BantMag‘ın Haziran 2014 tarihli 31. sayısında, Andrea Bajani tarafından kaleme alınmış “Olur Böyle Şeyler” adlı çok etkileyici bir hikâyeyle karşılaştım. Hikâyenin imgesel düzlemi ve konuyu/odağı/haksızlığı işleyiş biçimi beni -yazınsal olarak- büyüledi. “Olur Böyle Şeyler”, 2008 yılında, İtalya’da yayımlanan “İşçilikten Ölmek” adlı derlemede yer almış. Annalena Di Giovanni’nin İtalyanca’dan İngilizce’ye, ardından da Doruk Yurdesin tarafından İngilizce’den dilimize çevrilmiş bu sıkı hikâyenin tam metnine https://bantmag.com/news/bant-mag-no31den-fitratinda-var adresinden ulaşabilirsiniz. (Zy)
Kuşlar, öldüklerinde sadece düşerler.
Çoğunlukla onları fark edecek kimse yoktur. Onu vuran avcı ve avlayacak olan köpek hariç, kimse. Sonra avcı kuşun gökteki kısa hikâyesini izler, böğürtlenlerden sıyrılıp geçen köpek onu buluverir. Uçaklar, bulutların üzerinde infilak ettiklerinde, sadece düşerler. Başta çoğunlukla onları fark edecek kimse yoktur. Uzaklardaki bir yerde, ekranındaki küçük bir ışık noktasının çıldırdığını gören bir radar görevlisi hariç, kimse. Ve bir de uçağın bulutları yırtıp gürültüyle ve bütün o yolcularıyla yerde patlarken gören biri.
Ve yıldızlar da. Öldüklerinde, sadece düşerler. Çoğunlukla gündüz vakti olur bu, kimse fark etmez. Ama gece olursa, iğne başı kadar bir ışığın uzaklarda karanlığı deldiğini ve yine karanlığa gömüldüğünü gören bir kimse hep vardır.
Ama sen, sen sadece öldün ve orada kaldın.
(…)
Andrea Bajani