14. Taraf tutmayan deha, yolunu kaybetmiş bir ırmağa benzer: her şeyi yutar ve sonunda bir bataklığa dönüşür.
(…)
17. Beğeninin birincil işlevi ulamları tanımlamak, ikincisi ise yetkinliğin derecelerini kesinlemektir.
(…)
132. Tamamlamak, bir yapıtın tüm parçalarını dürüstçe bitirmiş olmaksa, bugüne kadar hiçbir sanatçı hiçbir yapıtı tamamlayabilmiş değildir. Tasarının ya da uygulamanın büyük bir bölümü, sanatçının sahip olduğu ya da sahip olduğunu sandığı bireysel yetkinlikle tamamlanır: renkçi, çizgilerden basit bir renk aracı yaratır; desenci, renkleri çizgiye bağımlı kılar; yüksek biçem ya da ışık-gölge ressamı ise bir etki yaratmak uğruna, her ikisini, hatta konuyu da, çiğner geçer.
(…)
181. Rafaello’da renk ifade aracıdır, Tiziano’da gerçeğin taşıyıcısı; Correggio ise rengi uyumun temeli olarak görür. İlki, kendisine direnen rengi pek ender yakalar –elinde tutmaya çalışır ama çoğunlukla ona gereken ilgiyi göstermez, ikincisi rengi kucaklar, kendi zorbalığına tâbi kılar ve akkor haline getirir; Renk, Correggio’ya sihirli bir varlık gibi boyun eğer.
(…)
192. Kim ki donmuş olmayan bir serinliğe sahiptir, gözleri yakmaksızın ışıl ışıl parlar ve renkleri hiç yıpranmamışçasına kusursuzdur; kim ki yapışkan olmadan sulu, içi boş olmadan gür ve geniş, kuru olmadan belirgin, parlak ve kıvamında, uçucu olmadan hafif ve hantal olmadan dolgundur, işte onu bir renkçi olarak selamlayabilirsiniz.
Johann Heinrich FUSSLI
“Aforizmalar”, Çev: Cem İleri, Sel Yay., Geceyarısı Kitaplığı, 2001