(Oda boştur. HOTZ girer, yüzü öfkeden solmuş, üstünde önü açık bir yağmurluk, küçük bir el çantasını yerleştirir.)
HOTZ. Bak, haberin olsun, çantamı yerleştiriyorum. Gömlek, diş fırçası, pijama. Geri kalanları nasıl olsa yabancılar lejyonundan verirler. (Bir kadın hıçkırığı duyulur.)
Elimden geldiği kadar acele ediyorum. Merak etme! işim biter bitmez çıkaracağım seni dolaptan (El çantasını kapatır.) Bak, çantamı hazırladım bile. (El çantasını hazır durumda kenara koyar.) Şimdi yalnız evi yakıp yıkmak kaldı –(Nereden bağlıyacağını kestirmek için çevresine bakınır, perdelerden birini çekip koparır, buruşturup der-top eder; sonra – sanki buruşturduğu perdeyi görüp de uyanmış gibi – ön sahneye iner.)
HOTZ. Biliyorum, bayanlar, baylar, sizler de hepiniz karımdan yanasınız. Evet. Sizler de (biliyorum!) evliliğin devam edebileceğine inanıyorsunuz. (Bir sigara çıkarır.) Heyecanlandığım’ filân yok. (Sigarasını içer.) Bilmem, bayanlar, baylar, Dorli size neler söyledi –
(Telefon çalar.) Özür dilerim! (Telefonu alır, konuşur.) Bir dakika, lütfen. (Telefonu bırakır, yine ön sahneye iner.) Eğer sizler de, bayanlar, baylar, Ömründe Dorli’yle hiç evlenmemiş olan herkes gibi, bizim barış yargıcıyla aynı fikirdeyseniz, hani bir kere daha denemeliymişiz, böyle bizim gibi değerli iki insan, ya da barış yargıcının sık sık söylediği gibi, son adıma atmadan bir kere daha düşünmeliymişiz — (Telefonu açık bıraktığı aklına gelir.) Bir dakika…s.(7-9)
Max Frisch
Philipp Hotz’un Büyük Öfkesi, Çev: Hasan Kuruyazıcı, De Yayınları, 1964