Haz
18
2011

Sıkı sahaf Barış Bingöl’le “kitap mezatı” üzerine laflamak…

Zafer Yalçınpınar: Kadıköy’de üçüncü kez kitap mezatı gerçekleştirdin. Kitap ve bilgi heveskârları bu mübadeleden çok memnun görünüyor. Mübadelenin amacından biraz bahsedebilir misin?

Barış Bingöl: Mezat dediğimiz şey, kabaca, açık arttırma usülü ile kitapların alım-satımıdır. Mezat, çok öncelerden beri sahaflara entegre olmuş bir satış metodudur aynı zamanda. Şu anda çoğu insanın elinde bol olmayan tek şey zaman… Her sabah saat 5’te 6’da kalkıp işe giden, gecenin 1o’unda 11’inde eve dönen birçok insan yaşıyor bu memlekette… Hal böyle olunca, dükkâna gelip rafları kurcalayan kişi sayısı da oldukça azalıyor. Son birkaç yıldır da böyle malasef. Zamansızlığı yenmenin en iyi yolu da pratik çözümler, kısa yollar bulmaktır. Ben de bunu düşünerek bizim mesleğin olmazsa olmazını, mezatı Kadıköy’de yapmaya karar verdim. Daha önce Babil Sahaf da kitap mezatı yapmıştı, ama o da zamansızlığa yenildi ve bıraktı. Yaptığım mezat sayesinde bütün müşterilerim kitaplara daha kolay erişebildiğini söylüyor. Çünkü onların neler topladığını hangi konularla ilgilendiğini bildiğimizden listeye o kitapları eklemeye gayret gösteriyoruz. Böylece her ay eline geçen katalogda hem kendi kitaplarını buluyor, hem de başka konulardaki aykırı kitaplardan haberdar olup onlara da pey verebiliyorlar. Bu kataloğu hazırlarken teknolojinin velinimetlerinden de yararlanıyoruz. Her ne kadar sahaflarla teknoloji örtüşmüyor görünse de bence işin devamlılığı ve gelişmesi için belli argümanların mesleğimize entegresi şarttır. O sebeple yapmış olduğum sitede kataloğu resimli olarak yayınlıyoruz. Bu sayede İstanbul dışından birçok müşterim de mezata pey verip katılabiliyorlar. Onların bana teşekkürleri çok daha yoğun oluyor haliyle, çünkü İstanbul’a gidip gelemezken her ay İstanbul’dan kitap alabilir olmaları uzaktaki müşterilerimi çok mutlu ediyor. Tabiî, kitap mezatını Kadıköy’de yapıyor olmakla bu yakada oturanların bir kat daha beğenisini kazandığımı söyleyebilirim. Onların evlerinin olduğu yerde böyle bir etkinliğin var oluşu çok daha mühim bir hal alıyor. Kitap heveskârı evinden çıkıyor ve 30 dakikada ulaşabildiği bir yerde mezata katılıyor. İlk mezatı gerçekleştirdiğim zaman Avrupa yakası için bana ısrarda bulunan birçok kişi oldu. Ama onlara Kadıköy’de mezat yapmak istediğimi, kitap mezatının bu yakada gerekli bir şey olduğunu dile getirdim. Şimdi mezatı burada, Kadıköy’de yapmış olmanın ne kadar doğru bir hareket olduğunu anlıyorum.

 

Z.Y.: Üçüncü mezatın kapsamında ilginç bulduğun kitaplar hangileri?

B.B.: Hangi birini anlatsam bir an bilemedim. Ama bu mezatta ilk sıralarda yer alan Türk Futbol Tarihi kitabı oldukça zor bulunan bir kitaptı. İçerisinde amatör ve profesyonel lig ayırmaksızın o zaman var olan bütün takımların bir fotoğrafı ve tarihi yer almakta… Onu da sen aldın mezata katılıp… Bence, çok da iyi ettin. Mükâfat ciltli Osmanlıca kitaplar vardı. Mükâfat cildi mekteplerde başarılı olan öğrencilere kitaplarını içine koysun diye verilen ciltlere denir ve çok güzel süslemeleri olur. Eskiden kitap hülasa etme müsabakaları düzenlenirmiş… Düzenlenen her yarışma sonrasında yarışmanın kitabı çıkarmış… 1944 yılında yapılan yarışmaya Erdal İnönü daha Fen Lisesi’ndeyken katılmış. Bu mezatta katıldığı yılın kitabı da vardı.

Z.Y.: Genç ve sıkı bir sahaf olarak, kitap heveskârları hakkında ne düşünüyorsun? Misal, tarihçiler nasıl insanlardır, edebiyatçılar nasıl insanlardır? Belirgin bir fark var mıdır?

B.B.: Kitap heveskârları için genel tabir “hafif çatlak” olduklarıdır. Yani, “çatlak” dediğimde hemen kötü düşünmeyin! Kendilerine özgü, zararsız, hatta güzel çatırtılardır bunlar. Herbirinin ayrı bir takıntısı mevcuttur. Bir müşterim matbaadan yeni çıkmış gibi 1935 basımı bir kitap ararken, bir diğeri “Bana içi lazım, kitabın kondisyonu önemli değil. Hem böylece fiyatı daha mâkul olur.” diyebiliyor. Bir müşterim, İstanbul Ansiklopedisi’nin 11. cildini beş sene boyunca arayıp, 11. cildi bulduğu vakit, “Rengi solgun, benim diğer ciltlere uymuyor, o yüzden kalsın.” diyebiliyor. Sahaf müşterisini tarihçi-edebiyatçı diye ayırmak pek de uygun düşmez. Çünkü hepsi selülozun o eski kokusuna hastadır. Dükkânımda karşılaştıkları zaman görüş farklılıkları dahi olsa çok güzel sohbet edip ortak konular bulabiliyorlar. Farkları kalmıyor haliyle, birbirlerinden…

11 Haziran 2011

Hamiş: Barış Sahaf’ın web sitesine https://www.bariskitabevi.com adresinden ulaşabilirsiniz.

2. Hamiş: Evvel Fanzin kapsamında yayımlanan “imzalı” ilgilere https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=imzali adresinden, “Kadıköy” ilgilerine ise https://zaferyalcinpinar.com/blog/?tag=kadikoy adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com