

Kartvizitler (Emin Nedret İşli)


“Rıza Tevfik’in kartviziti”
(E. Nedret İşli Koleksiyonu’ndan…)

Sıkı sahaf ve araştırmacı Emin Nedret İşli’nin kartvizit koleksiyonu üzerine kaleme aldığı “Kolay Bir Koleksiyon: Kartvizitler” başlıklı yazısına https://zaferyalcinpinar.com/kartvizitkoleksiyonu.jpg adresinden ulaşabilirsiniz.

Nedret İşli’nin bu yazısında “Yunus Nadi’nin Peyami Safa’yı Başbakan Refik Saydam’a takdim edişi”nden tutun da “Rıza Tevfik’in filozofluğu ve Kadıköy’lülüğü”ne kadar çok ilginç ya da şaşırtıcı efemeraların görüntüleri yer alıyor.  Collection Dergisi‘nin Ekim 2000 tarihli ilk sayısında yayımlanan bu “sıkı” yazıyı okumanızı ve yazı kapsamındaki kartvizitleri dikkatle incelemenizi öneriyorum. (Zy)

Ayrıca bkz; Yaşar Nabi’nin Kartvizitleri ve Bir Tersimleme

Haz
08
2011
0

Otoportre II (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

“Yaşamak tükene tükene”
(B. Rahmi)

Bedri Rahmi’nin iki deseni (1971-1972)

*

Ayrıca bkz; https://zaferyalcinpinar.com/blog/?p=5942

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,
Haz
06
2011
0

Bedri Rahmi’nin Otoportresi


Prof. Dr. Haluk Oral Koleksiyonu’ndan…

Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilerin tümüne https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden ulaşabilirsiniz.

Written by in: Buluntular (Efemeralar) | Etiketler: ,

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com