Şub
27
2010

AT

Geceleyin demiryollarına ait arazideki beton direğe bağlanmış bir at, trenin hızından korkup yularını kopardı ve kaçarak bir tünele girdi. Dört gün sonra, atının çalındığını iddia eden bir kömürcü tüccarı durumu polise bildirip kömürünü mobilya kamyonetiyle taşımaya başladı. Aynı gece elektrikli trenin gece vardiyası makinisti Baker Caddesi ile St. John’s Wood arasındaki yeraltı hattında, işaret lambalarının ışığında, büyük bir hayvan silueti gördüğünden bahsediyordu. Ertesi gün hattın müfettişi Tower Hill’deki kumluk alanda nal izleri buldu. Demiryolları memurlarının hiçbiri bir hayvanın elektrikli raylarda sağ kalacağına inanmasa da, Baron’s Court’taki çiğnenmiş çiçek tarhı ve Green parkındaki tünelde bulunan at pisliği,  makinistleri uyarmalarına yetti.
Demiryolu çalışanlarının birkaç kez daha at, yolcuların da bir kez inek gördüklerini söylemesiyle, demiryolu yönetimi harekete geçti ve tünellerin her köşesini incelemek üzere tüm demiryolu sistemini on iki saatliğine kapattı. Ölü bir domuz, bir yarasa kolonisi ve Highgate Hill’deki kumanda kulesinde yaşayan bir aile bulundu ama, attan eser yoktu. Dört yıl sonra, siyah atlar sürüsü tünelden çıkıp dörtnala Gloucester tarafına koşup sabah trenini bekleyen kalabalığı gelmekte olan trenin yoluna doğru kovaladığında yedi kişi öldü ve yirmi dokuz kişi yaralandı.

Peter Greenaway
Çeviren: Nilay Kacar

Hamiş: İşbu hikâye Borges Defteri‘nden alıntılanmıştır.

Yorum yapılmamış »

RSS feed for comments on this post.


Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.

Powered by WordPress | Theme: Aeros 2.0 by TheBuckmaker.com