Eki
01
2006

Çelişki

(…) Kendisini tam bir “İslâmcı şair” saymadığım Hilmi Yavuz’un şiirinde bu olgu çok açık biçimde görülebilmektedir. Hilmi Yavuz’de uhrevî öğelerle dünyevî öğeler içiçe geçmiştir. Hilmi Yavuz şiiri “Tevhid”le “sağaltılmayı” ve diriltilmeyi” isterken, Hilmi Yavuz Nev-izade’de eşiyle dostuyla rakı içebilir. Hilmi Yavuz bir kitabında “Narsis, “ Sexualis”, “Psychoathia” diye konuşuyorsa bir başka kitabında “dîl-i mecruh” ve “ser-i kûyûunda”,”ketebe el fakiyr” diye konuşmakta tuhaflık görmez. Her şey iç içe girmiştir. Belki de tevhid’in bir öngereğidir bu. Hilmi Yavuz, söylemek gerekir : İmam Gazzali ile İbn-Rüşt’ü vb. kendisinde birleştirmiştir , yani tasavvufu ve felsefeyi. Tam da bu yüzden “sadakor”, “jorjet”, “zehebî”, “hurufî”, “depresif”, “manik”, “ garanik” , “”tevellâ”, “teberrâ” türünden sözcükler şiirin yüzeyini kaplayabilir. Yavuz, bir sufî olduğunu beyan etmesine rağmen “ben ölürsem yapayalnız kalacak olan Allah’a” diye bir dize yazmaktan bile kaçınmaz. Burada söylediklerim bütün bir Hilmi Yavuz şiirinin eleştirisini öngörmüyor elbette. Ben sadece, bir tuhaflığa dikkati çekmek istiyorum. Hilmi Yavuz’un postmodernist, hatta monden bir İslamcı olduğuna işaret ediyorum. 

Aslında ben “İslâmcı Şiir” nitelemesinin henüz tartışmalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, Türkiye’deki tartışma ortamına baktığımızda ilkeleri kesinlikle saptanabilecek bir İslam tanımına rastlayamıyoruz. Dahası, çeşitli kişisel şiirseller arasında, daha önce söz ettiğim “geçişkenlik” ve “akışkanlık” olgularını yeterince göz önüne almıyoruz. İslamla flört ettikleri gözlenebilen şairlerin tümüyle modernizmin içinden konuştuğu, modernizmin entelektüel ufku içinde düşündüğü söylenebilir. Modern şiirle çelişyor ya da çekişiyor göründükleri noktalarda bile.( Arif Ay, İhsan Deniz vb. şairleri düşünüyorum). Benim İslâmcı bir şair olarak kabul edebileceğim tek kişi olan Sezai Karakoç bile, en azından düzyazılarının büyük bölümünde modernizmden kopabilmiş değildir. Ama Karakoç’un şiiri, bugünkü gövdesiyle ; izlekleri, yapısı (mesnevi düzeni), dilsel özellikleri açısından İslâmcı bir doğrultuda yer alabilir. Burada, gömlek değiştirir gibi dünya görüşü değiştiren İsmet Özel’i hiç anmıyorum. İsmet Özel, ancak psikopatolojik çerçevede ele alınabilir. Türk Şiiri’nin İsmet Özel diye bir sorunu yoktur. 

(…)

Ahmet Oktay

(Bir söyleşisinden…)

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post. TrackBack URL


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com