Şub
26
2014

“Paco de Lucia ile tanışmak” (Z. Yalçınpınar)

Şaka maka, aradan 20 yıla yakın zaman geçmiş: 1995’ti sanırım, gitar çalmaya yeni başlamışım -bir sene filan olmuş- ve lise öğrencisiyim.

Yaz tatili için (o zamanlar sahip olduğu tüm özellikleriyle, Türkiye’nin en güzel akdeniz kasabası olarak gördüğüm) Antalya-Kaş’a gitmiştim. Uzun Çarşı yokuşunda, dayımın ortağı olduğu ve Kütahya tipi el-boyaması seramik ürünlerin satıldığı bir dükkânda çalışıyor, boş vakitlerimi de akustik gitar çalarak, müzik dinleyerek, okuyarak yani akdeniz avarelikleri diyebileceğim şeylerle meşgul olarak geçiriyordum.

sokak

Bir gece, dükkânı kapadıktan sonra, Uzun Çarşı’ya paralel küçük ve sevimli ara sokaklarda avare avare  gezinirken, etkileyici bir gitar ezgisi kulağıma çarptı. Duraksadım, dikkatlice dinlemeye başladım. Sonra, gitar ezgilerine keman ezgileri de eklendi. Müziğin geldiği yöne doğru yürüdüm ve tuhaf bir mekânla karşılaştım. Eski plakların, kitapların, müzik kasetlerinin ve notaların satıldığı bu tabelasız, tuhaf, yarı dükkân yarı ev diyebileceğim mekânda iki uzun saçlı adam, enstrümantal bir parçayı son derece serbest (önlerinde nota olmadan) ve coşkulu biçimde çalıyorlardı. Gitaristin, klasik gitar klavyesindeki müthiş gezintisi, parçanın kulağa değişik gelen armonisi ve ritmi beni çok etkilemişti. (Sonradan, bu etkinin nedenlerinin “arpej ustalığı” ve “flamenko ruhu” olduğunu öğrenecektim.)  Onları rahatsız etmemeye çalışarak, gittim bir kenara oturdum, bu iki müzisyeni hayranlıkla izledim. Parça bittiğinde çok etkilendiğimi ve hatta bu şarkıdan büyülendiğimi söyledim iki tuhaf müzisyene… Birbirlerine bakıp bana güldüler. Gitarist, kısık bir sesle “Paco de Lucia’nın parçası bu, flamenkocudur ve yurtdışında çok ünlüdür.” dedi.  İşte, Paco de Lucia’nın ezgileriyle tanışmam, 1995 yılında Kaş’ta, Erkan Abi’nin o tuhaf dükkânvari evinde böylece gerçekleşmiştir.

Ardından, Erkan Abi’nin dükkânına her gün bir saat kadar uğrar oldum. İlk olarak, Paco de Lucia’nın “Entre Dos Aquas”  (1975) (bkz:https://www.youtube.com/watch?v=0o8vszqVL2U) adlı eserini çalışmaya başladık. Birkaç haftada parçanın genel hatlarını çıkarmıştım, öğrenmiştim. Bu parça -göreceli olarak- Paco de Lucia’nın en kolay çalınabilir parçasıydı. İkili olarak (iki gitarla da) genel hatlarıyla icra edilebiliyordu. Sonra, Erkan Abi, Paco de Lucia’nın John Mclaughlin ve Al Di Meola ile birlikte trio olarak gerçekleştirdiği “Friday Night in San Francisco” (1981) adlı efsane performans kayıdını (kasetini) dinletti bana. Performansın açılış (A1) şarkısı olan “Mediterranean Sundance” (bkz:https://www.youtube.com/watch?v=nlaCZ106b5w) iyi bir gitarist ve müzisyenin ne demek olduğunu kavramak açısından çok önemliydi. Erkan Abi’de ‘Friday Night in San Francisco’nun notaları da vardı. Notaların fotokopisini ve kasetin bir kopyasını aldım ve tüm yaz, boş vakitlerimi  şarkıları dinleyerek, çeşitli bölümleri gitarda çalmaya çalışarak geçti. 1996 kışı da öyle…

images

Sonuçta, bu ufak akdeniz kasabası hatıram, Paco de Lucia’nın müziğiyle tanışıklığım ve ‘Friday Night in San Francisco’ adlı albüm, müziğe-müzisyene bakışımı kökünden değiştirmiş, geliştirmiş, daha da önemlisi o dönemki pop gitaristi geyiklerinden de beni sonsuza kadar korumuştur, diyebiliriz.

Zafer Yalçınpınar
26 Şubat 2014

Hamiş: Müziğe ve müzisyene bakışımı geliştiren bir trio proje albümü daha vardır: “Rite Of Strings” (Al Di Meola, John Mclaughlin, Stanley Clarke)

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com