Kas
07
2009

Flajole

(…) Sorun istediğinize. Her müzisyen size rahatlıkla doğrulayacaktır bir orkestranın her zaman için yönetmensiz edebileceğini, ama kontrabassız asla. Yüzyıllar boyunca yönetmensiz çalagelmiştir orkestralar. (…) Ve ben de size şurasını doğrulayabilirim ki biz bile zaman zaman yönetmeni iyice yandan ıskalayarak çalarız. Ya da üstünden atlayıp geçerek. Hatta bazen öyle bir atlarız ki kendi bile fark etmez. Bırakırız, o önündeki sopasını istediği gibi sallayadursun.
(…)
Varmak istediğim nokta, kontrabasın mutlak olarak ve fark atarak en önemli orkestra çalgısı olduğunu saptamak. Hiç de öyle belli etmez kendini.
Ama geri kalan bütün orkestranın, yönetmen de dahil, ayak basacağı o bütün esas düzeni kuran odur. Yani kontrabas, üzerinde bütün o eşsiz yapının yükseldiği temeldir, mecazi olarak. Bası çekin alın, Babil’deki diller kargaşasının dik alâsı çıkar ortaya, kimsenin ne diye müzik yaptığını bilmez olduğu bir Sodom.
(…)

En bas teli çalar.

… İşityor musunuz? Kalın mi. Tastamam 41,2 hertz, akordu doğruysa. Daha aşağı inen baslar da vardır. Kontra do’ya, hatta sub-kontra si’ye kadar. Ki bu da 30,9 hertz demektir. Ama bunun için beş telli bir alet gerekir. Benimkinin dört teli var. Beş teli kaldıramaz, paramparça olur.

(…)

Şimdi ben örneğin, sapın sonuna kadar gidersem, do-üç’e kadar çıkabilirim…
… evet, do-üç, üç-çizgili. Şimdi diyeceksiniz ki ‘Tamam’, çünkü sapın bittiği yerden ileride artık tellere basılamaz. Size öyle geliyor! Bakın…

Bir flajole çalar.

… ya şimdi?…

Daha yukarı çıkar.

… ya şimdi?…

Daha yukarı çıkar.

… Flajole. Yöntemin adı böyle. Parmağı değdirip gıdıklar gibi üst-armonikleri çıkarmak. Bunun fizik bakımından nasıl olduğunu açıklayamam şimdi size, çok uzaklaşırız konudan, orasını sonra kendiniz de ansiklopediden bulabilirsiniz. Önemli olan, teorik olarak o kadar yukarı çıkabilirim ki insan artık işitemez. Bir saniye…

İşitilemeyecek nitelikte bir ses çıkarır.

…İşittiniz mi? İşitemezsiniz bu kadarını. Görüyor musunuz? Ne olanaklar gizlidir bu çalgının içinde, teorik ve fiziksel yönden. Yalnız bunları ortaya çıkarmak olası değil, pratik ve de müziksel yönden. Üflemelilerde de farklı değildir bu. Hele hele insanlarda –yani simgesel olarak. Öyle insanlar tanıyorum ki içlerinde bütün bir evren gizlidir, ölçülmez boyutlarda bir şey. Ama ortaya çıkarmak olası değil. Dünyada değil. Burası antrparantez…
(…)

Patrick Süskind
“Kontrabas”, Çev: Tevfik Turan, Kıyı Yayınları, 1989, ss. 5-11

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com