(…)
İyiliğin fenalığı alt etmesi bizi acaba niçin heyecanlandırıyor? Kötülüğün ezilmesi neden hoşumuza gidiyor?
Çünkü dünyaya iyi olarak geliyoruz.
Fakat bu zaferi, bu galibiyeti insanlara yalnız romanla, tiyatroyla, sinemayla değil bizzat hayatla göstermeliyiz.
İşte hemen hemen hiç görülmeyen şey.
Bunun sebepleri şunlardır: Birincisi, insan iyi olarak doğmakla beraber aynı zamanda kendini beğenmiş ve egoist bir mahlûktur, ikincisi, çoğunluğun tam aksini yaptığını gördükten sonra iyi olmak güç bir iştir.
İşte ben, en sefil bir surette geçen hayatım müddetince yukarıda söylediğim güçlüğü yenerek iyi bir insan olabilmek için uğraştım. Evet, bugün hayatım adi bir soğuk algınlığının keyfine bağlıyken dünyaya karşı haykırabilirim: Geçmişimi eşeleyin, istediğiniz yalanı uydurun, ne yaparsanız yapın, bende bugün insaniyeti mahveden, insanları başka insanların acılarına karşı hissiz yapan egoizmden bir iz bulamazsınız.
Benim Adrien Zografi’m işte budur.
O herkese hayatını örnek olarak göstererek yaşamak ve iyi kalplilik göstermek için kuvvetli ve faziletli bir ruha lüzum olmadığını ispat edecektir. Bu çok basit bir iştir. Çünkü iyi kalplilik ruha egoizmden daha fazla ferahlık verir.
Hayatın güzelliği, yalnız insanlığın acıları yanında sefaletten kurtulmuş olarak villâlarda, güzel kadınlar, dalkavuklar, cins köpekler arasında yaşamakla değil, bir tahta karyola üzerinde medeniyetin pislik saçan lekelerinden sıyrılmış bir vicdanla yaşadıklarından pişman olmadan ölürken de duyulabilir. (…)
Panait İstrati
“Keşiş Sofronie”, Çev: Yamaç, Yankı Yayınları, 1967, s.29